- 27 Nisan 2012
- 15.158
- 17.763
-
- Konu Sahibi gunesvemai
- #41
Başın sağolsun. Bende annemi kaybettim acısı çok ağır. Ama sen anneni çok genç yaşta kaybetmişsin. Çok zor olmalı. Benim aile içinde başka kayıplarımda var.( Abim ve babam) Şunu söyleyenilirim ki tam olarak ölümlerini kabullenme sürecim iki seneyi buldu hep. Sonrasında acıları daha katlanabilir oluyor.Merhaba arkadaşlar, yüreği sevgi dolu olan güzel insanlar...
Bir zamanlar yine kimseyle paylaşamazken buraya annemin hastalığı ile ilgili bir konu açmıştım. Sizlerin samimi tesellileri ve fikirleri bana kendimi iyi hissettirmişti. Maalesef hayatım boyunca en korktuğum şey başıma geldi, annemi kaybettim arkadaşlar... Belki yapacak bir şey yok diyeceksiniz, ama çaresizlik tüm hücrelerime sinmişken ne yapacağımı bilemedim, içimi dökmek istedim... (Uzun yazacak olursam özür diliyorum, okumayabilirsiniz.) Bunları ağlayarak yazıyorum. Neredeyse üç ay oldu, ama acım zerre azalmıyor. Her gün aklımda ve kalbimde büyük bir boşlukla yaşıyorum, herkes bir şekilde hayat meşgalesine düşmüş devam ediyor. Evet, ben de kalkıyorum, zor da olsa gündelik işleri vs. yapmaya çalışıyorum ama o kadar zorlanıyorum ki anlatamam. Bir dağın tepesinden yüreğim sökülene dek bağırmak, veya sürekli yalnız kalıp ağlamak istiyorum..
Anneciğim son birkaç yılda ağır bir hastalık (k*s*r) geçirerek yaşama veda etti. Yanında başından beri ben vardım. En sevdiğim insanın; annem, babam, sırdaşım, en yakın arkadaşım olan annemin eriyip yitmesini izlemek zorunda kaldım ve hiçbir şey yapamadım. Morali bozulmasın diye bunca zaman yanında ağlamadım bile. Bazen ona karşı durumu hafifleştireyim derken kendimi bile kandırdığım olurdu. Ya da zaten yalnız bırakılmış olduğumuz için hem onu hem kendimi teselli etme görevi görürdüm. Ayakta geçirilen bir ameliyattan kısmi felce, yatağa düşmeye ve son olarak azalan konuşmalarla bilinç kapanmasına kadar giden bir süreç yaşadık. Son zamana dek umudumu kaybetmemeye çalıştım, ne olursa olsun beni bırakmasın diye dualarımda yalvardım Allah'a. Çünkü bir tanecik annemin nefesinin bile gölgesi vardı... Fakat olmadı, bu kadar yazılmış bizim hikayemiz. Şimdiye gelirsek, bu zamana kadar yaşadıklarımız en ince ayrıntılarıyla zihnime mıhlanmış adeta. Aklımda, hayalimde hatta bazen elimde olmadan rüyalarımda onu yine hasta görmekten ve o anları hatırlayarak tekrar aciz hissetmekten kurtulamıyorum. Bu durum zaten dinmeyen acımı bine katlıyor. Oysa annem sadece son zamanlarda böyleydi. Normal hayatı boyunca hayat dolu olmuştu. Her müşküle bir çözümü olan, hiçbirimize kıyamayan, fedakar, zeki ve mutluluğuyla bizi aydınlatan bir insandı. Ben bunları zar zor hatırlayabiliyorum, tam 'anneciğimi normalde olduğu gibi hatırlayarak biraz daha iyi hissedeceğim' diyorum ama aklımdan son zamanları silinmiyor. Her gözümün önüne geldiğinde ciğerim sökülüyor... 23 yaşına gireceğim yakında arkadaşlar. Evet yetişkin bir insanım, bu benim başıma daha küçükken de gelebilirdi, belki hiç baş edemezdim o zaman. Ama yapamıyorum. Ölenle ölemediğim gibi kalanla yaşayamıyorum. Ona öyle doyamadım ki, onu öyle sevdim ki. Bir kitapta yazdığı gibi, sanki Allah onu bana vermekle vermediği her şeyi telafi etmişti. Şimdiyse her şeyimi kaybettim ben. Ne yapsam anneme anlatırdım, ona danışırdım, bazen en yakın arkadaşımın bilmediği şeyleri o bilirdi. Yargılamaz, kucak açardı... Şimdi iyice yalnızlaştım bir odada.
Ben bu adını koyamadığım hâlden biraz çıkabileyim diye sanırım, yakınlarım bana yardımcı olmaya çalıştılar sağ olsunlar ama yine bir şey yapamadım. Örneğin bir süredir hocam ve arkadaşlarım dışarı çıkıp farklı bir şeyler yapmam için ısrar ediyorlar, bir de 'eğitimine kaldığın yerden devam edip zihnini meşgul etmelisin, iyi gelir' diyorlar. Belki de en hevesli yapabileceğim şey buydu eskiden, o yüzden iyi geleceğini düşünüyorlar. Çünkü bölümümü seviyordum, eğitim hayatımda derecelerim olmuştu, annem de beni gerek üniversitede olsun gerekse üniv. sonrası devam etmemde herkese rağmen çok fazla desteklemişti ve motivasyon kaynağımdı. Ama şimdi her şey o kadar değersiz geliyor ki, en sevdiğim şeyler de dahil hiçbir şey yapmak istemiyorum. Artık onsuz hiçbir iş yapıyor olmak veya başarmaya çalışmak bir anlam ifade etmiyor. Sabah yüzümü bile yıkamak istemiyorum. Sürekli aklımda şu düşünceler dönüyor: 'Daha çok yaşlı da değilim, olur da uzun yaşarsam nasıl dayanırım? Ve nasıl oldu da annem böyle bitti gitti.. Nasıl beni bıraktı, hiçbir yere bensiz gitmezken? Son zamanlarında 'ben seni hiç bırakmayacağım, sen de beni bırakma' diye söz verdirmişti bana oysa... Ben nasıl yapayalnız ve korumasız kalıverdim? Hayattaki zorluklarla, imtihanlarla tek başıma nasıl baş edeceğim? Her gece ağlayarak nereye kadar yaşayabileceğim?'.... Bunların hiçbirine cevabım yok. İnançlı bir insan olduğum için her şeyin kader olduğunun da farkındayım hamdolsun, ama yaşayınca çok başkaymış. İnancımdan güç alsam da zor dayanıyorum bu acıya ve düşüncelere. Benim yolculuğum henüz bitmemişse eninde sonunda ben de bir şeyler yapmalıyım, kendimi toplamaya çalışmalıyım ama nasıl ayağa kalkacağım bilmiyorum... Buraya dek okuduysanız hakkınızı helâl edin. Etrafımdaki insanlarla çok derin konuşmalara giremiyorum nedense. Yazmak, ve tanımasam da sizlerden bir şeyler duymak bana gerçekten iyi geliyor. Belki bana bir yol gösterirsiniz, şimdiden teşekkür ediyorum.
Amin hepimize duaciyim bu konudaAmin, teşekkür ederim. Sizin de başınız sağ olsun, Allah dayanma gücü versin. Güzel bir mesleğiniz var, inşallah daha iyi olursunuz/oluruz.
maalesef psikolojik destek ücretleri arşa çıkmış durumdaTeşekkürler, sağ olun. Bu soru vesilesiyle psikolojik destek fikrine de cevap vermem gerekirse, aslında sıcak baktığım ama günümüz imkânlarıyla imkansız hale gelen bir şey bu benim için. Mevcut imkanımı bu yönde kullanırsam bir gün eğitimime vs. devam etme zaruretim olduğunda sıkıntıya düşeceğim aşikarHayırlısı her şeyin.
Başın sağolsun bende annemi geçen sene pankreas kanserinden kaybettim daha 57 yaşındaydı. Çok enerjik hayat dolu kıpır kıpır bir insandı. Dokunduğu herkesi ve herşeyi guzellestiren nadir insanlardan biriydi. Daha hastalığının teşhisi konmadan yoğun bakıma kaldırıldı o yoğun bakımda yatarken öğrendik kanser hastası olduğunu. Yoğun bakımdan da daha çıkamadı zaten. Çok düşkündüm anneme öyle ki ne bir tartışma yaşamıştık 30 senede nede bir küslük. Onun sesini duymadan yüzünü görmeden bir gün bile gecirmemistim ben. Evlendim eşim oldu doğurdum çocuğum oldu ama annemin yeri bende hep farklıydı. Hergun gorusmemize rağmen sıkı sıkı sarilirdim. Oda benle dalga geçerdi ne oluyor kızım daha dün beraberdik sanki memleketten gelmiş gibi sarılıyorsun derdi. Öyle özlerdim onu yanından ayrılır ayrılmaz cokerdi içime ozlemi. Hani derler ya neyi çok severseniz onunla imtihan olunursunuz diye ben en sevdiğim ile imtihan oldum. Şimdide ailemde herkesin üzerine çok düşmüş durumdayım böyle bir hastalık aşamasından ve kaybın ardından sürekli yakınlarımı kaybetme korkusu ile yaşıyorum. Oğlumun biyerinde ufak bir morluk görsem doktora koşacak kadar bozulmuş durumda psikolojim. Rabbim kimseye kaldıramayacağı yükler yüklemesin. Bizim gibi sevenler için ölüm çok zor dayanılması çok güç birşey ama yaşamak zorundayız. Bazen ölmek istiyorum bende anneme kavuşmak ama oğlum beni hayata bağlıyor diyorum ben bu yaşta annesizligi kaldiramadim bu yavru daha 5 yaşında nasıl kaldırır diyorum. Sende sevdiklerin için seni sevenler için yaşamaya devam etmek zorundasın. Anneler yavrularına kiyamazlar bunu bir anne olarak söylüyorum annemiz bizi görüyordur hissediyordur buna eminim bizi böyle hayattan kopmuş görmek istemezler.Merhaba arkadaşlar, yüreği sevgi dolu olan güzel insanlar...
Bir zamanlar yine kimseyle paylaşamazken buraya annemin hastalığı ile ilgili bir konu açmıştım. Sizlerin samimi tesellileri ve fikirleri bana kendimi iyi hissettirmişti. Maalesef hayatım boyunca en korktuğum şey başıma geldi, annemi kaybettim arkadaşlar... Belki yapacak bir şey yok diyeceksiniz, ama çaresizlik tüm hücrelerime sinmişken ne yapacağımı bilemedim, içimi dökmek istedim... (Uzun yazacak olursam özür diliyorum, okumayabilirsiniz.) Bunları ağlayarak yazıyorum. Neredeyse üç ay oldu, ama acım zerre azalmıyor. Her gün aklımda ve kalbimde büyük bir boşlukla yaşıyorum, herkes bir şekilde hayat meşgalesine düşmüş devam ediyor. Evet, ben de kalkıyorum, zor da olsa gündelik işleri vs. yapmaya çalışıyorum ama o kadar zorlanıyorum ki anlatamam. Bir dağın tepesinden yüreğim sökülene dek bağırmak, veya sürekli yalnız kalıp ağlamak istiyorum..
Anneciğim son birkaç yılda ağır bir hastalık (k*s*r) geçirerek yaşama veda etti. Yanında başından beri ben vardım. En sevdiğim insanın; annem, babam, sırdaşım, en yakın arkadaşım olan annemin eriyip yitmesini izlemek zorunda kaldım ve hiçbir şey yapamadım. Morali bozulmasın diye bunca zaman yanında ağlamadım bile. Bazen ona karşı durumu hafifleştireyim derken kendimi bile kandırdığım olurdu. Ya da zaten yalnız bırakılmış olduğumuz için hem onu hem kendimi teselli etme görevi görürdüm. Ayakta geçirilen bir ameliyattan kısmi felce, yatağa düşmeye ve son olarak azalan konuşmalarla bilinç kapanmasına kadar giden bir süreç yaşadık. Son zamana dek umudumu kaybetmemeye çalıştım, ne olursa olsun beni bırakmasın diye dualarımda yalvardım Allah'a. Çünkü bir tanecik annemin nefesinin bile gölgesi vardı... Fakat olmadı, bu kadar yazılmış bizim hikayemiz. Şimdiye gelirsek, bu zamana kadar yaşadıklarımız en ince ayrıntılarıyla zihnime mıhlanmış adeta. Aklımda, hayalimde hatta bazen elimde olmadan rüyalarımda onu yine hasta görmekten ve o anları hatırlayarak tekrar aciz hissetmekten kurtulamıyorum. Bu durum zaten dinmeyen acımı bine katlıyor. Oysa annem sadece son zamanlarda böyleydi. Normal hayatı boyunca hayat dolu olmuştu. Her müşküle bir çözümü olan, hiçbirimize kıyamayan, fedakar, zeki ve mutluluğuyla bizi aydınlatan bir insandı. Ben bunları zar zor hatırlayabiliyorum, tam 'anneciğimi normalde olduğu gibi hatırlayarak biraz daha iyi hissedeceğim' diyorum ama aklımdan son zamanları silinmiyor. Her gözümün önüne geldiğinde ciğerim sökülüyor... 23 yaşına gireceğim yakında arkadaşlar. Evet yetişkin bir insanım, bu benim başıma daha küçükken de gelebilirdi, belki hiç baş edemezdim o zaman. Ama yapamıyorum. Ölenle ölemediğim gibi kalanla yaşayamıyorum. Ona öyle doyamadım ki, onu öyle sevdim ki. Bir kitapta yazdığı gibi, sanki Allah onu bana vermekle vermediği her şeyi telafi etmişti. Şimdiyse her şeyimi kaybettim ben. Ne yapsam anneme anlatırdım, ona danışırdım, bazen en yakın arkadaşımın bilmediği şeyleri o bilirdi. Yargılamaz, kucak açardı... Şimdi iyice yalnızlaştım bir odada.
Ben bu adını koyamadığım hâlden biraz çıkabileyim diye sanırım, yakınlarım bana yardımcı olmaya çalıştılar sağ olsunlar ama yine bir şey yapamadım. Örneğin bir süredir hocam ve arkadaşlarım dışarı çıkıp farklı bir şeyler yapmam için ısrar ediyorlar, bir de 'eğitimine kaldığın yerden devam edip zihnini meşgul etmelisin, iyi gelir' diyorlar. Belki de en hevesli yapabileceğim şey buydu eskiden, o yüzden iyi geleceğini düşünüyorlar. Çünkü bölümümü seviyordum, eğitim hayatımda derecelerim olmuştu, annem de beni gerek üniversitede olsun gerekse üniv. sonrası devam etmemde herkese rağmen çok fazla desteklemişti ve motivasyon kaynağımdı. Ama şimdi her şey o kadar değersiz geliyor ki, en sevdiğim şeyler de dahil hiçbir şey yapmak istemiyorum. Artık onsuz hiçbir iş yapıyor olmak veya başarmaya çalışmak bir anlam ifade etmiyor. Sabah yüzümü bile yıkamak istemiyorum. Sürekli aklımda şu düşünceler dönüyor: 'Daha çok yaşlı da değilim, olur da uzun yaşarsam nasıl dayanırım? Ve nasıl oldu da annem böyle bitti gitti.. Nasıl beni bıraktı, hiçbir yere bensiz gitmezken? Son zamanlarında 'ben seni hiç bırakmayacağım, sen de beni bırakma' diye söz verdirmişti bana oysa... Ben nasıl yapayalnız ve korumasız kalıverdim? Hayattaki zorluklarla, imtihanlarla tek başıma nasıl baş edeceğim? Her gece ağlayarak nereye kadar yaşayabileceğim?'.... Bunların hiçbirine cevabım yok. İnançlı bir insan olduğum için her şeyin kader olduğunun da farkındayım hamdolsun, ama yaşayınca çok başkaymış. İnancımdan güç alsam da zor dayanıyorum bu acıya ve düşüncelere. Benim yolculuğum henüz bitmemişse eninde sonunda ben de bir şeyler yapmalıyım, kendimi toplamaya çalışmalıyım ama nasıl ayağa kalkacağım bilmiyorum... Buraya dek okuduysanız hakkınızı helâl edin. Etrafımdaki insanlarla çok derin konuşmalara giremiyorum nedense. Yazmak, ve tanımasam da sizlerden bir şeyler duymak bana gerçekten iyi geliyor. Belki bana bir yol gösterirsiniz, şimdiden teşekkür ediyorum.
Kardeşim öncelikle başın sağolsun. Rabbim anneni cennetine alsın. Geride kalanlara da güzel sabırlar ihsan eylesin. Annen ne zaman vefat etti. Yakın zamanda ise acısının hemen sönmesini bekleyemeyiz. Bu çok insanı bir durum. Kaldı ki etrafımda babasını kaybetmiş kişilerle sohbetlerim oldu. Kimisinin ölümünden 3 kimisinin 7 yıl geçmişti. Hepsinin dediği şey şu. Yıllar geçse de değişmiyor. Özlüyorsun. Belki ağlamaları azalıyor ama aklına vurunca yine ağlıyorsun diyorlar. Daha dün yakın bir dostum ile konuştum. Babasını 7 yıl önce kanserden kaybetti. Dün gece ağladım dedi. Anlatırken ben de onla agladim.Çünkü hayattaki en büyük destekcilerimiz bizden kopunca yeri doldurulamiyor. Ailenin yerini de kimse almaz. Acıları dinmiyor. Yara gibi kalıyor. Benim size nacizane tavsiyem. Annene kuran oku. Annen adına hasenat,hayır yap. Onun adına sadaka ver. Ancak bu şekilde tatmin olursun. Ve annenin amel defterini de kapatmamis olursun. Daha metanetli ol. Annen bu kadar uzulmeni istemezdi. Böyle düşün. Ben sana acın diner diyemem. Ama en azından annen adına birşeyler yaptıkça yüreğin daha ferah olur.Merhaba arkadaşlar, yüreği sevgi dolu olan güzel insanlar...
Bir zamanlar yine kimseyle paylaşamazken buraya annemin hastalığı ile ilgili bir konu açmıştım. Sizlerin samimi tesellileri ve fikirleri bana kendimi iyi hissettirmişti. Maalesef hayatım boyunca en korktuğum şey başıma geldi, annemi kaybettim arkadaşlar... Belki yapacak bir şey yok diyeceksiniz, ama çaresizlik tüm hücrelerime sinmişken ne yapacağımı bilemedim, içimi dökmek istedim... (Uzun yazacak olursam özür diliyorum, okumayabilirsiniz.) Bunları ağlayarak yazıyorum. Neredeyse üç ay oldu, ama acım zerre azalmıyor. Her gün aklımda ve kalbimde büyük bir boşlukla yaşıyorum, herkes bir şekilde hayat meşgalesine düşmüş devam ediyor. Evet, ben de kalkıyorum, zor da olsa gündelik işleri vs. yapmaya çalışıyorum ama o kadar zorlanıyorum ki anlatamam. Bir dağın tepesinden yüreğim sökülene dek bağırmak, veya sürekli yalnız kalıp ağlamak istiyorum..
Anneciğim son birkaç yılda ağır bir hastalık (k*s*r) geçirerek yaşama veda etti. Yanında başından beri ben vardım. En sevdiğim insanın; annem, babam, sırdaşım, en yakın arkadaşım olan annemin eriyip yitmesini izlemek zorunda kaldım ve hiçbir şey yapamadım. Morali bozulmasın diye bunca zaman yanında ağlamadım bile. Bazen ona karşı durumu hafifleştireyim derken kendimi bile kandırdığım olurdu. Ya da zaten yalnız bırakılmış olduğumuz için hem onu hem kendimi teselli etme görevi görürdüm. Ayakta geçirilen bir ameliyattan kısmi felce, yatağa düşmeye ve son olarak azalan konuşmalarla bilinç kapanmasına kadar giden bir süreç yaşadık. Son zamana dek umudumu kaybetmemeye çalıştım, ne olursa olsun beni bırakmasın diye dualarımda yalvardım Allah'a. Çünkü bir tanecik annemin nefesinin bile gölgesi vardı... Fakat olmadı, bu kadar yazılmış bizim hikayemiz. Şimdiye gelirsek, bu zamana kadar yaşadıklarımız en ince ayrıntılarıyla zihnime mıhlanmış adeta. Aklımda, hayalimde hatta bazen elimde olmadan rüyalarımda onu yine hasta görmekten ve o anları hatırlayarak tekrar aciz hissetmekten kurtulamıyorum. Bu durum zaten dinmeyen acımı bine katlıyor. Oysa annem sadece son zamanlarda böyleydi. Normal hayatı boyunca hayat dolu olmuştu. Her müşküle bir çözümü olan, hiçbirimize kıyamayan, fedakar, zeki ve mutluluğuyla bizi aydınlatan bir insandı. Ben bunları zar zor hatırlayabiliyorum, tam 'anneciğimi normalde olduğu gibi hatırlayarak biraz daha iyi hissedeceğim' diyorum ama aklımdan son zamanları silinmiyor. Her gözümün önüne geldiğinde ciğerim sökülüyor... 23 yaşına gireceğim yakında arkadaşlar. Evet yetişkin bir insanım, bu benim başıma daha küçükken de gelebilirdi, belki hiç baş edemezdim o zaman. Ama yapamıyorum. Ölenle ölemediğim gibi kalanla yaşayamıyorum. Ona öyle doyamadım ki, onu öyle sevdim ki. Bir kitapta yazdığı gibi, sanki Allah onu bana vermekle vermediği her şeyi telafi etmişti. Şimdiyse her şeyimi kaybettim ben. Ne yapsam anneme anlatırdım, ona danışırdım, bazen en yakın arkadaşımın bilmediği şeyleri o bilirdi. Yargılamaz, kucak açardı... Şimdi iyice yalnızlaştım bir odada.
Ben bu adını koyamadığım hâlden biraz çıkabileyim diye sanırım, yakınlarım bana yardımcı olmaya çalıştılar sağ olsunlar ama yine bir şey yapamadım. Örneğin bir süredir hocam ve arkadaşlarım dışarı çıkıp farklı bir şeyler yapmam için ısrar ediyorlar, bir de 'eğitimine kaldığın yerden devam edip zihnini meşgul etmelisin, iyi gelir' diyorlar. Belki de en hevesli yapabileceğim şey buydu eskiden, o yüzden iyi geleceğini düşünüyorlar. Çünkü bölümümü seviyordum, eğitim hayatımda derecelerim olmuştu, annem de beni gerek üniversitede olsun gerekse üniv. sonrası devam etmemde herkese rağmen çok fazla desteklemişti ve motivasyon kaynağımdı. Ama şimdi her şey o kadar değersiz geliyor ki, en sevdiğim şeyler de dahil hiçbir şey yapmak istemiyorum. Artık onsuz hiçbir iş yapıyor olmak veya başarmaya çalışmak bir anlam ifade etmiyor. Sabah yüzümü bile yıkamak istemiyorum. Sürekli aklımda şu düşünceler dönüyor: 'Daha çok yaşlı da değilim, olur da uzun yaşarsam nasıl dayanırım? Ve nasıl oldu da annem böyle bitti gitti.. Nasıl beni bıraktı, hiçbir yere bensiz gitmezken? Son zamanlarında 'ben seni hiç bırakmayacağım, sen de beni bırakma' diye söz verdirmişti bana oysa... Ben nasıl yapayalnız ve korumasız kalıverdim? Hayattaki zorluklarla, imtihanlarla tek başıma nasıl baş edeceğim? Her gece ağlayarak nereye kadar yaşayabileceğim?'.... Bunların hiçbirine cevabım yok. İnançlı bir insan olduğum için her şeyin kader olduğunun da farkındayım hamdolsun, ama yaşayınca çok başkaymış. İnancımdan güç alsam da zor dayanıyorum bu acıya ve düşüncelere. Benim yolculuğum henüz bitmemişse eninde sonunda ben de bir şeyler yapmalıyım, kendimi toplamaya çalışmalıyım ama nasıl ayağa kalkacağım bilmiyorum... Buraya dek okuduysanız hakkınızı helâl edin. Etrafımdaki insanlarla çok derin konuşmalara giremiyorum nedense. Yazmak, ve tanımasam da sizlerden bir şeyler duymak bana gerçekten iyi geliyor. Belki bana bir yol gösterirsiniz, şimdiden teşekkür ediyorum.
22 yaşımda annemi kaybettim. Benzer bir hastalık süreci oldu. O süreçte de evde ve hastanede bebeğim gibi ilgilendim onunla. Tüm hayatım o olmuştu. Yokluğunu hayal dahi edemiyor sürekli gözünün içine bakıyordum. Maalesef kaybettik. 2 yil yas sürecim oldu. Hayatımın en berbat günleriydi. Sabahlara kadar ağlıyor aklımdan bir an olsun cikmiyordu. Rüyalarımda hep kötü görüyordum hayatta bazen bana kızıyordu. Sürekli vicdan azabı çekiyordum sanki çok kötü bir evlatmisim ve asla onu mutlu etmemisim gibi. Oysa ergenliğe kadar olan surecte çok çatısma yaşadiğim cok haksizliga uğradığım bi aile hayatım vardi. Yine de hastalanmasiyla birlikte hepsini unutup onun iyi olmasına odaklanmistim. Canim annem. Yillar oldu. Özlem gecmiyor. Hala fotoğraflarına bakarken canım yanıyor. Ancak yas süreci denen bir gerçek var. Benimki 2 sene sürdü. 2 sene sonunda artık annemi yalnızca mutlu hatirladim. Gülümseyerek hatirladim. Her saniye aklımda değildi. Ruyalarimda çok iyi görüyordum. Kendimi suclamayi bırakmıştım. Gittiğini kabullenmistim. Sabahlara kadar aglamiyordum artık. Kendinize zaman verin. Yasla ilgili kitaplar okuyun. Alabiliyorsan psikolojik destek alın.Merhaba arkadaşlar, yüreği sevgi dolu olan güzel insanlar...
Bir zamanlar yine kimseyle paylaşamazken buraya annemin hastalığı ile ilgili bir konu açmıştım. Sizlerin samimi tesellileri ve fikirleri bana kendimi iyi hissettirmişti. Maalesef hayatım boyunca en korktuğum şey başıma geldi, annemi kaybettim arkadaşlar... Belki yapacak bir şey yok diyeceksiniz, ama çaresizlik tüm hücrelerime sinmişken ne yapacağımı bilemedim, içimi dökmek istedim... (Uzun yazacak olursam özür diliyorum, okumayabilirsiniz.) Bunları ağlayarak yazıyorum. Neredeyse üç ay oldu, ama acım zerre azalmıyor. Her gün aklımda ve kalbimde büyük bir boşlukla yaşıyorum, herkes bir şekilde hayat meşgalesine düşmüş devam ediyor. Evet, ben de kalkıyorum, zor da olsa gündelik işleri vs. yapmaya çalışıyorum ama o kadar zorlanıyorum ki anlatamam. Bir dağın tepesinden yüreğim sökülene dek bağırmak, veya sürekli yalnız kalıp ağlamak istiyorum..
Anneciğim son birkaç yılda ağır bir hastalık (k*s*r) geçirerek yaşama veda etti. Yanında başından beri ben vardım. En sevdiğim insanın; annem, babam, sırdaşım, en yakın arkadaşım olan annemin eriyip yitmesini izlemek zorunda kaldım ve hiçbir şey yapamadım. Morali bozulmasın diye bunca zaman yanında ağlamadım bile. Bazen ona karşı durumu hafifleştireyim derken kendimi bile kandırdığım olurdu. Ya da zaten yalnız bırakılmış olduğumuz için hem onu hem kendimi teselli etme görevi görürdüm. Ayakta geçirilen bir ameliyattan kısmi felce, yatağa düşmeye ve son olarak azalan konuşmalarla bilinç kapanmasına kadar giden bir süreç yaşadık. Son zamana dek umudumu kaybetmemeye çalıştım, ne olursa olsun beni bırakmasın diye dualarımda yalvardım Allah'a. Çünkü bir tanecik annemin nefesinin bile gölgesi vardı... Fakat olmadı, bu kadar yazılmış bizim hikayemiz. Şimdiye gelirsek, bu zamana kadar yaşadıklarımız en ince ayrıntılarıyla zihnime mıhlanmış adeta. Aklımda, hayalimde hatta bazen elimde olmadan rüyalarımda onu yine hasta görmekten ve o anları hatırlayarak tekrar aciz hissetmekten kurtulamıyorum. Bu durum zaten dinmeyen acımı bine katlıyor. Oysa annem sadece son zamanlarda böyleydi. Normal hayatı boyunca hayat dolu olmuştu. Her müşküle bir çözümü olan, hiçbirimize kıyamayan, fedakar, zeki ve mutluluğuyla bizi aydınlatan bir insandı. Ben bunları zar zor hatırlayabiliyorum, tam 'anneciğimi normalde olduğu gibi hatırlayarak biraz daha iyi hissedeceğim' diyorum ama aklımdan son zamanları silinmiyor. Her gözümün önüne geldiğinde ciğerim sökülüyor... 23 yaşına gireceğim yakında arkadaşlar. Evet yetişkin bir insanım, bu benim başıma daha küçükken de gelebilirdi, belki hiç baş edemezdim o zaman. Ama yapamıyorum. Ölenle ölemediğim gibi kalanla yaşayamıyorum. Ona öyle doyamadım ki, onu öyle sevdim ki. Bir kitapta yazdığı gibi, sanki Allah onu bana vermekle vermediği her şeyi telafi etmişti. Şimdiyse her şeyimi kaybettim ben. Ne yapsam anneme anlatırdım, ona danışırdım, bazen en yakın arkadaşımın bilmediği şeyleri o bilirdi. Yargılamaz, kucak açardı... Şimdi iyice yalnızlaştım bir odada.
Ben bu adını koyamadığım hâlden biraz çıkabileyim diye sanırım, yakınlarım bana yardımcı olmaya çalıştılar sağ olsunlar ama yine bir şey yapamadım. Örneğin bir süredir hocam ve arkadaşlarım dışarı çıkıp farklı bir şeyler yapmam için ısrar ediyorlar, bir de 'eğitimine kaldığın yerden devam edip zihnini meşgul etmelisin, iyi gelir' diyorlar. Belki de en hevesli yapabileceğim şey buydu eskiden, o yüzden iyi geleceğini düşünüyorlar. Çünkü bölümümü seviyordum, eğitim hayatımda derecelerim olmuştu, annem de beni gerek üniversitede olsun gerekse üniv. sonrası devam etmemde herkese rağmen çok fazla desteklemişti ve motivasyon kaynağımdı. Ama şimdi her şey o kadar değersiz geliyor ki, en sevdiğim şeyler de dahil hiçbir şey yapmak istemiyorum. Artık onsuz hiçbir iş yapıyor olmak veya başarmaya çalışmak bir anlam ifade etmiyor. Sabah yüzümü bile yıkamak istemiyorum. Sürekli aklımda şu düşünceler dönüyor: 'Daha çok yaşlı da değilim, olur da uzun yaşarsam nasıl dayanırım? Ve nasıl oldu da annem böyle bitti gitti.. Nasıl beni bıraktı, hiçbir yere bensiz gitmezken? Son zamanlarında 'ben seni hiç bırakmayacağım, sen de beni bırakma' diye söz verdirmişti bana oysa... Ben nasıl yapayalnız ve korumasız kalıverdim? Hayattaki zorluklarla, imtihanlarla tek başıma nasıl baş edeceğim? Her gece ağlayarak nereye kadar yaşayabileceğim?'.... Bunların hiçbirine cevabım yok. İnançlı bir insan olduğum için her şeyin kader olduğunun da farkındayım hamdolsun, ama yaşayınca çok başkaymış. İnancımdan güç alsam da zor dayanıyorum bu acıya ve düşüncelere. Benim yolculuğum henüz bitmemişse eninde sonunda ben de bir şeyler yapmalıyım, kendimi toplamaya çalışmalıyım ama nasıl ayağa kalkacağım bilmiyorum... Buraya dek okuduysanız hakkınızı helâl edin. Etrafımdaki insanlarla çok derin konuşmalara giremiyorum nedense. Yazmak, ve tanımasam da sizlerden bir şeyler duymak bana gerçekten iyi geliyor. Belki bana bir yol gösterirsiniz, şimdiden teşekkür ediyorum.
mekanı cennet olsunBaşın sağolsun bende annemi geçen sene pankreas kanserinden kaybettim daha 57 yaşındaydı. Çok enerjik hayat dolu kıpır kıpır bir insandı. Dokunduğu herkesi ve herşeyi guzellestiren nadir insanlardan biriydi. Daha hastalığının teşhisi konmadan yoğun bakıma kaldırıldı o yoğun bakımda yatarken öğrendik kanser hastası olduğunu. Yoğun bakımdan da daha çıkamadı zaten. Çok düşkündüm anneme öyle ki ne bir tartışma yaşamıştık 30 senede nede bir küslük. Onun sesini duymadan yüzünü görmeden bir gün bile gecirmemistim ben. Evlendim eşim oldu doğurdum çocuğum oldu ama annemin yeri bende hep farklıydı. Hergun gorusmemize rağmen sıkı sıkı sarilirdim. Oda benle dalga geçerdi ne oluyor kızım daha dün beraberdik sanki memleketten gelmiş gibi sarılıyorsun derdi. Öyle özlerdim onu yanından ayrılır ayrılmaz cokerdi içime ozlemi. Hani derler ya neyi çok severseniz onunla imtihan olunursunuz diye ben en sevdiğim ile imtihan oldum. Şimdide ailemde herkesin üzerine çok düşmüş durumdayım böyle bir hastalık aşamasından ve kaybın ardından sürekli yakınlarımı kaybetme korkusu ile yaşıyorum. Oğlumun biyerinde ufak bir morluk görsem doktora koşacak kadar bozulmuş durumda psikolojim. Rabbim kimseye kaldıramayacağı yükler yüklemesin. Bizim gibi sevenler için ölüm çok zor dayanılması çok güç birşey ama yaşamak zorundayız. Bazen ölmek istiyorum bende anneme kavuşmak ama oğlum beni hayata bağlıyor diyorum ben bu yaşta annesizligi kaldiramadim bu yavru daha 5 yaşında nasıl kaldırır diyorum. Sende sevdiklerin için seni sevenler için yaşamaya devam etmek zorundasın. Anneler yavrularına kiyamazlar bunu bir anne olarak söylüyorum annemiz bizi görüyordur hissediyordur buna eminim bizi böyle hayattan kopmuş görmek istemezler.
Aradan zaman geçmiş şuan nasılsınız alışabildiniz mi 3 hafta oldu annemi kaybedeli duygularinizi birebir yaşıyorum nefes alamıyorum dünyam karardı herşey çok anlamsız geliyor nasıl alisacam nasıl devam edecem bilemiyorum beni ancak ayni aciyi yasayanlar anlayabilir umarim biri görür 'de beni teselli edebilir cok caresiz hissediyorum kendimiMerhaba arkadaşlar, yüreği sevgi dolu olan güzel insanlar...
Bir zamanlar yine kimseyle paylaşamazken buraya annemin hastalığı ile ilgili bir konu açmıştım. Sizlerin samimi tesellileri ve fikirleri bana kendimi iyi hissettirmişti. Maalesef hayatım boyunca en korktuğum şey başıma geldi, annemi kaybettim arkadaşlar... Belki yapacak bir şey yok diyeceksiniz, ama çaresizlik tüm hücrelerime sinmişken ne yapacağımı bilemedim, içimi dökmek istedim... (Uzun yazacak olursam özür diliyorum, okumayabilirsiniz.) Bunları ağlayarak yazıyorum. Neredeyse üç ay oldu, ama acım zerre azalmıyor. Her gün aklımda ve kalbimde büyük bir boşlukla yaşıyorum, herkes bir şekilde hayat meşgalesine düşmüş devam ediyor. Evet, ben de kalkıyorum, zor da olsa gündelik işleri vs. yapmaya çalışıyorum ama o kadar zorlanıyorum ki anlatamam. Bir dağın tepesinden yüreğim sökülene dek bağırmak, veya sürekli yalnız kalıp ağlamak istiyorum..
Anneciğim son birkaç yılda ağır bir hastalık (k*s*r) geçirerek yaşama veda etti. Yanında başından beri ben vardım. En sevdiğim insanın; annem, babam, sırdaşım, en yakın arkadaşım olan annemin eriyip yitmesini izlemek zorunda kaldım ve hiçbir şey yapamadım. Morali bozulmasın diye bunca zaman yanında ağlamadım bile. Bazen ona karşı durumu hafifleştireyim derken kendimi bile kandırdığım olurdu. Ya da zaten yalnız bırakılmış olduğumuz için hem onu hem kendimi teselli etme görevi görürdüm. Ayakta geçirilen bir ameliyattan kısmi felce, yatağa düşmeye ve son olarak azalan konuşmalarla bilinç kapanmasına kadar giden bir süreç yaşadık. Son zamana dek umudumu kaybetmemeye çalıştım, ne olursa olsun beni bırakmasın diye dualarımda yalvardım Allah'a. Çünkü bir tanecik annemin nefesinin bile gölgesi vardı... Fakat olmadı, bu kadar yazılmış bizim hikayemiz. Şimdiye gelirsek, bu zamana kadar yaşadıklarımız en ince ayrıntılarıyla zihnime mıhlanmış adeta. Aklımda, hayalimde hatta bazen elimde olmadan rüyalarımda onu yine hasta görmekten ve o anları hatırlayarak tekrar aciz hissetmekten kurtulamıyorum. Bu durum zaten dinmeyen acımı bine katlıyor. Oysa annem sadece son zamanlarda böyleydi. Normal hayatı boyunca hayat dolu olmuştu. Her müşküle bir çözümü olan, hiçbirimize kıyamayan, fedakar, zeki ve mutluluğuyla bizi aydınlatan bir insandı. Ben bunları zar zor hatırlayabiliyorum, tam 'anneciğimi normalde olduğu gibi hatırlayarak biraz daha iyi hissedeceğim' diyorum ama aklımdan son zamanları silinmiyor. Her gözümün önüne geldiğinde ciğerim sökülüyor... 23 yaşına gireceğim yakında arkadaşlar. Evet yetişkin bir insanım, bu benim başıma daha küçükken de gelebilirdi, belki hiç baş edemezdim o zaman. Ama yapamıyorum. Ölenle ölemediğim gibi kalanla yaşayamıyorum. Ona öyle doyamadım ki, onu öyle sevdim ki. Bir kitapta yazdığı gibi, sanki Allah onu bana vermekle vermediği her şeyi telafi etmişti. Şimdiyse her şeyimi kaybettim ben. Ne yapsam anneme anlatırdım, ona danışırdım, bazen en yakın arkadaşımın bilmediği şeyleri o bilirdi. Yargılamaz, kucak açardı... Şimdi iyice yalnızlaştım bir odada.
Ben bu adını koyamadığım hâlden biraz çıkabileyim diye sanırım, yakınlarım bana yardımcı olmaya çalıştılar sağ olsunlar ama yine bir şey yapamadım. Örneğin bir süredir hocam ve arkadaşlarım dışarı çıkıp farklı bir şeyler yapmam için ısrar ediyorlar, bir de 'eğitimine kaldığın yerden devam edip zihnini meşgul etmelisin, iyi gelir' diyorlar. Belki de en hevesli yapabileceğim şey buydu eskiden, o yüzden iyi geleceğini düşünüyorlar. Çünkü bölümümü seviyordum, eğitim hayatımda derecelerim olmuştu, annem de beni gerek üniversitede olsun gerekse üniv. sonrası devam etmemde herkese rağmen çok fazla desteklemişti ve motivasyon kaynağımdı. Ama şimdi her şey o kadar değersiz geliyor ki, en sevdiğim şeyler de dahil hiçbir şey yapmak istemiyorum. Artık onsuz hiçbir iş yapıyor olmak veya başarmaya çalışmak bir anlam ifade etmiyor. Sabah yüzümü bile yıkamak istemiyorum. Sürekli aklımda şu düşünceler dönüyor: 'Daha çok yaşlı da değilim, olur da uzun yaşarsam nasıl dayanırım? Ve nasıl oldu da annem böyle bitti gitti.. Nasıl beni bıraktı, hiçbir yere bensiz gitmezken? Son zamanlarında 'ben seni hiç bırakmayacağım, sen de beni bırakma' diye söz verdirmişti bana oysa... Ben nasıl yapayalnız ve korumasız kalıverdim? Hayattaki zorluklarla, imtihanlarla tek başıma nasıl baş edeceğim? Her gece ağlayarak nereye kadar yaşayabileceğim?'.... Bunların hiçbirine cevabım yok. İnançlı bir insan olduğum için her şeyin kader olduğunun da farkındayım hamdolsun, ama yaşayınca çok başkaymış. İnancımdan güç alsam da zor dayanıyorum bu acıya ve düşüncelere. Benim yolculuğum henüz bitmemişse eninde sonunda ben de bir şeyler yapmalıyım, kendimi toplamaya çalışmalıyım ama nasıl ayağa kalkacağım bilmiyorum... Buraya dek okuduysanız hakkınızı helâl edin. Etrafımdaki insanlarla çok derin konuşmalara giremiyorum nedense. Yazmak, ve tanımasam da sizlerden bir şeyler duymak bana gerçekten iyi geliyor. Belki bana bir yol gösterirsiniz, şimdiden teşekkür ediyorum.
Bende 2 sene önce kaybettim daha yeni teni toparlanıyorum hayata tekrar tutunmak zaman aldı 52 yaşındaydı çok gençti. Resimlerimizle anılarımızla avutuyorum kendimi hayattan aynı tadı alamıyorum artık birşey olduğunda koşup ona anlatamıyorumAradan zaman geçmiş şuan nasılsınız alışabildiniz mi 3 hafta oldu annemi kaybedeli duygularinizi birebir yaşıyorum nefes alamıyorum dünyam karardı herşey çok anlamsız geliyor nasıl alisacam nasıl devam edecem bilemiyorum beni ancak ayni aciyi yasayanlar anlayabilir umarim biri görür 'de beni teselli edebilir cok caresiz hissediyorum kendimi
Geçmiş olsun çok üzüldüm. Yani sizi rahatlatacak tek şey söyleyebilirim, ilk gününüzle ya da ilk aylarla sonrakiler aynı olmuyor hamdolsun. Bu da insanın fıtratında olan unutma özelliğiyle ilgili. Unutma dediysem her şey mıh gibi aklında oluyor, her gece ağlayarak uyuyorsun ama en azından o ilk ânın içe ateş düşüren tesiri bulanıklaşıyor. Ben pek iyileşemedim, böyle konuşsam da, çünkü sorun sadece annem değilmiş. Ardında beni düşünen, derdimi paylaşabileceğim ve konuşabileceğim kimse yok anladım ki. Sizi bilmiyorum ama ben en yakın arkadaşımı da kaybetmiş oldum. Annem, babam, dostum, kardeşim, hepsi bir kişi gibiydi. Var ama yok çok karışık meseleler. Allah yokluklarını göstermesin yine de. Eğer babanız hayattaysa ve bir şeyler paylaşabiliyorsanız çok şanslısınız, konuşabilecek kardeşiniz varsa yine öyle. Aylardır ağlayarak ders çalışıyorum ve tek başıma bir odada duvarla yaşayarak. Bunu size anlatamam. Kimse bilmez aa iyi olmuş bu kız derler, iyi toparlamışsın filan aynen derim ama artık boğuluyorum boğuluyorum. Beni en çok herkes gibi hayal kuramama, ve elde ettiğim hiçbir şeyle tam anlamıyla mutlu olamama düşüncesi eziyor. ne bileyim ya, inşallah siz iyi olursunuz bana bakmayın şanssızım birazAradan zaman geçmiş şuan nasılsınız alışabildiniz mi 3 hafta oldu annemi kaybedeli duygularinizi birebir yaşıyorum nefes alamıyorum dünyam karardı herşey çok anlamsız geliyor nasıl alisacam nasıl devam edecem bilemiyorum beni ancak ayni aciyi yasayanlar anlayabilir umarim biri görür 'de beni teselli edebilir cok caresiz hissediyorum kendimi