Eşiniz sizin tersinizden korkumuyor.
Halbuki eliniz güçlü, belli ki aileniz arkanızda ve maddi durumları da iyi. Size her türlü her konuda sahip çıkarlar basıp gitseniz.
Ama eşiniz ne yaparsa yapsın sizin gitmeyeceğinizin farkında. Köle gibi, ücretli çalışan gibi görüyor sizi. Ailenizi görmenize izin veriyor ya da vermiyor(!)
Ben bu hayatta iyi niyetli olup, alttan alan insanların gerçekten mutlu olmayı başardığını görmedim. Hep ver, hiç alma. Yıpratır. Dengeyi bozar.
1 kitap okumuştum. Hayatımı alt üst etti. Kitabın ismi Sınırlar. Aslında bir psikiyatrist yazmış ama ben ağlaya ağlaya okumuştum. Bu yaşadıklarının hepsi sınır sorunu aslında. Üstelik sınırlarınızı iyi çizdiğinizi de düşünüyorsunuz bence ...
Uzattım ama şöyle söyleyeyim. Siz sınırlarınızı esnek tuttukca, sınırların geçirgenliği arttıkça ah ne anlayışlı ne iyi kalpli olmuyorsunuz. Tıpkı ülkelerin sınırları gibi. Ne kadar zor geçiliyorsa o sınırlar, karşılığında neler feda ediliyorsa orası daha kıymetli olmuyor mu ? Hayır demek bizim sınır çizgimiz. Hayır deyin ve bu noktada konunun kapandığını bilsin.
Kendinize kıymet verin. Ayrıca ben de öğretmenim. Ve eşiniz gerçekten maddi olarak küçümsenmeyi hakkediyor. Babanız eşinizle beraber bu parayı kazanmadigina göre paylaşmak zorunda da değil.
Senin benim babamın parası niye ihtiyacın var utanmıyor musun deseniz yeri
Sabır diliyorum!