-
- Konu Sahibi gunesvemai
- #21
Annemiz babamız hayattayken hala çocuk sayılırız ne zamanki onları kaybedriz ozaman büyürüzMerhaba arkadaşlar, yüreği sevgi dolu olan güzel insanlar...
Bir zamanlar yine kimseyle paylaşamazken buraya annemin hastalığı ile ilgili bir konu açmıştım. Sizlerin samimi tesellileri ve fikirleri bana kendimi iyi hissettirmişti. Maalesef hayatım boyunca en korktuğum şey başıma geldi, annemi kaybettim arkadaşlar... Belki yapacak bir şey yok diyeceksiniz, ama çaresizlik tüm hücrelerime sinmişken ne yapacağımı bilemedim, içimi dökmek istedim... (Uzun yazacak olursam özür diliyorum, okumayabilirsiniz.) Bunları ağlayarak yazıyorum. Neredeyse üç ay oldu, ama acım zerre azalmıyor. Her gün aklımda ve kalbimde büyük bir boşlukla yaşıyorum, herkes bir şekilde hayat meşgalesine düşmüş devam ediyor. Evet, ben de kalkıyorum, zor da olsa gündelik işleri vs. yapmaya çalışıyorum ama o kadar zorlanıyorum ki anlatamam. Bir dağın tepesinden yüreğim sökülene dek bağırmak, veya sürekli yalnız kalıp ağlamak istiyorum..
Anneciğim son birkaç yılda ağır bir hastalık (k*s*r) geçirerek yaşama veda etti. Yanında başından beri ben vardım. En sevdiğim insanın; annem, babam, sırdaşım, en yakın arkadaşım olan annemin eriyip yitmesini izlemek zorunda kaldım ve hiçbir şey yapamadım. Morali bozulmasın diye bunca zaman yanında ağlamadım bile. Bazen ona karşı durumu hafifleştireyim derken kendimi bile kandırdığım olurdu. Ya da zaten yalnız bırakılmış olduğumuz için hem onu hem kendimi teselli etme görevi görürdüm. Ayakta geçirilen bir ameliyattan kısmi felce, yatağa düşmeye ve son olarak azalan konuşmalarla bilinç kapanmasına kadar giden bir süreç yaşadık. Son zamana dek umudumu kaybetmemeye çalıştım, ne olursa olsun beni bırakmasın diye dualarımda yalvardım Allah'a. Çünkü bir tanecik annemin nefesinin bile gölgesi vardı... Fakat olmadı, bu kadar yazılmış bizim hikayemiz. Şimdiye gelirsek, bu zamana kadar yaşadıklarımız en ince ayrıntılarıyla zihnime mıhlanmış adeta. Aklımda, hayalimde hatta bazen elimde olmadan rüyalarımda onu yine hasta görmekten ve o anları hatırlayarak tekrar aciz hissetmekten kurtulamıyorum. Bu durum zaten dinmeyen acımı bine katlıyor. Oysa annem sadece son zamanlarda böyleydi. Normal hayatı boyunca hayat dolu olmuştu. Her müşküle bir çözümü olan, hiçbirimize kıyamayan, fedakar, zeki ve mutluluğuyla bizi aydınlatan bir insandı. Ben bunları zar zor hatırlayabiliyorum, tam 'anneciğimi normalde olduğu gibi hatırlayarak biraz daha iyi hissedeceğim' diyorum ama aklımdan son zamanları silinmiyor. Her gözümün önüne geldiğinde ciğerim sökülüyor... 23 yaşına gireceğim yakında arkadaşlar. Evet yetişkin bir insanım, bu benim başıma daha küçükken de gelebilirdi, belki hiç baş edemezdim o zaman. Ama yapamıyorum. Ölenle ölemediğim gibi kalanla yaşayamıyorum. Ona öyle doyamadım ki, onu öyle sevdim ki. Bir kitapta yazdığı gibi, sanki Allah onu bana vermekle vermediği her şeyi telafi etmişti. Şimdiyse her şeyimi kaybettim ben. Ne yapsam anneme anlatırdım, ona danışırdım, bazen en yakın arkadaşımın bilmediği şeyleri o bilirdi. Yargılamaz, kucak açardı... Şimdi iyice yalnızlaştım bir odada.
Ben bu adını koyamadığım hâlden biraz çıkabileyim diye sanırım, yakınlarım bana yardımcı olmaya çalıştılar sağ olsunlar ama yine bir şey yapamadım. Örneğin bir süredir hocam ve arkadaşlarım dışarı çıkıp farklı bir şeyler yapmam için ısrar ediyorlar, bir de 'eğitimine kaldığın yerden devam edip zihnini meşgul etmelisin, iyi gelir' diyorlar. Belki de en hevesli yapabileceğim şey buydu eskiden, o yüzden iyi geleceğini düşünüyorlar. Çünkü bölümümü seviyordum, eğitim hayatımda derecelerim olmuştu, annem de beni gerek üniversitede olsun gerekse üniv. sonrası devam etmemde herkese rağmen çok fazla desteklemişti ve motivasyon kaynağımdı. Ama şimdi her şey o kadar değersiz geliyor ki, en sevdiğim şeyler de dahil hiçbir şey yapmak istemiyorum. Artık onsuz hiçbir iş yapıyor olmak veya başarmaya çalışmak bir anlam ifade etmiyor. Sabah yüzümü bile yıkamak istemiyorum. Sürekli aklımda şu düşünceler dönüyor: 'Daha çok yaşlı da değilim, olur da uzun yaşarsam nasıl dayanırım? Ve nasıl oldu da annem böyle bitti gitti.. Nasıl beni bıraktı, hiçbir yere bensiz gitmezken? Son zamanlarında 'ben seni hiç bırakmayacağım, sen de beni bırakma' diye söz verdirmişti bana oysa... Ben nasıl yapayalnız ve korumasız kalıverdim? Hayattaki zorluklarla, imtihanlarla tek başıma nasıl baş edeceğim? Her gece ağlayarak nereye kadar yaşayabileceğim?'.... Bunların hiçbirine cevabım yok. İnançlı bir insan olduğum için her şeyin kader olduğunun da farkındayım hamdolsun, ama yaşayınca çok başkaymış. İnancımdan güç alsam da zor dayanıyorum bu acıya ve düşüncelere. Benim yolculuğum henüz bitmemişse eninde sonunda ben de bir şeyler yapmalıyım, kendimi toplamaya çalışmalıyım ama nasıl ayağa kalkacağım bilmiyorum... Buraya dek okuduysanız hakkınızı helâl edin. Etrafımdaki insanlarla çok derin konuşmalara giremiyorum nedense. Yazmak, ve tanımasam da sizlerden bir şeyler duymak bana gerçekten iyi geliyor. Belki bana bir yol gösterirsiniz, şimdiden teşekkür ediyorum.
Teşekkür ederim. İnşallah dediğiniz gibi olur, zaten içimde hep onun sesiyle yaşıyorum.Öncelikle başınız sagolsun.
Acinizi yüreğimde hissettim.
Anne, herkesin yerini doldurabilir ancak asla yeri doldurulamayan kişidir. O boşlukla hayata yeniden sarılmaya istekli olmalısınız. Ben de bir an önce öleyim diye düşünmenizi değil onsuz da mutlu yaşayabildiğinizi bilmek isterdi emin olun.
Onunla gezer gibi gezin, masaya onun için de çay koyun. Ama sevdiklerinizden destek alin mutlaka. Bir odaya kapanmak yerine birilerinin omzunda ağlamayı seçin. Başlarda şiddetli aglama krizleri olur elbet. Zaman gözlerde yaşarma, gülümseyerek hatırlamaya bırakarak iyileştirecek. Çok taze acınız böyle kalmayacak.
Çok üzüldüm, başınız sağ olsun. Gerçekten çok da gençmiş anneniz. İnşallah mekânı cennet olmuştur. Acınızı hafifletene hamdolsun, umarım ben de biraz olsun dayanma gücü bulabilirim.Canim benim ,basın sagolsun
Bende 24 yasimdayken kolon kanseri sebebi ile kaybettim anneciğimi. Yalnızca ölmeden 1 ay önce öğrendik hastalığını, biz öğrenene kadar o illet tüm bedenini sarmıştı hiç bir belirti vermeden. Ne yazikki vedalasacak zamanım bile çok kısaydı bu yüzden. 46 yaşında gencecik ,hayat dolu bir kadındı.
Gittiği gün çok mutluydum ,çünkü artık acı cekmiyordu. Ertesi gün montunun cebinde alışveriş fişi ve o alışverişten artan bozuk paraları gördüm. O zaman algıladım gerçeği. Tam 6 ay kendime gelemedim ,eşime hayatı zehir ettim kendime ve bebeğime.
Şimdi aradan 6 yıl geçti inan bana alıştım. İlk zamanlar ki acısı olsaydı inan bana dayanilmazdi ama hafifliyor, bana güven.
Şükrediyorum öyle güçlü bir annenin kızı olduğum için,onunla gurur duyuyorum. Ne mutlu bana ki öyle bir annem var. Bende ona doyamadım ama onun yerine sorumsuz bir annem de olabilirdi değil mi? Çocuklarını sokağa atan anneler gibi mesela ama Rabbim bana annelerin en kıymetlisi verdi sadece ömrünü az eylemiş, ne yapalım?
Anneni düşün şimdi... o seni görüyor, sence senin bu halinden memnun mudur? Mutlu mudur?
Teşekkürler. Allah mekanını cennet eylesin annenizin. Bunu denemeye çalışırım inşallahYazdıklarınızı okurken geçmişe doğru bir yolculuğa çıktım. Öncelikle başınız sağ olsun. Benim annem de kanser hastalığı sebebi ile 3 yıl tedavi süreci sonrası vefat etti. Ben o zaman 25 yaşında idim. Sizin geçtiğiniz yollardan ben de geçtim üstüne üstük benim üzerime kalan sorumluluklarım da vardı. Öncelikle ''niye erken gitti, neden beni bıraktı'' gibi düşüncelerden uzaklaşın. Bu onun da elinde değildi. Vakit geldiği an kimse duramıyor. Kendinize bir süre verin ve bu süreye kadar duygularınızı en doruk noktasında yaşayın. Ağlayın, zırlayın ama o süre bitince yavaş yavaş kendinize gelin. Eğer duygularınızı kontrol edemezseniz onlar sizi kontrol eder ve bütün ömrünüzü bu şekilde geçirirsiniz. Benim çevremde de aile yakınlarını kaybedenler var ve bana hayret ediyorlar. Nasıl böyle atlattın gibisinden. Dediğim tek bir şey var; olanları kabullenmek ve kendine gelmek.
Başınız sağ olsun. Sizi o kadar iyi anlıyorum ki, yukarıdaAğlayarak okudum çünkü ben de güzel babamı 3 ay önce kaybettim. İnsanlar bana 'Hayat devam ediyor' dedikleri zaman ağızlarına kürekle vurmak istiyordum çünkü hayat devam etmiyor. Size ne desem ne yazsam vallahi bilmiyorum. Sadece yüreğimle hissediyorum şu an yaşadıklarınızı. Eşim bile bana ' Yeter artık bu kadar yas tutulmaz' diyor. Ben de 'ama benim babam ya benim canım babam yok diyorum' .. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Bana en iyi gelen şey onunla birlikteyken 'çok güldüğümüz' şeyleri hatırlamak. Çünkü yoğun bakım sürecini hatırlayınca nefes alamıyorum. Her sabah fotoğrafını öpüp '' günaydın canımıniçi'' diyorum. Ailecek biraraya gelince o da yanımızdaymış gibi ona da bir tabak koyuyoruz. Bilmiyorum bunlar size bir nebze olsun iyi hissettitir mi? Üstelik inançlı birisiniz ve ahirette(inşallah) yeniden biraraya geleceğimizi biliyorsunuz. Bu en büyük teselli..
Teşekkür ederim. Bazen yazıyorum aslında ama duygusal çöküntüden aklıma gelmiyordu. Denerim inşallah. Size de geçmiş olsun...Öcelikle başınız saolsun, mekanı cennet olsun inşallah.
ben bu hissettiğiniz her şeyi yazmanızı tavsiye ederim, aklınızdaki her şeyi yazmanız bi nebze olsun rahatlatacaktır sizi
Eşim babasını kaybettiğinde çok zor bir yas süreci geçirdi, psikolojik yardım da aldı, sadece zaman ilacı, sabretmekten başka çare yok.
Teşekkürler, sağ olun. Bu soru vesilesiyle psikolojik destek fikrine de cevap vermem gerekirse, aslında sıcak baktığım ama günümüz imkânlarıyla imkansız hale gelen bir şey bu benim için. Mevcut imkanımı bu yönde kullanırsam bir gün eğitimime vs. devam etme zaruretim olduğunda sıkıntıya düşeceğim aşikarbaşınız sağ olsun. maddi imkanınız varsa psikolojik destek alın mutlaka. kayıplar sonrası bunu yaşamak çok normal
Amin, teşekkür ederim. Sizin de başınız sağ olsun, Allah dayanma gücü versin. Güzel bir mesleğiniz var, inşallah daha iyi olursunuz/oluruz.Allah sevgisi kadar sabrini versin konu sahibi.Ben bir sene oldu kayip yasayali,biraz daha gunlük hayatima donebildim.Acım bi nebze hafifledi.Ayrica psikolojik destek aliyorum.Ancak yani üç ay cok kısa bir süre.Bir yıl demislerdi bana eh bir nebze fark etti.Bazen yine acım ve sorumluluklarimla boguldugumu hissetmiyor degilim.Acımin en hafifledigi yer okul oldu benim.Lisede calisiyorum. O yüzden arkadaslarinin yanina donmeye calis.
Başınız sağ olsun, acınızı hissedebiliyorum burdan da olsaAnnemi kaybedeli 2 buçuk sene oldu. Etrafımda kimseye anlatamadığım ne varsa tek bir solukta benim yerime yazmışsın gibi okudum her bir satırını. Sana sadece sarılmak istedim.
Merhaba çok teşekkür ederim yorumunuz için. Sağ olun. Gerçekten de öyle, farklı bir bağımız vardı. İnsanın en sevdiği şey imtihanı oluyormuş meğer. Rabbim sizin de yardımcınız olsun, belki de daha zor bir durum... Feraha çıkarsın inşallah. Psikolojik destek fikrine yukarıda da dediğim gibi ben sıcak bakıyorum ama günümüz şartlarıannenle harika bir ilişkin varmış..
dünyada böyle bir nimeti tatmışsın,
ne güzel,
hani diyorsun ya dünyanın yükyle tek başıma nasıl mücadele edeceğim diye... annesi hayatta olup da o mücadelelelr ile çocukluktan beri tek başıma mücadele ediyorum, böylesi de çoook zor...
annen nasıl düşünürdü neler öğretti sana o zorluk anlarında mücadele anlarında annenin fikri ne olurdu onları düşünerek hareket et,
henüz çoooook taze acın ...
rabbim kalbini ferahlatsın,bir an önce acını hafifletsin, annen seni bekliyor olacak, onu yine göreceksn yine sarılacaksın yine sohbet edeceksiniz....
annen hastalık çekerek günahlarından arınarak tertemz gitti cennette seni bekliyor inşallah,
psikoljk destek alabilir misin,
insan olmak bunca imtihana maruz kalmak zor, mükafatınız büyük olacak inşallah..
kendine zaman tanı, hemen hayata dönmek zorunda değilsin, hayat bir süre dursa da olur...
inşallah yas sürecini en hızlı şekilde atlatırsın güzel kuzum
Ahh içime bir acı oturdu be arkadaşım.Merhaba arkadaşlar, yüreği sevgi dolu olan güzel insanlar...
Bir zamanlar yine kimseyle paylaşamazken buraya annemin hastalığı ile ilgili bir konu açmıştım. Sizlerin samimi tesellileri ve fikirleri bana kendimi iyi hissettirmişti. Maalesef hayatım boyunca en korktuğum şey başıma geldi, annemi kaybettim arkadaşlar... Belki yapacak bir şey yok diyeceksiniz, ama çaresizlik tüm hücrelerime sinmişken ne yapacağımı bilemedim, içimi dökmek istedim... (Uzun yazacak olursam özür diliyorum, okumayabilirsiniz.) Bunları ağlayarak yazıyorum. Neredeyse üç ay oldu, ama acım zerre azalmıyor. Her gün aklımda ve kalbimde büyük bir boşlukla yaşıyorum, herkes bir şekilde hayat meşgalesine düşmüş devam ediyor. Evet, ben de kalkıyorum, zor da olsa gündelik işleri vs. yapmaya çalışıyorum ama o kadar zorlanıyorum ki anlatamam. Bir dağın tepesinden yüreğim sökülene dek bağırmak, veya sürekli yalnız kalıp ağlamak istiyorum..
Anneciğim son birkaç yılda ağır bir hastalık (k*s*r) geçirerek yaşama veda etti. Yanında başından beri ben vardım. En sevdiğim insanın; annem, babam, sırdaşım, en yakın arkadaşım olan annemin eriyip yitmesini izlemek zorunda kaldım ve hiçbir şey yapamadım. Morali bozulmasın diye bunca zaman yanında ağlamadım bile. Bazen ona karşı durumu hafifleştireyim derken kendimi bile kandırdığım olurdu. Ya da zaten yalnız bırakılmış olduğumuz için hem onu hem kendimi teselli etme görevi görürdüm. Ayakta geçirilen bir ameliyattan kısmi felce, yatağa düşmeye ve son olarak azalan konuşmalarla bilinç kapanmasına kadar giden bir süreç yaşadık. Son zamana dek umudumu kaybetmemeye çalıştım, ne olursa olsun beni bırakmasın diye dualarımda yalvardım Allah'a. Çünkü bir tanecik annemin nefesinin bile gölgesi vardı... Fakat olmadı, bu kadar yazılmış bizim hikayemiz. Şimdiye gelirsek, bu zamana kadar yaşadıklarımız en ince ayrıntılarıyla zihnime mıhlanmış adeta. Aklımda, hayalimde hatta bazen elimde olmadan rüyalarımda onu yine hasta görmekten ve o anları hatırlayarak tekrar aciz hissetmekten kurtulamıyorum. Bu durum zaten dinmeyen acımı bine katlıyor. Oysa annem sadece son zamanlarda böyleydi. Normal hayatı boyunca hayat dolu olmuştu. Her müşküle bir çözümü olan, hiçbirimize kıyamayan, fedakar, zeki ve mutluluğuyla bizi aydınlatan bir insandı. Ben bunları zar zor hatırlayabiliyorum, tam 'anneciğimi normalde olduğu gibi hatırlayarak biraz daha iyi hissedeceğim' diyorum ama aklımdan son zamanları silinmiyor. Her gözümün önüne geldiğinde ciğerim sökülüyor... 23 yaşına gireceğim yakında arkadaşlar. Evet yetişkin bir insanım, bu benim başıma daha küçükken de gelebilirdi, belki hiç baş edemezdim o zaman. Ama yapamıyorum. Ölenle ölemediğim gibi kalanla yaşayamıyorum. Ona öyle doyamadım ki, onu öyle sevdim ki. Bir kitapta yazdığı gibi, sanki Allah onu bana vermekle vermediği her şeyi telafi etmişti. Şimdiyse her şeyimi kaybettim ben. Ne yapsam anneme anlatırdım, ona danışırdım, bazen en yakın arkadaşımın bilmediği şeyleri o bilirdi. Yargılamaz, kucak açardı... Şimdi iyice yalnızlaştım bir odada.
Ben bu adını koyamadığım hâlden biraz çıkabileyim diye sanırım, yakınlarım bana yardımcı olmaya çalıştılar sağ olsunlar ama yine bir şey yapamadım. Örneğin bir süredir hocam ve arkadaşlarım dışarı çıkıp farklı bir şeyler yapmam için ısrar ediyorlar, bir de 'eğitimine kaldığın yerden devam edip zihnini meşgul etmelisin, iyi gelir' diyorlar. Belki de en hevesli yapabileceğim şey buydu eskiden, o yüzden iyi geleceğini düşünüyorlar. Çünkü bölümümü seviyordum, eğitim hayatımda derecelerim olmuştu, annem de beni gerek üniversitede olsun gerekse üniv. sonrası devam etmemde herkese rağmen çok fazla desteklemişti ve motivasyon kaynağımdı. Ama şimdi her şey o kadar değersiz geliyor ki, en sevdiğim şeyler de dahil hiçbir şey yapmak istemiyorum. Artık onsuz hiçbir iş yapıyor olmak veya başarmaya çalışmak bir anlam ifade etmiyor. Sabah yüzümü bile yıkamak istemiyorum. Sürekli aklımda şu düşünceler dönüyor: 'Daha çok yaşlı da değilim, olur da uzun yaşarsam nasıl dayanırım? Ve nasıl oldu da annem böyle bitti gitti.. Nasıl beni bıraktı, hiçbir yere bensiz gitmezken? Son zamanlarında 'ben seni hiç bırakmayacağım, sen de beni bırakma' diye söz verdirmişti bana oysa... Ben nasıl yapayalnız ve korumasız kalıverdim? Hayattaki zorluklarla, imtihanlarla tek başıma nasıl baş edeceğim? Her gece ağlayarak nereye kadar yaşayabileceğim?'.... Bunların hiçbirine cevabım yok. İnançlı bir insan olduğum için her şeyin kader olduğunun da farkındayım hamdolsun, ama yaşayınca çok başkaymış. İnancımdan güç alsam da zor dayanıyorum bu acıya ve düşüncelere. Benim yolculuğum henüz bitmemişse eninde sonunda ben de bir şeyler yapmalıyım, kendimi toplamaya çalışmalıyım ama nasıl ayağa kalkacağım bilmiyorum... Buraya dek okuduysanız hakkınızı helâl edin. Etrafımdaki insanlarla çok derin konuşmalara giremiyorum nedense. Yazmak, ve tanımasam da sizlerden bir şeyler duymak bana gerçekten iyi geliyor. Belki bana bir yol gösterirsiniz, şimdiden teşekkür ediyorum.
Rabbim sabır gücünü arttırsın inşallah. Başın sağolsun,mekanı cennet olsun anneninMerhaba arkadaşlar, yüreği sevgi dolu olan güzel insanlar...
Bir zamanlar yine kimseyle paylaşamazken buraya annemin hastalığı ile ilgili bir konu açmıştım. Sizlerin samimi tesellileri ve fikirleri bana kendimi iyi hissettirmişti. Maalesef hayatım boyunca en korktuğum şey başıma geldi, annemi kaybettim arkadaşlar... Belki yapacak bir şey yok diyeceksiniz, ama çaresizlik tüm hücrelerime sinmişken ne yapacağımı bilemedim, içimi dökmek istedim... (Uzun yazacak olursam özür diliyorum, okumayabilirsiniz.) Bunları ağlayarak yazıyorum. Neredeyse üç ay oldu, ama acım zerre azalmıyor. Her gün aklımda ve kalbimde büyük bir boşlukla yaşıyorum, herkes bir şekilde hayat meşgalesine düşmüş devam ediyor. Evet, ben de kalkıyorum, zor da olsa gündelik işleri vs. yapmaya çalışıyorum ama o kadar zorlanıyorum ki anlatamam. Bir dağın tepesinden yüreğim sökülene dek bağırmak, veya sürekli yalnız kalıp ağlamak istiyorum..
Anneciğim son birkaç yılda ağır bir hastalık (k*s*r) geçirerek yaşama veda etti. Yanında başından beri ben vardım. En sevdiğim insanın; annem, babam, sırdaşım, en yakın arkadaşım olan annemin eriyip yitmesini izlemek zorunda kaldım ve hiçbir şey yapamadım. Morali bozulmasın diye bunca zaman yanında ağlamadım bile. Bazen ona karşı durumu hafifleştireyim derken kendimi bile kandırdığım olurdu. Ya da zaten yalnız bırakılmış olduğumuz için hem onu hem kendimi teselli etme görevi görürdüm. Ayakta geçirilen bir ameliyattan kısmi felce, yatağa düşmeye ve son olarak azalan konuşmalarla bilinç kapanmasına kadar giden bir süreç yaşadık. Son zamana dek umudumu kaybetmemeye çalıştım, ne olursa olsun beni bırakmasın diye dualarımda yalvardım Allah'a. Çünkü bir tanecik annemin nefesinin bile gölgesi vardı... Fakat olmadı, bu kadar yazılmış bizim hikayemiz. Şimdiye gelirsek, bu zamana kadar yaşadıklarımız en ince ayrıntılarıyla zihnime mıhlanmış adeta. Aklımda, hayalimde hatta bazen elimde olmadan rüyalarımda onu yine hasta görmekten ve o anları hatırlayarak tekrar aciz hissetmekten kurtulamıyorum. Bu durum zaten dinmeyen acımı bine katlıyor. Oysa annem sadece son zamanlarda böyleydi. Normal hayatı boyunca hayat dolu olmuştu. Her müşküle bir çözümü olan, hiçbirimize kıyamayan, fedakar, zeki ve mutluluğuyla bizi aydınlatan bir insandı. Ben bunları zar zor hatırlayabiliyorum, tam 'anneciğimi normalde olduğu gibi hatırlayarak biraz daha iyi hissedeceğim' diyorum ama aklımdan son zamanları silinmiyor. Her gözümün önüne geldiğinde ciğerim sökülüyor... 23 yaşına gireceğim yakında arkadaşlar. Evet yetişkin bir insanım, bu benim başıma daha küçükken de gelebilirdi, belki hiç baş edemezdim o zaman. Ama yapamıyorum. Ölenle ölemediğim gibi kalanla yaşayamıyorum. Ona öyle doyamadım ki, onu öyle sevdim ki. Bir kitapta yazdığı gibi, sanki Allah onu bana vermekle vermediği her şeyi telafi etmişti. Şimdiyse her şeyimi kaybettim ben. Ne yapsam anneme anlatırdım, ona danışırdım, bazen en yakın arkadaşımın bilmediği şeyleri o bilirdi. Yargılamaz, kucak açardı... Şimdi iyice yalnızlaştım bir odada.
Ben bu adını koyamadığım hâlden biraz çıkabileyim diye sanırım, yakınlarım bana yardımcı olmaya çalıştılar sağ olsunlar ama yine bir şey yapamadım. Örneğin bir süredir hocam ve arkadaşlarım dışarı çıkıp farklı bir şeyler yapmam için ısrar ediyorlar, bir de 'eğitimine kaldığın yerden devam edip zihnini meşgul etmelisin, iyi gelir' diyorlar. Belki de en hevesli yapabileceğim şey buydu eskiden, o yüzden iyi geleceğini düşünüyorlar. Çünkü bölümümü seviyordum, eğitim hayatımda derecelerim olmuştu, annem de beni gerek üniversitede olsun gerekse üniv. sonrası devam etmemde herkese rağmen çok fazla desteklemişti ve motivasyon kaynağımdı. Ama şimdi her şey o kadar değersiz geliyor ki, en sevdiğim şeyler de dahil hiçbir şey yapmak istemiyorum. Artık onsuz hiçbir iş yapıyor olmak veya başarmaya çalışmak bir anlam ifade etmiyor. Sabah yüzümü bile yıkamak istemiyorum. Sürekli aklımda şu düşünceler dönüyor: 'Daha çok yaşlı da değilim, olur da uzun yaşarsam nasıl dayanırım? Ve nasıl oldu da annem böyle bitti gitti.. Nasıl beni bıraktı, hiçbir yere bensiz gitmezken? Son zamanlarında 'ben seni hiç bırakmayacağım, sen de beni bırakma' diye söz verdirmişti bana oysa... Ben nasıl yapayalnız ve korumasız kalıverdim? Hayattaki zorluklarla, imtihanlarla tek başıma nasıl baş edeceğim? Her gece ağlayarak nereye kadar yaşayabileceğim?'.... Bunların hiçbirine cevabım yok. İnançlı bir insan olduğum için her şeyin kader olduğunun da farkındayım hamdolsun, ama yaşayınca çok başkaymış. İnancımdan güç alsam da zor dayanıyorum bu acıya ve düşüncelere. Benim yolculuğum henüz bitmemişse eninde sonunda ben de bir şeyler yapmalıyım, kendimi toplamaya çalışmalıyım ama nasıl ayağa kalkacağım bilmiyorum... Buraya dek okuduysanız hakkınızı helâl edin. Etrafımdaki insanlarla çok derin konuşmalara giremiyorum nedense. Yazmak, ve tanımasam da sizlerden bir şeyler duymak bana gerçekten iyi geliyor. Belki bana bir yol gösterirsiniz, şimdiden teşekkür ediyorum.