- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
- #101
diğer sorunlarınıza bir şey diyemeyeceğim ama çeyrek altın hususunda biraz da siz yolu açmışsınız, çiçek istemem sigara al diyerek adamın odunluğuna odunluk katmışsınız :))
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
ayy superAy çok tatlı anlatmışsınız :)
Allah evinize huzur , bebeğinize sağlık versin :)
Madem çeyrek takacak , gelinliğinizi giyin ,
Bi de erik dalı gevrek olsun :)
Romantik dans ve kapanış :)
Bence asla aşılamayacak sıkıntı yok..gerçekten çocuk ilk yıllarında evliliği zora sokuyor,aynılarını yaşadım hatta 10 gün öncesine kadar boşanma konum dahi vardı ama aşılamayacak şey değil 1..2 yıl dişinizi sıkın..cinselliğinizi renklendirin biz de bu hiç sekteye uğramadı..çeyrek altın mevzusuna gelince hiç kutlamayan hödüklerin olduğunu görünce sizin ki yine kutlanilan bir gün olarak gördüğü için gideri var...velhasıl bu evlilik kurtarılır..Evet evet tam da anladığınız gibi başlık. Algınızın ayarlarıyla oynamayın, bırakın serbest kalsın.
Efenim yarın benim evliliğimin 4. Yıl dönümü. Toplamda 7 yıldır birlikte olduğum, 4 yılını da aynı evde geçirdiğim muhterem, yarın için muhteşem planlar yapmış. Öncelikle aşkımızın kaktüsünü, kendisine bakmaya çok gönüllü olan, adeta yeğenim geliyor diye sevinç naraları atan halasına iteleme kararı aldık. Zira romantik yıldönümü akşamında "yavrum ketçabı sıkma gözüne çocuğum" bağrışmaları olsun istemedik. Zaten aynı fikirde olduğumuz tek husus da budur beyimle.
Sevgililik dönemi de dahil, hiçbir zaman romantik bir çift olmadık. Ben, "hacı ota çiçeğe para verme bana gelirken bir paket cigara al hayrına" derdim, o da sağolsun bu durumu kabullenmeye pek hevesli olduğundan buluşmalara fıstıklı çikolata, bir paket sigara ve en sevdiğim karikatür dergisinin o haftaki sayısını alarak gelirdi. Buluşma ritüeli haline gelmişti bu durum. Romantizm beklentimiz olmadı ikimizin de. Ayağımı taşa çarptığımda yolun ortasında önümde eğilip kanı temizlemesi ve pansuman yapması romantizm ihtiyacımı fazlaca karşılardı. Zaten o lanet inceliğin ardından evlenme teklifini kabul ettim. Bu adam vicdanlı, bundan olur dedim. Fikrimi eşekler tepseydi, tatlı su romantiği olduğumu gollum kulağıma fısıldasaydı keşke.
Velhasılı oğlum doğana kadar nispeten iyi olan evliliğim, oğlumun doğumuyla birlikte faciaya dönüştü. Doğduğundan beri zor bir çocuktu, hala zor. Çok zor...
Sıklıkla boşanma mevzusunun açıldığı, paylaşımın bittiği, can acıtıcı sözleri iki tarafın da rahatlıkla sarf ettiği bir evliliğin ortasında bulduk kendimizi. Şiddetli tartışmalar esnasında, ikimiz de evliliğin sadece çocuk için sürdüğünü, sevginin kalmadığını da söyledik. Maalesef ki bizi en çok yıpratan durum bu oldu.
Bittabi bu karmaşa içinde cinsellik de ciddi manada sekteye uğradı. Öylesine yapılan, uzun süreler akla gelmeyen, bazı zamanlarda da eziyete dönüşen bir eylem oldu. Ki evvelinde bu hususta zerre sıkıntımız yoktu.
Geçtiğimiz günlerde maalesef annem bu tartışmalardan birine şahit olup, hakemliğe soyundu. Bu arada hiçbir zaman bağırmalı, çevre tarafından bilinen tartışmalarımız olmadı. Öylesine koptuk ki zaten, tartışmak bile gelmiyor içimizden. Oğlumu sebep göstermek istemiyorum ama oğlum dolayısıyla o kadar yıprandık ve yorulduk ki, ben sürekli şikayet eden ve surat asan bir kadına, o da biraz kafa dinleyeyim diyen bir adama dönüştü. He annem diyordum, annem ortada büyük bir sorun olmadığına, evliliğin kurtarılabileceğine kanaat getirerek ikimizin de hiç içinden gelmediği halde bazı atraksiyonlar ile canlanacak bir halde olduğumuzu dile getirdi. Bu konuşma, tam da yıldönümüne yakın gerçekleştiği için bir adım atalım dedik.
Evet hiçbir zaman romantik bir tip olmadım ama incelikler de her daim beni cezbetti. Pahalı hediyeler yerine benim gerçekten neyi sevdiğimi bilen ve buna göre hareket eden bir adam istedim her daim. İlk zamanlar öyleydi ama sonra... 31 yaşın bana getirisi olan beklenti içine girme durumundan mütevellit, mevcut halimiz beni daha da yıprattı.
Bu akşam yarınla ilgili konuşurken tam da başlıkta yazdığım cümleyi sarf etti benim koca. Ben de "olur tabi, sonraki yıldönümlerinde de yarım ve tam takarsın, hepsini bozdurup kendime burma bilezik alırım." dedim.Öylece baktı yüzüme. Şaka yapmış meğersem. Nasıl komik, nasıl eğlenceli bir eş. Küçük bir mümin latifesi işte. Gecemize renk kattı.
Biliyorum ki, böyle bir tepki vermesem hakikaten çeyrek alabilecek bir adam. Bozdurup ihtiyaçlarımı karşılarım. Hatta toki kurasına katılırsak ileride, minnak sevimli bir adım olur bu çeyrek. Yaşlılığımızda torunlarımıza anlatır ağlarız.
Neye sinir oluyorum biliyor musunuz? Ben gerçekten fazlaca romantizm beklentisi olan bir hatun değilim. Ancak boka sarmış, hatta sona gelinmiş bir evliliği kurtarma çabasında iken bu tür gerzek hareketler beni iyice dibe çekiyor. Daha da soğuyorum her şeyden.
Esasında evliliğimle ilgili yazacak çok şey var lakin bu kadarı bile gözüm kanadı diyecek arkadaşlara fazla oldu. Belki gerçekten merak eden ve yardımcı olmak isteyen zatlar olursa detay yazarım.
Şimdi ben ne yapayım? Zerrece içimden gelmediği halde, çaba sarf etmek adına uğraştığım bugünlerde çeyrek altınımı yastık altına mı saklayayım? Yoksa inceldiği yerden kopsun mu diyeyim.
Mevzuyu çeyrek altınla sınırlı tutup buna mı takıldın diyecek arkadaşlar, lütfen beni yormayın. Şimdiden teşekkürler efem.
Beni bir sen anladın office :) aslında çok yazmak istiyorum, her şeyi yazmak istiyorum ama yazdıktan sonra kendime acımak istemiyorum. Neden kendini bunları yazarak küçük düşürdün demek istemiyorum. Mutsuzluğumun şımarıklık olduğunu kabul etmek daha kolay geliyor bu noktada.
çok hoş bir yorum olmuş...Buradan anlaşıldığı kadarıyla yazıyorum, yanılıyor da olabilirim.
Eşinizi suçladığınız şeyler sizde de fazlasıyla mevcut görünüyor:
-eşiniz romantik değilmiş. Siz de değilsiniz. Bir kırmızı gecelik, mum, parfüm banyosu gibi sıradanlaşmış şeyi bile yapmayacak kadar romantizme kapalısınız. İçinizden gelen gülme, alay hissini tebessümle cilveye dönüştürmek zor değil.
-Eşiniz kinciymiş. Siz eşinizden daha kincisiniz. Gurur diye ifade ettiğiniz şey kibre benziyor. Eşinizi affetmiyorsunuz nedense. Geçmiş ve zor çocukla kininizi diri tutuyorsunuz.
-Eşiniz değişmiyormuş, hala aynı yerde sayıyormuş. Siz de öylesiniz.
Size burada yapılan en makul önerileri bile reddediyorsunuz "eşim anlamıyor, eşim odun, eşim kinci" vs gerekçelerle. Siz de öylesiniz.
- Oğlunuz uyuduğunda eşinizin kucağına hoplasanız ne olur? Siz karı kocasınız. Evet, eşiniz şaşırır çünkü siz kibirden kadınsılığa geçiş yapmayı küçültücü bir davranış olarak kodlamışsınız sanırım farkında olmadan.
- Eşiniz size mahmut abi diyor. Buradan da öyle görünüyorsunuz.
Eşinizi beğenmiyorsunuz artık, kendinizi daha iyilerine layık görüyorsunuz. Çocuğunuz zor ama artık eşinizle aranıza çocuğu kaktüs niyetine koyan sizsiniz.
-netice olarak klişe ama doğru bir söz vardır; insanları değiştiremezsiniz. Değişim önce insanın kendisinde başlar. Siz değişirseniz çevreniz değişir.
Siz de artık geçmişi tamamen geçmişte bırakıp gurur sandığınız kin ve kibri bir kenara bıraksanız.
Bu gece oğlunuz uyuduğunda kırmızı gecelik giyin. Olur olmadık anda sarılın. tv izlerken bir anda ihtirasla dudaklarına yapışın. Kucağına oturun, kahvaltı ederken bir lokmayı da ağzına siz verin vb. Eşiniz pamuğa dönmezse gelin beni bulun.
Bunları yapmak size belki imkansız belki zor gelecek ancak artık değişmenizin vakti geldi mahmut abi.
Siz çekici, seksi idrak hanımsınız, kadın olun kanka değil.
kendinizi farkına vardıklarınızı yazmışsınız ama okuyunca çogu cümleniz bir çok evliligin görünmeyen yüzü.Bizim evliligimizde sizinkine yakın durumda. 6 yillık evliyiz, 6 yilimin son iki yili esimi suclamakla ve elestirmekle geçti. Odunsun, ilgisizsin, çocuklarla ilgilenmiyorsun, ev işlerine yardım etmiyorsun, bir çiçek almak aklına gelmiyor mu vs.vs.
Fakat, birkaç ay önce bende nedensiz bir aydınlanma oldu, fark ettim ki eşim aslında hiç değişmemiş, hep odunmus, hep ilgisizmis. Nişanlıyken bile...
O kadar çok eleştirdim, o kadar çok değiştirmeye çalıştım ki adami, başlarda ugrasti, çabaladı ama olmadigi ilgili bir insana dönüşemedi tabiki. Şimdi her durumda ölü taklidi yapıyor. Cabalamaktan tamamen vaz geçti maalesef. Yoruldugunu hissedebiliyorum.
Ben ona kavga esnasında defalarca boşanalım dedim, ben ona defalarca seni artık sevmiyorum dedim. Sadece bir defa bende artık seni sevmiyorum dedi, benim için bu lafı tokat gibiydi.
Ben, bu adam bana evlenme teklif ettiğinde havalara uçmuştum. Yakışıklı, kariyerli, çekici. Kızların benim yanımda laf atip, gülümsedigi bir adam. Nasıl oldu da, bu adam bana bu kadar batar oldu. Değişti mi hayir, ilk başlarda da odundu, peki o halde ben mi değiştim...
Velhasıl erkekler düz, kadınlar karmaşık...
Eşiniz degismemis, sizin beklentileriniz değişmiş bana kalirsa.
Yuvayı dişi kuş yaparmış, belki de biz yapamadik, belki de eşlerimiz başka kadınlarla çok mutlu olacaklardı, belki sorun onlarda değil bizde :))
Sabah sabah, "sigarayı bırak hayatı bırakma" tadında bir yazı oldu ama neyse.
Diyeceğim o ki, aynayi bir de kendinize çevirin. Adamın yakasına yapismaktan vazgeçin:)
Sevgiler.
Teşekkür ederim.çok hoş bir yorum olmuş...
baştan yine okuyup cımbızla çekip kendime fikir edineyim
Çok doğru ve yerinde tespitler.Buradan anlaşıldığı kadarıyla yazıyorum, yanılıyor da olabilirim.
Eşinizi suçladığınız şeyler sizde de fazlasıyla mevcut görünüyor:
-eşiniz romantik değilmiş. Siz de değilsiniz. Bir kırmızı gecelik, mum, parfüm banyosu gibi sıradanlaşmış şeyi bile yapmayacak kadar romantizme kapalısınız. İçinizden gelen gülme, alay hissini tebessümle cilveye dönüştürmek zor değil.
-Eşiniz kinciymiş. Siz eşinizden daha kincisiniz. Gurur diye ifade ettiğiniz şey kibre benziyor. Eşinizi affetmiyorsunuz nedense. Geçmiş ve zor çocukla kininizi diri tutuyorsunuz.
-Eşiniz değişmiyormuş, hala aynı yerde sayıyormuş. Siz de öylesiniz.
Size burada yapılan en makul önerileri bile reddediyorsunuz "eşim anlamıyor, eşim odun, eşim kinci" vs gerekçelerle. Siz de öylesiniz.
- Oğlunuz uyuduğunda eşinizin kucağına hoplasanız ne olur? Siz karı kocasınız. Evet, eşiniz şaşırır çünkü siz kibirden kadınsılığa geçiş yapmayı küçültücü bir davranış olarak kodlamışsınız sanırım farkında olmadan.
- Eşiniz size mahmut abi diyor. Buradan da öyle görünüyorsunuz.
Eşinizi beğenmiyorsunuz artık, kendinizi daha iyilerine layık görüyorsunuz. Çocuğunuz zor ama artık eşinizle aranıza çocuğu kaktüs niyetine koyan sizsiniz.
-netice olarak klişe ama doğru bir söz vardır; insanları değiştiremezsiniz. Değişim önce insanın kendisinde başlar. Siz değişirseniz çevreniz değişir.
Siz de artık geçmişi tamamen geçmişte bırakıp gurur sandığınız kin ve kibri bir kenara bıraksanız.
Bu gece oğlunuz uyuduğunda kırmızı gecelik giyin. Olur olmadık anda sarılın. tv izlerken bir anda ihtirasla dudaklarına yapışın. Kucağına oturun, kahvaltı ederken bir lokmayı da ağzına siz verin vb. Eşiniz pamuğa dönmezse gelin beni bulun.
Bunları yapmak size belki imkansız belki zor gelecek ancak artık değişmenizin vakti geldi mahmut abi.
Siz çekici, seksi idrak hanımsınız, kadın olun kanka değil.
Asıl şaşırtıcı olan da bu.Çok doğru ve yerinde tespitler.
Aslinda biz kadinlar hep eşimizin değişmesini bekleriz.Hep o şöyle olsaydi ben böyle olmazdim modundayiz.
Belki biz kendimiz değişsek herşey değişecek.
Ama bende başaramiyorum ayni konu sahibi gibi kendimi tutuyorum.
Adami ani öpmek veya sarilmak sanki beni utandiriyor sanki ben onun istediğini beklediğini yapiyorum ve onu ödüllendirmiş gibi ,yakiştiramiyorum.
Bende bir mahmut abiyim,nasil değiştirsem bilmiyorum.
Allahtan eşim takmiyor,gelir zorlada olsa öper sarilir ,o buzlari eritmesini bilir.
Ya inanmıyorum acaba bunu ben mi yazdım sonra unuttum.Kendim gibibodun bir kadın buldum ve biz de çocuk olduktan sonra gırtlak gırtlağa yaşıyoruz.O yüzden akıl vermeyeceğim kelin ilacı olsa kendi başına sürer.ama çeyrek kaç para biliyor musun senEvet evet tam da anladığınız gibi başlık. Algınızın ayarlarıyla oynamayın, bırakın serbest kalsın.
Efenim yarın benim evliliğimin 4. Yıl dönümü. Toplamda 7 yıldır birlikte olduğum, 4 yılını da aynı evde geçirdiğim muhterem, yarın için muhteşem planlar yapmış. Öncelikle aşkımızın kaktüsünü, kendisine bakmaya çok gönüllü olan, adeta yeğenim geliyor diye sevinç naraları atan halasına iteleme kararı aldık. Zira romantik yıldönümü akşamında "yavrum ketçabı sıkma gözüne çocuğum" bağrışmaları olsun istemedik. Zaten aynı fikirde olduğumuz tek husus da budur beyimle.
Sevgililik dönemi de dahil, hiçbir zaman romantik bir çift olmadık. Ben, "hacı ota çiçeğe para verme bana gelirken bir paket cigara al hayrına" derdim, o da sağolsun bu durumu kabullenmeye pek hevesli olduğundan buluşmalara fıstıklı çikolata, bir paket sigara ve en sevdiğim karikatür dergisinin o haftaki sayısını alarak gelirdi. Buluşma ritüeli haline gelmişti bu durum. Romantizm beklentimiz olmadı ikimizin de. Ayağımı taşa çarptığımda yolun ortasında önümde eğilip kanı temizlemesi ve pansuman yapması romantizm ihtiyacımı fazlaca karşılardı. Zaten o lanet inceliğin ardından evlenme teklifini kabul ettim. Bu adam vicdanlı, bundan olur dedim. Fikrimi eşekler tepseydi, tatlı su romantiği olduğumu gollum kulağıma fısıldasaydı keşke.
Velhasılı oğlum doğana kadar nispeten iyi olan evliliğim, oğlumun doğumuyla birlikte faciaya dönüştü. Doğduğundan beri zor bir çocuktu, hala zor. Çok zor...
Sıklıkla boşanma mevzusunun açıldığı, paylaşımın bittiği, can acıtıcı sözleri iki tarafın da rahatlıkla sarf ettiği bir evliliğin ortasında bulduk kendimizi. Şiddetli tartışmalar esnasında, ikimiz de evliliğin sadece çocuk için sürdüğünü, sevginin kalmadığını da söyledik. Maalesef ki bizi en çok yıpratan durum bu oldu.
Bittabi bu karmaşa içinde cinsellik de ciddi manada sekteye uğradı. Öylesine yapılan, uzun süreler akla gelmeyen, bazı zamanlarda da eziyete dönüşen bir eylem oldu. Ki evvelinde bu hususta zerre sıkıntımız yoktu.
Geçtiğimiz günlerde maalesef annem bu tartışmalardan birine şahit olup, hakemliğe soyundu. Bu arada hiçbir zaman bağırmalı, çevre tarafından bilinen tartışmalarımız olmadı. Öylesine koptuk ki zaten, tartışmak bile gelmiyor içimizden. Oğlumu sebep göstermek istemiyorum ama oğlum dolayısıyla o kadar yıprandık ve yorulduk ki, ben sürekli şikayet eden ve surat asan bir kadına, o da biraz kafa dinleyeyim diyen bir adama dönüştü. He annem diyordum, annem ortada büyük bir sorun olmadığına, evliliğin kurtarılabileceğine kanaat getirerek ikimizin de hiç içinden gelmediği halde bazı atraksiyonlar ile canlanacak bir halde olduğumuzu dile getirdi. Bu konuşma, tam da yıldönümüne yakın gerçekleştiği için bir adım atalım dedik.
Evet hiçbir zaman romantik bir tip olmadım ama incelikler de her daim beni cezbetti. Pahalı hediyeler yerine benim gerçekten neyi sevdiğimi bilen ve buna göre hareket eden bir adam istedim her daim. İlk zamanlar öyleydi ama sonra... 31 yaşın bana getirisi olan beklenti içine girme durumundan mütevellit, mevcut halimiz beni daha da yıprattı.
Bu akşam yarınla ilgili konuşurken tam da başlıkta yazdığım cümleyi sarf etti benim koca. Ben de "olur tabi, sonraki yıldönümlerinde de yarım ve tam takarsın, hepsini bozdurup kendime burma bilezik alırım." dedim.Öylece baktı yüzüme. Şaka yapmış meğersem. Nasıl komik, nasıl eğlenceli bir eş. Küçük bir mümin latifesi işte. Gecemize renk kattı.
Biliyorum ki, böyle bir tepki vermesem hakikaten çeyrek alabilecek bir adam. Bozdurup ihtiyaçlarımı karşılarım. Hatta toki kurasına katılırsak ileride, minnak sevimli bir adım olur bu çeyrek. Yaşlılığımızda torunlarımıza anlatır ağlarız.
Neye sinir oluyorum biliyor musunuz? Ben gerçekten fazlaca romantizm beklentisi olan bir hatun değilim. Ancak boka sarmış, hatta sona gelinmiş bir evliliği kurtarma çabasında iken bu tür gerzek hareketler beni iyice dibe çekiyor. Daha da soğuyorum her şeyden.
Esasında evliliğimle ilgili yazacak çok şey var lakin bu kadarı bile gözüm kanadı diyecek arkadaşlara fazla oldu. Belki gerçekten merak eden ve yardımcı olmak isteyen zatlar olursa detay yazarım.
Şimdi ben ne yapayım? Zerrece içimden gelmediği halde, çaba sarf etmek adına uğraştığım bugünlerde çeyrek altınımı yastık altına mı saklayayım? Yoksa inceldiği yerden kopsun mu diyeyim.
Mevzuyu çeyrek altınla sınırlı tutup buna mı takıldın diyecek arkadaşlar, lütfen beni yormayın. Şimdiden teşekkürler efem.