• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Hastalığı kullanmak

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Konu kapansın demissin ama doğrudan konu yada hastaliginla ilgili degil yazacagim sey.
Benim eşim 12 yaşımdan beri arkadaşım.
Kirginliklarimi da bilir, zayıflıklarımı da.
Kafamın karmakarışık olduğu bir zaman hayatina kimseyi alma, bize sans ver diyerek evrildi bizim durum.
6 yıl sevgililik, 7 yıl evlilik.
Beni ondan daha iyi tanıyan biri olduğunu düşünmüyorum.
Ama ozellikle cocuklardan sonra artik aramizda yakin arkadasligin uzerinde bir bag var.
Ikimizin de ortak sorumluluğu, gelecek kaygilari.
Bu süreçte birbirimizin hassasiyetlerini unutmamız normal.
Hatırlatma gerekebilir.
Bunun için çocuğun problem çıkarması da şart değil.
Bak bu sene 4 yaş krese başlayacak.
Şubat ayında ortanca 2.5 yas, o da yarim gun baslayacak.
Ekimde de ben ise başlayacağım.
Ve küçük 10 aylık olacak, çoğunlukla benimle gelecek, bakicisinin sürekliliği, benim işi oturtmam..
Bu arada bir de ev taşıyacağım.

Şimdi bu kadar şey arasında, esimin duygularını onemsemeyi atlamış olabilirim.
Gözden kacirdigim şeyler olabilir.
Birbirimize öfkeli olabiliriz.
Sorumluluk olmadan saatlerce birbirimizi dinlediğimiz zamanlardaki hassasiyeti yakalayamayabiliriz.
Ben zaten hayatı yakalamaya çalışırken bir de esimin pesinde kosamam.
Anlatmalı.
Kaçırdığımda uyarmalı.
Kırıldığında bana ofkelenmeden önce bana fırsat yaratmalı.
Bilmem anlatabildim mi :)
 
Konu kapansın demissin ama doğrudan konu yada hastaliginla ilgili degil yazacagim sey.
Benim eşim 12 yaşımdan beri arkadaşım.
Kirginliklarimi da bilir, zayıflıklarımı da.
Kafamın karmakarışık olduğu bir zaman hayatina kimseyi alma, bize sans ver diyerek evrildi bizim durum.
6 yıl sevgililik, 7 yıl evlilik.
Beni ondan daha iyi tanıyan biri olduğunu düşünmüyorum.
Ama ozellikle cocuklardan sonra artik aramizda yakin arkadasligin uzerinde bir bag var.
Ikimizin de ortak sorumluluğu, gelecek kaygilari.
Bu süreçte birbirimizin hassasiyetlerini unutmamız normal.
Hatırlatma gerekebilir.
Bunun için çocuğun problem çıkarması da şart değil.
Bak bu sene 4 yaş krese başlayacak.
Şubat ayında ortanca 2.5 yas, o da yarim gun baslayacak.
Ekimde de ben ise başlayacağım.
Ve küçük 10 aylık olacak, çoğunlukla benimle gelecek, bakicisinin sürekliliği, benim işi oturtmam..
Bu arada bir de ev taşıyacağım.

Şimdi bu kadar şey arasında, esimin duygularını onemsemeyi atlamış olabilirim.
Gözden kacirdigim şeyler olabilir.
Birbirimize öfkeli olabiliriz.
Sorumluluk olmadan saatlerce birbirimizi dinlediğimiz zamanlardaki hassasiyeti yakalayamayabiliriz.
Ben zaten hayatı yakalamaya çalışırken bir de esimin pesinde kosamam.
Anlatmalı.
Kaçırdığımda uyarmalı.
Kırıldığında bana ofkelenmeden önce bana fırsat yaratmalı.
Bilmem anlatabildim mi :)
İşte "O da üzülür-üzülüyor" düşüncesi de oluşuyor, ne bileyim biraz karışık sanırım. Yani "Adama paslamadan halledebiliyorsan paslama, Onu gündelik hayatı içinde bir de arkasında seni düşünmek zorunda kalacağı bir pimpirikliliğe taşıma" da diyorum. Bilmediği şey de değil diyorum
Anlatabiliyorum zaten; sadece insanın dilinde tüy bitince, daha anlatmaz oluyorsun bazen, "Falan filan" deyip geçiyorsun.
Yük paylaşmak, olduğu gibi aktarmak konularında biraz da ümidi kesiyorum eşimden, bazı davranışları ve sohbetlerimizden, onun da etkisi oluyor; illa içinde "Hastalık" kelimesi mi geçirmem gerekiyor, incili leoparlı hunimle oturup "Al buyur bak" mı demem gerekiyor diyorum. :)

Sizce ona, önemsediğim konularda beni hedefimden şaşırtmaması için -hastalıklı- bir konuşma yapmalı mıyım?
artık güzellikle adımlanacak yol kalmamış gibi hissediyorum
Sadece hislerimi anlatmamın yetiyor olması gerekirdi
Ne bileyim, adamın her duygulanımımda gırtlağına çökmem de berbat olurdu.
Bir insan arada kendini sevebilir mutlu, enerjisi yüksek zamanindadir, ya da modu düşüktür o gün kendini beğenmeyebilir bunu anlamayacak, karşımda tek tip insan görmeyi umacak kadar gerizekalı da değilim

Bilmem, bunlara rağmen, anlatamadım mı?
 
bence bu kullanmak değil, nasıl grip olunca evde belli bir prosedüre geçilir bunda da öyle olmalı ama tabii" ben hastayım" durumunu çok gözüne sokmak olumsuz etki yaratabilir.

mesela tek başınıza iğne vurdurmaya gitmişssiniz ya eşinizden ilgi bekleyerek" beni götürür müsün kendimi iyi hissetmiyorum" tarzında yapılabilir. hem durumun ciddiyetini görür hem de kendini işe yarar hisseder gibi geldi.
 
Bilmem, bunlara rağmen, anlatamadım mı?
Anladım da bu kadar tek başına ayakta kalmaya çalışmanı anlamadım.
Eşini sen tanıyorsun, kimine kas goz işareti yeter, kimi ile oturur konuşur duygularını anlatırsın anlar, kimine bak arkadaşım, error verdim, hastalığıma iyi gelmiyor bu haller dersin anlar, kimi.biraz sesler yükselir çözer, kimi uzaklaşır kendi içinde çözer..
Eğer bu adam normal konuşmaya duyarlılığını kaybettiyse, bu hastalığı kullanmak değil, olani söylüyorsun. E yalan da söylemiyorsun, naz da
Yapmıyorsun.
Her gel git in de ayılıp bayılıp ama ben hastayım demiyorsun.
Yada hastalığının arkasına sığınıp evde iktidar savaşları vermiyorsun.
Normal olan konuşmak.
Bana iyi gelmiyor demek.
Anlamadigim sana neden bu kadar zor geldiği?
 
Eşimi de kendimi de suçladığım oluyor arada, ama bunun bir "Suç" olmadığının farkındayım, karşılıklı hatalarımız, bizi evliliğimiz içinde takım halinde olmaktan çıkardı, rakip haline getirdi ki bu rakip halini de ben yapmıyorum, eşimde duyumsuyorum, önceki konumda da bunu verdim ve kırılıp öfkelendiğim bir nokta olarak, yorumlarım arasına kaynadı gitti... Bir ümit etme, bir ümidi yitirme yolunda, zigzag yapar hale geldim ve artık virajları zor alır oldum; büyütsem, büyüyecek gibi, küçültsem ezilecek gibi...

Ben de hassas ve duygusal bir insanım ama çaktırmam; gaddar bir yönüm de vardır ve bazen en olur olmadık yerlerde karşıma çıkar. Hastalığım konusunda kaskatı kesilecek yerlerden geçtiğimi burada anlatmak bana koyar, bu yüzden anlatmıyorum ama incecik yerlerim de var ve bu ince yön, eşime bakınca kırılıyor.

Biz hiçbir şey konuşmayan insanlar değiliz, çocukluk arkadaşıyız. Evlenmeden önce iki iyi arkadaş, dert ortağıydık. Evlilikte ne oldu, niye böyle oldu da biz şimdi böyleyiz? İçim doluyor, taşıyor anlatabiliyor muyum? Buradaki tüm konularımın altında "Eşimi de kaybediyorum, dostumu kaybettim zaten" çığlığı var.

Gelir şimdi Drama Queenciler.

Neyse, olması gereken evlilik, tarifinizdeki evlilik zaten, öyleydik; çocuktan sonra değiştik ama bunun doğrudan sebebi çocuk mudur emin değilim. Oğlum kolikti, çok zor bir 1 buçuk sene geçirdik ve evlilik terapistine de gittik onun depresyonda olma ihtimaline kadar irdeledik; sırtlandıkça sırtlandım ve bir baktım ki alıştım... Buna alıştı. Alıştırmamalıydık, hislerimi de açık ederek konuştum "Böyle böyle yapman bana böyle hissettiriyor" dedim de ama hastalığı katmadım hiçbir zaman.

Şimdi kulağı biraz bükmek zamanıdır dedim içimden. Kulağını bir bükeyim de elimden tutsun; karşıdan karşıya geçerken ben çarpılıp durmayayım.
Teşekkür ederim yorumun için.

Sizi anladığımı ümit ediyorum.Benzer durumları,duyguları yaşadım.Tek fark sanırım benim eşim daha yapıcı oldu,fakat bunun içinde bir patlama noktası gerekti.
Ya bu tavsiyeyi vermek doğru değil belki ama idare etmek yerine arada sırtındaki kamburu yolun ortasına koymak gerekiyor,biraz 'ulan biz de insanız,yorulduk' diye bağırmak gerekiyor.
Yoksa eşiniz nasılsa düşe kalka idare ettiğiniz için ne kadar şanslı bir koca olduğunu düşünüp,hayatına devam eder.

Çocuk gerçekten evlilikte bir milat,hem bir lütuf hem bir sınav.
Oğlum doğumdan iki gün sonra yoğun bakıma alındı yaklaşık iki ay.
Evet hayatımın en acı çektiğim dönemiydi ve hayatımda ilk kez çok güçlü,hep güçlü olmam gereken bir dönemdi.Ağlamayı bile yasak etmiştim kendime,hasta olursam,sütüm giderse,yanına giremezsem diye.
Kendimi o kadar sıkmıştım ki en son oğlumun hastahaneden çıkmasına iki gün varken hastahanenin ortasına oturup,bağırarak ağlamıştım.Şimdi düşününce yine ağlayasım geldi bak :)

İnsanların drama,abartı,karmaşık dediği acı senin ciğerini söküyor.Bunu bir sen bilirsin.
Ve kimse de senin acını,duygularını küçümseyemez.
Benim oğlumda kolik olarak eve dönüş yaptı,hiç kolay değil.
Karı,koca hayatı neredeyse sıfır,onu geçtim senin kendi zaruri ihtiyaçlarını giderdiğin hayatın bile yok.Deli divane ol,aşkından öl öyle bir dönemde birbirinden soğumayacak insan yoktur.
Ben ciddi ciddi nefret ediyordum eşimden.Ve evet bende epey gaddar bir insan olmuştum,bilmiyorum belki hala öyleyimdir.Acımayana acıma duygumu yitirdim sanırım.

Bizde yaklaşık iki sene evvel yaşadık bunları.Güven eksikliğim,kırgınlığım hala var fakat benim evliliğimden kendime ders aldığım kavga et,tartış,kır,dök,kırıl,dökül ama susma.
Saatlerce konuştuk biz,hem yüz yüze,hem telefonda,hem yazarak.
Sonra benim acılarım hafifleyince daha sakin düşündüm.

Evet ben bu iki hatta üç sene çok acı çektim.Fakat yanımda uyuyan adam da gününü gün etmedi.
Gece süt sağmaya kalktığım geceler onu ağlayarak dua ederken gördüm.Karısına destek olmaya çalışırken,iş yeri değişikliği yapmaya çalışırken,oğlunu kucağına alamazken,cebinde beş kuruş kalmazken,ana babasından,kardeşinden,akrabalarından gördüğü çevrilmiş sırt olurken,yine de ayakta kaldı,güçlü oldu.
Oğlumu görmeye giderken dinlediğimiz bir ezgi vardı,ne zaman o çalsa birbirimize gözleri dolu dolu bakarız.
Bir acı vardı önce bizi ayıran,sonra daha da bütün kılan.
Yani hayat bana zordu ama ona da kolay değildi.

Kendi derdimi çok anlatmış olmanın affına sığınarak;
Çok zor günler yaşamış olduğunuzu tahmin ediyorum,fakat muhakkak eşinizde zorlandı.
Baba olmayı öğrendi,sorumlulukları arttı.Hele de duygusal ve size düşkün bir insansa kendini yalnız hissederek,kabuğuna çekilip,istemsiz bir öfke duydu size.
Haklı mı değil,ama insan işte.

Eşinizle uzun bir geçmişiniz,eskiden gelen bir kuvvetli bağınız var.
O bağ nerede yıprandıysa,belki koptuysa bulup yeniden bağlamak bence mümkün.
Sanırım ikinizde gurur yapıyorsunuz,yapmayın.
Suçlayıcı olmayan,seni de anlamak istiyorum fakat şu an kendimi iyi hissetmiyorum,dostluğumuzu,dert ortaklığımızı özledim ve yalnızlık beni hastalığa sürüklüyor diyerek,elini tutun.
Eliniz boş kalmayacak inşallah.

'Kendine iyi bak,bir daha hiçbir ana doğurmaz seni.'

Rabbim selamet versin..
 
bende de anksiyete bozukluğu ve okb var...
eşime sadece bahsettim...
arada moralimin bozuk olacağından bazen de iyi olabileceğimden vs...
ama ona belli edip üzmemek için çok içime atıyorum ve dönemsel patlamalar yaşıyorum...
bi anda ağlama krizine girip durduramıyorum kendimi...
şok oluyor panik yapıyor...

o yüzden ilk fırsatta bu sıkıntının boyutlarından bahsetmem gerek...
çünkü gerçekten o an daha çok üzülüyor...
maymun oluyor beni güldürmek için...
o öyle yaptıkça ben vicdan yapıyorum vs..
kısır döngü...
 
Anladım da bu kadar tek başına ayakta kalmaya çalışmanı anlamadım.
Eşini sen tanıyorsun, kimine kas goz işareti yeter, kimi ile oturur konuşur duygularını anlatırsın anlar, kimine bak arkadaşım, error verdim, hastalığıma iyi gelmiyor bu haller dersin anlar, kimi.biraz sesler yükselir çözer, kimi uzaklaşır kendi içinde çözer..
Eğer bu adam normal konuşmaya duyarlılığını kaybettiyse, bu hastalığı kullanmak değil, olani söylüyorsun. E yalan da söylemiyorsun, naz da
Yapmıyorsun.
Her gel git in de ayılıp bayılıp ama ben hastayım demiyorsun.
Yada hastalığının arkasına sığınıp evde iktidar savaşları vermiyorsun.
Normal olan konuşmak.
Bana iyi gelmiyor demek.
Anlamadigim sana neden bu kadar zor geldiği?

Çünkü "Hastalık" kelimesini bol kullandıracak hale getirecek bir hafife almaya giderse bir noktadan sonra, önünü alamam, bunun üzerinden kendime vurdurmam ve boşanırım diye Turuncu.

Geçtiğimiz sayfalarda karara vardım ama, söyleyeceğim; olması gerektiği yerde, olması gerektiği kadar. Bunu da dengeli götürmek lazım gerek. Sizin paslaşmanız gibi değil bizim evlilik maalesef, bir noktada koptuk ve geri sarıp toparlayamıyoruz sürekli benzer yerlerden içimize kaçıyoruz.
Sanırım bu yer, hastalığımı hatırlattığım yer olarak evliliğimize bir tekme ya da el olacak.
Ondan yani.
 
Sizi anlayabildigimi dusunuyorum. Cocugum ozel bir cocuk. Tedavi oluyor. Belki de bir omur surecek. Farkli oldugunu goruyorum. Normal,saglikli adi her neyse o cocuklara yaklasmasini saglamak icin tedavi goruyor. Bazen yaptigi sey tanidan mi, karakterinden mi yoksa cocuk oldugu icin mi yapiyor bilemiyorum. Tanili ya. Annesi olarak bile ben taniyi duvar gibi onume ormussem baskalari hayli hayli yapar. Artik taniyi geriye attim. Karakterine odaklandim. Cocuk o daha cocuk. Bazi kirmizi cizgiler var tanida. Onlara yaklasmadigi surece o oyle deyip konuyu beynimde kapatiyorum. Once kendinize sonra cocuklariniza zarar vermiyor onlari korkutmuyorsaniz onlar da sizi boyle kabul edecekler. Etmeliler. Bu arada tanisiz o kadar cok yetiskin var ki. Davranislarina da dikkat etmiyorlar. Esinizle bir sohbet edin. Takilip kaldiginiz noktalari paylasin. Evlilik bu demek degil midir? Siz iyi bir insansiniz. Ve iyi bir anne. Hayatta her seyi sirtlanmayin.
 
Çünkü "Hastalık" kelimesini bol kullandıracak hale getirecek bir hafife almaya giderse bir noktadan sonra, önünü alamam, bunun üzerinden kendime vurdurmam ve boşanırım diye Turuncu.

Geçtiğimiz sayfalarda karara vardım ama, söyleyeceğim; olması gerektiği yerde, olması gerektiği kadar. Bunu da dengeli götürmek lazım gerek. Sizin paslaşmanız gibi değil bizim evlilik maalesef, bir noktada koptuk ve geri sarıp toparlayamıyoruz sürekli benzer yerlerden içimize kaçıyoruz.
Sanırım bu yer, hastalığımı hatırlattığım yer olarak evliliğimize bir tekme ya da el olacak.
Ondan yani.

Evliliğin için iyi olan yada kötü olan kararı bile tek başına yükleniyorsun.
Hastalığı hatırlatmam ve zamanla bunu hafife alması beni boşanmaya götürür,
E adamın haberi var mı bundan?

.
Bak sevgili koca,
Ben bunu hayatımda göz ardı ederek yaşıyorum. Ama göz ardı ediyor olmam, olmadığı anlamına gelmiyor.
Beni tanıyorsun, hastalağım dile pelesenk olacak, normal yaşantımızı etkileyecek hale gelmesin. Ama unutma da. Cunku orada bir yerde ve varlığı benim için yıpratıcı ve yorucu.
Burada belki bana bir el uzatman gerekirken ki bunları zaten biliyorsun, bir de kararsızlık yada dengesizlik neyse adı, yaptıklarınla benim dengemi de bozuyorsun
Başkası için çok kucuk olan bir şey benim terazimde karşı tarafa bir şey koymaya çalışırken devirdiklerim olabilir.
Bugün iğne yaptırmak zorunda kaldım, ve daha öncesinde başka günlerde.
Ben seni üzmek istemiyorum.
Tek başıma olmak da istemiyorum.
Bunun neresinde ne kadar olabilirsin, nerede bana el uzatacaksın, nerede vazgeçeceksin, ve bunu beni rencide etmeden, kırmadan nasıl yapacaksın, istersen biz konuşalım, istersen yardim alalım, istersen böyle gittiği yere kadar gitsin, ama bu sadece benim sorumluluğum olmasın.

Her Evlilik bunu hak eder gangsta.
Eşim böyle kendi içinde yaşayıp yaşayıp benden yorulmuş biri haline gelse, çok üzülürüm
Bu karsindakini üzmemek değil, yok saymak.
Hayatına dahil etmemek.
Ettiğimde ya bozulursa endişesi varsa öyle ysda böyle zaten başka yerden patlar.
Bozulursa da bozulur.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back