Dukan diyetine dikkat edin
yazan
rof. dr. osman müftüoğlu
Fransız beslenme uzmanı Dr. Pierre Dukan'ın geliştirdiği beslenme planı, ‘Dukan diyeti' olarak biliniyor. Bu popüler diyetin zararlı olabileceği yönünde bazı kuşkular var. Ben de bu “aşırı protein yüklü” diyetin önceki benzerleri gibi başarısız ve zararlı olabileceğini düşünen hekimlerden biriyim. Nedeni şu...
FORMÜL DİYETLER BAŞARISIZDIR
DUKAN diyeti her şeyden önce “formül diyetler”den biri. Bu nedenle uzun vadede başarısız olabileceği kesin bir beslenme planı. Bildiğiniz gibi herkesin kilo alma nedeni farklıdır. Eğer kilo almaya neden olan sağlık problemini çözmez, genetik kusuru, metabolik sorunu, hormonal problemi doğru belirleyip ona uygun bir “kişiye özel beslenme planı” üretemezseniz adı ne olursa olsun hiçbir “formül diyet”in kalıcı bir faydası olmaz.
REÇETE DİYETLER KALICI FAYDA SAĞLAMAZ
Ben popüler beslenme planlarına “reçete diyetler” diyorum. Kimin önüne koysanız, kime uygularsanız başlangıçta mutlaka kilo verdiren ama problemi çözemedikleri için, bırakıldıkları zaman verilen kiloları hızla geri aldıran beslenme planlarıdır bunlar. Tıpkı reçetenizdeki baş ağrısı ilaçları gibi: Kullanırsanız başınızın ağrısı geçer, ama kesince yeniden başlar!
KETOZA SOKAR!
Dukan diyetine üçüncü ve en önemli eleştirim ise şu: Bu diyetinin başlangıç döneminde –üreticisi bu döneme “atak veya saldırı dönemi” adını veriyor- sadece protein tüketimine izin veriliyor.
Yani yalnızca et, balık, yumurta ve yağsız süt ürünlerini hem de sınırsız miktarda yiyip içiyorsunuz. Böyle “protein bombası” bir diyetin metabolizmayı hızlandırdığı, karbonhidrat alımını sıfırladığı, yağ kazanımını minimuma indirdiği için depolanmış yağları harekete geçireceği doğru ama bu uygulamanın sizi son derece tehlikeli “ketoz” hali ile baş başa bırakacağını da bilmeniz lazım.
İştah zaten kesilir
Ketoz hali, bedenin metabolik olarak iflasa sürüklendiği bir süreçtir. Aşırı proteinli besinlerin ciddi bir kas kaybına neden olabileceğini de unutmamanız lazım. Ayrıca bu dönemde ortaya çıkan ketoz hali zaten iştahınızı da neredeyse sıfıra indiriyor. Yani artık tamamen gündemden düşen ünlü “Atkins diyeti” ile bu diyet arasında ciddi bir fark yok. Belki azıcık hafifletilmiş, kıyafet değiştirmiş bir şekli ama özü, hemen hemen aynı. Diğer taraftan bu diyeti uzun süre yapmanız ya da sık sık tekrarlamanızın da riski var.
KALP RİSKİ VAR!
Mesela koroner kalp hastalığına yakalanma riskini arttıracağı kesin. Gut hastalığını tetikleyeceği hatta akut gut krizlerine yol açacağı yüksek ihtimal.Kısacası bu diyeti hiç kimsenin özellikle de böbrek, kalp, karaciğer problemi bulunanların, elli yaşını geçenlerin, şeker hastalarının, hamilelerin uygulamalarını asla tavsiye etmem.Son bir hatırlatma daha: Artık bu tür reçete diyetlerden vazgeçmenin zamanı çoktan geldi, geçiyor. Formül veya reçete diyetler zayıflatsa bile ya hasta ediyor ya da metabolizmayı bozarak daha sonra yeniden ve de fazlasıyla kilo aldırıyor. İlle de bir reçete istiyorsanız tavsiyem şu: Yediklerinizi azaltın, fiziksel aktivitenizi çoğaltın!
Cep telefonları karsinojenik mi?
BENZETME son derece can sıkıcı ama pek de yanlış da sayılmaz! Benzetmeyi yapan ünlü ve tecrübeli bir hekim. Üstelik kanser konusunda uzman. Diyor ki; “Mikrodalga fırınlar yemeği, cep telefonları ise beyninizi pişirir!” Cep telefonlarını dikkatsiz kullanmanın sağlığımızı olumsuz yönde etkilediği, kanser oluşumunu tetikleyebildiği yönünde uzun süredir bir tereddüt hatta ciddi bir endişe var. Bu yöndeki endişelerini sık sık gündeme getiren hekimlerden biri de benim. Üç yıl kadar önce Star Tv ana haberde Sevgili Uğur Dündar'la yaptığımız bir söyleşide bu konudaki endişelerimi açık ve net bir şekilde anlattım.
Bana göre, “cep telefonları özellikle kanser riski bakımından dikkatle izlenmesi gereken yeni teknolojilerden biri, hatta birincisidir. Oluşturduğu elektromagnetik alan ve yaydığı elektromagnetik radyasyonun (EMR) özellikle beyin ve kulak ile ilgili bazı sorunlar yapabilmesi mümkün olabilir”.
Ne yapmalı?
CEP telefonu kullanmaktan vazgeçmek yerine EMR zararlarını en aza indirecek bazı önlemler almak zorundayız. Mesela daha az EMR yayan cep telefonlarını kullanabiliriz. Konuşmak yerine SMS mesajlarından yararlanabiliriz. Daha da kolayı “kulaklık”la EMR'nin beyin üzerinde tahribatını ciddi ölçüde azaltmaya çalışabiliriz. Yatarken başucumuzdan uzak tutabiliriz. Cebimizde, kalbimizin üstünde taşımayabiliriz! Benim önerim en azından on yaşından daha küçük çocuklara, özellikle de hamilelere cep telefonu kullanımında kısıtlama getirilmesidir. Mesela ilköğretim okullarında cep telefonu kullanımı pekâlâ yasaklanabilir. Aileler ve okullar eğitilebilir. Ayrıca sabit telefonlar kullanmak da faydalı olabilir.
Dünya Sağlık Örgütü endişeli
SON durum şu: Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptırdığı yeni bir çalışma cep telefonu kullanımının beyin kanseri yapabileceği yönünde bulgulara ulaşıldı. Örgüte bağlı kanser araştırma merkezinin bir yöneticisi geçen hafta düzenlenen uluslararası bir toplantıda “cep telefonunun kanser yapma riski olduğunu ve cep telefonu-kanser ilişkisinin yakından izlenmesi gerektiğini” açıkladı. Bunu da “çok sayıda kanser uzmanının ortak fikri” olarak açıkladı.