Merhaba, 8 senelik flörtün ardından evlendim ve yaklaşık 2 senedir evliyim. Eşimin ailesiyle düğünümde yaşadığımız büyük olaylardan dolayı o günden beri görüşmüyorum. Biraz detaylı hikaye tarzında uzun şekilde anlatıcam, bir nevi içimi dökücem çünkü dökmezsem çatlıcam veya deliricem kafamda kuruyor olabilir miyim yoksa gerçekten ihtimali var mı ona göre yorum istiyorum sizden.
Biz nișanlanana işler ciddiye binene kadar ailesiyle herhangi bir sorunumuz yoktu devamlı görüşürdük, evlerine davet ederlerdi, sende bizim kızımızsın derlerdi, ne olduysa nişanlandıktan sonra oldu. Eşimle 1 sene nişanlı kaldık ama çok zorlu ve stresli bir dönem geçirdik. Hani tatlı telaşlar derler ya hiç o tatlı telaşları yaşayamadık her şeyimiz stres, tartışma, kavga dövüş hatta nişanı bozmaya kadar gidiyordu zaman zaman. Sebebi ise nişanlılık döneminde gerek beyaz eşya-mobilya alışverişi olsun, gerek ev tutma - temizleme - yerleştirme olsun, gerek gelinlik çeyiz alışverişi vs olsun, gerek düğün hazırlıkları olsun kısaca maddi manevi eşimin ailesinden bir sorumluluk görmedik. Süreç boyunca çalıştıklarını bahane ederek (bana göre) bu süreçten uzak kaldılar.
Ve çoğunlukla maddi olarak herşeyi eşimin üzerine yüklediler, düğün masraflarına bile yeterince katkıda bulunmadılar.(gelir durumları orta halli) Haliyle eşim tek başına hem çalışıp koşturup hemde maddi olarak bunca yükün altında kaldığı için hep geriliyordu. Benim ailemde örf adetlerine çok düşkün değiller normalde ama onların bu kadar geri planda durmalarına istinaden ve onlardan da gelen bir talep olmadığı için ister istemez bana sürekli nasıl aile bunlar nişan bohçası bile getirmediler, kurban bayramında gelin kurbanı kesmediler, kaynana gelinini alışverişe çıkarır seni alışverişe bile çıkarmadılar, sen bisey demezsen istemezsen yapmazlar bu böyle devam eder, hiç ellerini taşın altına koymuyorlar vs gibi gibi haklı olarak tepki gösterip bana baskı yapıyorlardı ve bende ister istemez eşime yansıtıyordum falan derken bu süreçte eşimle çok fazla yıprandık. Ama ne olursa olsun ben bugüne kadar onun ailesine tek bir kelime söylemedim, bana illa şunu yapacaksınız bunu yapacaksınız onu da istiyorum bunu da istiyorum bile demedim, asla saygısızlık yapmadım ama bir mobinge maruz kaldığımın da farkındaydım. Yani onun ailesi özellikle de kayınvalidem bana gereken nezaketi göstermedikçe ailesiyle aramızda elle tutulur gözle görülür olmasada karşılıklı olarak gitgide bir negatif elektriklenme durumu oluşuyordu. Bu durum çok zoruma gidiyordu, üzülüyordum bir yandan ama asla sesimi çıkarmadım.
Eşim de kendi ailesine zaman zaman öfke duyuyordu, maddi olarak çok borçlandığı ve zorlandığını göre göre yardım etmedikleri için. Onlarda sürekli arabasını satmasını borçlarını o şekilde kapatmasını söyleyip kolaya kaçıyorlardı eşim de arabayı satarsa elinde avucunda olan tek mal varlığının o olduğunu, satarsa bir daha günümüz şartlarında araba alamayacağını savunuyordu haklı olarak. Derken bu kendi aralarındaki sürtüşme de düğüne kadar devam etti böyle. Buraları fazla uzattım ama düğünden sonra bir daha iletişime geçmediğim için aramızda geçenleri bu şekilde anlatmak zorundayım.
Kısaca süreç böyle sorunlu ve toksik hale gelmeye başladı ailesinin bakışları bile değişmeye başladı o elektriklenme düğün zamanı yaklaştıkça git gide elle tutulur hale gelmeye başlıyordu ve arada sırada iğnelemeler, alttan alttan laf çarpıtmalar falan özellikle babası benim de olduğum bir ortamda benim de duyabileceğim şekilde imalı imalı bir ses tonuyla güya onlar ev almak istemisler bize ama biz esimle reddetmisiz nankörmüșüz elimizin tersiyle itmişiz tarzında olumsuz ve yalan bir ithamda bulunmuştu bi keresinde. Ağzımı açıp bir laf söylememek için kendimi zor tutup ya sabır diyebilmistim kendi kendime.
Neyse aradan biraz daha zaman geçti nikah günümüz geldi çattı. (düğünden 2 gün öncesine randevu almıştık) Her türlü aksilik o günden başlamıştı, öğlen 12de nikahımız kıyılacaktı belediyede. Sabah erkenden kuaföre gittim saç-makyaj derken hazırlığım bitti eşim almaya geldi o sırada tüm akrabalar ve davetliler nikah salonuna geçmişler bizi bekliyorlar. Arabaya bindik yolda giderken kafamda son kontrollerimi yapıyorum, şahitlerin kimlik bilgilerini istiyorlar gönderiyorum falan o sırada fotoğrafçımızı aramak geliyor aklıma her şey yolunda mı bi eksik var mı gibisinden. Bi öğreniyorum ki fotoğrafçımız nikahın o gün olduğunu unutmuş şaka yapıyor heralde diyorum önce inanmıyorum ama nikah salonunun önüne geldiğimde şaka olmadığını anlayınca şok geçiriyorum nasıl unutur yani? En önemli günümüzü kayda alması için özellikle anlaştığımız insan (bir de arkadaşımız oluyor aynı zamanda) nasıl o günü unutabilir? İnsan böyle zamanlarında biraz daha fazla duygusal oluyor sanırım ben tutamadım artık kendimi başladım ağlamaya bu esnada hala salona girmemiştik yakın arkadaşlarımız geldi yanımıza beni sakinleştirmeye çalışıyorlar bir yandan da annem kızım bak saat 12yi geçti nikah memuru öğlen yemeğine gidecekmiş sizi bekliyor herkes icerde bak geçelim içeri hadi kızım diyor. Bende hayır anne fotoğrafçı gelecek o gelmeden hayatta girmem içeri gerekirse erteleyelim nikahı ilerleyen saatlere ama fotoğrafçı olmadan girmicem içeri diye triplere girdim. O halimi uzaktan izleyen kayınpederim hakkımda biseyler söylemiş bağırmış çağırmış gerginlik çıkarır gibi olmuş benim akrabalarımdan duyanlar olmuş sonradan anlatıldı tabi bana. Neyse 1 saat sonraya ertelendi nikahımız, o arada beni sakinleştirmeye çalıştılar makyajımı düzelttiler derken geldi fotoğrafçı çok özürler diledi falan. O gergin ortam hafif yumuşadı, nikah saati geldi geçtik salona, nikahımız kıyıldı. Nikah kıyıldıktan sonra adet olduğu üzere önce büyüklerimizin elini öpmek için akrabalarımızın yanına geçtik baya da kalabalık bir ortam. Eşim benim ailemin elini öpmek için onlardan tarafa geçti bende onun ailesinin yanına gittim kayınpederimin eline eğildim tam öpecekken elini çekti birden. Önce anlamadım bi daha uzanır gibi oldum kayinvalidem yapma selim bugün bari yapma dedi. O an yıldızlar çaktı artık beynimde. Sonra hiçbir şey demeden hiç oralı bile olmadan hızlı bi sekilde kayınvalidemin elini öpüp döndüm arkamı kalabalığa doğru uzaklaştım yanlarından, sırayla herkesle tokalastık sarıldık tebrik ettiler bende tüm güler yüzümle teşekkür ettim falan ama sanki zaman orda durmuştu ben o anda takılı kalmıştım nasıl yani 5 dk önce nikahımız kıyılmıştı ben daha az önce o aileye gelinleri olarak katılmıştım, bugüne kadar yaşadığım onca mobinge rağmen hiç problem yaratmamıștım, kötü bir söz etmemiştim, kendimi değersiz hissetmeme rağmen hiç saygısızlık etmeyip hiç bir şeye ses çıkarmamış alttan almışken elini öptürmemek neydi şimdi? Üstelik o anı gören akrabalarım da olmuş sonradan anlatıldı, ne kadar küçük düştüğümü o an anlatamam o insanların arasında. Nikahtan sonra fotoğraf çekimine gittik aksama kadar sürdü ama zihnim tüm gün o anda takılı kaldı.
2 gün sonra düğünümüz vardı ben kendi kendime sürekli telkinlerde bulunuyordum, bak onca sene bugünleri iple çektik hep bugünün hayalini kurduk ne badireler atlattık şimdi yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik dayan az daha sabret şu düğünü bir sağ salim atlatalım. Ama bi yandan da yapılan tavır ne olursa olsun çok saygısızca ve hiç hoş değildi böyle bi durumda sessiz kalmanın doğru bir hareket olmayacağını, artık bi noktada kendi kişisel alanımın sınırını çizmem gerektiğini düşünüyordum düğünün olduğu akşam düğün biter bitmez müsait bir anda kayınvalidemi bir kenara çekip o gün nikah günü hiçbir şey olmamış gibi davrandığımı ama yapılan tavrın zoruma gittiğini eğer ertesi gün büyüklerin elini öpmeye gittiğimizde de yine aynı tavrı yapacaksa kayınpederim bu sefer gelmeyeceğimi söyleyecektim açık açık net bir şekilde. Kafamda bu şekilde planladım sadece artık düğünün sorunsuzca geçmesini bekliyordum. Asla gelmedi tabi o an.
Düğün günü geldi çattı ama ne gelmek. Bir yağmura açtım ki gözümü öyle böyle yağmıyor sanki gök deliniyor. Şimşekler çakıyor peş peşe, yağmur doluya çevirdi falan küçük kıyameti yaşıyoruz adeta. Ve bizim düğün açık alanda olacak kır düğünü yapacağız biz güya. Hava durumuna bakıyorum sadece öğlen bir kaç saat yağmur duruyor aksam şiddetlenerek yine yağacak gösteriyor. Düğün salonu beni arıyor bak her yer çamur olmuş vaziyette diyor etrafı gösteriyor, bu şekilde buraya masa sandalye atamayız biz en iyisi kapalı alanı hazırlayalım akşama diyor. Ben şimdi gerilmeyeyim tribe girmeyeyim de kim girsin. Yine sağolsunlar kuzenlerim yakın arkadaşlarım falan bana moral vermeye çalışıyorlar, birazdan gelin alma - kuşak bağlama töreni olacak belki de gerginliğim biraz da ondan bilemiyorum. Neyse gelin almada da kayınvalidemin ufak bi vukuatı oluyor ama artık detaya girip uzun uzun anlatmaya gerek yok bu kısmı.
Akşam oldu yine yer gök deliniyorcasına yağan yağmurda zar zor düğün salonuna giriş yaptık iyisiyle kötüsüyle artık başladı düğün buraya kadar bir sıkıntı yok. Takı merasimi geldi işte tüm ipler burda koptu. Kayınvalidem sahte bilezik takmaya çalıştı. Yuhhh artık bu kadar da olmaz sallıyorsun kesin diyosunuz içinizden ama size yemin ederim. Nasıl anladın diyeceksiniz. Onu da kısa özet geçeyim. Düğünde takılacak olan takıları almaya kuyumcuya beraber gitmiştik. Eşim 3 tane burma bilezik aldı, annesi ve babası da birer tane gramajı düşük olan hediyelik bilezik denen düz bileziklerden almıştı bir de kınada avuç içine koymak için 1 çeyrek. Yani toplamda 5 bilezik 1 çeyrek alındı onları da kayınvalidem anneme verdi sen sakla ben düğünde senden alırım dedi. Düğüne bir iki hafta kala evi son kez elden geçirmeye gittiğimizde kayınvalidem ve görümcem laf arasında sahte bilezik mi taksak ha ne dersin dedi dalga geçer gibi bakakaldım öylece, görümcem ne var şimdi herkes öyle yapıyor bizim klinikteki koskoca doktorlar bile araya sahte takıyormuş anlaşılmıyormuș bile dedi gülüştüler kayınvalidemle biz annemle donakaldık. Ne münasebet canım olur mu öyle şey neyse o, herkes gücü bütçesi neye elverirse demedik mi diyebildi annem zar zor. Ben tabi artık ne kadar ileri gidebileceklerini gördüğüm için eşimi sıkıştırdım bu muhabbetten sonra bak sakın öyle bisey yapmaya kalkmasınlar kesinlikle istemiyorum böyle bisey iyice tembihle annenleri dedim ama nafile. Kadın utanmadan getirmiş sahte bilezikleri, anons yapan adam bile anlıyor renginden sahte olduklarını bozuntuya vermeden laf sokuyor kayınvalideme iyileri sen takıyorsun diğerleri de enişte beyin adına heralde diyor pişkin pişkin gülüyor kayınvalidem denen yaratık. Düğün videosunda o anı sarıp sarıp izliyorum, hala ikna edemiyorum zira kendimi onun yaratık olduğuna. Neyse o an zaten tüm modum düşüyor videoda belli oluyor yüzümün bi anda asıldığı, k.validem geliyor yanıma bu arada yanımda kuzenim var o yardımcı oluyor takıların takılmasına k.validem önce normal bilezikleri veriyor kuzenime onları takıyor koluma sonra sahteleri uzatıyor kuzenime o da garibim bilmiyor onların sahte olduğunu ne bilsin, kuzenim takmaya yeltenince bir adım geri atıyorum hayır bunlar sahte bunları takmam kutuya at diyorum önce anlamıyor sonra kulağına eğilip bir defa daha söylüyorum gözleri fal taşı gibi açılıyor ve dediğimi yapıp kutuya atıyor. Bu sefer k.validemin sırıtan yüzü bi anda soluyor ne diyeceğini bilemeyip arkamdan yanıma geliyor biseyler diyor bana ama ben o an o yaşanan olayın siniriyle ne dediğini bile duymuyorum videoda sadece ağız hareketlerimden hayır kesinlikle dediğim anlaşılıyor sonra k.validem kuyruğunu kıstırıp uzaklaşıyor. Aslında kıyametin fitili burada ateşlenmiş oluyor. Takı merasimi biter bitmez bir anda oyun havası çalmaya başlıyor ve biz eşimle arkaya gelin odasına gidemeden arkadaşları eşimi zorla kolundan çekiştirip piste oynamaya götürüyorlar ben tek başıma gitmek üzere arkamı döndüğümde ufak bir itiş kakıș yaşanıyor arkamdaki kalabalıkta. Eşimin teyzeleriyle benim halalarım ve kuzenlerim takı kutusunu çekiştiriyor. Birbirlerini ittiriyorlar falan. Halamlar bırakın çocukların bu takılar dediklerini duyuyorum, anonsu yapan adam ehhh bıraksın herkes kutuyu diyip sinirleniyor alıyor ellerinden kutuyu benim kucağıma tutuşturuyor. Ben şaşkınlıkla ne olduğunu bile anlayamadan gelin odasına doğru yürüyorum. Peşimden geliyor tabi eşim dışında herkes. Odaya geçtikten sonra esas kıyamet orda kopuyor içeriye eşimin teyzeleri k.validem benim halam yengem ve kuzenim giriyor her kafadan bir gürültü yükseliyor ben ne olduğunu hala anlayamıyorum eşimin teyzeleri kutuyu alıp götürmeye çalışıyorlar halamlarda izin vermiyor çocukların bu takılan altınlar ve paralar siz ne cüretle almaya kalkışıyorsunuz falan diyor ama öyle bir gürültü var ki her kafadan bir ses çıkıyor ben susun diye bağırıyorum beni kimse duymuyor bile sakin olun noluyor falan diyorum ama nafile duyuramiyorum kendimi sonra eşimin teyzesi halamı duvara ittirip boğazına yapışıyor curcuna orda kopuyor ben napiyosun sen deyip teyzesini halamın üzerinden çekmeye araya giriyorum falan bu arada odanın kapısı açılmış kapının önünde de ayrı bir kıyamet kopuyor eşimin teyzeleri kuzenleri küfürler hakaretler edip benim teyzelerimin akrabalarımın üzerine yürümüşler teyzemin birini yere düşürmüşler saçından falan küremișler bildiğin darp etmişler kadını. Hem içerde hem dışarda ortalık mahşer yerine dönmüş durumda. Hayatımın en mutlu en özel gününde neler yaşıyorum neyin içinde buluyorum kendimi. Ortalığın bu kadar karıştığını eşimi çağırmaya gitmiş birileri, geldiğinde gördüğü manzara karşısında o da şoklara girmiş vaziyette o da bağırıp çağırıyor napiyosunuz noluyo burda falan filan neyse aklı selim insanlar gelip ortalığı sakinleştiriyor tarafları ayırıyorlar bir şekilde. Gelin odasındaki herkesi dışarı çıkardılar, ben diyorum ki şu kutunun içinde ne varsa bi sayalım yani parayı saymasakda en azından çeyrek yarım vs bi sayalım sayısını bilelim en azından öyle çıkalım bu odadan sayım yaparken de karşı taraftan bi kişi daha olsun sonra vay efendim sen eksik saydın fazla saydın çaldın falan demesinler diyorum zar zor k.validemi ikna ediyoruz giriyor odaya, k.validem eşim ben yengem ve kuzenim sayıyoruz. Ama ben perişan haldeyim üstüm başım mahvolmuş sinirden ağlayamamıșım bile yazarken bile travmalarım depreşti ellerim titriyor hatırladıkça o anları. Olay meğersem yaratık k.validem ve sahte bilezikleri yüzünden çıkmış. Ben takı takılırken sahteleri taktırmayıp kutuya attırmıştım ya, bu da kız kardeşlerine anlatıyor büyük ihtimalle, güya kimseye çaktırmadan kutudan sahteleri alıp k.valideme verecekler ama tabi benim akrabalarım da bu durumdan haberdar olmadıkları için kutuyu vermemekte ısrar edince mevzu orda kopup bu noktalara kadar geliyor.
Özetle düğün günümde büyük bir kaos yaşanıp ömrüm boyunca unutamayacağım kaotik bir güne evriliyor. Şu yaşanan şeylerden sonra gelin odasından çıkar çıkmaz hüngür hüngür ağlayarak eşimin akrabalarına karşı bağıra çağıra ağzıma gelen herşeyi saydırdığımı hatırlıyorum düğünümü mahvettiniz hepinizden nefret ediyorum siz ne rezil insanlarsanız buna ne hakkınız vardı vs ne gelirse işte o anda ağzıma beni zorla sürükleyerek gelin odasına geri götürüyorlar. Bu esnada düğün videosu salonda hala kayıtta daha sonra izlediğimde anlıyorum ki 1 saatten fazla sürmüş bu olaylar, salondakilerin kimi terketmiș kiminin haberi bile yok vs. Takı merasimi bittikten sonra gelinliğimin üzerine kaftan giyip kına töreni yapacaktım ama ne moral kaldı ne bisey o an sadece orayı terketmek alıp başımı gitmek istiyordum o kadar sinirliyim ki. En yakın arkadaşlarım ve düğün salonu sahibi çok uzun bir süre beni orda kalmaya ikna etmeye çalıştılar, moralimi düzeltmeye beni toparlamaya çalıştılar. Arkadaşlarım öyle gaz veriyorlardı ki şimdi toparlanıp burdan daha güçlü çıkacaksın onlara inat çıkıp nispet yaparcasına sahnede gülmeye devam edeceksin bugün senin günün hiç kimsenin buna gölge düşürmesine izin veremezsin gibi motive etmeye çalıştılar sonra hep beraber kaftanlarımızı giydik ve muhteşem bir geri dönüş yapmışız, düğünün ikinci yarısında ilk yarısından daha çok eğlenmişiz videolardan gördüğüme göre. O düğün gecesini arkadaşlarımın bana verdiği olağanüstü destekle kapattık ve eşimin annesini babasını ve kız kardeşini (ve sülalesini) en son bir daha görmemek üzere orada bıraktım.
Düğünün olduğu gece sabaha kadar hiç uyuyamadım beynim o anları devamlı başa sarıp sarıp gözümün önüne getiriyordu sabaha kadar gözümü kırpmadım ve sabah olduğunda el öpmeye eşimin ailesine gitmedik. Benim akrabalarım zaten hep şehir dışından gelmişlerdi onlarla vedalaşmak ve yolcu etmek için kendi ailemin evine gittik. Ardından bizde balayı planlamıştık oraya gitmek üzere yola çıktık. Balayı boyunca kendimi iyileştirmeye toparlamaya çalıştım. Orada herkesten ve herşeyden uzak olmak çok iyi gelmişti kafamı toparlamama çok yardımcı olmuştu. Orada da eşimle sürekli bu konuları açmamaya gayret ediyordum. Kendi ailesinin özellikle annesinin hatalı olduğunun o da farkındaydı. Ben o yüzden üzerine gitmek istemiyordum daha fazla kendini mahçup hissetmesin diye.
Ne var ki döndükten sonra daha ilk gün kendi evimize adım atar atmaz başladı kabusum. Eşimle evimizdeki ilk tartışmamızı ilk büyük kavgamızı daha evin içine adım attığımız ilk gün etmiştik. Eşim tutturdu ellerini öpmeye gitmedik hadi annemlere gidelim. Beynimden vurulmuşa döndüm o an zaten. Yahuu bu insanlar bizim 8 sene hayalini kurduğumuz günü burnumuzdan getirdiler. Benim o günden sonra ne düğün görmeye ne gelinlik görmeye tahammülüm vardı sosyal medyada bile görsem kapatıyordum düğün travması yarattılar bende. Tarifsiz yıkılmışlıklar yaşamışım bir daha asla yüzlerini görecek tahammülüm yoktu. Üstelik gitsem her şey daha da kötü olacaktı ben kendimi tutamayıp bir daha geri dönüşü olmayan şeyler söyleyecektim, keza onlar da belki. Ilk büyük kavgamızı bundan sebep verdik ve gün geçmiyor ki o gün bugündür bu evde kavgasız, tartışmasız günümüz olsun.
Ben evde yalnızken gayet neşeli, huzurlu kendi kendime vakit geçirebiliyorken eşim o kapıdan içeri girdiği vakit bi huzursuzluk bi huysuzluk hissi geliyor. İzinli olduğu evde günler hele cehennem gibi. Çok saçma sapan bir şeyden bir huzursuzluk çıkarıyor, bana etmediği hakaret kalmıyor benim de ona. Asla ortada bu kadar birbirimizi kıracak sebep yok ama kavga git gide büyüyor ve eşim kapıyı çarpıp çıkıyor. 2 senedir istisnasız bu şekilde oluyor. Onun haricinde biraz özel olacak ama birbirimize karşı bir çekim duymuyoruz. Asla yanyana aynı odada bile durmuyoruz. Çünkü durursak huzursuzluk çıkıyor mutlaka. Ben 27 eşim 30 yaşında, ikimizde çocuk istemiyoruz. Yakın arkadaşlarımızın bebekleri var hep onları gördükçe çocuk fikrinden daha da soğuyoruz.
Bu arada en ilginci kapıdan çıktığımız an, dışarıdayken genelde hiç kavga etmiyoruz. Sabahtan akşama kadar dışarıda vakit geçirelim, bir şekilde birbirimizle uyum sağlıyoruz ve tartışma ortamı çıkmıyor
Merhaba, 8 senelik flörtün ardından evlendim ve yaklaşık 2 senedir evliyim. Eşimin ailesiyle düğünümde yaşadığımız büyük olaylardan dolayı o günden beri görüşmüyorum. Biraz detaylı hikaye tarzında uzun şekilde anlatıcam, bir nevi içimi dökücem çünkü dökmezsem çatlıcam veya deliricem kafamda kuruyor olabilir miyim yoksa gerçekten ihtimali var mı ona göre yorum istiyorum sizden.
Biz nișanlanana işler ciddiye binene kadar ailesiyle herhangi bir sorunumuz yoktu devamlı görüşürdük, evlerine davet ederlerdi, sende bizim kızımızsın derlerdi, ne olduysa nişanlandıktan sonra oldu. Eşimle 1 sene nişanlı kaldık ama çok zorlu ve stresli bir dönem geçirdik. Hani tatlı telaşlar derler ya hiç o tatlı telaşları yaşayamadık her şeyimiz stres, tartışma, kavga dövüş hatta nişanı bozmaya kadar gidiyordu zaman zaman. Sebebi ise nişanlılık döneminde gerek beyaz eşya-mobilya alışverişi olsun, gerek ev tutma - temizleme - yerleştirme olsun, gerek gelinlik çeyiz alışverişi vs olsun, gerek düğün hazırlıkları olsun kısaca maddi manevi eşimin ailesinden bir sorumluluk görmedik. Süreç boyunca çalıştıklarını bahane ederek (bana göre) bu süreçten uzak kaldılar.
Ve çoğunlukla maddi olarak herşeyi eşimin üzerine yüklediler, düğün masraflarına bile yeterince katkıda bulunmadılar.(gelir durumları orta halli) Haliyle eşim tek başına hem çalışıp koşturup hemde maddi olarak bunca yükün altında kaldığı için hep geriliyordu. Benim ailemde örf adetlerine çok düşkün değiller normalde ama onların bu kadar geri planda durmalarına istinaden ve onlardan da gelen bir talep olmadığı için ister istemez bana sürekli nasıl aile bunlar nişan bohçası bile getirmediler, kurban bayramında gelin kurbanı kesmediler, kaynana gelinini alışverişe çıkarır seni alışverişe bile çıkarmadılar, sen bisey demezsen istemezsen yapmazlar bu böyle devam eder, hiç ellerini taşın altına koymuyorlar vs gibi gibi haklı olarak tepki gösterip bana baskı yapıyorlardı ve bende ister istemez eşime yansıtıyordum falan derken bu süreçte eşimle çok fazla yıprandık. Ama ne olursa olsun ben bugüne kadar onun ailesine tek bir kelime söylemedim, bana illa şunu yapacaksınız bunu yapacaksınız onu da istiyorum bunu da istiyorum bile demedim, asla saygısızlık yapmadım ama bir mobinge maruz kaldığımın da farkındaydım. Yani onun ailesi özellikle de kayınvalidem bana gereken nezaketi göstermedikçe ailesiyle aramızda elle tutulur gözle görülür olmasada karşılıklı olarak gitgide bir negatif elektriklenme durumu oluşuyordu. Bu durum çok zoruma gidiyordu, üzülüyordum bir yandan ama asla sesimi çıkarmadım.
Eşim de kendi ailesine zaman zaman öfke duyuyordu, maddi olarak çok borçlandığı ve zorlandığını göre göre yardım etmedikleri için. Onlarda sürekli arabasını satmasını borçlarını o şekilde kapatmasını söyleyip kolaya kaçıyorlardı eşim de arabayı satarsa elinde avucunda olan tek mal varlığının o olduğunu, satarsa bir daha günümüz şartlarında araba alamayacağını savunuyordu haklı olarak. Derken bu kendi aralarındaki sürtüşme de düğüne kadar devam etti böyle. Buraları fazla uzattım ama düğünden sonra bir daha iletişime geçmediğim için aramızda geçenleri bu şekilde anlatmak zorundayım.
Kısaca süreç böyle sorunlu ve toksik hale gelmeye başladı ailesinin bakışları bile değişmeye başladı o elektriklenme düğün zamanı yaklaştıkça git gide elle tutulur hale gelmeye başlıyordu ve arada sırada iğnelemeler, alttan alttan laf çarpıtmalar falan özellikle babası benim de olduğum bir ortamda benim de duyabileceğim şekilde imalı imalı bir ses tonuyla güya onlar ev almak istemisler bize ama biz esimle reddetmisiz nankörmüșüz elimizin tersiyle itmişiz tarzında olumsuz ve yalan bir ithamda bulunmuştu bi keresinde. Ağzımı açıp bir laf söylememek için kendimi zor tutup ya sabır diyebilmistim kendi kendime.
Neyse aradan biraz daha zaman geçti nikah günümüz geldi çattı. (düğünden 2 gün öncesine randevu almıştık) Her türlü aksilik o günden başlamıştı, öğlen 12de nikahımız kıyılacaktı belediyede. Sabah erkenden kuaföre gittim saç-makyaj derken hazırlığım bitti eşim almaya geldi o sırada tüm akrabalar ve davetliler nikah salonuna geçmişler bizi bekliyorlar. Arabaya bindik yolda giderken kafamda son kontrollerimi yapıyorum, şahitlerin kimlik bilgilerini istiyorlar gönderiyorum falan o sırada fotoğrafçımızı aramak geliyor aklıma her şey yolunda mı bi eksik var mı gibisinden. Bi öğreniyorum ki fotoğrafçımız nikahın o gün olduğunu unutmuş şaka yapıyor heralde diyorum önce inanmıyorum ama nikah salonunun önüne geldiğimde şaka olmadığını anlayınca şok geçiriyorum nasıl unutur yani? En önemli günümüzü kayda alması için özellikle anlaştığımız insan (bir de arkadaşımız oluyor aynı zamanda) nasıl o günü unutabilir? İnsan böyle zamanlarında biraz daha fazla duygusal oluyor sanırım ben tutamadım artık kendimi başladım ağlamaya bu esnada hala salona girmemiştik yakın arkadaşlarımız geldi yanımıza beni sakinleştirmeye çalışıyorlar bir yandan da annem kızım bak saat 12yi geçti nikah memuru öğlen yemeğine gidecekmiş sizi bekliyor herkes icerde bak geçelim içeri hadi kızım diyor. Bende hayır anne fotoğrafçı gelecek o gelmeden hayatta girmem içeri gerekirse erteleyelim nikahı ilerleyen saatlere ama fotoğrafçı olmadan girmicem içeri diye triplere girdim. O halimi uzaktan izleyen kayınpederim hakkımda biseyler söylemiş bağırmış çağırmış gerginlik çıkarır gibi olmuş benim akrabalarımdan duyanlar olmuş sonradan anlatıldı tabi bana. Neyse 1 saat sonraya ertelendi nikahımız, o arada beni sakinleştirmeye çalıştılar makyajımı düzelttiler derken geldi fotoğrafçı çok özürler diledi falan. O gergin ortam hafif yumuşadı, nikah saati geldi geçtik salona, nikahımız kıyıldı. Nikah kıyıldıktan sonra adet olduğu üzere önce büyüklerimizin elini öpmek için akrabalarımızın yanına geçtik baya da kalabalık bir ortam. Eşim benim ailemin elini öpmek için onlardan tarafa geçti bende onun ailesinin yanına gittim kayınpederimin eline eğildim tam öpecekken elini çekti birden. Önce anlamadım bi daha uzanır gibi oldum kayinvalidem yapma selim bugün bari yapma dedi. O an yıldızlar çaktı artık beynimde. Sonra hiçbir şey demeden hiç oralı bile olmadan hızlı bi sekilde kayınvalidemin elini öpüp döndüm arkamı kalabalığa doğru uzaklaştım yanlarından, sırayla herkesle tokalastık sarıldık tebrik ettiler bende tüm güler yüzümle teşekkür ettim falan ama sanki zaman orda durmuştu ben o anda takılı kalmıştım nasıl yani 5 dk önce nikahımız kıyılmıştı ben daha az önce o aileye gelinleri olarak katılmıştım, bugüne kadar yaşadığım onca mobinge rağmen hiç problem yaratmamıștım, kötü bir söz etmemiştim, kendimi değersiz hissetmeme rağmen hiç saygısızlık etmeyip hiç bir şeye ses çıkarmamış alttan almışken elini öptürmemek neydi şimdi? Üstelik o anı gören akrabalarım da olmuş sonradan anlatıldı, ne kadar küçük düştüğümü o an anlatamam o insanların arasında. Nikahtan sonra fotoğraf çekimine gittik aksama kadar sürdü ama zihnim tüm gün o anda takılı kaldı.
2 gün sonra düğünümüz vardı ben kendi kendime sürekli telkinlerde bulunuyordum, bak onca sene bugünleri iple çektik hep bugünün hayalini kurduk ne badireler atlattık şimdi yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik dayan az daha sabret şu düğünü bir sağ salim atlatalım. Ama bi yandan da yapılan tavır ne olursa olsun çok saygısızca ve hiç hoş değildi böyle bi durumda sessiz kalmanın doğru bir hareket olmayacağını, artık bi noktada kendi kişisel alanımın sınırını çizmem gerektiğini düşünüyordum düğünün olduğu akşam düğün biter bitmez müsait bir anda kayınvalidemi bir kenara çekip o gün nikah günü hiçbir şey olmamış gibi davrandığımı ama yapılan tavrın zoruma gittiğini eğer ertesi gün büyüklerin elini öpmeye gittiğimizde de yine aynı tavrı yapacaksa kayınpederim bu sefer gelmeyeceğimi söyleyecektim açık açık net bir şekilde. Kafamda bu şekilde planladım sadece artık düğünün sorunsuzca geçmesini bekliyordum. Asla gelmedi tabi o an.
Düğün günü geldi çattı ama ne gelmek. Bir yağmura açtım ki gözümü öyle böyle yağmıyor sanki gök deliniyor. Şimşekler çakıyor peş peşe, yağmur doluya çevirdi falan küçük kıyameti yaşıyoruz adeta. Ve bizim düğün açık alanda olacak kır düğünü yapacağız biz güya. Hava durumuna bakıyorum sadece öğlen bir kaç saat yağmur duruyor aksam şiddetlenerek yine yağacak gösteriyor. Düğün salonu beni arıyor bak her yer çamur olmuş vaziyette diyor etrafı gösteriyor, bu şekilde buraya masa sandalye atamayız biz en iyisi kapalı alanı hazırlayalım akşama diyor. Ben şimdi gerilmeyeyim tribe girmeyeyim de kim girsin. Yine sağolsunlar kuzenlerim yakın arkadaşlarım falan bana moral vermeye çalışıyorlar, birazdan gelin alma - kuşak bağlama töreni olacak belki de gerginliğim biraz da ondan bilemiyorum. Neyse gelin almada da kayınvalidemin ufak bi vukuatı oluyor ama artık detaya girip uzun uzun anlatmaya gerek yok bu kısmı.
Akşam oldu yine yer gök deliniyorcasına yağan yağmurda zar zor düğün salonuna giriş yaptık iyisiyle kötüsüyle artık başladı düğün buraya kadar bir sıkıntı yok. Takı merasimi geldi işte tüm ipler burda koptu. Kayınvalidem sahte bilezik takmaya çalıştı. Yuhhh artık bu kadar da olmaz sallıyorsun kesin diyosunuz içinizden ama size yemin ederim. Nasıl anladın diyeceksiniz. Onu da kısa özet geçeyim. Düğünde takılacak olan takıları almaya kuyumcuya beraber gitmiştik. Eşim 3 tane burma bilezik aldı, annesi ve babası da birer tane gramajı düşük olan hediyelik bilezik denen düz bileziklerden almıştı bir de kınada avuç içine koymak için 1 çeyrek. Yani toplamda 5 bilezik 1 çeyrek alındı onları da kayınvalidem anneme verdi sen sakla ben düğünde senden alırım dedi. Düğüne bir iki hafta kala evi son kez elden geçirmeye gittiğimizde kayınvalidem ve görümcem laf arasında sahte bilezik mi taksak ha ne dersin dedi dalga geçer gibi bakakaldım öylece, görümcem ne var şimdi herkes öyle yapıyor bizim klinikteki koskoca doktorlar bile araya sahte takıyormuş anlaşılmıyormuș bile dedi gülüştüler kayınvalidemle biz annemle donakaldık. Ne münasebet canım olur mu öyle şey neyse o, herkes gücü bütçesi neye elverirse demedik mi diyebildi annem zar zor. Ben tabi artık ne kadar ileri gidebileceklerini gördüğüm için eşimi sıkıştırdım bu muhabbetten sonra bak sakın öyle bisey yapmaya kalkmasınlar kesinlikle istemiyorum böyle bisey iyice tembihle annenleri dedim ama nafile. Kadın utanmadan getirmiş sahte bilezikleri, anons yapan adam bile anlıyor renginden sahte olduklarını bozuntuya vermeden laf sokuyor kayınvalideme iyileri sen takıyorsun diğerleri de enişte beyin adına heralde diyor pişkin pişkin gülüyor kayınvalidem denen yaratık. Düğün videosunda o anı sarıp sarıp izliyorum, hala ikna edemiyorum zira kendimi onun yaratık olduğuna. Neyse o an zaten tüm modum düşüyor videoda belli oluyor yüzümün bi anda asıldığı, k.validem geliyor yanıma bu arada yanımda kuzenim var o yardımcı oluyor takıların takılmasına k.validem önce normal bilezikleri veriyor kuzenime onları takıyor koluma sonra sahteleri uzatıyor kuzenime o da garibim bilmiyor onların sahte olduğunu ne bilsin, kuzenim takmaya yeltenince bir adım geri atıyorum hayır bunlar sahte bunları takmam kutuya at diyorum önce anlamıyor sonra kulağına eğilip bir defa daha söylüyorum gözleri fal taşı gibi açılıyor ve dediğimi yapıp kutuya atıyor. Bu sefer k.validemin sırıtan yüzü bi anda soluyor ne diyeceğini bilemeyip arkamdan yanıma geliyor biseyler diyor bana ama ben o an o yaşanan olayın siniriyle ne dediğini bile duymuyorum videoda sadece ağız hareketlerimden hayır kesinlikle dediğim anlaşılıyor sonra k.validem kuyruğunu kıstırıp uzaklaşıyor. Aslında kıyametin fitili burada ateşlenmiş oluyor. Takı merasimi biter bitmez bir anda oyun havası çalmaya başlıyor ve biz eşimle arkaya gelin odasına gidemeden arkadaşları eşimi zorla kolundan çekiştirip piste oynamaya götürüyorlar ben tek başıma gitmek üzere arkamı döndüğümde ufak bir itiş kakıș yaşanıyor arkamdaki kalabalıkta. Eşimin teyzeleriyle benim halalarım ve kuzenlerim takı kutusunu çekiştiriyor. Birbirlerini ittiriyorlar falan. Halamlar bırakın çocukların bu takılar dediklerini duyuyorum, anonsu yapan adam ehhh bıraksın herkes kutuyu diyip sinirleniyor alıyor ellerinden kutuyu benim kucağıma tutuşturuyor. Ben şaşkınlıkla ne olduğunu bile anlayamadan gelin odasına doğru yürüyorum. Peşimden geliyor tabi eşim dışında herkes. Odaya geçtikten sonra esas kıyamet orda kopuyor içeriye eşimin teyzeleri k.validem benim halam yengem ve kuzenim giriyor her kafadan bir gürültü yükseliyor ben ne olduğunu hala anlayamıyorum eşimin teyzeleri kutuyu alıp götürmeye çalışıyorlar halamlarda izin vermiyor çocukların bu takılan altınlar ve paralar siz ne cüretle almaya kalkışıyorsunuz falan diyor ama öyle bir gürültü var ki her kafadan bir ses çıkıyor ben susun diye bağırıyorum beni kimse duymuyor bile sakin olun noluyor falan diyorum ama nafile duyuramiyorum kendimi sonra eşimin teyzesi halamı duvara ittirip boğazına yapışıyor curcuna orda kopuyor ben napiyosun sen deyip teyzesini halamın üzerinden çekmeye araya giriyorum falan bu arada odanın kapısı açılmış kapının önünde de ayrı bir kıyamet kopuyor eşimin teyzeleri kuzenleri küfürler hakaretler edip benim teyzelerimin akrabalarımın üzerine yürümüşler teyzemin birini yere düşürmüşler saçından falan küremișler bildiğin darp etmişler kadını. Hem içerde hem dışarda ortalık mahşer yerine dönmüş durumda. Hayatımın en mutlu en özel gününde neler yaşıyorum neyin içinde buluyorum kendimi. Ortalığın bu kadar karıştığını eşimi çağırmaya gitmiş birileri, geldiğinde gördüğü manzara karşısında o da şoklara girmiş vaziyette o da bağırıp çağırıyor napiyosunuz noluyo burda falan filan neyse aklı selim insanlar gelip ortalığı sakinleştiriyor tarafları ayırıyorlar bir şekilde. Gelin odasındaki herkesi dışarı çıkardılar, ben diyorum ki şu kutunun içinde ne varsa bi sayalım yani parayı saymasakda en azından çeyrek yarım vs bi sayalım sayısını bilelim en azından öyle çıkalım bu odadan sayım yaparken de karşı taraftan bi kişi daha olsun sonra vay efendim sen eksik saydın fazla saydın çaldın falan demesinler diyorum zar zor k.validemi ikna ediyoruz giriyor odaya, k.validem eşim ben yengem ve kuzenim sayıyoruz. Ama ben perişan haldeyim üstüm başım mahvolmuş sinirden ağlayamamıșım bile yazarken bile travmalarım depreşti ellerim titriyor hatırladıkça o anları. Olay meğersem yaratık k.validem ve sahte bilezikleri yüzünden çıkmış. Ben takı takılırken sahteleri taktırmayıp kutuya attırmıştım ya, bu da kız kardeşlerine anlatıyor büyük ihtimalle, güya kimseye çaktırmadan kutudan sahteleri alıp k.valideme verecekler ama tabi benim akrabalarım da bu durumdan haberdar olmadıkları için kutuyu vermemekte ısrar edince mevzu orda kopup bu noktalara kadar geliyor.
Özetle düğün günümde büyük bir kaos yaşanıp ömrüm boyunca unutamayacağım kaotik bir güne evriliyor. Şu yaşanan şeylerden sonra gelin odasından çıkar çıkmaz hüngür hüngür ağlayarak eşimin akrabalarına karşı bağıra çağıra ağzıma gelen herşeyi saydırdığımı hatırlıyorum düğünümü mahvettiniz hepinizden nefret ediyorum siz ne rezil insanlarsanız buna ne hakkınız vardı vs ne gelirse işte o anda ağzıma beni zorla sürükleyerek gelin odasına geri götürüyorlar. Bu esnada düğün videosu salonda hala kayıtta daha sonra izlediğimde anlıyorum ki 1 saatten fazla sürmüş bu olaylar, salondakilerin kimi terketmiș kiminin haberi bile yok vs. Takı merasimi bittikten sonra gelinliğimin üzerine kaftan giyip kına töreni yapacaktım ama ne moral kaldı ne bisey o an sadece orayı terketmek alıp başımı gitmek istiyordum o kadar sinirliyim ki. En yakın arkadaşlarım ve düğün salonu sahibi çok uzun bir süre beni orda kalmaya ikna etmeye çalıştılar, moralimi düzeltmeye beni toparlamaya çalıştılar. Arkadaşlarım öyle gaz veriyorlardı ki şimdi toparlanıp burdan daha güçlü çıkacaksın onlara inat çıkıp nispet yaparcasına sahnede gülmeye devam edeceksin bugün senin günün hiç kimsenin buna gölge düşürmesine izin veremezsin gibi motive etmeye çalıştılar sonra hep beraber kaftanlarımızı giydik ve muhteşem bir geri dönüş yapmışız, düğünün ikinci yarısında ilk yarısından daha çok eğlenmişiz videolardan gördüğüme göre. O düğün gecesini arkadaşlarımın bana verdiği olağanüstü destekle kapattık ve eşimin annesini babasını ve kız kardeşini (ve sülalesini) en son bir daha görmemek üzere orada bıraktım.
Düğünün olduğu gece sabaha kadar hiç uyuyamadım beynim o anları devamlı başa sarıp sarıp gözümün önüne getiriyordu sabaha kadar gözümü kırpmadım ve sabah olduğunda el öpmeye eşimin ailesine gitmedik. Benim akrabalarım zaten hep şehir dışından gelmişlerdi onlarla vedalaşmak ve yolcu etmek için kendi ailemin evine gittik. Ardından bizde balayı planlamıştık oraya gitmek üzere yola çıktık. Balayı boyunca kendimi iyileştirmeye toparlamaya çalıştım. Orada herkesten ve herşeyden uzak olmak çok iyi gelmişti kafamı toparlamama çok yardımcı olmuştu. Orada da eşimle sürekli bu konuları açmamaya gayret ediyordum. Kendi ailesinin özellikle annesinin hatalı olduğunun o da farkındaydı. Ben o yüzden üzerine gitmek istemiyordum daha fazla kendini mahçup hissetmesin diye.
Ne var ki döndükten sonra daha ilk gün kendi evimize adım atar atmaz başladı kabusum. Eşimle evimizdeki ilk tartışmamızı ilk büyük kavgamızı daha evin içine adım attığımız ilk gün etmiştik. Eşim tutturdu ellerini öpmeye gitmedik hadi annemlere gidelim. Beynimden vurulmuşa döndüm o an zaten. Yahuu bu insanlar bizim 8 sene hayalini kurduğumuz günü burnumuzdan getirdiler. Benim o günden sonra ne düğün görmeye ne gelinlik görmeye tahammülüm vardı sosyal medyada bile görsem kapatıyordum düğün travması yarattılar bende. Tarifsiz yıkılmışlıklar yaşamışım bir daha asla yüzlerini görecek tahammülüm yoktu. Üstelik gitsem her şey daha da kötü olacaktı ben kendimi tutamayıp bir daha geri dönüşü olmayan şeyler söyleyecektim, keza onlar da belki. Ilk büyük kavgamızı bundan sebep verdik ve gün geçmiyor ki o gün bugündür bu evde kavgasız, tartışmasız günümüz olsun.
Ben evde yalnızken gayet neşeli, huzurlu kendi kendime vakit geçirebiliyorken eşim o kapıdan içeri girdiği vakit bi huzursuzluk bi huysuzluk hissi geliyor. İzinli olduğu evde olduğu günler hele cehennem gibi. Çok saçma sapan bir şeyden bir huzursuzluk çıkarıyor, bana etmediği hakaret kalmıyor benim de ona. Asla ortada bu kadar birbirimizi kıracak sebep yok ama kavga git gide büyüyor ve en son eşim kapıyı çarpıp çıkıyor. 2 senedir istisnasız bu şekilde oluyor. Onun haricinde birbirimize karşı bir çekim duymuyoruz. Yan yana uyurken bile bana temas etmesinden nefret ediyorum. Beraberlik yasamak istemiyorum, ayda-yılda bir kez falan. O evdeyken mümkün olduğunca yanyana aynı odada bile durmuyoruz. Çünkü durursak huzursuzluk çıkacak mutlaka. Ben 27 eşim 30 yaşında, ikimizde çocuk istemiyoruz. Yakın arkadaşlarımızın bebekleri var hep onları gördükçe çocuk fikrinden daha da soğuyoruz.
Bu arada en ilginci kapıdan çıktığımız an, dışarıdayken genelde hiç kavga etmiyoruz. Sabahtan akşama kadar dışarıda vakit geçirelim, bir şekilde birbirimizle uyum sağlıyoruz ve tartışma ortamı olmuyor ilginç bir şekilde. Çok nadiren oluyor. Bi kaç kez tatile gittik orda da hiçbir problem yaşamadık aksine oldukça keyifli vakitler geçirdik hiç tartışma ortamı olmadan. Bu yüzden ben artık k.valide yaratığının bu eve büyü yaptırdığını düşünüyorum bu evde huzur bulamayalım diye. Ama bunu nasıl yapabilir ki ben düğün gününden beri onunla görüşmüyorum, yolda bile denk gelmedik daha şükür allahıma. Evime nasıl girecek ki nasıl bu eve büyü yapacak ki bu kadın?
Biz nișanlanana işler ciddiye binene kadar ailesiyle herhangi bir sorunumuz yoktu devamlı görüşürdük, evlerine davet ederlerdi, sende bizim kızımızsın derlerdi, ne olduysa nişanlandıktan sonra oldu. Eşimle 1 sene nişanlı kaldık ama çok zorlu ve stresli bir dönem geçirdik. Hani tatlı telaşlar derler ya hiç o tatlı telaşları yaşayamadık her şeyimiz stres, tartışma, kavga dövüş hatta nişanı bozmaya kadar gidiyordu zaman zaman. Sebebi ise nişanlılık döneminde gerek beyaz eşya-mobilya alışverişi olsun, gerek ev tutma - temizleme - yerleştirme olsun, gerek gelinlik çeyiz alışverişi vs olsun, gerek düğün hazırlıkları olsun kısaca maddi manevi eşimin ailesinden bir sorumluluk görmedik. Süreç boyunca çalıştıklarını bahane ederek (bana göre) bu süreçten uzak kaldılar.
Ve çoğunlukla maddi olarak herşeyi eşimin üzerine yüklediler, düğün masraflarına bile yeterince katkıda bulunmadılar.(gelir durumları orta halli) Haliyle eşim tek başına hem çalışıp koşturup hemde maddi olarak bunca yükün altında kaldığı için hep geriliyordu. Benim ailemde örf adetlerine çok düşkün değiller normalde ama onların bu kadar geri planda durmalarına istinaden ve onlardan da gelen bir talep olmadığı için ister istemez bana sürekli nasıl aile bunlar nişan bohçası bile getirmediler, kurban bayramında gelin kurbanı kesmediler, kaynana gelinini alışverişe çıkarır seni alışverişe bile çıkarmadılar, sen bisey demezsen istemezsen yapmazlar bu böyle devam eder, hiç ellerini taşın altına koymuyorlar vs gibi gibi haklı olarak tepki gösterip bana baskı yapıyorlardı ve bende ister istemez eşime yansıtıyordum falan derken bu süreçte eşimle çok fazla yıprandık. Ama ne olursa olsun ben bugüne kadar onun ailesine tek bir kelime söylemedim, bana illa şunu yapacaksınız bunu yapacaksınız onu da istiyorum bunu da istiyorum bile demedim, asla saygısızlık yapmadım ama bir mobinge maruz kaldığımın da farkındaydım. Yani onun ailesi özellikle de kayınvalidem bana gereken nezaketi göstermedikçe ailesiyle aramızda elle tutulur gözle görülür olmasada karşılıklı olarak gitgide bir negatif elektriklenme durumu oluşuyordu. Bu durum çok zoruma gidiyordu, üzülüyordum bir yandan ama asla sesimi çıkarmadım.
Eşim de kendi ailesine zaman zaman öfke duyuyordu, maddi olarak çok borçlandığı ve zorlandığını göre göre yardım etmedikleri için. Onlarda sürekli arabasını satmasını borçlarını o şekilde kapatmasını söyleyip kolaya kaçıyorlardı eşim de arabayı satarsa elinde avucunda olan tek mal varlığının o olduğunu, satarsa bir daha günümüz şartlarında araba alamayacağını savunuyordu haklı olarak. Derken bu kendi aralarındaki sürtüşme de düğüne kadar devam etti böyle. Buraları fazla uzattım ama düğünden sonra bir daha iletişime geçmediğim için aramızda geçenleri bu şekilde anlatmak zorundayım.
Kısaca süreç böyle sorunlu ve toksik hale gelmeye başladı ailesinin bakışları bile değişmeye başladı o elektriklenme düğün zamanı yaklaştıkça git gide elle tutulur hale gelmeye başlıyordu ve arada sırada iğnelemeler, alttan alttan laf çarpıtmalar falan özellikle babası benim de olduğum bir ortamda benim de duyabileceğim şekilde imalı imalı bir ses tonuyla güya onlar ev almak istemisler bize ama biz esimle reddetmisiz nankörmüșüz elimizin tersiyle itmişiz tarzında olumsuz ve yalan bir ithamda bulunmuştu bi keresinde. Ağzımı açıp bir laf söylememek için kendimi zor tutup ya sabır diyebilmistim kendi kendime.
Neyse aradan biraz daha zaman geçti nikah günümüz geldi çattı. (düğünden 2 gün öncesine randevu almıştık) Her türlü aksilik o günden başlamıştı, öğlen 12de nikahımız kıyılacaktı belediyede. Sabah erkenden kuaföre gittim saç-makyaj derken hazırlığım bitti eşim almaya geldi o sırada tüm akrabalar ve davetliler nikah salonuna geçmişler bizi bekliyorlar. Arabaya bindik yolda giderken kafamda son kontrollerimi yapıyorum, şahitlerin kimlik bilgilerini istiyorlar gönderiyorum falan o sırada fotoğrafçımızı aramak geliyor aklıma her şey yolunda mı bi eksik var mı gibisinden. Bi öğreniyorum ki fotoğrafçımız nikahın o gün olduğunu unutmuş şaka yapıyor heralde diyorum önce inanmıyorum ama nikah salonunun önüne geldiğimde şaka olmadığını anlayınca şok geçiriyorum nasıl unutur yani? En önemli günümüzü kayda alması için özellikle anlaştığımız insan (bir de arkadaşımız oluyor aynı zamanda) nasıl o günü unutabilir? İnsan böyle zamanlarında biraz daha fazla duygusal oluyor sanırım ben tutamadım artık kendimi başladım ağlamaya bu esnada hala salona girmemiştik yakın arkadaşlarımız geldi yanımıza beni sakinleştirmeye çalışıyorlar bir yandan da annem kızım bak saat 12yi geçti nikah memuru öğlen yemeğine gidecekmiş sizi bekliyor herkes icerde bak geçelim içeri hadi kızım diyor. Bende hayır anne fotoğrafçı gelecek o gelmeden hayatta girmem içeri gerekirse erteleyelim nikahı ilerleyen saatlere ama fotoğrafçı olmadan girmicem içeri diye triplere girdim. O halimi uzaktan izleyen kayınpederim hakkımda biseyler söylemiş bağırmış çağırmış gerginlik çıkarır gibi olmuş benim akrabalarımdan duyanlar olmuş sonradan anlatıldı tabi bana. Neyse 1 saat sonraya ertelendi nikahımız, o arada beni sakinleştirmeye çalıştılar makyajımı düzelttiler derken geldi fotoğrafçı çok özürler diledi falan. O gergin ortam hafif yumuşadı, nikah saati geldi geçtik salona, nikahımız kıyıldı. Nikah kıyıldıktan sonra adet olduğu üzere önce büyüklerimizin elini öpmek için akrabalarımızın yanına geçtik baya da kalabalık bir ortam. Eşim benim ailemin elini öpmek için onlardan tarafa geçti bende onun ailesinin yanına gittim kayınpederimin eline eğildim tam öpecekken elini çekti birden. Önce anlamadım bi daha uzanır gibi oldum kayinvalidem yapma selim bugün bari yapma dedi. O an yıldızlar çaktı artık beynimde. Sonra hiçbir şey demeden hiç oralı bile olmadan hızlı bi sekilde kayınvalidemin elini öpüp döndüm arkamı kalabalığa doğru uzaklaştım yanlarından, sırayla herkesle tokalastık sarıldık tebrik ettiler bende tüm güler yüzümle teşekkür ettim falan ama sanki zaman orda durmuştu ben o anda takılı kalmıştım nasıl yani 5 dk önce nikahımız kıyılmıştı ben daha az önce o aileye gelinleri olarak katılmıştım, bugüne kadar yaşadığım onca mobinge rağmen hiç problem yaratmamıștım, kötü bir söz etmemiştim, kendimi değersiz hissetmeme rağmen hiç saygısızlık etmeyip hiç bir şeye ses çıkarmamış alttan almışken elini öptürmemek neydi şimdi? Üstelik o anı gören akrabalarım da olmuş sonradan anlatıldı, ne kadar küçük düştüğümü o an anlatamam o insanların arasında. Nikahtan sonra fotoğraf çekimine gittik aksama kadar sürdü ama zihnim tüm gün o anda takılı kaldı.
2 gün sonra düğünümüz vardı ben kendi kendime sürekli telkinlerde bulunuyordum, bak onca sene bugünleri iple çektik hep bugünün hayalini kurduk ne badireler atlattık şimdi yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik dayan az daha sabret şu düğünü bir sağ salim atlatalım. Ama bi yandan da yapılan tavır ne olursa olsun çok saygısızca ve hiç hoş değildi böyle bi durumda sessiz kalmanın doğru bir hareket olmayacağını, artık bi noktada kendi kişisel alanımın sınırını çizmem gerektiğini düşünüyordum düğünün olduğu akşam düğün biter bitmez müsait bir anda kayınvalidemi bir kenara çekip o gün nikah günü hiçbir şey olmamış gibi davrandığımı ama yapılan tavrın zoruma gittiğini eğer ertesi gün büyüklerin elini öpmeye gittiğimizde de yine aynı tavrı yapacaksa kayınpederim bu sefer gelmeyeceğimi söyleyecektim açık açık net bir şekilde. Kafamda bu şekilde planladım sadece artık düğünün sorunsuzca geçmesini bekliyordum. Asla gelmedi tabi o an.
Düğün günü geldi çattı ama ne gelmek. Bir yağmura açtım ki gözümü öyle böyle yağmıyor sanki gök deliniyor. Şimşekler çakıyor peş peşe, yağmur doluya çevirdi falan küçük kıyameti yaşıyoruz adeta. Ve bizim düğün açık alanda olacak kır düğünü yapacağız biz güya. Hava durumuna bakıyorum sadece öğlen bir kaç saat yağmur duruyor aksam şiddetlenerek yine yağacak gösteriyor. Düğün salonu beni arıyor bak her yer çamur olmuş vaziyette diyor etrafı gösteriyor, bu şekilde buraya masa sandalye atamayız biz en iyisi kapalı alanı hazırlayalım akşama diyor. Ben şimdi gerilmeyeyim tribe girmeyeyim de kim girsin. Yine sağolsunlar kuzenlerim yakın arkadaşlarım falan bana moral vermeye çalışıyorlar, birazdan gelin alma - kuşak bağlama töreni olacak belki de gerginliğim biraz da ondan bilemiyorum. Neyse gelin almada da kayınvalidemin ufak bi vukuatı oluyor ama artık detaya girip uzun uzun anlatmaya gerek yok bu kısmı.
Akşam oldu yine yer gök deliniyorcasına yağan yağmurda zar zor düğün salonuna giriş yaptık iyisiyle kötüsüyle artık başladı düğün buraya kadar bir sıkıntı yok. Takı merasimi geldi işte tüm ipler burda koptu. Kayınvalidem sahte bilezik takmaya çalıştı. Yuhhh artık bu kadar da olmaz sallıyorsun kesin diyosunuz içinizden ama size yemin ederim. Nasıl anladın diyeceksiniz. Onu da kısa özet geçeyim. Düğünde takılacak olan takıları almaya kuyumcuya beraber gitmiştik. Eşim 3 tane burma bilezik aldı, annesi ve babası da birer tane gramajı düşük olan hediyelik bilezik denen düz bileziklerden almıştı bir de kınada avuç içine koymak için 1 çeyrek. Yani toplamda 5 bilezik 1 çeyrek alındı onları da kayınvalidem anneme verdi sen sakla ben düğünde senden alırım dedi. Düğüne bir iki hafta kala evi son kez elden geçirmeye gittiğimizde kayınvalidem ve görümcem laf arasında sahte bilezik mi taksak ha ne dersin dedi dalga geçer gibi bakakaldım öylece, görümcem ne var şimdi herkes öyle yapıyor bizim klinikteki koskoca doktorlar bile araya sahte takıyormuş anlaşılmıyormuș bile dedi gülüştüler kayınvalidemle biz annemle donakaldık. Ne münasebet canım olur mu öyle şey neyse o, herkes gücü bütçesi neye elverirse demedik mi diyebildi annem zar zor. Ben tabi artık ne kadar ileri gidebileceklerini gördüğüm için eşimi sıkıştırdım bu muhabbetten sonra bak sakın öyle bisey yapmaya kalkmasınlar kesinlikle istemiyorum böyle bisey iyice tembihle annenleri dedim ama nafile. Kadın utanmadan getirmiş sahte bilezikleri, anons yapan adam bile anlıyor renginden sahte olduklarını bozuntuya vermeden laf sokuyor kayınvalideme iyileri sen takıyorsun diğerleri de enişte beyin adına heralde diyor pişkin pişkin gülüyor kayınvalidem denen yaratık. Düğün videosunda o anı sarıp sarıp izliyorum, hala ikna edemiyorum zira kendimi onun yaratık olduğuna. Neyse o an zaten tüm modum düşüyor videoda belli oluyor yüzümün bi anda asıldığı, k.validem geliyor yanıma bu arada yanımda kuzenim var o yardımcı oluyor takıların takılmasına k.validem önce normal bilezikleri veriyor kuzenime onları takıyor koluma sonra sahteleri uzatıyor kuzenime o da garibim bilmiyor onların sahte olduğunu ne bilsin, kuzenim takmaya yeltenince bir adım geri atıyorum hayır bunlar sahte bunları takmam kutuya at diyorum önce anlamıyor sonra kulağına eğilip bir defa daha söylüyorum gözleri fal taşı gibi açılıyor ve dediğimi yapıp kutuya atıyor. Bu sefer k.validemin sırıtan yüzü bi anda soluyor ne diyeceğini bilemeyip arkamdan yanıma geliyor biseyler diyor bana ama ben o an o yaşanan olayın siniriyle ne dediğini bile duymuyorum videoda sadece ağız hareketlerimden hayır kesinlikle dediğim anlaşılıyor sonra k.validem kuyruğunu kıstırıp uzaklaşıyor. Aslında kıyametin fitili burada ateşlenmiş oluyor. Takı merasimi biter bitmez bir anda oyun havası çalmaya başlıyor ve biz eşimle arkaya gelin odasına gidemeden arkadaşları eşimi zorla kolundan çekiştirip piste oynamaya götürüyorlar ben tek başıma gitmek üzere arkamı döndüğümde ufak bir itiş kakıș yaşanıyor arkamdaki kalabalıkta. Eşimin teyzeleriyle benim halalarım ve kuzenlerim takı kutusunu çekiştiriyor. Birbirlerini ittiriyorlar falan. Halamlar bırakın çocukların bu takılar dediklerini duyuyorum, anonsu yapan adam ehhh bıraksın herkes kutuyu diyip sinirleniyor alıyor ellerinden kutuyu benim kucağıma tutuşturuyor. Ben şaşkınlıkla ne olduğunu bile anlayamadan gelin odasına doğru yürüyorum. Peşimden geliyor tabi eşim dışında herkes. Odaya geçtikten sonra esas kıyamet orda kopuyor içeriye eşimin teyzeleri k.validem benim halam yengem ve kuzenim giriyor her kafadan bir gürültü yükseliyor ben ne olduğunu hala anlayamıyorum eşimin teyzeleri kutuyu alıp götürmeye çalışıyorlar halamlarda izin vermiyor çocukların bu takılan altınlar ve paralar siz ne cüretle almaya kalkışıyorsunuz falan diyor ama öyle bir gürültü var ki her kafadan bir ses çıkıyor ben susun diye bağırıyorum beni kimse duymuyor bile sakin olun noluyor falan diyorum ama nafile duyuramiyorum kendimi sonra eşimin teyzesi halamı duvara ittirip boğazına yapışıyor curcuna orda kopuyor ben napiyosun sen deyip teyzesini halamın üzerinden çekmeye araya giriyorum falan bu arada odanın kapısı açılmış kapının önünde de ayrı bir kıyamet kopuyor eşimin teyzeleri kuzenleri küfürler hakaretler edip benim teyzelerimin akrabalarımın üzerine yürümüşler teyzemin birini yere düşürmüşler saçından falan küremișler bildiğin darp etmişler kadını. Hem içerde hem dışarda ortalık mahşer yerine dönmüş durumda. Hayatımın en mutlu en özel gününde neler yaşıyorum neyin içinde buluyorum kendimi. Ortalığın bu kadar karıştığını eşimi çağırmaya gitmiş birileri, geldiğinde gördüğü manzara karşısında o da şoklara girmiş vaziyette o da bağırıp çağırıyor napiyosunuz noluyo burda falan filan neyse aklı selim insanlar gelip ortalığı sakinleştiriyor tarafları ayırıyorlar bir şekilde. Gelin odasındaki herkesi dışarı çıkardılar, ben diyorum ki şu kutunun içinde ne varsa bi sayalım yani parayı saymasakda en azından çeyrek yarım vs bi sayalım sayısını bilelim en azından öyle çıkalım bu odadan sayım yaparken de karşı taraftan bi kişi daha olsun sonra vay efendim sen eksik saydın fazla saydın çaldın falan demesinler diyorum zar zor k.validemi ikna ediyoruz giriyor odaya, k.validem eşim ben yengem ve kuzenim sayıyoruz. Ama ben perişan haldeyim üstüm başım mahvolmuş sinirden ağlayamamıșım bile yazarken bile travmalarım depreşti ellerim titriyor hatırladıkça o anları. Olay meğersem yaratık k.validem ve sahte bilezikleri yüzünden çıkmış. Ben takı takılırken sahteleri taktırmayıp kutuya attırmıştım ya, bu da kız kardeşlerine anlatıyor büyük ihtimalle, güya kimseye çaktırmadan kutudan sahteleri alıp k.valideme verecekler ama tabi benim akrabalarım da bu durumdan haberdar olmadıkları için kutuyu vermemekte ısrar edince mevzu orda kopup bu noktalara kadar geliyor.
Özetle düğün günümde büyük bir kaos yaşanıp ömrüm boyunca unutamayacağım kaotik bir güne evriliyor. Şu yaşanan şeylerden sonra gelin odasından çıkar çıkmaz hüngür hüngür ağlayarak eşimin akrabalarına karşı bağıra çağıra ağzıma gelen herşeyi saydırdığımı hatırlıyorum düğünümü mahvettiniz hepinizden nefret ediyorum siz ne rezil insanlarsanız buna ne hakkınız vardı vs ne gelirse işte o anda ağzıma beni zorla sürükleyerek gelin odasına geri götürüyorlar. Bu esnada düğün videosu salonda hala kayıtta daha sonra izlediğimde anlıyorum ki 1 saatten fazla sürmüş bu olaylar, salondakilerin kimi terketmiș kiminin haberi bile yok vs. Takı merasimi bittikten sonra gelinliğimin üzerine kaftan giyip kına töreni yapacaktım ama ne moral kaldı ne bisey o an sadece orayı terketmek alıp başımı gitmek istiyordum o kadar sinirliyim ki. En yakın arkadaşlarım ve düğün salonu sahibi çok uzun bir süre beni orda kalmaya ikna etmeye çalıştılar, moralimi düzeltmeye beni toparlamaya çalıştılar. Arkadaşlarım öyle gaz veriyorlardı ki şimdi toparlanıp burdan daha güçlü çıkacaksın onlara inat çıkıp nispet yaparcasına sahnede gülmeye devam edeceksin bugün senin günün hiç kimsenin buna gölge düşürmesine izin veremezsin gibi motive etmeye çalıştılar sonra hep beraber kaftanlarımızı giydik ve muhteşem bir geri dönüş yapmışız, düğünün ikinci yarısında ilk yarısından daha çok eğlenmişiz videolardan gördüğüme göre. O düğün gecesini arkadaşlarımın bana verdiği olağanüstü destekle kapattık ve eşimin annesini babasını ve kız kardeşini (ve sülalesini) en son bir daha görmemek üzere orada bıraktım.
Düğünün olduğu gece sabaha kadar hiç uyuyamadım beynim o anları devamlı başa sarıp sarıp gözümün önüne getiriyordu sabaha kadar gözümü kırpmadım ve sabah olduğunda el öpmeye eşimin ailesine gitmedik. Benim akrabalarım zaten hep şehir dışından gelmişlerdi onlarla vedalaşmak ve yolcu etmek için kendi ailemin evine gittik. Ardından bizde balayı planlamıştık oraya gitmek üzere yola çıktık. Balayı boyunca kendimi iyileştirmeye toparlamaya çalıştım. Orada herkesten ve herşeyden uzak olmak çok iyi gelmişti kafamı toparlamama çok yardımcı olmuştu. Orada da eşimle sürekli bu konuları açmamaya gayret ediyordum. Kendi ailesinin özellikle annesinin hatalı olduğunun o da farkındaydı. Ben o yüzden üzerine gitmek istemiyordum daha fazla kendini mahçup hissetmesin diye.
Ne var ki döndükten sonra daha ilk gün kendi evimize adım atar atmaz başladı kabusum. Eşimle evimizdeki ilk tartışmamızı ilk büyük kavgamızı daha evin içine adım attığımız ilk gün etmiştik. Eşim tutturdu ellerini öpmeye gitmedik hadi annemlere gidelim. Beynimden vurulmuşa döndüm o an zaten. Yahuu bu insanlar bizim 8 sene hayalini kurduğumuz günü burnumuzdan getirdiler. Benim o günden sonra ne düğün görmeye ne gelinlik görmeye tahammülüm vardı sosyal medyada bile görsem kapatıyordum düğün travması yarattılar bende. Tarifsiz yıkılmışlıklar yaşamışım bir daha asla yüzlerini görecek tahammülüm yoktu. Üstelik gitsem her şey daha da kötü olacaktı ben kendimi tutamayıp bir daha geri dönüşü olmayan şeyler söyleyecektim, keza onlar da belki. Ilk büyük kavgamızı bundan sebep verdik ve gün geçmiyor ki o gün bugündür bu evde kavgasız, tartışmasız günümüz olsun.
Ben evde yalnızken gayet neşeli, huzurlu kendi kendime vakit geçirebiliyorken eşim o kapıdan içeri girdiği vakit bi huzursuzluk bi huysuzluk hissi geliyor. İzinli olduğu evde günler hele cehennem gibi. Çok saçma sapan bir şeyden bir huzursuzluk çıkarıyor, bana etmediği hakaret kalmıyor benim de ona. Asla ortada bu kadar birbirimizi kıracak sebep yok ama kavga git gide büyüyor ve eşim kapıyı çarpıp çıkıyor. 2 senedir istisnasız bu şekilde oluyor. Onun haricinde biraz özel olacak ama birbirimize karşı bir çekim duymuyoruz. Asla yanyana aynı odada bile durmuyoruz. Çünkü durursak huzursuzluk çıkıyor mutlaka. Ben 27 eşim 30 yaşında, ikimizde çocuk istemiyoruz. Yakın arkadaşlarımızın bebekleri var hep onları gördükçe çocuk fikrinden daha da soğuyoruz.
Bu arada en ilginci kapıdan çıktığımız an, dışarıdayken genelde hiç kavga etmiyoruz. Sabahtan akşama kadar dışarıda vakit geçirelim, bir şekilde birbirimizle uyum sağlıyoruz ve tartışma ortamı çıkmıyor
Merhaba, 8 senelik flörtün ardından evlendim ve yaklaşık 2 senedir evliyim. Eşimin ailesiyle düğünümde yaşadığımız büyük olaylardan dolayı o günden beri görüşmüyorum. Biraz detaylı hikaye tarzında uzun şekilde anlatıcam, bir nevi içimi dökücem çünkü dökmezsem çatlıcam veya deliricem kafamda kuruyor olabilir miyim yoksa gerçekten ihtimali var mı ona göre yorum istiyorum sizden.
Biz nișanlanana işler ciddiye binene kadar ailesiyle herhangi bir sorunumuz yoktu devamlı görüşürdük, evlerine davet ederlerdi, sende bizim kızımızsın derlerdi, ne olduysa nişanlandıktan sonra oldu. Eşimle 1 sene nişanlı kaldık ama çok zorlu ve stresli bir dönem geçirdik. Hani tatlı telaşlar derler ya hiç o tatlı telaşları yaşayamadık her şeyimiz stres, tartışma, kavga dövüş hatta nişanı bozmaya kadar gidiyordu zaman zaman. Sebebi ise nişanlılık döneminde gerek beyaz eşya-mobilya alışverişi olsun, gerek ev tutma - temizleme - yerleştirme olsun, gerek gelinlik çeyiz alışverişi vs olsun, gerek düğün hazırlıkları olsun kısaca maddi manevi eşimin ailesinden bir sorumluluk görmedik. Süreç boyunca çalıştıklarını bahane ederek (bana göre) bu süreçten uzak kaldılar.
Ve çoğunlukla maddi olarak herşeyi eşimin üzerine yüklediler, düğün masraflarına bile yeterince katkıda bulunmadılar.(gelir durumları orta halli) Haliyle eşim tek başına hem çalışıp koşturup hemde maddi olarak bunca yükün altında kaldığı için hep geriliyordu. Benim ailemde örf adetlerine çok düşkün değiller normalde ama onların bu kadar geri planda durmalarına istinaden ve onlardan da gelen bir talep olmadığı için ister istemez bana sürekli nasıl aile bunlar nişan bohçası bile getirmediler, kurban bayramında gelin kurbanı kesmediler, kaynana gelinini alışverişe çıkarır seni alışverişe bile çıkarmadılar, sen bisey demezsen istemezsen yapmazlar bu böyle devam eder, hiç ellerini taşın altına koymuyorlar vs gibi gibi haklı olarak tepki gösterip bana baskı yapıyorlardı ve bende ister istemez eşime yansıtıyordum falan derken bu süreçte eşimle çok fazla yıprandık. Ama ne olursa olsun ben bugüne kadar onun ailesine tek bir kelime söylemedim, bana illa şunu yapacaksınız bunu yapacaksınız onu da istiyorum bunu da istiyorum bile demedim, asla saygısızlık yapmadım ama bir mobinge maruz kaldığımın da farkındaydım. Yani onun ailesi özellikle de kayınvalidem bana gereken nezaketi göstermedikçe ailesiyle aramızda elle tutulur gözle görülür olmasada karşılıklı olarak gitgide bir negatif elektriklenme durumu oluşuyordu. Bu durum çok zoruma gidiyordu, üzülüyordum bir yandan ama asla sesimi çıkarmadım.
Eşim de kendi ailesine zaman zaman öfke duyuyordu, maddi olarak çok borçlandığı ve zorlandığını göre göre yardım etmedikleri için. Onlarda sürekli arabasını satmasını borçlarını o şekilde kapatmasını söyleyip kolaya kaçıyorlardı eşim de arabayı satarsa elinde avucunda olan tek mal varlığının o olduğunu, satarsa bir daha günümüz şartlarında araba alamayacağını savunuyordu haklı olarak. Derken bu kendi aralarındaki sürtüşme de düğüne kadar devam etti böyle. Buraları fazla uzattım ama düğünden sonra bir daha iletişime geçmediğim için aramızda geçenleri bu şekilde anlatmak zorundayım.
Kısaca süreç böyle sorunlu ve toksik hale gelmeye başladı ailesinin bakışları bile değişmeye başladı o elektriklenme düğün zamanı yaklaştıkça git gide elle tutulur hale gelmeye başlıyordu ve arada sırada iğnelemeler, alttan alttan laf çarpıtmalar falan özellikle babası benim de olduğum bir ortamda benim de duyabileceğim şekilde imalı imalı bir ses tonuyla güya onlar ev almak istemisler bize ama biz esimle reddetmisiz nankörmüșüz elimizin tersiyle itmişiz tarzında olumsuz ve yalan bir ithamda bulunmuştu bi keresinde. Ağzımı açıp bir laf söylememek için kendimi zor tutup ya sabır diyebilmistim kendi kendime.
Neyse aradan biraz daha zaman geçti nikah günümüz geldi çattı. (düğünden 2 gün öncesine randevu almıştık) Her türlü aksilik o günden başlamıştı, öğlen 12de nikahımız kıyılacaktı belediyede. Sabah erkenden kuaföre gittim saç-makyaj derken hazırlığım bitti eşim almaya geldi o sırada tüm akrabalar ve davetliler nikah salonuna geçmişler bizi bekliyorlar. Arabaya bindik yolda giderken kafamda son kontrollerimi yapıyorum, şahitlerin kimlik bilgilerini istiyorlar gönderiyorum falan o sırada fotoğrafçımızı aramak geliyor aklıma her şey yolunda mı bi eksik var mı gibisinden. Bi öğreniyorum ki fotoğrafçımız nikahın o gün olduğunu unutmuş şaka yapıyor heralde diyorum önce inanmıyorum ama nikah salonunun önüne geldiğimde şaka olmadığını anlayınca şok geçiriyorum nasıl unutur yani? En önemli günümüzü kayda alması için özellikle anlaştığımız insan (bir de arkadaşımız oluyor aynı zamanda) nasıl o günü unutabilir? İnsan böyle zamanlarında biraz daha fazla duygusal oluyor sanırım ben tutamadım artık kendimi başladım ağlamaya bu esnada hala salona girmemiştik yakın arkadaşlarımız geldi yanımıza beni sakinleştirmeye çalışıyorlar bir yandan da annem kızım bak saat 12yi geçti nikah memuru öğlen yemeğine gidecekmiş sizi bekliyor herkes icerde bak geçelim içeri hadi kızım diyor. Bende hayır anne fotoğrafçı gelecek o gelmeden hayatta girmem içeri gerekirse erteleyelim nikahı ilerleyen saatlere ama fotoğrafçı olmadan girmicem içeri diye triplere girdim. O halimi uzaktan izleyen kayınpederim hakkımda biseyler söylemiş bağırmış çağırmış gerginlik çıkarır gibi olmuş benim akrabalarımdan duyanlar olmuş sonradan anlatıldı tabi bana. Neyse 1 saat sonraya ertelendi nikahımız, o arada beni sakinleştirmeye çalıştılar makyajımı düzelttiler derken geldi fotoğrafçı çok özürler diledi falan. O gergin ortam hafif yumuşadı, nikah saati geldi geçtik salona, nikahımız kıyıldı. Nikah kıyıldıktan sonra adet olduğu üzere önce büyüklerimizin elini öpmek için akrabalarımızın yanına geçtik baya da kalabalık bir ortam. Eşim benim ailemin elini öpmek için onlardan tarafa geçti bende onun ailesinin yanına gittim kayınpederimin eline eğildim tam öpecekken elini çekti birden. Önce anlamadım bi daha uzanır gibi oldum kayinvalidem yapma selim bugün bari yapma dedi. O an yıldızlar çaktı artık beynimde. Sonra hiçbir şey demeden hiç oralı bile olmadan hızlı bi sekilde kayınvalidemin elini öpüp döndüm arkamı kalabalığa doğru uzaklaştım yanlarından, sırayla herkesle tokalastık sarıldık tebrik ettiler bende tüm güler yüzümle teşekkür ettim falan ama sanki zaman orda durmuştu ben o anda takılı kalmıştım nasıl yani 5 dk önce nikahımız kıyılmıştı ben daha az önce o aileye gelinleri olarak katılmıştım, bugüne kadar yaşadığım onca mobinge rağmen hiç problem yaratmamıștım, kötü bir söz etmemiştim, kendimi değersiz hissetmeme rağmen hiç saygısızlık etmeyip hiç bir şeye ses çıkarmamış alttan almışken elini öptürmemek neydi şimdi? Üstelik o anı gören akrabalarım da olmuş sonradan anlatıldı, ne kadar küçük düştüğümü o an anlatamam o insanların arasında. Nikahtan sonra fotoğraf çekimine gittik aksama kadar sürdü ama zihnim tüm gün o anda takılı kaldı.
2 gün sonra düğünümüz vardı ben kendi kendime sürekli telkinlerde bulunuyordum, bak onca sene bugünleri iple çektik hep bugünün hayalini kurduk ne badireler atlattık şimdi yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik dayan az daha sabret şu düğünü bir sağ salim atlatalım. Ama bi yandan da yapılan tavır ne olursa olsun çok saygısızca ve hiç hoş değildi böyle bi durumda sessiz kalmanın doğru bir hareket olmayacağını, artık bi noktada kendi kişisel alanımın sınırını çizmem gerektiğini düşünüyordum düğünün olduğu akşam düğün biter bitmez müsait bir anda kayınvalidemi bir kenara çekip o gün nikah günü hiçbir şey olmamış gibi davrandığımı ama yapılan tavrın zoruma gittiğini eğer ertesi gün büyüklerin elini öpmeye gittiğimizde de yine aynı tavrı yapacaksa kayınpederim bu sefer gelmeyeceğimi söyleyecektim açık açık net bir şekilde. Kafamda bu şekilde planladım sadece artık düğünün sorunsuzca geçmesini bekliyordum. Asla gelmedi tabi o an.
Düğün günü geldi çattı ama ne gelmek. Bir yağmura açtım ki gözümü öyle böyle yağmıyor sanki gök deliniyor. Şimşekler çakıyor peş peşe, yağmur doluya çevirdi falan küçük kıyameti yaşıyoruz adeta. Ve bizim düğün açık alanda olacak kır düğünü yapacağız biz güya. Hava durumuna bakıyorum sadece öğlen bir kaç saat yağmur duruyor aksam şiddetlenerek yine yağacak gösteriyor. Düğün salonu beni arıyor bak her yer çamur olmuş vaziyette diyor etrafı gösteriyor, bu şekilde buraya masa sandalye atamayız biz en iyisi kapalı alanı hazırlayalım akşama diyor. Ben şimdi gerilmeyeyim tribe girmeyeyim de kim girsin. Yine sağolsunlar kuzenlerim yakın arkadaşlarım falan bana moral vermeye çalışıyorlar, birazdan gelin alma - kuşak bağlama töreni olacak belki de gerginliğim biraz da ondan bilemiyorum. Neyse gelin almada da kayınvalidemin ufak bi vukuatı oluyor ama artık detaya girip uzun uzun anlatmaya gerek yok bu kısmı.
Akşam oldu yine yer gök deliniyorcasına yağan yağmurda zar zor düğün salonuna giriş yaptık iyisiyle kötüsüyle artık başladı düğün buraya kadar bir sıkıntı yok. Takı merasimi geldi işte tüm ipler burda koptu. Kayınvalidem sahte bilezik takmaya çalıştı. Yuhhh artık bu kadar da olmaz sallıyorsun kesin diyosunuz içinizden ama size yemin ederim. Nasıl anladın diyeceksiniz. Onu da kısa özet geçeyim. Düğünde takılacak olan takıları almaya kuyumcuya beraber gitmiştik. Eşim 3 tane burma bilezik aldı, annesi ve babası da birer tane gramajı düşük olan hediyelik bilezik denen düz bileziklerden almıştı bir de kınada avuç içine koymak için 1 çeyrek. Yani toplamda 5 bilezik 1 çeyrek alındı onları da kayınvalidem anneme verdi sen sakla ben düğünde senden alırım dedi. Düğüne bir iki hafta kala evi son kez elden geçirmeye gittiğimizde kayınvalidem ve görümcem laf arasında sahte bilezik mi taksak ha ne dersin dedi dalga geçer gibi bakakaldım öylece, görümcem ne var şimdi herkes öyle yapıyor bizim klinikteki koskoca doktorlar bile araya sahte takıyormuş anlaşılmıyormuș bile dedi gülüştüler kayınvalidemle biz annemle donakaldık. Ne münasebet canım olur mu öyle şey neyse o, herkes gücü bütçesi neye elverirse demedik mi diyebildi annem zar zor. Ben tabi artık ne kadar ileri gidebileceklerini gördüğüm için eşimi sıkıştırdım bu muhabbetten sonra bak sakın öyle bisey yapmaya kalkmasınlar kesinlikle istemiyorum böyle bisey iyice tembihle annenleri dedim ama nafile. Kadın utanmadan getirmiş sahte bilezikleri, anons yapan adam bile anlıyor renginden sahte olduklarını bozuntuya vermeden laf sokuyor kayınvalideme iyileri sen takıyorsun diğerleri de enişte beyin adına heralde diyor pişkin pişkin gülüyor kayınvalidem denen yaratık. Düğün videosunda o anı sarıp sarıp izliyorum, hala ikna edemiyorum zira kendimi onun yaratık olduğuna. Neyse o an zaten tüm modum düşüyor videoda belli oluyor yüzümün bi anda asıldığı, k.validem geliyor yanıma bu arada yanımda kuzenim var o yardımcı oluyor takıların takılmasına k.validem önce normal bilezikleri veriyor kuzenime onları takıyor koluma sonra sahteleri uzatıyor kuzenime o da garibim bilmiyor onların sahte olduğunu ne bilsin, kuzenim takmaya yeltenince bir adım geri atıyorum hayır bunlar sahte bunları takmam kutuya at diyorum önce anlamıyor sonra kulağına eğilip bir defa daha söylüyorum gözleri fal taşı gibi açılıyor ve dediğimi yapıp kutuya atıyor. Bu sefer k.validemin sırıtan yüzü bi anda soluyor ne diyeceğini bilemeyip arkamdan yanıma geliyor biseyler diyor bana ama ben o an o yaşanan olayın siniriyle ne dediğini bile duymuyorum videoda sadece ağız hareketlerimden hayır kesinlikle dediğim anlaşılıyor sonra k.validem kuyruğunu kıstırıp uzaklaşıyor. Aslında kıyametin fitili burada ateşlenmiş oluyor. Takı merasimi biter bitmez bir anda oyun havası çalmaya başlıyor ve biz eşimle arkaya gelin odasına gidemeden arkadaşları eşimi zorla kolundan çekiştirip piste oynamaya götürüyorlar ben tek başıma gitmek üzere arkamı döndüğümde ufak bir itiş kakıș yaşanıyor arkamdaki kalabalıkta. Eşimin teyzeleriyle benim halalarım ve kuzenlerim takı kutusunu çekiştiriyor. Birbirlerini ittiriyorlar falan. Halamlar bırakın çocukların bu takılar dediklerini duyuyorum, anonsu yapan adam ehhh bıraksın herkes kutuyu diyip sinirleniyor alıyor ellerinden kutuyu benim kucağıma tutuşturuyor. Ben şaşkınlıkla ne olduğunu bile anlayamadan gelin odasına doğru yürüyorum. Peşimden geliyor tabi eşim dışında herkes. Odaya geçtikten sonra esas kıyamet orda kopuyor içeriye eşimin teyzeleri k.validem benim halam yengem ve kuzenim giriyor her kafadan bir gürültü yükseliyor ben ne olduğunu hala anlayamıyorum eşimin teyzeleri kutuyu alıp götürmeye çalışıyorlar halamlarda izin vermiyor çocukların bu takılan altınlar ve paralar siz ne cüretle almaya kalkışıyorsunuz falan diyor ama öyle bir gürültü var ki her kafadan bir ses çıkıyor ben susun diye bağırıyorum beni kimse duymuyor bile sakin olun noluyor falan diyorum ama nafile duyuramiyorum kendimi sonra eşimin teyzesi halamı duvara ittirip boğazına yapışıyor curcuna orda kopuyor ben napiyosun sen deyip teyzesini halamın üzerinden çekmeye araya giriyorum falan bu arada odanın kapısı açılmış kapının önünde de ayrı bir kıyamet kopuyor eşimin teyzeleri kuzenleri küfürler hakaretler edip benim teyzelerimin akrabalarımın üzerine yürümüşler teyzemin birini yere düşürmüşler saçından falan küremișler bildiğin darp etmişler kadını. Hem içerde hem dışarda ortalık mahşer yerine dönmüş durumda. Hayatımın en mutlu en özel gününde neler yaşıyorum neyin içinde buluyorum kendimi. Ortalığın bu kadar karıştığını eşimi çağırmaya gitmiş birileri, geldiğinde gördüğü manzara karşısında o da şoklara girmiş vaziyette o da bağırıp çağırıyor napiyosunuz noluyo burda falan filan neyse aklı selim insanlar gelip ortalığı sakinleştiriyor tarafları ayırıyorlar bir şekilde. Gelin odasındaki herkesi dışarı çıkardılar, ben diyorum ki şu kutunun içinde ne varsa bi sayalım yani parayı saymasakda en azından çeyrek yarım vs bi sayalım sayısını bilelim en azından öyle çıkalım bu odadan sayım yaparken de karşı taraftan bi kişi daha olsun sonra vay efendim sen eksik saydın fazla saydın çaldın falan demesinler diyorum zar zor k.validemi ikna ediyoruz giriyor odaya, k.validem eşim ben yengem ve kuzenim sayıyoruz. Ama ben perişan haldeyim üstüm başım mahvolmuş sinirden ağlayamamıșım bile yazarken bile travmalarım depreşti ellerim titriyor hatırladıkça o anları. Olay meğersem yaratık k.validem ve sahte bilezikleri yüzünden çıkmış. Ben takı takılırken sahteleri taktırmayıp kutuya attırmıştım ya, bu da kız kardeşlerine anlatıyor büyük ihtimalle, güya kimseye çaktırmadan kutudan sahteleri alıp k.valideme verecekler ama tabi benim akrabalarım da bu durumdan haberdar olmadıkları için kutuyu vermemekte ısrar edince mevzu orda kopup bu noktalara kadar geliyor.
Özetle düğün günümde büyük bir kaos yaşanıp ömrüm boyunca unutamayacağım kaotik bir güne evriliyor. Şu yaşanan şeylerden sonra gelin odasından çıkar çıkmaz hüngür hüngür ağlayarak eşimin akrabalarına karşı bağıra çağıra ağzıma gelen herşeyi saydırdığımı hatırlıyorum düğünümü mahvettiniz hepinizden nefret ediyorum siz ne rezil insanlarsanız buna ne hakkınız vardı vs ne gelirse işte o anda ağzıma beni zorla sürükleyerek gelin odasına geri götürüyorlar. Bu esnada düğün videosu salonda hala kayıtta daha sonra izlediğimde anlıyorum ki 1 saatten fazla sürmüş bu olaylar, salondakilerin kimi terketmiș kiminin haberi bile yok vs. Takı merasimi bittikten sonra gelinliğimin üzerine kaftan giyip kına töreni yapacaktım ama ne moral kaldı ne bisey o an sadece orayı terketmek alıp başımı gitmek istiyordum o kadar sinirliyim ki. En yakın arkadaşlarım ve düğün salonu sahibi çok uzun bir süre beni orda kalmaya ikna etmeye çalıştılar, moralimi düzeltmeye beni toparlamaya çalıştılar. Arkadaşlarım öyle gaz veriyorlardı ki şimdi toparlanıp burdan daha güçlü çıkacaksın onlara inat çıkıp nispet yaparcasına sahnede gülmeye devam edeceksin bugün senin günün hiç kimsenin buna gölge düşürmesine izin veremezsin gibi motive etmeye çalıştılar sonra hep beraber kaftanlarımızı giydik ve muhteşem bir geri dönüş yapmışız, düğünün ikinci yarısında ilk yarısından daha çok eğlenmişiz videolardan gördüğüme göre. O düğün gecesini arkadaşlarımın bana verdiği olağanüstü destekle kapattık ve eşimin annesini babasını ve kız kardeşini (ve sülalesini) en son bir daha görmemek üzere orada bıraktım.
Düğünün olduğu gece sabaha kadar hiç uyuyamadım beynim o anları devamlı başa sarıp sarıp gözümün önüne getiriyordu sabaha kadar gözümü kırpmadım ve sabah olduğunda el öpmeye eşimin ailesine gitmedik. Benim akrabalarım zaten hep şehir dışından gelmişlerdi onlarla vedalaşmak ve yolcu etmek için kendi ailemin evine gittik. Ardından bizde balayı planlamıştık oraya gitmek üzere yola çıktık. Balayı boyunca kendimi iyileştirmeye toparlamaya çalıştım. Orada herkesten ve herşeyden uzak olmak çok iyi gelmişti kafamı toparlamama çok yardımcı olmuştu. Orada da eşimle sürekli bu konuları açmamaya gayret ediyordum. Kendi ailesinin özellikle annesinin hatalı olduğunun o da farkındaydı. Ben o yüzden üzerine gitmek istemiyordum daha fazla kendini mahçup hissetmesin diye.
Ne var ki döndükten sonra daha ilk gün kendi evimize adım atar atmaz başladı kabusum. Eşimle evimizdeki ilk tartışmamızı ilk büyük kavgamızı daha evin içine adım attığımız ilk gün etmiştik. Eşim tutturdu ellerini öpmeye gitmedik hadi annemlere gidelim. Beynimden vurulmuşa döndüm o an zaten. Yahuu bu insanlar bizim 8 sene hayalini kurduğumuz günü burnumuzdan getirdiler. Benim o günden sonra ne düğün görmeye ne gelinlik görmeye tahammülüm vardı sosyal medyada bile görsem kapatıyordum düğün travması yarattılar bende. Tarifsiz yıkılmışlıklar yaşamışım bir daha asla yüzlerini görecek tahammülüm yoktu. Üstelik gitsem her şey daha da kötü olacaktı ben kendimi tutamayıp bir daha geri dönüşü olmayan şeyler söyleyecektim, keza onlar da belki. Ilk büyük kavgamızı bundan sebep verdik ve gün geçmiyor ki o gün bugündür bu evde kavgasız, tartışmasız günümüz olsun.
Ben evde yalnızken gayet neşeli, huzurlu kendi kendime vakit geçirebiliyorken eşim o kapıdan içeri girdiği vakit bi huzursuzluk bi huysuzluk hissi geliyor. İzinli olduğu evde olduğu günler hele cehennem gibi. Çok saçma sapan bir şeyden bir huzursuzluk çıkarıyor, bana etmediği hakaret kalmıyor benim de ona. Asla ortada bu kadar birbirimizi kıracak sebep yok ama kavga git gide büyüyor ve en son eşim kapıyı çarpıp çıkıyor. 2 senedir istisnasız bu şekilde oluyor. Onun haricinde birbirimize karşı bir çekim duymuyoruz. Yan yana uyurken bile bana temas etmesinden nefret ediyorum. Beraberlik yasamak istemiyorum, ayda-yılda bir kez falan. O evdeyken mümkün olduğunca yanyana aynı odada bile durmuyoruz. Çünkü durursak huzursuzluk çıkacak mutlaka. Ben 27 eşim 30 yaşında, ikimizde çocuk istemiyoruz. Yakın arkadaşlarımızın bebekleri var hep onları gördükçe çocuk fikrinden daha da soğuyoruz.
Bu arada en ilginci kapıdan çıktığımız an, dışarıdayken genelde hiç kavga etmiyoruz. Sabahtan akşama kadar dışarıda vakit geçirelim, bir şekilde birbirimizle uyum sağlıyoruz ve tartışma ortamı olmuyor ilginç bir şekilde. Çok nadiren oluyor. Bi kaç kez tatile gittik orda da hiçbir problem yaşamadık aksine oldukça keyifli vakitler geçirdik hiç tartışma ortamı olmadan. Bu yüzden ben artık k.valide yaratığının bu eve büyü yaptırdığını düşünüyorum bu evde huzur bulamayalım diye. Ama bunu nasıl yapabilir ki ben düğün gününden beri onunla görüşmüyorum, yolda bile denk gelmedik daha şükür allahıma. Evime nasıl girecek ki nasıl bu eve büyü yapacak ki bu kadın?