- 20 Kasım 2006
- 1.098
- 26
Bir çocuk doğduğunda doğan sadece çocuk değildir-bu onun bir kısmıdır-anne de doğar. Bu olmadan önce sıradan bir kadındı, doğumla birlikte bir anneye dönüşür. Bir taraftan çocuk doğar, diğer taraftan anne doğar. Ve bir anne, bir kadından tamamıyla farklıdır. Bu olmadan önce bir eş, bir sevgili olabilir fakat doğumla bu önemini yitirir. Bir çocuk doğar, yeni bir yaşam tarzı ortaya çıkar.O bir anne olur.
Bu nedenle her zaman kocalar çocuktan korkar. Temelde onlar, çocuklardan asla hoşlanmazlar, çünkü üçüncü bir taraf ilişkinin içine girer; sadece girmekle kalmaz bu üçüncü taraf merkez halini alır. Ve bundan sonra kadın asla aynı eş değildir, o farklıdır. Bundan sonra şayet bir koca, gerçekten sevmek isterse, tıpkı bir oğul gibi olmalıdır. Anne haline gelmiş bu kadın, asla sıradan bir eş olamaz. O bir anne olmuştur. Artık bunun için yapılabilecek bir şey yoktur. Geriye kalan tekşey senin onun oğlu gibi olmandır.Onun sevgisini almanın yegane yolu budur, aksi taktirde, sevgi tamamen onun evladına gidecektir.
Bir kadın anne olduğunda, yeniden doğmuş gibi olur.Eğer erkek, üretken biri değilse, bu onun anlayabileceği bir şey değildir. Şayet bir resim, bir şiir ürettiyse, o zaman birazcık anlayabilir. Ancak yine de şiir bir şiirdir, doğduğu an artık ölmüştür. O şairin içindeyken hayatı vardır, ifade edildiği an o ölü bir eşya parçasıdır. Onu duvara asabilir, çöpe bile atabilirsin. Fakat o artık yaşamıyor.
Bir kadın bir çocuğu doğurduğunda , o hayattır. O, çocuğun gözlerinin içine baktığında kendi varlığının içine bakar. Çocuk büyümeye başladığında, o da çocukla beraber büyür. Herhangi bir kadın çocuk doğurabilir, ancak anne olmak büyük bir sanat gerektirir, büyük bir anlayış gerektirir. Bir insan yetiştirmek, en büyük sanattır!..
Aslında çocuk doğmadan önce eğitmelisin kendini…Gerginlikten öfkeden uzak durmalısın. Sonra doğduğunda asıl iş başlar. Ve çocuk hayata gözlerini açtığında ilkeldir, barbardır, vahşidir. Ve anne ona kültür aktarmalıdır, ona yaşam tarzı öğretmelidir. Bu büyük bir iştir. Unutmaman gereken şey şudur: İşin bitmedi, daha yeni başladı.Bunu neşeyle kabul et! Bir hayatı koruyorsun, bir hayatı nakış gibi işliyorsun. Bu iş, öyle bir şeydir ki, neyi kurban edersen et, yeterince büyük değildir, bu bir…
İkincisi, bunu çok ciddiye alma, aksi taktirde çocuğu tahrip edersin. Onu oyun gibi al. Sorumluluk vardır, fakat bu neşeyle yerine getirilmelidir.Çocukla senin enstrümanınmış gibi oyna ve ilgilen. Ciddileşirsen, çocuk senin ciddiyetini hissetmeye başlayacak, ezilip sakatlanacaktır, çocuğa yük olma!...
Çocuğuna yardım ederek sen bir bilge annesi olacaksın. Çocuğa karşı sorumluluğunu yerine getirirken kendi hayatından keyif alıyor olacaksın, bu Allah tarafından verilmiş bir fırsattır. Ve iki tuzak vardır:
-Ya çocuğu ihmal edersin, ondan bıkarsın.
-Ya da çocukla ilgili olarak aşırı ciddi hale gelir ve ona yük olmaya başlarsın.
Her ikisi de yanlıştır. Çocuğa yardım et, ama sadece bundan keyif aldığın için…Ve asla, onun sana borcu olduğunu hissetme!...
Tam tersine onun annesi olduğun için ona şükran duy. Bırak anneliğin onun içinde çiçek açsın.
Eğer ona neşeyle bakarsan bu bir fedakarlıktır. Aksi taktirde görev haline gelir ve görevler çirkindir, kutsal değildir.
Zaten görev kelimesinin yanına kutsal kelimesi de yakışmaz. Çünkü keyifle yapılmaz. Anneliği bir görev olarak görme! İnsan ergeç bunu bir görev olarak düşünme eğilimindedir. Bunu böyle düşündüğün gün, çocukla arandaki ilişki kopar. Onu bir kutlama olarak düşün. O zaman çocuğu Allah’ın armağanı olarak görürsün. Çocuğa saygı göster, sadece sevgi değil…Eğer saygı yoksa, o zaman sevgi sahiplenmeye dönüşür.
Eğer saygı varsa nasıl sahiplenebilirsin? Saygı duyduğun birisine sahip olamazsın…Bir insana sahip olmak demek onu bir maddeye indirgemektir. Evin gibi, araban gibi, mobilyan vs gibi…Ve bir kez çocuk senin malın olursa, sırtına yük biner.O zaman göreve dönüşür ve anneler tüm hayatları boyunca saçlarını süpürge ettiklerine dair konuşur da konuşur.
Gerçek bir anne, yaptığı şey hakkında tek bir şey söylemez ve sadece söylememekle kalmaz, onu yaptığını dahi hissetmez, hissettirmez.
O bundan keyif almalıdır, çocuğa minnettar olmalıdır.
Bu sadece çocuğun doğumu değildir çünkü, anne olmakla sen de doğarsın. Çocuk muazzam biçimde seni dönüştürdü, o sana bir şey verdi.Artık aynı kişi değilsin. Bir kadın ve bir anne arasında büyük bir fark vardır.
Bu yüzden sadece sevecen ol, saygılı ol ve ona engel olmayacak şekilde gelişmesine yardım et. Annenden öğrendiğin davranış kalıplarını bir
kenara bırak. Tamamen yeni ol, annenden öğrenmiş olduğun her şeyi unut, onu izleme…Tamamen onun ihtiyaçlarını dinle….
Sevgi ver ama asla kalıba sokma. Sevgi ver ama asla bir kişilik verme. Sevgi ver ama özgürlük dokunulmadan kalmalı. Sevgi onun özgürlüğüne bir müdehale olmamalı. Küçük bir çocuğun özgürlüğünü kimse umursamaz ama, o yetişkin olamayacak özgürlüğüne müdehale edersen…Bedeni büyümüş ama çocuk kalmış bir yetişkin olacak.Çünkü seninle çocuk arasındaki mesafe her zaman aynı kalacaktır.O yüzden tam şu andan itibaren, ona saygı duy ve ona özgürlük tanı…
Arada bir ağlarsa bunun için endişelenme. Bırak o kendi başına birazcık ağlasın. Her zaman koşmana ve her zaman ona hizmet etmek için emrine amade olmana gerek yoktur. Bu sevgi gibi gözükür ama sen onun özgürlüğüne müdehale ediyorsun. Çocuklar ağlamaktan hoşlanır, bu onun kendini ifade edebileceği tek yöntemdir. Onun dili yoktur, o feryat eder, o ağlar. Bırak ağlasın, bu yanlış değil…O dünyayla ilişki kurmaya çalışıyor. Onu avutmaya çalışma, hemen ona meme verme…Eğer aç değilse ona meme vermek bir uyuşturucudur. Anneler memelerini uyuşturucu gibi kullanır. Çocuk emmeye başlar, ağlamayı unutur ve uykuya dalar. Bu rahatlatıcıdır ama onun alanına girmeye başladın. Eğer süt almak istemiyorsa, onu bırak. her şeyine izin ver, bırak kendisi olduğunu hissetsin. Yardımcı ol, onu besle ama bırak o kendi kendine gelişsin. Yanlış yapıyorsa onu sen yargılayacak değilsin, yanlış yapıyorsa o sana göre öyledir, senin fikrindir. Belki de yanlış yapmıyordur. O bu dünyada senin fikirlerini takip etmek için bulunmuyor. Ve o çaresiz olduğu için, kendi fikirlerini ona dayatmak kolaydır. Onun hayatta kalması sana bağlıdır, seni dinlemek zorundadır.Şayet “bunu yapma” dersen, onu yapmak kendini iyi hissettirse bile durmak zorunda kalacaktır çünkü sana karşı gelmek risklidir. Gerçek anne çocuğuna o kadar çok özgürlük tanır ki, kendi fikrine bile karşı çıksa ona izin verir.
Ona açıkça de ki:” benim fikrime göre bu doğru değildir, ama yapmakta serbestsin.” Bırak, kendi tecrübeleriyle öğrensin…Anlat ama müdehale etme!Kişi gerçekten böyle olgunlaşır, aksi taktirde insanlar çocuk karlı. Yaşlanırlar ama bilinçleri gelişmez. Yani onlar elli yaşında olabilir ancak zihinleri on bir, oniki yaş gibi olabilir. Sevgini ve tecrübelerini paylaş ama ona hiçbirşey dayatma…Ve o zaman o güzel bir insan olarak gelişecektir.
Birkez anne ile çocuk arasındaki ilişki yanlış giderse, çocuğun tüm hayatı yanlış gider, çünkü bu dünya ile ilk temasıdır.Onun ilk ilişkisidir. Bunun dışındaki her şey onun devamı olacaktır. Ve ilk adım yanlış giderse, tüm hayatı yanlış gider. Kişi bilerek bir anne olmalıdır çünkü bir insanın alabileceği en büyük sorumluluğu alıyorsun.
Çocuk senin malın değildir, asla çocuğa sahip olma!..O senin aracılığınla gelir ama senin değildir. Allah sadece seni bir kanal olarak, varoluşa sebep olarak anne yaptı…Sev ama sahip olma!..Eğer anne sahip olmaya başlarsa, çocuğun hayatı mahvolur. Çocuk bir mahkum olmaya başlar. Çocuk geldiğinde, onu bağımsız bir varlık, kendi hakları olan biri olarak selamlayabilir olmalısın. Çocuğa yetişkin bir insan gibi davran. Çocuğa derin bir saygı göster. Allah seni ev sahibi olarak seçmiştir. Çocuğun misafirdir. Çocuk çok kırılgan ve çaresizdir.Çocuğa saygı duymak aşağılamaktan zordur, çünkü zayıftır. Aşağılamak kolay gelir, çünkü çocuk öç alamaz, aynı şekilde karşılık veremez.
Çocuğa yetişkin gibi davranıp saygı duyduğunda, ona kendi fikirlerini dayatmaya çalışmazsın. Ona dünyayı tanıma özgürlüğü tanırsın.Dünyayı keşfetmek için onun giderek güçlü hale gelmesine yardım edersin ama asla ona talimatlar vermezsin. Ona enerji verirsin, ona korunma sağlarsın, ona güvence verirsin, ihtiyacı olan her şeyi ve onun dünyayı tanıması için senden çok uzaklara gitmesine yardım edersin.
Ve elbette, özgürlükte yanlışa da yer vardır.Kötüyü, yanlışı yapma özgürlüğü de verirsin. O yüzden çocuğu uyanık, zeki olarak yetiştir. Ama ona asla emir verme; kimse emirlere uymaz ve çocuğunu iki yüzlü hale getirirsin. Çocuğunun iki yüzlü olmasına asla ve asla yardım etme, hiçbir şekilde onu buna zorlama…Doğayı dinle! Doğal olan her şey senin için bazen zor, çok rahatsız edici olsa da iyidir. Çünkü sen doğana uygun şekilde yetiştirilmedin. Sen aynı hataları tekrar etme...
Bu nedenle her zaman kocalar çocuktan korkar. Temelde onlar, çocuklardan asla hoşlanmazlar, çünkü üçüncü bir taraf ilişkinin içine girer; sadece girmekle kalmaz bu üçüncü taraf merkez halini alır. Ve bundan sonra kadın asla aynı eş değildir, o farklıdır. Bundan sonra şayet bir koca, gerçekten sevmek isterse, tıpkı bir oğul gibi olmalıdır. Anne haline gelmiş bu kadın, asla sıradan bir eş olamaz. O bir anne olmuştur. Artık bunun için yapılabilecek bir şey yoktur. Geriye kalan tekşey senin onun oğlu gibi olmandır.Onun sevgisini almanın yegane yolu budur, aksi taktirde, sevgi tamamen onun evladına gidecektir.
Bir kadın anne olduğunda, yeniden doğmuş gibi olur.Eğer erkek, üretken biri değilse, bu onun anlayabileceği bir şey değildir. Şayet bir resim, bir şiir ürettiyse, o zaman birazcık anlayabilir. Ancak yine de şiir bir şiirdir, doğduğu an artık ölmüştür. O şairin içindeyken hayatı vardır, ifade edildiği an o ölü bir eşya parçasıdır. Onu duvara asabilir, çöpe bile atabilirsin. Fakat o artık yaşamıyor.
Bir kadın bir çocuğu doğurduğunda , o hayattır. O, çocuğun gözlerinin içine baktığında kendi varlığının içine bakar. Çocuk büyümeye başladığında, o da çocukla beraber büyür. Herhangi bir kadın çocuk doğurabilir, ancak anne olmak büyük bir sanat gerektirir, büyük bir anlayış gerektirir. Bir insan yetiştirmek, en büyük sanattır!..
Aslında çocuk doğmadan önce eğitmelisin kendini…Gerginlikten öfkeden uzak durmalısın. Sonra doğduğunda asıl iş başlar. Ve çocuk hayata gözlerini açtığında ilkeldir, barbardır, vahşidir. Ve anne ona kültür aktarmalıdır, ona yaşam tarzı öğretmelidir. Bu büyük bir iştir. Unutmaman gereken şey şudur: İşin bitmedi, daha yeni başladı.Bunu neşeyle kabul et! Bir hayatı koruyorsun, bir hayatı nakış gibi işliyorsun. Bu iş, öyle bir şeydir ki, neyi kurban edersen et, yeterince büyük değildir, bu bir…
İkincisi, bunu çok ciddiye alma, aksi taktirde çocuğu tahrip edersin. Onu oyun gibi al. Sorumluluk vardır, fakat bu neşeyle yerine getirilmelidir.Çocukla senin enstrümanınmış gibi oyna ve ilgilen. Ciddileşirsen, çocuk senin ciddiyetini hissetmeye başlayacak, ezilip sakatlanacaktır, çocuğa yük olma!...
Çocuğuna yardım ederek sen bir bilge annesi olacaksın. Çocuğa karşı sorumluluğunu yerine getirirken kendi hayatından keyif alıyor olacaksın, bu Allah tarafından verilmiş bir fırsattır. Ve iki tuzak vardır:
-Ya çocuğu ihmal edersin, ondan bıkarsın.
-Ya da çocukla ilgili olarak aşırı ciddi hale gelir ve ona yük olmaya başlarsın.
Her ikisi de yanlıştır. Çocuğa yardım et, ama sadece bundan keyif aldığın için…Ve asla, onun sana borcu olduğunu hissetme!...
Tam tersine onun annesi olduğun için ona şükran duy. Bırak anneliğin onun içinde çiçek açsın.
Eğer ona neşeyle bakarsan bu bir fedakarlıktır. Aksi taktirde görev haline gelir ve görevler çirkindir, kutsal değildir.
Zaten görev kelimesinin yanına kutsal kelimesi de yakışmaz. Çünkü keyifle yapılmaz. Anneliği bir görev olarak görme! İnsan ergeç bunu bir görev olarak düşünme eğilimindedir. Bunu böyle düşündüğün gün, çocukla arandaki ilişki kopar. Onu bir kutlama olarak düşün. O zaman çocuğu Allah’ın armağanı olarak görürsün. Çocuğa saygı göster, sadece sevgi değil…Eğer saygı yoksa, o zaman sevgi sahiplenmeye dönüşür.
Eğer saygı varsa nasıl sahiplenebilirsin? Saygı duyduğun birisine sahip olamazsın…Bir insana sahip olmak demek onu bir maddeye indirgemektir. Evin gibi, araban gibi, mobilyan vs gibi…Ve bir kez çocuk senin malın olursa, sırtına yük biner.O zaman göreve dönüşür ve anneler tüm hayatları boyunca saçlarını süpürge ettiklerine dair konuşur da konuşur.
Gerçek bir anne, yaptığı şey hakkında tek bir şey söylemez ve sadece söylememekle kalmaz, onu yaptığını dahi hissetmez, hissettirmez.
O bundan keyif almalıdır, çocuğa minnettar olmalıdır.
Bu sadece çocuğun doğumu değildir çünkü, anne olmakla sen de doğarsın. Çocuk muazzam biçimde seni dönüştürdü, o sana bir şey verdi.Artık aynı kişi değilsin. Bir kadın ve bir anne arasında büyük bir fark vardır.
Bu yüzden sadece sevecen ol, saygılı ol ve ona engel olmayacak şekilde gelişmesine yardım et. Annenden öğrendiğin davranış kalıplarını bir
kenara bırak. Tamamen yeni ol, annenden öğrenmiş olduğun her şeyi unut, onu izleme…Tamamen onun ihtiyaçlarını dinle….
Sevgi ver ama asla kalıba sokma. Sevgi ver ama asla bir kişilik verme. Sevgi ver ama özgürlük dokunulmadan kalmalı. Sevgi onun özgürlüğüne bir müdehale olmamalı. Küçük bir çocuğun özgürlüğünü kimse umursamaz ama, o yetişkin olamayacak özgürlüğüne müdehale edersen…Bedeni büyümüş ama çocuk kalmış bir yetişkin olacak.Çünkü seninle çocuk arasındaki mesafe her zaman aynı kalacaktır.O yüzden tam şu andan itibaren, ona saygı duy ve ona özgürlük tanı…
Arada bir ağlarsa bunun için endişelenme. Bırak o kendi başına birazcık ağlasın. Her zaman koşmana ve her zaman ona hizmet etmek için emrine amade olmana gerek yoktur. Bu sevgi gibi gözükür ama sen onun özgürlüğüne müdehale ediyorsun. Çocuklar ağlamaktan hoşlanır, bu onun kendini ifade edebileceği tek yöntemdir. Onun dili yoktur, o feryat eder, o ağlar. Bırak ağlasın, bu yanlış değil…O dünyayla ilişki kurmaya çalışıyor. Onu avutmaya çalışma, hemen ona meme verme…Eğer aç değilse ona meme vermek bir uyuşturucudur. Anneler memelerini uyuşturucu gibi kullanır. Çocuk emmeye başlar, ağlamayı unutur ve uykuya dalar. Bu rahatlatıcıdır ama onun alanına girmeye başladın. Eğer süt almak istemiyorsa, onu bırak. her şeyine izin ver, bırak kendisi olduğunu hissetsin. Yardımcı ol, onu besle ama bırak o kendi kendine gelişsin. Yanlış yapıyorsa onu sen yargılayacak değilsin, yanlış yapıyorsa o sana göre öyledir, senin fikrindir. Belki de yanlış yapmıyordur. O bu dünyada senin fikirlerini takip etmek için bulunmuyor. Ve o çaresiz olduğu için, kendi fikirlerini ona dayatmak kolaydır. Onun hayatta kalması sana bağlıdır, seni dinlemek zorundadır.Şayet “bunu yapma” dersen, onu yapmak kendini iyi hissettirse bile durmak zorunda kalacaktır çünkü sana karşı gelmek risklidir. Gerçek anne çocuğuna o kadar çok özgürlük tanır ki, kendi fikrine bile karşı çıksa ona izin verir.
Ona açıkça de ki:” benim fikrime göre bu doğru değildir, ama yapmakta serbestsin.” Bırak, kendi tecrübeleriyle öğrensin…Anlat ama müdehale etme!Kişi gerçekten böyle olgunlaşır, aksi taktirde insanlar çocuk karlı. Yaşlanırlar ama bilinçleri gelişmez. Yani onlar elli yaşında olabilir ancak zihinleri on bir, oniki yaş gibi olabilir. Sevgini ve tecrübelerini paylaş ama ona hiçbirşey dayatma…Ve o zaman o güzel bir insan olarak gelişecektir.
Birkez anne ile çocuk arasındaki ilişki yanlış giderse, çocuğun tüm hayatı yanlış gider, çünkü bu dünya ile ilk temasıdır.Onun ilk ilişkisidir. Bunun dışındaki her şey onun devamı olacaktır. Ve ilk adım yanlış giderse, tüm hayatı yanlış gider. Kişi bilerek bir anne olmalıdır çünkü bir insanın alabileceği en büyük sorumluluğu alıyorsun.
Çocuk senin malın değildir, asla çocuğa sahip olma!..O senin aracılığınla gelir ama senin değildir. Allah sadece seni bir kanal olarak, varoluşa sebep olarak anne yaptı…Sev ama sahip olma!..Eğer anne sahip olmaya başlarsa, çocuğun hayatı mahvolur. Çocuk bir mahkum olmaya başlar. Çocuk geldiğinde, onu bağımsız bir varlık, kendi hakları olan biri olarak selamlayabilir olmalısın. Çocuğa yetişkin bir insan gibi davran. Çocuğa derin bir saygı göster. Allah seni ev sahibi olarak seçmiştir. Çocuğun misafirdir. Çocuk çok kırılgan ve çaresizdir.Çocuğa saygı duymak aşağılamaktan zordur, çünkü zayıftır. Aşağılamak kolay gelir, çünkü çocuk öç alamaz, aynı şekilde karşılık veremez.
Çocuğa yetişkin gibi davranıp saygı duyduğunda, ona kendi fikirlerini dayatmaya çalışmazsın. Ona dünyayı tanıma özgürlüğü tanırsın.Dünyayı keşfetmek için onun giderek güçlü hale gelmesine yardım edersin ama asla ona talimatlar vermezsin. Ona enerji verirsin, ona korunma sağlarsın, ona güvence verirsin, ihtiyacı olan her şeyi ve onun dünyayı tanıması için senden çok uzaklara gitmesine yardım edersin.
Ve elbette, özgürlükte yanlışa da yer vardır.Kötüyü, yanlışı yapma özgürlüğü de verirsin. O yüzden çocuğu uyanık, zeki olarak yetiştir. Ama ona asla emir verme; kimse emirlere uymaz ve çocuğunu iki yüzlü hale getirirsin. Çocuğunun iki yüzlü olmasına asla ve asla yardım etme, hiçbir şekilde onu buna zorlama…Doğayı dinle! Doğal olan her şey senin için bazen zor, çok rahatsız edici olsa da iyidir. Çünkü sen doğana uygun şekilde yetiştirilmedin. Sen aynı hataları tekrar etme...