• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

mesnevi dersleri

Öncelikle meseleye esas teşkil eden hadis-i şerifi görelim… Sonra da sorulara cevap vermeye çalışalım…

Ebû Said el-Hudri (r.a.) anlatıyor. Bir Ramazan veya Kurban Bayramıydı. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) bayram namazlarını kıldığımız namazgâha geldi. Bir tarafta kadınlar da bulunuyordu. Onların yanından geçti ve şu hitapta bulundu:

- "Ey kadınlar, sadaka veriniz istiğfarı çok yapınız. Çünkü bana cehennemlikler gösterildi, çoğu sizler idiniz." Bunun üzerine o kadınlar:

- "Yâ Rasûlallah, bizler ne yaptık da cehennemliklerin çoğu bizden olmuş" diye sordular. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle cevap verdi:

- "Çünkü sizler, ötekine berikine çokça lânet eder, kocalarınıza karşı nankörlükte bulunursunuz. Ne gariptir ki; kendine hâkim, akıllı ve dinine bağlı bir kimsenin aklını, sizin kadar eksik dinli hiçbir kimsenin çelebildiğini görmedim." Kadınlar tekrar sordular:

- "Aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir, yâ Rasûlallah?" Rasûlullah (s.a.v.),

- "Kadının şahitliği erkeğin şahitliğinin yarısı değil midir?" diye sordu. Kadınlar,

- "Evet" cevabını verdiler. Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) izah etti ve tekrar sordu:

- "İşte bu aklın eksikliğidir. Hayız gördüğü zaman (günlerce bekler) namaz kılmaz, Ramazan`da bir müddet oruç tutmaz değil mi?"

Kadınlar, "Evet" dediler.

- “İşte bu da dinlerinin noksanlığıdır” buyurdular. [Bkz. Buhârî, Sahih, Hayz 6, Zekat 44, İman 21, Küsûf 9, Nikah 88; Müslim, Sahih, Küsûf 17, Hadis no: 907, İman 132, Hadis no: 79; Nesâî, Küsuf 17, 3, 147; Muvatta, Küsuf 2, 1, 187]

***

Hadi-i şerifte kadınların akıl ve dininin noksan olduğuna işaret edilmiştir. Akıllarının noksanlığına delil olarak, muamelatla ilgili meselelerde iki kadının şahitliğini bir erkek yerine sayan, “…Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun)...”[Bakara suresi, 282] ayeti gösterilmiştir. Dinlerinin noksanlığına ise, aybaşı gören ve lohusa olan kadının bu halinde namaz, oruç gibi ibadetlerden uzak kalması, delil getirilmiştir. [Bkz. Buharî, Sahih, Hayız, 6]

Bu hadisi doğru anlamaya ihtiyacımız vardır. Çünkü, pratikte bazı kadınların bazı erkeklerden daha akıllı olduğu ortadadır. Bu sebeple meselenin anlaşılması için birkaç noktaya işaret etmekte fayda vardır:

1. Hadisin içinde geçen bazı noktalar, burada söz konusu edilen aklın noksanlığı, geri zekâlı olma anlamında olmayıp, duygusal yönlerinin daha ağır bastığına işarettir. Hadiste bu mevzu açıklanırken, kadınlara hitaben;

“Siz çok lânet okuyorsunuz, kocanızın/yakınlarınızın iyiliklerini inkâr ediyorsunuz” mealindeki ifade bunu göstermektedir. Çünkü, kızgınlık anında başkasına lânet okumak veya gördüğü iyiliği inkâr etmek, duygusal hareket edildiğinin en açık göstergesidir.

2. Kadınların duygusal yaratılmasının hikmeti ise, onların annelik özelliklerinde saklıdır. Zira çocukların kahrını çekmek, onları büyütmek, ancak, ciddi bir fedakârlık, denizler gibi engin, nehirler-şelaleler gibi çağlayan bir şefkat, bir sevgiyle mümkündür. Bunlar da birer duygudur. Annelerin birer şefkat kahramanı olmaları için verilen bu duyguların, elbette yan etkileri de olacaktır. İşte onların, o ince ruhları, o fedakâr vicdanları, o sevgi dolu gönüllerinin tamamen aksi istikametinde cereyan eden, aşırı duygusallıklarının sonucu ortaya çıkan durumlar ise, bu yan etkinin bir negatif yansımasıdır.

3. Hadiste kadınların akıllarının noksanlığına delil olarak gösterilen ayette geçen “Tedılle” kelimesi, ”unutma” yı ifade etmektedir. [Bkz. Kurtubî, III, 397] “Unutkanlık” gerekçesi ise, işin başka boyutunu da ortaya koymaktadır. Yani burada gerçekten akılları noksan kadınlar değil, büyük çoğunlukla karşılaşacakları gebeliğin, lohusalığın, özellikle de her ay söz konusu olan âdet halinin, kadının psikolojisi üzerindeki tesiri inkâr edilemez. Bununla birlikte, psikoloji ve özellikle de jinekoloji bilim dalı uzmanlarınca yapılacak ciddi bir araştırma, bu hususta önemli gerçekleri ortaya çıkaracaktır.

4. “Hükümler çoğunluğa göredir” usûl kaidesi meşhurdur, hemen herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu gün yüzde doksan aile fertleri, erkek ve kadın olarak, kadınların daha alıngan, daha sabırsız, daha duygusal, işine gelmediği zaman, bazı iyilikleri, güzellikleri -bile bile- inkâr etmeye daha meyyal, ufak meseleleri bile büyütüp problem haline getirmeye daha yatkın olduklarını kabul eder. İşte, duyguların öne çıktığı bir durumda, akıl devreden tamamen veya kısmen çıkar. Bu da aklın noksanlığı olarak ifade edilir.

5. Bu duygusal tarafın pozitif bir ayrımcılığı da vardır. İşin ehli olan âlimler, bir erkeğin, kırk yılda ancak varacağı bir velayet mertebesine, bir kadının kırk günde erişebildiğini söylemektedir. “Cennet annelerin ayakları altındadır” hadisinde de, tabir caizse, bu pozitif ayrımcılığı görmekteyiz.

***

Demek ki, Allah’ın adaletinden şüphe etmemek gerekir. Mükâfat ve ceza ile yapılan fiiller arasında eşit bir kriterden ziyade, merhamet dolu bir ölçü vardır.

Buna göre her insan maddi ve manevi konumuna, içinde bulunduğu şartlara göre hesaba çekilecektir. Öyleyse kadın kadınlığına ve kendine verilen diğer özelliklere göre; erkek de yine erkekliğine ve kendine verilen diğer özelliklere göre muhasebeye tabidir. Hiç kimse yapmadığından hesaba çekilmeyeceği gibi, yapamayacağı şeyden de sorumlu tutulmayacaktır. Her insanın kendine özel bir hesabı, bu hesaba göre de bir karşılığı vardır.

“…Allah kullarına, zulmetmez.” [Âl-i İmran suresi, 182, Enfal, 51, Hacc, 10] “…Rabbin kullarına zulmedici değildir.” [Fussilet suresi, 46] “Şüphe yok ki Allah kullarına zerre kadar zulmetmez.” [Nisa suresi, 40] “Şüphe yok ki Allah insanlara zulmetmez fakat insanlar kendilerine zulmederler.” [Yunus suresi, 44]

Topyekün mülkün/mükevvenatın yegane sahibi, tek hâkimi Allah azîmüşşân'dır. O Sultan-ı ezel ve ebed kendi mülkünde elbette dilediği gibi tasarruf eder. İşlediğinden sorumlu değildir. O Âdil-i Hakîm ve Rahîm-i Mutlak’tır. Bütün tasarrufu hakîmane, rahîmâne ve âdilânedir. Hiç kimse O'nun mahlûkatına O'ndan daha fazla şefkatli ve daha çok merhametli olamaz. [Mevzu ile ilgili daha geniş bilgi için Bkz. Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, 10/94-95, 12/182-183]
(alıntı.mollacmii )
 
Vaaaaaaayy!!! DatluCaducum bu nasıl değerli bir çalışmadır böyle?
Çok duygulandım canım, gözlerim yaşardı. Gönlüne sağlık, yaşa varol.
Bir cümlelik sözün barındırdığı anlam ve derinlik karşısında nutkum tutuldu.
Adaleti eşitlikte değil, pozitif ayrımcılıkta aramamız gerektiğinin kusursuz örneği.

Allah’ın adaletinden şüphe etmemek gerekir.
Mükâfat ve ceza ile yapılan fiiller arasında eşit bir kriterden ziyade, merhamet dolu bir ölçü vardır.


Yüce Yaradan'ın adalet ve merhametinden kuşku yok elbette.
Kuşku duyulan, sözlerin kişisel yorumlarla eyleme dönüşmesi.
Gerçek hazinelerin Mânâda olduğunun bilinmemesi.
:16: :16: :16: :16: :16: :16: :16: :16: :16: :16: :16: :16: :16:
 
bunları yazarken bende aynı şeyleri düşündüm canım, bir cümlelik sözün barındırdığı anlam yoğunluğu.
 
kulitta bacım nasılsın? nasıl gidiyor mesnevi çalışmaların?
okumak demiyorum zira çalışmak gibi oldu;) ha birde uygulayabilsem iyice özümseyip;)

bir kaç gündür giremedim hastaydım ama okudum...:13:

Nasıl olacak ki kgokcem? Bir öneri getirdin yönümüz değişti. :9:
Karışık olan kafam hepten dağıldı. :34:
Aynen öyle canım. Mesnevi okunmaz çalışılırmış.
Katkılarınızla bu işi gönlümüzce kotaracağız İnşallah.
Sayfa 80 den ileri gidemedim henüz.
Çok geçmiş olsun. Sanırım daha iyisin, kendine daha iyi bak olur mu? :16:
 
kulitacım ayrıca , kadının aklı ve dini eksiktri , diye bir hadisi şerifin varlığından haberdar oldum. lakin pek çok din alimi buhariden nakledilen bu hadisi şerifin uydrma olduğunu düşünüyor. efendimiz , içinizi ısıtmayan sözler benim değildir demiştir. gerçekten kafam karıştı. konuyu diyanete danışmayı düşünüyorum. şayet bu hadisi şerif uydurma ise mesnevide neden bu şekilde geçiyor. eğer tersi söz konusu is ebence çok yoğun bir anlmaı var dmeektir.
açıkcası ben bunun eksiklik denenn kısmını haftada 1 hadis sohbetne gittiğim bir zamanlarda yapmıştık baya aklımda yer etmiş kadın olunca malum :)
çarpıtıldığını vee başka açılara çekildiği günümüzde bunun üzerinden yorumlanıldığı bilgisine varmıştım...
zira burdaki eksiklik kadının adet gördüğündeki ibadetlerinden eksik kalması babında olduğunu hatırlıyorummm.... bakalım diyanet ne diyecek bacım inşalh güzelce bizleri doyurucu bir cvb gelir...


yazdım yolladım. bakalım nasıl bir cevap gelecek:31:
bakalım nasıl bir cvb gelecek bende sabırsızlıkla bekliyorum bacım
...


ayıcaaa tekrarr araştırdım benim sohbette karşılaştığıma yöelik bir açıklama yapılmış olduğu için eklemek istedim sizlerede sevgili bacılarım.... aynenn şöyle

Kadının aklı ve dîni nasıl yarım olur

Önce bu meseleye esas teşkil eden bir hadis-İ şerifin mealini okuyalım.

Ashab-ı Kiramdan Ebû Said el-Hudrî anlatıyor. Bir Ramazan veya Kurban Bayramıydı. Resul-i Ekrem Efendimiz bayram namazlarını kıldığımız namazgaha geldi. Bir tarafta kadınlar da bulunuyordu. Onların yanından geçti ve şu hitapta bulundu:
"Ey kadınlar, sadaka veriniz [istiğfarı çok yapınız>. Çünkü bana cehennemlikler gösterildi, çoğu sizler idiniz."
Bunun üzerine o kadınlar: "Yâ Resulallah, bizler ne yaptık da cehennemliklerin çoğu bizden olmuş" diye sordular.

Resulullah (a.s.m.) şöyle cevap verdi: "Çünkü sizler ötekine berikine çokça lanet eder, kocalarınıza karşı nankörlükte bulunursunuz. Ne gariptir ki, kendine hâkim akıllı ve dinine bağlı bir kimsenin aklını, sizin kadar eksik dinli hiçbir kimsenin çelebildiğinî görmedim.'1

Kadınlar tekrar sordular; "Aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir, Yâ Resulullah?"
Resulullah (a.s.m.) "Kadının şahitliği erkeğin şahitliğinin yarısı değil midir?" diye sordu. Kadınlar "Evet" cevabını verdiler.


Resul-i Ekrem Efendimiz izah etti ve tekrar sordu: "İşte bu aklın eksikliğinden hayız gördüğü zaman [günlerce bekler, namaz kılmaz, Ramazan'da bir müddet> oruç tutmaz değil mi?" Kadınlar, "Evet" dediler.1

Hadis-i şerifte açıkça görüleceği üzere, Peygamber Efendimiz, kadının dininin eksik oluşunu âdet gördüğü zaman bazı ibadetleri yapamaması olarak izah ediyor. Bu hal kadının yaratılışında mevcuttur. Her kadın her ay belli, günler âdet görür. Bu günlerde bazı İbadetleri yapamaz. Bu ibadetlerin bir kısmından muaf tutulmuş, bir kısmını da daha sonra kaza edebileceği esası getirilmiştir.

Âdet günlerinde kadın namaz kılamaz, oruç tutamaz, hac ibadetini eda ederken farz olan ziyaret tavafını yapamaz. Oruç ve tavafı daha sonra kaza ederken, kılamadığı namazlardan muaf tutulmuştur. Bu arada bir çeşit ibadet olan Kur'an'ı ele alma, okuma ve camiye girme gibi işleri de yapamaz.

Malum günler içinde bu ibadetleri yapamayan kadın, belli bîr müddet için de olsa bazı dinî hizmetlerden, vazifelerden ayrı durmaktadır. Görünüşte dinî yaşayışında bir eksiklik bulunmaktadır. Çünkü namaz, oruç ve hac İslâm dininin beş esasından üç mühim rüknünü teşkil etmekte, dolayısıyla bazı vakitler bunları yapamayan kadın erkeğe göre eksik olmaktadır.


Demek ki, buradaki noksanlık nisbîdir. Senenin bütün günü beş vakit namazı kılabilen, Ramazan boyu bir aylık orucu tutabilen Müslüman bir erkek, Müslüman kadına göre bu ibadetleri eksiksiz yapma bakımından mükemmel olmakta; kadın da nakıs kalmaktadır. Yani, meselâ her ay bir hafta âdet görebilen bir kadın sene içinde yaklaşık üç ay namaz kılmamakla, bu hususta erkeğe nisbetle nakıs kalmaktadır.

Ancak bu nakışlık keyfiyet bakımından değil, kemiyet bakımındandır. Yani kadın bu zaman zarfında namaz kılmamakla aynı zamanda bir farzı yerine getirmektedir. Çünkü kadının âdet günleri içinde sözünü ettiğimiz İbadetleri yapmaması farz, yapması ise haramdır. Demek ki, kadın namaz kılmazken de bir çeşit ibadet yapmakta; yine Allah'ın emrine uymakta, dolayısıyla sevabını o cihetten almaktadır.

Meseleye bu cihetten baktığımızda kadının ibadetteki eksikliği başka bir yolla telâfi edilmektedir.

Diğer taraftan hadis-i şerifte kadınlar kötülenmiyor, erkekler dikkate sevk ediliyor. Aklı başında, dinine bağlı erkeklerin kadınlar vasıtasıyla fitneye kapılmamaları, imanlarına zarar vermemeleri istenmektedir. Çünkü günümüzde pek çok örneklerini gördüğümüz gibi, erkeklerin bir kısmı kadınlara uyarak dinî yaşayışlarında eksiklik göstermektedir.

1. Buharı, Hayz. 6; Müslim, İman: 132.
 
Nasıl olacak ki kgokcem? Bir öneri getirdin yönümüz değişti. :9:
Karışık olan kafam hepten dağıldı. :34:
Aynen öyle canım. Mesnevi okunmaz çalışılırmış.
Katkılarınızla bu işi gönlümüzce kotaracağız İnşallah.
Sayfa 80 den ileri gidemedim henüz.
Çok geçmiş olsun. Sanırım daha iyisin, kendine daha iyi bak olur mu? :16:
bencedeee daha anlayamıyorum bilene ben bunu değil hayatıma katmak anlasam kafi diyecem sonraaa katarım ama :) bendede durumalr aynısı acaba yayın evimmi kötü diye de ondan mı anlamamm azaldı düşünür oldum.... :)
cemalnur sargutun eserlerne trans olacammmm yaaa mesnevi ağırmı ne geldi bana amaaabırakmak yok okumaya devam.... diyorum bacım....

nevzat tarhan da mesnevi terapi diye geçtiğimiz aylarda kitap çıkarmıştı onu alıcaktımmmm 1 ay önceee dedim ne yapıyorsun gökçe daha mesneviyi bitirmekte muvaffak olamadın dur ordaaa diye kızdımmmm kendime amaaa ......şimdi anlamammı kolaylaştırısa diye araya serpiştirmeyi düşünüyorum bakalım:):):)
bende 83deyim:):):)
evet sloganımızda bu
MESNEVİ OKUNMAZ,ÇALIŞILIR.... çalışırız bizde:):):)
yaaa varya türk eğitim sisteminede kızıyorumm
koyabilirlerdi lisede bu şekilde ders olarak nede güzel olurdu
haftada 1 saat
yahut seçmeli mesnevi dersi olarak...
yaaaa ne bilemm böyle bir öenri sunacam bakanlığaaa bende:):):)
cidden harika bir kaynak....
 
zekatın verilmemesi yağmura mani olur
zinadan da etrafa veba yayılır


ah insan kendi elinle kendi sonunu getirirsin , sonra ah vah edersin.
 
gam keder sana yine senden; şühhesiz senin küstahça işlerindendir

al bana bir tokat:1:
 
zekatın verilmemesi yağmura mani olur
zinadan da etrafa veba yayılır


ah insan kendi elinle kendi sonunu getirirsin , sonra ah vah edersin.
yalan mı doğruuuuuu ;) aman ALLAHIMMMM

gam keder sana yine senden; şühhesiz senin küstahça işlerindendir

al bana bir tokat:1:
senden de banaaa... anımsadımmmm yeniden... ;) bende kendime kızmıştım hani bir söz varya güzel düşün güzel gör....
yani kötü düşünüp küstahça işlr çevirince gamda kederde seni bulyor...
şimdiler
the secret ı okusun çekim yasası diye halbuki mevlanaaa daha güzeline değinmiş....
 
gam keder sana yine senden; şühhesiz senin küstahça işlerindendir

al bana bir tokat:1:

Hemde sağlı sollu.
1322212624_tokat_yiyor.gif
Bu tokada hedef olmayan kemale ermiş demektir. :128:
 
Cemalnur Sargut hanım rahmetli Samiha Ayverdi hanımefendinin öğrencisidir Samiha hanımefendi de Kenan Rıfai Büyükaksoy' un öğrencilerindendir. Kenan Rıfai ' nin Mesnevi yorumlarını bulabilirseniz tavsiye ederim bu arada. yıllar önce edinmiştim şimdi de aranıza katılmak isterdim ama pek mümkün değil şu anda okuyucunuz olacağım :)
 
Bu ne güzel bir konudur...

Aynen öyle canım. Her yeni katılım, konumuza yeni değerler katacaktır. :16:

Cemalnur Sargut hanım rahmetli Samiha Ayverdi hanımefendinin öğrencisidir Samiha hanımefendi de Kenan Rıfai Büyükaksoy' un öğrencilerindendir. Kenan Rıfai ' nin Mesnevi yorumlarını bulabilirseniz tavsiye ederim bu arada. yıllar önce edinmiştim şimdi de aranıza katılmak isterdim ama pek mümkün değil şu anda okuyucunuz olacağım :)

Paylaştığın önemli bilgiler için teşekkür ederiz cincikkcim. :16:
 
Aynen öyle canım. Her yeni katılım, konumuza yeni değerler katacaktır. :16:



Merhaba öncelikle..
Ben de mesnevi edindim, doğru söylemek gerekirse sadece göz attım..
Uygun zaman bekliyordum, belki de korktum derinliğinden; bunu adlandıramıyorum.
Bu konu beni tetikledi; en kısa zamanda üzerinde çalışmak isterim.
Ne mutlu uygulayabilene, hayata geçirebilene..

:16:
 
Merhaba öncelikle..
Ben de mesnevi edindim, doğru söylemek gerekirse sadece göz attım..
Uygun zaman bekliyordum, belki de korktum derinliğinden; bunu adlandıramıyorum.
Bu konu beni tetikledi; en kısa zamanda üzerinde çalışmak isterim.
Ne mutlu uygulayabilene, hayata geçirebilene..

:16:

Merhaba, Hoş geldin MyosotisArvensis.
Benzer nedenlerle uzak durmuş, bu günü beklemişiz.
Katkılarımızla en doğru anlaşılır hale getireceğiz İnşallah.
Giydirebildiğimiz kadar giydireceğiz kendimize. :71:
 
Merhaba, Hoş geldin MyosotisArvensis.
Benzer nedenlerle uzak durmuş, bu günü beklemişiz.
Katkılarımızla en doğru anlaşılır hale getireceğiz İnşallah.
Giydirebildiğimiz kadar giydireceğiz kendimize. :71:


Hoşbuldum.. :71:
Kesinlikle bizimkide benzer nedenlere sahip, çoğu insanda olduğu gibi.. :)
İnşallah, dediğiniz gibi en anlaşır hale getirmek niyetimiz..
Yeniden hoşbuldum, teşekkür ederim ilginiz için. :71:
:16:
 
Hemde sağlı sollu.
1322212624_tokat_yiyor.gif
Bu tokada hedef olmayan kemale ermiş demektir. :128:
abooo, yandım desene kulitam, şamar oğlanına dönerim ben:30:

Merhaba öncelikle..
Ben de mesnevi edindim, doğru söylemek gerekirse sadece göz attım..
Uygun zaman bekliyordum, belki de korktum derinliğinden; bunu adlandıramıyorum.
Bu konu beni tetikledi; en kısa zamanda üzerinde çalışmak isterim.
Ne mutlu uygulayabilene, hayata geçirebilene..

:16:
kulitamın dediği gibienzer nedenlerle uzak durduk o deryadan ama şimdi allah izin verirse birbirimize vesile olup derinlerde nefes almayı öğreneceğiz hep birlikte.:34:
Cemalnur Sargut hanım rahmetli Samiha Ayverdi hanımefendinin öğrencisidir Samiha hanımefendi de Kenan Rıfai Büyükaksoy' un öğrencilerindendir. Kenan Rıfai ' nin Mesnevi yorumlarını bulabilirseniz tavsiye ederim bu arada. yıllar önce edinmiştim şimdi de aranıza katılmak isterdim ama pek mümkün değil şu anda okuyucunuz olacağım :)
evet . aynen söyledğin gibi arkadaşım. okuyucu olarakta hoş geldin sayfamıza:31:
 
Kızlar, Mesnevi (Tam Metin) - Mevlana Celaleddin-i Rumi (2013, 911 sayfa)
ilknokta com. da % 45 indirimli. :40:
 
Mesnevide ruh ve can kullanımında aynı enerjiden mi, farklı enerjilerden mi söz edildiğinden emin olmak için araştırdım.
İşte yanıtı; :77:

Ruh ile can arasındaki fark
Uzayda yer işgal eden, belli bir hacme sahip her yapı bir maddedir. Madde, canlı ve cansız olmak üzere ikiye ayrılır. Canlı maddeleri cansızdan ayıran en önemli özellik doğurganlık özelliğidir. Yani her canlı doğar, büyür, kendisine benzer bir canlı doğurur ve ölür. Mesela, bir elma tohumunu toprağa ekerseniz, yeni bir elma ağacı yetişir.

Yeryüzündeki canlılar, yani bitkiler, hayvanlar ve insanlar fizyolojik ve anatomik benzerlikler göstermesine karşın, onları canlı yapan enerji açısından farklıdırlar. Bir bitki nasıl bir gezegen üzerinde yaşadığını bilmez, bilmesi de gerekmez. Onun ilgilendiği sadece kendisine suyu sağlayan toprak ve güneş ışığıdır. Oysa insan, göz, kulak gibi algı organları ile yaşadığı ortam ile ilgili bilgiler edinir ve bunların üzerinde düşünür, muhakeme yapar, karar verir oysa bir bitki veya bir hayvanın davranışları bilinçli değil, içgüdüseldir.

Göç eden kuşlar nasıl bir rota takip ettiklerini düşünmeksizin uçarlar. Çünkü o rota kendilerine, Cenab-ı Allah tarafından vah yedilir. Hiç bir kuş sürüsü ‘’ her sene ayni yolu izliyoruz, sıkıldık artık, bu sene de kuzeyden dolaşarak göç edelim, değişiklik olsun’’ demez. Ve ya bir arı ‘’ bal yapıyorum, insanlar yiyor, ben niye bundan yararlanmayayım ?’’ diye düşünmez. Oysa insan, biteviye ayni işleri yapmaktan sıkılır. Değişiklik arar. Olayın zevkli ve kolay yönlerini bulmak için araştırır. Ve kendisine, kendi isteği doğrultusunda bir yön çizer. İşte bu insana verilmiş olan özgür iradedir. Ve seçtiği yolun kendisine yüklediği bedeli peşin peşin kabul eder.

Bir aslan öldürdüğü bir canlı için oturup ağlamaz. Çünkü öldürdüğü canlı onun seçimi değil Allah’ın seçimidir. Oysa bir insanın bir canlıyı öldürmesi, kendi seçimidir. Ve dolaysı ile bunun karşılığında bir bedel ödemek zorundadır. Bu bedel, bir ödül yani cennet ya da bir ceza yani cehennem olabilir. Bir aslan için cennet ya da cehennem söz konusu değildir. Çünkü yaptıklarından mesul tutulmaz. Oysaki bir insan yaptıklarından mesuldür. Bu yüzden insanın taşımış olduğu can, ruh diye tabir edilir.

Her ruh bir candır fakat her can bir ruh değildir.

Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım."
"Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin!"
SAD SURESİ 71-72
 
Back