bnde sizin yorumunuzu saygılı gorduğum için cevap veriyorum.. Ben allaha inancı olan,allahın koyduğu kural ve yasakları onemseyen ve bunları elimden geldiğince uygulayan bir insanım. Dolauısıyla nikah dışı ilişki benim inancıma goruşume gore yasak. Bunu boyle uyguluyorum. Haa sizin yaşayış tarzınızı yadırgıyor muyum hayır. Ben yanlış buluyorum ama bunu sizinlle tartışmam bile. Herkes inandığı gibi yaşamakta ozgurdur. Benim ağrıma giden durum şu ki bizim boyle duşunmemiz ve yaşamamız neden bazı insanlara gericilik gibi geliyor. Biz bu kadar anlayışlı davranırken neden aynı saygıyı goremiuoruz
Ben de müslümanım. Ve doğrusu Mevlana'ların, Yunus'ların, Kuran'ın olduğu yerlerde olmaktan çok mutluyum. Dua etmeden evden çıkmam. Evrendeki her şeyin enerji olduğunu, duanın bu enerjilerin akışında çok güzel bir eleman olduğunu düşünürüm. Üstümde ağırlık hissettiğimde dua ederim. Zikir çekerim. Sufi müzikleri dinlerim. Mevlana'nın satırlarını okurken dolu dolu ağlarım. "Allah aşkıyla kendinden geçmek" tanımını gerçek anlamıyla iliklerimde hissettiğim çok zaman olmuştur. O aşkla dolu dolu ağladığım.
Ve ben Kuran'ı okuduğumda, sadece sevgi üzerine kurulmuş bir evren ve o evrenin akışını anlatan, tüm o enerjilerin akışını anlatan bir kitap görüyorum. Mesela "nikah" kavramını da hem tarihsel hem bilimsel hem dilsel olarak incelediğimizde, "karşılıklı rıza" manasına geldiğini görüyoruz. Zaten ben de Allah'la olan bağım, iletişimim ve Kuran'ın bütünlüğü içinde bunu tamamen böyle algılıyorum. Yani karşılıklı rıza ve aşkla olan her ilişki kutsal ve çok güzeldir.
Karşılıklı rızayla ve istekle olan her cinsel birleşme, ruh için bir bütünleyicidir. Ruh için, daha yüksek seviyelere ulaşmak için bir basamaktır.
Çünkü zaten bizim bugün bildiğimiz nikah kavramı, insanların yarattığı, insan eliyle yaratılmış bir kavramdır. Evrenin sonsuzluğu içinde insan eliyle yaratılan kavramların pek hükmü olmaz=)
Bu sevgi üstüne kurulu var oluşta hükmü olan tek şey, evrenin kendi doğal akış kurallarıdır ki Allah'ın kuralları da tam olarak bunlardır.
Bizim bu kuralları uygulamak için ekstra çaba sarfetmemize gerek olmadığını çünkü zaten evrenin akış kuralları dışında bir akma ve var olma şansımız olmadığını düşünüyorum=)
Yani evrenin dolayısıyla Allah'ın kurallarına asıl ters olan: birbirine aşık iki insanın bir belediye defterine imza atmadan sevişmelerinin değil de, kendi rızaları dışında evlendirilmiş, görücü usulüyle evlendirilmiş, birbirine aşık olmadan evlenmiş insanların sevişmesi bana göre.
Çünkü birbirine ait olmayan iki enerji, iki ruh, cinsel olarak birleştiğinde birbirlerini daha yükseğe taşımaz, aksine birbirlerini azaltırlar.
Bu da zaten Kuran'da bahsedilen sonucun ta kendisidir. Yani zina, kendi enerjine denk olmayan bir enerjiyle iç içe geçip kendini aşağıya çekmendir ama bu aşağıya çekiş için kimse seni yargılayamaz. Kimse seni cezalandıramaz da. Evrendeki her ceza, evrenin doğal akışı sırasında kendiliğinden meydana gelir. Sen kendi enerjine denk olmayan biriyle iç içe geçtiğinde kendini azaltırsın, bu da zaten senin var oluşun için istenmeyen bir sonuç, kimilerinin tabiriyle de bir "ceza"dır.
Dolayısıyla aşık olarak evlenmemiş ama sırf evli olduğu için cinsel birliktelik yaşayan her insan, aslında her birlikteliğinde "zina" yapıyordur. Ama bu da onun bileceği iştir. Kendi varlığını, kendine denk olmayan bir enerjiyle azaltmayı seçiyorsa, kimse buna karışamaz.
Ben asla, diğer insanların özgürlüklerini gasp etmedikleri sürece, kimsenin seçimlerine müdahale etme hakkını kendimde bulmam.
Sanmıyorum ki, evlenmeden sevişmiyorsunuz diye de kimse size bunu yapsın. Yani bugün cinselliğini özgürce yaşayan bir kadın, psikolojik, fiziksel ve cinsel her türlü tacize ve şiddete maruz kalıyor. Ve elbette ataerkil bir toplumda yaşadığımız için, sevişmemeyi tercih eden kadınlar da çeşitli şiddetlere maruz kalıyor olabilirler ama sevişen kadınların maruz kaldığı oranda yüksek bir şiddete maruz kaldıklarını sanmıyorum.