- 23 Aralık 2021
- 329
- 482
- 25
-
- Konu Sahibi gunesvemai
- #1
Merhaba arkadaşlar, yüreği sevgi dolu olan güzel insanlar...
Bir zamanlar yine kimseyle paylaşamazken buraya annemin hastalığı ile ilgili bir konu açmıştım. Sizlerin samimi tesellileri ve fikirleri bana kendimi iyi hissettirmişti. Maalesef hayatım boyunca en korktuğum şey başıma geldi, annemi kaybettim arkadaşlar... Belki yapacak bir şey yok diyeceksiniz, ama çaresizlik tüm hücrelerime sinmişken ne yapacağımı bilemedim, içimi dökmek istedim... (Uzun yazacak olursam özür diliyorum, okumayabilirsiniz.) Bunları ağlayarak yazıyorum. Neredeyse üç ay oldu, ama acım zerre azalmıyor. Her gün aklımda ve kalbimde büyük bir boşlukla yaşıyorum, herkes bir şekilde hayat meşgalesine düşmüş devam ediyor. Evet, ben de kalkıyorum, zor da olsa gündelik işleri vs. yapmaya çalışıyorum ama o kadar zorlanıyorum ki anlatamam. Bir dağın tepesinden yüreğim sökülene dek bağırmak, veya sürekli yalnız kalıp ağlamak istiyorum..
Anneciğim son birkaç yılda ağır bir hastalık (k*s*r) geçirerek yaşama veda etti. Yanında başından beri ben vardım. En sevdiğim insanın; annem, babam, sırdaşım, en yakın arkadaşım olan annemin eriyip yitmesini izlemek zorunda kaldım ve hiçbir şey yapamadım. Morali bozulmasın diye bunca zaman yanında ağlamadım bile. Bazen ona karşı durumu hafifleştireyim derken kendimi bile kandırdığım olurdu. Ya da zaten yalnız bırakılmış olduğumuz için hem onu hem kendimi teselli etme görevi görürdüm. Ayakta geçirilen bir ameliyattan kısmi felce, yatağa düşmeye ve son olarak azalan konuşmalarla bilinç kapanmasına kadar giden bir süreç yaşadık. Son zamana dek umudumu kaybetmemeye çalıştım, ne olursa olsun beni bırakmasın diye dualarımda yalvardım Allah'a. Çünkü bir tanecik annemin nefesinin bile gölgesi vardı... Fakat olmadı, bu kadar yazılmış bizim hikayemiz. Şimdiye gelirsek, bu zamana kadar yaşadıklarımız en ince ayrıntılarıyla zihnime mıhlanmış adeta. Aklımda, hayalimde hatta bazen elimde olmadan rüyalarımda onu yine hasta görmekten ve o anları hatırlayarak tekrar aciz hissetmekten kurtulamıyorum. Bu durum zaten dinmeyen acımı bine katlıyor. Oysa annem sadece son zamanlarda böyleydi. Normal hayatı boyunca hayat dolu olmuştu. Her müşküle bir çözümü olan, hiçbirimize kıyamayan, fedakar, zeki ve mutluluğuyla bizi aydınlatan bir insandı. Ben bunları zar zor hatırlayabiliyorum, tam 'anneciğimi normalde olduğu gibi hatırlayarak biraz daha iyi hissedeceğim' diyorum ama aklımdan son zamanları silinmiyor. Her gözümün önüne geldiğinde ciğerim sökülüyor... 23 yaşına gireceğim yakında arkadaşlar. Evet yetişkin bir insanım, bu benim başıma daha küçükken de gelebilirdi, belki hiç baş edemezdim o zaman. Ama yapamıyorum. Ölenle ölemediğim gibi kalanla yaşayamıyorum. Ona öyle doyamadım ki, onu öyle sevdim ki. Bir kitapta yazdığı gibi, sanki Allah onu bana vermekle vermediği her şeyi telafi etmişti. Şimdiyse her şeyimi kaybettim ben. Ne yapsam anneme anlatırdım, ona danışırdım, bazen en yakın arkadaşımın bilmediği şeyleri o bilirdi. Yargılamaz, kucak açardı... Şimdi iyice yalnızlaştım bir odada.
Ben bu adını koyamadığım hâlden biraz çıkabileyim diye sanırım, yakınlarım bana yardımcı olmaya çalıştılar sağ olsunlar ama yine bir şey yapamadım. Örneğin bir süredir hocam ve arkadaşlarım dışarı çıkıp farklı bir şeyler yapmam için ısrar ediyorlar, bir de 'eğitimine kaldığın yerden devam edip zihnini meşgul etmelisin, iyi gelir' diyorlar. Belki de en hevesli yapabileceğim şey buydu eskiden, o yüzden iyi geleceğini düşünüyorlar. Çünkü bölümümü seviyordum, eğitim hayatımda derecelerim olmuştu, annem de beni gerek üniversitede olsun gerekse üniv. sonrası devam etmemde herkese rağmen çok fazla desteklemişti ve motivasyon kaynağımdı. Ama şimdi her şey o kadar değersiz geliyor ki, en sevdiğim şeyler de dahil hiçbir şey yapmak istemiyorum. Artık onsuz hiçbir iş yapıyor olmak veya başarmaya çalışmak bir anlam ifade etmiyor. Sabah yüzümü bile yıkamak istemiyorum. Sürekli aklımda şu düşünceler dönüyor: 'Daha çok yaşlı da değilim, olur da uzun yaşarsam nasıl dayanırım? Ve nasıl oldu da annem böyle bitti gitti.. Nasıl beni bıraktı, hiçbir yere bensiz gitmezken? Son zamanlarında 'ben seni hiç bırakmayacağım, sen de beni bırakma' diye söz verdirmişti bana oysa... Ben nasıl yapayalnız ve korumasız kalıverdim? Hayattaki zorluklarla, imtihanlarla tek başıma nasıl baş edeceğim? Her gece ağlayarak nereye kadar yaşayabileceğim?'.... Bunların hiçbirine cevabım yok. İnançlı bir insan olduğum için her şeyin kader olduğunun da farkındayım hamdolsun, ama yaşayınca çok başkaymış. İnancımdan güç alsam da zor dayanıyorum bu acıya ve düşüncelere. Benim yolculuğum henüz bitmemişse eninde sonunda ben de bir şeyler yapmalıyım, kendimi toplamaya çalışmalıyım ama nasıl ayağa kalkacağım bilmiyorum... Buraya dek okuduysanız hakkınızı helâl edin. Etrafımdaki insanlarla çok derin konuşmalara giremiyorum nedense. Yazmak, ve tanımasam da sizlerden bir şeyler duymak bana gerçekten iyi geliyor. Belki bana bir yol gösterirsiniz, şimdiden teşekkür ediyorum.
Bir zamanlar yine kimseyle paylaşamazken buraya annemin hastalığı ile ilgili bir konu açmıştım. Sizlerin samimi tesellileri ve fikirleri bana kendimi iyi hissettirmişti. Maalesef hayatım boyunca en korktuğum şey başıma geldi, annemi kaybettim arkadaşlar... Belki yapacak bir şey yok diyeceksiniz, ama çaresizlik tüm hücrelerime sinmişken ne yapacağımı bilemedim, içimi dökmek istedim... (Uzun yazacak olursam özür diliyorum, okumayabilirsiniz.) Bunları ağlayarak yazıyorum. Neredeyse üç ay oldu, ama acım zerre azalmıyor. Her gün aklımda ve kalbimde büyük bir boşlukla yaşıyorum, herkes bir şekilde hayat meşgalesine düşmüş devam ediyor. Evet, ben de kalkıyorum, zor da olsa gündelik işleri vs. yapmaya çalışıyorum ama o kadar zorlanıyorum ki anlatamam. Bir dağın tepesinden yüreğim sökülene dek bağırmak, veya sürekli yalnız kalıp ağlamak istiyorum..
Anneciğim son birkaç yılda ağır bir hastalık (k*s*r) geçirerek yaşama veda etti. Yanında başından beri ben vardım. En sevdiğim insanın; annem, babam, sırdaşım, en yakın arkadaşım olan annemin eriyip yitmesini izlemek zorunda kaldım ve hiçbir şey yapamadım. Morali bozulmasın diye bunca zaman yanında ağlamadım bile. Bazen ona karşı durumu hafifleştireyim derken kendimi bile kandırdığım olurdu. Ya da zaten yalnız bırakılmış olduğumuz için hem onu hem kendimi teselli etme görevi görürdüm. Ayakta geçirilen bir ameliyattan kısmi felce, yatağa düşmeye ve son olarak azalan konuşmalarla bilinç kapanmasına kadar giden bir süreç yaşadık. Son zamana dek umudumu kaybetmemeye çalıştım, ne olursa olsun beni bırakmasın diye dualarımda yalvardım Allah'a. Çünkü bir tanecik annemin nefesinin bile gölgesi vardı... Fakat olmadı, bu kadar yazılmış bizim hikayemiz. Şimdiye gelirsek, bu zamana kadar yaşadıklarımız en ince ayrıntılarıyla zihnime mıhlanmış adeta. Aklımda, hayalimde hatta bazen elimde olmadan rüyalarımda onu yine hasta görmekten ve o anları hatırlayarak tekrar aciz hissetmekten kurtulamıyorum. Bu durum zaten dinmeyen acımı bine katlıyor. Oysa annem sadece son zamanlarda böyleydi. Normal hayatı boyunca hayat dolu olmuştu. Her müşküle bir çözümü olan, hiçbirimize kıyamayan, fedakar, zeki ve mutluluğuyla bizi aydınlatan bir insandı. Ben bunları zar zor hatırlayabiliyorum, tam 'anneciğimi normalde olduğu gibi hatırlayarak biraz daha iyi hissedeceğim' diyorum ama aklımdan son zamanları silinmiyor. Her gözümün önüne geldiğinde ciğerim sökülüyor... 23 yaşına gireceğim yakında arkadaşlar. Evet yetişkin bir insanım, bu benim başıma daha küçükken de gelebilirdi, belki hiç baş edemezdim o zaman. Ama yapamıyorum. Ölenle ölemediğim gibi kalanla yaşayamıyorum. Ona öyle doyamadım ki, onu öyle sevdim ki. Bir kitapta yazdığı gibi, sanki Allah onu bana vermekle vermediği her şeyi telafi etmişti. Şimdiyse her şeyimi kaybettim ben. Ne yapsam anneme anlatırdım, ona danışırdım, bazen en yakın arkadaşımın bilmediği şeyleri o bilirdi. Yargılamaz, kucak açardı... Şimdi iyice yalnızlaştım bir odada.
Ben bu adını koyamadığım hâlden biraz çıkabileyim diye sanırım, yakınlarım bana yardımcı olmaya çalıştılar sağ olsunlar ama yine bir şey yapamadım. Örneğin bir süredir hocam ve arkadaşlarım dışarı çıkıp farklı bir şeyler yapmam için ısrar ediyorlar, bir de 'eğitimine kaldığın yerden devam edip zihnini meşgul etmelisin, iyi gelir' diyorlar. Belki de en hevesli yapabileceğim şey buydu eskiden, o yüzden iyi geleceğini düşünüyorlar. Çünkü bölümümü seviyordum, eğitim hayatımda derecelerim olmuştu, annem de beni gerek üniversitede olsun gerekse üniv. sonrası devam etmemde herkese rağmen çok fazla desteklemişti ve motivasyon kaynağımdı. Ama şimdi her şey o kadar değersiz geliyor ki, en sevdiğim şeyler de dahil hiçbir şey yapmak istemiyorum. Artık onsuz hiçbir iş yapıyor olmak veya başarmaya çalışmak bir anlam ifade etmiyor. Sabah yüzümü bile yıkamak istemiyorum. Sürekli aklımda şu düşünceler dönüyor: 'Daha çok yaşlı da değilim, olur da uzun yaşarsam nasıl dayanırım? Ve nasıl oldu da annem böyle bitti gitti.. Nasıl beni bıraktı, hiçbir yere bensiz gitmezken? Son zamanlarında 'ben seni hiç bırakmayacağım, sen de beni bırakma' diye söz verdirmişti bana oysa... Ben nasıl yapayalnız ve korumasız kalıverdim? Hayattaki zorluklarla, imtihanlarla tek başıma nasıl baş edeceğim? Her gece ağlayarak nereye kadar yaşayabileceğim?'.... Bunların hiçbirine cevabım yok. İnançlı bir insan olduğum için her şeyin kader olduğunun da farkındayım hamdolsun, ama yaşayınca çok başkaymış. İnancımdan güç alsam da zor dayanıyorum bu acıya ve düşüncelere. Benim yolculuğum henüz bitmemişse eninde sonunda ben de bir şeyler yapmalıyım, kendimi toplamaya çalışmalıyım ama nasıl ayağa kalkacağım bilmiyorum... Buraya dek okuduysanız hakkınızı helâl edin. Etrafımdaki insanlarla çok derin konuşmalara giremiyorum nedense. Yazmak, ve tanımasam da sizlerden bir şeyler duymak bana gerçekten iyi geliyor. Belki bana bir yol gösterirsiniz, şimdiden teşekkür ediyorum.