• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

gittikçe anlamını kaybeden evliliğim...

Mutsuzum... Bir anlık sinirle de yazmadım bu defa.. Uzun süredir çok ciddi düşünüyorum boşanmayı... Kendisine konuyu açtığımda ciddiye almıyor, evin yarısını ben alırım ama diye şakaya (!) vuruyor işi..
Hani görmezden geldiğim çok olumsuz tarafı var, yalancılığı vs... Ama bu sevgisizlik hissini yok sayamıyorum...

Bence senin için zaten herşey bitmiş sadece nereden başlayacağını bilmiyorsun. Çalışıyorsun gelirin var zorda kalmazsın.
Senin başlangıç noktan "sen bu adama karşı ne hissediyorsun?" sorusunun cevabı. Seviyor olsan şuan bunları konuşuyor olmazdık bana göre.
Hayatındayken gülemiyorsan, onsuz gülmeyi öğrenebilirsin...
Kolay değildir boşanmak ama bir insan geleceğini, yarınını, aslında yaşlandıkça biriktireceği hatırları peşinen çöpe atmamalı diye düşünüyorum. Bu nedenle senin yerinde olsam boşanırdım.
Fakat aldatma yok şiddet yok deyip ne diye boşanıyorsun diyecekler olacaktır.
Bu noktada sen ne istediğini iyice düşünmelisin.
 
Anlık düşüncelerin bence bunlar, çünkü eşini seviyorsun normalde,geçecektir bu duyguların diye düşünüyorum
 
Bana biraz çıkar ilişkisi gibi geldi eşiniz açısından sanki sizden daha iyisini bulamamışçasına sizin ayrılmanıza müsaade etmiyor fakat yoğun duygular hissetmediğinden de kafasında ön planda kendi istekleri var keşke evlenmek için acele etmeseydiniz:110:
Keşkelerle elime birşey geçmiyor... Evet keşke faceini ilk kırıp içerisindeki yüzlerce bel altı muhabbeti gördüğümde elimde böyle sağlam bir gerekçe varken,henüz düğün olmamışken nikah iptali yapsaydım... Ne kadar duygusuz ruhsuz bir insan olduğunu anlasaydım.. Hiç değilse düğünü ertelese idim...
 
Açık açık konuştuğum çok oldu... Ama ciddiye almıyor, o ciddiye almadıkça ben sinirleniyorum ben sinirlendikçe o şarkı falan söylemeye başlıyor, en son defol git başımdan diye kalkıp oda değiştiriyorum...

Evliliğin ilk senesi niye benle hiçbişey konuşmuyorsun, niye bu kadar uzaksın dediğimde "benle bişey konuşmak istiyorsan dışarıya çıkalım de, al bir kafeye götür oturalım konuşalım " demişliği var. Onu da yaptım yok gidiyoruz yine laylaylom ne bir duygusundan haberim var ne gün içerisinde yaşadığı olaylardan, ne de birlikte saatlerce ne yapıyor arkadaşlarıyla bundan.. Sorunca oturduk çay içtik gittik pes oynadık diyor. Onlarla da böyle yüzeysel mi ilişkisi bilmiyorum. Ama o arkadaşı dükkan olayı için bize gelip bir gün kalmıştı yanımda nerdeyse 1 cümle bile konuşmadılar!
demek ki cidden umursamaz ve sohbeti sevmeyen biri.
 
Bu kadar çok dışarıda ne yapıyor mesela?
Tavla,batak mı oynuyor,üç bira mı içiyor?
Parkta mı oturuyorlar?
Ya inan ben hiç sevmem erkeklerin böyle sürekli abazalar gibi dışarıda takılmasına...
Ben olsam çok soğurdum,bu yüzden bile boşanırdım.

Çocuk olunca düzelir eve gelir mantığında okadar çok kadın varki. Ve hatta çovuk olunca çocuğu için eve gelen adamlara sevinip boşanmayanlar var burda da çok var.
Bencede normal değil
 
E canım zamanında ben o 300 kız muhabbetini çok irdeledim diye kibarca uyardın beni ama ben ta o konuda Oha demiştim yani içimden, sonrada sen bi konuda iyiki çok uzatmadan evlenmedik minvalinde bi laf edince birsey diyemedim

Demek ki aklından atamadın aslında hic
 
Keşkelerle elime birşey geçmiyor... Evet keşke faceini ilk kırıp içerisindeki yüzlerce bel altı muhabbeti gördüğümde elimde böyle sağlam bir gerekçe varken,henüz düğün olmamışken nikah iptali yapsaydım... Ne kadar duygusuz ruhsuz bir insan olduğunu anlasaydım.. Hiç değilse düğünü ertelese idim...

Biraz ona sizin için sıradan biriymiş gibi davranın sizin sevginizin yokluğu onu üzerse en azından bi umut var demektir eğer farketmez ve aynı şekilde devam ederse hakikaten bu adam sizi haketmiyor
 
Başlarda sadece yanımda olması bile mutluyum dedirtiyordu ve yaptıklarının hepsini yuttum, lafını bile etmedim... Ama artık o evde yokken daha huzurlu olduğumu hissediyorum, en azından işte ve elinde değil yanımda olmaması ama kendi isteği ile bahaneler bulup benden ayrı olmaya çalışması artık içimde sevgi bırakmıyor...
Anlattiginiza bakilirsa esiniz kendinden baska kimseyi sevmeyen bencilin teki
Bu adamla nasil ömür gecer nasil güvenle ellerinizi uzatabilirsiniz ona
Bu evlilik sizin hayatinizi hic kolaylastirmamis esinizin hayatini kolaylastirmis arayip da bulamadigi imkanlari vermissiniz eline
İnsallah mutlu olursunuz ama esiniz hayatinizdayken pek mümkün görünmüyor.
 
Zorlada olsa konuşmayı dene .
Buz gibi bi adam tarif ettiğin 1 saat vaktin var nedemek ? Dakika sayıyo diyosun demekki bitsinde gidiyim derdinde.

Yatak kısmını anlamadım görev olarak öı birlikte oluyo kastın yoksa sert can atıcı şekilde mi ?

Biraz uzak dur hissettir bunu dışarda biyerde zorla oturup konuşun ( siniri kontrol amaçlı) olmuyosa kendini yıpratmanın bi anlamı yok.
 
Sonuç olarak mutlu değilsin. Ana konu bu.hani bazıları diyorlar ya kocam şöyle böyle ama ben kocamı seviyorum diye yani bilmiyorum nasıl seviliyor. İnsanlar alışkanlığı sevgi olarak mı düşünüyorlar zamanla.. Bilmiyorum senin içinde sevgi var mı? bir söz var sevdiğini alamadıysan aldığını seveceksin diye. Erkekler biraz bunu yapmaya çalışıyor ama cinsellikten öte gitmiyor olay işte o şevkat o iç titremesiyle yaklaşamıyor kadına. Dolgun maaşla çalışıp ayakları yere basan bir insansın çocuğun da yokken mutlu olmadığın bir yerde niye duruyorsun.. İlişkiden sonra kendini nasıl hissettiğini yazmışsın ötesi var mı??
 
Anlık düşüncelerin bence bunlar, çünkü eşini seviyorsun normalde,geçecektir bu duyguların diye düşünüyorum
Bir önceki konunun sonundan sonra haklısın böyle düşünmekle... o_O Ama bu defa kavga falan etmedik... Bir anlık sinir diyeceğim bir sinirim de yok.. Hani şu olaydan dolayı kızdım diyeceğim bir olayda yok...

Benim sevgim de gittikçe azalıyor yetmiyor bu evliliği götürmeye... Yaklaşık bir aydır düşünüyorum boşanmayı.. Öncesinde aklıma tayin istemeyip bir süre ayrı kalmak geldi. Ama onun gitmesi de en erken aralık ve belki de haziran... O zamana kadar ne yapmalıyım bilmiyorum..
 
Özet: eşimin sevgisini hissedemiyorum, bu tek başına boşanma sebebi mi karar veremiyorum....

nerden başlasam bilemiyorum kızlar... eşimle alakalı bazı sorunlardan bahsetmiştim daha önce. gittikçe uzaklaştığımı hissediyorum kendisinden. evlendiğimizden beri benden uzaklaşmak için hep bahane aradı sanki..

eşimin bazı mide bulandırıcı durumlarını da nikahımız yapıldıktan sonra faceinin şifresini kırarak öğrendim, o zaman başımdan aşağı kaynar sular aktı bu nasıl bir adam böyle diye.. o konuyu da bilenler var.. ama işte basiret bağlanması mı ne , "benden önce olmuş hepsi" dedim ve kapattım konuyu o zaman, nikah yapılmamış olsa sevgili olsak trilyon kere ayrılırdım ondan eminim... O olayla eşimin aşk sevgi adamı olmadığını anladım, kadınlara yaklaşımı maalesef ki berbat durumda...

evlendik evimize gideli 1 hafta olmadan ısrar kıyamet annesini çağırdı yanımıza (ailesine hiç düşkün biri değil oysa) , 1 hafta 10 gün kalır döner diye sesimi çıkarmadım ama annesi gitmek istedikçe hele dur daha yeni geldin dedi durdu. 20. gün ben "benden bu kadar çabuk mu sıkıldın niye göndermiyosun anneni" diye ağlama krizine girince "yaa ayıp olur diye göndermedim niye sıkılayım senden" dedi ve sonraki gün ben annesini de alıp memlekete döndüm , tayin için evrakları bahane ederek, ve sonra tekrar eşimin yanına gittim.

evliliğimiz aşırı hızlı oldu bilenler var, tanıştık 5 ay sonra nikahımız yapılmıştı tayin işi için, nikahtan 3 ay sonra da düğün oldu zaten. eşimi flört ve nişanlılık döneminde sadece günde yarım saatlik tlf konuşmalarından tanıyorum , onlar da "seni çok özledim keşke yanımda olsan"lardan ibaretti. ben o dönem de hep şikayetçi idim durumdan. seni hiç tanımıyorum bırakalım bu özledim sevsem öpsem muhabbetlerini başka konu yok mu konuşacak, paylaşımımız yok hiç diye şikayet ederdim , eşim "evlenince zaten herşeyi senle paylaşıcam merak etme" diye konuyu kapatıyordu.

eşimi tanımıyordum, o da beni tanımıyordu hiç. bu da bende benle acaba maddiyatı düşündüğü için mi evlenmek istiyor sorusunu ister istemez düşündürttü. ki keza arkadaşlarına "nasıl biri ?" diye sordurttuğum arkadaşlarım hep "maddiyatçı , çıkarcı, bencil, eşşeği alnından öpüyorsun" diye tarif ettiler eşimi. (bu arada ben de holding sahibi falan değilim sadece benim maaşım onunkinin 3 katı) ben de bunlar üzerine eşimin yaklaşımını anlamak için "evlendikten sonra 1-2 sene işten ayrılmayı düşünüyorum, sınava hazırlanıp şansımı deneyeceğim" dedim. eşim de "sen bilirsin ben sana çalış da diyemem çalışma da diyemem, çalışmazsan her türlü ihtiyacını da elimden geldiğince karşılarım" tarzı konuştu ve ben de "nasıl böyle kötü düşünebildim ne kadar ayıp ettim" diye kendi kendimi yedim. tayin istedim çıkarsa çalışayım yea , çıkmazsa da sınava çalışırım bir sene diye düşündüm. o dönem sülalesinin yüreğine iniyordu, annesi babası sanki çok vahim bir olaymış gibi vah vah tüh tühlerini eksik etmedi ve eşim tayinimin çıkması için bakanlıkların kapısında saatlerce koşturdu, araya birilerini sokmaya çalıştı:KK57: ben şok içerisinde izledim sadece ve tayinim onun yanına çıkmayınca ortak nokta olarak avuç kadar bir şehre geldik ikimizde....:KK14:

ve eşim buraya yerleşir yerleşmez ticarete atılma heveslerine kapıldı. ben istifa edicem zaten yük olmayayım ona diye evlenirken hiçbir talepte bulunmadığım gibi mobilyalarımı inanılmaz uygun fiyatlara aldım. perdelerimi pazardan seçtim düşünün! eşim alelacele girdi ticarete , benim bir senelik maaşı kredi çektirdi bana, dükkan ödeyecek borcu hiç düşünme dedi. benden gizli de gitti kredi çekti, yakaladım, kavga gürültü... o dönem 6 ay bir sene kadar her boş saniyesinde dükkana koştu, avuç kadar şehirde ne arkadaşım var ne arkadaş edinebileceğim bir çevrem var ne de bir sosyal aktivitem.. kafayı yiyordum. her ay eşşek gibi gidip maaşımı yatırdım dükkanın kredisine! o ise kendi işi yeterince yoğun değilmiş gibi dükkana koştu her fırsatta.. bahanesi de boş bırakırsak çalışanlar para çalar vs idi.. neyse dükkan konusu zaten hayatımın en berbat olayı... sonunda ortağından kazık yedi yatırdığımız paranın yarısını alabildik devrettik ve ordan ilçeye tayin istedim ben geldik buraya...

bu sefer eşim sınava hazırlanıcam dedi, yıllık iznini aldı memlekete gitti ders çalışcam diye, sesimi çıkarmadım kazanamazsa bana patlamasın diye.. oysa evde çoluk çocuk yok pek rahat çalışabilirdi evde, ben zaten sabah 8 akşam 5 işteyim ev boştu...

o bitti çocuk konusu ile ilgili ameliyat oldu 20 günlük raporunu yine memlekette geçirdi bensiz(3. günde ayağa kalkmıştı öyle yatak döşeklik durumu yoktu) burda da bahanesi yüksek lisansımı tamamlayacağım olmuştu(oysa evlenmeden önce bana yüksek lisansını bitirdiğini söylemişti)

memlekete ne zaman gitsek, birlikte gezme teklifinde bulunsam ,bir saatin var ona göre derdi, sonra dakika sayardı 43 dakikan kaldı haberin olsun gibi.. benim bütün hevesim kaçar , git sen deyip yollardım arkadaşlarının yanına..

benden her fırsatta kaçtı , uzaklaştı... bin kere benle zaman geçirmekten hoşlanmıyorsan bitsin diye boşanmayı teklif ettim asla razı olmadı. ve ben şu anda zerrece sevildiğimi hissetmiyorum... hiç umrunda değilim onun sanki... kendi halinde yaşıyor... bu arada ne yüksek lisansı bitirdi, ne sınavı kazandı o dönemlerde. şimdi yeniden sınav açılmış ve her boş anında ders çalışcam diye gidiyor yanımdan.. izinler kapalı ama açıldığında ilk fırsatta izin alıp ders çalışcam diye gideceğinden de eminim...

bu sevgisizlik hissi her geçen gün daha çok evliliğimi sorgulatıyor.. yatakta da hissediyorum bunu:KK14: hani şöyle bir bakış olur aşk dolu, ne bileyim bir okşayış, bir kokumu içine çeksin... yok böyle şeyler... afedersiniz film çekiyor sanki!! İlişkiden sonra kendimden bile nefret ediyorum o kadar aşktan sevgiden uzak oluyor ki...

Şimdi düşünüyorum işte.. Bu evliliği neden devam ettireyim ki diye... Yuva kurmak zor yıkmak kolay tamam da ben evliliğimi yuva olarak tarif edemiyorum ki...

Eşimin iyi huyları da var yemek temizlik olayına evde ise %80-90 yardım eder, eğer ki evde yoksa ve ben yapmamışsam hiç dert etmez niye yemek yok yada niye ev dağınık diye.. Ütüsünü kendi yapar, ailesi için benle hiç tartışmaya girmedi, ailesine para yedirme derdi yok, kıskanç yada kısıtlayıcı değil, sadakatsizliğini yakalamadım...

Kafam çok ama çok karışık :KK51:
Birbirinize aşık olacak kadar sure tanimamissiniz ki, neden bu kadar hizli evlendiniz anlamadim inanin! En basindan temeli zayif atmissiniz! Hayirlisi olsun hakkinizda
 
Neden süre bu kadar kısaydı, böyle evlenenler tanıdım ama bildiğin kör kütük aşıklardı 1 gün bile ayrı kalamayız diyerek evlendiler 3 ayda ama sizde öyle bi aşk da sezmedim
 
Üzüldüm,çok zor bir durum. Sevgisiz evlilik nasıl yürütülebilir ki? Eşinin kişiliği de değişmezki.
Bir de insan gerçekten maddi kısımlar mı ön planda yani erkek açısından mantık evliliği mi diye düşünüyor.Ben okurken ona yoğunlaştım nedense.
Ailesi de maddiyata çok önem veren pinti insanlar... Ben sevgi hissetmiyorum... Sadece her anlamda kullanıldığımı hissediyorum artık...
 
Benim tanışma ve nikah arası 1,5 ay. Aslında 5 ay gibi bir süredede tanınabilirdi ancak sende zaten farkındasın "özledim, yanımda olsan şöyle öper böyle severdim." Gibi boş muhabbetlerle geçmemeliydi.

Herneyse bazıları, "Eve para getirsin, fazla hir gür cıkartmasın, ev isinede yardım ediyorsa, karışmıyorsa bana gerisi olsun okadarcık." Şeklinde düşünebilir ve mutluda olabilir. Bu da bir seçenek.

Ev islerine yardimci olmasi, beni kisitlamamasi, yemek hazir degil diye firca atmaması güzel (olması gereken) şeyler ama bir lutuf olarak görmüyorum acikcası. Sirf bu yuzden evlilik surdurulmez derdin ev isiyse maaşın iyiymis yardimci tutarsin.


Ruhumu doyurmuyorsa o adam, benimle birşeyler yapmıyorsa, benimle gezmekten keyf almıyorsa, her firsatta kacmaya calisiyorsa, sevgi namina birsey hissetmiyorsam o adam bayram temizliğni tek basina yapsa nolur?
 
Neden süre bu kadar kısaydı, böyle evlenenler tanıdım ama bildiğin kör kütük aşıklardı 1 gün bile ayrı kalamayız diyerek evlendiler 3 ayda ama sizde öyle bi aşk da sezmedim
İşte o Zaman hep bu soğukluğunu mesafeye bağlıyordu, tlfda sürekli aşkım keşke yanımda olsandan başka cümlesi yoktu.. Ben lisede eşime aşıktım ama çok ulaşılmaz geliyordu o Zaman. Yıllar geçip karşılaşınca o da pat diye evlenelim falan deyince hayatımın en büyük basiret bağlanmasını yaşadım. İşte her konuşmada da aramızdaki soğukluğu samimiyetsizliği mesafeye bağlayınca o Zaman , bende de ona karşı çok büyük bir beğeni olduğundan öyle kabul ettim...
 
Merhaba ,

O kadar bilinçli yazmışsınız ki,tavsiye de bulunamıyorum.Bence bir süre yalnız kalıp karar verin.
En güzeli bu olur ama öyle bir imkanım yok... Bu dediğini en erken aralık ayında ve hatta belki haziran ayında yapabilirim....
 
Back