- 14 Eylül 2017
- 106
- 79
-
- Konu Sahibi sonsuzgeceli
- #1
Galiba sık konu açıyorum bunun için özür dilerim anlatmak istedim uzun olabilir.
Diğer konumu okuyanlar bilirler,okumayanlar için ise kısaca anlatayım.Yakın tarihte annemi kaybettim,16 yaşındayım.Bu durumu sınıf arkadaşlarım biliyor öğretmenlerimden ise birisi biliyordu,anlatmaz sanıyordum ama diğer öğretmenlere anlatmış ve üzüldüm baya.
Bugün okula gitmedim,doktor kontrolüm vardı.Bahsettiğim hocam sınıftan samimi olduğum arkadaşlarımı yanına çağırıp benim psikolojim hakkında telaş yaptığını,acilen bir psikoloğa görünmemi söylemiş.Niyeti neydi bilmiyorum ama sanki benden sorunlu bir öğrenci gibi bahsetmiş.Psikoloğa gidiyordum ama uzun zamandır gidemedim,tekrar gitmeyi zaten istiyorum ama öğretmenimin bu tavrı beni çok üzdü.İlk başlarda sürekli konuşurduk çok iyi bir öğretmendi,ancak şuan gözümde sadece çok kötü bir insan olarak değerlendiriyorum onu.En azından bana söyleyebilirdi.Neden arkadaşlarımla paylaşıp bir de beni onların gözü önünde sorunlu,problemli bir öğrenci olarak gösteriyor anlayabilmiş değilim.Tabiki de psikoloğa gitmek kötü bir şey değil ancak öyle bir tavırla söylemiş ki,acilen gitmesi lazım falan..
Bunu söylemesinin nedeni de sınıfta ilk başta derslere çok aktif bir şekilde katılsam da,sonra biraz daha durgundum derslerde.Çünkü bu öğretmenimi gerçekten severken,bir süre sonra beni dinlemekten sıkıldığını,başından savmaya çabaladığını hissetmiştim.Bu biraz derse bakış açımı da etkiledi,ki dersi de aşırı seviyorum ancak öğretmenim bana eskisi gibi bir ilgi göstermediği için (çevremde de ilgisini sevgisini hissettiğim pek kişi yoktur) çok yanlış da olsa bu dersten uzaklaştım biraz.Artık bu bahsettiğim öğretmenim beni hiç umursamıyor eminim,derdimi dinleyecek biri de yok yani yüz yüze konuşabileceğim birisi..
Bir de dersler konusunda aktif olmayı çok çok istiyorum.
Ben gerçekten edebiyat öğrenmek istiyorum ama oturup saatlerce şu şunun eseri bu bunun yazarı diye ezber yaparak değil
Matematiği de öğrenmek istiyorum ama nerden neden geldiğini bilmeden formül ezberleyerek değil
Mesela birden çok dil öğrenmek istiyorum ama elime kelime kağıdı alıp bu bu demekmiş diye 1000 kelime ezberleyip ertesi gün hepsini unutarak değil
Tarihi seviyorum öğrenmek istiyorum ama şu savaştan sonra bu antlaşma yapılmış bundan sonra bu yapılmış hadi bunları karıştırmamak için böyle kodlayalım diye değil
Edebiyatı edebi şiirler, edebi sözler ya da yazarların kitaplarından bazı kesitler okuyarak öğrenmek istiyorum
Matematiği ne olduğunu bilmediğim ama bana kural diye öğrettikleri sayıları yazarak değil neyi kim ne şekilde bulmuş mantığını kavramak istiyorum
Dil öğrenmek istiyorum, dünyayı gezdikçe gördükçe konuştukça dinledikçe yaşadıkça.
Tarihi sırf sınavda yapabilmek için kodlayarak değil, kim ne şartlarda nasıl karar vermiş ne düşünmüşler gerçekten gecmisimi bilmek istiyorum
Bence bu şekilde olsa herkes her şeyi daha çok sevebilir, o ezberletmeye çalışılan şeyleri daha çabuk öğrenebilir üstelik sınavdan sonra da unutmayiz.
Gelecek kazanılacak diye gençlik feda ediliyor bence, ikisini de dolu dolu yaşamak mümkünken. Bilmek ve öğrenmek arasında çok fark var diye düşünüyorum. Bazen bi film izliyorum öğretmen altın orandan öyle bir gizemle bahsediyor ki matematiği seviyorum çok dikkatimi çekiyor matematik okumak istiyorum diyorum ama malesef öyle değil
Ya da bazen bi kitap okuyorum, edebiyat sayfaları takip ediyorum hatta bazen anasayfama düşmemiştir belki diye o sayfalara özellikle girip tek tek bakıyorum öyle güzel yazılar var ki ben edebiyat okumak istiyorum diyorum ama sonra tekrar aslında öyle olmadığı geliyor aklıma
Böyle olunca gerçekten çok üzülüyorum aslında hepsinin öyle güzellikleri var ki onlardan mahrum kalmak istemiyorum.
Bence şu anki eğitim sistemi resmen hayatımızı çalıyor üstelik birçoğu gereksiz bilgi.
Ne demiş Einstein "İstediğim zaman kitaptan bakıp öğrenebileceğim şeyleri neden ezberleyerek beynimi doldurayım?" e yani önemli olan o formülleri ezberlemek yerine uygulayabilmek değil mi? Zaten dünya bu yüzden bu halde değil mi? Çocuk ezberliyor sırf zorunda olduğu için ama ileride mesleğinde onu uygulayamıyor çünkü bilmiyor? Mesleğinde başarısız oluyor.Yıkılan binalar vb bu yüzden.
Örneğin matematik, örneğin oran orantı. hadi bakalım
1 işçi bir binayı 99999 saniyede yapıyorsa atıyorum 99999 işçi o binayı 1 saniyede yapabilir mi? Ya mümkün değil bunlar gerçekliği bile olmayan saçma sapan şeyler öğreniyoruz.Matematiğin en mantıklı amacı bize her yönden düşünmeyi ögretiyor o kadar.
Dil seçmek istiyorum bu sene okulda 10 kişi dil seçmedi diye bölüm açılmadı ki 1 kişi bile seçse açılması gerekirdi. "Eğitim her şey" demesini biliyorlar sonuçta.
Sınıf istemiyorum, bölüm istiyorum. Bölümü açılmayanlar mecburi olarak başka bir bölüm okuyorlar ve kendi bolümlerine de tek başına çalışıyorlar.
Bu ülkenin geleceği gençler ama yapılana bakın? Üstelik ygs de her ders çıkıyor ama İngilizce çıkmıyor mesela neden? Ben bir dil öğrencisi olarak ygs de matematik çözeceğim(tabi sınav sistemi benim zamanıma kadar kaç kez değişir) da bi sayısal öğrencisi neden ingilizce çözmüyor? Ki dil matematikten daha kapsamlı yani ben üniversiteye geçince benim matematikle isim biticek ileride mesleğinde de kimse bana matematik biliyor musun diye sormicak ama nerdeyse her meslekte ingilizce biliyo musun diye sorulacak, üniversitelerin çoğunda hazırlık bölümü var vb yani. Ygs de matematik yerine ingilizce olması daha mantıklı olmaz mıydı? Ya da en azından ikisi de olsun
Bunun ve bu tür şeylerin kölesi olmak zorundalığını istemiyorum gidip sadece neyi seviyorsam onu yapmak ve hayatımı yaşanabilir hale getirmek istiyorum. Bir ögretmenim "matematik bilen masa başında oturur emekli olup dünyayı gezme hayali kurar dil bilen ise çalışırken dünyayı gezer" demişti ve o kadar haklı ki. "Yaşamak" sadece para kazanıp kıyafet dediğimiz kumaş parçalarını ya da yeni koltuk takımını alıp sonra da ölmek demek değil. Benim için yaşamak yeni insanları tanımak onların ne şartlar altında nasıl inanışlarla nasıl kültürlerle yaşadığını görmek, ihtiyacı olanlara yardım etmek vb. saçma sapan formülleri ezberlemek yerine bunları öğrenmek daha mantıklı geliyo çünkü.. Benim için dünya bir ev ve sadece olduğumuz yerde kalmak hiç salondan çıkmamak gibi bir şey. Dünya bizim gördüğümüzden ibaret değil
Ne zaman bu düşüncelerimi dile getirsem yanlış anlaşılıyorum o yüzden birisi sormadan ben söyliyim. Formüllere, matematiğe ya da bilime saçma demiyorum. Bunların "ezberletilmesine" saçma diyorum. Ve sadece bunlara yönelip geri kalan başarıların, yeteneklerin çoğu kişi tarafından görülmemesine saçma diyorum.
Mesela her ay düzenli takip ettiğiniz bi dergi, çizgi roman vb olsa okula giderken yeni sayısını alsanız tenefuste ya da öğle arasında biraz okumaya başlasanız genelde her okulda okul yöneticilerinden birisi görürse ya alır çöpe atar ya da kızar "sen buraya okula mi geliyorsun başka bir şeye mi?" gibi laflar eder sanki çok kötü bir şey yapıyormuşsun gibi. Buna hiçbir zaman anlam veremedim. Okul denilen yer insanların hobilerinin yırtıp atıldığı, aşağılandığı yer mi demek? Yani üzgünüm ama durum bu. Eğitim dedikleri şey de bu malesef.
Bunların yanında sanat var mesela? Müzik var resim var tiyatro var edebiyat var?
Hepimizin çok iyi bildiği Ağustos böceği ve karınca masalı var ya. Hani orda karınca yaz boyunca çalışıyor kış için yemek biriktiriyor ama Ağustos böceği ise oturup müzik yapıyor ve kış geldiğinde karıncaya muhtaç kalıyor ya. Ağustos böceği denilen böcek dünyaya gelmeden önce tam 12 ay yeraltında oluşum sürecini tamamlar ve sonra dünyaya gelir. Ömrü ise adından belli. 1 ay. Sadece Ağustos. Sonra ölür. Siz olsaydınız çalışır mıydınız?
Bir de bu bir hastalık mı bilmiyorum ama sevdiğim zaman deli gibi severim çok bağlanırım aşk olarak değil kişilik olarak sevdiğim zaman durup dururken çok seviyorum ya diye ağlarım umarım bir gün sevdiğim kadar sevilirim yoksa daha çok üzülürüm
Okuyan herkese çook teşekkür ederim
Diğer konumu okuyanlar bilirler,okumayanlar için ise kısaca anlatayım.Yakın tarihte annemi kaybettim,16 yaşındayım.Bu durumu sınıf arkadaşlarım biliyor öğretmenlerimden ise birisi biliyordu,anlatmaz sanıyordum ama diğer öğretmenlere anlatmış ve üzüldüm baya.
Bugün okula gitmedim,doktor kontrolüm vardı.Bahsettiğim hocam sınıftan samimi olduğum arkadaşlarımı yanına çağırıp benim psikolojim hakkında telaş yaptığını,acilen bir psikoloğa görünmemi söylemiş.Niyeti neydi bilmiyorum ama sanki benden sorunlu bir öğrenci gibi bahsetmiş.Psikoloğa gidiyordum ama uzun zamandır gidemedim,tekrar gitmeyi zaten istiyorum ama öğretmenimin bu tavrı beni çok üzdü.İlk başlarda sürekli konuşurduk çok iyi bir öğretmendi,ancak şuan gözümde sadece çok kötü bir insan olarak değerlendiriyorum onu.En azından bana söyleyebilirdi.Neden arkadaşlarımla paylaşıp bir de beni onların gözü önünde sorunlu,problemli bir öğrenci olarak gösteriyor anlayabilmiş değilim.Tabiki de psikoloğa gitmek kötü bir şey değil ancak öyle bir tavırla söylemiş ki,acilen gitmesi lazım falan..
Bunu söylemesinin nedeni de sınıfta ilk başta derslere çok aktif bir şekilde katılsam da,sonra biraz daha durgundum derslerde.Çünkü bu öğretmenimi gerçekten severken,bir süre sonra beni dinlemekten sıkıldığını,başından savmaya çabaladığını hissetmiştim.Bu biraz derse bakış açımı da etkiledi,ki dersi de aşırı seviyorum ancak öğretmenim bana eskisi gibi bir ilgi göstermediği için (çevremde de ilgisini sevgisini hissettiğim pek kişi yoktur) çok yanlış da olsa bu dersten uzaklaştım biraz.Artık bu bahsettiğim öğretmenim beni hiç umursamıyor eminim,derdimi dinleyecek biri de yok yani yüz yüze konuşabileceğim birisi..
Bir de dersler konusunda aktif olmayı çok çok istiyorum.
Ben gerçekten edebiyat öğrenmek istiyorum ama oturup saatlerce şu şunun eseri bu bunun yazarı diye ezber yaparak değil
Matematiği de öğrenmek istiyorum ama nerden neden geldiğini bilmeden formül ezberleyerek değil
Mesela birden çok dil öğrenmek istiyorum ama elime kelime kağıdı alıp bu bu demekmiş diye 1000 kelime ezberleyip ertesi gün hepsini unutarak değil
Tarihi seviyorum öğrenmek istiyorum ama şu savaştan sonra bu antlaşma yapılmış bundan sonra bu yapılmış hadi bunları karıştırmamak için böyle kodlayalım diye değil
Edebiyatı edebi şiirler, edebi sözler ya da yazarların kitaplarından bazı kesitler okuyarak öğrenmek istiyorum
Matematiği ne olduğunu bilmediğim ama bana kural diye öğrettikleri sayıları yazarak değil neyi kim ne şekilde bulmuş mantığını kavramak istiyorum
Dil öğrenmek istiyorum, dünyayı gezdikçe gördükçe konuştukça dinledikçe yaşadıkça.
Tarihi sırf sınavda yapabilmek için kodlayarak değil, kim ne şartlarda nasıl karar vermiş ne düşünmüşler gerçekten gecmisimi bilmek istiyorum
Bence bu şekilde olsa herkes her şeyi daha çok sevebilir, o ezberletmeye çalışılan şeyleri daha çabuk öğrenebilir üstelik sınavdan sonra da unutmayiz.
Gelecek kazanılacak diye gençlik feda ediliyor bence, ikisini de dolu dolu yaşamak mümkünken. Bilmek ve öğrenmek arasında çok fark var diye düşünüyorum. Bazen bi film izliyorum öğretmen altın orandan öyle bir gizemle bahsediyor ki matematiği seviyorum çok dikkatimi çekiyor matematik okumak istiyorum diyorum ama malesef öyle değil
Ya da bazen bi kitap okuyorum, edebiyat sayfaları takip ediyorum hatta bazen anasayfama düşmemiştir belki diye o sayfalara özellikle girip tek tek bakıyorum öyle güzel yazılar var ki ben edebiyat okumak istiyorum diyorum ama sonra tekrar aslında öyle olmadığı geliyor aklıma
Böyle olunca gerçekten çok üzülüyorum aslında hepsinin öyle güzellikleri var ki onlardan mahrum kalmak istemiyorum.
Bence şu anki eğitim sistemi resmen hayatımızı çalıyor üstelik birçoğu gereksiz bilgi.
Ne demiş Einstein "İstediğim zaman kitaptan bakıp öğrenebileceğim şeyleri neden ezberleyerek beynimi doldurayım?" e yani önemli olan o formülleri ezberlemek yerine uygulayabilmek değil mi? Zaten dünya bu yüzden bu halde değil mi? Çocuk ezberliyor sırf zorunda olduğu için ama ileride mesleğinde onu uygulayamıyor çünkü bilmiyor? Mesleğinde başarısız oluyor.Yıkılan binalar vb bu yüzden.
Örneğin matematik, örneğin oran orantı. hadi bakalım
1 işçi bir binayı 99999 saniyede yapıyorsa atıyorum 99999 işçi o binayı 1 saniyede yapabilir mi? Ya mümkün değil bunlar gerçekliği bile olmayan saçma sapan şeyler öğreniyoruz.Matematiğin en mantıklı amacı bize her yönden düşünmeyi ögretiyor o kadar.
Dil seçmek istiyorum bu sene okulda 10 kişi dil seçmedi diye bölüm açılmadı ki 1 kişi bile seçse açılması gerekirdi. "Eğitim her şey" demesini biliyorlar sonuçta.
Sınıf istemiyorum, bölüm istiyorum. Bölümü açılmayanlar mecburi olarak başka bir bölüm okuyorlar ve kendi bolümlerine de tek başına çalışıyorlar.
Bu ülkenin geleceği gençler ama yapılana bakın? Üstelik ygs de her ders çıkıyor ama İngilizce çıkmıyor mesela neden? Ben bir dil öğrencisi olarak ygs de matematik çözeceğim(tabi sınav sistemi benim zamanıma kadar kaç kez değişir) da bi sayısal öğrencisi neden ingilizce çözmüyor? Ki dil matematikten daha kapsamlı yani ben üniversiteye geçince benim matematikle isim biticek ileride mesleğinde de kimse bana matematik biliyor musun diye sormicak ama nerdeyse her meslekte ingilizce biliyo musun diye sorulacak, üniversitelerin çoğunda hazırlık bölümü var vb yani. Ygs de matematik yerine ingilizce olması daha mantıklı olmaz mıydı? Ya da en azından ikisi de olsun
Bunun ve bu tür şeylerin kölesi olmak zorundalığını istemiyorum gidip sadece neyi seviyorsam onu yapmak ve hayatımı yaşanabilir hale getirmek istiyorum. Bir ögretmenim "matematik bilen masa başında oturur emekli olup dünyayı gezme hayali kurar dil bilen ise çalışırken dünyayı gezer" demişti ve o kadar haklı ki. "Yaşamak" sadece para kazanıp kıyafet dediğimiz kumaş parçalarını ya da yeni koltuk takımını alıp sonra da ölmek demek değil. Benim için yaşamak yeni insanları tanımak onların ne şartlar altında nasıl inanışlarla nasıl kültürlerle yaşadığını görmek, ihtiyacı olanlara yardım etmek vb. saçma sapan formülleri ezberlemek yerine bunları öğrenmek daha mantıklı geliyo çünkü.. Benim için dünya bir ev ve sadece olduğumuz yerde kalmak hiç salondan çıkmamak gibi bir şey. Dünya bizim gördüğümüzden ibaret değil
Ne zaman bu düşüncelerimi dile getirsem yanlış anlaşılıyorum o yüzden birisi sormadan ben söyliyim. Formüllere, matematiğe ya da bilime saçma demiyorum. Bunların "ezberletilmesine" saçma diyorum. Ve sadece bunlara yönelip geri kalan başarıların, yeteneklerin çoğu kişi tarafından görülmemesine saçma diyorum.
Mesela her ay düzenli takip ettiğiniz bi dergi, çizgi roman vb olsa okula giderken yeni sayısını alsanız tenefuste ya da öğle arasında biraz okumaya başlasanız genelde her okulda okul yöneticilerinden birisi görürse ya alır çöpe atar ya da kızar "sen buraya okula mi geliyorsun başka bir şeye mi?" gibi laflar eder sanki çok kötü bir şey yapıyormuşsun gibi. Buna hiçbir zaman anlam veremedim. Okul denilen yer insanların hobilerinin yırtıp atıldığı, aşağılandığı yer mi demek? Yani üzgünüm ama durum bu. Eğitim dedikleri şey de bu malesef.
Bunların yanında sanat var mesela? Müzik var resim var tiyatro var edebiyat var?
Hepimizin çok iyi bildiği Ağustos böceği ve karınca masalı var ya. Hani orda karınca yaz boyunca çalışıyor kış için yemek biriktiriyor ama Ağustos böceği ise oturup müzik yapıyor ve kış geldiğinde karıncaya muhtaç kalıyor ya. Ağustos böceği denilen böcek dünyaya gelmeden önce tam 12 ay yeraltında oluşum sürecini tamamlar ve sonra dünyaya gelir. Ömrü ise adından belli. 1 ay. Sadece Ağustos. Sonra ölür. Siz olsaydınız çalışır mıydınız?
Bir de bu bir hastalık mı bilmiyorum ama sevdiğim zaman deli gibi severim çok bağlanırım aşk olarak değil kişilik olarak sevdiğim zaman durup dururken çok seviyorum ya diye ağlarım umarım bir gün sevdiğim kadar sevilirim yoksa daha çok üzülürüm
Okuyan herkese çook teşekkür ederim