Gelin birlikte bir e-kitap yazalım :)

Çok da uzak olmayan restorana yürürken Aylin’in gözü karşı çaprazdaki, arkadaşının işlettiği kafeye takıldı. Nurten’in babası öldüğünde ona Kapalı Çarşı’da işlettiği 30 yıllık esnaf lokantasını bırakmıştı. Nurten’se hayattaki tek dayanağı babasının ölümünü biraz zor da olsa atlattıktan sonra ederinin altında bir fiyata elden çıkartmıştı o yeri. Dayanamıyordu kendisine hem anne hem baba olmuş Muharrem Efendi’nin anılarıyla dolu dükkanda durmaya. İşletse bayan olması hiç bir şeyi değiştirmez gayet de başarılı sürdürürdü bu baba mesleğini, çünkü çocukluğunu Kapalı Çarşıda geçirmiş bir kadın olarak kimseden çekincesi yok, hatta pek çok erkeğin eline su dökemeyeceği kadar güçlü kuvvetli ve mert bir kadındı. Ama olmadı, duramadı oralarda daha fazla. Şimdi bu her zaman dolu şık kafede, liseli gruplardan entel tayfasına, her gün alışveriş yapan zengin hanımlardan genç aşıklara, çok değişik insanlarla paylaşıyordu yalnızlığını. Ahh, dedi Aylin, keşke benim de böyle bi yerim olsa, kendime ait böyle bir kalem, kapısından içeri girdiğimde herkesin beni tanıyıp saydığı, kendime özgü dokunuşlarla süsleyebildiğim, her şeyiyle beni anlatan…
 
kızlar aklımdaki şeyin özeti şöyle:
aylin ve kerem, nurtenle karşılaşırlar. nurtenle keremin önceden tanıştığı ortaya çıkar, ama bu tanışıklık komşu yerlerde çalışmalarından değil, çocukluklarından kaynaklanıyordur. keremin babası kapalıçarşıda deri ticareti yapan bir adamken kerem büyüdüğünde işleri devralmış ve ilkin yurt dışıyla daha pek çok mal üzerine ticaret yapan küçük bir şirket açmıştır ve kısa sürede parlayan yıldızıyla çok yakında büyük bir holdingin başında oturması kaçınılmaz gözükmektedir. nurten akşam kafe kapandıktan sonra bu iki arkadaşına bir yemek hazırlayacağını söyler. akşam aylin ve kerem giderler. ikisinin arasındaki çekim artık dayanılmaz bir hal almaktadır. öte yandan kerem nurtenden hayli çekinmektedir. nurtense çok rahat gözükür. keremin nurtenden bu kadar çekinmesi, eskiden birlikte olduklarına dair bir soru işareti oluşturur aylinin kafasında. halbuki daha öğreneceği çok şey vardır, nurten ve keremin arasında, aslında onları sıkıca birbirine bağlayan geçmiş biraz karanlıktır. başta çok sevebileceğimiz bir karakter olan nurten aslında kereme ait bildiği bir sırdan ötürü onu devamlı sıkıştırmakta ve kendisiyle evlenmeye zorlamaktadır. zaten bu tarafta bir işyeri açmasının sebebi de kereme daha yakın olmaktır...haliyle kısa sürede arkadaşı ayline de düşman kesilir...
 
tabii siz istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz, ben sadece kendi aklımdakini yazdım... kitabı birlikte yazıyoruz sonuçta :)a.s.
 
ee latifim, teşekkür etmiş gitmişsin, seni bekliyorum, köşedeki restorana öğle yemeğine gidiyorlar, ne yerler ne içerler ne konuşurlar, ya da sen ne yaptırmak istiyorsun başka kahramanlarımıza???:içelim:
 
yazdıklarınız bana yaprak dökümünü,Ferhunde'yi hatırlattı nedense?????hepiniz izliyosunuz ve etkilenmişsiniz galiba
 
aklıma bir şey geldi, buraya kadar yazılanlar bir dizi olsaydı hangi kahramanımızı kim oynardı??
ben aylin için dolunay soyserti öneriyorum, çok beğendiğim bir tiyatrocu ve aynı zamanda bana göre çok güzel bir kadın, üstelik kızıl saçlı...
nurten içinse sema şimşek geliyor aklıma, güzel ama sert ifadeli...
peki keremi kim oynardı kızlar??
 
a.s.belkide mektubumu görmeden önce yokluğumun kokusunu duymuş baktığı her yerde beni görüyordur. yada yanında olduğum zamanlardaki gibi beni hissetmiyordur arkadaşlar şimdiden yazanların eline sağlık diyorum görüşmek dileğiyle:teytey:
 

Hiç fena değil. Nurten'in getirebileceği rüzgarları KK nün ilişkiler sayfalarından ilham alarak da yazabiliriz sanırım:)
 
yazdıklarınız bana yaprak dökümünü,Ferhunde'yi hatırlattı nedense?????hepiniz izliyosunuz ve etkilenmişsiniz galiba

reklam aralarında zaplarken gördüğüm oluyor ama hiç oturup seyretmedim Bu karakter bizim ortak ürünümüz, her kadının gizilini yansıtıyordur olsa olsa.Ne de olsa temel duygular temel değerler var hepimizde ortak. Sen de katıl, sürükleyelim beraber
 
Aylin aklından Nurten'i geçirirken karşısında beliriverdi silüeti. Ama bir Aylin'e bir Kerem'e bakıyordu Nurten. Yakışıp yakışmadıklarını kontrol eden "Benden birşey kaçmaz" bakışı değildi bu. Kerem'in kolunu sıkıp "Nasılsın görüşmeyeli?" dedi, sonra Aylin'e göz atıp "Siz tanışıyor muydunuz?" dedi. Üçü de şaşkındı artık. "Nereye böyle? Gelin size birşeyler ikram edeyim." "Biz şu restorana gidiyorduk, başka zaman" dedi Kerem. Nurten "Benim için de değişiklik olur, ben de size takılayım o zaman" dedi. Sihirli anlar yerini acabaların uçuştuğu kararmış ruhlara teslim etti Kaygı denen illet beliriverince kimsenin tadı tuzu kalmadı. Nurten sürüklemeye çalıştı güya herşey yolunda edasıyla yemekte muhabbeti...
 
Hah! Bir cadoloz soktuk hikayeye.Bakalım ne zaman saç baş yolasımız gelecek:)))
 
nurten tam cadaloz ama bakalım daha hangi karakterler girecek devreye, ilerledikçe kimlerin iyi kimlerin kötü olduğunu daha iyi anlayacağız, ben çok keyif alıyorum alıyorum doğrusu, emeği geçen ve geçecek herkese ve başlatan aylaya çok çok teşekkürler tekrardan...
 
Kerem tatlıların peşi sıra hemen hesabı istediğinde Aylin daha da çok rahatsız oldu durumdan, kendi kendine: benden hoşlanmadı galiba, zaten adamın teklifinin üstüne atladım resmen, Allah kahretsin kendimi rezil ettim, diye söylenip duruyordu, bir yandan da hemen yanında oturan ve ara sıra sıcaklığını kolunda hissettiği bu adamın güçlü omzuna yaslanmamak için kendini zor tutuyordu. Öte yandan Kerem’deki bu gergin hal ve Nurten’le çocukluk arkadaşı çıkmaları bu iki eski aşığın arasında fazlalık mıyım acaba sorularını aklına getiriyordu. Restoranın kapısına doğru yürürken birinin hafifçe saçlarına dokunduğunu hisseder gibi oldu, arkasına dönüp Kereme baktığı sırada önden yürüyen Nurten “çocuklar bu muhabbet burada kalmasın, akşama sizi muhakkak kafeye bekliyorum, Kerem bilir, mezelerim meşhurdur, akşama bir güzel eğlenelim, anlaştık mı, gelmezseniz darılırım” dedi. Her ne kadar Kerem, “bayanlar beni yoğun bir öğleden sonra bekliyor, yorgun olacağım, siz kız kıza takılın, ama kafeden başka yere tek başınıza gitmek yok ha” diyerek şaka yollu kendini kurtarmaya çalışsa da , Nurten uzanıp Kerem’in elini tuttu ve gülümseyen bir yüz fakat son derece otoriter bir ses tonuyla “geliceksin Keremcim, aşk olsun, hem sen beni ne zaman kırdın ki”… Kerem ortamın ne kadar sıkıntılı olacağını bilmesine rağmen Aylin’in o yumuşacık saçlarına bir kez daha dokunma ve gözlerindeki denize belki de 3 saniyeden daha fazla dalabilecek bir fırsat bulma ümidiyle yumuşar gibi oldu. Aslında Nurten’in böyle baskı yaparak her istediğini elde etmesi sinirlerini bozuyordu artık, uzun zamandır bu kadına rest çekmeyi düşünüyordu ama babası hala hayattayken bazı şeyleri göze alamıyordu, üstelik Aylin de vardı şimdi, Nurten bir rezillik çıkarabilirdi. Aylin, “Nurten istersen akşama sen bana gel, Kerem Bey’i zaten işinden alıkoyduk bugün, hem benim de sana anlatacaklarım var” diye bir çıkış yapacak olduysa da, Nurten itiraz etti, “geliyorsunuz dedim… “.
 
Son düzenleme:
"Kızıma söz verdim, bu akşam onunla evde vakit geçireceğiz. İstersen sen bize katıl.Benim evden çıkmam bu akşam mümkün değil" Kerem bir şok daha yaşadı."Evli miydi? Değilse bile çocuk...?" İşte bu hiç olmamıştı...Nurten "Başka akşam o zaman" dedi. Ayrıldı Aylin yanlarından.Kızı için birşeyler aldı.Eve gidip ayakkabılarını çıkardı.Koltuğa kaykılarak oturup ayaklarını gerdi. Hımmmm gevşemek güzel. Üstünü değişip mutfağa girdi. En sevdiği tatlıdan yaptı kızına. Çizgi film CDlerini inceledi. Küçük hediye paketini kızının bulacağı bir yere sakladı.
 
İyi bir akşamdı.Sakin, huzurlu, candan. Nurten Kerem'i bırakmamış, ikna etmişti akşam yemeğine. Yemekte Aylin'den de konuştular. "Neden ona katılmadın?" dedi Kerem. "İyi olurdu belki, giderim birazdan..."Seni bırakmamı ister misin?" "Tamam" Kapıya vardıklarında loş bir ışık sızıyordu evden.
- "Yoklar mı,uyudular mı acaba?Zile bas, yoklarsa evine götürürüm seni"
Kapıyı birlikte açtılar anne kız. Gündüz gördüğü çılgın, emin kadın şimdi sevimli bir anneydi...
-Lütfen buyurun, buraya kadar gelmişsiniz, size bir kahve ikram edelim.
Kırık umudu bir de kendi girdi içeriye."Sanırım bir ahbap kazanmak üzereyim" diyerek
 
Eşyalar, giysiler, tarz sade,şık,içtendi...Huzurun eli değmiş gibiydi.
-"Eveeeeett işte bizim sihirli eller tatlımız. Mutlaka beğeneceksiniz. Çünküüüü bu tatlının tarifini kızımla birlikte uydurduuuuk! "Ta ta ta taaammm! "dedi küçük sevimli kız"
Ofisteki karşılaşmalarında olduğu gibi gülmüştü yine. Oysa ona göre çocuklar gerekliliklerini hiç düşünmediği,eksikliğini hissetmediği ayrıntı faktörlerdi. Nasıl olmuştu da böyle gülebilmişti
 
Hepimiz yazılarımızda güçlü bir kadın çizdik.Bekar ve çocuksuz bir kadının hikayesini yazmak çok kolay ama hayat bu kadar basit ve sorunsuz değil. Güçlü kadın birden çok işi birarada yürütebilen kadınmış gibi geliyor.Birden çok rolü taşıyabilen kadın. Bu kadının karşısında gerçek bir hayat ve gerçek başarılar olsun derim.
 
Bu cıvıl cıvıl akşamda Nurten bile huzursuzluk çıkarmayı başaramamıştı. Aylin Kerem’in evde olmasından hiç de çekiniyormuş gibi görünmüyordu, sanki daha o gün tanıştığı bu adam yıllardır o evde yaşıyormuş gibiydi. Dakikalar çabuk geçiyor ama Kerem’in aklına zaman zaman Tuğba’nın babasına ilişkin sorular da gelmiyor değildi. Banyoyu ziyaret etmek istedi, ancak burada durumdan emin olabilirdi. … ve onun traş makinası her şeyi açıkladı, yani Kerem öyle sandı. “ne biçim bir kadın bu!!” diye geçirdi içinden, “nasıl da ışık yakmıştı bana…” Halbuki Aylin O’nu terk ettiğini daha Tuğba’ya bile söyleyememişti. Evet Mithat Aylin’e bazen kaba ve değersiz biriymiş gibi davranabiliyordu ama açıkçası küçük kızı daima el üstünde tutmuştu. Tuğba belki babası gibi görmüyordu onu, fakat çok sevdiği ve alıştığı kesindi. Yine de Aylin kızıyla paylaştıkları eve tamamen yerleşmesine hiç izin vermemişti, önceki gece de “sanırım yaptığım en iyi şey evlerimizi birleştirmemek olmuş” diye düşünmüştü. Sadece gece geç saate kadar oturdukları zamanlar kanepede yatmasına izin verirdi, kızının yanında özel bir hayatı olmazdı asla, O daha çok küçüktü… Tuğba’nın Gülsen Teyzesinde kaldığı geceler giderdi Mithat’a…
 
Gece arkalarından kafasını yastığa koymuştu da koymasına uyku ona yanaşmıyordu. "Bu iş de başlamadan bitti" dedi.Kırk yıllık ahbap gibi olduk neredeyse, şimdi kaçmaya çalıştığım duygulara geri dönemem. "Bana iş verse de nasıl çalışan-patron ciddiyeti içinde ve kendime duyduğum güveni ve saygıyı kamçılayan bağımsızlık anlayışıyla çalışabilirim orada? Ooooooofff, hadi kızım sana yine yol göründü.Çık kendine bir an önce yeni bir iş bul ve bir daha iş görüşmesine aynı çılgınlıkla girme.Takın vakurluğunu ve gülümsemeni, otur sana gösterilen yere.Belli ki çılgınlığımla etkiliyorum insanları ama sonuçta yine bana üstelik benim tarafımdan kapı gösteriliyor.Ne tuhaf, iki kişiyim sanki; biri çılgın, sürükleyici, diğeri ağırbaşlı, kendinden emin ama temkinli ve mesafeli.Bir yanım aşsa kendini, diğer yanım kısıtlıyor."
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…