Howl'un Kitap Yorumları 📚

1. Ivan Aleksandroviç Gançarov - Oblomov

Romanın asıl kahramanı olan Oblomov, bol bol hayal kurmasına, uyuşukluğuna ve tembelliğine rağmen çevresine sıkı sıkıya bağlı bir insandır. Oblomov, yıkılmakta olan toplum düzeninin, Rus aristokrat sınıfının çocuğudur. Çiftliğini, toprak kölelerini kahyasına bırakıp büyük şehre gider ve devlet memuru olur. Toprak ağalığını ruhundan atamayan Oblomov'un, bir devlet memurunun disiplinine ve yaşam tarzına ayak uydurması mümkün değildir. İstifa eder ve çiftliğinden gelen paralarla geçinmeye çalışır. O kadar tembeldir ki, kendisine gelen hesapların doğruluğunu kontrol etmek için bile çiftliğine gitmeye üşenir. Kahya ne gönderiyorsa kabul eder. Bu da maddi çöküşü beraberinde getirir. Çiftliğindeki yaşam tarzı ve gelenekler eski Rusya'dır. Şehirlerde ise artık yeni bir yaşam tarzı başlamıştır. Bu yeni yaşam tarzında aristokratların hiçbir rolü kalmamıştır. Romanda bu yeni yaşam tarzının temsilcisi baba tarafından Alman olan Ştolts'tur. Rusya'yı Avrupalılaşma yoluna götürecek olan da Ştolts gibi ileri görüşlü, çalışkan ve işlerini en iyi şekilde takip eden insanlardır. Ştolts, Oblomov'un kendi ülkesinde kazanamadığı konumu, refah ve mutluluğu kolayca elde eder. Oblomov uyuşukluğa gömüldükçe, batağa saplandıkça, Ştolts ve Ştolts gibilerin yıldızı her geçen gün biraz daha parlamaktadır.

2. Doğan Cüceloğlu - Kendini Keşfetmeye Zorluklarla Başa Çıkmaya Var mısın?

Doğan Cüceloğlu, bu kitapta bu sefer kanal D haber bülteni sunucusu Deniz Bayramoğlu ile söyleşi tarzında sohbetler yapmaktadır. Doğan Cüceloğlu bu kitabında, yaşadığımız hayatta neyin önemli olduğunu anlamamız , keşif ve merak duygularına sahip çıkmanın ne kadar değerli olduğunu kendi tecrübesiyle anlatmaya çalışıyor. Ve bu kitap, keşif ve merak duygularınnın nasıl işleneceğini gösteriyor. Kitabın sonunda kitap önerisi ve tv de ne izlemeliyim önerisine de değiniyor.
Bu kitap daha çok Doğan Cüceloğlu 'nun hayatında kendi deneyimlerinden yola çıkarak, okuyucunun ufkunu açmaya çalışıyor, yol gösteriyor.

3. Fyodor Mihayloviç Dostoyevski - Suç ve Ceza

Suç ve Ceza; Raskolnikov adındaki bir gencin işlediği iki cinayet üzerine yaşadıklarını konu alıyor. Raskolnikov, hem hukuk öğrenimi öğrencisi, hem de yoksulluk gören bir genç. Para ihtiyacını ise tefeci bir kadına eşyalarını bırakarak karşılıyor. Yoksulluğuna çare bulamadığı gibi tefeciden yakasını da kurtaramayan Raskolnikov, bu kadının toplumun iyiliği için ölmesi gerektiğini düşünmeye başlıyor.
Bir gün Raskolnikov, kendi maddi problemlerinin yanı sıra ailesinden de kötü bir haber alıyor. Kız kardeşinin kendisinden yaşça çok7 büyük biriyle evleneceğini duyması, onu çok üzüyor. Bunun üzerine Raskolnikov, tefeciyi öldürmeyi aklına koyarak kendini evden dışarı atıyor. Tefeci kadını öldürüp mücevherleri alıyor ancak işlediği cinayet sırasında kız kardeşi gelmesi üzerine tefecinin kız kardeşini de öldürmek zorunda kalıyor. Bu şekilde hikaye başlıyor. Hikaye heyecan ve gerilim dolu. Birazda merakla okunundukça okunası bir kitap.
😊
 
Stefan zweig - mürebbiye

Kitap 82 sayfa. Içerisinde 4 öykü var. Birinci öykü kitaba adını vermiş. Zweig okuyanlar bilirler ki sanki yazının devamı varmista yarim kalmış gibi bir yazım tarzı var. özellikle birinci ve dördüncü öyküde bunu hissettim. Keşke bitmeseydi de devamını okusaydım,tadı damağımda kaldı diyebilirim. Ikinci ve üçüncü öyküdeki betimlemelere bayıldım. Gözümde canlandı desem yalan olmaz. Özellikle üçüncü öykü olan geç ödenen borç isimli öyküden çok etkilendim ve çok sevdim. Keşke başlı başına bu öykünün kitabı olsun isterdim. Çok keyifliydi. Zweig okumayı seviyorum. Kısa ve insanı sıkmıyor. Tadı damağınızda kalıyor. Tavsiye ederim arkadaşlar 👏💜
 
DR.JEKLLY VE BAY HYDE
Yazarın okuduğum ilk kitabı oldu. Kitabı yazarken kendi sağlık sorunlarından etkilenerek yazmış. Anlatımı akıcı ve dili sade bir kitap. Merak duygusunu bolca barındırıyor içinde bu yüzden hemen okuyup bitirmek istedim. Benim için en büyük dezavantajı kitabın çok kısa olmasıydı kesinlikle daha uzun yazılmalı ve biz Jeklly ve Hyde ‘ı daha yakından tanımalıydık.

Konusuna gelirsek; Dr. Jeklly saygın ve bilim çevresi tarafından el üstünde tutulan bir doktor ve bilm adamıdır. Bir gün bilim çevreleri tarafından kabul edilmeyen bir deney yapar ve denek olarak kendini kullanır.

İyi kötü çatışmasını, salt iyilik olup olmadığını sorgulayacağınız tek otuşturda bitirebileceğiniz bir kitap 👌
 
SOLGUN KARANFİL
Yine savaş, soykırım ve ırkçılık farklı olarak geçtiği coğrafya Balkanlar. İkinci dünya savaşı patlak vermek üzeredir ve Hitlerin ilerleyişi durdurulamaz. Çevre ülkeler gibi Arnavutluk’ta işgal altına alınır.
Olaylar ve yaşananlar çok üzücü ama beni çok etkisi altına almadı kitap. Belki bu konuyla alkalı daha iyi kitaplar okuduğum için olabilir ama yavan bir şey vardı. Anlatım sade cümleler kısa ve net.Bir yarım kalmışlık vardı. Okunabilir mi okunabilir. Ortalama bir kitaptı benim için.
 
AFRİKALI LEO
Bu kitap hakkında çok yorum yapamayacağım yazdığım her şey spoi olur gibi hissediyorum😁 Kitabın arka kapağındaki “GERÇEK BİR YAŞAM ÖYKÜSÜNDEN ÇIKARILMIŞ DÜŞSEL BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ” benim için kilit cümle oldu diyebilirim.
Kitap dört bölüme ayrılmış. Granada,Fas, Kahire ve Roma ‘da geçen kitapta “bir berberin sünnet ettiği bir papanın vaftiz ettiği “ Hasan bin Muhammet’in yani Afrikalı Leo’nun yaşam öyküsünü okuyoruz.
Bu kitap hakkında çok nesnel davranamayabilirim. Çünkü Amin Maalouf’un kalemini çok seviyorum ve okumaktan keyif alıyorum. Bana göre kitapları arasında belkide en akıcı olan kitap buydu. Diğerlerine göre Türk düşmanlığıda sezmedim bu kitapta. Bu ayın en iyi kitabı buydu benim açımdan 🌸
 
MARTI
Anton Çehov’un bu eseri özellikle oyun yazarı olmak isteyenlerin ve güzel sanatlar öğrencilerinin baş ucu kitabı niteliğindeymiş. İlk kez denenmemeşi deneyerek bir oyunda olay örgüsünü tersyüz etmiş bu yüzden başyapıtlardan biri sayılıyormuş.
Kitap dört perdelik bir oyun. Okuması keyifli. Farklı ruh hallerine bürünmüş insanları gözlemleyebileceğiniz bir kitap.
 
BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ
Benim okuduğum kitap iş bankası kültür yayınlarına ait ve toplam 6 Gogol öyküsünden oluşuyor. Öyküleri okumaya başladığım zaman biraz garipsemiştim ama Gogol hakkında araştırma yapınca taşlar yerine oturdu.

Okuduğum öylüler arasında en çok “Portre” ve “Palto” ‘yu sevdim
 
Ruh Yordamı /Gökhan Özcan
Yazarın kalemi çok etkileyici. Okurken evet ben diyebildiğim çok satırlara rastladım. Gerçekten tam ruha hitap eden cümleler içeriyor.
Zaman zaman kendimi eleştirirken, bazen de onarırken buluyorum.
Daha söylenecek çok şey var. Ama okuyun bence🙂

Kitabın sonunda olan dua ise çok çok hoşuma gitti. Ara ara açıp okuyorum.


Alıntılarımın bazıları

"Kendimi bilmiyorum. Bazen dünyayı içime sığdıracak kadar genişliyor yüreğim, bazen kendi çırpıntılarına bile dar geliyor. Bazen küçük bir gülücük bile yetiyor içimi ısıtmaya, bazen dağlara yükselen kahkahalar bile yetmiyor yüzümü güldürmeye. Bazen inanılmaz derecede uçarı, bazen iflah olmaz biçimde kanadı kırık oluyorum. Hep aynı bedenin içinde yaşıyor; ama kendimi bilmiyorum"

"Asla ümitsiz değilim. Dünya'da yaprağın bile ilâhi idarenin dışında kıpırdamayacağına ve kaderin hayatın şaşmaz güzergâhı olduğuna inanıyor; buna inancımdan bir cüz sayıyorum"

"Kendimi zamanın kirinden arınmış görmüyorum. Bili yorum ki, vademi doldurmak için attığım her adım, gü nah çeteleme bir çizik daha ekleyebilir. Biliyorum ki, her şeyin istikametini terkettiği bir gün, benim için de karanlık bir gündür. Direnemediğim, eksiltemediğim, başedeme diğim günahlarım olduğunu, hayatımın her gün biraz daha ellerimden çözüldüğünü, hergün biraz daha "bir başkası" olarak köşeye sıkıştırıldığımı itiraf ediyor, suyun akış yönüne bu kadarcık da olsa direnebildiğim için yine rabbime şükrediyorum"


"Siz gerçekten yaradanla hiç konuşmuyorsunuz!

Seslerin duaya dönüştüğü bir seyrü seferden haberimiz yok. Küçük itiraflarda bulunmuyorsunuz O'na. Günahlarınızı tutup getirmiyorsunuz huzuruna. Keskin, samimi ve yalın değil dilinize gelen, avuçlarınızda biriken dualar. Yalnız soğuk tekerlemeler ve otomatik formüller var dilinizde. O'ndan istemeyi bilmiyorsunuz. O'nu yaşamayı dillendiremiyorsunuz."

C Calcifer C Capanin Gururu Teyom
 
DIRILIS. LEV TOLSTOY
tolstoydan simdiye kadar okudugum hicbir kitaptan pisman olmadim. Dirilis de bunlardan biri. Tek kelimeyle harikaydi.dili cok akici. Kitapta neleri konu almamis ki yazar... din,suc,ceza,adalet,toplumsal meseleler...
Kitabin sonu biraz havada kalsa da cok guzel bir eserdi 👍
 
Fatih Harbiye /Peyami Safa


Darülelhan'ın (Konservatuvarın) alaturka kısmında ud eğitimi alan Neriman, Doğu kültürünü çok seven babası Faiz Bey'le on beş yaşından beri Fatih semtinde oturmaktadır. Yine bu semtte tanıştığı, babasına çok benzeyen ve Darülelhan'da kemençe eğitimi alan Şinasi ile yedi yıldır sevgilidir. Fakat bir zaman Neriman'ın Darülelhan'da tanıştığı Macid, onun içinde yer etmiş Batılı bir hayat yaşama isteğini uyandırır. Neriman, Harbiye'de yaşanan ışıltılı hayat tarzına imrenerek; yaşadığı muhitten, evlerinden, babasından, Şinasi'den hatta doğuyu temsil ettiğini düşündüğü kedisinden bile soğumaya başlar ve kendinin nereye ait olmak istediğini anlama arayışlarına girer ve bir karar vermek ister.

Yazarın dönemin sorunlarından olan yanlış batılılaşmayı kısa ve öz şekilde anlattığı bir kitap olmuş .
 
emile zola / germinal

19. Yüzyılın başlarında fransa daki mountso kentine yolu düşen etienne adında iş arayan bir adamın madende işe girmesiyle başlayan hikayedir.
yüzyıllardır babadan oğula maden işçiliği yapan kesimin hakkını aramak adına etienne önderliğinde başkaldırısını , greve başlamasını ve halkın çektiği sıkıntıları konu alan bir kitaptır.
 
Şanzelize Düğün Salonu
Sevgili Tarık Tufanın okurun gönlünü fethetmeyi başardığı kitaplarından biri.Kitabın konusu ;iyi aile terbiyesi almış genç bir adam annesinin vefatı sonrası derin bir boşlukta iken üniversitede yaşam tarzları,ideolojileri çok farklı olan Eda ile edebiyat kulübü sayesinde tanışır ve kendisini her anlamda darmadağın edecek bir aşka tutulur.Tekkesi olan şeyh babasından,inançlarından ,kendi benliğinden kopar ve sevdiği kadına yakın olabilmek için asla yapmayacağı bambaşka bir yaşama savrulur.Bunun dışında farklı konular da işlenmiş. Okurken herkesin küçük bir kesitte olsa kendi hayatından birseyler bulacağı bir kitaptı. Özellikle isimsiz kahramanımızın ölen annesine yazdığı mektubu okurken çok duygulandım.Ayrica yazar bir erkeğin bir kadına duygularını güzel aktarmış.Oldukca sürükleyici zamanlar arası geçişin iyi bağlandığı güzel bir kitaptı. Bittikten sonra bazı sayfaları açıp tekrar tekrar okudum .

"Gece herşeyin üzerini örter diye düşünür insan.Oysa gecenin örttüklerinden cok hatırlattıkları vardır.Hatırlatırken sarstıkları,sarsarken suskunlastirdıkları,suskunlasirken acıttıkları"

"Sigara böyle zamanlar için var;bir hayale duman katmak için "

"Bir kadına aşık olmak demek;o kadının elini sürdüğü en ölümcül yaranın bile o anda iyileşeceğine dair mutlak bir inanca sahip olmak demektir "

"Annenin ölümünün dil bilgisi grameri olmuyor ki Eda,insanın annesinin ölümü zaten hayatın anlatım bozukluğu "
 
Ahmet Ümit /Aşkımız eski bir roman
Yazarın okuduğum ilk kitabı. 224 sayfaya 3 cinayet sığdırmış. Genel olarak sevdim, ama çok Tess kitabı okuduğumdan mıdır bilmiyorum ama aksiyon yönünden eksik hissettim. Yine de güzeldi. O yüzden başka kitaplarını da okurum diye düşünüyorum 🙂
 
MERHAMET - Bryan Stevenson

Çok etkilendiğim ve başından sonuna sürekli ağlayarak okuduğum bir kitap oldu😔
Kitap EJI ( Eşit İnsan Hakları) nin kurucu avukatı tarafından yazılmış gerçek olaylardan oluşuyor.

Siyahi bir avukat olan Bryan'ın kurduğu EJI idam koğuşunda olan haksız yere hüküm giymiş insanları, çocuk olduğu halde yetişkin gibi yargılananları temsil ediyor. Siyahi ırka yapılan haksızlıkları malum hepimiz biliyoruz fakat her okuduğumda izlediğimde aynı şekilde etkileniyorum😔

Rüyama bile giren bir 210-211. sayfa varki ...😢
Basında yer alması için; haksız yere suçlanan ve 15 yıldır hücrede olan bir erkek çocuğunun fotoğrafları çekiliyor avukatıyla ve aşağıda minik alıntı yapacağım mektubu yazıyor çocuk Bryan'a ...

"Şu anda mahkum hesabımda sadece 1,75 dolarım var. Size 1 dolarını gönderirsem bana kaç tane fotoğraf gönderebilirsiniz? ...

O fotoğrafların önemini ve manevi değerini size nasıl anlatacağımı bilemiyorum, ama dürüst olmam gerekirse, sadece dünyaya hala hayatta olduğumu göstermek istiyorum! Bu acımı gerçekten hafifletecek. "
 
MERHAMET - Bryan Stevenson

Çok etkilendiğim ve başından sonuna sürekli ağlayarak okuduğum bir kitap oldu😔
Kitap EJI ( Eşit İnsan Hakları) nin kurucu avukatı tarafından yazılmış gerçek olaylardan oluşuyor.

Siyahi bir avukat olan Bryan'ın kurduğu EJI idam koğuşunda olan haksız yere hüküm giymiş insanları, çocuk olduğu halde yetişkin gibi yargılananları temsil ediyor. Siyahi ırka yapılan haksızlıkları malum hepimiz biliyoruz fakat her okuduğumda izlediğimde aynı şekilde etkileniyorum😔

Rüyama bile giren bir 210-211. sayfa varki ...😢
Basında yer alması için; haksız yere suçlanan ve 15 yıldır hücrede olan bir erkek çocuğunun fotoğrafları çekiliyor avukatıyla ve aşağıda minik alıntı yapacağım mektubu yazıyor çocuk Bryan'a ...

"Şu anda mahkum hesabımda sadece 1,75 dolarım var. Size 1 dolarını gönderirsem bana kaç tane fotoğraf gönderebilirsiniz? ...

O fotoğrafların önemini ve manevi değerini size nasıl anlatacağımı bilemiyorum, ama dürüst olmam gerekirse, sadece dünyaya hala hayatta olduğumu göstermek istiyorum! Bu acımı gerçekten hafifletecek. "
Çok merak ettim
 
Dönüşüm / Franz Kafka

bir gece gördüğü kötü düşlerken korkarak uyanan gregor kendini hamam böceğine dönüşmüş olarak bulur. İşe geç kaldığını fark eder. Ailesinin kendisini merek etmesini bir kaç sözcükle geçiştirir. İşe geç kalması üzerine müdürü eve gelip nedenini sorgular ve gregorun böceğe dönüşümünü görüp korkarak uzaklaşır.
ailesinin tek çalışanı gregor olduğundan dönüşüm sebebiyle artık işsiz kalmıştır ve aile büyük bir ekonomik çöküşe girer.

başta kız kardeşi gregora yardım ettiyse de artık işte çalışıp yorulduğundan yardımını keser. Annesi ve hatta babası da artık çalışmaya başlamıştır. Daha iyi geçinebilmek için evlerindeki boş odaları da kiraya vermişlerdir
.
Artık gregor la evin yeni hizmetçisi ilgileniyordur.
bir akşam kiracılar salonda kız kardeşinin keman dinletisine dalmışken gregor odasından çıkar ve kiracılarla karşılaşır. Kiracılar bu durumdan tiksinti duyar ve tek kuruş kira ödemeden evden evden ayrılacaklarını söylerler. Bu durum karşısında artık aile gregora büyük bir öfke duyar.

bu öfkenin farkında olan gregor bir sabah odasında hizmetçi kadın tarafından ölü bulunur. Ve aileye bildirirlir. Bu ölüm üzerine aile iş yerlerine mazeret mektubu yazarak tatile çıkar.
 
Tolstoy - insan ne ile yaşar

Bıliyorum ki tanrı,kullarının ayrı ayrı değil, beraberce yaşamalarını istiyor.
Biliyorum ki insanlar sadece kendilerimi düşünerek yaşıyor gibi gorunselerde aslında onlara hayat veren tek şey sevgidir.
Seven insan tanrıya, tanrıda seven insana yaklaşır. Sevgiyi var eden sadece odur.

Kitap 4 kısa hikayeden oluşuyor. Üçüncü hikaye kitabın adından ismini almış. Kitabı okurken dünya hayatını, kendimizi, hırslarımızı, elimizdekilerle yetinmeyip hırslarımıza yenik dusebilecegimizi görüyoruz. Kısaca sabreden derviş muradına erermiş 🤗 üçüncü öyküden etkilendiğimi söyleyebilirim, her ne kadar gerçek olamayacağını bilsekte ölüm, melek,azrail,günah sevap kavramları bizim için önemli olduğundan etkileyici 🤤 keşke daha önce okusaydım diyorum😍🤩

Birinci öykü- bey ve uşağı: bey vasili ve uşağı nikita arasında yaşanıyor. Vasilinin daha fazla mal edinme hırsı onları yoğun karda yola düşürür. Kar fırtınasında kaybolurlar, vasili donarak ölür ve nikita kurtulur. Ayak parmaklarından bir kaçını kaybeder. Bir kaç yıl daha hayatına devam eder.

Ikinci öykü- insana ne kadar toprak lazım: fakir bir çiftçi olan pahomin toprak hırsı, daha fazla kazanma hırsı ölümüne sebep olur. Yine kazanmak istediği topraklarda can verir.

Üçüncü öykü- insan ne ile yaşar: fakir bir ayakkabıci olan semyon evine dönerken mezarlıkta bir adam görür ve evine getirir. Birlikte çalışmaya başlarlar. Mihael kalfası olur ve işi öğrenir. Güzel duruma gelirler. Fakat bir gün aslında mihaelin bir melek olduğunu ve tanrının isteğini yerine getirmediği için dünyaya gonderilirdigi cezalandırıldığı ortaya çıkar. Dünyada yaşadığı altı yıl sonunda üç sorunun cevabını öğrenir ve tanrı tarafından cezası bittiğini anlayıp göklere yükselir.

Dördüncü öykü- üç soru : bir kralın aklına gelen üç soruyu bir munzeviye sormasını anlatır. Münzevinin kovuğunda bir yaralı adama yardım eder,adamın aslında onun düşmanı ve onu öldürmeye geldiğini öğrenir. Düşmani hayatini kurtaran krala minnet borcu duyar ve kölesi olmayı teklif eder. Kral ısrarla soruların cevabını ister.fakat aslında sorularının cevabını almıştır.
 
Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Dünya edebiyatın degerli yazarlarından Victor Hugonun giyotinle idamı görüp bundan çok etkilenmesi sonucu kaleme aldığı bu kitap; idam cezasına çarptırılan bir mahkumun ölmeden 6 hafta öncesinden son ana kadarki yaşadıklarını anlatiyor.Yazar mahkumun o zaman içerisindeki ruhsal çöküşünü, son çırpınışlarını, iç sesini,bir insanın ölüme giden yolda neler hissettiğini derinden hissetmemizi sağlıyor.Fransada o dönem ağır suçlulara giyotinle başın gövdeden koparılması cezası uygulanıyor ve halk bunu bir eğlence kaynagiymis gibi acımazsızca izliyor bu vahşeti.Yazarın etkileyici anlatımı sayesinde kitabı okurken empati kuruyor ve o idam mahkumu ben olsam gökyüzünü ,sevdiklerimi bir daha göremesem, çocuğumun saçlarını bir daha okşayamasam ne yapardım diye düşünmeden edemiyor insan.Hugo özellikle dönemin siyasi ekonomik ve sosyolojik koşullarında suça bir hastalık gözüyle bakılmasını istiyor. Kitapta mahkumun 3 yaşındaki kızıyla son konuşması beni çok etkiledi.Hâlâ en çok Çinde olmak üzere 53 ülkede idam cezası uygulanıyor ve kitabı okurken sık sık haksız yere barbarca idam edilen Uygurları düşündüm. Tüm zulümlerin bir an önce son bulmasi ümidiyle..

"Ah !Güzel Mariecigim ,o jüri üyeleri en azından seni görselerdi .Belki o zaman üç yaşındaki bir çocuğun babasını öldürmemeleri gerektiğini anlarlardı. "

"Deliliğin, insani yaşattığını söylerler ;hiç olmazsa akıl acı çekmez ; uyur ve bir ceset gibi yaşar "

"Insanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkumdurlar"
 
X