Evlilik hayatına alisamiyorum

Öğrenciyken de ailemden 700 km uzakta yaşıyordum. Ama her tatilde gideceğim tek yer orasiydi. Okul bittiğinde de tekrar yerlesecegim yer orasiydi. Bunu bilerek uzakta 4 sene yaşadım. Şimdi ise durum çok farklı. Ailenizden uzakta değilseniz size anlamsız gelebilir bilemem

Ben de 17 yaşından beri ayrı yaşıyorum önce üniversite sonra iş sonra evlilik
Ama ne biliyim aileme gidince tamam güzel ama evime dönünce daha güzel ya :)
Kendi evinize ait düşünceniz nasıl? Benimseyemiyor musunuz?
 
Bana genel olarak anlamsız geliyor bu durum.
Kayın ailem sizin gibi.
Yahu hep beraber aynı şehirde yaşıyoruz, bayramları memleketlerinde geçiriyorlar, giderken ağlaşma seromonisi.
Komik değil mi, bana mı öyle geliyor?
Üniversiteyi de dışarıda okumuşsunuz, halbuki alışmanız lazımdı.

İnsanlar birey olarak yetişmeli ve öyle görmeli kendilerini.
‘Döneceğim yer orası’ diyerek, kendinizi zaten bir çembere dahil etmişsiniz hep, farkında olmadan.
Evet aile her şeydir ama bağlılık iyidir, bağımlılık değil.
Bende sizin gibi düşünürdüm, uniyi dışarda ve uzak bir sehirde okudum, ailemi neredeyse hiç aramazdım. Iyi olduklarını bilmem yetiyordu bana ve kaldıracağımı bildiğim için hiç düşünmeden eşimle evlenmeye karar verdim, ama öyle olmuyormuş. Uzak evlenmek çok başka.
 
Sen ya bir yengecsin ya da bir balık. Mutlaka su grubundan olmalısın. Bu kadar duygusal insanlar genelde su grubundan çıkıyor.

Ben de maalesef yengeç insaniyım


Birgün bir çocuğum olursa yengec olmaması için plan yapacağım.

Sen duygusal bir kızsın. Yasadigin sey bana çok anormal gelmedi.

Asıl anormallik bende. Oku da kendinin bana nispeten ne kadar normal olduğunu anla.

Annemle babam alt sokakta oturuyor.

Pencereden annemin evini ve sokağını görüyorum.

Her gün olmasa bile 2 günde bir ,birarada oliyoruz.

Ordan kendi evime dönerken üzülüyorum. Yani 2 adımlık mesafede bile bir dram ortami yaratıyorum.

Daha doğrusu annembabam üzülür mu diye üzülüyorum.

Genelde onların yatma saatine kadar oturuyorum ki ben gidince hemen yatsınlar da üzülmeye zamam bulamasınlar🙈

Annem her zaman balkondan el sallar ben evden bi yere giderken. köşeyi dönene kadar ben de ona el sallarim
. Çok defa düşme tehlikesi atlattım anneme bakacağım diye.
Eşim dalga geçiyor. 40 günlük yola gider gibi anca trajedi yapıyormuşum.

Hakli adam
Ses etmiyorum.

Ama ben de böyle olmaktam hic memnun değilim.

Ruh hastasıyım iste baska açıklaması yok.

Yani üzülme. Sen tek değilsin.

Zamanla hafifler ama hicbir zaman tam olarak bitmez.

Bu şekilde yaşamaya alışmak en iyisi.

Anne baba evinden daha güzel bir ev yok.
Baba evinin uykusu dünyadaki hiçbir yerde yok ❤

Baba evi meydan evi, diyen boşuna demiyor da işte insan evlenince baba evine sığmıyor artık 😔

Allah onları başımızdan eksik etmesin. Sağlık olsun da.. napalım insan insana kavuşur
 
20 yıldır ayrıyım. Ne zaman gitsem babamın küçük kızı olurum.
"İnsan babası ölünce büyür." demişler. Aslında güzel bir şey değil mi bu?
Çok erken büyüdüm 15 yaşımda:KK43:
Ve zaten eksik bi yanın varken başka şehirde yaşamak çok daha zor oluyor...
 
3 yıl oldu benimde, hâlâ aynı şeyleri hissediyorum:KK43: Ayrılırken ağlamamak için zor tutuyorum kendimi (normalde kolay kolay ağlayan biri değilim:) )
Arkadaşın dediği gibi belki çocuk olunca değişiriz(İnşâAllâh).

Çocuk olunca zaten anca kendi evin paklıyor :KK70:
Babama gidiyorum ilk 2 günden sonra adamın da kafası götürmüyor heralde o gelelim diye elli defa soran adam baba gidiyoruz diyince hadi yolunuz açık olsun güle güle diyor :)
 
Bana genel olarak anlamsız geliyor bu durum.
Kayın ailem sizin gibi.
Yahu hep beraber aynı şehirde yaşıyoruz, bayramları memleketlerinde geçiriyorlar, giderken ağlaşma seromonisi.
Komik değil mi, bana mı öyle geliyor?
Üniversiteyi de dışarıda okumuşsunuz, halbuki alışmanız lazımdı.

İnsanlar birey olarak yetişmeli ve öyle görmeli kendilerini.
‘Döneceğim yer orası’ diyerek, kendinizi zaten bir çembere dahil etmişsiniz hep, farkında olmadan.
Evet aile her şeydir ama bağlılık iyidir, bağımlılık değil.
Bunun adının bağımlilik veya bir çember içerisine girmek olduğunu sanmıyorum. İnsan mutlu anılarının çocukluğunun geçtiği yeri hep özler ve ister. Tabi çocukluğu kötü geçmiş hatırlamak istemeyen insanlar da olabilir ben kendimnden yola çıkıyorum. Etrafında dostlarının bulunmasını ister. Bu insanın doğasında vardır. Maslow hiyerarşisinde güvenlik basamağına denk gelir. Yani bilimsel olarak kabul görmüş bir özelliğimizdir bu. Üniversite dönemi yaş 18 ergenlik heyecan macera arayışı malum biliyorsunuz. Zaten işte bu dönemde bağımsız bir birey oluyoruz. Ancak yetiskinlik döneminde bu durum farklı boyutlara geçiyor. İşin içine duygusal faktörler giriyor az da olsa. En temel icguduyle doğup büyüdüğün yerde olmak varken niye yabancı bir şehir yabancı insanlar diyorsun. Tabi iş ve evlilik dolayısıyla cevabı geliyor hemen. Bu da bir stres yaratıyor içinde sürekli bir tarafın 650 km uzakta iken bir tarafın eşinin ve işinin yanında kalıyor.
 
Çocuk olunca zaten anca kendi evin paklıyor :KK70:
Babama gidiyorum ilk 2 günden sonra adamın da kafası götürmüyor heralde o gelelim diye elli defa soran adam baba gidiyoruz diyince hadi yolunuz açık olsun güle güle diyor :)
Hahaah evet erkek kardeşimin cocuklarindan bilyorum 2 canavarla eve gelince babam 3.gunxen sonra kaçacak delik arıyordu 😁
 
Bende sizin gibi düşünürdüm, uniyi dışarda ve uzak bir sehirde okudum, ailemi neredeyse hiç aramazdım. Iyi olduklarını bilmem yetiyordu bana ve kaldıracağımı bildiğim için hiç düşünmeden eşimle evlenmeye karar verdim, ama öyle olmuyormuş. Uzak evlenmek çok başka.
Valla başka değil.
Ablam evli olduğu dönemde bayağı uzaktı, hiç duygusallaştığımızı bilmem.
Keza geçen sene yine başka şehre taşındı, gene aynıyız.
Diyorum ya 5 km ötede ailem var, aylarca görmüyorum.
Eminim şehir dışındaki insanlar bizden daha çok görüşüyordur, korona öncesinde de ayda bir akşam iki saat yemeğe giderdim zaten.
Hepimizin ayrı hayatları var, yetiyor yani.

Erkek ya da kadının böyle aile düşkünü olmasını ise gerçekten abes buluyorum, evlenmeyeydin kardeş o zaman diyorum.
Gerçekten komik çünkü, hem ağlarım hem giderim dediklerinden.
Hayatlarını birleştirdikleri insana da kötü hissettiriyorlar.
 
Sen ya bir yengecsin ya da bir balık. Mutlaka su grubundan olmalısın. Bu kadar duygusal insanlar genelde su grubundan çıkıyor.

Ben de maalesef yengeç insaniyım


Birgün bir çocuğum olursa yengec olmaması için plan yapacağım.

Sen duygusal bir kızsın. Yasadigin sey bana çok anormal gelmedi.

Asıl anormallik bende. Oku da kendinin bana nispeten ne kadar normal olduğunu anla.

Annemle babam alt sokakta oturuyor.

Pencereden annemin evini ve sokağını görüyorum.

Her gün olmasa bile 2 günde bir ,birarada oliyoruz.

Ordan kendi evime dönerken üzülüyorum. Yani 2 adımlık mesafede bile bir dram ortami yaratıyorum.

Daha doğrusu annembabam üzülür mu diye üzülüyorum.

Genelde onların yatma saatine kadar oturuyorum ki ben gidince hemen yatsınlar da üzülmeye zamam bulamasınlar🙈

Annem her zaman balkondan el sallar ben evden bi yere giderken. köşeyi dönene kadar ben de ona el sallarim
. Çok defa düşme tehlikesi atlattım anneme bakacağım diye.
Eşim dalga geçiyor. 40 günlük yola gider gibi anca trajedi yapıyormuşum.

Hakli adam
Ses etmiyorum.

Ama ben de böyle olmaktam hic memnun değilim.

Ruh hastasıyım iste baska açıklaması yok.

Yani üzülme. Sen tek değilsin.

Zamanla hafifler ama hicbir zaman tam olarak bitmez.

Bu şekilde yaşamaya alışmak en iyisi.

Anne baba evinden daha güzel bir ev yok.
Baba evinin uykusu dünyadaki hiçbir yerde yok ❤

Baba evi meydan evi, diyen boşuna demiyor da işte insan evlenince baba evine sığmıyor artık 😔

Allah onları başımızdan eksik etmesin. Sağlık olsun da.. napalım insan insana kavuşur
Ay biz yengeçlerin bu hali ne olacak böyle resmen beni anlatmışsın☹️ Aynı şekilde
çocuğumun yengeç balık vs olmasını asla istemiyorum bi eve bi pesimist yeter:)
 
Sen ya bir yengecsin ya da bir balık. Mutlaka su grubundan olmalısın. Bu kadar duygusal insanlar genelde su grubundan çıkıyor.

Ben de maalesef yengeç insaniyım


Birgün bir çocuğum olursa yengec olmaması için plan yapacağım.

Sen duygusal bir kızsın. Yasadigin sey bana çok anormal gelmedi.

Asıl anormallik bende. Oku da kendinin bana nispeten ne kadar normal olduğunu anla.

Annemle babam alt sokakta oturuyor.

Pencereden annemin evini ve sokağını görüyorum.

Her gün olmasa bile 2 günde bir ,birarada oliyoruz.

Ordan kendi evime dönerken üzülüyorum. Yani 2 adımlık mesafede bile bir dram ortami yaratıyorum.

Daha doğrusu annembabam üzülür mu diye üzülüyorum.

Genelde onların yatma saatine kadar oturuyorum ki ben gidince hemen yatsınlar da üzülmeye zamam bulamasınlar🙈

Annem her zaman balkondan el sallar ben evden bi yere giderken. köşeyi dönene kadar ben de ona el sallarim
. Çok defa düşme tehlikesi atlattım anneme bakacağım diye.
Eşim dalga geçiyor. 40 günlük yola gider gibi anca trajedi yapıyormuşum.

Hakli adam
Ses etmiyorum.

Ama ben de böyle olmaktam hic memnun değilim.

Ruh hastasıyım iste baska açıklaması yok.

Yani üzülme. Sen tek değilsin.

Zamanla hafifler ama hicbir zaman tam olarak bitmez.

Bu şekilde yaşamaya alışmak en iyisi.

Anne baba evinden daha güzel bir ev yok.
Baba evinin uykusu dünyadaki hiçbir yerde yok ❤

Baba evi meydan evi, diyen boşuna demiyor da işte insan evlenince baba evine sığmıyor artık 😔

Allah onları başımızdan eksik etmesin. Sağlık olsun da.. napalım insan insana kavuşur
Ne güzel yazmışsınız evli olmadığım halde ağlayasım geldi.
 
Valla başka değil.
Ablam evli olduğu dönemde bayağı uzaktı, hiç duygusallaştığımızı bilmem.
Keza geçen sene yine başka şehre taşındı, gene aynıyız.
Diyorum ya 5 km ötede ailem var, aylarca görmüyorum.
Eminim şehir dışındaki insanlar bizden daha çok görüşüyordur, korona öncesinde de ayda bir akşam iki saat yemeğe giderdim zaten.
Hepimizin ayrı hayatları var, yetiyor yani.

Erkek ya da kadının böyle aile düşkünü olmasını ise gerçekten abes buluyorum, evlenmeyeydin kardeş o zaman diyorum.
Gerçekten komik çünkü, hem ağlarım hem giderim dediklerinden.
Hayatlarını birleştirdikleri insana da kötü hissettiriyorlar.
Karakter ve aile yapısıyla ilgili bence bu durum.
Ben sizin gibi olmayı çok isterdim.
Ama komik demeyin lütfen ona da üzülürüz:))
 
Bunun adının bağımlilik veya bir çember içerisine girmek olduğunu sanmıyorum. İnsan mutlu anılarının çocukluğunun geçtiği yeri hep özler ve ister. Tabi çocukluğu kötü geçmiş hatırlamak istemeyen insanlar da olabilir ben kendimnden yola çıkıyorum. Etrafında dostlarının bulunmasını ister. Bu insanın doğasında vardır. Maslow hiyerarşisinde güvenlik basamağına denk gelir. Yani bilimsel olarak kabul görmüş bir özelliğimizdir bu. Üniversite dönemi yaş 18 ergenlik heyecan macera arayışı malum biliyorsunuz. Zaten işte bu dönemde bağımsız bir birey oluyoruz. Ancak yetiskinlik döneminde bu durum farklı boyutlara geçiyor. İşin içine duygusal faktörler giriyor az da olsa. En temel icguduyle doğup büyüdüğün yerde olmak varken niye yabancı bir şehir yabancı insanlar diyorsun. Tabi iş ve evlilik dolayısıyla cevabı geliyor hemen. Bu da bir stres yaratıyor içinde sürekli bir tarafın 650 km uzakta iken bir tarafın eşinin ve işinin yanında kalıyor.
Aidiyet tasarımını insanlar kendileri kurarlar.
Siz öyle kurmuşsunuz, benim mesela doğup büyüdüğüm vs gibi ne bağlandığım bir şehir ne de aynı şekilde aile ilişkimiz var.
Kötü, anımsanmazlık değil mesele.
Çok başka bir şeyden bahsediyorum, gerçekten koca bir kadınsınız ve ailenizden ayrılırken ağlıyorsanız sıkıntı vardır.
Ben anormal olabilirim, duygusuz da olabilirim.
Ama sizinki de normal değil.
Onlar hep aileniz ve oradalar, siz bir seçim yapıp evlendiniz ya da iş için de gidebilirdiniz veyahut istediğiniz için de.
Onlar sizin aileniz, koşulsuz olarak hep oradalar ve olacaklar.
Daima sorgusuz gidebileceğiniz bir yer orası ama artık herkes kendi yolunda kanat çırpmalı.
 
Ben soğuk yapılı bi insanım normalde. Duygularımı belli etmem icimde yasarim. Dediklerinizi birebir fazlasıyla yaşıyorum. Haziran başı gittim yaklaşık 45 gün kaldım. Eşimi seviyorum ama ailemden ayrılıp gelmek o kadar zor geldi ki. Üstelik babam getirdi beni zaten otobüsle gönderemem diyip. Onlar gidince sanki dünyada tek başına yapayalnız kaldım. Bu bayram göremedim, bayram olduğunu bile inanın hissetmiyorum. Belki şuan hamilelikten dolayı daha içli yasiyorum ama 1 hafta 10 gün oldu anlamsız anlamsız ağlıyorum. Küçük bebek gibi anneme muhtacim sanki. Ay zor valla bunun eşi sevip sevmemekle, aile olamamakla alakası yok. Uzaktan evlenmek, aileye uzak olmak bazı insanlar için çok zor. Ben hala kaldıramıyorum. Ömrüm hasretle geçecek diyip kendimi yıpratıyorum sürekli. Inşallah atlatırız bu durumu yaşayanlar olarak. Valla şunları yazarken bile ağlamaya başladım düşünün.
Kesinlikle haklısınız. Eşimle gayet iyiyiz muhabbetimiz geçirdiğimiz zaman her şey yerli yerinde. Tabiii ona yansitmiyorum bu içimde kopan fırtınayi😩 çünkü yersiz yere üzerine alınmasıni istemem... Onunla alakası dahi olmayan tamamen kendi içimde halledemedihim bir sorun... Sizi çok iyi anlıyorum. Kalma süresi ne kadar uzarsa ayrılık da bir o kadar zor oluyor 😪 bende ağlıyorum daha yeni bu sabah ayrıldım ailemden... Uzaklık gerçekten zor. İnsan yanında yakininda istiyor ana şefkatiyle baba huzurunu. Dilerim bebeğiniz dünyaya gelince bu yönden rahata erersiniz
 
Bunun adının bağımlilik veya bir çember içerisine girmek olduğunu sanmıyorum. İnsan mutlu anılarının çocukluğunun geçtiği yeri hep özler ve ister. Tabi çocukluğu kötü geçmiş hatırlamak istemeyen insanlar da olabilir ben kendimnden yola çıkıyorum. Etrafında dostlarının bulunmasını ister. Bu insanın doğasında vardır. Maslow hiyerarşisinde güvenlik basamağına denk gelir. Yani bilimsel olarak kabul görmüş bir özelliğimizdir bu. Üniversite dönemi yaş 18 ergenlik heyecan macera arayışı malum biliyorsunuz. Zaten işte bu dönemde bağımsız bir birey oluyoruz. Ancak yetiskinlik döneminde bu durum farklı boyutlara geçiyor. İşin içine duygusal faktörler giriyor az da olsa. En temel icguduyle doğup büyüdüğün yerde olmak varken niye yabancı bir şehir yabancı insanlar diyorsun. Tabi iş ve evlilik dolayısıyla cevabı geliyor hemen. Bu da bir stres yaratıyor içinde sürekli bir tarafın 650 km uzakta iken bir tarafın eşinin ve işinin yanında kalıyor.

Bence bir şehre falan da bağlanmış olma düşüncesi size böyle hissettiriyor olabilir

30 yaşındayım 7 kere şehir değiştirdim üniversiteden beri. Gittiğim her yere de aşağı yukarı aynı şeyleri hissettim oraya aitmişim gibi. En azından bir süreliğine orası benim daimi ikametimmiş gibi. Ayrıldığımda geride bıraktığım yerlere üzülmek yerine yeni şehir ve yeni arkadaşlar yeni ortam diye düşündüm. Aksi aklıma gelmedi açıkçası. Ama bunun biraz kişilik özelliği de olduğunu düşünüyorum. Yurtta kalırken sizin gibi her haftasonu ya da tatilde ailesine giden tatil dönüşü ağlayarak dönen arkadaşlarım da vardı çoğu kendi memleketine ailesinin yanına döndü yerleşti. Ben doyduğum yer memleketimdir mantığındayım. :)
Ama eşinz üzülüyor olabilir sizin üzgün dönmenize
 
nasıl uzun süre evinizden ayrı kalabiliyorsunuz ya ben 3 aydır evliyim aileme çok düşkünüm hele annemi bebeğim gibi görüyorum ama kendi evime öyle alıştım benimsedim ki sanki bırakıp gidersem yangın olacak evi pislik götürecekmiş gibi aklım evde kalıyor bende annemlere geldiğimde kendimi bekar gibi hissediyorum ama eşimi ve evimi özlüyorum 1 günden fazla kalmak istemiyorum
 
Valla başka değil.
Ablam evli olduğu dönemde bayağı uzaktı, hiç duygusallaştığımızı bilmem.
Keza geçen sene yine başka şehre taşındı, gene aynıyız.
Diyorum ya 5 km ötede ailem var, aylarca görmüyorum.
Eminim şehir dışındaki insanlar bizden daha çok görüşüyordur, korona öncesinde de ayda bir akşam iki saat yemeğe giderdim zaten.
Hepimizin ayrı hayatları var, yetiyor yani.

Erkek ya da kadının böyle aile düşkünü olmasını ise gerçekten abes buluyorum, evlenmeyeydin kardeş o zaman diyorum.
Gerçekten komik çünkü, hem ağlarım hem giderim dediklerinden.
Hayatlarını birleştirdikleri insana da kötü hissettiriyorlar.
Kesinlikle eşime hiçbir şekilde yansitmadim. Yansıtmayi da düşünmüyorum evliligimizde bu konu hiç konusulmadi bile. Kendim halletmeye çalışıyorum. Size komik geliyorsa gülün inşallah böyle bir durum yasamazsiniz
 
1 bucuk yıllık evliyim. Öğretmenim. 28 yaşındayim. Gerekli mantık ve olgunluğa sahip olduğumu düşünüyorum. Ancak ne zaman ailemin bulunduğu şehre gitsem 2 günde eski hayatıma sanki geri dönmüş gibi hissedip tekrar babamın bekar kızı olduğumu düşünüyorum. Ve sanki üniversiteden baba evine dönmüş gibi bir his oluyor içimde. Dolayısıyla vedalar eve geri dönüşler sıkıntı oluyor. Gitmek istemiyorum hiç bir zaman kendi evime. Eşimle aramızda hiçbir sorun yok. İlgi alaka yönünden de öyle hatta bazen ilgiden bunalirim onunlayken. Kavga bile ettiğimiz yok aylardır. Şimdi yine bayram dolayısıyla gittiğimiz memleketimden ağlaya ağlaya geri döndüm ailem de uzuldu tabi. Kendimi tutamadım onları da üzdum diye bide onun için ağladım. Koskoca kadın utanmıyor musun çocuk gibi diye kendime söyleyip duruyorum ancak ben hala ailemden ayrı sehirde başka bir evde yaşamaya adapte olamadım arkadaşlar. Her gidis geliş drama haline geldi evlendiğimxen beri. İşin icinden çıkamıyorum fikirlerinize sunuyorum teşekkürler
Yalnız değilsin bacım ben hala aglarım gurbet zor
 
X