izmir'de kemer diye bir yer var. merkeze uzak kalan semtleri, ilçeleri merkezi lokasyonlara "izban" isimli metro tarzı raylı sistem toplu taşıma ile bağlıyor. her gün de çok çok fazla sayıda yolcusu var. güzergahındaki lokasyonlara gitmek otobüsle vs çok daha uzun sürüyor üstelik trafik derdi de oluyor. bu izban'ı kullanmak insanlara zamandan kazandırıyor falan filan. şimdi bu kemer dediğim izban durağının etrafında saçma sapan evler var. görüntü zaten çok çirkin. bu durak aynı zamanda hastaneye falan da yakın sayılır. dibinde okullar var vs. baktığınız zaman bu lokasyondaki evler de "izban isimli metro hattına yakın" ama berbat bir popülasyon. verdiğiniz örneğe aşırı benzediği için söylemek istedim. bahsettiğim yerde evler kaç para bilmiyorum ama "izban'a 2 dk yürüme mesafesinde" gibi cümlelerle reklam yaptıklarını anlamak için de alim olmaya gerek yok. yani metro, hastane vs bir yerin elitliğini, güzelliğini belirlemiyor asla. evleri de daha fazla değerlendiren bişey değil veya tek başına yeterli değil diyelim.
bence bu husus değişti/değişiyor
tabii ki sosyal yapılar, toplumsal konular 1 günde birdenbire değişmez ama bu konu cidden bir dönüşüme uğruyor son zamanlarda
şöyle ki
insanlar 6 gün işe gidiyor. çoğu özel işyeri c.tesi de çalıştırıyor. ya da 7de evden çıkıyor akşam 20de dönüyor
yani evi hiç gün gözüyle görmüyor ki?
ne yapsın güzelini çirkinini?
evde kimse oturmuyor ki akşama kadar (genelde) çoğunun eşi bile temiziğe, yemek yapmaya gidiyor. ya da servis ablalığı filan yapıyor.
70lerdeki kırsaldan göç, gecekondu, arabesk furyası gibi bir şey var şimdi.
çalışma saatleri çok uzun, kalan vakitte ancak cep telefonunda dizi, oyun, komikli video izlemece filan...ev sadece barınma şeysi.
yeter ki ulaşımı olsun
yeter ki işyerinin servis güzergahında olsun -öyle her yere girmiyorlar. mesela nezih semtten ev tuttun. e işçilerin %90ı o diğer semtte. o zaman sen başının çaresine bakacan kardeş, sana servis mi koycaz? derler.
yeter ki çocuğun bari 1'i okula yürüsün de ona ayrı servis parası olmasın. yeter ki annesi hastaneye kendi gidebilsin. çünkü kim izin alıp da ana-baba hastaneye götürüyor artık? izin vermezler ki...eskiden öyle değildi amcalar teyzeler hep yanında çocuğuyla giderdi. şimdi hepsi tek gidiyor. hatta mümkünse amcalar teyzeler yakın olsun da çocuğu da okuldan karşılasın filan....
ayrıca o nezih semtlerde ne biliyim kuru temizlemeci, şapkacı, perukacı (evet ayrancı filan öyle. acaip acaip minik dükkanlar var) varken bu işçi semti tıkış tepiş çirkin bina dolu yerlerde ise adım başı çiğköfteci ve tavuk dönerci var. adama da bunlar lazım. sokakta a101 bim varsa bir de tamam çünkü adam eve 8de geldiğinde oradan ekmek ve çocuğa beslenmeye koymaya süt alıyor.
işte böyle böyle o eski oturmuş iyi muhit nezih semt
çirkin kalabalık işçi semti ayrımları azalıyor, kiralar yaklaşıyor çünkü asgariye yakın ücretlerle çalışan çocuklu kesim o nezih semtten nasıl işe gidip gelecek? oraya nasıl ayak uyduracak? oradan ihtiyaçlarını nasıl pratik temin edecek? (yoksa butik şarküteridan alsa alası vardır ama oralara girmiyor bu adam zaten)
en basit bir konu:
nezih semt olup aynı zamanda belediyenin oraya iyi yatırım yapmış olması lazım (ki pek olmuyor o) sürekli otobüsü filan olsun
yani ankara öyle en azından nezih yerlerde herkesin arabası var mantığıyla otobüs yok hemen hemen...