sayfa 2
bir an tekrar dusundu alisabilecekmiydi onsuzluga... neden olmasin ki bunu birazda o istememismiydi!..
Artık hayatında sorun çıkartabilecek aşklara paydos demenin zamanı gelmişti...Artık sadece kendisi vardı şu koca dünyada....Ve kendisi için yaşamaya karar vermişti!...
Yavaş ama emin ve mutlu adımlarla ilerleyecekti. Yeni bir iş arayacaktı hayatını tümden değiştirmek için. Parkta kahvaltısını yaparken çocukları seyretti.Doya doya soludu havayı. "Ne tür bir iş?" diye düşündü telaşsız. Eski statüsünü korumak mıi hayata dalmak mı? Söz verdi kendine. "İşim mutlaka beni mutlu etmeli, prensesi olmalıyım kendimin." Emindi yapabileceğinden.Gülümsedi...Daha ne isteseydi ki, istediği her şeye sahipti. Gülen bir yüze, iç kıpırtısına, özgüvene, umuda ve bunların hepsi için ona güç veren yaşamını güzelleştiren bir çocuğa...
Gazeteler aldı.Deniz kenarına yürüdü.Bir bank buldu boş.Oturdu yağmura aldırmadan. Heyecanla karıştırdı sayfalarını...
Sonra vazgeçti bu sıkıcı işten, “sevebileceğim işi” dedi, “asla bu siyah beyaz gazete sayfaları arasında bulamam”… Haklıydı, o artık renklerle vardı, madem beyaz bir sayfa açmıştı, yeşil istiyordu gözleri, turuncu, mor ve kırmızı…
Kahvesini bir dikişte bitirip hışımla kalktı oturduğu banktan, hızla yürüdü şehrin en kalabalık caddesine doğru.
Caddenin girişinde birden yavaşladı, buraya her yaklaştığında olduğu gibi yine eski, çok eski günleri hatırladı. Üniversitenin ilk yılından beri gelir, ilk geldiği andan beri severdi… Bu karmaşa, bu ses-görüntü ve koku cümbüşü… Ahh, bileşenleri hep değişse de, yukardan bakıldığında hep aynı gözüken o insan seli… ve burada mutluydu, bu kalabalığın bir parçası olmaktan…
Farkında olmadan gülümsüyor ve insanlarla çarpışıyordu, buraya ne zaman gelse kapıldığı o hep aynı esriklik duygusuyla… Yürürken, 15-20 adımda bir farklı mağazalardan yükselen nağmelerle sarmalanıyordu insanlar…
Bundan belki on beş yıl önce, -istemiyordu ama hatırladı, buraya her gelişinde hatırlardı- bu caddede, aniden başlayan bardaktan boşanırcasına yağmurun altında, insanların çoğu dükkanlara, kafelere ya da saçak altlarına kaçışmışken çılgınlar gibi dans etmişti, hem dans ediyor hem de hiç durmadan gülüyordu, nefes nefeseydi, ıslak saçları yüzüne, dudaklarına yapışmıştı ve o nefis allegro bittiğinde, hayatında ilk kez öpüşmüştü, onunla…
ama şimdi bunların hiçbir anlamı yoktu,düşünmemeliydi,kendini toparladı ve yürümeye devam etti