Memelerimde, koltuk altına doğru yerlerde değişik oluşumlar gelir oldu elime. Biraz huylandım. Zaten baktırma zamanım da gelmişti. Bugün gittim doktora. Ultrason çekildi. İyi huylu ne arıyorsan var dedi Radyolog. Çeşit çeşit kist, nodül, nodülün kalsifik olanı, kistin yarı katı hali. Her çeşit iyi huylusundan oluşum var. Koltuk altındakiler de süt bezlerinin genişlemesinden olur, korkma dedi. İlk defa bu kadar detaylı bakan radyoloğa denk geldim. Adını merak ettim. Sonuç gösterirken doktora sordum. Meğer kadın bu konuda bir numaraymış. Neyse, çok şükür korkulacak birşey yok deyince rahatladım. Yımırtalığımdaki kiste de bugün elektrik çarpar gibi bişeyler oldu hep. Çatlar, patlar, kafam şimdi de ona takıldı.
Selen, git hep böyle. Denize bu kadar yakın olup da girememek. Gerçi Karadeniz insanı pek cezbetmiyor ama.
Filiztoşum, benim favorim baştan beri Hilmicem'di. Doğukan'da çok başarılıydı. İkisi de hakediyordu. Yalnız Doğukan acayip hırsına yenik bir kişilik. Son yarışmayı kaybedince kalkıp demez mi "bakalım SMS gönderenler beni bu oyundaki performansıma göre mi yoksa fotoğrafın bütününe bakarak mı değerlendirecekler, görecez bakalım". Sanki millet buna SMS göndermek zorunda. Benim yollayasım olsa da bu lafın üstüne yollamazdım. Bir de, Kıbrıs'taki son yarışmada kendisinin her halukarda SMS'e kalacağı belli olduğu halde, arkadaşına kazık attı. Hilmicem'in dokunulmazlık alabileceğini bile bile Ümit'i suya düşürüp durdu. Karakter olarak çok hırslı ve kıskanç. Bir de sürekli o yaptığı masa, ve banklarla övündü durdu. Helal olsun arkadaşlarıma dedi. Benim bu adada çok emeğim var dedi durdu. Hilmicem'e de sen kazanırsan hakkımı helal ediyorum demez mi. Ulan ne hakkı. Çocuk kendi becerisiyle geldi. Ne kendi ünlüydü, ne babası ünlüydü ki havadan SMS alsın.
Aslııı, o Ayvalık tostu ne ülen. Sen adamı öldürürsün.