Gerçekten merak ediyorum..

Vallahi bu kadar basit cevaplar beni şaşırtıyor.
Misal nasıl bir cevap beklîyorsunuz?
Gerçekten anlamadım konuyu, çünkü okuyamadım. Aşırı uzun yazmışsınız ve bende ileri düzeyde Dikkat eksikliği sendromu var. Son sayfadaki kısa yorumlarda da Ata sporlarından bahsetmişler , yağlı güreş geldi aklıma, sakıncası mı vardıo_O
 
Insanlar kendilerini herkesten soyutlamayip, iliskilerini iyilestirmeye calistiklari icin, hayat arkadasiyla iliskisine emek verdigi icin, arakadaslik dostluk kurmak istedigi ve bu kisilerle sorunlar yaşadığında burada paylasip fikir aldigi icin, hayat sartlarinin getirdigi zorlukla basa cikarken destek aldigi icin kendine guvensiz, yari cahil (ilber ortayli mode on :)) mi oluyor? Bu kadar kendini dunyanin merkezinde gormek ne kadar dogru. Insaniz iste. Kiriliyoruz, kusuyoruz, seviniyoruz, uzuluyoruz, korkuyoruz ve.bunlari tek basimiza yasamak istemiyoruz. Ki bence boyle olmali. Kimse icin fedakarlik yapmadiktan, emek vermedikten sonra, yardimci olup teselli etmedikten sonra yasamanin ne anlami var. Tabi ki sinirlari korumak lazim. Ama bu demek degildir ki kimseyi takma, az bir sorun yasadin hemen birak git, kavga mi ettin git bisiklet sur amaan.. Bence bu akillilik degil basbaya bencillik.
 
Merhaba,
Yaklaşık, birkaç aydır takip etmeme karşın foruma yeni üye oldum. Gerçekten, her yönüyle beni hayretler içinde bırakan bir forum oldu. Yıllardır takip ettiğim, hatta ilk üyelerinden sayılarak pro üye seviyesine yükseldiğim birkaç forum olmuştu, fakat bu forum içlerinden en ilginci oldu.
Doğrusu forumların, "dertleşmek" için kullanılabileceğini ilk defa burada öğrendim. Çünkü, birkaç istisnayı es geçerek gennelleme yapacak olursak, burada herkesin bir sorunu ve daha da önemlisi bir arayışı var.
Oysa şimdiye değin, yeni çıkan telefon modelleri ya da elektrikli cihazlarda meydana gelen arızalar haricinde hiç konu açmamıştım.
Sizleri izleme sürecinde, ilk başlarda uçuk derecede şaşırıyor, inanmıyor ya da gün boyu kafamda bir film senaryosu gibi anlatılanları yeniden yaşıyordum.
Tuhaf ve açıklaması yetersiz olması halinde hepinize anlamsız gelecek bir ayrıntıyı fark ettim. Sorunlar, dertler ortaya dökülüyor ve hemen ardından yığınla cevap sıralanıyordu başlık altına. Buraya kadar her şey normal. Tuhaf olan, genel olarak açılan (özellikle bir derdim var başlığı altına) tüm konulara, tek tek değinmek yerine, topyekün bir açıklamanın sannımca yeterli olacağı gerçeğiydi. Öyle ki, bir kitap ismi bile tüm psikolojik yönden dertli insanların derdi olabilirdi.
Forumun aşırı derecede üyesi var ve sanırım hepsi de kadın. Dile gelen dertlerin merkezini ise "ilişkiler" oluşturuyor. Ve benim ulaştığım dertlerin devası çözümüde aslında açıklamış bulunuyorum. İlişkiler ile kafa yorulduğu müddetçe, dertler bitmez.
Edindiğim kabataslak özellikleri sıralamak istiyorum.
Öncelikle, hayatınızın merkezini ilişkiler oluşturuyor. En büyük sorunda bu. Bu eşiniz, arkadaşlarınız ya da aileniz olabilir. Hayatınızı onlara göre şekillendirmişsiniz. Bundan, onların isteklerine boyun eğdiğiniz sonucunu çıkarmayın. Tersine, onları yönetmek ya da en azından sizi rahatsız etmemelerini sağlamak istiyorsunuz fakat "onlar" diye bahsettiğimiz kişilerin, aslında çok daha farklı şeyleri dert ettiğini, ilişkilerden öte bir hayatlarının olduğunu unutuyorsunuz.
Sürekli ilişkilerden şikayet etmenizin nedeni, "insanlardan" öte bir kazancınızın, bakarak gururlanacağınız bir uğraşınızın olmaması. Bir futbol takımına ya da arabaya değer verseydiniz, böylece size sorun yaratmayacak, şekilden şekle girmeyecek, elle tutulur bir sevdanız olurdu. Fakat sizler, değer verdiğiniz ya da ilişki içinde olduğunuz insanın size verdiği değer kadar kendinizi önemli,değerli hissediyorsunuz. Bunun sebebi dediğim gibi, onları aslında bir nevi kötülük ya da iyilik tanrısı konumuna çıkarmanız. Eğer, dokunmaya kıyamadığınız arabanız, kendinize has zevk ve yalnız başına eğlenme tecrübeniz olsaydı, eşinizin ya da onun ailesinin söylediklerini, 120km hıza çıkarak veyahut patika yollarda şöyle bir tur atarak unutabilirdiniz.
Kendinize ilişkilerden daha öte zevkler belirlemelisiniz. Sadece size has ve kimsenin de onun seviyesine çıkamayacağı bir şeyler. Böylece eşiniz ya da arkadaşınız, bir başkasıyla gizli bir görüşme yaptığında veyahut sizi gerçekten kıracak eylemlerde bulunduğunda, "neyse artık, ben biraz basket oynayayım. Eğlenceliydin, şimdi yeni oyunlar bulmaz zamanı" diyebilirdiniz.
Üzülüyor, hatta belki asla tahmin edemeyeceğim derecede hastalanıyorsunuz çünkü, onu kaybetmeniz halinde elinizde kalacak hiçbir şey yok. İyi bir iş ve maaşınız varsa bile cesaretiniz, yalnız yaşamdan zevk alma bilginiz yok.
Sürekli üzgün olmanızın bir diğer sebebi de, bir gün kabul edip, hatta zevk aldığınız hayattan bir başka gün sıkılmanız. Bu dünyanın sanırım sarsılmaz kuralıdır. Bu yüzdendir ki, gönüllü esaret altına girmeniz hayatınızın hatası olacaktır. Yaşınız ya da gerçekleşme olasılığı kaç olursa olsun, insan uçuk şeyler ister, en azından geçmişe özlem duyup "ne için yaşıyorum, kazancım ne" diye düşünür. Böyle zamanlarda aklınıza Bruce Lee filminde gördüğünüz bir sahneyi canlandırma hissi doğduğunda, gidip bir uzakdoğu spor kulübüne yazılmanıza engel olmayac bir hayat yaşamalısınız. Bu engel eşinizde, ailenizde ya da bana göre dertlerin ve kendini hiçe saymanın en büyük nedeni olan bebekte olabilir. Kim 70 yıl boyunca bulaşık yıkadıktan sonra aynı yüze bakmaktan, gece yarısı ağlayan bir bebeğin 20 yıl sonra hiç sorunu kalmayacağını düşünerek saatlerce ayakta durmaktan yorulmaz, sıkılmaz ki? İnsansınız, kutsal bir ruh, Tanrının vücut bulmuş hali değil.
Kendiniz için yaşamayı bıraktığınız gün, kutsal bir anne ya da eş değil, içten içe tükenen, psikolojik sorunlar ile boğuşan, hayatı zindanda geçen, hayalleri bile bir süre sonra tutsak olan bir kimse oluyorsunuz.
Değer vermek noktasında da gördüğüm kadarıyla epeyce bir dengesizlik söz konusu. Piramitin en üstünü kendinize ayırmaz, ya da yanınıza birkaç kişiyi daha sıkıştırma çabasına girerseniz, hüsrana uğrarsınız. Ay'da bir buluşmaktan öte bir arkadaşlık ilişkisi yaşamamış olmama karşın, ben bile bunu tecrübe edinmiş durumdayım. Cidden, bir kişiyle aynı eve girmek, süresiz bir yaşantının altına imza atmak akla yatkın bir iş değil. Neden bir başkasına "eş" diyerek kendinizle denk tutmak için adeta yarış yapıyorsunuz?
Son olarak işim gereği çokça tecrübe etme şansı yakaladığım ilişki noktasında karşı tarafın düşüncelerine yer vereceğim.
Ben elektrikçiyim. Çok uzun yıllar sanayi ve benzeri yerlerde çalıştım. Ve bildiğim bir şey varsa o da, asla oğlanların sizler kadar olaylar üzerinde durmadığıdır. Onların, senden ya da ötekinden daha önemli dertleri, istekleri var. Merkezde kendisi, hemen ardında da bilgisayarı, tamir işi, kitapları vb yer alıyor. Sizin insan olduğunuzu çok şey beklememesi gerektiğini biliyor. Umrundada değil zaten. Sizden istediğini alıp, geri kalan zamanında zevk aldığı diğer işlerle uğraşmak istiyor. Dertlerinizle, kafasını bir an önce dinlendirebilmek için uğraşıyor. Eşinizin ailesiyle sıkça sorun yaşamanızın sebebide bu, onlarda sizinle aynı yoldan geçmiş ve sizden başka işi, derdi yok. Ben, oğlanların karşı tarafın ailesiyle uğraşmaktan yakındığını hiç duymadım. Sorun yaşasalar bile asla dert etmezler, çünkü kendilerine ait bir hayatları, kafalarında kurdukları bir dünya, özel zevkleri ve her ne yaparsanız yapın geçemeyeceğiniz değerleri var.
Bir de, güçlü olmaktan çok uzak olmanız diğer bir sorun. Güçsüzlüğü kendi hakkınızmış gibi görüyorsunuz. Bu yolla bir şeyleri kontrol etmek istiyorsunuz. Oysa, kimse ağlayan bir kişiyi görünce " ahh ne üzücü bir görüntü" diye düşünmez, tersine" hmm, bu kadar kolaymış yani, güç bende, otorite benim" diye geçirir içinden, "tamam, özüür" diye haykırmasına karşın. Karşı tarafın zayıf yönlerini sonradan kullanmak üzere, hepimiz hafızamıza kaydediyoruz. Onlardada aynı mantık geçerli. Oğlan olmaları zayıf, aciz olana karşı sempati duyduklarını göstermez. Zayıf olan tarih boyunca ezilmiştir. Bu devletler için de aileler içinde böyledir.
Çok fazla uzattım.
Simone'nin kitaplarını okuyun. Gerçekten sizi bir özgürlük sevdalısı, ormanların çocuğu yapacaktır.
Saygılarımla.
30623.jpg
 
Yahu sen buralarla uğraşacağına eğer gerçekten Özgür kadınlar hayalini kuruyorsan acilen orgutlen. Git kadın hakkını savun. Neden aynı işte çalışan bir erkek ve bir kadının maaşları aynı değil ondan bahset, kadının emeğinin, bedeninin sömürülmesine, istediği hayatı yaşamasına izin vermeyen bu toplumu sorgula. Ama kolay tabi klavye şövalyeliği.
 
Tersine, ben hatalar yapar fakat senin yorumlarına da yanıt verip çeker giderim. Alınmak mı? Asla. Cevap verdiğim için, hüngür hüngür ağladığımı düşünmüyorsundur umarım.
Küçümsediğim bir cümlemi söyle.


Ben seni anladım da sen bizi yanlış anladın.
Biz de hata da yaparız, aşık da oluruz.
Ama aşk dışında zevklerimiz de var.
Burdaki konulardan ibaret yaşamımız yok.
O,bu,su bana bunu yaptı uhuhuhuuu modunda üstümüzden düşen pijama, sismis gözler, dağılmış saçlar, arka fonda damar müzik mi hayal ediyorsun sen bizi? :)

Yok yani aramızda öyleleri de vardır belki ama bol kitap okuyup, sporumuzun, kahvemizin başında da derdimizi paylaştığımız çok oluyor..
 
120 kilometre ne yahu? 120 ile gidersen uçarsın ve bence haklısın, o hızda gidince aklına ölüm dışında ne gelir insanın, elbette ki görümce, koca düşünmez insan.
120'yle git de gör bakalım ne oluyor :KK70:
Bu forumda takılmak, espiri yeteneğinizi geliştirmiş. Ciddiyim. Alaya aldığın için sert bir cevap yazmak istiyordum ama fazlasıyla orjinal bir espiri yapmışsın. Güzel cevaptı.
 
O yüzden dedim ya, mutlu olduktan sonra sorun yok. Ağlayarak mutlu oluyorsa ne güzel, devam etsin. Ben mutlu olma şeklinden değil, mutsuz olmasına sebep olan sorunlara karşı takınması gerek tavırlardan bahsetmiştim.

iyide onuda genelleyemezsiniz zira o da hayat şekline kültüre yaşanmışlıklara bakış açısına vs vs.. değişkendir.. siz ısrarla hala sizin takındığınız tavır gibi tavır takınılması gerektiğini düşünüyorsunuz..

sizin profiliniz yorumlarnızdan yola çıkarak hayatında hiç aşık olmamış bir erkek görüntüsü izlenmi verdi bana

( ki burdaki aşk sadece karşı cinse duyulan aşk değil) sanırım sadece bilgisayar oyunlarınıza aşkla bağlısınız insanları sevmeyi ve güvenmeyi deneyin ..
 
anime dunyasina ve okudugun kitaplardaki satirlara fazla kaptirmissin kendini gibi ama tabi ki de hakli oldugun yerler var. ama anlamadigim neden gerek duydun boyle bir yazi yazmaya.. herkes ustune geliyor su an. degdigini/degecegini dusunuyor musun zamanini ayirip su yaziyi yazdigina ve hala yorumlara cevap vermene
 
anime dunyasina ve okudugun kitaplardaki satirlara fazla kaptirmissin kendini gibi ama tabi ki de hakli oldugun yerler var. ama anlamadigim neden gerek duydun boyle bir yazi yazmaya.. herkes ustune geliyor su an. degdigini/degecegini dusunuyor musun zamanini ayirip su yaziyi yazdigina ve hala yorumlara cevap vermene

bence yine bir sosyal deney vakası..
zira örnekleri hep futbol takımı, bilgisayar oyunları vs vs..
fikirleride düz mantık duygusal hiçbir durumu yok arkadaşın ..
 
Ben seni anladım da sen bizi yanlış anladın.
Biz de hata da yaparız, aşık da oluruz.
Ama aşk dışında zevklerimiz de var.
Burdaki konulardan ibaret yaşamımız yok.
O,bu,su bana bunu yaptı uhuhuhuuu modunda üstümüzden düşen pijama, sismis gözler, dağılmış saçlar, arka fonda damar müzik mi hayal ediyorsun sen bizi? :)

Yok yani aramızda öyleleri de vardır belki ama bol kitap okuyup, sporumuzun, kahvemizin başında da derdimizi paylaştığımız çok oluyor..
Abarttığın kadar olmasada, şahsen buralara yazılan "ilişki" temelli yaşanan sorunların onda birini yaşamadım, izinde vermem.
Esprilere cevap verip ciddi yorumlara cevap vermemen :KK70:
Çok verdim, hatta yorumlarımın çok uzun olduğu ile ilgili yazanlar bile oldu. Ayrıca, şöyle bir geriye dönüp bakarsani herkesin zaten alaya aldığını, epiri yapmaya çalıştığını görürsün. 10 mesajdan 8'i böyle.
 
anime dunyasina ve okudugun kitaplardaki satirlara fazla kaptirmissin kendini gibi ama tabi ki de hakli oldugun yerler var. ama anlamadigim neden gerek duydun boyle bir yazi yazmaya.. herkes ustune geliyor su an. degdigini/degecegini dusunuyor musun zamanini ayirip su yaziyi yazdigina ve hala yorumlara cevap vermene
Şu anda değmediğini düşünüyorum fakat bunu bilemezdim. Neyse, önemi yok. Anime ve hayal dünyama ilişkin yapılan onlarca yorum olduğundan, bu kısma cevap vermeyeyim boşuna.
 
X