Howl'un Kitap Yorumları 📚

José Mauro De Vasconcelos - Şeker portakali
Bu zamana kadar neden okumadım bilmiyorum. Çok beğendim, bazı yerlerde boğazım düğümlendi. Keşke sonu mutlu bitseydi diye üzüldüğüm bir kitaptı.
Devam kitaplarını da okumaya karar verdim
 
Riyazus salihin 2.cilt. IMAM NEVEVI
hadisleri cok guzel ele alan bir kitapti.birkac hadis paylasmak istiyorum.
# Enes ten (r.a) rivayet edildigine gore Resulullah (sav) soyle buyurmustur: ezan ile kamet arasinda yapilan dua reddolunmaz.
# Ebu Hureyre den (r.a) rivayet edildiğine gore Resulullah (sav) soyle buyurmustur: Kur an da otuz ayetli bir sure vardir ki,bagislanincaya kadar kendisini okuyan kisiye sefaat eder.o sure Mülk suresidir.
 
Çocuklar İçin 5 Sevgi Dili
Yazarın daha önce 5 Sevgi Dili kitabını okumuştum yazar aynı sevgi dillerinden yola çıkarak bir pedagog arkadaşı eşliğinde bu kitabı hazırlıyor sevgi dillerini yine aynı
1-Onay Sözleri
2-Fiziksel Temas
3-Hediye Alma
4-Kaliteli Zaman
5-Hizmet Eylemleri şeklinde 5 başlıkta topluyor.
 
Sefiller

Yoksulluğun ve çaresizliğin insanlara neler yaptıracağı çok ağır bedeller ödemek zorunda kalan kötü biri olacakken elinden iyi birinin tutmasıyla iyiliği seçmenin insanın iradesiyle olabileceğini okudum.

Dolandirici ,kötü kimselerin bildiklerinden vazgeçmemeleri, insanları kandırarak her fırsatı değerlendirmelerini okudum.

Bir annenin evladı için neleri göze alabileceğini herşeyden vazgeçmesini okudum.

Kan bağı olmasa da sevginin ortak dil olması sevgi ihtiyacını giderebilen kimseleri okudum.

Kaderin insanları farklı ve zaman ve mekanlarda tekrar bir araya getirmesi ve hayatlarının öncesi sonrasının çok farklı olmasını okudum.

Kitabın sonunu gözyaşlarımı tutamayarak getirdim.

Çok beğendim .

Puanım 10/10
 
Nietzsche Ağladığında

Irvin David Yalom, Nietzsche’nin yaşamını ve fikirlerini analiz ederek okuyucuya aktaran felsefik bir roman yazmış.

Kurgusu o kadar iyi olmuş ki ben elimden düşürmeden okudum .Hem felsefe ,hem psikoloji hem edebiyat açısından insanı aydınlatan bir kitap çok beğendim mutlaka okuyun



Genç Werther ‘in Acıları/Goethe

Platonik bir aşığın bu aşk ile girdiği durumu,iç ve dış dünyasıyla yaşadığı psikolojik savaşı ,mektuplarla arkadaşına anlattığını gördüğümüz bir roman.

Ben beğendim güzel psikolojik tespitler barındıran bir kitap.



“Bu dünyada nadiren iki insan birbirini anlıyor.”



Şanzelize Düğün Salonu /Tarık Tufan

"Annenin ölümünün dilbilgisi,grameri olmuyor ki Eda. İnsanın annesinin ölümü zaten hayatının anlatım bozukluğu." s. 47

"Kainatta her mesafe ölçülebiliyor ama birbirine uzak iki hayatın arasındaki mesafeyi ölçmenin imkanı yok." s.138

Yazarın okuduğum ilk kitabı idi bu.

Kitaptaki isimsiz kahramanın annesinin ölümünün ardından karşısına çıkan Eda’ya aşık olması. Aşkı için evinden şeyh babasının dergahından ayrılması, hayatına dair ne varsa geride bırakması, hatta hatırlamayacak derecede silmeye çalışması ve şaşırtıcı olayların içerisinde yer alması anlatılıyor.

Etkileyici bir hikaye idi ,beğendim annesinin vefatı ile ilgili yerlerde gözyaşlarımı tutamadım ,bazı yerlerde de çok gülümsedim
 
Bir idam mahkumunun son günü

Giyotinle idama mahkum olan bir adamın son 6 haftada yaşadıklarını anlatıyor.
Kitabı sevdim gayet akıcıydı.
İnsanın öleceği günü bilmesi, üstelik idam edilerek ölmesi korkunç. Özellikle kızıyla ilgili olan bölümlerde ve son anlarda yaşadıkları çok etkiledi.
Yazarın sık sık değindiği gibi ben de idamı izlemeye gelen, üstelik görmek için can atan halkı düşündüm durdum. Böyle bir vahşeti görmek için hevesle bekleyen insanlar olmasını vicdanım kaldıramadı.
 
HZ.HATİCE @ NURDAN DAMLA
Kimi yerde gulumseyerek kimi yerde gözlerim dolarak okudugum bir kitap oldu. Hz.Hatice nin peygamberimize karsi olan sevgisini,teblig zamaninda ona caniyla malıyla askiyla nasil yardim ettigini anlatiyor kitap.kelimelerle anlatamam kitabi hepinize tavsiye ediyorum
"Kureyşli genç kizin aldigi en buyuk lakap ruha temizlik pinarlarini akıtan 'TAHİRE' kunyesiydi."
"Onun ilgi alani sanki son Nebi uzerine ayrilmisti.Hakkinda duydugu en ufak bir söz,bir iz,bir nişan yuregini dalgalandirmaya yetiyordu.takipteydi Hatice."
"Dunya yuzunde en tatli mutluluk iki farkli kalbin kaynasmasinda sakli degil miydi?"
"Kisinin hanesi,onun en kucuk devletiyse eger,o devletin serveti samimiyet ve karsilikli guvendi.dogruluk ve samimiyet en buyuk servetleriydi."
"Yeryuzune inen tecellide ilk ogrenciydi Hatice.ilk koşulan,ilk anlatilan,ilk kabul eden,ilk ogretilendi o."
 
Dedemin Bakkalı /Şermin Yaşar

Yazarı daha önce kalp krizinden vefat eden genç bir öğretmen arkadaşım sayesinde tanıdım ilk."Oyuncu anne" kimliği ile popülerdi o zamanlar.Hatta Şermin Çarkacı idi adı.(bu bilgileri niye verdim bilmiyorum galiba içimden geldi )

Gelelim hikayeye ...

Küçük bir köyde yaşayan dedesinin bakkalında çıraklık yapan bir çocuğun bakkal maceralarını anlatıyor.

Her seferinde yeni ticari denemeler yapan ve büyüklerin engeline takılarak kendine dersler çıkaran bir çocuğun hikayesi.

Kendine 10 farklı ders çıkarıyor bu deneyimlerden.

Kitapta çocuklar ve büyükler arasındaki çatışma tatlı bir dil ile anlatılıyor.

Bir çocuğun gözünden dilinden anlatılmış havası var.

Kitapta en çok beğendiğim yerler.Yazar ile aynı kuşağın çocukları olduğumuz için kendi çocukluk yıllarım ,o yıllardaki bakkallar geldi aklıma.

Büyük şişelerde satılan doldurma kolonyalar,gazete kağıdından sarılmış koni biçimindeki kağıtlara bardakla doldurulup satılan çekirdekler, gazetelerden kupon biriktirmeler, bir yeri ağrıyan insanların bakkaldan ağrı kesici alması,yeni yılda tebrik kartları gibi konular.

Kitabı beğendim.Çocuklara eleştirel bir bakış açısı kazandırdığını düşünüyorum.

Çocuk ve gençlerin de gerçek hayattan alınmış ,yaşanmış hikayelerle de gayet eğlenceli vakit geçirebileceği gözler önüne seriliyor.

Kitabın sonunu da beğendim.Duygusal biri olduğum için yine gözlerim doldu.
 
Heidi - Johanna Spyri

Heidi'nin tam metnini sonunda bitirdim. Heidi'nin hikayesini hepimiz biliyoruz. Bu yüzden kitabı özetlemeyeceğim. Bunun yerine Heidi'de de parmak basılan, İsviçre tarihinin karanlık bir parçasından bahsedeceğim: Verdingkinder.

İsviçre'de 1700'lü yılların sonundan yapılan bir düzenlemeyle devlete borcu olan, boşanan, fakir ailelerin çocukları; yetimler, ailesi cezaevinde olan ve suç işleyen çocuklar kilise aracılığıyla çalıştırılmak üzere başka ailelerin yanına yerleştirilimeye başlandı. Amaç İsviçre'nin ekonomisini canlandırmak, iş gücünü ucuzlatmaktı. Böylece kilisenin açtığı pazarlarda zengin çiftlik sahiplerine satılan bu çocuklar köle olarak kullanılmaya başlandı.

Ailelerinden zorla alınan bu çocuklar psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalıyorlardı. Okul ve eğitim pek çoğu için hayaldi. İçlerinde tecavüze uğrayanlar, hastalandığında tedavi ettirilmediği için ölenler vardı. Ahırlarda hayvanlarla yaşıyorlardı ve hemen her zaman açlardı. Verdingkinderleri diğer çocuklardan ayıran en önemli özellik ayakkabılarının olmayışıydı. Bildiğiniz gibi Heidi de çizgi filminde ve romanda hep çıplak ayakla geziyor.

İsviçre hükumeti 1976 yılında bu vahşi uygulamanın sorumluluğunu üstlenip mağdurlardan özür diledi. 2016 yılında ise verdingkinderlere federal hükumet tarafından tazminat ödenmesi kararlaştırıldı. Böylece verdingkinderler de İsviçre tarihinin karanlık sayfalarında yerini aldı.
 
Şeker Portakalı

5 yaşındaki küçük Zeze'nin yoksul bir ailede anlaşılamadan geçen günlerini anlatan bir hikaye. İnsanın içini burkan, hüzne boğan bir dram.

Hikayeden çıkardığım dersler :

Kişisel gelişim kitaplarında, çocuk eğitimi ile ilgili kitaplarda işin ne kadar teorik kısmını okuyup öğrensem de olayı bir çocuğun gözünden okuyup, onu hissetmek, empati kurmak bambaşka oluyormuş. Kitabin son 50 sayfasını salya sümük okudum diyebilirim.

Kitapla ilgili düşüncelerim:

Çocukların sevgiye ne kadar çok ihtiyaç hissettikleri, beslendiği bir kaynak olduğunda onun kıymetini nasıl anlayıp peşinde pervane olduklarını düşündüm.

Kitapta en cok etkilendiğim bölümler:

Zeze'nin öğretmene karşı duyarlılığı, onun masasındaki çiçeğin olamamasını farkedip buna çözüm bulma çabası.

Okulda öğle yemeğini kendi gibi yoksul olan zenci kız ile paylaşıyor olması.

Yeni yılın ilk günü babasını üzdüğünü düşünüp onu sevindirme çabaları. (aslında bir yandan da kendini sevdirme çabası)

Kitabı tavsiye ediyorum.
 
Sakız Sardunya -Elif Şafak

İsmini sevmeyen, tek çocuk olan , yalnızlıktan sıkılan ve kitap okumayı çok seven bir kızın hikayesi.

Kitapta her ne kadar hayal gücü inşa etmeyi vs hedeflese de çok başarılı olduğunu söyleyemem.

Yazarın vermek istediği mesajı hissetsem de daha eğlenceli belki daha farklı bir dil ile yazılıp daha dikkat çekici olabilirmiş.

Kitap gerçek ile hayal dünyası arasındaki ilişkiyi hissedemedim.

Çocuklara kitap okumayı sevdirmek amaçlı yazdığı bölümlerin amacı güzel fakat çocuk gözüyle okununca bir çocuk için amacına ne kadar ulaşır bilemiyorum.

Kitapta bir şeyler eksik gibi geldi bilmiyorum neden.

Yazara eline emeğine sağlık fakat yetişkin biri için tavsiye edeceğim bir kitap değil maalesef.

Çocuklar için ise bir kaç kişiye okutup objektif yorum almaya çalışacağım umarım başarabilirim.
 
Maksim Gorki- Ana

"Gerçeklerinizi ben de anlıyorum. Zenginler var oldukça halk hiçbir şeye sahip olamaz, ne adalete, ne mutluluğa, hiçbir şeye! Bakın, sizin aranızda yaşıyorum, bazen geceleri, geçmişimi, ayaklar altında çiğnenen güçlerimi, ezilen genç yüreğimi hatırlıyorum da kendime acıyorum! Ama, yine de hayatım giderek güzelleşiyor, kendimi buldum artık."

Zalim eşinin ölümünden sonra oğlu Pavel ile baş başa kalan Palegeya, bir süre sonra oğlunun kavgacı, geçimsiz kişiliğinden olgun bir kişiliğe büründüğünü görür ve bu değişimin sebebini merak eder.
Araştırmaları sonucu Pavel'in yasak kitaplar okuyup bildiriler hazirlamasindan korksa da, Pavel'in onu arkadaşlarıyla tanıştırıp ezilen işçi sınıfının sorunlarına çözüm bulma gayesine dahil etmesiyle sürece dahil olur.
Ana, zamanla bir başkaldırının temsilcisi haline gelir.
Okuma-yazma öğrenir ve bildirileri kendi yayınlamaya baslar.

Kitap uzun süredir elimdeydi, okumak için neden bu kadar beklettim bilmiyorum.
Rus klasiklerini severim ama, uzun zamandır okuduğum en etkileyici romandı.
Ana'nın, eşinin ve toplumun uyguladığı baskıya sessiz kalan bir kadından, oğlunun yardımıyla tüm halkın gözünü açmasına yardımcı olan güçlü bir kadına dönüşümüne şahit oluyorsunuz.
Başucu kitaplarımdan biri olacak.
 
Yarasa/Jo Nesbo
Oslo emniyetinden Harry Hole geçici görev ile Avusturalya 'ya gönderilir . Burada çözümlenmesi gereken genç bir kızın cinayetinde görev alır . Cinayet ile ilgili çalışmalarını meslektaşı Andrew ile yapar ve dost olurlar.Bu dostluğun altından çok başka şeyler çıkar.
Bu soruşturma sırasında birde bir barda Birgitta adlı bir kız ile tanışır dedektifimiz ve aralarında tutkulu bir ilişki başlar .
Başta basit bir cinayete benzeyen olay gitgide karmaşık bir hal alır .
Son sayfalara kadar cinayetin kimi işlediğine dair fikirler değişiyor.
Başarılı,akıcı bir polisiye hikayesi idi yine
 
Güneşi uyandıralım
Şeker portakalı'nın devam kitabı.
Küçük Zeze nin çocukluğunu ve okul hayatını anlatıyor.
Zeze iyi yetiştirilmek ve ileride ailesinin geçimine katkıda bulunması için evlatlık veriliyor. Orada da umduğunu bulamıyor ve hep yaptığı gibi mutluluğu hayal dünyasında buluyor.
Üvey evlat olmanın zorluklarını, ilk aşkını ve bi nevi kendini arayan bir Zeze'yi okudum.
Kitabı sevdim tavsiye ederim. Sadece Şeker portakalı'nı çok sevdiğim için beklentim daha fazlaydı. O yüzden beklentiyi az tutarak okuyun.
 
Yeraltından Notlar / Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Yeraltından notlar insanın iç dünyası ile olan savaşı gibi aslında. Dostoyevski bu eserinde çoğumuzun kendi içinde ve dış dünyaya karşı hissettiklerini, özgüvensizliğini, değersiz alt benliğini, kırgınlıklarını, nefretlerini çok güzel özetlemiş. Hayattan bezmiş, kendini ispatlamaya çalışan, kararsız, güvensiz bir adamın günlüğünü okuyor gibiydim. Rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir klasik oldu.
 
Son düzenleme:
Üstat Pire

Büyükler için masal kitabı gibi. Her masal gibi bir varmış bir yokmuş diye başlıyor. İnanılmaz bir hayal gücü.Peregrinus ailesinin geç gelen çocuğuydu. Biraz hayalperest plan bu çocuk bir gün ortadan kaybolur, geri geldiğinde aradan üç yıl geçmiştir ve artık yalnızdır.
Bir Noel gecesi tanıştığı Dörtje Elverdink adında güzeller güzeli kadının kendinden yardım istemesiyle onun evine gider. Dörtje'nin asıl amacı ondan kaçan Üstat Pire'yi yakalanaktı.
Üstat Pire de halkının esir düştüğü için Peregrinyus'tan yardım istemektedir. Mantığı ve aşkı arasında kalan Peregrinus ne yapacaktı. Bundan sonrası tam masal.

Peki siz karşınızdaki kişinin gerçek fikirlerini duymak ister miydiniz?
 
Cemile /Orhan Kemal
Kitap, fakir bir Boşnak kızı olan Cemile ile aynı fabrikada çalışan Katip Necati arasında var olan saf aşk çerçevesinde şekillenmiş ama arka planda yaşananlar çok daha farklı bir boyut. Fakir köylü kesim, parasızlığın getirdiği çaresizlik, ekmek kavgası, çıkarları uğruna çalışanlarını harcamaktan asla çekinmeyen vicdansız patronlar, insanların evlerine ekmek götürmek için zor şartlar altında çalışmaları kitabın ana konularını oluşturuyor.

Roman Orhan Kemal’in gerçek hayatından sahneler sunduğu için karakterler de gözleme dayalı olarak gerçekçi olarak oluşturulmuştur. Roman’dan yola çıkarak Orhan Kemal’in gençliğinde fakir bir yaşantıya sahip olduğunu görmek mümkün.

Beğendim
 
Gece Yarısı Kütüphanesi-Matt Haig

İsmi ilginç geldiği ve surekli karşıma çıktığı için aldığım bir kitaptı. "Yaşamak istediğiniz sonsuz olasikli hayatlar olsaydı hangisini seçerdiniz" sorusunu soruyor bize. Kitapta yüzeysel olarak bolca felsefi gondermeler var. Bazı tekrar durumlar sıkabiliyor. Başından sonu tahmin edilse de, yazarın yorumunu merak ederek okudum. Bana farkındalıklar kazandırdı. Pişmanlıklar kitabımızın hafif olması dileğimle.
 
Siddhartha - Herman Hesse

Herman Hesse, Siddhartha adlı eserinde ailesinden ayrılıp bilgelik için yola koyulan bir gencin hayatını konu edinmiştir.
Bilgeliğin aslında kendini bilmekten, kendini tanımaktan geçtiğini savunan Siddhartha bana yoldan geçen bir kadından, bir hayvandan, bir esnaftan bile öğrenebilecek çok şey olduğunu öğretti.

Tam bitti dediğim yerde yeni yeni şeylerle karşılaştım. Arayışından ötürü bana Simyacı'yı hatırlattı. Ancak, Simyacı'dan daha güzel olduğunu söyleyebilirim.

Maneviyat içerikli kitap sevenler, Siddhartha'ı çok sevecektir eminim.
 
ivan ilyiç'in ölümü
hayatı boyunca hep daha iyisini başarabilmek,daha iyisine sahip olabilmek için yaşayan ivan ilyiç kendi ölümünü büyük bir acı ve çaresizlik içinde beklemektedir.

dahil olduğu sınıfın tüm geleneklerine bağlı olan ivan ilyiç bir gün ölümle yüzleşir ve çevresinde kim varsa sorgular. Doğumundan bu yana bütün hayatını anımsar.

ve bir gün büyük bir acı içinde ölüme teslim olur.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…