E.e nin yorumları da bana çok tuhaf geliyor ama erkeğe biraz harcatmali bence arsızlık gibi deil tabi ac gözlülük yapan esimin ailesinden biri cok kotu kovulduAile evinde, kendi kazandığıyla yapamadığını hayatına bir erkek girince arsizlikla yaptırmaya çalışmak çok küçük düşürücü bence.
Diğer taraftan kendinden tamamen ödün vermek, yok saymakta doğru değil. En son bir doktor konusu vardı. Sevgilisi 100 liralık yüzük almadı diye ağlıyordu.Pahalı hediye, lüks mekan diye kendini parçalamak ne kadar yanlışsa bu tip örnekler de o kadar yanlış.
Siz kendinize değer verir, karşınızda da sizi gerçekten severse elinden gelenin en iyisini yapar bence. Ünlü popüler psikolog da Esra Ezmeci mi
Öncelikle baştan söylemek isterim, bir erkek arkadaşım veya hoşlandığım biri yok. Zaten içinde bulunduğum kaos ortamı buna pek müsait değil şu an. "Maddi yatırım" ifadesini de ne anlamda kullandığım anlaşılmıştır. Yoksa bizler elbette parasını verip haklarını alabilecekleri birer eşya değiliz.
Bu, aslında yıllardan beri çok merak ettiğim bir konu. Geçen Instagram'da keşfette dolaşırken popüler bir psikoloğun bir konuşmasına denk geldim (seven sevmeyen vardır, ben tanımıyorum.). "Erkek yatırım yaptığı kadını sever." diyordu. Bu aslında yıllardan beri yaptığım bir gözlemin özet cümlesi gibi oldu.
Evlenen arkadaşlarım var örneğin. Hani bizim 'görgüsüzlük' olarak ifade ettiğimiz bazı davranışlar vardır. Mesela evlilik arifesi "İlla şu kadar takı alınacak. " diyen, eksik gördüğü yerde olaylar çıkartan. Ya da bir arkadaşım vardı mesela. Erkek arkadaşının evlilik teklifi için aldığı yüzüğü maddi açıdan yetersiz buldu. Kendisine, maddi değeri çok fazla olan beş taş bir yüzük aldırıp en baştan evlilik teklifi ettirdi. Bir başka tanıdığım, kendi ailesinin maddi durumu kötü. Ama erkek arkadaşı sıradan bir mekana yemeğe götürdüğünde saatlerce trip atıyor. Hayatında görmediği lüks mekanları bulup "Bu hafta beni buraya götür." diyor. Kuzenim evleneceği zaman düğün için ayarlanan mekanı 'ucuz' buldu. Nişanlısından ayrıldı. Adam kapılarda yattı "Gel, tamam. Nereyi istiyorsan orayı tutacağım." diye. Ve istediği o lüks mekanı tutturup orada düğün yaptırdı gibi gibi... Ve garip bir şekilde bu şekilde davranan kadınların hepsi mutlu ve el üstünde tutuluyor. Hani kendi hemcinsimiz diye durup bir baktığımızda çok ucuz hareketler, naiflikten, kaliteden çok uzak davranışlar olarak görünüyor. Ama derler ya neticeye bakmak lazım diye. İlişki içinde yine bunlar değer görüyor, tapılan o kadınlar oluyorlar.
Bir diğer taraftan hiç böyle olaylara girmeyen kadınlar var. Mesela hesabı karşı taraf ödediğinde gece gözüne uyku girmeyen, aman kimse üzülmesin sıkıntı çıkmasın diye birçok lüks bile sayılmayan sıradan şeyleri dahi istemeyen kadınlar. Bunlar da hiç değer görmüyor. Örneğin bir başka arkadaşım, kendi ailesi çok varlıklı insanlar. Kendisine çok görkemli bir nişan töreni yaptılar. Ama adamın ailesi biraz sorunlu bir tipti. Arkadaşım "Aman nikah neye yetmiyor, ben düğün istemiyorum." dedi. Ucuz olsun diye saçma sapan bir gelinlik giydi. Evleneli birkaç ay olmuştu ki aldatıldığını öğrendi.
Elbette aramızda çıkıp "Yoo, hiç öyle değil. Ben şöyle yaptım şöyle oldu." diyenler olacaktır. Ama benim yaptığım gözlemler hep bu şekilde oluyor.
Şimdi kendime baktığımda ben ailemden bir defa harçlık almadan yıllarca okudum. Kazandığım başarı bursları ile kendi kendime hep yettim, kimseden bir çorap bile istemedim. Ben de değer görmedim o ayrı tabi.Ama bakıyorum benim gibi olan insanlar nasıl birinin kendisine maddi emek harcamasını sağlayabilir ki, çok imkansız görünüyor.
Sizce ilişkilerde mutlu sona ulaşmak için biraz gurursuz mu olmak gerekiyor?
Öncelikle baştan söylemek isterim, bir erkek arkadaşım veya hoşlandığım biri yok. Zaten içinde bulunduğum kaos ortamı buna pek müsait değil şu an. "Maddi yatırım" ifadesini de ne anlamda kullandığım anlaşılmıştır. Yoksa bizler elbette parasını verip haklarını alabilecekleri birer eşya değiliz.
Bu, aslında yıllardan beri çok merak ettiğim bir konu. Geçen Instagram'da keşfette dolaşırken popüler bir psikoloğun bir konuşmasına denk geldim (seven sevmeyen vardır, ben tanımıyorum.). "Erkek yatırım yaptığı kadını sever." diyordu. Bu aslında yıllardan beri yaptığım bir gözlemin özet cümlesi gibi oldu.
Evlenen arkadaşlarım var örneğin. Hani bizim 'görgüsüzlük' olarak ifade ettiğimiz bazı davranışlar vardır. Mesela evlilik arifesi "İlla şu kadar takı alınacak. " diyen, eksik gördüğü yerde olaylar çıkartan. Ya da bir arkadaşım vardı mesela. Erkek arkadaşının evlilik teklifi için aldığı yüzüğü maddi açıdan yetersiz buldu. Kendisine, maddi değeri çok fazla olan beş taş bir yüzük aldırıp en baştan evlilik teklifi ettirdi. Bir başka tanıdığım, kendi ailesinin maddi durumu kötü. Ama erkek arkadaşı sıradan bir mekana yemeğe götürdüğünde saatlerce trip atıyor. Hayatında görmediği lüks mekanları bulup "Bu hafta beni buraya götür." diyor. Kuzenim evleneceği zaman düğün için ayarlanan mekanı 'ucuz' buldu. Nişanlısından ayrıldı. Adam kapılarda yattı "Gel, tamam. Nereyi istiyorsan orayı tutacağım." diye. Ve istediği o lüks mekanı tutturup orada düğün yaptırdı gibi gibi... Ve garip bir şekilde bu şekilde davranan kadınların hepsi mutlu ve el üstünde tutuluyor. Hani kendi hemcinsimiz diye durup bir baktığımızda çok ucuz hareketler, naiflikten, kaliteden çok uzak davranışlar olarak görünüyor. Ama derler ya neticeye bakmak lazım diye. İlişki içinde yine bunlar değer görüyor, tapılan o kadınlar oluyorlar.
Bir diğer taraftan hiç böyle olaylara girmeyen kadınlar var. Mesela hesabı karşı taraf ödediğinde gece gözüne uyku girmeyen, aman kimse üzülmesin sıkıntı çıkmasın diye birçok lüks bile sayılmayan sıradan şeyleri dahi istemeyen kadınlar. Bunlar da hiç değer görmüyor. Örneğin bir başka arkadaşım, kendi ailesi çok varlıklı insanlar. Kendisine çok görkemli bir nişan töreni yaptılar. Ama adamın ailesi biraz sorunlu bir tipti. Arkadaşım "Aman nikah neye yetmiyor, ben düğün istemiyorum." dedi. Ucuz olsun diye saçma sapan bir gelinlik giydi. Evleneli birkaç ay olmuştu ki aldatıldığını öğrendi.
Elbette aramızda çıkıp "Yoo, hiç öyle değil. Ben şöyle yaptım şöyle oldu." diyenler olacaktır. Ama benim yaptığım gözlemler hep bu şekilde oluyor.
Şimdi kendime baktığımda ben ailemden bir defa harçlık almadan yıllarca okudum. Kazandığım başarı bursları ile kendi kendime hep yettim, kimseden bir çorap bile istemedim. Ben de değer görmedim o ayrı tabi.Ama bakıyorum benim gibi olan insanlar nasıl birinin kendisine maddi emek harcamasını sağlayabilir ki, çok imkansız görünüyor.
Sizce ilişkilerde mutlu sona ulaşmak için biraz gurursuz mu olmak gerekiyor?
Bunun kısmen doğruluğuna katılıyorum mesela. Kadın için de geçerli bu. Arada cinsel uyum varsa kadın da erkek de daha bağlı daha verici oluyor. Kaybetmemek için de daha çok uğraşırsın. Tamamen seks değil tabii. Beraber bir şeyler paylaşabileceğin bir insansa iyi anlaşıyorsan, seks hayatı da iyiyse daha mutlu bir ilişki olacağı için daha toleranslı oluyorsun.Benim gördüğüm ve anladığım şu ki, o kapısında yatılan kadınlar erkeğin bir eksiğini bilip onu kabul eden kadınlar, örneğin organı küçüktür, cinsel açıdan yetersizdir vb vb
Ya da tam tersi adamı cinsel açıdan çok tatmin ediyordur adam vazgeçemiyordur.
35 olacağım yakında, erkekler için en önemli kriter cinsellik.
Benim ilk evliligimde seks hayatımız cok iyiydi ama yetmedi, hersey seks degil evet, bicok parametreden bir tanesiBunun kısmen doğruluğuna katılıyorum mesela. Kadın için de geçerli bu. Arada cinsel uyum varsa kadın da erkek de daha bağlı daha verici oluyor. Kaybetmemek için de daha çok uğraşırsın. Tamamen seks değil tabii. Beraber bir şeyler paylaşabileceğin bir insansa iyi anlaşıyorsan, seks hayatı da iyiyse daha mutlu bir ilişki olacağı için daha toleranslı oluyorsun.
Evlilikte de seks hayatı kötüyse sorunlar daha da büyür. Çiftlerin birbirine olan toleransını arttıran bir baş seks
Maalesef bizim ülkemizde kolay elde edilen hiçbirşeyin değeri yok ...Öncelikle baştan söylemek isterim, bir erkek arkadaşım veya hoşlandığım biri yok. Zaten içinde bulunduğum kaos ortamı buna pek müsait değil şu an. "Maddi yatırım" ifadesini de ne anlamda kullandığım anlaşılmıştır. Yoksa bizler elbette parasını verip haklarını alabilecekleri birer eşya değiliz.
Bu, aslında yıllardan beri çok merak ettiğim bir konu. Geçen Instagram'da keşfette dolaşırken popüler bir psikoloğun bir konuşmasına denk geldim (seven sevmeyen vardır, ben tanımıyorum.). "Erkek yatırım yaptığı kadını sever." diyordu. Bu aslında yıllardan beri yaptığım bir gözlemin özet cümlesi gibi oldu.
Evlenen arkadaşlarım var örneğin. Hani bizim 'görgüsüzlük' olarak ifade ettiğimiz bazı davranışlar vardır. Mesela evlilik arifesi "İlla şu kadar takı alınacak. " diyen, eksik gördüğü yerde olaylar çıkartan. Ya da bir arkadaşım vardı mesela. Erkek arkadaşının evlilik teklifi için aldığı yüzüğü maddi açıdan yetersiz buldu. Kendisine, maddi değeri çok fazla olan beş taş bir yüzük aldırıp en baştan evlilik teklifi ettirdi. Bir başka tanıdığım, kendi ailesinin maddi durumu kötü. Ama erkek arkadaşı sıradan bir mekana yemeğe götürdüğünde saatlerce trip atıyor. Hayatında görmediği lüks mekanları bulup "Bu hafta beni buraya götür." diyor. Kuzenim evleneceği zaman düğün için ayarlanan mekanı 'ucuz' buldu. Nişanlısından ayrıldı. Adam kapılarda yattı "Gel, tamam. Nereyi istiyorsan orayı tutacağım." diye. Ve istediği o lüks mekanı tutturup orada düğün yaptırdı gibi gibi... Ve garip bir şekilde bu şekilde davranan kadınların hepsi mutlu ve el üstünde tutuluyor. Hani kendi hemcinsimiz diye durup bir baktığımızda çok ucuz hareketler, naiflikten, kaliteden çok uzak davranışlar olarak görünüyor. Ama derler ya neticeye bakmak lazım diye. İlişki içinde yine bunlar değer görüyor, tapılan o kadınlar oluyorlar.
Bir diğer taraftan hiç böyle olaylara girmeyen kadınlar var. Mesela hesabı karşı taraf ödediğinde gece gözüne uyku girmeyen, aman kimse üzülmesin sıkıntı çıkmasın diye birçok lüks bile sayılmayan sıradan şeyleri dahi istemeyen kadınlar. Bunlar da hiç değer görmüyor. Örneğin bir başka arkadaşım, kendi ailesi çok varlıklı insanlar. Kendisine çok görkemli bir nişan töreni yaptılar. Ama adamın ailesi biraz sorunlu bir tipti. Arkadaşım "Aman nikah neye yetmiyor, ben düğün istemiyorum." dedi. Ucuz olsun diye saçma sapan bir gelinlik giydi. Evleneli birkaç ay olmuştu ki aldatıldığını öğrendi.
Elbette aramızda çıkıp "Yoo, hiç öyle değil. Ben şöyle yaptım şöyle oldu." diyenler olacaktır. Ama benim yaptığım gözlemler hep bu şekilde oluyor.
Şimdi kendime baktığımda ben ailemden bir defa harçlık almadan yıllarca okudum. Kazandığım başarı bursları ile kendi kendime hep yettim, kimseden bir çorap bile istemedim. Ben de değer görmedim o ayrı tabi.Ama bakıyorum benim gibi olan insanlar nasıl birinin kendisine maddi emek harcamasını sağlayabilir ki, çok imkansız görünüyor.
Sizce ilişkilerde mutlu sona ulaşmak için biraz gurursuz mu olmak gerekiyor?
O kadar haklısınız ki. Konularıma denk geldiniz mi hiç bilmiyorum. Son 6-7 aydır çok iğrenç, çok berbat şeyler yaşadım. Halimi çekip yayımlama şansım olsa herkes ağlar. Öncesinde de zaten kötü bir çocukluk geçirmiştim. Şimdi akrabalara yakın bir yere taşındık. Onlar da annem çalışmaya başlayana, ben atanıp gidene kadar bize yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ancak şöyle bir durum var. Kardeşim örneğin çok arsız bir çocuk. Çok şımarık, çok saygısız, çok terbiyesiz bir çocuk maalesef ki. Buraya geldiğinden beri sürekli birileri onu hediyelere boğuyor. Psikolojisi bozulmuş yaşananlardan dolayı diye hem tolere ediyorlar hem de dediğim gibi bir şeyler alınıyor sürekli. Biri ona sorunca da şunu ister misin diye arsız insanlar gibi "İsterim." diyor. Bu kaosun ortasında kendisine doğum günü kutlatıyor falan. Kendime bakıyorum. Gerçekten psikolojim berbat bir halde. Ama insanlar bana bakıp "Aa, çok iyi görünüyorsun. Maşallah." diyorlar. Çünkü ne yaşanırsa yaşansın sabah uyanıp saatlerce kendime vakit harcıyorum. Saç yapıyorum, makyaj yapıyorum. Bilmediğimiz bir şehirde olmamıza rağmen çıkıp dolaşıyorum. Biri bana refakat etmek isteyince kabul etmiyorum." Kendimle baş başa kalmak bana iyi geliyor." diyorum. Birileri ile hep birlikte oturunca onlara sızlanmak yerine okuduğum kitaplardan, tarihten falan bir şeyler anlatıyorum. İşsizim şu an ama üniversitede çalışıp biriktirdiğim parayı kullanıyorum bugün bile. Kimseden bir şey istemiyorum. Alalım mı falan diye sorunca kesin bir biçimde reddediyorum. Çünkü hediye bu istenmez, içinden gelen önüme bırakır ben de işe başlayınca karşılığını veririm. Zaten ben kendime her şeyin en pahalısını, en güzelini kendi emeğim ile almışım. Şimdi bu işin sonunda kardeşime psikolojisi bozuk, ilgiye, sevgiye muhtaç, etrafında pervane olunması gereken birey muamelesi yapılıyor. Bana ise sanki olaylar yaşanırken onlar yaşamış ben başka bir yerde tatildeymişim gibi "İyisin, iyisin..." deniyor. Hızlı hızlı yazdım, anlatabildim mi bilmiyorum. Sadece dediğinize katılıyorum. Kadın erkek ilişkisine indirmem, bu şekilde bahsetmem hata. İnsan ilişkilerinin tümünde var bu durum.Bana kalırsa söyledikleriniz bir yere kadar doğru ama bunu kadın/erkek ilişkilerine indirmenizi ve gerekçesini eksik buldum. Yani sadece kadın/erkek ilişkilerinde değil tüm ilişkiler içinde geçerli bir durum bence bu. Mesela aile içinde kardeşler arasında bile sıklıklıkla rastlamak mümkün böyle bir duruma. Sorumluluk sahibi, kendi kendine yeten bir çocukla talepkar, şımarık çocuğa ailelerin yaklaşımı da farklı oluyor. Birinci çocuğun istekleri çok ön planda tutulmazken ikincininki çoğu zaman önde oluyor. Bence bunun nedeni de bu kişilerin şımarıklık derecesinde de olsa talepkar olmaları.
Kendiniz için kimseden bir şey istemedim, kendi kendime yettim ancak değer görmedim demişsiniz. Benzer şekilde ben de kimseden bir şey istemeden kendine yetmesini bilen bir insanım. Maddi veya manevi olarak kimseden talep de bulunmayınca da herkesin algısı bir şeye ihtiyacımız olmadığı şeklinde oluşuyor sanırım. Yani dışarıdan o kadar kendine yeter duruyoruz ki kimsenin aklına bizim de ihtiyaçlarımız olabileceği gelmiyor. Başkasından maddi/manevi bir şey istemek içsel anlamda çok zor olduğu için de tüm zorluklarına rağmen kendimize yetmek için çabalamaya devam ediyoruz. Bu döngü de böyle devam ediyor.
Kendi adıma az da olsa talepkar olmayı öğrenmek gerekir diye düşünüyorum. Bunu sadece kadın/erkek ilişkileri açısından değil hayatımızdaki önemli ötekilerle kurduğumuz ilişkileri de dahil olarak dile getiriyorum. Hayatta kendine yetmeyi içselleştirmiş insanlar için bunun çok zor olduğunun bilincindeyim. Bu zorluğun altında çok ciddi duygusal dirençler olduğunun da bilincindeyim. Ancak bana kalırsa maddi veya manevi ihtiyaçlarımızı dile getirebilmek hayatın yükünü tek başına üstlenmemek açısından da önemi bir adım olacaktır.
Sana ben de almazdim alsam da beğenmez derdimO kadar haklısınız ki. Konularıma denk geldiniz mi hiç bilmiyorum. Son 6-7 aydır çok iğrenç, çok berbat şeyler yaşadım. Halimi çekip yayımlama şansım olsa herkes ağlar. Öncesinde de zaten kötü bir çocukluk geçirmiştim. Şimdi akrabalara yakın bir yere taşındık. Onlar da annem çalışmaya başlayana, ben atanıp gidene kadar bize yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ancak şöyle bir durum var. Kardeşim örneğin çok arsız bir çocuk. Çok şımarık, çok saygısız, çok terbiyesiz bir çocuk maalesef ki. Buraya geldiğinden beri sürekli birileri onu hediyelere boğuyor. Psikolojisi bozulmuş yaşananlardan dolayı diye hem tolere ediyorlar hem de dediğim gibi bir şeyler alınıyor sürekli. Biri ona sorunca da şunu ister misin diye arsız insanlar gibi "İsterim." diyor. Bu kaosun ortasında kendisine doğum günü kutlatıyor falan. Kendime bakıyorum. Gerçekten psikolojim berbat bir halde. Ama insanlar bana bakıp "Aa, çok iyi görünüyorsun. Maşallah." diyorlar. Çünkü ne yaşanırsa yaşansın sabah uyanıp saatlerce kendime vakit harcıyorum. Saç yapıyorum, makyaj yapıyorum. Bilmediğimiz bir şehirde olmamıza rağmen çıkıp dolaşıyorum. Biri bana refakat etmek isteyince kabul etmiyorum." Kendimle baş başa kalmak bana iyi geliyor." diyorum. Birileri ile hep birlikte oturunca onlara sızlanmak yerine okuduğum kitaplardan, tarihten falan bir şeyler anlatıyorum. İşsizim şu an ama üniversitede çalışıp biriktirdiğim parayı kullanıyorum bugün bile. Kimseden bir şey istemiyorum. Alalım mı falan diye sorunca kesin bir biçimde reddediyorum. Çünkü hediye bu istenmez, içinden gelen önüme bırakır ben de işe başlayınca karşılığını veririm. Zaten ben kendime her şeyin en pahalısını, en güzelini kendi emeğim ile almışım. Şimdi bu işin sonunda kardeşime psikolojisi bozuk, ilgiye, sevgiye muhtaç, etrafında pervane olunması gereken birey muamelesi yapılıyor. Bana ise sanki olaylar yaşanırken onlar yaşamış ben başka bir yerde tatildeymişim gibi "İyisin, iyisin..." deniyor. Hızlı hızlı yazdım, anlatabildim mi bilmiyorum. Sadece dediğinize katılıyorum. Kadın erkek ilişkisine indirmem, bu şekilde bahsetmem hata. İnsan ilişkilerinin tümünde var bu durum.