Evlilik yıldönümünde çeyrek altın takacakmış.

Bende yapmadığı veya akıl edemediği şeyler için surat asar ve laf sokardım. Bu laf sokma işini hala yaparım ama azalttım diyeyim biraz :) baktım bunun düzeleceği yok bu yolla, bide hiç birşey yapmamaya başladım. Olaylara hep nötr yaklaştım.
Zaten daimi üyeler az çok bilir benimle ilgili bazı şeyleri,bizde yıprandık. Birbirimizi yıpratmaya zaman kalmadı ama yıprandık.

Didişmeye şu anlattığınız kavgaları etmeye öyle üşeniyorum ki, okurken yoruluyorum. Susmaya ve amaaannn demeye alıştık. Sonra baktım herşey yoluna giriyo.

Tabi cinsellikte çok etkiliyor. Ne kadar iyi gidiyorsa o kadar anlayış getiriyor özellikle erkeğe.
 
Bu yaşadıklarınız her evli insanın yasadıgı.yaşayacagı durumlar aslında..çocuktan öncesi ve sonrası var her evlilikte..bizdede durumlar farklı degil..hele birde ergen çocugumuzla..önceliğini çocuguna vermiş her anne baba kendinden kaybediyormuş..bunu ögrendim mesela..en son .ne zaman birbirimiz için birşey yaptık onu unuttum inanın..birde hayatın içinde geçim derdi derkennnn ..hani aşk..hani paylaşım..yok olup gidiyor hepsi..oysa hersey ilk günkü gibi kalsa..belki maddi olmasa bile küçücük bir armaganla kapıyı çalsa ..ahhh ...ahhh..sizin bahanenizle bende baya dertliymişim:)))).ne yapacaksın işte umut dünyası...umutlarınız.yuvanız daim olsun...
 
Yaaa bu gece çok güldüm ben sizin ve konu sahibinin uslublari ve olaylara yaklasiminizla ay vallahi ikinizde çok yaşayın çok mutlu olun yaaaaa, sarhoş gibi demek :) :) :)
Amin hepimiz, bütün Kadınlar bütün anneler çok mutlu olsun inşallah
Erkekler her daim mutlu zaten, cehalet mutluluktur
 

Biliyorum bu yazdığım çok aptalca ve ergenlik kokan bir düşünce. Ancak ben boşanmaya karar verdiğim, beni buna ite n o kötü anların ardından boşanmaktan vazgeçmiş olmayı bile kendime yakıştıramıyorum. Tam iyi bir adım atacakken "sen bu kadar gurursuz musun" diyerek kendimi durduruyorum. Zira normal şartlarda arkama bakmadan gideceğim sözler işittim. Bu yüzden gidemedim çünkü çok daha beter cümleleri ben söyledim.

Kibirlisin ve gururlusun diyor eşim bana. Belki de öyleyim bilmiyorum ama bazen içimden sarılmak gelse de tuttum kendimi. Öyle bir hale geldik ki artık, sarılmıyoruz öpüşmüyoruz. Zaten sıpadan dolayı iki kelam edemiyoruz bile.

Önceki gün oğlumu tek yatırıp yatağa gittim. Onlarca önlem almama rağmen yine kafasının üstüne düşmeyi başardı. Zaten iki yıldır ayrı yatmanın rahatlığı vardı, bu olay da tuz biber oldu. Yine döndüm oğlumun yanına. Hep birlikte yatamıyoruz. Ben alıştım oğlumun sık sık uyanıp tepinmesine, kalitesiz uyumaya ama eşim erken kalkıyor ile gitmek için. Hak veriyorum ona bu konuda. Zaten az uyuyor o da bölünmesin istiyor. Yani hep beraber yatamıyoruz oğlum yüzünden.
 
Bence boşverebilirdi evlilik dönümü filan. Romantik olmasa da maddi değeri olan bi şeydir hiç olmazsa filan dicem de..

Saçma olacak. Durum saçma çünkü.

Ama evliliginizde aşılmayacak bir sıkıntı yok bence.

Sizin çocuğunuz kimde olsa yıpranırdı. Sizinki yine iyi başarı cinnet filan geçirmemissiniz.
 

O hayal kırıklığını bir kez yaşadık. Bir terapiste iki seans gittik bundan iki yıl önce. Çıktığımızda daha kötü kavga eder olduk ve gitmekten vazgeçtik. Zaten oğlanı bırakacak kimse de yoktu, öylece kaldı. Şimdi ikimiz de gitmek ister miyiz, nasıl olur bilmiyorum.
 
Yok, ben karakter olarak sizin gibi değilim ve eşim bilir.
Eğer sorun varsa ve bunun için hakkımı kavga ya da tatlı dille aramıyorsam, adamı gözden çıkarmışım demektir.
Geçenlerde bir arkadaş ortamında otururken, kocam yine aslan kesildi atıyor tutuyor.
Ve bir erkek arkadaşımız dedi ki, ‘filmdelisi seni son zamanlarda hiç iyi görmüyorum, şuna baksana adam aldı sazı eline ve sen çenesini kapatmıyorsun olacak iş değil’.
Bu cümle ile de kendimdeki değişimi gördüm, eşim kendince baskın bir karakter olduğunu zannediyor ve mutlu oluyor.
Eskiden buna izin vermezken şimdi çocuk oyalar gibi ‘tabi tabi’ ile geçiştirerek onun aslında yıllarca ezilen egosunu güçlendiriyorum.
Adam mutlu kendini karar mercii sanıyor, ben mutlu işve cilveyle istediğim oluyor.
Ha öyle olmazsa eski kavgalara geri dönülüp ara gazını alıyorum da neyse...
 

Aslında daha kötü kavga etmek, çok da kötü bir şey değil ilk seanslar açısından. Bu durum terapinin faydalı olmadığını göstermez. Çift terapisinde birbirine girişenler bile var, oluyor böyle şeyler:)) Çünkü onca bastırılmış şey açığa çıkıyor. Sonra bi durulma ve içten içe değerlendirme evresi başlıyor. Sadece biraz sabır ve tahammül gerekiyor. Bu konuyu bi değerlendirin karşılıklı, umarım en güzel ihtimal gerçekleşir sizin için, bol şans..
 
Ben çalışmıyorum ve çocuk nöbetim gece 4 te biter.
Tek bebekken de böyleydi, şimdi ise küçük bebeğimin nöbeti bu.
Küçük 4 ten sonra her uyandığında eşimin görevidir, bazen 6 da kalkarlar beni ilgilendirmez.

Büyüğe hep babası bakar beraber yatsak da.
İstediği kadar çalışsın, umrumda değil uykusu bölünmesin vs, ben biraz daha acımasızım galiba.
Tüm bacağımı 30 yaşımda topuğum dahil varis kaplayacak kadar yoruluyor, 5 dk oturamıyor aç susuz ve uykusuz ikimizin çocuklarını yetiştirmek için heba oluyorsam, bir zahmet uykusu bölünecek o yatakta beraber yatılacak yani.
Yanımda uyuyan oğluma ağlayınca eşim müdahale eder ve bu hep böyleydi.
Sizin zaten çok zorlu bir hayatınız var çocuk konusunda eşit olmasa da eşite yakın bir sorumluluk almamak, anneyi olumsuz bir hayata iter.

Kendini tutma konusunda ben de öyleyim ve gerçekten kibirli ve gururluyumdur.
Bir yerden sonra, benimki boşanmayacağımı anladığımda salma durumuna geçti ki, geçenlerde hop diye kucağına oturdum ‘ adam noluyor ya’ diyordu.
12 senedir hiç oturmamışım ki, sanki komşu teyze üzerine düştü gibi davrandı ama yılmadım, diyorum ya saldım...
Ben salınca adam da o kin duvarını kaldırdı.
Daha ılımlı ve anlayışlı olduk bir kaç aydır, benim yöntemim bu oldu.
 

Heh geldik dananın kuyruğunun koptuğu noktaya. Eşim dilde çok düşkündür oğluna. Aşırı korkar başına bir şey gelir diye. Hatta hayattaki en büyük korkusu bu. Hasta olsa üzülür, kıyamaz vs. Ama bu kadar işte. Direktif verme konusunda pek başarılıdır çocukla ilgili. Lakin asla kendisi bir şey yapmaz. Onun çocuk bakımı konusunda destek olma anlayışı, işten yorgun geldiği halde ben mutfağı toplarken çocuğu bir sat dışarı çıkarması. O bir saatte de çocukla koşturup oynamaz. Bebek arabasına koyar yürüyüş yapar ve getirir. Hani enerji de atmaz çocuk.

Öz bakım konusunda zerre desteği yoktur. Bahanesi hazır, beceremiyor benim gibi. Gece çocuk öksürdüğünde yan odadan böğürür. "idraaak öksürüyor" diye ama kendi kalkmaz o sıcak yataktan. Böyle bir gecede cinnet geçirdim mesela. Şayet sen alıp bakmayacak isen bir daha sakın beni çocukla ilgili uyarma ve direktif verme diyerek. Aramızdaki en büyük tartışma sebebi bu mesela ve asla değişmiyor. Adeta bir kaynana gibi çocukla ilgili her halta karışır ve söylenir, aşırı derecede pimpirikli ve takıntılıdır. Ancak eyleme dönüşmez bu haller. He ona sorsan dünyanın en ilgili babası.

Özellikle son altı ayda bu konuda öyle büyük tepkiler verdim ki en azından artık karışmıyor. Çünkü, destek olmuyorsan sus dedim defalarca. Evet çok yoğun çalışıyor, evet yoruluyor. Evet ben evdeyim. Ancak benim de bazen çocuksuz nefes almaya ihtiyacım oluyor. Binlerce kez bunu tartıştığımız için az da olsa değişti bu konuda. Tatmin edecek kadar olmasa da..

Bu arada ben kucağına otursam "dikkat et düştün önüne bak yahu" der. Hani bilerek oturma ihtimalimi düşünmez bile :)
 
Şimdi hatırladım, bir önceki konuda bu komuta merkez zincirinden bahsetmiştiniz.
O kadar önemli bir şey ki bu, eşiniz sadece bu konuda değişse inanın evliliğiniz cicim ayına geri döner.
Ben boşanmıyorsam, çok büyük bir etkendir çocuk bakımı.
Çünkü bilirim, benim gibi olamasa da en iyi yine de babası bakar çocuklarıma.
Alt değişimi, banyoları, gece 4 sonrası nöbeti ona aittir.
Evde tatil günlerinde sabah 7 de kalkarlar, iki bebeğe de bakar dolaptan kahvaltılığı çıkarıp beni 10 da uyandırırlar.
Bir tek yemek yapamaz ve yediremez ama kavanoz maması, biberon maması, meyve yoğurt gibi şeyler gayet başarıyla halleder yokluğumda.
Ve gerçekten ben bir şeylere adım atıyorsam, onun bu yardımı, hayatımda gözden çıkaramayacak kadar büyük yer kaplamasındandır.

Sizde çocuğunuz ve siz ayrı hayat yaşıyorken, eşiniz ayrı bir hayatı yaşıyor durumuna geçilmiş.
Bu nasıl düzelir ya da eşiniz ortak edilir mevzuya bilemiyorum ama evliliğinizin rengi değişir.
1 gececik eşiniz oğlunuzla yatsa ve siz deliksiz bir uyku çekseniz, ertesi günkü mutluğunuzu görse belki de ortak olmaya adım atabilir.
 
Her zaman ki muhabbetinizi devam ettirmiş hepsi bu.

Sizinde guleceginizi düşünmüş .. Biliyorsunuz ki erkekler kadınlar kadar detaycı değildir.

Ne verirseniz onu geri sunarlar size.

Evlilik kurtarilirkende şakalar yapılabilir. Kişiler değişmiyor ki , olaylar değişsin.

Belki gerçekten sürpriz hazırlayacak. Bilemeyiz.

Madem evlilik kurtarma yolundasiniz romantikligi sadece ondan beklemeyin.

Sert , dimdik dumak zorunda değilsiniz her daim. Adım atın ..

Sürekli bir " yorgunum, bıkkınım , kızgınım havası karşı tarafı demoralize eder.
 
Siz planınızı yapın. Çocuğa ben bakarım demeye geldim :)) Diğer yazdıklarınıza yorumum yok zira tam yazacakken bir gülme geliyor Cosby’ ler sizi
 
Ota para verme cigara al diyen biriyseniz bence esinizin ceyrek altin almasi cok normal.
Size hitap eden hediyenin bu oldugunu dusunmus.

Ben neye takildiginizi anlamadim. Iyice ipin ucu kacti romantiklikten eser yok diye mi takiliyorsunuz. Haksiz degilsiniz. Ama sizin gibi esim olsa ben de herhalde hediye falan almam.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…