Gelin birlikte bir e-kitap yazalım :)

[COLOR="red"]Uzandı, baş ucundaki komidinde duran mp3 çalara. Dostuydu onun.İnsanlarla pek bağrışmaz, dertleşmez, sıkıldıkça,üzüldükçe hatta sevindikçe de onu dinlerdi kulaklıklarını takıp.5 dakika sürmezdi bulutların dağılması. Müzik zevkine baktı parçaları atlata atlata.Gülümsedi."Müzik zevkim bile sanki birden çok kişiye ait gibi. Dedemle dinlediğim taş plaklardaki klasik Türk müziği, ses eğitimi alan ve onu da mutlaka alması için ikna etmeye uğraşan sıra arkadaşının çalıştığı Türk sanat müziği, rock -ki bazı parçaları beni ancak bu kadar anlatabilir- dediği, klasik müzik -ruhunu bazı bazı teslim ettiği- türküler....can koparan, çiçek açan..." Yine aynı şeyi yaptı her zamanki gibi, ruhunu bir o bir bu tarzla temizledi dinleye dinleye, bir sarkaç gibi gitti geldi bir ruh halinden öteksine hatta düşünceden düşünceye. Sanki her müzikte bir başka insan oluyor ve evrenle empati kuruyordu.Seviyordu kendini. Herkesi anlayabilen her şeyde güzellik bulabilen biriydi. Kendinin en sevdiği ve en çok zararını gördüğü özelliği insanları kolay anlaması hatta hak vermesi kendi aleyhine konularda bile ve onlarla kim kimi ezer-üzer yarışmalarını görse de kazanacağını bilse de girmemesi. Zaten ailecek öyleydiler. Ama hep yüzlerine açıkça ve samimi fikirlerini söyleyen insanlardılar şimdi de olduğu gibi.Bu açıklık zarar veriyordu. Keşke herkes aynı olgunlukta olsaydı
 
Son düzenleme:
Yeşilkurbağa, goblenci nerdesiniz? Haydi, siz de katılın tüm hanımlar!
 

Teşekkür ederiz.Çok keyif alıyoruz.Harika yazmışsın sen de.Aramıza hoşgeldin.Devam edelim.Vazgeçmek mümkün olmasın!:)
 
(Sahne değişisin, seyirci merakta kalsın biraz, kimdi telefondaki??  ) Poğaçalarla portakal sularını bir çırpıda mideye indiren kızlar, Yağmur’un odasında oyun oynamaya gider gitmez Gülsen birer Türk kahvesi yapıp getirdi ve Aylin’i sıkıştırmaya başladı, “Mithat aradı akşam, ne saçmalıyorsun Allah aşkına sen, yine mi sevilmiyorum tripleri, mektup falan bırakmışsın adama, saçmalama kızım, bu devirde hangi adam böyle sahip çıkar size, bir lokmacık çocukla bu şehirde zor yaşarsın, ben evlenmek için baskı yap dedikçe sen inadına bir de terk etmeye kalkıyorsun adamı…”
“Abla yapma, lütfen karışma, bilmiyorsun neler olduğunu, sana dışarıdan hoş gözüküyor, dayanamıyorum abla onun emir eri olmaya artık… Sen devamlı seni eleştiren, hiçbir şeyini beğenmeyen, köpeği kadar bile değer vermeyen bir adamla evlenir miydin… Eniştemden başka erkek bilmiyorsun da herkesi onun gibi sanıyorsun. Gerçi o da uzak yol kaptanı olmayıp hep senin yanında kalsa nasıl olurdu Allah bilir ya, 6 ayda bir görüşünce hep canım cicim tabii…”
“Onu bunu anlamam Aylin, ben Mithat’a söyledim, şimdi Tuğba bende kalıyor sen gidip bir güzel hazırlanıyorsun, akşam gelecek seni almaya, gidin bir yemek yiyin, özür dile adamdan; bana da şükret; ‘Aylin seni seviyor aslında, saçmalamış işte’ falan deyip yumuşatmaya çalıştım”
“Nee, abla n’aptın sen yaa… Hayır yemeğe falan çıkmam, abla onun benden özür dilemesi gerek, beni ne duruma düşürdün, yeter ama artık, karışmasana işime, hala bana küçük çocuk muamelesi yapıyorsun, benden 4 yaş büyük olman her şeyi senin bildiğin anlamına gelmiyor! Tuğbaaa, Tuğba hadi kızım gidiyoruz…”
 
Son düzenleme:
Aylin sinir içinde kızını alıp sokağa fırlamıştı, o anda canı nefes almak istemiş, dört duvar arasına katlanamayacağını düşünmüştü. Biraz ilerlediler, Aylin parka saptı, kuzeniyle oyundan koparıldığı için surat asan Yağmur birden sevindi. “Haydi kızım sen git salıncağa bin, ben şurada oturacağım biraz…” Aylin karmakarışıktı. Hep böyle oluyordu, bir anda parlıyor, sevdiklerini kırıyor, sonra da nasıl özür dileyeceğini bilemiyordu. Şimdi de, ablasının evde sessizce ağladığını biliyor, geri dönüp özür dilemeyi ve sarılmayı düşünüyordu. Gülsen nasıl olsa affeder onu tombul kollarıyla kucaklardı. Ama hayır biraz olsun hayatına karışmamayı öğrenmeliydi, iyiliğini düşünüyorsa tek yapması gereken buydu. Ne yazık ki ona bunu anlatabilmek şimdiye kadar mümkün olmamıştı.
 
Verdi numarayı istemeye istemeye, imalı bir "yaz bakalım"la. Kerem "Tafralanıp durma istersen! Kadının elinden tatlısını bile yedik, yakışır mı sekretere aratmak? Yok şu anda zaten.Ayrıca arasam da seni ilgilendirmez.Artık benimle bir geleceğin olması fikrinden vazgeçtiğini sanıyordum.Bunu ikimizin de anladığına inanarak seninle görüşüyorum."
-"Aşk olsun Kerem! Şu kadarcık nazımız geçmesin mi, takılmayalım mı sana, sormayalım mı ne olup bittiğini hayatında?"
-"Sorma! Senin soruların hep aynı istasyona götürüyor bizi."
-"İkiniz de arkadaşımsınız"
-"Onunla ya da başkasıyla, aramızda birşey var ya da yok, karışmanı istemiyorum! Seninle bir geleceğimiz yok, koy bunu kafana!"
-"iyi iyi anladık, ama söyleyeyim Aylin bir başkasıyla beraber! İlişkisini bozma.Arkadaşımın üzülmesini istemem.Senin de! Yine de yapabileceğim birşey olursa sana yardımcı olurum."
-"Hoşçakal!"
Anlamıştı Kerem Nurten'in niyetini, bu olası ilişkisine de sızacaktı. Bu kadın ihtimal sıfırlayıcı gibiydi.Değil yaşamak, hayal etmek bile imkansızlaşıyordu, el atıyordu her ilişkisine. Yurt dışında okurken de evini aradığında telefona bakan kız arkadaşına,"Kerem'in kız arkadaşıyım"demişti...
 
Son düzenleme:
aylin uyanalı epey olmuştu ama nedense yataktan kalkası yoktu bugün
gözleri tavanda birkaç saat süren bir düşünce maratonundaydı
birden tavanın beyazlığında bir lekeye gözü ilişti.bembeyazlık nasıl da belli ediyor üzerindeki her pisliği dedi.
ve sanki yapması gereken çok önemli bir işi var da geç kalmış gibi fırladı yataktan
 
bir an içi acıdı,gözlerinin sulandığını hissetti.inanılmaz bi rüzgar esti perdeler delice uçuşuyordu pencereyi kapatmak için buğulu gözlerle pencereye doğru yürüdü.camı kapattı karşı köşke birilerinin taşınndığını gördü ve çok şaşırdı.uzun zamandır boştu orası.uzun boylu,kumral... bir an bakıştılar ama bu uzun sürmedi yakışıklı gencin yanına arabadan inen bi bayan yanaştı.....
inş olmuştur ayla
 
Kızlaaarrr! nerelerdesiniz? Ben hastaydım yeni döndüm, akşama yazalım birşeyler.Dönün yuvanıza, bu kitap burada bitmez! Öptüm hepinizi:)
 
Kerem'di telefondaki ses. Patron adayı değil ama içini titreten bir erkek sesi algısıydı kulağındaki.Bu kez daha ciddi ve mesafeli duracaktı her ne kadar buna kendi de inanmasa da. Kerem çok nazikti.Çok sıcak.İçten olduğu şüphe götürmüyordu sesinin.
-"Merhaba! Bu saatte arayan münasebetsiz benim, Kerem.Şayet beni ekip yeni bir iş bulmadıysan uykudan uyandırmış olabilirim."
-"Henüz ekmediysem de dünkü çalışan değiliz, en son hangi yıl kuşluk vakitlerinde uyandığımı hatırlamıyorum."
-"Eyvah! Kahvaltıdan önce aramak istemiştim ama yetişemedim anlaşılan"
-"Yetiştin, bu ne anlama geliyor anlamasam da!"
-"Ohh! Şey, yani,Tuğba'nın tatlısına teşekkür etmek istedim, çok beğeneceğine inandığım bir kahvaltı davetim olacaktı."
-"Hımm, çok naziksiniz ama hiç gerek yok, kendinizi borçlu hissetmemelisiniz."
-"Bırakın da ben karar vereyim kendimi kime borçlu ya da yakın hissedeceğime.Hayatımda ilk kez bir çocuk bana bu kadar içten bir edayla kendisi için önemli bir yiyeceğini ikram etti ve benim bütün tatlıyı bitirmeme hiç bozulmadan üstelik sanıyorum keyifle izledi"
 
Son düzenleme:
-"Peki Kerem Bey, davetiniz kabul edildi.Madem gerekçesi Tuğba, itiraz etmesem iyi olur.Peki nereye gidiyoruz?"
-"At çiftliğine! Kahvaltısı muhteşemdir.Atları ve doğası da!
-"İlginç olacak! Kaçta ve nerede olalım?"
-"Evde bekleyin, hemen geliyorum!"
-"Pe.."ki diyemeden telefon kapandı.Karşıdaki telaşı hissetmişti. Tuğba'yı kaldırmaya gitti o da hızla.Hemen hazırlanmalıydılar.
 
Son düzenleme:
hayatçım bende beklemedeyim birşeyler yazın yarın devam ederim :) öptüm hepinizi yeni bir soluk gelsin artık nerede herkes....


:) E hadi, ben başladım tekrar, hep beraber devam edelim. Yaa insanın kalbi bu kadar pıt pıt eder mi kendi ürettiğimiz hikaye için.Arkası yarın gibi birşey oldu çocukken radyoda takip ettiğim. İyi ki yazıyoruz bu hikayeyi.Acayip sardı beni.:dance:
 
Kapının zili çaldı , zaman ne çabuk geçmişti ,gelen Keremdi
"Merhaba" dedi geniş bir gülümsemeyle ,"merhaba Tuğba " Saçlarını okşayarak.Sonra Aylin'e bakarak "merhaba" dedi tekrar.
Birlikte arabaya bindiler, Aylin önce Tuğba' nın emniyet kemerini taktı sonra ön koltuğa geçti ,elini de arkaya uzattı, kızıyla el ele olmak heyecanını biraz olsun azaltıyordu.
Neler oluyordu, aşık mı oluyordu , hazır mıydı ? İçinden "Aylin artık kendini kandırma" dedi, "etkilendin bu adamdan " .
Sessizliği Tuğba bozdu .
-"Sizin çocuğunuz var mı ? "
 
_"Var!..demeyi isterdim seni tanıdıktan sonra" dedi Kerem, var olduğunu zannettiren kısa bir duraklamadan sonra. "Çocukların bu kadar sevimli ve candan olduklarını hiç farkedememişim."
-"Ne dedin?" dedi Tuğba böylesi soyut bir iltifatı anlamamanın verdiği 5 yaş doğallığıyla.
-"Siz anne-kız beni gülümsetmek için mi çıktınız karşıma? Yıllar var ki üst üste bu kadar gülmemiştim.Yani diyorum ki Tuğbacığım, sen çok şeker bir kızsın ve beni çok etkiledin. Yaptığın tatlıyı çok beğendim.Şimdi de ben sana kendi yaptığım bir yiyeceği değil ama iyi hazırlanmış bir kahvaltıyı sunmak istiyorum. "
-"Hi hi hi! Anne, teşekkür etmeliyim değil mi?"
-"Öyle görünüyor!"
-"Teşekkür ederim. Orda teyzemin çöreklerinden mi var?"
-"Hımm! O kadar iyi olmayabilir.Ama kahvaltıyı beğenmezsen bunu telafi edebileceğimiz başka bir şey var."
 
açıkçası arada karışıklıklar olduğunda biraz kopuyorum, 2 sefer oldu, birincide aylinin onbeş sene önceki hatıralarında yağan yağmur o günmüş gibi anlaşıldı, ikincide de mithat akşam gelecekken sabah geldi... ama üzerine yeniden yazıldıkça, karışık kısımları görmezden geliyorum, yeniden havaya giriyorum, bir süredir karıştı ve üzerine de kimse yazmadı diye üzülmeye başlamıştım şimdi tekrar toparlandı, ben de yakında başlarım tekrar yazmaya... bu güzel yazıları yazan elleriniz, yüreğiniz dert görmesin, görüşmek üzere...
not: geçmiş olsun aylacım...
a.s.:enbuyukkk:
 

15 yıl önceki yağmuru anımsatmışsın ama dikkat edersen Aylin o gün yağmurlu havaya karşın şemsiyesini bırakarak dışarı çıkıyordu, özellikle ıslanmak, yağmuru iliklerine kadar çekmek için. Aradaki mesajlarda atlamalar olmuş,parkta filan ama gün yağmurlu bir gün olarak başlamıştı.
Hem önemli değil biz konuyu oluşturalım sonra mutlaka en baştan okuyup herbirimiz birbirimizin görüşünü alarak kendi mesajlarımızda editleme yaparak bütünlüğü sağlarız yeniden, herhalde kimse ekleme-çıkarma gibi düzeltmelere karşı çıkmaz, ortaklaşa oluşturulan bir güzellik ne de olsa. O kadar hata kadı kızında da olurmuş. Sen devam et yine de çok güzel yazıyorsun, iyi birşeyler üretiyoruz hep beraber.:)
Geçmiş olsun mesajın için de çok teşekkür ederim şeker.Şeniz
 
ara sıra kıkırdayan tuğbanın sesinden başka bir ses yoktu arabada. bir müddet sonra oda yol boyu süren ağaçların rüzgarla sallanasına dalıp gitti. sesizliğin ikisde farkında değildi. kendi beyinlerindeki ses , kalplerindeki gümbürtü onları yeterince boğuyordu zaten.
aylin bu günü umarsızca güzel bir şekilde yaşamak istiyordu. nede olsa bug ün onun doğum günüydü. ve bunu bir hediye olarak kabul etmişti. o kadar kaygılı günün ardından böyle bir fırsatı kaçırmak istemişti.
mithat ona geldiğinde elindeki gülleri, doğum günü için getirdiğini düşünerek içinde bir sızı belirmişti . ona haksızlık mı yaptım acaba diye düşünmüştü. her ne kadar arasında solgun yapraklarda olsa alışkındı bu tür şeylere. zaten mithatın yaptığı çoğu olumsuzluğu görmezden gelmişti.
 
bende varım kızlar. ben geldim hoş geldimmmmma.s.

Hoşgeldiiiiinnn:)


Kızlar 2 gün sonra yoğunluğum azalıyor.Artık aksilik çıkmadıkça her gün yazarım.İhmal etmeyin sakın siz de yazın her fırsatta. Bizi ve yaptığımız işi seviyoruuummmma.s.
 

hayat nedir. bir akarsuyun içinde sürüklenmekmi. rüzgarın savuruşuna kendini bırakmak mı. nedir bizim elimizden gelenler. nedir bizim elimizden gelmeyenler. kadare bırakmak mı her şeyi . yoksa ipleri sıkıca tutmakmı. nedir benim bu yaptığım. mithatı bırakırken ondan ayrılırken ki ipler , keremi görünce neden gevşiyor. hayat dur. elimde kal. sana sahip olmalıyım. ne olur kalbim beynimden habersiz bir yere gitme. yeni maceralara sürükleme kendini. ben artık iki canlıyım. benim iki kalbim var artık. savunmasız, tazecik bir kardelen gibi , başını kara , soğuğa aldırmadan çıkaran şu hayat dolu minik meleğimi üzecek, yıpratacak şeyler yaptırtma bana. yalvarıorum sana kalbim ne olur beni bekle.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…