Bir iş nasıl başlrsa öyle gidiyor. İstisnai durumlar vardır elbette ama, bundan 4 yıl önce ilk tanıştığımız hafta ayaklarım yerden kesilmişti, ilk kez yaşadım bu duyguyu, tanımlayamadım bir süre. Resimlerini açıp dakikalarca izlediğmi bilirim.
( Şimdi de durup dururken gecenin bir vakti nişan resimlerimizi açıp bakıyorum, yüzümde salak bir sırıtma ile. )
Sonra tartışmalarımız da oldu, ayrılığımız da, asla olmaz dediğim günler de çoktu.
Zamanla atlattık ve birbirimize çevirdik rotamızı, şimdi bakıyorum, herşeye rağmen '' iyi ki '' diyorum. Mükemmel biri olduğu için, ya da çok iyi olduğu için değil, kırmıştır, kırmışımdır.
Öyle hayran olunacak kadar yakışıklı değil, ben de dünyalar güzeli değilim, ikimizin de huysuzlukları var, aksillikleri var vs ama, birbirimizi bir şekilde tamamladığımızı hissediyorum, seviyorum ya işte. Başkasında olsa tahammül edemeyeceğim, fırtına koparacağım şeyleri görmüyorum bile çoğu zaman.
Yani kimse mükemmel değil, eğer görmezden gelebilmeyi öğrenirsen, asıl mutluluk burada, çünkü kimse kimseyi değiştiremez, değiştirmemeli.