Geri Dönüşüm Gündeliği

Alıcı olduğunuz sürece, hayatınıza sürekli sizden almak isteyen ve sizin bu enerjinizden hoşlanmayıp, sizden uzaklaşan insanları çekeceksiniz haberiniz olsun. Çünkü çekim yasası gerçekten var.

Kendileri istediği için bir işi yapan, ama karşılığında sanki size bir iyilik yapıyorlarmış gibi davrananlar, hatta siz bunu güya iyiliği takdir etmediğinizde üstüne birde bozulanlar var ya, İşte onlar tam bir alıcı, çünkü sizden istediği takdiri almadıkları ana adı üstünde ALMAMIŞ oluyorlar.

İnsanlık tarihinde daha bir kişi bile sadece başkasına yardım olsun diye bir şey yapmadı, yapamaz da. Aklınıza gelebilecek her türlü iyi insan, ulu insan, lider yönetici, arkadaş, anne baba, hep önce kendileri için yaptılar. İlle elle tutulur bir karşılık bekledikleri için değil belki, ama tatmin olmak, vizyonlarını gerçekleştirmek için yaptılar, her ne yaptılarsa.

Alıcıdan vericiye geçişim, Bencilleşerek oldu. Yani önce ben demeye başladım. Biliyorum kafanız allak bullak oldu. Çünkü deminden beri, alıcı olan bencildir gibi bir şey sanıyordunuz. Aradaki fark aslında çok basit: “ Hep bana ile Önce ben sonra sen” arasındaki fark gibi.
Vericiler Alma-Verme işini mükemmel bir harmoni içinde yaparlar.

Dengeyi sağlayan Bakış açısı ise “ Ben bunu yapmak istiyor muyum?” sorusunda gizlidir. Yani bencil olacağız ki, benden isteneni verirken muhasebe tutmaya başlamayalım.


Eğer bir ilişkide sadece ve sadece hissetmek istediklerinize odaklanırsanız, hem kendinize hem de karşınıza çıkan insanlara bir fırsat tanımış olursunuz. İstediğiniz ilişkide, sadece NE HİSSETMEK istediğinize odaklanmanızı öneriyorum. Evrenin işi o zaman o kadar kolay oluyor, size o kadar hızlı getirebilme imkanı doğuyor ki, siz daha farkında bile varmadan kendinizi bu ilişki içerisinde bulabiliyorsunuz.

Benim bu keşifler sonraki listem neydi derseniz?

“Kendisi gibi olmak isteyeceğim, benim gibi olmak isteyecek bir kadınla, huzur dolu bir ilişki.”

Burada asla bir elmanın iki yarısı olmaktan, tamamen aynı olmaktan falan bahsetmiyorum. Bahsetsem zaten başından beri yazdıklarımla çelişmiş olurum. Benim size bahsettiğim birlikte büyümek ve gelişmek. Şu anda yaşadığımız da aynen böyle bir ilişki. Atla deve değil, biz becerdiysek sizde becerebilirsiniz. Sadece ve sadece hislerinize odaklanın yeter.

Aykut Oğut
 
Canlarım. Bitaaanelerim benim. Aşkla, huzurla, kolaylıkla ve keyifle dolu muhteşem bir hafta olsun

Kendimi şahane hissediyorum. Bütünümle, 100/100 alı kabul ediyorum. Haftasonu online seans aldım, bilinçaltıma ittiğim korkularım, tramvalarımla yüzleştim adeta. Pamuk gibiyim . Herşey dilediğim gibi. Neler yapabilirim, başkalarına nasıl katkı sağlayabilirim birlikte görücez elbet.

Kendimi bir hediye olarak alıp kabul etmek neler yaratır?
Seçtiğim hayatı yaratabilmem için neler mümkün?
Bunun için hangi kapasitelerimi ve yeteneklerimi ortaya çıkarmam gerekir?
Atmam gereken ilk adım nedir?
Şuanda bunun olmamasına sebep olan ve açığa çıkan ne varsa herbirinin yaratımını godzilyon kez iptal ediyorum.

Bundan daha iyi nasıl olur?
 
Geçen hafta çok sevdiğim ve uzunca zamandır haber alamadığım bir kız arkadaşımı düşünüp "napıyor acaba" diye geçirdim aklımdan. Bugün "tesadüfen" ( ki geçen hafta sosyal medyadan baktığımda bulamadım) karşıma çıktı. Geçen hafta aklımdan geçti napıyosun diye mesaj aldım. O kadar mutlu oldum ki. Bu nedir ve nasıl oluyor, işleyiş nasıl bilmiyorum ama artık hissime ve algıma çok daha fazla güveniyorum. İşlerim yolunda ve herşey olması gerektiği gibi.

Akıştayım. Sadece izliyorum.

Öğlen bahçeye çıktım. Gökyüzü tepemde, güneş yüzüme vuruyor. Elimde sevdiğim ve çokça kahkahara atarak okuduğum kitap. Ben nasıl bu kadar şanslı oldum? An'da olmak, geçmişin yükünden geleceğin belirsizliğinden sıyrılarak bir hayat yaşamayı seçiyorum.

Bu hayatı heba etmicem.
 
Süsümden bir gram ödün vermediğim bir günden selamlar efendim.
Günümüz aydın ve baldan tatlı geçsin. Geçsin ki gül yüzlerimiz de şahaneler açsın, çünkü biz buna değeriz

Yazmak istediğim çok şey var ancak nasıl toparlayacağıma dair bir fikrim şuan için mevcut değil. Belki word dosyasına kaydedip akabinde buraya aktarabilirim. Katkı sağlayacağını umarak yine soruyla son verelim satırlarımıza.

Ne olmadınız ve neyi alıp kabul etmediniz ki eğer kabul etseydiniz hayatınız çok daha farklı olacaktı?
Sizin için mümkün olduğunu düşünmediğiniz ancak EĞER olasılıklara izin vermiş olsaydınız çok başka bir realite yaratacak neler mümkün? Şuanda açığa çıkan ne varsa yıkıp yaratımını iptal eder misiniz lütfen? EVET!!! ( yazar burada sağ elini yumruk yapıp havaya kaldırıyordu)

Sorun ve algınıza/ enerjinize bir bakın. Lütfen!
Tek bir kez sormak yetmez. Defalarca. Hayat sizin, seçim sizlerin. Sizlere güveniyorum.

"Güzel günler göreceğiz çocuklar"


Sevgilerimle.
 
*Bugün hayatımı tümden değiştirecek istediğim muazzam yaşamı yaratacak farklı olan neyi seçebilirim?
*Bugün hayatımda neşe, kolaylık ve özgürlüğü yaratabilmek için ben ve bedenim hangi enerji alan ve bilinç olabiliriz?
*Bugün hayatımda daha fazla para, daha fazla sosyal ilişki yaratabilmek için ben ve bedenim hangi enerji alan ve bilinç olabiliriz?
*Yaşamını değiştirmek için daha önce seçmediğiniz başka hangi seçenekleri seçebilirsiniz? Ve bunun kolaylıkla olması için neler mümkün?

Bundan daha iyi nasıl olur?
 
Gerçek, Yaşamınızda "karışıklık ve sıkışıklık" yaratmakla ilgili neyi seviyorsunuz?
Bu durumda olmanın size sağladığı kazanç ne?


Bu durumda olmak sizi neyi yapmaktan, neyi olmaktan alıkoyuyor?
Ya da yapmak istemediğiniz veya yapmadığınız ne için mazeret oluyor?
Ortaya çıkan her şeyi yıkıp yaratımını iptal edin lütfen.

Birçok insan yapacak daha iyi bir şey bulamadığı veya bir şeylerden kaçınmak için kendini meşgul edecek durumlar yaratır. Veya kendini anlamlandırmak bir şey yapabildiğini veya problemleri kolaylıkla çözebildiğini göstermek için sorunlar yaratıyor.

Bir "problem çözücü" olmaya çalışmanızın değeri nedir? (Eğer kendinize ben bir "problem çözücü"yüm diyorsanız, her zaman çözecek bir sorun yaratmanız gerekir!)
 
Sizinle bugün çok değerli ve benim için "mucize" olarak tanımlayabileceğim bir şey paylaşmak istiyorum.

2 gün önce çok sevdiğim bir arkadaşımla konuşurken " zaten olmazdı" diyerek bir konuyla ilgili yorumda bulundu. Bu durum bira zkendi içimde de çelişkiye düştüğüm bir şeydi. Ve telefon görüşmesinden sonra "zaten olmazdı" cümlesinin bana ağır geldiğini fark ettim zira içimdeki ses gayette olur diyordu. Bir araf sözkonusuydu.

Ofisin balkon tarafına geçtim sonra başladım sorgu ve suale;

Bir başkasının duygu ve düşüncesini kendi gerçekliğimden daha doğru, hayati ve gerçek kılmanın değeri nedir? Bunu alıp kabul ettiğim ve kendi gerçekliğimi yok saydığım tüm zamanları ve yerleri andlaşmaları, yeminleri, yargıları ve bakış açılarını godzilyon kez iptal ediyorum. ( POC.POD )

Bir kez. İki kez. Üç kez. Tekrarla..

Peki Zere yaptın da ne oldu?

Bu sabah " zaten olmazdı " yorumuna muhattap durum " zaten oldu" ..

Bingo!

Gerçek tüm duygu ve düşünceleriniz, yargılarınız, sonuçlandırmalarınız size mi ait? Gerçek, bu doğru mu? Yoksa bir başkasının hislerini ve yargılarını mı kopyalıyorsunuz?

Lütfen. Kendinize sahip çıkın! Herkesin herşey hakkında bir düşüncesi var. Mühim olan sizin ne düşündüğünüz ve hissettiğiniz. Hayatı kendi hislerinizle yaratacaksınız. Peki o halde yine soralım;

Nasıl bir hayat ortaya çıksın istiyorsunuz?
Hayallerinizin de ötesinde şahane bir hayatın olması için neler mümkün? Ve eğer imkansız olarak tanımladığınız ne varsa eğer tüm olasılıklara izin verseydiniz hayatınızda nasıl bahar yaşanacaktı?

Nasıl? Daha rahat hissettiriyor mu?
Bundan daha iyi nasıl olur?
Başka neler mümkün?
 
Başkalarına gösterdiğiniz özeni kendinize ve bedenine de gösterin. En büyük günah, kul hakkı ise inanıyorum ki evrnede insan en çok kendi hakkına giriyor. Bunu seçmenin ve yaratmanın değeri nedir? hayatınızda tramva ve ddram yaratmanın nesini seviyorsunuz? Dram ve tramva yaratmadan da yaşamanın mümkün, kolay ve güvenilir olduğunu bilmek istiyor musunuz? O halde sıkı sıkıya sarındığınız şeyleri bırakarak işe başlayın lütfen.


1-Durumu netleştirin. Şuan ne oluyor? Ben nasıl bir durumun içindeyim? Sorguluyorsanız zaten içinde bulunduğunuz durumdan hoşnut değilsinizdir.
2-Kabul edin. Direnmeyi bırakın. Direnç ve bariyerlerinizi aşağı indirin.
3-Neler yapabilirsiniz? Önce tutumu değiştireceksiniz.
4-Değişime izin verin. Olasılıkları görün ve harekete geçin.
5-Seçim sizin, hayat sizin..
 
Tüm sorun ve problemlerin içinden çıkılmaz hal almasının en büyük sebebi olarak durumun iyiletirileceğine olan inancın eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorum ve bu düşünceyi destekler bir kaç şey paylaşmak istiyorum:


Örneğin İncil’de;
“İmanla edilen dua hastayı iyileştirecek ve Tanrı (Rab) onu ayağa kaldıracaktır.” (Yakup’un Mektubu bölümü; 5: 15)

“…Size doğrusunu söyleyeyim, kim şu dağa, `Kalk, denize atıl!' der ve yüreğinde kuşku duymadan dediğinin olacağına inanırsa, dileği yerine gelecektir. Bunun için size diyorum ki, duayla dilediğiniz her şeyi daha şimdiden almış olduğunuza inanın, dileğiniz yerine gelecektir.” (Markos , 11:23-24 ve Matta, 21 : 23-24). (Ayrıca bkz., sf.: 14-15)

Konuya ilişkin olarak Kur’an ayetleri incelendiğinde, benzer bir vurgu görülmektedir. Örn;

“De ki: ‘O, inananlar için bir hidayet ve şifadır…’ (Fussilet, 44)
“Biz Kur'an'dan, müminler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz.” (İsra, 82)

Mümin, 60: “Rabbiniz şöyle dedi: ‘Bana dua edin, duanıza cevap (karşılık) vereyim… ”

Yazır (1979)‘ın ve Bilmen (1985)’in tefsirlerinde de vurgulanan söz konusu ayetlere göre şifa için gerekli ön şartın “inanmak” olduğu göze çarpmaktadır. Kur’an’da ve özellikle İncil’de söz edilen, inanca ilişkin vurgulamalar plasebo
etkisini çağrıştırması açısından dikkate değer görülerek aktarılmıştır.
 
harika şeyler yazıyorsunuz gördkçe okudukça içime umut doluyor..lütfen yazmaya devam edin
 
talena var olun e'mi çok mutlu oluyorum böyle dönüşlerden

Okuduğunuz kadarı ile farkındasınızdır ki bir çok eğitim ve seans aldım. Özellikle pandemi sürecinde daha çok içime döndüm ve çokça sorguladım. Bu süreçte de sosyal paylaşım sitelerinden uzak durdum iyi ki de yapmışım. Peki bu 1,5 aylık süreçte neler oldu? İşime hiç ara vermeden devam ettim. Ailemle yaşıyorum ancak bu dönemde erkek kardeşlerimde kaldım. Online eğitimlerim devam etti o dönem ve sürekli temizlik yaptım zihnimde bedenimde. Ve öyle bir an geldi ki herşeyden midem bulanmaya başladı. Hiçbir şey görmek okumak istemedim. Bunu eğitmenle paylaştığımda tam döngünün içerisindesin sabırlı ol söylemiyle atlattım onu da. Peki diyeceksiniz ki sonuç:

-Kardeşlerim 2 yıldır oturdukları evi satmaya çalışıyorlar 470-480 bin TL civarı veriyor arayanlarda. 15 dakikalık mesafe olmasına rağmen onlara gitmediğim için kırılıyorlardı bana hep. O eve gidip geldim ve online eğitim ve seanslar bitip babamın evine geçtiğim hafta ev 540 bin TL'ye satıldı.
-Ablam 3 gün sonra araba aldı.
-Patronum 1 maaş ikramiye verdi.
-1,5 yıldır alamadığım 5 bin TL borcumu tahsil ettim.

Hepsi 1 hafta içinde oldu. Ne değişmişti peki? Okuyarak, tekrar ederek başka bir olasılığın ve olasılıkların mümkün olduğunu gördüm ve buna can'ı gönülden inandım. 3 kg verdim. İnsanların bana bakışı, yaklaşımı inanılmaz fark ediyor. Ama zaten yapı olarak birilerine kin besleyen, kuyu kazan, kötülük dileyen biri olmadım hiç. Ancak şuan çok daha fazla değişti bakış açım. Biliyorum ben yalnızca tek bir şey sorumluyum; KENDİMDEN!


Ya sizler peki? Bunun ne kadar farkındasınız? Ve sorsak hep birlikte;

Hayatımda neyi, kimi kendimden büyük, hayati, değerli ve gerçek yaptım ki kendimi yaşayamıyorum? desek bu hayatımızda ne kadar alan açar? Buna izin vermeyen ve şuan açığa çıkan ne varsa yıkıp yaratımını iptal edelim mi? EVET!

Kendimizden başka herşeyi ve heryeri suçlayarak kendimize yarattığımız konfor alanının bize hiçbir katkısı yok olmayacak da. Bu hayat size aitse o halde neden iyi değilsiniz? Kim suçlu? Eşiniz, anne-babanız. Çocuğunuzdan hiç vakit kalmıyor mu yoksa? Gerçek, ya bu doğru değilse? Bir an bile olsa algılayın lütfen. Ya herşey çok daha fazklı olabilecekse ve sadece gönüllü olsanız yaşamaya. Lütfen..
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…