Öncelikle bu tarz konularda neden sürekli yaşın çok küçük bu yaşta sevgili mi düşünülür diyenleri hiç ama hiç anlamıyorum. Aynısını 18-19 yaş için bile diyenler oluyor, komik geliyor. Konu sahibiyle aramda 8-9 yaş var. İlk kez 4. sınıfta biriyle sevgili olmuştum, daha ilkokul 1’de birbirine evlenme teklif edenler aralarında yüzük takanlar vardı (hiç biri birbiriyle görüşmüyor tabi ki). Bizlere çok küçük geliyorlar doğru, kendi geçmişimize baktığımızda ne boş işlermiş diyoruz, bu da doğru. Ama zaman geçtikçe o dönemlerden uzaklaştıkça unutuyoruz galiba. Benim 6. sınıfta tek derdim çekingenliğimi kırıp erkeklerle konuşabilmek, düzgün bir sevgili yapmaktı. Hepimizin derdi buydu. Sınıflarda sıralara sürtünüp tecavüz eden erkekler, daha 7. 8. sınıftayken üniversiteli sevgili yapmış hamile kalan kürtaj yaptıran düşük yapan kızların arasında okudum. 7. sınıfta sınıfımın birincisiydim ama yetmedi, anadolu lisesi kazanamadım, düz liseye gittim. Leş bir ortama rağmen eğitimimiz çok kaliteliydi. Taa ilkokul 3. 4. sınıfta karar vermiştim babamın mezun olduğu üniversiteye gidecektim. Giderek de o hedeften uzaklaştığımı hissettim. Çevremdeki boş insanlara baktım, 2 yılımı da üniversite okumak istemeyen ben okursam onu yetersiz bulacağımı düşündüğü için benim de okumamı istemeyen bir çocuğun peşinde koşarak harcadım. Sadece son sene asıldım ama dil yeteneğim çok çok iyiydi hiç bir kursa gitmeden ekstra bir yardım almadan ana dilim gibi geliştirmiştim İngilizcemi. 400 kişilik 12. sınıfların olduğu okulumda o sene mezun olanlardan üniversiteye giden 8 kişiden biri oldum. O boş insanları görmeseydim de yapabileceğimi hiç sanmıyorum. Okuldan çok az arkadaşım oldu onlar da kaliteli insanlardı. Gerisi kendini geliştirmeye üşenen, bunu gereksiz görenlerdi onları görmeseydim gözüm açılmaz, bir anadolu lisesine ya da daha iyi liselere gitseydim söner giderdim.
‘Hiç bir şey olamazsam öğretmen olurum’ devirleri kapanalı çok oldu. Okulda konuştuğun ilk senesinde hemen atanan öğretmenlerin de en az 14-15 yıllık öğretmenler, o iş artık öyle değil. Kendi alanım için konuşuyorum, iki bin kişiyi almak için açtıkları kontenjana sekiz bin kişi başvurdu, altı bin kadarı mülakata çağrıldı sadece iki bini işe alındı. Eskiden çok kolaymış, kendi öğretmenlerimizden de görüyoruz, ama bu yıl toplamda kırk bin atama yapıldı öğretmen açığı zaten otuz altı bindi. Önümüzdeki yıllarda hiç yapılmayabilir ya da çok çok az yapılır.
O dördüncü sınıfta sevgili olduğum çocuğun adını bile hatırlamıyorum şu an. Lisede onca zaman peşinden koştuklarımın hepsi de geri döndü, görüşmek istedi ben ne kadar yanlış olduklarının farkına vardım. Övünmek falan değil çabam, o zamanlar bir kere sana gülümsemesi için canını verirsin ama kendini geliştirdikçe bir şeylerin farkına varınca aslında selam bile vermeyeceğin insanlar olduğunu görürsün. O üniversiteyi gereksiz bulan bile üniversite okudu sonunda. 2-3 yıl zar zor deneyip. Ben onun sözünü dinlesem hayatta hiç bir şey başaramayıp onun sözünü bekleyecektim evde belki de beyefendi okuduğu kıytırık bölümüyle bana laf söyleyecek beni yetersiz görecekti. Bana da hep ekonomik bağımsızlığını al eline derlerdi çok boş gelirdi. Cebimde 1 lirayla saatlik 10 tl verecekleri benden muhteşem motive olmamı istediklerini söyledikleri iş başvurusuna gittiğimde, günlerce 10 lirayla idare edip gariban babamdan bi 50 lira istemeye utandığımda, cebimde beş kuruşsuz erkek arkadaşımla, arkadaşlarımla markete gittiğimde ‘evde de su bitiyordu bi su alır mısın’ diyemediğimde anladım bunları hep.
Gönül ister ki yaşamadan anlayasın bunları yaşamadan açılsın gözün ama zor görünüyor. Umarım benim gibi erken farkına varırsın bazı şeylerin. Bazı yanlışlardan erken dönersin de bizler gibi gülersin o günlerine, dert ettiğin şeylere.