[COLOR="red"]Uzandı, baş ucundaki komidinde duran mp3 çalara. Dostuydu onun.İnsanlarla pek bağrışmaz, dertleşmez, sıkıldıkça,üzüldükçe hatta sevindikçe de onu dinlerdi kulaklıklarını takıp.5 dakika sürmezdi bulutların dağılması. Müzik zevkine baktı parçaları atlata atlata.Gülümsedi."Müzik zevkim bile sanki birden çok kişiye ait gibi. Dedemle dinlediğim taş plaklardaki klasik Türk müziği, ses eğitimi alan ve onu da mutlaka alması için ikna etmeye uğraşan sıra arkadaşının çalıştığı Türk sanat müziği, rock -ki bazı parçaları beni ancak bu kadar anlatabilir- dediği, klasik müzik -ruhunu bazı bazı teslim ettiği- türküler....can koparan, çiçek açan..." Yine aynı şeyi yaptı her zamanki gibi, ruhunu bir o bir bu tarzla temizledi dinleye dinleye, bir sarkaç gibi gitti geldi bir ruh halinden öteksine hatta düşünceden düşünceye. Sanki her müzikte bir başka insan oluyor ve evrenle empati kuruyordu.Seviyordu kendini. Herkesi anlayabilen her şeyde güzellik bulabilen biriydi. Kendinin en sevdiği ve en çok zararını gördüğü özelliği insanları kolay anlaması hatta hak vermesi kendi aleyhine konularda bile ve onlarla kim kimi ezer-üzer yarışmalarını görse de kazanacağını bilse de girmemesi. Zaten ailecek öyleydiler. Ama hep yüzlerine açıkça ve samimi fikirlerini söyleyen insanlardılar şimdi de olduğu gibi.Bu açıklık zarar veriyordu. Keşke herkes aynı olgunlukta olsaydı
Son düzenleme: