ortada sermaye yok bişey yok
Olmayan para ile yatırım yapma fikri ve yatırım yapacağı işte ne kadar bilgili, yeteneklidir, altyapısı var mıdır netleştirmeden bodoslama dalma düşüncesi, sıkıntı. Biraz deneyebilecek, kaybetmeyi de kaldırabilecek sermayeniz olsa, ufak bir yerden kararlı olduğu işte başlasın, yeteneği, aklı var mı o işte görsün diyeceğim ama eşinizin durumunda risk daha büyük ve önceliğinin iş kurmak değil de kök ailesinin yanında, yakınında olmak için iş uydurmak olduğu hissini aldım yazınızdan.
Ya benim beyimin yaptığını anlatasım geldi konunuzu okuyunca;
Eşimin devam ettiği bir mesleği var, ayrıca programlama mezunu da. Dilimde tüy bitti "Yeteneğin, bilgin olan esas alan programlama işleri. Çevren de var, kime ne lazım biliyorsun da çalıştığın iş de yatkın; önünde imkanın laptopların, kendi odan... Otur yaz, ek gelir olur" dedim, dinletemedim çünkü benim eşimde bir doğal hayat merakı var. Teknolojik şeylerden gına mı geldiyse artık, kendini otun böceğin içine salıp Heidi gibi dağlarda zıplaya zıplaya gezerek kelebek avlayası filan var.
"Arıcılık yapacağım" dedi bir gün. "Nöy?" demişim.
Arı hayvanına karşı bir anda nasıl bir sempatisi gelişti bilmiyorum ama kendisi bal yemeyi çok sever. (Ayılı bir espri yapardım ama kocam diye yapmayacağım) Neyse, planı 10 kovan ile hobi gibi başlayıp (Hobi için oldukça fazla bir miktar), geliştirmek ve organik bal üretmekti. Şehirden uzak, yayla civarlarında annemlerin yazlığı var, kendi ailesinin de benzer bir yerde yine bahçeli evleri var. Bahçenin içinde bakacakmış. "İşinden el etek çekmeden naparsan yap" dedim. Arılara sıvayacak parası da vardı, en azından pavyonlarda bas bas paraları Leyla'ya demiyor diye kendimi teselli ettim.
İlk bir ay hevesle yerlerini ayarladı, getirdi yerleştirdi, arıcılık kıyafetleri aldık boy boy. Oğlum doğanın içinde deneyimleyerek öğreniyor bir şeyler bu vesileyle diye de olumlu görmeye yöneldim. Ama ilk bir ay böyleydi. İkinci ay işi bilmediğimiz için sorunlara hazırlıklı değildik. Araştırmıştı, arıcılarla konuşmuştu ama yüzeysel araştırılar işin içine girince yeterli gelmiyor. Mesela eşek arısı sorununa hazırlıklı değildik. :) Bizim arılara eşek arıları dadandı. Maalesef eşimin arıları için seçtiği yer, eşek arılarının yuvalarının bol bulunduğu bir yermiş. O hengamede babamın da arılara düşkünlüğü gelişti "Bahçemin ağaçlarına iyi geliyorlar" diye pek sevdi, o kadar sevdi ki kostümsüz bir şekilde kovanların civarında filan gezer oldu. Kocaman adamı çocuk gibi uyarmak zorunda kaldık "Baba bak 10-15i bir olur sokuverir Allah korusun, Azraille dans ediyon, yabma"diye. "Bi şey olmaz bana" dedi, devam etti ve olan oldu, babama saldırıverdi bizim hayvanlar.
Arılara alerjisi olduğunu da o gün öğrendik babamın. Nefes alamayıverdi, hastaneye zor yetiştirdik anaflaktik şoka girecekti. Artık orada müdahale edildi, ölümden döndü babam, eşimin arı sevdasına anlayacağınız. Bizim arı macerası da kah eşek arılarıydı, kah yeterince ilgilenilememesiydi, kah alerjilerdendi derken sonlandı. Anı kaldı neyse dedik geçtik.
Yanisi bir işe girerken her yönüyle bilmek, hesaplamak lazım. Öyle hayal edildiği gibi olmuyor, harcayacak paranız yoksa hele hiç o riske değmez, düzeninizin bozulduğuyla kalırsınız.