- 27 Temmuz 2012
- 6.316
- 85
-
- Konu Sahibi NeMeSiS98235
- #41
EŞİNİZ İÇİN
1. Eşinize ilgili olun, onun derdini düşündüğünü gözünden anlayın, ona yoldaş olun. Ama asla kör aşık olmayın.
2. Sorunlarınız varsa konuşarak çözmeye çalışın. Trip atmak bir çözüm yöntemi değildir. Zaten trip atmak bağışıklık yapar erkekte, bir süreden sonra sizi takmaz.
3. Asla saygınızı yitirmeyin. Eşiniz saygısız olsa bile. Birilerinin ona öğretmesi gerekiyor değil mi?
4. Çocuk için birlikte karar verin. Emrivaki yapmayın.
5. Maddi konularda ona destek olun, üstesinden beraber gelin. Senin paran benim param yapmayın. Buna eşiniz de dahil. Bu konulardan çıkan kavgalar insanları birbirinden soğutur.
6. Düğün öncesi eğer maddi durumu yeterince iyi değilse ne aldırsam kardır demeyin. Gereksiz sırf hava atma maksatlı eşya almayın. 4 4 lük değil de 4 3 lük olsun. Evlendikten sonra acısı daha fena çıkar, bir süre sonra zaten ne gereksizmiş deyip pişman olursunuz.
7. Aranıza asla aileleri sokmayın. Hele aranızdaki meselelerde hemen ailelere haber vermeyin. Düzeleceği varsa da düzelmez.
8. Cinsel konularda takıntılı olmayın, ama hakkınızı da arayın. Nasıl alışırsanız öyle gider.
9. Asla ama asla evliliğinizi monotonlaştırmayın. Mümkün olduğunca hayatınızda değişik sürprizlere yer verin.
10. En ufak bir konuda boşanmak lafını ortaya sürmeyin. Evlilik öyle bir lafla yıkılacak bir kuru değil. İşin ciddiyetinin farkına varın. Fakat şu istisnalar var ki: Aldatma, şiddet, psikolojik şiddet, vb. konularda lütfen arkanıza bile bakmayın.
AİLESİ İÇİN
1. Kendinizden taviz vermeyin, gerisi zaten gelir.
2. İnsanların değişebileceğini aklınızdan çıkarmayın.
3. Ne kadar iyi olursa olsun görümce görümcedir, kayınvalide kaynana.
4. Evlendiğiniz andan itibaren stratejik bir oyuna girmiş oluyorsunuz, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
5. Ne kadar verirseniz yetmez, daha istenir. Verip kaçın, değeriniz bilinsin.
6. İnsanlara yapacağınız iyilikleri rutinleştirmeyin. Bir süreden sonra yaptığınız iyilik göreviniz oluyor.
7. Saygıyla köleliği birbirine karıştırmayın. Anneniz sizi bedava hizmetçi olun diye doğurmadı.
8. Çalışan bir kadınsanız ev işlerinin yarısını eşinize kitleyin. kadın eve para getiriyorsa erkek te ev işine yardım etmek zorunda. Bilmiyorsa da öğrenmek zorunda. Herşeye yetmek zorunda değilsiniz. Canınızın kıymetini bilin.
9. Sınırlarınızı iyi çizmelisiniz. İnsanlar haber vermeden çat kapı gelme cüretini gösteremesinler. Amaaan ne olacak ben misafiri severim demeyin. Sevdiğiniz şey misafir, evinizin yol geçen hanı olması değil, buna emin olabilirsiniz.
10. Kendiniz olun kimse için değişmeyin.
EŞİNİZ İÇİN
1. Eşinize ilgili olun, onun derdini düşündüğünü gözünden anlayın, ona yoldaş olun. Ama asla kör aşık olmayın.
2. Sorunlarınız varsa konuşarak çözmeye çalışın. Trip atmak bir çözüm yöntemi değildir. Zaten trip atmak bağışıklık yapar erkekte, bir süreden sonra sizi takmaz.
3. Asla saygınızı yitirmeyin. Eşiniz saygısız olsa bile. Birilerinin ona öğretmesi gerekiyor değil mi?
4. Çocuk için birlikte karar verin. Emrivaki yapmayın.
5. Maddi konularda ona destek olun, üstesinden beraber gelin. Senin paran benim param yapmayın. Buna eşiniz de dahil. Bu konulardan çıkan kavgalar insanları birbirinden soğutur.
6. Düğün öncesi eğer maddi durumu yeterince iyi değilse ne aldırsam kardır demeyin. Gereksiz sırf hava atma maksatlı eşya almayın. 4 4 lük değil de 4 3 lük olsun. Evlendikten sonra acısı daha fena çıkar, bir süre sonra zaten ne gereksizmiş deyip pişman olursunuz.
7. Aranıza asla aileleri sokmayın. Hele aranızdaki meselelerde hemen ailelere haber vermeyin. Düzeleceği varsa da düzelmez.
8. Cinsel konularda takıntılı olmayın, ama hakkınızı da arayın. Nasıl alışırsanız öyle gider.
9. Asla ama asla evliliğinizi monotonlaştırmayın. Mümkün olduğunca hayatınızda değişik sürprizlere yer verin.
10. En ufak bir konuda boşanmak lafını ortaya sürmeyin. Evlilik öyle bir lafla yıkılacak bir kuru değil. İşin ciddiyetinin farkına varın. Fakat şu istisnalar var ki: Aldatma, şiddet, psikolojik şiddet, vb. konularda lütfen arkanıza bile bakmayın.
AİLESİ İÇİN
1. Kendinizden taviz vermeyin, gerisi zaten gelir.
2. İnsanların değişebileceğini aklınızdan çıkarmayın.
3. Ne kadar iyi olursa olsun görümce görümcedir, kayınvalide kaynana.
4. Evlendiğiniz andan itibaren stratejik bir oyuna girmiş oluyorsunuz, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
5. Ne kadar verirseniz yetmez, daha istenir. Verip kaçın, değeriniz bilinsin.
6. İnsanlara yapacağınız iyilikleri rutinleştirmeyin. Bir süreden sonra yaptığınız iyilik göreviniz oluyor.
7. Saygıyla köleliği birbirine karıştırmayın. Anneniz sizi bedava hizmetçi olun diye doğurmadı.
8. Çalışan bir kadınsanız ev işlerinin yarısını eşinize kitleyin. kadın eve para getiriyorsa erkek te ev işine yardım etmek zorunda. Bilmiyorsa da öğrenmek zorunda. Herşeye yetmek zorunda değilsiniz. Canınızın kıymetini bilin.
9. Sınırlarınızı iyi çizmelisiniz. İnsanlar haber vermeden çat kapı gelme cüretini gösteremesinler. Amaaan ne olacak ben misafiri severim demeyin. Sevdiğiniz şey misafir, evinizin yol geçen hanı olması değil, buna emin olabilirsiniz.
10. Kendiniz olun kimse için değişmeyin.
Bu da benden Sevgilisi/Nişanlısı/Eşi olan bütün çiftlere gelsin
Herkes kendi payına düşeni alsın bakalım
Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini suyla doldurup üçünün de altını yakmış.
Şimdi, istediğim her şeyden iki tane vereceksin bana demiş oğluna. Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve çekirdeği istemiş Oğlu hepsinden ikişer tane vermiş babasına.
Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba koymuş. Her üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış. Daha sonra kapları indirip yemek masasına buyur etmiş oğlunu.
Yemek masasında üç tabak duruyormuş. Kaplarda kaynayan havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş. Sonra oğluna dönüp sormuş: Ne görüyorsun?
Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış.
Havuçlar haşlandıkça aslını kaybedip yumuşamış.
Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama içleri katılaşmış.
Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler sonunda da öyleler..
Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş:
Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır.
Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu gördüğün havuçlar gibi birbirlerini tüketirler, eskitirler, pörsütürler.
Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar tahammül etseler de, şu gördüğün yumurtalar gibi içten içe katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar.
Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise, şartlar ne olursa olsun, eşler tıpkı şu kahve taneleri gibi, birbirlerinin yanında kalırlar, kendi kişiliklerini yitirmezler. Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır olmaları gibi, onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar geçirmeye isteklidirler.
Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa benziyordu.
Asıl ders bu değil! dedi baba. Oğlunun elinden tuttu, ocağın üzerinde bıraktığı kapların içinde kalan suları gösterdi.
Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak
İkisinde de bir tat yok Kahve çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu yavaşça bir fincana boşalttı. Mis gibi taze kahve kokuyordu. Fincanı oğluna uzattı. İçmek istersin herhalde dedi. Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürdü.
Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin paylaştığı yuva da işte böyle olur. Mis gibi, temiz ve huzur verici. Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı taze kahve gibi
Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine aşkla ve şefkatle davranarak hayata kendi tatlarını, kokularını ve renklerini katmayı başarırlar.
Alıntıdır...
cudanam bayıldım bayıldım, ellerine sağlık harika bir paylaşım olmuş
çok faydalı bir topik olmuş. ben bilmediğim konularda danışmayı çok seven bunu ilke edinmiş biriyim. 16aylık bir ilişkim var şuan. evlenmek istiyoruz ama ilk mesajdaki şartları henüz tamamlamış değiliz. ben çalışmadan evlenmem diyorumgenel tavsiyelerinizi uyguluyormuşum bu da güzel
tek aklımda kalan şu oldu. "sevildiğiniz yere sık gitmeyin" fikre katılıyorum fakat uygulamada sıkıntım var. şöyle ki sevgilimin ailesiyle görüşüyoruz zaman zaman. şuan yaz aylarında yazlıklarındalar ama kışın kendi evlerinde olduklarında erkek arkadaşım rutin buluşacağımız zaman buraya gel burdan gidelim diyor. yani beni her hafta evlerine çağırmış oluyor, bir merhaba deyip çıkıyoruz. ama gitmek istemiyorum doğru bulmuyorum. nişanlı değilim bişey değilim tamam olsun diye çabalıyoruz ama taş yerinde ağırdır demişler. ben gitmek istemediğimi belirtince de erkek arkadaşım seni çok seviyorlar yoksa sen ailemi sevmiyor musun fikrine kapılıyor. ne olacak gelmenden diyor. onun aslında ne dediği o kadar önemli değil. ben yanlış olduğunu düşünüyorum, bunu ona daha iyi nasıl anlatabilirim. önümüzdeki kış bunun olmaması için de elimden geleni yapıcam.
5 yıllık ilişkim düğünüme 2 ay kala bitti.. Bitmek zorunda kaldı.. Neden mi ? Tamda bahsettiğiniz maddelerden dolayı.. Ailelerin kültür farklılığı, nişanlı/sevgili iken olası sorunları görüp de görmemezlikten gelme, evlendikten sonra değişir düşüncesi, 5 yıl çok uzun bir süre o kadar emek verdik vazgeçemem gibi saçma sapan düşünceler ve en önemlisi de kendi sınırlarını çizemeden birsürü fedakarlık yapılması! E beni çok seviyor, hakaret etmiyor, aldatmıyor, işinde gücünde. Yeterli mi bunlar tabiki değil evlenebilmek, bir hayatı iyi günde kötü günde göğüsleyebilmek için başka özelliklerinde olması gerekiyormuş.. Nişan bozulduktan sonra anladım ! Sevgili ya da nişanlı iken gördüğüm sorunları görmemezlikten gelmişim ama bir şekilde görmek istemediklerimi hayat gözümün içine içine soktu! Bazen nişanlı iken bazen ise evlendikten sonra kaçtığımız sorunlar bizi bir şekilde buluyormuş acı bir şekilde öğrendim! Şimdi geçmişe bakıyorum da ne kadar çok hata yapmışım.. Önceleri ona buna kızarken şimdi sadece kendime kızıyorum.. Evlenmek zor bir sanatmış.. Başarabilmek çok güç.. ( bu arada ben bu işin eğitimini almış bir insanım çoğu zaman aşk acısı çeken, evlilik sorunları yaşayan çiftlerle görüşmeler yapıyorum ve onlara muazzam akıllar verebiliyorum başarılı olduğumaDa inanırım. ama İş kendine gelince nedense cahil bir insan gibi davranmışım , başkalarına önerdiğim ve doğru olduğunu bildiğim şeyleri kendim hiç yapmamışım.. Herkes diyor ki sen psikologsun daha iyi anlarsın.. Nerdee.. Terzi kendi söküğünü dikemez hesabı.. Ya da aşkın gözü cidden kör.. insanı bazen akılsız bazen sağır bazen dilsiz bazende kör yapabiliyor.. Ama hayatta daha sağlam adımlarla yürümek gerekiyor artık.. Aşık olduğuzda anı değil iki adım sonrasınıda hesaba katarak gerçekci bir şekilde düşünmek gerekiyormuş.. Anlık mutluluk değil ömürlük mutluluk lazım.. ) şimdi daha mı güçlüyüm peki? Bir yanım hala ağlıyor, üzülüyor, mucize bekliyor , acı çekiyor. Diğer yanım ise gerçekleri söylüyor duygusallığımı bastırmaya çalışıyor. Kısır bir döngünün içindeyim yani.. Ama yas dönemi bittiği anda çok güçlü bir şekilde hayata devam edebilmeyi ümit ediyorum.. Uzun lafın kısası yazdığınız bütün maddelerin altına imzamı atarım.. Yaşadım ve test ettim hepsi doğru!!!
Bu foruma bir süredir üyeyim, elimden geldiğince fikir vermeye çalışıyorum bazı konularda ,ama bir çok konuda da fikir alıyorum..bunun için bi not defteri falan tutmam gerekicek heralde faydalı bilgiler diye..
bizce yaşça büyük ablalarımızdan çok güzel tavsiyelere,paylaşımlara rastlıyorum..bu da onlardan biri..elinize ,yüreğinize sağlık..eminim ki birçok kişi faydalanacaktır bu başlıktan..
halamdan,evlenmiş ablalarımdan ve inanmıcaksınız ama bölüm hocalarımdan aldığım bir tavsiyeyi de ben ekliyim..evlilikte cinsel sağlık/mutluluk çok önemliymiş..ne kadar hanım hanım olursan ol, ne kadar utangaç ,çekingen olursan ol , ikinizin özeli olan odaya girdiğin zaman bir şeyleri aşabilmen gerek..açık açık yazılmıyo ama cinsel mutluluk evliliğin gidişatını etkileyen faktörlerden biri..anlaşılmıştır umarım..
cinsel anlamda problemi olduğuna inananlar doktora hatta psikologa gitmekten çekinmemeli,gocunmamalı..çünkü bir süre sonra bu evliliğinize yansıcaktır..
Güzel başlık, faydalı paylaşımlar görüyorum ne güzel.
Çünkü bu başlığa geldim mi, hayatını eşi/sevgilisi için yaşayamayan, ödünler üstüne ödünler vermiş, kıymeti bilinmeyip kalbi kırılmış kadınlarla dolu buluyorum.
Ticker'ımda görüldüğü gibi 2 hafta sonra evleniyorum, 3 yıla yakın bir birlikteliğimiz var.
Tecrübelerim henüz çok yeni ama söylemek istediklerime engel değil.
Bana göre;
- Kendinize, kişiliğinize, duruşunuza güveniniz tamsa bir ilişkiye girin. Kendi kişiliğini, ödün verebileceği özellikleri ile asla ödün veremeyeceği özellikleri iyi tanımayan bir insan henüz hazır değil demektir. Kişi evlenmeden önce kendine karşı net olmalı, sonra karşısındakini ona göre değerlendirmeli.
- Net olmak, sadece evlilikte değil hayatımızın tamamında ilkemiz olmalı. Eşimiz neyi kabul edip, neye tahammül edemeyeceğimizi bilmeli.
-Kendiniz olmaktan vazgeçmeyin. Kayınvalideye, kayınbabaya kendinizi sevdirmek zorunda değilsiniz. Çünkü siz zaten değerlisiniz, onların sizi sevip sevmemesiyle bu değişmeyecek.
-Kendi işinizi kendiniz yapın. Biz her şeyimizi kendi zevkimize göre yaptık, kimseye bir şey sormadık. Ne benim ailemde ne de eşimin ailesinde. 'Biz bugün gelinlik aldık.' diye sadece haber verdik.
-Adetlere takılmayın. Bunu kız tarafı- bilmem neyi erkek tarafı alır devrinde miyiz Allah aşkına? Sıkmayın kendinizi böyle şeylerle, eviniz için birlikte çabalayın.
-Evlenmeye yakın bir zamanda aile ile tanışın. Biz tanıştığımızda 2.5 yıldır birlikteydik. Zaten bir ömür görüşeceğiz, acele etmeye ne gerek var ki.
-Nişan kimseyi değiştirmez, kişi ne ise odur. He tabi evlilik stresi altında olmaktan bahsetmiyorum, o doğal bir durum.
Ben bunları gördüm şimdilik, bakalım nasıl gidecek, o da bir şans işi bir nebze, ama çoğu benimle ve eşimle ilgili.
Herkese mutlu evlilikler dilerim:)
hayatımda bu konuyu bu kadar güzel ve anlaşılır anlatan bir yazı okudum ben nişanlı olarak bir bir uygulucam çünkü çok doğru ben uzun süre nişanlı kalanlardanım nişanlım nasipse kasımda askere gidicek sonrada inşallah evlillik.:123:
Ekim sonu veya kasım başı gibi.
Daha nişan olmadı.
Isteme de olmadı
Aileler tanıştı, önümüzdeki hafta isteme olacak, eylüle kadar da nişan.
Ama şimdiden daraldım, ne uykum kaldı, ne huzurum.
Daha problem çıkacak bi şey yaşamadık, ama kendimi mi şartladım ne yaptım, hemen stres sardı.