Selamlar. Ben adıma gerek yok malum eski muhalif köylünüzüm. Filiz sağolsun davet etti, burda toplanmanıza sevindim. üyeliğim onaylanmış falan, ancak girebildim.
Zaten malum çok fazla kafam yerinde değil, ben boynumun üstünde taşıyorum ama, bazen bir dolanıp geliyor sanki... Gçen hafta da dedemi kaybettik, hadi o zaten bekleniyordu 90'a dayanmıştı, hastalık vs... Annem deldi geçti bizi. Şu an alışmış görüyorum kendimi, sonra diyorum ki insan alışıyor. Evet Allah kaldıramayacağı gücü vermiyor insana... Evet alışmak nefes aldırıyor bazen ama, bilmiyorum. Şükür, deyip susmak lazım belki...
Çok acı oldu be kızlar... Cidden çok acıydı o an ve sonrası... İlk günler çok canın yanıyor, sonrası özlem, hatırlamak, bir daha o anı yaşamak bazen. Bir de öyle bir şey, kader, hiç ummadığımız şeylerle dolu. Ben şekerinden, tansiyonundan korkarken. Hatırlarsınız belki kaç sene önce ameliyat oldu etti, ben masada kalır mı diye ağıtlar yakarken kapılarda, trafik kazası perdeyi çekti. Üstelik sokağı görseniz işlek değil. Bizim buraya, ileriye bir bina yapılıyor, o günün gecesi temel atılmış. Sabah geçerken görmüştük. O gün kardeşim geldi evli olan, tatil için, öperek uyandırdı annemi. Onunla görmüştük, her yer bina oldu muhabbeti yapmıştık sabah. Öğleden sonra olay oldu. İnşaata harç getiren büyük kamyon, Allah cezasını versin demek istiyorum bazen, bazen gören, bile bile yapar mı diyorum ama sonra yahu adam madem o aracı insan geçen yerde kullanıyorsun iyice bak etrafa, annem koca insan hadi görmedin çocuk mocuk olur mahalle burası diyorum! Ölen bir çocuk olsaydı mahalle belki ayağa kalkardı bu kazadan dolayı. Adam ilk günden serbest kalmış, bana sonradan söylediler. Benim annecağızım önü sokağa dönük inşaata harç döken, park halindeki aracın kenarından geçip sokağın karşısına geçmek için hareket etmiş. Katil kamyon da görmemiş, o esnada çalışıp hareket etmiş! Ya diyorum işte, orada çocuklar olabilirdi, geçen bir çocuk olabilirdi. Yani kamyon yüksek diyorlar da, bir çocuk olsaydı onu hiç görmezdi, o zaman pardon biz o sokaktan geçmeyelim, hata o yoldan geçende mi... Sokak tarafında değildim, gelen bir telefon beni arka odaya sürükledi. Bizim sokak çünkü olay mahali. Telefon sustugu halde, görüşme yapmadığım halde odada oturdum dakikalarca... Olay olurken. Ambulans sesini duydum, çok yakından geldi, Allah yardım etsin, deyip oturmaya devam ettim. Allah beni orada tutmuş. Sonrası feci. Balkona çıktığımda kaç dakika izledim. Kavisten tam sokağı göremiyorum ama ambulans polis görünüyor. Diyorum nolmuş orada, hırsızlık mı, bıçaklama mı, polis var çünkü. Ambulansın kapakları açılmıyor hiç, yaralı koyan yok ya da hasta taşımıyor kimse. Öyle izliyorum kimde ne var diye... O esnada üç beş genç yaklaştı. Ben ne olmuş diye sormadan annemin ismini zikrettiler, kim acaba buralarda mı oturuyor diye bana sordu çocuk. O an anlıyorsun ya, hani kaza mı ne hiçbir şey bilmiyorsun ama o an o durumda o öyle bir şok ki sokaktan geçen birinden annenin ismini duymak, o an içine bir kor düşüyor insanın. Bağırdım, ne oldu diyemedim, soramıyorsun ne olmuş diye. İçeri geçtim. Bilenleriniz bilir ben evlatlığım, ölen beni bebekliğimden beri büyüten annem. Öz annem içeride, annem onun yengesi olur. Onu dışarı yolladım, çünkü o an dışarı çıkmaya bile cesaretim yok ama çıkmışım arkasından. Koştuk gittik. Bir feryad kopardım, o günden sonra sesim hala kendine gelmiş değil... Kardeşim diyor abla bir kere "annem" diye bağırdın, bir dahaki bağırışında duyduğum ses artık senin sesin değildi diyor. Hani hep haberlerde izleriz, çok acı be... Gittim, polis ordaki gençler tanıyanlar falan geri çekiyor beni. Değil o değil başkası, belli değil şu an deyip duruyorlar, inanamıyorsun ki, benim annemin sadece nüfus cüzdanında yazan ismi niye zikredildi o zaman! Üstü örtülüydü, bir şükrüm de bunadır ki Allah bana onu öyle göstermedi, eğer daha erken çıksaydım ve olduğu gibi karşılaşsaydım, herhalde çıldırmam işten olmazdı... Görmedim görmedim ama, kasaba gidiyormuş hatuncağızım, küçük pazar arabamız vardı, onu gördüm beni çekiştirirlerken. O da orda yanında. İyice belledim o an herhalde. Millete bağırıp durdum, bana o cümleyi kurmayın, kuramazsınız diye ama kardeşim geldiğinde tokat gibi çarptı yüzüme, kimse kendinde değildi zaten. Şok ki ne şok, acı ki ne acı... Aman Yarabbi diyorsun, kalıyorsun öyle... Eve geçtik, bir baktım makinaya çamaşır atmış çıkmadan... Ev, gelen giden umrumda olmadı, sıktırdım astım o çamaşırı.. O gece annemin beslediği bülbül sabaha kadar bağırdı belki. Hayvanlar hissediyor mu, ne oluyor bilmiyorum. Böyle işte.. Acının kısmi özeti. Anlatarak bitmeyen ama insanı donduran bir acı. Bizim hatun dayanamadı kocasının yanına 2 ayda gidiverdi. 2 ay önce de babamı kaybetmiştik zaten.