- 21 Haziran 2018
- 2.411
- 5.471
- 108
Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
Merhaba herkese...
Yaklaşık 4 aylık bir oğlum var. Çocuk sahibi olmak istemezken hamile olduğumu öğrendim ve doğum yapınca depresyonun dibine vurdum. Sevemedim veya öyle zannettim, kabus gibi zamanlar geçirdim. Bu süreçte eşim çok destek oldu keza benim ve onun ailesi de. Zamanla alıştım, sevdim ve eğlenmeye başladım. Tabi bunun için denemediğim yöntem de kalmadı. Velhasıl azıcık burnumu çıkarmışken hemen bana dert olan meseleleri açıyorum. Benzer şeyleri tecrübe etmiş olanlar muhakkak vardır.
Konu eşimin oğluma olan davranışları, hitap şekli. Ben eleştirdiğimde ise aldığım cevap "senin konuşmaya hakkın yok, dün istemediğin bebek için şimdi bana akıl mı veriyorsun" gibi şeyler. Haklı değil, evet istemiyordum ama ilgimi, bakımımı, güzel sözlerimi hiç eksik etmedim. Ben annemden de babamdan da sarılıp öpme gibi şeyler görmedim, ağladığımda teselli edilmedim, başarılı olduğumda takdir edilmedim zaten görevin diyerek geçiştirildim. Bu sebeple işin bu kısmına özellikle dikkat ediyorum şimdiden. Ve tabi ki oğlumla ilgilenirken televizyon açık olmuyor, elimde telefon olmuyor. Bunları artık kilimcinin kör oğlu bile biliyor zannediyorum ama eşimde işler tam tersi. İlgilenme şeklini anlatıyorum size;
Bir elinde telefon diğer elinde çocuğu tutmak şeklinde. Duruyor işte diyor ama telefona kilitlenip kalıyor çocuk.
Sabah 7 gibi uyanınca bazen eşim alıp salona geçiyor ben 2 saat daha uyuyorum. Kameradan baktım ki ne konuşma ne sevme hiç bir şey yok. Televizyonun karşısında salıncağına koymuş, ağzına da emzik hipnotize olmuş gibi bakıyor.
Uyku saati şaşınca çok huysuz oluyor ve ağlama krizine giriyor, eşimden tepkiler " sus lan totoş, zırlama, ne uyuz çocuk oldun" gibi sözler ve hatta ciddi anlamda sinirlenirse küfürler... Zaten ağzı bozuk olduğu için ne dediğinin bile farkında değil çoğu zaman. Ne biçim konuştun diyince ne dedim ki diyebiliyor.
Sıkıldığında veya bir şeyi istemediğinde ı ıh diyor. Misal oyun halısına koyduk anında başlıyor ı ıh ı ıh. Bunun arkası ağlamak yani, defalarca tecrübe ettim, koyma oyun halısına istemiyor. İş krize dönmeden halletmek gerekiyor. Eşiminse ağzına sakız oldu bırak ağlasın, sürekli bununla mı uğraşılır demek. Niye ağlasın yahu? Onu istemediğini daha nasıl anlatsın çocuk dile geldi resmen ama yok. O ağlayacak ama onun istediği olmayacak, ağlayarak istediğini elde edemeyeceğini şimdiden öğrenecekmiş. Böyle bir inatlaşma hali.
Yani benim ilgilenme şeklim ile eşiminki tam tersi ve ben sürekli oğlumla eşim arasında tampon bölge olmak istemiyorum. oğlum da örnek alsın istemiyorum. Ben gün boyu " bal böceğim, minik kuşum, kara oğlum" diye severken eşim "napıyon lan tipsiz" diyor. Ben gün boyu konuşup kitap okuyup ayına uygun oyunlar oynarken eşim ilgilendiği 2-3 saatin büyük kısmında tv izletip telefona baktırıyor.
Daha sayamadığım bir çok şey ama az çok durum canlanmıştır kafanızda.
Bilmiyorum okuyunca nasıl görünüyor ama bana çok yanlış geliyor. Bir arkadaşıma bahsettim "ilgilensin de bırak nasıl ilgilenirse ilgilensin, söylenme, akıl verme" dedi. Böyle mi yapmak lazım? Bu ikilemden oğlum nasıl etkilenir? Ben nasıl düzene sokarım bu durumu? Güvenmeyip hep kendim ilgilensem bu sefer eşim dışarıda kalacak, ona müsaade etsem oğlum etkilenecek, konuşsam anlamıyor konuşmasam çatlıyorum.
Haklisin, tabi önceligin bunları yapmaması olmalı..Çok söylenince de işte sen istemiyordun şimdi kıymetli mi oldu tarzı şeyler söylüyor ve zaten düzeltmiyor tavrını.
Eşim zaten biliyor, hatta geçen gün eve gelen bir misafir çocuğundan bahsetti. Çocuk daha ufak ama elinde telefon, karşısında tv açık. Aksi olursa basıyor çığlığı. Ne yanlış tavır dedi ben de büyürken önünde televizyon ve telefon görürse o da ister haliyle, sen de dikkat et dedim.
Her dediği ne olabilir 4 aylık bebeğin? Sadece rahatsız olduğu durumları belli ediyor, yatmak istemiyor, yemek istemiyor vb gibi.
Çok teşekkür ederim, insan alışıyormuş gerçekten. İletişimi elbette artar ama açıkçası eşimin huyu bu. Yani küfür olayı her zaman var.
Bilemiyorum ne hissettiğini ve düşündüğünü soruyorum ama hiç bir şey söylemiyor. Daha doğrusu herhangi bir his beslemediğini ama ilk zamanlardaki gibi de olmadığını söyledi o kadar.
Kesinlikle. Ekstra bir şey yapmasın ama televizyon ve telefondan da uzak tutsun istiyorum
Başlarda bakımıyla ilgili de karışıyordum ama onu yapmayı bıraktım. Yalnız adamın huyu-karakteri bu, nasıl değişebilir bilmiyorum.
Sessiz dursun diye herhalde karşısında salıncağına koyuyor. Küfür herkese var nerdeyse...
Ben ekstra bir şeyler yapsın istemiyorum ama bariz zararlı şeyleri de yapmayıversin. Sabırlı olsun, küfür etmesin, teknolojiden uzak dursun, kötü konuşmasın, bağırmasın gibi. Oturup kitap okumasın ama bunları da yapmasın...
Korkuyorum ki o anladığında çok geç olacak. Biraz daha büyük olsa söylenir de şu an yeni yeni insan kıvamı alıyor çocuk.İlk zamanlarda, anne/baba olarak birbirinizi yeni görevleriniz ile tanıdığınız bu süreçte uyumsuzluk yaşamanız, birbirinizin metotlarını eleştirmeniz ve yanlışları görerek müdahil olmayı istemeniz çok normal Koalina.
Her baba bu şekilde değil elbette ama, bazı babaların, çocuk büyütürken daha relaks olduğunu ve (Bilhassa erkek çocuklarda) daha "Kankamsı" bir moda girdiğini söyleyebilirim.
Eşimle oğlumdan örnek verecek olursam (Ki geçmiş konularımda baya bi höykündüm durdum); eşim vurdulu kırdılı dizilerden hoşlanan ve izlerken kilitlenip kalan bir adam. Sabah kahvaltısına, havaya açılan keleş ateşi sesleri ile oturduğumu filan bilirim, bol sesli şekilde günün her saati dizi-film izleyebilen bir tip-ti. Kendi rahatsızlığımdan geçtim, evde küçük bir çocuğumuz var, bunu göz önünde bulundurmalısın diye defalarca söyledim, "Bir şey olmaz" diye hafife aldı ve ben de baktım baş edemiyorum, "Gece korkarak uyanıyor oğlan, ses var diye ağlıyor" gibisinden bir yalan uydurup eşimin bu silahlı dizi olayının üstesinden geldim.
Balkonun ucunda sigara içer, sandalye çeker, unuturdu ve bende herkesin kçını takip etme tiki başlamıştı. Pencereyi mi açık bıraktı, yine sandalye mi çekti bir tarafa diye huzursuzdum, oğlanın koltuklara-sandalyelere tırmanabildiği ilk zamanları yaşıyorduk. Pek çok kez uyardım "Bak çocuk düşer uçar bir şey olur, seni asla affetmem beni de kaybedersin biteriz, beni bırak kendini yer bitirirsin suçluluk duygunla; dikkat et, maksimum dikkat, bu evde küçük çocuk var sandalye u-nu-ta-maz-sın, unutma lüksün yok!" diye. Adam tamam dedi ama yok yani, nasılsa Gangsta her daim tetikte ya, rahat... Ben de korkuttum adamı sandalyeyi unuttuğu gün; "Oğlanı sandalyenin üzerinde yakaladım, tuttum" dedim küstüm günlerce tribini attım. Şimdi balkona sandalye çıkarmıyor, bk gibi rengi atmıştı öyle anlatınca.
Baktın çocuğa sakıncalı bir şeyler içinde ve bunu reddediyor, farkında değil; konuşarak, güzelce söyleyerek çözemiyorsun; sanki "Oluyormuş gibi, olası sonuçları" aktar, kiminin kafasına öyle dank ediyor.
Aynen, terbiye etmeye çalışıyor. Dha kırkı çıkmamıştı yalandan ağlıyor diyordu. Daha doğru düzgün görmeyen bebek yalandan nasıl ağlar acaba?Aa bu biz valla aynisi:)kavgayla cozdum canim baska turlu olmadi ama sacimda 1tane siyah kalmadi. Iki lafi vardi esimin ona patronun kim oldugunu gosterelim ve sen benim cocugumla arama giremezsin ben boyle seviyorum. Zamaninda birakip gidiyordun cocugu karisamazsin falan bi suru laf. Anlattim anlattim coksukur cocuk 2 yasini gectiginde anladi. Kufur eden adamlari asagiladim vasat ve cahil olduklarini soyledim boyle bir ortamda cocuk yetistirmeyecegimi soyledim hep kavgayla cozdum yani
O onun sevme şekli, babası da hiç öyle biri değil aslında. El bebek, gül bebek büyütmüşler.Totoş ne tipsiz ne ya belli babasıda böyle hitap etmiş bu hale gelmiş adam![]()
Ben öyle düşünmüyorum şu an hatta tam tersi anne olmalıymışım diye düşünüyorum. Zaman zaman bunalıyorum yine, özel zamanlara ihtiyaç duyuyorum ama eminim çocuğu 20 yaşında da olsa her anne benzer duygular hissediyordur; arada yalnız kalmak, kafa dinlemek vb. Bebeğim çok mutlu ve sakin bir bebek, doğduğu günden beri " minik kuşum, bal böceğim, ağzını yediğim" şeklinde seviyorum. Çok sıkıntılıydım, hala tam atlatamadım ama elimden gelenin fazlasını yapıyorum.Uf ya koalina seni severim ama bu bebeğe çok üzülüyorum ben ve malesef söylemeden geçemeyeceğim siz ikiniz anne baba olmamalıymışsınız, kırdıysam hakkını helal et
Başlarda çok sorubluyduk ama son yıllarda daha sakin ve anlayışlıyız. Eşimin genel tavrı umursamaz ve bildiğini okumak üzerine kurulu zaten.bu olaylar haricinde karı koca ilişkiniz nasıl?
Sadece kendim bakmak istemiyorum, neticede örnek alacağı, büyüdükçe daha çok vakit geçireceği br babası var. O da ilgilenmek zorunda. Günde 2 saat falan ilgileniyordur zaten onun da 10 dakikası konuşma, oynama ; kalan zamanı boş.Kurdun eline kuzuyu teslim etmek bu oluyor bu yüzden çocuklara kendim bakıyorum çünkü.erkek 1 dart bakabilir yapamıyorlar kendi isini kendin görecek ben öyle yapiyor
Yani şöyle söyleyeyim eşimin sadece oğluna depil herkese karşı tavrı bu. İnsan bekliyor ki bebek olunca daha anlayışlı daha sorumluluk sahibi olsun ama hiç bir şey değişmedi onun için. Misal hafta sonu bangır bangır müzik açıyorsa yine açıyor, onun da alışmasını bekliyor bu hayata.İnsanlar duygularını her zaman açıkça söyleyemeyebilir, bazen kendine bile itiraf edemeyebilir. Duygu çözümlemesi yapmak zordur; çünkü duygular katmanlıdır, iç içe geçer. Ben danışanlarıma da söylüyorum, duygu ayırt etmek 40 kat baklavanın içinden tek bir katı çekip alabilmeye benzer diye. O yüzden eşin ayırdına varamamış olabilir, çok da şaşırtıcı değil.
Hiç ilgilenmiyor diyemem ama kısa sürede sıkılıyor. Ne diyeyim değişmesini umuyorum ama ne zamanKüfür ve saçma sapan konuşma harici aynı. Bi saat ilgilen diye başbaşa bıraksam ya uyur ya video izler az konuş çocukla az ilgilen yok, daha tek şey öğrettiği yoktur. Oynadığı tek oyun güreşmek çocukla. Her gün evde ring var. Onda da kesin çocuğu bi yere çarpar.
Tipsiz falan diye sevmesi bir şey değil. Artık o kadarına karışılmaz da. Küfür ne ya. Hele sinirlenmek. 4 aylık bebeğe sinirleniyorsa ilerde ne yapacak acaba. Ne diyim Allah çocukların başından analarını eksik etmesin.
:/Hitap sekli hepsinden daha kotu geldi bana :/
e bu nasıl sakin ve anlayışlı olmak? size sakin ama çocuğa değil mi?Başlarda çok sorubluyduk ama son yıllarda daha sakin ve anlayışlıyız. Eşimin genel tavrı umursamaz ve bildiğini okumak üzerine kurulu zaten.
Sevgili Koalina’nın konusuna hiç yazmadım.İzlediğim kadarıyla anaç biri değildi ama şu anda gayet de anaçlaşıyor bence.Kocası için aynı şeyi söyleyemiyorum.Çocuk dillenip yürüyünce belki de o bağı kuracak.Nedense okuyunca bebeğe üzüldüm çünkü sizin de anaç bir tarzınız yok ve belli ki eşiniz de merhametli sevgi dolu bi tip değil...Napıyon la totoş nedir, bence bariz gıcık olma ve sevgisizlik örneği...Üzgünüm ama ebeveynler çok değişmiyor yani bu sevgisizlik ve anaç olmama durumu ilerde değişen bişi değil.Naparsınız bilemem de keşke çocuk sahibi olmasaydınız.
Yani şöyle söyleyeyim eşimin sadece oğluna depil herkese karşı tavrı bu. İnsan bekliyor ki bebek olunca daha anlayışlı daha sorumluluk sahibi olsun ama hiç bir şey değişmedi onun için. Misal hafta sonu bangır bangır müzik açıyorsa yine açıyor, onun da alışmasını bekliyor bu hayata.
Şu an sıkıldığını söyledi, dönüt alamıyorum, bir şey paylaşamıyorum sadece bakmak da şimdilik sıkıcı. Büyüdükçe konuştukça bağ kurarım ancak diyor.
Sizi anlamaya çalışıyorum ama bebeğinize çok üzüldüm..Dilerim ortamı her anlamda düzelirMerhaba herkese...
Yaklaşık 4 aylık bir oğlum var. Çocuk sahibi olmak istemezken hamile olduğumu öğrendim ve doğum yapınca depresyonun dibine vurdum. Sevemedim veya öyle zannettim, kabus gibi zamanlar geçirdim. Bu süreçte eşim çok destek oldu keza benim ve onun ailesi de. Zamanla alıştım, sevdim ve eğlenmeye başladım. Tabi bunun için denemediğim yöntem de kalmadı. Velhasıl azıcık burnumu çıkarmışken hemen bana dert olan meseleleri açıyorum. Benzer şeyleri tecrübe etmiş olanlar muhakkak vardır.
Konu eşimin oğluma olan davranışları, hitap şekli. Ben eleştirdiğimde ise aldığım cevap "senin konuşmaya hakkın yok, dün istemediğin bebek için şimdi bana akıl mı veriyorsun" gibi şeyler. Haklı değil, evet istemiyordum ama ilgimi, bakımımı, güzel sözlerimi hiç eksik etmedim. Ben annemden de babamdan da sarılıp öpme gibi şeyler görmedim, ağladığımda teselli edilmedim, başarılı olduğumda takdir edilmedim zaten görevin diyerek geçiştirildim. Bu sebeple işin bu kısmına özellikle dikkat ediyorum şimdiden. Ve tabi ki oğlumla ilgilenirken televizyon açık olmuyor, elimde telefon olmuyor. Bunları artık kilimcinin kör oğlu bile biliyor zannediyorum ama eşimde işler tam tersi. İlgilenme şeklini anlatıyorum size;
Bir elinde telefon diğer elinde çocuğu tutmak şeklinde. Duruyor işte diyor ama telefona kilitlenip kalıyor çocuk.
Sabah 7 gibi uyanınca bazen eşim alıp salona geçiyor ben 2 saat daha uyuyorum. Kameradan baktım ki ne konuşma ne sevme hiç bir şey yok. Televizyonun karşısında salıncağına koymuş, ağzına da emzik hipnotize olmuş gibi bakıyor.
Uyku saati şaşınca çok huysuz oluyor ve ağlama krizine giriyor, eşimden tepkiler " sus lan totoş, zırlama, ne uyuz çocuk oldun" gibi sözler ve hatta ciddi anlamda sinirlenirse küfürler... Zaten ağzı bozuk olduğu için ne dediğinin bile farkında değil çoğu zaman. Ne biçim konuştun diyince ne dedim ki diyebiliyor.
Sıkıldığında veya bir şeyi istemediğinde ı ıh diyor. Misal oyun halısına koyduk anında başlıyor ı ıh ı ıh. Bunun arkası ağlamak yani, defalarca tecrübe ettim, koyma oyun halısına istemiyor. İş krize dönmeden halletmek gerekiyor. Eşiminse ağzına sakız oldu bırak ağlasın, sürekli bununla mı uğraşılır demek. Niye ağlasın yahu? Onu istemediğini daha nasıl anlatsın çocuk dile geldi resmen ama yok. O ağlayacak ama onun istediği olmayacak, ağlayarak istediğini elde edemeyeceğini şimdiden öğrenecekmiş. Böyle bir inatlaşma hali.
Yani benim ilgilenme şeklim ile eşiminki tam tersi ve ben sürekli oğlumla eşim arasında tampon bölge olmak istemiyorum. oğlum da örnek alsın istemiyorum. Ben gün boyu " bal böceğim, minik kuşum, kara oğlum" diye severken eşim "napıyon lan tipsiz" diyor. Ben gün boyu konuşup kitap okuyup ayına uygun oyunlar oynarken eşim ilgilendiği 2-3 saatin büyük kısmında tv izletip telefona baktırıyor.
Daha sayamadığım bir çok şey ama az çok durum canlanmıştır kafanızda.
Bilmiyorum okuyunca nasıl görünüyor ama bana çok yanlış geliyor. Bir arkadaşıma bahsettim "ilgilensin de bırak nasıl ilgilenirse ilgilensin, söylenme, akıl verme" dedi. Böyle mi yapmak lazım? Bu ikilemden oğlum nasıl etkilenir? Ben nasıl düzene sokarım bu durumu? Güvenmeyip hep kendim ilgilensem bu sefer eşim dışarıda kalacak, ona müsaade etsem oğlum etkilenecek, konuşsam anlamıyor konuşmasam çatlıyorum.
Çok haklısınız. Erken yaşta televizyona maruz kalan bebekler de otistik olma ihtimali artıyor. Bununla ilgili kısa bilimsel bir yazı okuyabilirsiniz.İlk zamanlarda, anne/baba olarak birbirinizi yeni görevleriniz ile tanıdığınız bu süreçte uyumsuzluk yaşamanız, birbirinizin metotlarını eleştirmeniz ve yanlışları görerek müdahil olmayı istemeniz çok normal Koalina.
Her baba bu şekilde değil elbette ama, bazı babaların, çocuk büyütürken daha relaks olduğunu ve (Bilhassa erkek çocuklarda) daha "Kankamsı" bir moda girdiğini söyleyebilirim.
Eşimle oğlumdan örnek verecek olursam (Ki geçmiş konularımda baya bi höykündüm durdum); eşim vurdulu kırdılı dizilerden hoşlanan ve izlerken kilitlenip kalan bir adam. Sabah kahvaltısına, havaya açılan keleş ateşi sesleri ile oturduğumu filan bilirim, bol sesli şekilde günün her saati dizi-film izleyebilen bir tip-ti. Kendi rahatsızlığımdan geçtim, evde küçük bir çocuğumuz var, bunu göz önünde bulundurmalısın diye defalarca söyledim, "Bir şey olmaz" diye hafife aldı ve ben de baktım baş edemiyorum, "Gece korkarak uyanıyor oğlan, ses var diye ağlıyor" gibisinden bir yalan uydurup eşimin bu silahlı dizi olayının üstesinden geldim.
Balkonun ucunda sigara içer, sandalye çeker, unuturdu ve bende herkesin kçını takip etme tiki başlamıştı. Pencereyi mi açık bıraktı, yine sandalye mi çekti bir tarafa diye huzursuzdum, oğlanın koltuklara-sandalyelere tırmanabildiği ilk zamanları yaşıyorduk. Pek çok kez uyardım "Bak çocuk düşer uçar bir şey olur, seni asla affetmem beni de kaybedersin biteriz, beni bırak kendini yer bitirirsin suçluluk duygunla; dikkat et, maksimum dikkat, bu evde küçük çocuk var sandalye u-nu-ta-maz-sın, unutma lüksün yok!" diye. Adam tamam dedi ama yok yani, nasılsa Gangsta her daim tetikte ya, rahat... Ben de korkuttum adamı sandalyeyi unuttuğu gün; "Oğlanı sandalyenin üzerinde yakaladım, tuttum" dedim küstüm günlerce tribini attım. Şimdi balkona sandalye çıkarmıyor, bk gibi rengi atmıştı öyle anlatınca.
Baktın çocuğa sakıncalı bir şeyler içinde ve bunu reddediyor, farkında değil; konuşarak, güzelce söyleyerek çözemiyorsun; sanki "Oluyormuş gibi, olası sonuçları" aktar, kiminin kafasına öyle dank ediyor.