Gelin birlikte bir e-kitap yazalım :)

Kerem'se kalbinin dolu dizgin hareketlerini hissetmenin tadını çıkarıyordu.Ve hep böyle kalmanın mümkün olmasını diliyordu her ne kadar gerçek üstü karşılasa da bunu.Ne sahip olduğu atı ve tayı, ne insanların ona gösterdiği saygı, ne konumu ne de parası onu bu kadar mutlu etmemişti hiç.Arkadaşlıklar ve bayanlarla ilişkiler çıkarcı zeminlere oturmuş ya da böyle olmadığında bile tadı tuzu olmamıştı. Kısa kısa hoşlanmalardı ancak yaşadıkları. Bu kez farklı görünüyordu. Olması için hiç çaba harcamadığı şeyler kendiliğinden oluveriyordu üstelik. Baktığı herşeyi ya yeni fark ediyor ya da yeni bir anlam yüklüyordu. Meğer bu tay da tıpkı Tuğba gibi parlak gözlere sahipmiş.Meğer burası cennet gibiymiş.Görev için geldiği bu çiftlik, huzur bulunacak bir yermiş...
 
Canımız kitabımız nerdeymiş. Kaç gündür bizsiz ne yaparmış. Kimse yokmuymuş onunla ilgilensin? Hanimiş ablaları, teyzeleri?:) Saçmaladım gibi ama hani derler ya içime alasım geliyor, öyle bir heyecanla başlamıştık bu kitaba.Müthiş bir sinerji yaratıyordu ve yaratmaya devam edecek. Oy oy oy yerim ben onu!:)
 
tek kelimeyle huzurlu bir gündü, günün tüm sakinleri için. Eve vardığında Aylin gibi Kerem de uzanıp yatağa sırt üstü, kollarını kavuşturmuş başının altında, ayaklarını uzatmıştı. Hemen fırladı, telefonun fişini çekti, cep telefonunu sessize aldı. Uzun zamandır hissetmediği bu tadla uyumak istiyordu. Biliyordu ki Aylin de onun gibi hissediyordu. Aslında tek kelime bile konuşmamışlardı bu konuda ama biliyordu işte. Emindi. Arayası geldi sesini duymak için ama günü o planlamıştı, nezaketsizlik olurdu, kendisi telefon beklemeliydi. Derken cep telefonunun ışıltısını farketti perdeleri kapalı loş odasında. Aylinnn yazıyordu ekranda. "Hayatımın en huzurlu günüydü" dedi Kerem "Tarif edemediğim ama sanırım bağımlısı olabileceğim bir mutluluk yayıyorsunuz bana" Aylin'i beklemeden konuşmuştu. "Kabalığımı bağışla.Merhaba, nasılsın bile demeden düşüncelerimi söyledim!" "Senin o kibarlık olarak değerlendirdiğin şey benim oldukça yapay bulduğum ve uzak durmaya çalıştığım şey, kabalık dediğinse içten ve benden...neyse zaten biliyorsun, ilk tanışmamızda bu özelliğimle müşerref olmuştun!"
 
"Ne hoş! Bana sen diyorsun tıpkı benim sana izinsiz sen demem gibi! Hem de aynı günde, hiç konusunu açmadan. Aynı frekanstayız seninle." derken Kerem'in yüzündeki tebessüm sesinin tonundan hissediliyordu.
 
Şairin sözleri geçti Kerem'in beyin kıvrımlarından "Ben senin en çok bana yansımanı sevdim." Dilinden dökülürken satırlar Aylin eşlik etti kendini kısıtlama ya da kısıtlamama sarkacının salınımları arasından. Birlikte telaffuz edildi bir kaç satır, bazıları biri bazıları diğeri tarafından...
 
Kerem mutluydu.tarifi zor ama ici huzurluydu.uzun zamandan beri boyle rahat nefes almamisti.Icinden cigliklar atmak geliyordu.

 
Her huzur emaresinde yaptığını tekrarladı Aylin. Müziği açtı, gevşeyerek oturdu.İlgilenmezdi hiç bir şeyle böyle zamanlarda. Müziğin o eşsiz etkisine kapılıp ruhunu dinlendirmek yeniden olumlu hislerle güne devam etmek ve kendini tazelemek en sevdiği şeydi.
 
Son düzenleme:
Daha sağlıklı düşünürdü bu tazelenmelerin ardından. Hemen olmamalıydı. Kendini kaptırmamalıydı...Kızıyla başbaşa uzun bir dönem geçirmek istiyordu. Mantığıyla duyguları sıkça karşı karşıya kalır, sonuç her zaman duyguları da dikkate alan bir mantıklı seçim olurdu.
 
Bu kez mantıklı karar hangisiydi? Belki bunu anlayabilmek için bir süre sadece kızıyla ve kendiyle kalmalıydı...
 
Süper bir fikirmiş kardeşlerim ya... Ben bu alanda uzmanlaştım. Buna sanal alemde rpg diyorlar... Herkes kendi karakterini kendi oluşturuyor. Dış görünüşünden, huylarına, tavırlarına, isimlerine, herşeyine kadar siz ilgileniyorssunuz. ve çok da kolay yani sonra hayal dünyasında roman yazıyorsunuz. Mükemmel oluyor. Herkese tavsiye ederm..
 
Şu rpg yi biraz aç va bize katıl. Biz de süper bişey yapmak istiyoruz zaten!:) Hoşgeldin bu arada...
 

Geçmiş olsun.Tekrar hoşgeldin. Hepberaber boşladık aslında. Umarım herkes geri döner, yenileriyle birlikte.
 
Merhaba arkadaşlar! Şu ana kadar yazıklarımızı mavi renkte bir araya topladım. Yeni katılanların baştan okuması, eski arkadaşların da hatırlayıp hatalı ya da düzeltilse daha iyi olur dedikleri yerleri daha kolay görmeleri için. Okuyalım.Kopmaların olduğu, eksik tamamlayabileceğimiz yerleri renk değişikliği yapılmış alıntılarla belirtelim, yeni eklemeler yapalım. Şaka maka epeyce yazmışız.:)
 
sayfa 1.
Tarifini yapamadığı bir iç huzuruna açtı gözlerini. Sabahın ilk saatleriydi. Güneş doğmaya çabalarken kumrular yeni günü karşılıyordu; gu guk guk! Gu guk guk! Havada bir sıcak kokusu vardı yeni hayata dair. İşte böyle başlamalıydı yeni gün.Yeni hayatın yeni günü...

Muhasebesini yapası gelmedi eski hayatının yüzünde sanki hiç silinmeyecek gibi konmuş tebessümle. "Hımmm yaşamanın tadını almak buymuş, yaşıyormuşum meğer" dedi.

yaşamanın tadını almak buymuş,yaşıyormuşum meğer
böyle düşünmeyeli ne kadar zaman geçti acaba
ne kadar zman geçtiğini bile düşünmek istemedi
yerinden kalktı. yavaş adımlarla aynaya yöneldi.yüzünün nasıl göründüğünü merak ediyordu
...
Bir ay parçası gördü kendinden memnun.Gözleri ışıldıyordu.aşık olabilirdi kendine baktığı bir ayna olmasaydı. Hemen hazırlanmaya başladı.

dolabını açıp akşamdan düşündüğü yeşil elbisesini ve fularını aldı
pencereden havaya şöyle bi göz attı biraz kapalı gibiydi.

Belki yağmurlu bir gün olacaktı. Önce şemsiyeye yeltendi.Hayır hayır...Böyle bir günde yağmuru iliklerinde hissetmek kaçınılmazdı. Öylece çıkacaktı ve kaçmayacaktı yapmurdan. Hatta kafasını kaldırıp göğsünü gerdiğini hayal etti yağmura bir davet gibi. Hiç zaman kaybetmemeye karar verdi.En rahat ayakkabılarını giydi saatlerce yürüyecek, gün nereye sürüklerse hesapsızca gidecek olmanın romantik tadıyla

birden durakladı.o şimdi ne yapıyordu
yokluğunu farketmiş miydi
özlüyor muydu onu
uyanmıştır diye düşündü.uyanmış ve bıraktığı mektubu görmüştür

"Hayat!" dedi. "Daha nelere gebe."

ve giyinmeye başladı dilinde bi şarkıyla

Uzun zamandır ilk kez hiçbir endişe duymadan ve sadece kendi için giyiniyordu, ne acaba beğenecek mi, ne çok mu şişmanım sorusu vardı zihninde…

çok geçmeden işini bitirip mutfağa geçti iyice süzdü mutfaktaki her bir şeyi vazgeçti kahvaltı hazırlamaktan çünkü artık sadece kendisi vardı istediğini yapardı çantasını aldı ve kendini dışarı attı bir yandan da hayatına nasıl yön vereceğini düşüyordu çünkü değer yargıları değişmişti cadde ye çıktı biraz yürüdü ilerdeki küçük büfeden tost ve kağıt bardakta sıcak kahve aldı ve yürümeye devam etti oturmak için gittiği parkta neyle karşılaşacağını bilmeden .......
 
sayfa 2
bir an tekrar dusundu alisabilecekmiydi onsuzluga... neden olmasin ki bunu birazda o istememismiydi!..

Artık hayatında sorun çıkartabilecek aşklara paydos demenin zamanı gelmişti...Artık sadece kendisi vardı şu koca dünyada....Ve kendisi için yaşamaya karar vermişti!...

Yavaş ama emin ve mutlu adımlarla ilerleyecekti. Yeni bir iş arayacaktı hayatını tümden değiştirmek için. Parkta kahvaltısını yaparken çocukları seyretti.Doya doya soludu havayı. "Ne tür bir iş?" diye düşündü telaşsız. Eski statüsünü korumak mıi hayata dalmak mı? Söz verdi kendine. "İşim mutlaka beni mutlu etmeli, prensesi olmalıyım kendimin." Emindi yapabileceğinden.Gülümsedi...Daha ne isteseydi ki, istediği her şeye sahipti. Gülen bir yüze, iç kıpırtısına, özgüvene, umuda ve bunların hepsi için ona güç veren yaşamını güzelleştiren bir çocuğa...

Gazeteler aldı.Deniz kenarına yürüdü.Bir bank buldu boş.Oturdu yağmura aldırmadan. Heyecanla karıştırdı sayfalarını...

Sonra vazgeçti bu sıkıcı işten, “sevebileceğim işi” dedi, “asla bu siyah beyaz gazete sayfaları arasında bulamam”… Haklıydı, o artık renklerle vardı, madem beyaz bir sayfa açmıştı, yeşil istiyordu gözleri, turuncu, mor ve kırmızı…

Kahvesini bir dikişte bitirip hışımla kalktı oturduğu banktan, hızla yürüdü şehrin en kalabalık caddesine doğru.
Caddenin girişinde birden yavaşladı, buraya her yaklaştığında olduğu gibi yine eski, çok eski günleri hatırladı. Üniversitenin ilk yılından beri gelir, ilk geldiği andan beri severdi… Bu karmaşa, bu ses-görüntü ve koku cümbüşü… Ahh, bileşenleri hep değişse de, yukardan bakıldığında hep aynı gözüken o insan seli… ve burada mutluydu, bu kalabalığın bir parçası olmaktan…

Farkında olmadan gülümsüyor ve insanlarla çarpışıyordu, buraya ne zaman gelse kapıldığı o hep aynı esriklik duygusuyla… Yürürken, 15-20 adımda bir farklı mağazalardan yükselen nağmelerle sarmalanıyordu insanlar…
Bundan belki on beş yıl önce, -istemiyordu ama hatırladı, buraya her gelişinde hatırlardı- bu caddede, aniden başlayan bardaktan boşanırcasına yağmurun altında, insanların çoğu dükkanlara, kafelere ya da saçak altlarına kaçışmışken çılgınlar gibi dans etmişti, hem dans ediyor hem de hiç durmadan gülüyordu, nefes nefeseydi, ıslak saçları yüzüne, dudaklarına yapışmıştı ve o nefis allegro bittiğinde, hayatında ilk kez öpüşmüştü, onunla…

ama şimdi bunların hiçbir anlamı yoktu,düşünmemeliydi,kendini toparladı ve yürümeye devam etti
 
sayfa 3
Yeni hayatının ilk küçük çılgınlığının ardından kuaföre girip saçlarını kurutup tarattı. Biraz üstüne başına tuttu kurutucuyu. Yağmur dinmişti.Toprak kokmasa da bu koca şehirde, denizin kokusu değişiyordu yağmurla. İçine çekti tüyleri irkilene kadar havayı ve koşar adım binaya yaklaştı. İçeri girdi. merdivanlarde biraz ağırbaşlı, özgüvenli, mağrur ve neşeli hale büründüğünden emin oldu. Yukarıya çıkarak eskiden beri çalışmak istediği yerlerden biri olan bu işyerini kapısından usulca süzdü...

İçeride sekreter görünmüyordu. Kendi masalarında çalışmakta olan birkaç kişi farketti büyük büronun uzak taraflarında. Etrafa bakınırken tavrından patron olduğu belli biri girdi. O da bakındı."Sanırım aynı kişiye bakıyoruz" dedi. Yüzüne bakakaldı patron bunu söylerken. "İyi bir haber mi getirdiniz yoksa, çok mutlu görünüyorsunuz..." dedi. "Hımm, şanslı gününüzdesiniz, sizinle çalışabilirim, dersem iyi bir haber getirmiş sayılır mıyım?" diye sordu etkilenmiş görünen patrona. Bir gülümseme yarattı o vakur yüzde kocaman. Evet evet, bulaşıcıydı mutluluk. Patron giderken odasına doğru hala kıs kıs gülüyordu. "Bakalım şansımızı denemeye değer mi ?" dedi "Buyurun!"odasını göstererek...

Bir iş görüşmesine nasıl gidilir, nelere dikkat edilir, biliyorum.Kendini işe aldırmanın bütün güzel ve stratejik yollarını da...Ama bu gün bunları yapmayı hiç istemiyorum. Yine tüm kuralları bir tarafa bırakarak kendimden bahsetmek ve "Size nasıl yardımcı olabilirim?" demek istiyorum. konuşmam bittiğinde belki bana hiç ihtiyacınız olmadığını söyleyeceksiniz ve iş bulamadan buradan ayrılmış olacağım ama bunu denemek istiyorum ve bana ihtiyacınız olduğunu da görebiliyorum.

Bütün koltuğunu kaplayarak arkasına yaslanıp oturan patron bir anda yine gülümsemeye başlamış ve nasıl gizleyeceğini bilemediği bıyık altı gülümsemesini koyuvermişti. artık dirsekleri masaya dayanmış, vücudu öne eğilmiş, tüm dikkatiyle onu dinliyordu. Sonuç ne olurdu bilinmezdi ama sıradan bir günün başlamadığı belliydi.

ilk anda farkedememişti ama garip bişey vardı bu adamda
bembeyaz dişlerine baktı karşısındaki adamın.
esmer yüzüne yakışan açık kahve gözlerine sonra
oturduğu yerden bile uzun boylu olduğu belliydi
çok tuhaf dedi içinden
...

Bir iş adamının bu kadar kolay güldürülebileceğini hatta -neredeyse kırk yıllık arkadaşı gibi duruyordu şimdi dinlemeye hazır- iletişime bu kadar aç olabileceğini düşünmemişti. "Yükseklerde oksijen azdır ve paranın peşinde olmayan dost da" diye geçirdi aklından.Bu yüzden olsa gerek bir dosta kulak verir gibiydi çocuk edasındaki bu adam...

Aslında çokta umrunda değildi adamın neler hissettiği o her zamanki iş görüşmelerini yapacak ve evine işsizliğine dönecekti.
Aslında çoğu kere yaşamıştı bunu patronlar ya çok kendine güvenen elemanı sevmez yada değerini vermezdi oysa o sadece kendini önemli hissedeceği ve unutacağı bir iş istiyordu.
Fakat düşündüğü gibi olmadı hiçbirşey...
 
sayfa 4
"Önemli hissetmek!" İşte bunu duyumsamayalı çok olmuştu. Kendini yitirmişti adeta. Bu günkü çılgınlık da "ben önemliyim" mesajıydı aslında...Konuşması boyunca dinleniş biçimindeki olağandışılık önemli olduğu duygusunu kazandırıp afallatıyordu onu. Sürçer oldu dili...

Aslında çoğu görüşme soğuk ve ciddi geçerdi ama bu sefer aklının almadığı bir samimiyet vardı ortamda.Karşısında onu önemseyen ve her an sözlerini sindiren biri,bu kadar keyif almamıştı belki hiçbir sohbetten neden geldiğini unutmaktan korkuyor sözlerini ilk önce süzüyordu yanlış yapmaktan korkarak ama dili ona inkar ederce rahat konuşuyordu.Fakat hiç pişman olmuyordu da.Garipti bunu umuyormuydu ki hayattan neden buradaydı.
Aslında bu görüşme bu gün yapacağı ikinci görüşmeydi ama onu ayakları buraya getirmişti direk kendi kendine''saçmalıyorsun'' dedi ve silkindi neyin içine çekiyordu onu hayat?
o kadar kısa sürede aklından bunca şeyi geçirdiğine inanamadı gitmek için bir bahane arıyordu şimdi şaşkın karşısındaki adama bakarken.

Ortalıkta görünmeyen sekreter giriverdi içeriye korku dolu bir çekinceyle yerinden ayrıldığı için özür dilemeye. ama umduğu sertliği görememiş olmanın şaşkınlığıyla değişti yüzü, "Şeyy, bir şey içer misiniz, efendim?" dedi. "Ne alır sınız? " dedi patron. "A hayır, kalkacağım, fazla zamanınızı aldım zaten" dedi...

Adam şaşırdı o kadar alışıktı ki kapıyı göstermeye nedense hiçbirşey sormadan ''işe alındın demek'' istedi ama buna fırsat verdirmeyecek bir ifade vardı karşısında.O kadar kendine hakimdiki karşısındaki kadın ne yapacağını bilemedi keşke burada tanışmasaydık diye geçirdi içinden.
Karşısındaki kadına alıcı gözle baktı kadın da aslında güzelliğinin ötesinde birşeyler vardı.Kızıl dalgalı saçları yüzüne dökülmüştü yanakları hoşbir kırmızı gözlerinin içinde yılların ona kazandırdığı güven ne yapacağını bilemez haldeydi.
Aslında her fırsatta azarladığı ve aşağıladığı sekreteri bile gözüne şirin görünmüştü belkide onun yanında yanlış yapma korkusundan dı bu ifadesizlik.

Sekreterinize iletişim bilgilerimi bırakayım, kimilir belki ileride bana uyan bir işiniz olur

-"Peki hımmm...."
-Aylin, Aylin Poyraz...

Bende Kerem Yıldız.
Adam çok kararsızdı.Birden ''aslında bir kaç haftaya kadar bir departmanda yöneticiye ihtiyacımız olacak'' dedi.Bir daha görüşmeye emindi.
Uzaklaşırken kendini kaybetmiş olmanın hayıflanmasını yaşıyordu
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…