Popüler Konu Düşünce Gücü/Pozitif Düşünce/Olumlamalar

O kadar sempatik o kadar tatlı geldin ki şu yazınla canım ya.Hayatımızdaki her şey olması gerektiği gibi tatlım,aksilik yok aslında; şu anki titreşimlerimizle bu yaşadıkladırımızı yaşıyoruz. "Utangacüşengeç" nickinden titreşimini yorumluyorum mesela kendine çok haksızlık ediyorsun sanki.Negatif enerjiler barındırıyor,hele bir de gerçekten öyle olduğunu düşünüyorsun mesela;bu tamamen senin yorumlamandır emin ol.Çünkü küçükken deneyim sonucu edinmiş olduğun utangaçlık enerjisini hayatının değişik aşamalarında uyandırıp uyandırıp başka şekillerde karşına çıktılar belki de.Ama farklı insanlar olsalardı ya da sen farklı enerjilerde olsaydın o utangaçlık kaynağın senin sempatiklik kaynağın olurdu, beni çok seviyorlar onları neşelendiriyorum diye bile düşünebilirdin.Hayatında utangaçlığa yer olmazdı, ileriki hayatında da sana vayyy be ne harika kendisiyle barışık,özgüvenli insan olarak anılırdın çevrence.İşte utangaçlık hissinin illüzyon hali.İsterseniz diğer hisleri de böyle böyle değiştirebilirsiniz küçüklükten kalma,çünkü onların farklı formlarını hayatımıza çekip çekip deneyimliyoruz.
....
 
Arkadaşlar merhabalar,
Tavsiye istenmesi üzerine sessizliğimi bozuyorum:) ilk sayfadan itibaren önerilen kitapları listelemiştim. Ekleme/çıkarma veya düzeltme yapmak isteyen olursa lütfen bildirsin.

1-Kuantum Düşünce (Sandra Anna Taylor)
2-Bilinçaltının Gücü (Joseph Murphy)
3-Sınırsız Güç (Antony Robbins)
4-İçindeki Devi Uyandır (aynı yazar)
5-Rezonans Kanunu (Pierre Franckh)
6-Beynin Gizli Güçleri (Amargi Hillier)
7-Düşüncenin İyileştirici Gücü (Louise L.Hay)
8-Pozitif Gücün Büyüsü (aynı yazar)
9-Evrenden Torpilim Var (Aykut Oğut)
10-Olumlu Düşünmenin Gücü (Norman Vincent Peale)
11-Büyük Düşünmenin Büyüsü (David J.Schwartz)
12-Var Olmanın Gücü (Eckhart Tolle)
13-Ferrarisini Satan Bilge (Robin Sharma)
14-Simyacı (Paulo Coelho)
15-Bir Çift Yürek (Marlo Morgan)
...
 
Geçmiş geleceği etkiliyor, evet anılarımızdaki hislerimizle etkiliyor; çünkü onları tekrar tekrar kafamızda canlandırıp duyguların enerjilerini ortaya çıkartıyor.Onlar da bize aynı enerjilerle benzer hisleri yaşatan olayları sunuyor.

Peki ya biz kendi bilinçli halimizle geleceğimizi etkileyebiliyor muyuz ? Eveeet çok güzel etkiliyebiliyoruz : ) İmajinasyonlarla oluşturduğumuz suni enerjileri görüntüler gerçek olarak işleniyor ve süreç çalışmaya başlıyor.Ne kadar net olunursa, ne kadar gerçek hissi kaydedilirse sonuç da o kadar gerçek oluyor.Aslında ne oluyor biliyor musunuz? Geleceğimiz geçmişimizi etkilemiş oluyor ❤️

Kitaplardan da başlayabilirsiniz, çok çeşitli bloglar var google dan rastgele girip okuyabilirsiniz,ben hala öyle yapıyorum.Canım bir şeyler okumak istediğinde hemen öyle yapıyorum.Ben sizin yerinizde olsam topiği baştan sona okurdum,çok güzel çok kapsamlı enerjik paylaşımlarımız var.Paylaştığımız deneyimlerimiz,sorunlarımız hep genel hayattan;her birinde kendinizi rahatlıkla bulabilirsiniz.Hatta anlam veremediğiniz kısır döngülere de çözüm bulabilirsiniz buradan.Bir de ben secret in belgesel i var onu mutlaka seyretmenizi tavsiye ediyorum.

Etki tepki yasası gibi değişimler gelişimler; etki davranışımız,düşüncelerimiz tepki de sonuçları,yaşadığımız olaylar ve yapmayı seçtiklerimiz. Bizim hedefimiz düşüncelerimizi yönlendirmek,kontrolü ele almak.Diyelim ki ben bugün bebeğim gece uyumamasından dolayı çok uykusuz ve gerginim,üzerine tam işe giderken bebeğim üzerime tüm yediklerini çıkardı.Çok geç kaldım,hıncımı eşimden de çıkardım o da sinir krizi geçiriyor.Yolda giderken dikkatsizliği ile aşırı sinirden yani gitti arabayla çarptı filan.Neyse onu da halletti bir şekilde işe gitti.Suratı bin karış, o gün de önemli bir toplantısı var, sunum filan yapacak.Enerjisi de düşük zaten korkusu da tavan yapmış ya bu da kötü giderse diye.Sunumu eline yüzüne bulaştırıyor ve malesef toplantı başarısız geçtiği gibi kendisi gibi kötü gününde olan patronunun da gazabına uğruyor ve işinden de oluyor.Bu eşin bir günde yaşayabileceği değişim, hayret verici değil mi ? Bunların tam tersi de gerçekleşebilir.Anne milyon kere uyandı,sabah oldu nihayet.Kuş seslerini duydu cıvıl cıvıl sesler,hemen Rabbin onlar için sunduğu güzel yiyecekleri yediklerini düşündü bebeğini emzirirken.Şükürler olsun diye içinden geçirdi,o muhteşem güven enerjisiyle Ya Fettah Ya Rezzak diyerek.Gayet neşeyle keyifle hazırlandı, eş de eşin ve çocuğun huzuruyla huzurlu,o huzurla işine gider.Anne tam çıkacakken bebek yine çıkartmış olsun, (çıkartacağını sanmıyorum : ))) çünkü aksilikten eser yok) her annenin başına gelebilecek bir şey diye yorumluyor, neyse hemen çok takılmadan üzerini değiştirip yola çıkıyor.Eş huzur ve mutluluk içinde sakin sakin yola devam ediyor.Çarpışma filan olmuyor çünkü çok sakin gidiyor.Toplantısına da tam konsantre giriyor hatta olumlamalar filan da yapıyor,alacağından gayet emin. Toplantı bitiyor,tebrik ediliyor daha iyisi olamazdı deniliyor filan...Bunlar normal günlük hayattan,yaşadığımız milyonlarca olasılıktan biri.
Ama bizimkiler daha da güzeli imajinasyonlar var,olumlamalar var,enerji yükseltme faliyetleri var...Eee tabi sonuçlar da şaşırtıcı değil.Bir de topiğe yazanları görüyorsunuz siz,özelden de çok mesaj alıyorum sağolsunlar; yaşadıkları değişimleri içtenlikle sıcaklıkla paylaşıyorlar. O kadar keyifli ki,gücümüzün farkına varıp ipleri elimize almak:KK200:

Ben okurken sayıya dikkat etmiyordum canım 100 tane yetiyordu günde.Çok çok etkili bir esma gerçekten,hem o kişinin senin üzerindeki enerjisini, etkisini azaltıyor hem de resmen görünmez duvar örüyor.Sonra da hayatından tuz buz olup çıkıyor :) İlla sizi rahatsız etmesine gerek yok, eşiniz arkadaşınızı rahatsız edenler için de okuyabilirsiniz.Düşman olmasına gerek yok,enerjisinden rahatsız olduğunuz biri için bile okunabilir nacizane ❤️

"Öncelikle varolduğumuz an için şükür ile başlasak, "Burada olmayı seviyorum, bu an'ın değerini ve gücünü anlıyorum ve biliyorum. Kendimi şanslı ve çok iyi hissediyorum". Kendimi bütün olarak görüyorum. Kendi yaratımlarımın ve seçimlerimin paketini yaşıyorum. Kendime ait bir bütünde enerjim tam, yaşam tecrübemde direnç göstermeden ilerliyorum. Kendimi yaşam tecrübelerimde mutlu, rahat ve çok çaba sarfetmeden akışta yaşadığımı görüyorum. Kendi niyetime istinaden olan insanları hayatımda buluyorum ve her dakika isteklerim, konusunda çok daha net oluyorum.

Değerli olan nedir; benim kendim ile mutlu olmam ve kendime bakıyorum: mutluyum, kesinlikle!

Mıknatıs özelliğimiz o kadar yüksek ki... Hangi işi, başarıyı, sağlığı ve aşkı seçersem seçeyim, her şekilde onu kendime çeken bir mıknatıs olduğumu biliyorum.

Ve evren bolluk diyarıdır. Bolluğu seçiyorum, sınırsız olan bolluğu... Herkese yetecek kadar var, önemli olan ise herbirimizin bunu bilmesi, anlıyor olması ve istemesi. Yaşantımın her alanında ve anında bereketli o kadar çok taraf var ki..."ALINTIDIR

Çok hoşuma gitti paylaşım hemen burada paylaşayım dedim.

Harikasınız, iyiki geldiniz o zaman ❤️ Çok sevdiğim bir Japon sözü var "Eğer bir kişi yapmışsa ben de yapabilirim".Hepimiz kolaylıkla coşkuyla mutlulukla başarabiliriz.
Bu arada oldum olası Japonların duruşları hoşuma gitmiştir; özellikle iş ahlakları,nezaketleri... O yüzden etrafım Japonlarla dolu bu dönemde,en sevdiğim arkadaşım bir Japon : )))) Tesadüf mü asla :)

Çok eskiden, bir yazıda şöyle bir cümle okumuştum: "Allah'ın seni uçuracağına inan ve pencereden atla, uçarsın. İmkansız olan uçman değil fakat belki buna inanman."
Tabii ki hiçbirimizin uçmak gibi ütopik hedefleri yok. Benim buradan anladığım şu ki "acaba" şüphesi ile işin esrarını bozuyoruz biz. Oysa bir şeyin olmasını istiyorsak ona gerçek anlamda inanmak lazım.

Kabaca tarif etmek gerekirse gecmise uzulmeyip, pismanlik duygusunu yasamiyoruz. O zaman oyle olmadi gerekiyordu ve oldu, demekki hayirlisi buymus diye dusunuyoruz.Gecmisi fazla kurcalamiyoruz. Ben bunu yapiyorum cok sukur.
Gelecek icin kaygilanmiyoruz. Benim zorlandigim yer burasi.
Ne gecmis ne de gelecek icin birsey yapamayiz. Elimizden hicbirsey gelmez.Plan yapariz ,kendimizce tedbirler aliriz ama hersey oyle kusursuz duzenlenmis ki ... Her sey olacagina varir.
Gecmis olumsuzluklari beyninde yasamaya devam etmezsen, gelecegide olumsuz dusunce ve duygularla fazla yorumlamazsan simdiye odaklaniyorsun. Yasadigin her ani dingin , sakin bir beyinle gozlemleyince guzellikleri cok rahat goruyorsun.
OLASILIKSIZ diye yabanci bir roman vardi.Adam olasiliklari cok hizli hesaplayan bir beyne sahip . Ama..... Amasini okuyin bence.
Birde bizim Turk psikologlardan birinin YAVASLA diye bir kitabi var. Okumanizi tavsiye ederim.
Ben kendim cocuk buyuturken yavaslamayi ogrendim. Meger bircok alanda ne kadar aceleciymisim.Farkindaligim gunden gune artiyor.
Anda kalmak icin ruhen, bedenen,beynen biraz yavaslamak sart.

An da kalmak demek o an gördüğünüz şeylere,seslere,hislere,kokuya,tada odaklanmak.Yemek yerken mesela çok fazla andayızdır,tatlı mı tuzlu ekşi mi acı mı...Parfümü koklarken de andayızdır,üşürken de mesela.O anlarda hiç geçmiş gelecek yoktur,sadece an vardır, ne geçmişle ne gelecekle bağımız yoktur.Aradaki farkı farkettiğimiz zaman " zaman" kavramı nın sadece an da olduğunu idrak ediyoruz.Geçmiş de gelecek de artık illüzyon olur, çünkü her şey "an" dır andadır.Güzellikleri hissetmek,şükür duygusuna geçmek anın enerjisini,bizim enerjimizi yükseltir.

Enerjiler hislerden,hisler de bizim onlara yüklediğimiz anlamlardan ve kalıplardan doğarlar.Bizim kalıplarda toplum olarak ikinci el eşya eziklik hissi uyandırır genelde. O yüzden kıyafet hiç giyilmemiş bile olsa o hissi taşırız genelde,işin kötü tarafı enerjisi biter gider kıyafetin de bizim de.Hiç çekiciği kalmaz, çünkü her şey enerji :) Bir de bizim toplumumuzda merak hat safhadadır,nerde almıştır merak eder.Sanki başka bir şey yok gibi hemen gidip aynısından edinmek isteriz. İsteriz diyorum ama ben hiç sevmem o ayrı, çok sevdiğim bir şey bile olsa başkasında gördüğüm an artık o şey benim için yok hükmündedir : )))) Neyse karşıdakine amğaza ismi verir,fiyat bilgisini de veririz ama ikinci eli duyunca hııımmm der ama biz onu ığğğ olarak algılarız üzerine. Yurtdışında inanılmaz yaygındır ikinci eller.Umurlarında da değildir,önemli olan zevkleridir.O da bir eşya parçasıdır çok da anlam yüklemeye gerek yoktur onlar için.

Olumsuz anıları cağrıştırması da yine bizim anlam yüklememiz sonucu oluşan enerji düşüşüdür,ama ben de aynı düşündeyim engel olamıyorum.Enerji düşürücü olduğundan zararlıdır evet :) Hepsi benim kendi yorumum tatlım,bilimsel dayanağı yoktur bu arada.Başka biri gelip başka şey de söyleyebilir bu arada.

Çok çok geçmiş olsun Rabbim acil şifalar versin.Bu konular o kadar hassas ki çoğu insan var ne yani şimdi bunu ben mi çektim filan diye düşünür.Sizin çekiminizle alakalı olmak zorunda değil tabiki.çekimlerin bilinçaltı kalıpları ile DNA ya aktarılarak gerçekleştiği düşünülüyor.Genetik aktarım yani...Göz rahatsızlığının bilinçatındaki nedeninin ise ailede görülmek istenmeyen bir olayın ya da davranışın hücrelerde,bilinçaltında kalıplanması deniliyor.Ama işin en güzel tarafı aynı DNA lara siz de sahipsiniz,kendinize yapacağınız olumlama özellikle bebeğinizi düşünerek etkili olabilir.İnanç çok önemli burda.Şifanın Allahtan geldiğini biliyoruz,istedikten sonra sifa çok çok hızlı gelir mucizeler normalleşir.Olumlama olarak "Gördüğüm her şeyi sevinçle,mutlulukla ve güvenle görüyorum,bakıyorum" tavsiye ediyorum.Tabiki Ya Müteal Ez Zahir Ya Şafi esmalarının o muhteşem enerjilerinden faydalanın❤️
 
kızlar 303.sayfadan alıntılar yaptım, sorulara cevap şeklinde olduğu için, detayını görmek istiyorsanız, o sayfalara gidebilirsiniz. böyle sorular çıkmadığı için biraz karışık gibi olmuş.
 
Kendimizi bir başkasından ayıran en önemli farklılık ne rengimiz,ne ırkımız,ne dilimiz ne de dinimiz bizi başkasından ayıran aslında en önemli fark etrafa yaydığımız frekansımız,enerjimiz.Daha birisiyle karşılaşmadan ona kendimiz hakkında bir çok şey anlatıyoruz.Onlar da bize tabiki.Sadece bilinç düzeyinden kestiremiyoruz.Bilinçaltlarımız çoooktan görüşmüş bile oluyor aslında daha o kişiyi düşünürken bile aslında.

Bugün düşünüyorum aman kırılmasın incinmesin dediğimiz insanlar bizim tek sözümüze alınır gücenir de kendisine kötü davranan insanı el üstünde tutar.Ben de öyleydim evet.Aman kırmayayım derken çoooktan alınmış olurdu hatta bir bakışımdan.Çünkü benim enerjim korkum ona benim davranışlardan önce ulaşmıştı bile :) Bunu tersini çok yakın arkadaşımdan tespit etmiştim ve kendime hemen onun düşüncesini modelledim.Ve bilinçaltımı ikna ettim, neden alınmasından korkayım ki ben gayet iyi niyetli ve düşünceli bir insanım eğer karşımdaki alınacaksa bu ancak onun art niyetinden ya da hassaslığındandır dedim.Böyle düşününce sanki daha önceki tüm bağlarımı da şifalandırıp rahatlamıştım.Çünkü her böyle hissimizde korku temelli eterik bağ kuruyoruz karşıdakiyle ve bizden ona resmen pozitif enerji akıyor,o güçlenirken bizim suçluluk tarzı düşük enerji bize geçiyor.Ama bilinçaltı doğru inancı aldığı zaman akışlar kesiliyor,müthiş bir rahatlama oluyor :)

Bu tarz bir sürü bağ kurarız farkında olmadan insanlarla,tek bir mantıklı olumlamayla bilinçaltı kalıbınızı değiştirdiğinizde hayata bakış açınızı bile değiştirirsiniz.Özgüven bile kazanırsınız zamanla :KK200::halay:
..
 
"Yaralarınızı güç ve şefkate dönüştürmeye başlamak için kim olduğunuza dair kendinize anlattığınız hikayeleri tanımanız gerekir. Bu hikayelere aslında ne kadar inanıyor olduğunuzdan tamamen habersiz olabilirsiniz. Savunmaya geçebilir ve kendi gerçeğinize -yani kurban olduğunuza, anlaşılamadığınıza, istismar edildiğinize, terk edildiğinize, ihanete uğradığınıza, vs - tutunma hakkınızı savunabilirsiniz. Ama eğer anlatınızdan ve kendinize dair kısıtlı tanımlamalarınızdan kurtulabilirseniz, yaşamınızın yörüngesini değiştirebilir, kendinizi yeniden keşfedebilir ve kendiniz, aileniz ve tüm insan ırkı için çok daha güçlendirici bir yolculuk şekillendirebilirsiniz. " (Dört Bilgelik)

Sevgiler 🎉🎉✨✨
 
Buradaki Rezonans Kanunu kitabı ile kafamdaki tüm sorunlara yanıt bulmuştum. Muhteşem. Bilinçaltının Gücü (Joseph Murphy) bu da harikaa. Bu ikisini ben de dönüp dönüp okurum. 😍😍😍🤸‍♀️🤸‍♀️
onu okuduğum zaman, kızımın dişlerinde teller vardı, 4-5 yıl kadar tedavisi sürdü, sonra da zorlu bir çene ameliyatı olması gerekti, ben de kitaptan kendime cümleler kurdum ve hep hayal ettim, ve gerçekten de oldu, ameliyata gerek olmadığına karar verildi, o zaman o kadar mutlu olduk ki, gerçekten dönüp dönüp okunacak kitaplar bence de.
 
Emegi
kızlar 303.sayfadan alıntılar yaptım, sorulara cevap şeklinde olduğu için, detayını görmek istiyorsanız, o sayfalara gidebilirsiniz. böyle sorular çıkmadığı için biraz karışık gibi olmuş.
Emeğine sağlık canım...
Hatırlamak bile ne kadar iyi geldi.

2 geceden beri kızım çok hasta ve sabahlara kadar uyumuyoruz.Enerjim yerlerde ve ben o anlarda bile hemen açıp buraya bakıyorum.Bi iki güzel şey okumak, hatırlamak, an'da kalmak hemen motivasyonumu yükseltiyor
 
Emegi
Emeğine sağlık canım...
Hatırlamak bile ne kadar iyi geldi.

2 geceden beri kızım çok hasta ve sabahlara kadar uyumuyoruz.Enerjim yerlerde ve ben o anlarda bile hemen açıp buraya bakıyorum.Bi iki güzel şey okumak, hatırlamak, an'da kalmak hemen motivasyonumu yükselti
kızına çok geçmiş olsun canım, Allah şifa versin inşallah.
 
"Hikayenizden dışarı çıktığınızda diğerlerine karşı önyargılarınızdan da kurtulursunuz. Örneğin, "Beni yanlış anladığını hissediyorum, " dediğimde, sizin davranışınıza dair yorumumu söylüyorum ve bana yanlış bir davranışta bulunduğunuzu öne sürüyorum. Bu, bir his maskesi altındaki bir önyargıdır. Hikayenin dışındayken size, saygı görmek ve dinlenilmek gibi asıl ihtiyaç duyduğum şeyleri söyleyebilirim. Artık hikayenizdeki karakterlerden birine mahkum değilsiniz ya da kendinizi ve diğerlerini suçlamak zorunda değilsiniz."
(Dört Bilgelik)

Sevgiler 🎈🎈
 
Merhaba kitabın bir egzersiz bölümü belki bunu yaparız. Sevgiyle 😊😊

"Kendiniz Hakkında İki Hikaye
Bu egzersizde iki hikaye yazacaksınız. İlki, kendinize yıllardır anlatıp durduğunuz, "Zamanın birinde, leylek gagasının ucundaki bir bebeği yanlış eve bırakmış, " şeklinde başlayan hikaye olacak. Bununla devam edin ve kendinize ebeveynlerinizi, ilişkilerinizi, evliliğinizi ve kariyerinizi suçlayarak hayatınızın anlatısını yazma izni verin. Bunu sanki uzun zaman önce bir krallıkta yaşayan birinin başına gelmişçesine bir masal havasında yazın ve kurban, suçlu ve kurtarıcı olduğunuz bölümleri ve de bu rolleri kimlere verdiğinizi not edin. Bitirdiğiniz zaman hikayeyi yeniden yazın, ama bu sefer, "Zamanın birinde leylek gagasının ucundaki bir bebeği doğru eve bırakmış, " şeklinde başlayın. Şifa hikayelerinin, sizi destansı yolculuğunuzda daha ileri taşıyacak değerli dersleri çıkarabilesiniz diye olayların neden tam da olması gerektiği gibi gerçekleştiğini açıkladığını hatırlayın. Muhtemelen çocukken kötü muamele gördünüz - ama bu tam da ruhunuzun ihtiyacı olan güç ve merhameti öğrenme fırsatınızdır ve aslında, leyleğin bırakabileceği en mükemmel evi seçmişsinizdir. (İstismar edilmek tabi ki çok kötüdür, ama unutmayın ki burada yazdığınız çıkardığınız derslerin ve şifanın destansı yolculuğunun hikayesidir.) Ebeveynleriniz sizi sözleriyle incitmiş olduğundan, başkalarını bile bile üzmek için onları hor görenlerin derinde çok güvensiz ve mutsuz olduklarını ve bunun sizinle hiçbir ilgisi olmadığını öğrenmiş olabilirsiniz. Belki sözlerinde ufacık bir doğruluk payı da bulmuşsunuzdur. Ya da muhtemelen çıkardığınız ders mükemmel olmadığınızı kabul etmek ve herhangi birinin beklentileri doğrultusunda kendinizi "düzeltme" baskısı hissetmeden değişmek için ne kadar çaba harcamanız gerektiğine karar vermek olmuştur. Eğer henüz ders çıkaramadığınızdan hikayeyi yazmak sizi huzursuz ediyorsa merak etmeyin - ders çıkarmışsınız gibi yazın. Daha sonra ona geri dönüp değiştirebilirsiniz. Bu hikayeye inanmaya başladığınızda gerçek olmaya başlayacaktır. Kendi yaşamınızın hikaye anlatıcısı olacaksınız; bunun sonucunda da, dersinizi aldığınızı gören evren sizi hizaya sokmaktan vazgeçecek. " (Dört Bilgelik)
 
Dünyanın diğer bir ucından günaydınlar :) İçimden geçiriyordum biraz önce hatta buraya yazacaktım.Diyecektim ki lütfen hislerinize,isteklerinize sahip çıkın onlar zaten size ait, olmasalar zaten aklınızda yer bile etmez....Az önce de nete girer girermez karşıma çıkan ilk yazı, dedim evet asla hiçbir şey tesadüf değil :) Yazı da şu;

"Tesadüf yoktur ve tüylerin ürpermesi asla yalan söylemez. Bedeniniz cevabı çoktan biliyor. Tek ihtiyacınız olan fırıl fırıl dönen zihninizin hızını yavaşlatmak ve işaretleri takip etmektir. Çünkü her zaman mümkün olan en iyi olmaya değersiniz, benliğinizin gerçekleşmiş hali olmaya."

Demek istemeye çalıştığım aynen buydu.Müthiş eşzamanlardayız canlar,kendinizi çok çok sevin,evren de size ne kadar sevilmeye değer insan olduğunuzu kanıtlayacak :KK200::halay:
ftemiz ftemiz bunu önce senin için, sonra hepimiz için buraya alıntılıyorum 😊😊😊
 
Günün olumlaması; Hayatın bana sunduğu her türlü bolluğa,refaha,feraha,güzelliğe açığım;şükran doluyum,mucizelerin ve tüm güzelliklerin bedenlenmiş hali olarak neşe,sevinç,coşku doluyum. Muhteşem frekansımla,titreşimle bana sadece iyilikler,güzellikler gelir; huzur dolu zihnim ve sevgi dolu kalbimle mıknatıs gibiyim. Aynı zamanda muazzam enerji yayını da yapıyorum, bana gelen bu muhteşem güzellikler benden tüm evrene çoğalarak daha da hızlanarak sevgiyle titreşerek dalga dalga enerji olarak çıkar.Akıştayım,andayım,şükran doluyum:KK200::KK36:
Güzel bir gün olsun 🎀🎀
 
"İşgal yıllarında İspanyolları dehşete düşürmüş olan bir grup Laika savaşçısının varlığından söz edilir. Efsane onların öldürülemediğini söyler, işgalciler tüfeklerini çok yakından ateşlediklerinde bile kurşunlar hedefini bulamamıştır.

Olay, bu savaşçıların herhangi bir şekilde korkudan azat olmaları değil,
davranışlarına yön veren şeyin korku olmasına izin vermemeleridir. Hissettikleri sevgi öyle bir hızla yayılır ki içlerinde karanlığa ya da olabilecekler hakkında kaygı duymaya yer kalmamıştır. Korkusuzluğun ışığı altında özgürce yaşamışlardır ve bu yüzden ölüm onları bulamamıştır. Işıltılı savaşçılar olduğumuzda temel görevimizin sevgiyi onun karşıtını mağlup etmek için kullanmamız olduğunu fark ederiz-sevginin karşıtı korkudur, nefret değil. Karanlığın ışığın yokluğu olarak tanımlanması gibi korku da sevginin yokluğudur. Korku, Ruh ve kendi iç benliğimizle kurduğumuz bağın kopmasına neden olur. Başarmamız gereken, içimizdeki korku ve karanlığı yenmek için sevgi ve onun ışığına dört elle sarılmaktır.
Korkuyu gerçek gibi görünen yanlış bulgunun kısaltması olarak düşünmeyi severim-şöyle ki, bizi korkutan şeye yoğunlaştığımızda yanlış bulguya ya da kanıta güç kazandırır ve onu gerçekliğe dönüştürürüz. Hep şunu göz ardı ederiz: nasıl ki açlık duygusu neden açlık çektiğimizi anlamak ile geçiştirilemeyecekse neden korktuğumuzu anlamak da korkumuzu yenmemizde bize yardımcı olmayacaktır.
Yeryüzü Bekçisi için sevgi bir takas malı değildir. Sevgi kimliğinizin özüdür ve sizden parlak bir hale (aura) olarak
yayılmaktadır: Siz sevginin kendisi olursunuz, korkusuzluğu deneyimlersiniz ve aydınlanmaya erişirsiniz. " (Dört Bilgelik)
 
OLUMLAMA NASIL YAPILIR

- Olumlama yapmak için ilk önce geçmiş düşüncelerimiz ele alınmalıdır. Bilmeliyiz ki; geçmişteki anılarımızın oluşturduğu çekirdek inançlarımızı kırmadan ileriye gitmemiz çok yavaş ve zor olacaktır. Geçmişimizde bizi üzen insanlar, kötü anılar, maddi zorluklar hep blokaj oluşturacaktır. BU YÜZDEN İLK OLARAK AFFETME OLUMLAMALARI YAPILMALIDIR. Hayatımız boyunca geçmişimizde bizi üzen ve küstüğümüz insanların hayatımızda blokaj oluşturduğunu biliyor musunuz ? Ne yaşarsanız yaşayın geçmişteki herkesi kalben affetmeniz gerekmektedir. Kabul bu çok zor olabilir. Ama 1 ay içinde Hayatınızdaki mucizelere hayret edeceksiniz

- Olumlamaların her ay 1 konu üzerinde ve aynı olumlama metni üzerinde yapılmalıdır. Çünkü bilinçli yaptığınız olumlamalar 21. gün sonunda bilinçaltınız tarafında kabul görür ve hayatınızda Gerçekleştirmek için çalışmalara başlar. Bir olumlamayı 3 gün yapıp bırakırsanız hiç bir fayda etmeyecektir. Ya da 2 farklı olumlama yaparsanız enerji kanalınızı dağıtırsınız.

- Olumlama sesli bir şekilde, yavaş tempoda, hissederek yapılmalıdır. Sabah ilk uyandığınızda ve gece yatmadan 2-3 er kere yapılan olumlamalar bilinçaltına daha fazla ulaşırlar. Kendinizle yaptığınız bu konuşmalar bir süre sonra içsel egonuzun size inandırdıklarını silecek ve yerine yenilerini koyacaktır. Bilinçaltına kodladığınız yeni söz ve düşünceler inançları yeniler ve çekim yasasını harekete geçirir.

- Olumlamaları Ses kaydı haline getirip gün içinde dinleyebilirsiniz. Yaptığınız ses kaydını uyurken, çalışırken, kitap okurken dinleyebilirsiniz. Ses rahatsız olmayacağınız seviyede normal düzeyde olabilir. Zaten dikkatiniz başka yerde olacağı için SUBLİMİNAL etkisi yapacak ve bilinç daha kolay kırılıp bilinçaltına ulaşacaktır. Sakın bilinçli olumlamaları bırakmayın. Sadece ses kaydı ve subliminal telkin dinlemek çekim yasasını dağınık çalıştıracaktır.

- Yine gün içinde belirli kalıpları tekrarlayabilirsiniz. Örneğin o ay içinde "Bolluk ve bereket" olumlaması yapmaktasınız. yaptığınız çalışmalarla beraber boş zamanlarınızda yada dışarıdayken sadece "bolluk, bereket, para" diyerek veya tekrar edilerek odaklanma sağlanabilir ve bu kesinlikle faydalıdır.

Bir süre sonra görmeye başlayacaksınız ki, çevrenizde size olumsuzluk veren kişiler gidecek, yerinde sizin düşüncelerinizi destekleyen insanlar gelecektir. Geçmişte istemeden yada isteyerek söylediğiniz olumsuz sözcükler yerini olumlu ve yapıcı sözcüklere bırakacaktır.

İnançlarınızı değiştirmek için bu 1 er aylık çalışmaları yapın. Sakın olumsuzluğa kapılmayın...
 
X