- 26 Eylül 2010
- 17.480
- 32.648
- 798
Merhaba herkese...
Yaklaşık 4 aylık bir oğlum var. Çocuk sahibi olmak istemezken hamile olduğumu öğrendim ve doğum yapınca depresyonun dibine vurdum. Sevemedim veya öyle zannettim, kabus gibi zamanlar geçirdim. Bu süreçte eşim çok destek oldu keza benim ve onun ailesi de. Zamanla alıştım, sevdim ve eğlenmeye başladım. Tabi bunun için denemediğim yöntem de kalmadı. Velhasıl azıcık burnumu çıkarmışken hemen bana dert olan meseleleri açıyorum. Benzer şeyleri tecrübe etmiş olanlar muhakkak vardır.
Konu eşimin oğluma olan davranışları, hitap şekli. Ben eleştirdiğimde ise aldığım cevap "senin konuşmaya hakkın yok, dün istemediğin bebek için şimdi bana akıl mı veriyorsun" gibi şeyler. Haklı değil, evet istemiyordum ama ilgimi, bakımımı, güzel sözlerimi hiç eksik etmedim. Ben annemden de babamdan da sarılıp öpme gibi şeyler görmedim, ağladığımda teselli edilmedim, başarılı olduğumda takdir edilmedim zaten görevin diyerek geçiştirildim. Bu sebeple işin bu kısmına özellikle dikkat ediyorum şimdiden. Ve tabi ki oğlumla ilgilenirken televizyon açık olmuyor, elimde telefon olmuyor. Bunları artık kilimcinin kör oğlu bile biliyor zannediyorum ama eşimde işler tam tersi. İlgilenme şeklini anlatıyorum size;
Bir elinde telefon diğer elinde çocuğu tutmak şeklinde. Duruyor işte diyor ama telefona kilitlenip kalıyor çocuk.
Sabah 7 gibi uyanınca bazen eşim alıp salona geçiyor ben 2 saat daha uyuyorum. Kameradan baktım ki ne konuşma ne sevme hiç bir şey yok. Televizyonun karşısında salıncağına koymuş, ağzına da emzik hipnotize olmuş gibi bakıyor.
Uyku saati şaşınca çok huysuz oluyor ve ağlama krizine giriyor, eşimden tepkiler " sus lan totoş, zırlama, ne uyuz çocuk oldun" gibi sözler ve hatta ciddi anlamda sinirlenirse küfürler... Zaten ağzı bozuk olduğu için ne dediğinin bile farkında değil çoğu zaman. Ne biçim konuştun diyince ne dedim ki diyebiliyor.
Sıkıldığında veya bir şeyi istemediğinde ı ıh diyor. Misal oyun halısına koyduk anında başlıyor ı ıh ı ıh. Bunun arkası ağlamak yani, defalarca tecrübe ettim, koyma oyun halısına istemiyor. İş krize dönmeden halletmek gerekiyor. Eşiminse ağzına sakız oldu bırak ağlasın, sürekli bununla mı uğraşılır demek. Niye ağlasın yahu? Onu istemediğini daha nasıl anlatsın çocuk dile geldi resmen ama yok. O ağlayacak ama onun istediği olmayacak, ağlayarak istediğini elde edemeyeceğini şimdiden öğrenecekmiş. Böyle bir inatlaşma hali.
Yani benim ilgilenme şeklim ile eşiminki tam tersi ve ben sürekli oğlumla eşim arasında tampon bölge olmak istemiyorum. oğlum da örnek alsın istemiyorum. Ben gün boyu " bal böceğim, minik kuşum, kara oğlum" diye severken eşim "napıyon lan tipsiz" diyor. Ben gün boyu konuşup kitap okuyup ayına uygun oyunlar oynarken eşim ilgilendiği 2-3 saatin büyük kısmında tv izletip telefona baktırıyor.
Daha sayamadığım bir çok şey ama az çok durum canlanmıştır kafanızda.
Bilmiyorum okuyunca nasıl görünüyor ama bana çok yanlış geliyor. Bir arkadaşıma bahsettim "ilgilensin de bırak nasıl ilgilenirse ilgilensin, söylenme, akıl verme" dedi. Böyle mi yapmak lazım? Bu ikilemden oğlum nasıl etkilenir? Ben nasıl düzene sokarım bu durumu? Güvenmeyip hep kendim ilgilensem bu sefer eşim dışarıda kalacak, ona müsaade etsem oğlum etkilenecek, konuşsam anlamıyor konuşmasam çatlıyorum.
Yaklaşık 4 aylık bir oğlum var. Çocuk sahibi olmak istemezken hamile olduğumu öğrendim ve doğum yapınca depresyonun dibine vurdum. Sevemedim veya öyle zannettim, kabus gibi zamanlar geçirdim. Bu süreçte eşim çok destek oldu keza benim ve onun ailesi de. Zamanla alıştım, sevdim ve eğlenmeye başladım. Tabi bunun için denemediğim yöntem de kalmadı. Velhasıl azıcık burnumu çıkarmışken hemen bana dert olan meseleleri açıyorum. Benzer şeyleri tecrübe etmiş olanlar muhakkak vardır.
Konu eşimin oğluma olan davranışları, hitap şekli. Ben eleştirdiğimde ise aldığım cevap "senin konuşmaya hakkın yok, dün istemediğin bebek için şimdi bana akıl mı veriyorsun" gibi şeyler. Haklı değil, evet istemiyordum ama ilgimi, bakımımı, güzel sözlerimi hiç eksik etmedim. Ben annemden de babamdan da sarılıp öpme gibi şeyler görmedim, ağladığımda teselli edilmedim, başarılı olduğumda takdir edilmedim zaten görevin diyerek geçiştirildim. Bu sebeple işin bu kısmına özellikle dikkat ediyorum şimdiden. Ve tabi ki oğlumla ilgilenirken televizyon açık olmuyor, elimde telefon olmuyor. Bunları artık kilimcinin kör oğlu bile biliyor zannediyorum ama eşimde işler tam tersi. İlgilenme şeklini anlatıyorum size;
Bir elinde telefon diğer elinde çocuğu tutmak şeklinde. Duruyor işte diyor ama telefona kilitlenip kalıyor çocuk.
Sabah 7 gibi uyanınca bazen eşim alıp salona geçiyor ben 2 saat daha uyuyorum. Kameradan baktım ki ne konuşma ne sevme hiç bir şey yok. Televizyonun karşısında salıncağına koymuş, ağzına da emzik hipnotize olmuş gibi bakıyor.
Uyku saati şaşınca çok huysuz oluyor ve ağlama krizine giriyor, eşimden tepkiler " sus lan totoş, zırlama, ne uyuz çocuk oldun" gibi sözler ve hatta ciddi anlamda sinirlenirse küfürler... Zaten ağzı bozuk olduğu için ne dediğinin bile farkında değil çoğu zaman. Ne biçim konuştun diyince ne dedim ki diyebiliyor.
Sıkıldığında veya bir şeyi istemediğinde ı ıh diyor. Misal oyun halısına koyduk anında başlıyor ı ıh ı ıh. Bunun arkası ağlamak yani, defalarca tecrübe ettim, koyma oyun halısına istemiyor. İş krize dönmeden halletmek gerekiyor. Eşiminse ağzına sakız oldu bırak ağlasın, sürekli bununla mı uğraşılır demek. Niye ağlasın yahu? Onu istemediğini daha nasıl anlatsın çocuk dile geldi resmen ama yok. O ağlayacak ama onun istediği olmayacak, ağlayarak istediğini elde edemeyeceğini şimdiden öğrenecekmiş. Böyle bir inatlaşma hali.
Yani benim ilgilenme şeklim ile eşiminki tam tersi ve ben sürekli oğlumla eşim arasında tampon bölge olmak istemiyorum. oğlum da örnek alsın istemiyorum. Ben gün boyu " bal böceğim, minik kuşum, kara oğlum" diye severken eşim "napıyon lan tipsiz" diyor. Ben gün boyu konuşup kitap okuyup ayına uygun oyunlar oynarken eşim ilgilendiği 2-3 saatin büyük kısmında tv izletip telefona baktırıyor.
Daha sayamadığım bir çok şey ama az çok durum canlanmıştır kafanızda.
Bilmiyorum okuyunca nasıl görünüyor ama bana çok yanlış geliyor. Bir arkadaşıma bahsettim "ilgilensin de bırak nasıl ilgilenirse ilgilensin, söylenme, akıl verme" dedi. Böyle mi yapmak lazım? Bu ikilemden oğlum nasıl etkilenir? Ben nasıl düzene sokarım bu durumu? Güvenmeyip hep kendim ilgilensem bu sefer eşim dışarıda kalacak, ona müsaade etsem oğlum etkilenecek, konuşsam anlamıyor konuşmasam çatlıyorum.