- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.557
- Konu Sahibi Yokuspokus
- #1
Merhaba hanımlar nasılsınız, ne alemdesiniz? İyisiniz umarım.
Ben de fena sayılmam ama bir tutam da baygınlıklar içindeyim sanırım.
İnsanların kalıp fikirlerinden, laflarından gına geldiği bir başka günü yaşıyorum. Bugün de hala düşünür halde olduğumu fark edince, anlatıp kafamı boşaltayım geçeyim dedim.
Vakti zamanında hayatı çok sorgulayan biriydim "Niçin böyleyiz, neden böyle davranıyoruz? Bunu söylemenin ne gereği var?" vb. ancak yaş aldıkça, yaşadıkça-gördükçe "O kadar da düşünme yav, salla, değen insan var değmeyen insan var"a bağladım pek çoğunuz gibi.
Kendimi biraz açayım ki daha iyi anlaşılsın; dışarıdan bakan biri için sülale genelinde aykırı bir tip gibi görünürüm. Hani vardır ya bir haylazlık, adrenalinli bir şey olsa, muhalefet bir fikir ortaya atılsa "Ya kesin x'in işidir - x söylemiştir onu" dediğiniz insanlar ailede, gençken bir iki uçarılığı üzerine yapışır, aileden az kopuk gibi durup yalnız takılan kuzenler, az marjinal gibi olanlar, hah, onlardan biriydim vaktinde. Çoğu konuda, bol bol günahımı almışlığı olmuştur bizimkilerin. Yani genel imajım buydu çoğunluk. (Tam da anlatamadım sanki, anladınız ama)
Neyse, şu ara düğün dernek zamanı; hazırlıklar, ziyaretler vs gün sayılıyor, bi kuzen daha dünya evine girecek.
Ben kolumda bebe, yarı uykulu hallerde (ki gece uykusu da fena şu ara dişten sanırım) kaç gündür "Nasıl gideceğim?" planı yapıyorum düğüne, cidden ya mevsimden ya adam akıllı dinlenememekten kronik bir yorgunluk halindeyim, ayaklarımı sürüyorum yürürken.
Dün, düğün evi ziyaretine gittim, gitmesem ayıp olacak biliyorum, severim de kuzeni, zorladım kendimi. Evden çıkmadan oğlana yine bir şeyler yedirme çabası vs, yarım bıraktı tabağını. Eh yemesin doymuştur, orada da yer bir şeyler dedim hazırlandım çıktım. Vardım ziyarete, zaten ev kapıdan taşacak öyle bir kalabalık. Sıkıntı da basar beni böylesi ortamlarda ama mecbur yani, girdim içeri. Oturdum oturamadım hoş beş derken zaten benim oğlan ilk 10 dk inceledi bi kalabalığı, sonra da kudurdu, keşfe çıkacak. Evin içinde basacak yer yok, kıç kıça, omuz omuza bi hallerdeyiz antrede filan gelen-giden sebebiyle. Annem de oradaydı "Hadi sen geç, bi çay iç dinlen, ben bakarım" dedi oğlandan için; suratımdan aldı sanırım, gözlerim filan morumsuydu... O kadar göz altı kapatıcısı vs sürdüm, kar etmedi.
O sıra benim kuzu "Mamaaa" diye bağırdı insanların tabağındakileri görüp. Annem de "Oy kuzum gel yedireyim ben sana mama, aç mısın sen?" dedi. Bir şey demedim yani yedirsin çocuk bu acıkmıştır, yiyesi gelmiştir vs. Ancak odadaki kadınlar sıradan bi "Aç mıydı çocuk?" sorusuna bağladılar otomatik olarak, birine cevap veriyorum, diğeri soruyor yemesi içmesi nasıl ne yediriyorsun vs vs... Çocuk bir buçuk yaşına varmak üzere, hala şu "Çocuk aç mı? İştahı nasıl?" sorularından kurtulamadım... Neyse, çok da umursamadım o an, cevapladım güzelce, bir iki espri de yaptılar kendi çaplarında, hatta biri bana göre de iyiydi güldüm :) Ancak son bir laf daha geldi ki hemen hemen şöyle bir şeydi: Sen yemek yapmayı biliyor musun? Hiç öyle bir kız gibi değildin, hadi kocan idare eder de, çocuk için vitaminli şeyler yapman lazım. Böyle anlatıyorsun da aç bu çocuk ayol mama mama diye nasıl koşuyor anneannesinin peşinde, hiç mi bir şey vermiyorsun evde?" ... Ben de gülümseyerek "Evet, hiçbir şey vermiyoruz evde, Allah'ın bir mucizesi olarak şu yaşa kadar açlıktan ölmedi ilginçtir ki, biz de şaşkınız" dedim, kadına bi kal geldi. Müsaade istedim, iyi günler diledim cümleten, geçtim diğer taraflara. Ne yapayım ama? Öyle küçümseyerek, bilip bilmeden ne biçim konuşmaktır o. :/
Sonra öbür odada bir başka uzaktan akraba-tanıdık... "Aaa Gangsta, tanıyamadım seni? Bir daha baktım öyle tanıdım" dedi. "Değişmişim baya değil mi?" dedim gülümsedim filan vs. "Ay bilmiyorum, yani" dedi bi tuhaf yüz ifadesiyle ama o negatifi alırsınız, tarif etmem cidden zor. Anlamadım da neye binaen öyle ağız eğer gibi oldu. Gülümsedim geçtim. Yav beni en son 4 sene önce görmüşsün ablacım; 60 kiloda, kahverengi küt saçlarımla belki, şimdi olmuşum 70 kilo, saçlar sarı... E say bari bunlardan birini geç "Tanıyamadım" diyorsan. 2 gram enerjimi orada emikledi yav.
Arada takılanlar zaten, hani "Ayy Gangsta senin oğlan mı bu maşallah, kız sen de evlendin çocuk yaptın ya, hiç evlenecek gibi değildin" filanlar ve niceleri "Nasılmış çocuklu hayat ahaha" "Sen çocuk bakabiliyorsan, herkes bakar" filan... Ne var olm bende, niye? Biriktirip biriktirip ne bu dökülen? Laf için laf yani hani dediğim gibi çok sallamam insanları, kolay kolay yanlış da anlamam muhabbetine söylenenleri, ama dün overdoz oldum galiba.
Bi de bi şey desem bari, kimsenin hayatına da karışmam. Birini de küçümsesem, hor görsem, ağız eğsem ya, hiçbirini yapmamışımdır öyle bir insan değilim, kim nasıl mutluysa öyle yaşar kafasındayımdır. Ama bana neden yapıldı dün, neyin vurgusuydu cidden algılayamadım. Bu kadar mı farklı, aykırı geliyordum bu insanlara diyorum, cidden anlamlandıramıyorum. Hani bana yakışmıyor mu çocuk, evli olmak? Ben beceremiyorum da rol mü yapıyorum onlara göre? İnsanlar açık mı arıyor? Ummadıkları taş baş mı yardı? Ne bu?
Daha 2 gün önce saçları rastalı, kaşı piercingli, köpeklerini gezdirirken yağmura yakalanıp bizimle birlikte aynı kafede oturunca tanıştığımız biriyle "Benim torunum da oğlunla yaşıt" deyip muhabbet ettik. Mesela ilk bakışta yadırgadım hani "Ayy dede misiniz sizz?" diye (Buraya yazınca adama da ne biçim bi soru sormuşum böyle diye kendimi sorguladım şu an ), tamam hani kalıp bir dede görünümünde olmadığından, genç de durduğundan. Ama yani ben bu kadar marjinal de kalmıyorum kendi sülalem içinde, niye ben yadırganıyorum bu kadar ve hatta yadırganmanın ötesinde sorgulanıyorum, anlamıyorum. Gücüme gitti yav kızlar :/
Birkaç akraba bilindik takılır "Anneanneye atmışsın hemen oğlanı, ooh. Kız sen çocuk büyütüyorum deme" filan. Daha önce de böyle bi şey demişlerdi "Dışarıdan bakınca öyle görünüyor demek" deyip gülüp geçmiştim, pek anlatmadığımdan kimseye herhalde çok rahatım sanıyorlar (Oysa görüyorlar da). Buralara gelip dökülüyorum işte ancak. Öyle ya, canım sıkıldı biraz. Yine de yüzümü düşürmedim, çok durmadan "Çocukla zor oluyor bu kalabalığın içinde, daha sakin kalınca yine gelirim, bi faydam da yok zaten, daha kalabalık etmeyeyim" dedim müsaade istedim kaçtım.
Dünden beri kafama takıldı durduk yere... Öylesine... Amann...
Dağınık, kopuk yazdım biraz, daha açmadım uzun kaçtı diye, artık kusura bakmayın.
Ben de fena sayılmam ama bir tutam da baygınlıklar içindeyim sanırım.
İnsanların kalıp fikirlerinden, laflarından gına geldiği bir başka günü yaşıyorum. Bugün de hala düşünür halde olduğumu fark edince, anlatıp kafamı boşaltayım geçeyim dedim.
Vakti zamanında hayatı çok sorgulayan biriydim "Niçin böyleyiz, neden böyle davranıyoruz? Bunu söylemenin ne gereği var?" vb. ancak yaş aldıkça, yaşadıkça-gördükçe "O kadar da düşünme yav, salla, değen insan var değmeyen insan var"a bağladım pek çoğunuz gibi.
Kendimi biraz açayım ki daha iyi anlaşılsın; dışarıdan bakan biri için sülale genelinde aykırı bir tip gibi görünürüm. Hani vardır ya bir haylazlık, adrenalinli bir şey olsa, muhalefet bir fikir ortaya atılsa "Ya kesin x'in işidir - x söylemiştir onu" dediğiniz insanlar ailede, gençken bir iki uçarılığı üzerine yapışır, aileden az kopuk gibi durup yalnız takılan kuzenler, az marjinal gibi olanlar, hah, onlardan biriydim vaktinde. Çoğu konuda, bol bol günahımı almışlığı olmuştur bizimkilerin. Yani genel imajım buydu çoğunluk. (Tam da anlatamadım sanki, anladınız ama)
Neyse, şu ara düğün dernek zamanı; hazırlıklar, ziyaretler vs gün sayılıyor, bi kuzen daha dünya evine girecek.
Ben kolumda bebe, yarı uykulu hallerde (ki gece uykusu da fena şu ara dişten sanırım) kaç gündür "Nasıl gideceğim?" planı yapıyorum düğüne, cidden ya mevsimden ya adam akıllı dinlenememekten kronik bir yorgunluk halindeyim, ayaklarımı sürüyorum yürürken.
Dün, düğün evi ziyaretine gittim, gitmesem ayıp olacak biliyorum, severim de kuzeni, zorladım kendimi. Evden çıkmadan oğlana yine bir şeyler yedirme çabası vs, yarım bıraktı tabağını. Eh yemesin doymuştur, orada da yer bir şeyler dedim hazırlandım çıktım. Vardım ziyarete, zaten ev kapıdan taşacak öyle bir kalabalık. Sıkıntı da basar beni böylesi ortamlarda ama mecbur yani, girdim içeri. Oturdum oturamadım hoş beş derken zaten benim oğlan ilk 10 dk inceledi bi kalabalığı, sonra da kudurdu, keşfe çıkacak. Evin içinde basacak yer yok, kıç kıça, omuz omuza bi hallerdeyiz antrede filan gelen-giden sebebiyle. Annem de oradaydı "Hadi sen geç, bi çay iç dinlen, ben bakarım" dedi oğlandan için; suratımdan aldı sanırım, gözlerim filan morumsuydu... O kadar göz altı kapatıcısı vs sürdüm, kar etmedi.
O sıra benim kuzu "Mamaaa" diye bağırdı insanların tabağındakileri görüp. Annem de "Oy kuzum gel yedireyim ben sana mama, aç mısın sen?" dedi. Bir şey demedim yani yedirsin çocuk bu acıkmıştır, yiyesi gelmiştir vs. Ancak odadaki kadınlar sıradan bi "Aç mıydı çocuk?" sorusuna bağladılar otomatik olarak, birine cevap veriyorum, diğeri soruyor yemesi içmesi nasıl ne yediriyorsun vs vs... Çocuk bir buçuk yaşına varmak üzere, hala şu "Çocuk aç mı? İştahı nasıl?" sorularından kurtulamadım... Neyse, çok da umursamadım o an, cevapladım güzelce, bir iki espri de yaptılar kendi çaplarında, hatta biri bana göre de iyiydi güldüm :) Ancak son bir laf daha geldi ki hemen hemen şöyle bir şeydi: Sen yemek yapmayı biliyor musun? Hiç öyle bir kız gibi değildin, hadi kocan idare eder de, çocuk için vitaminli şeyler yapman lazım. Böyle anlatıyorsun da aç bu çocuk ayol mama mama diye nasıl koşuyor anneannesinin peşinde, hiç mi bir şey vermiyorsun evde?" ... Ben de gülümseyerek "Evet, hiçbir şey vermiyoruz evde, Allah'ın bir mucizesi olarak şu yaşa kadar açlıktan ölmedi ilginçtir ki, biz de şaşkınız" dedim, kadına bi kal geldi. Müsaade istedim, iyi günler diledim cümleten, geçtim diğer taraflara. Ne yapayım ama? Öyle küçümseyerek, bilip bilmeden ne biçim konuşmaktır o. :/
Sonra öbür odada bir başka uzaktan akraba-tanıdık... "Aaa Gangsta, tanıyamadım seni? Bir daha baktım öyle tanıdım" dedi. "Değişmişim baya değil mi?" dedim gülümsedim filan vs. "Ay bilmiyorum, yani" dedi bi tuhaf yüz ifadesiyle ama o negatifi alırsınız, tarif etmem cidden zor. Anlamadım da neye binaen öyle ağız eğer gibi oldu. Gülümsedim geçtim. Yav beni en son 4 sene önce görmüşsün ablacım; 60 kiloda, kahverengi küt saçlarımla belki, şimdi olmuşum 70 kilo, saçlar sarı... E say bari bunlardan birini geç "Tanıyamadım" diyorsan. 2 gram enerjimi orada emikledi yav.
Arada takılanlar zaten, hani "Ayy Gangsta senin oğlan mı bu maşallah, kız sen de evlendin çocuk yaptın ya, hiç evlenecek gibi değildin" filanlar ve niceleri "Nasılmış çocuklu hayat ahaha" "Sen çocuk bakabiliyorsan, herkes bakar" filan... Ne var olm bende, niye? Biriktirip biriktirip ne bu dökülen? Laf için laf yani hani dediğim gibi çok sallamam insanları, kolay kolay yanlış da anlamam muhabbetine söylenenleri, ama dün overdoz oldum galiba.
Bi de bi şey desem bari, kimsenin hayatına da karışmam. Birini de küçümsesem, hor görsem, ağız eğsem ya, hiçbirini yapmamışımdır öyle bir insan değilim, kim nasıl mutluysa öyle yaşar kafasındayımdır. Ama bana neden yapıldı dün, neyin vurgusuydu cidden algılayamadım. Bu kadar mı farklı, aykırı geliyordum bu insanlara diyorum, cidden anlamlandıramıyorum. Hani bana yakışmıyor mu çocuk, evli olmak? Ben beceremiyorum da rol mü yapıyorum onlara göre? İnsanlar açık mı arıyor? Ummadıkları taş baş mı yardı? Ne bu?
Daha 2 gün önce saçları rastalı, kaşı piercingli, köpeklerini gezdirirken yağmura yakalanıp bizimle birlikte aynı kafede oturunca tanıştığımız biriyle "Benim torunum da oğlunla yaşıt" deyip muhabbet ettik. Mesela ilk bakışta yadırgadım hani "Ayy dede misiniz sizz?" diye (Buraya yazınca adama da ne biçim bi soru sormuşum böyle diye kendimi sorguladım şu an ), tamam hani kalıp bir dede görünümünde olmadığından, genç de durduğundan. Ama yani ben bu kadar marjinal de kalmıyorum kendi sülalem içinde, niye ben yadırganıyorum bu kadar ve hatta yadırganmanın ötesinde sorgulanıyorum, anlamıyorum. Gücüme gitti yav kızlar :/
Birkaç akraba bilindik takılır "Anneanneye atmışsın hemen oğlanı, ooh. Kız sen çocuk büyütüyorum deme" filan. Daha önce de böyle bi şey demişlerdi "Dışarıdan bakınca öyle görünüyor demek" deyip gülüp geçmiştim, pek anlatmadığımdan kimseye herhalde çok rahatım sanıyorlar (Oysa görüyorlar da). Buralara gelip dökülüyorum işte ancak. Öyle ya, canım sıkıldı biraz. Yine de yüzümü düşürmedim, çok durmadan "Çocukla zor oluyor bu kalabalığın içinde, daha sakin kalınca yine gelirim, bi faydam da yok zaten, daha kalabalık etmeyeyim" dedim müsaade istedim kaçtım.
Dünden beri kafama takıldı durduk yere... Öylesine... Amann...
Dağınık, kopuk yazdım biraz, daha açmadım uzun kaçtı diye, artık kusura bakmayın.