Howl'un Kitap Yorumları 📚

Küçük prens
Anlatıcı küçükken fil yutmuş bir boa yılanı çizer. Çizdiği resmi bir çok kişiye gösterir fakat hepsi başka bir şeye benzetir kimse fil yutmuş yılan demez. Daha sonra anlatıcaya resim yapmak yerine tarih, coğrafya gibi alanlara yönelmesini gibi öğütler verirler. Anlatıcı büyüyüp, pilot olur.

Sahra çölü üzerinden geçerken uçağın arıza yapmasından dolayı zorunlu iniş yapar. Yanında az yemek ve su vardır, sahra çölünde uykuya dalar. Uykudayken küçük prensin sesi ile uyanır. Küçük prens yazardan koyun resmi çizmesini ister. Yazar küçük prense, fil yutan yılan resmi çizer. Küçük prens ben bu fil yutan yılan resmini istemediğini söyler. Yazar bu duruma çok şaşırır çünkü şimdiye kadar kimse bu resmin fil yutan yılan resmi olduğunu anlayamamıştır. Anlatıcı kapalı bir kutu çizer ve kutunun içinde de koyun olduğunu söyler. Bu resim prensin hoşuna gider.

Küçük prens orada anlatıcıya kendinden bahseder. Bir gezegende yalnız başına yaşadığını bir çiçeği ve 3 tane volkanı olduğundan bahseder. Daha sonra diğer gezegenlere yolculuk yaptığını ve orada tanıştığı kişilerden bahseder. Gezdiği gezenlerden birinde her şeyi yönettiğini düşünen bir kral ile karşılaşır, bir başka gezegende kendini beğenmiş bir adam, diğerinde sayılarla uğraşan bir iş adamı, başka birinde devamlı fenerini yakıp söndüren bir fenerci ve bir diğerinde ise devamlı içen bir sarhoşla karşılaşır. Son gezegende buluşlarını kaybeden bir kaşife rastlar ve mutlaka dünyaya gitmesi gerektiğini söyler. Böylelikle dünyaya gelir. Dünyada bir tilkiyi evcilleştirir ve tilkiden bir sır alır. Bu sır şöyledir; En iyi yüreğiyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez.” der. Başka gezegendeki gördüklerinden de dünyada bir sürü vardır. Bunun üzerine gülünü özlediğini farkeder ve gezegenine dönmek ister. Aslında o gülden dünyada binlercesi vardır ama büyükler çiçeklerinin kıymetlerini bilemezler.

Küçük Prens gezegenine döner. Bu ayrılış yazar için oldukça zordur çünkü aradığı arkadaşını bulduğunu düşünüyordu. Pilot olan yazarımız da uçağı tamir edip ülkesine dönmüştür.
 
Emma/Jane Austen

Yazarın okuduğum ikinci kitabı, ilki Aşk ve Gurur du.
Emma da onun gibi pembe dizi tadında idi.Ayrıca yazarın da en sevdiği eseri Emma imiş.
Kitap 1800'lü yıllarda bir taşra kasabasında yaşayan 3 kıza odaklanıyor. Emma iyi eğitimli,yetenekli ve zeki bir kız. Annesini küçükken kaybetmiş ve ablası da evlenip gittikten sonra babası ile başbaşa kalıyor. Bakıcısı Miss Taylor'ın evlenmesinde kendisinin de payı olduğuna inanıyor ve çöpçatanlıkta iyi olduğu fikrine kapılarak etrafındaki birbiri ile uyumlu olduğunu düşündüğü insanları bir araya getirmeye çalışıyor. Bu uğraş pek iyi sonuçlar vermiyor. Buralarda işte insanı biraz kızdırıyor Emma
Sonu istediğim gibi bitti neyse ki
Güzel bir kitaptı beğendim
 
Vişne Bahçesi - Anton Çehov

Vişne bahçesi, okuduğum ilk oyun. İlk olarak pek anlamadığımı hatta sevmediğimi söyleyebilirim.
Ancak bana göre tiyatro sevenler, vişne bahçesini sevecektir.
Bayan L.A Ranevskaya'nın açık arttırma ile satılma tehlikesi altında olan vişne bahçesini anlatmaktadır.
Oyunda zenginlerin, mal mülk, makam ve mevki sahibi insanların yavaş yavaş düşüşünü izler gibiydim. Kölelerin mal-mülk sahibi olması ve mal-mülk sahiplerinin de fakir düşmesini anlatıyor daha doğrusu.
Okuduğum ilk oyun olduğu için pek sevemedim açıkçası. Ancak beğenenlerin sayısı epey çok.
 
Âmak-ı Hayal
Filibeli Ahmed Hilmi "Bu kitabı hakikât aşkıyla yanan,akılla kavranamayacak konuları merak eden insanların zevkle okuyacağı kanaatindeyim." diye anlatıyor bu kitabını.
Materyalist görüşe karşı yazılan yaradılış gayesi ve kainat sırları üzerinde duran bu tasavvufi eser fantastik hikâyelerden oluşuyor.Sade hikâye mi yoksa tam olarak hakikatin kendisi mi insan şaşırıyor.
Kitabın ana karakterleri Raci ve ona hakikatleri anlaması için yol gösteren Aynalı Baba.Kitapta ayrıca Zerdüşt ,Buddha,Simurgtan da söz ediliyor.Raci mütedeyyin bir ailede manevi ilimler ile yetişen ama bir süre sonra inanç noktasında şüphelere düşen bir gençtir.Bir gün mezarlıkta Aynalı Baba isimli meczupla karşılaşır ona derdini anlatıp yol göstermesini ister.Onunla hergun görüşür ve hayalin derinliklerine doğru seyahatlere çıkar.Her yolculukta bir şüphesinden kurtulur.

"Ey avare yolcu! Yürü durma yürü ! Bu geçici alemin zevkleri seni Allaha kavuşmaktan alıkoymasın. Yürü ki yokluk meydanında Allahın kudretini ve sırrını göresin."
 
Tracy Hogg- Baby Whisperer Solves All Your Problems

Kitap Türkçe'ye Bebek Bakım Sorunlarına Mucize Çözümler olarak çevrilmiş. A'dan Z'ye bebek bakımında karşılaşılabilecek sorunlardan, bunların sebeplerinden ve olası çözüm yollarından bahsetmiş.
Kitap 5 temel bebek tipi üzerinde duruyor ve özelliklere göre nasıl yaklasilmasi gerektiğini anlatıyor. Bebeğin tek bir kişilik özelliğine sahip olmayacağını da eklemeyi unutmamış.

Kitap çok güzel, her konu detaylarıyla ele alınmış. Istahsizliktan tutun koliğe kadar her konuda bilgi var. Ama bireysel farklılıkları unutmamak ve sırf kitapta yazıyor diye hepsini uygulamamak lazım, bu çok hassas bir konu.
Benim tekrar incelemek isteyeceğim bir kitap, bebeklerimin mizacına ve ihtiyaçlarına göre yardım alarak bir yol bulabileceğimi düşündürdü.
 
Stefan zweıg / Olağanüstü bir gece
Seçkin bir burjuvalı olarak rahat ve tasasız bir hayat sürerek gitgide duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüm noktası olan gecesini anlatıyor.
Çok parası olan ve herşeye sahip olan bir adamın neye ihtiyacı vardır? Hayatındaki hiçbir olaya karşı bişey hissedemediğini farkeden bir adam tesadüfler sonucu olarak önce hırsız oluyor. Bu 'canlılık' çok hoşuna gidiyor ve suça batmayı dibine kadar yaşamaya karar veriyor. Ama kitabın sonlarına doğru asıl ihtiyacı olanın kısaca elindekini başkalarıyla paylaşmak olduğunu farkediyor ve bu farkındalık yaşamının geri kalanını güzelleştiriyor.
Kitabı çok sevdim. Ortaları biraz sıkıcı olsa da sonu güzel bitti. Bir alıntı yapayım kitaptan ;
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
 
Deli fişek
Jose Mauro de Vasconcelos'un, kendi yaşam kesitlerinden yola çıkarak yazdığı Şeker Portakali nın son kitabı.
Zeze nin delikanlılık dönemini anlatıyor.
Şeker portakalı'nın etkisiyle beklentiyle okursanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Başka bir gözle okursanız sevebilirsiniz.
 
José Saramago /bilinmeyen adanın öyküsü
Kitabı sevdim. Hem akıcı hem de kısa zaten yormuyor.
Bilinmeyen adaların kalmadığına inanılan bir dönemde bilinmeyen ada arama cesaretine sahip bir adamla böyle bir cesareti görüp hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının hikayesi.
Kahramanımız krala giderek bilinmeyen ada aramak için bir tekne istiyor.
Sarayın bir sürü kapısı olduğundan bahsetmiş. Halkın istek kapısında bekleyen kraldan birseyler istedikleri, ama kralın sürekli armağan kapısında durarak kendisine gelen hediyelerle meşgul olduğu yazıyor. Kendisine gelen armağanlar bitmesin diye de arada bir istek kapısına gelenlere istedikleri şeyleri veriyor. Kısır döngü gibi.
Ona sadece sarayın hizmetçisi inanıyor ve peşine takılıyor.Hiç kimse ona inanmadığı için mürettebat bulamıyor.
Kitabın sonunda aralarında bir çekim oluyor, adayı bulamasalar bile birbirlerinde mutluluğu buluyorlar. Kitaptan sevdiğim bir alıntı yaptım;
Bilmiyor musun ki, Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin,
 
Sevda Dolu Bir Yaz

Kitap üç öyküden oluşuyor ama ikinci ve üçüncü öykü devam gibi olduğu için tek öykü sayılabilir. İlk öyküde; Köşke yaşayan küçük bir kızın o ailenin beslemesi mi yoksa küçük Bey'in kızı mı olduğu açıkça söylenmiyor ama Küçük Bey'in gençlik hatası. Bu kız çocuğu köşke kötü muameleye maruz kalır. Despot bir kadın olan babaanne hiç sevgi göstermez ve kıza tiksini ile bakar. Büyüdüğünde de ilk isteyene verip başında def eder kızı. Bu küçük kız sevgi arsızısır ama onu sevecek kimsesi yoktur. Büyüyp evlenince de bütün sevgisini kızına verir.
İkinci öykü ise Şemsigül Şehrazat'ın ağzından anlatıyor. Dayısı Kerim Ali'nin rahatsızlığı ile aile saadeti bozulmuş herkesin üzerine bir hüzün çökmüştür. Birbirine çok bağlı olan bu aile kesim Ali'nin ölmesiyle dağılmaya başlıyor. Bundan sonrası çok hüzünlü. En çok babaya üzüldüm ben. Çaresizliği ve oğlunun ölümünün arkasından hayatı boşvermişliği çok etkiledi beni. Şemsigül Şehrazatın geçmişine kayıtsız bakması ve ilk fırsatta adını değiştirmesi, teyzesi ile yıllar sonra görüşmesinden duyduğu rahatsızlık bana nankörlük gibi geldi
 
Saç Örgüsü /Laetıtıa Colombanı

Üç farklı ülke, üç farklı kadın. Bu üç kadını ortak bir paydada buluşturan şey ise yaşam mücadelesi ve şartlar ne kadar zorlu olsa da vazgeçmeden inandıkları yolda emin adımlarla ilerlemeleri. Üç kadının da hayat hikayeleri ayrı ayrı anlatılıyor kitapta. Mücadele ettikleri durumlar, olaylar, şartlar çok farklı. Ancak okurken sanki aralarında hep bir bağ varmış gibi hissediyorsunuz. Zaten kitabın sonlarına doğru aslında üç kadın da farkında olmadan birbirlerinin hayatına dokunuyor. Onlar için çizilmiş olan sınırlara bağlı kalmadan verdikleri mücadeleler inanılmaz etkileyici. Okuyacak olanların seveceğine eminim.

“Hayat böyle bir şeydi işte, bazen en karanlık ve en aydınlık zamanları aynı anda yaşatıyordu. Bir yandan alırken, öbür yandan veriyordu. "
 
Germinal. Emile Zola
Okudugum 2. Emile zola kitabi ve yine cok guzel bir eser. Fransadaki komur madeninde calisan iscilerin ugradigi haksizliklar,calisma kosullari ve bunlara bagli olarak ortaya cikan bir baskaldiriyi okuyoruz.ben cok begendim herkese de tavsiyemdir
 
Sherlock Dosyaları Zamanın Eskitemediği Dava -Tracy Barrett

Holmesin torununun torununun torunu olan iki kişi Xander ve Xena büyük babalarının çözemediği bir dava ile uğraşıyorlar.Bu dava üzerindeki çalışmaları ,buldukları ipuçları vs . kapsıyor.

Tılsımlı bir saatin peşine düşüyorlar.Saatin elli yılda bir zamanı durdurma gücüne inanıyorlar.Bunu gerçekleştirmek için uğraşıyorlar.

Sherlock Holmes maceralarını daha çok beğenmiştim .Bu biraz yavan kaldı benim için.

Tavsiye etmiyorum .


You Tuber Nasıl Olunur?- Barış Özkan

Oğlumun aldığı bana da ısrar etmesi sonucu okuduğum kitaptır.

You Tuber olmayı kolay ve pratik göstermiş sanki.Bir kaç ip ucu vermiş bununla ilgili.Özenilecek bir durum olduğunu düşünmüyorum.Kitapta bana göre tek düzgün örnek Beyhan Budak idi .Onu da You Tube sayesinde öne çıkan You Tuber'lardan göstermiş.

Kitabı tavsiye etmiyorum.
 
SEVDALİNKA/AYŞE KULİN
Etkilendiğim bir kitaptı.

1992 yılında Sırplar tarafından katledilen Boşnak halkının acılarını anlatmak amacı ile yazılan roman adını taşıdığı Sevdalinka da Boşnak dilinde Aşk Şarkıları anlamına gelmektedir.

1990’lı yıllarda Yugoslavya milletçilerinin halkı kışkırtarak iç savaşa neden olmuş ve Yugoslavya içindeki azınlıklar ve özellikle Boşnaklar katledilmeye başlamıştır. Bu savaşın ilk üç yılında yaşananları anlatan kitap zaman zaman da daha eski tarihsel olayları da anlatmaktadır.
 
KAGIT EV
Bastan sona kitaplari anlatan cok guzel bi eserdi.karakterimiz bir ölüm uzerine eline gecen kitabin pesine düşüyor ve karsilastigi kitaplı hayat, okuyucuya kitaplarin dunyasina farkli bi bakis acisiyla baktiriyor.severek okudum tavsiye ederim
 
Doktor Çehov'dan öyküler
Genel olarak sevdim tavsiye ederim.
10 öyküden oluşan bir kitap. Anton Çehov zaten aynı zamanda hekimmiş ve bu kitapta da sıklıkla hekimlerin ve hastaların yaşantılarını yazmış. En çok ' Duruşmadan önceki gece, Bir hekimin yaşadıkları, Ayna ve Altıncı koğuş' u severek okudum.

“Sıradan insanlar dinginliği kendilerinin dışında, araba gezilerinde, rahat çalışma odalarında ararlar; düşünen insan ise her şeyi kendi içinde bulur.”

Sonsuz yaşam vardır...”

“Yani insanların ölümsüzlüğüne inanıyor musun?”

“Elbette inanıyorum. Siz insanları büyük, parlak bir gelecek bekliyor. Yeryüzünde senin gibilerin sayısı arttıkça bu parlak gelecek daha erken gerçekleşecek

“Sonsuz yaşamın anlamı nedir?” diye sordu Kovrin.

“Her türlü yaşamda olduğu gibi mutluluk içinde yaşamaktır, yaşama zevkidir. Yaşamın anlamını kavramak en büyük zevk sayılmalıdır, sonsuz yaşam insanlara sayısız, bitmez tükenmez bilinçlenme olanakları sunar.

Mutluluk saydığımız şeylerin, sıradan isteklerin peşinde koşarken yaşam bize neler kaybettirmiyordu ki!
 
Çaresaz - Halide Edip Adıvar

Halide Edip Adıvar'ın okuduğum ilk eseri öncelikle çok beğendim, akıcı bir kitap, ancak genel olarak çok rahatsız oldum. Çaresaz'ın çaresizliğini hissettim diyebilirim.

Münir'in bencilliği, çapkınlığı, pişkinliği beni delirtti adeta. Herkese çare olurken, kendi gönül yarasına çare olamayan Mediha'ya çok üzüldüm.

Günümüzde de maalesef, Münir gibi erkeklere katlanan binlerce Çaresaz var..

Kadınlar konusunda hassasiyeti olan her insan bu kitabı okurken rahatsızlık duyacaktır.

Halide Edip Adıvar'ın kalemini elbette çok beğendim.

(Uygulamadan okuyup bitirdiğim ilk kitap oldu, sıkıntı yaşamadım, keyifliydi)
 
Şunu eklemek istiyorum Çaresaz eğitimli, kendini geliştirmiş bir kadın ve katlandığı şeyler gerçekten hiç bir kadının katlanmaması gereken şeyler. Hayal kırıklığına uğradım.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…