- 12 Temmuz 2006
- 2.066
- 67
- 683
Çocuklarda Cinsel Eğitim.
Cinsel Egitim: Ne zaman ve nasil?
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Anne babalarin çocuk egitiminde en çok zorlandigi konularin basinda cinsiyet egitimi geliyor. Bunun iki sebebi var. Birincisi, konuya yetiskin gözüyle yaklasma. Ikincisi, cinsiyet egitimini üreme bilgisinden ibaret zannetme. Bu iki hatali yaklasim, anne babalarin isini zorlastiriyor.
Aslinda, cinsiyet egitimi zannedildigi kadar zor bir mesele degildir. Birinci hatali yaklasimi bir hadis-i serifle çözecegiz. Peygamberimiz(a.s.m.) "Çocugu olan onunla çocuklassin" buyuruyor. Burada ‘çocuklasmak’tan kastedilen olaylara çocuk gözüyle yaklasmak, yani psikolojideki ifadesiyle empati yapmaktir. Esasinda insanlari anlamanin yolu da empatiden geçer. Bir insan bizimle konusurken veya tartisirken onu anlamanin en kolay yolu kendimizi o insanin yerine koymaktir.
Çocugun yedi yasina kadar yaratilisa, üremeye, cinsiyet farkliliklarina ve doguma ait sorulari cinsel tecessüsten uzak, tamamen ögrenmeye yönelik, masum sorulardir. Çocuk nazarinda "Ben dünyaya nasil geldim?" sorusu ile "Bu uçak havada nasil duruyor, neden yere düsmüyor?" sorusu arasinda fark yoktur.
Yukarida ifade ettigimiz gibi, cinsiyet egitimi üreme bilgisinden ibaret degildir. Üreme bilgisi, cinsiyet egitiminin sadece bir alt basligidir. Oysa toplumumuzda cinsiyet egitimi cinsel iliski ve üreme bilgisinden ibaret zannedildigi için, gençlere ancak evlilik hayatina adim attigi güne gelindiginde cinsiyet bilgisinin verilmesi gerektigi düsünülür. Ki, o vakit geldiginde bu bilginin verilis biçiminin çirkinligi, kabaligi, uygunsuzlugu da cabasi! Oysa, vaktiyle sordugu sorulara ölçülü ve makûl bir cevap verilmemis çocuklar ve gençler, meraklarini baska kanallardan cevap arayarak gidermeye çalisirlar. Sonuç, sorusuna ilgili yasta aklinin alabilecegi, ruh sagligini da bozmayacak sekilde cevap verilse rahatlayacak olan çocugun, arkadas çevresinin veyahut uygunsuz yayinlarin eline düsüp yalan-yanlis bir sürü sey duymasi ve bunun çocuklari gerek bedenen, gerek mânen deformasyona ugratmasidir.
Ögrencilerin ekseriyetini dindar aile çocuklarinin olusturdugu bir kolejde görev yaptigim yillarda tuvalet duvarlarinda ve kapilarinda öyle çirkin yazilara ve küfürlere rastliyordum ki, sasirmamak elde degildi. Bunun bir tek açiklamasi vardi: Bu çocuklara aileleri tarafindan yeterli ve saglikli bir cinsiyet egitimi verilmiyordu! Bir meseleyi görmezden gelerek veya yok sayarak sorumluluktan kurtulamazsiniz. Eger bu mesele ruh sagligiyla yakindan ilgiliyse ve bazi çevrelerce istismar edilip gençler kolayca tuzaga düsürülüyorsa—ki öyledir—anne baba ve egitimci olarak sorumlulugumuz daha da agirlasiyor demektir.
Cinsiyet Egitimi Dogumdan Itibaren Baslar
Konferanslarimda, katildigim radyo ve televizyon programlarinda ana-babalarin siklikla sordugu soru su: Çocuklarimiza ne zaman cinsiyet egitimi vermeye baslamaliyiz? Cevabim: Dogumdan itibaren. Bu cevap soru sahiplerini sasirtiyor elbette. Evet, tekrar ediyorum, cinsiyet egitimi dogumdan itibaren baslar.
Bir annenin yeni dogan bebegin altini temizlerken hosnutsuzluk göstermesi, yüzünü eksitmesi daha ilk günden itibaren çocuga cinsel bölgenin tiksindirici birsey oldugunu telkin etmektedir. Bebek, vücudunu tanimak için ayaklarina, basina, kulaklarina dokundugu gibi; cinsel organina da dokunur. Bunun tuhaf hiçbir yani yoktur. Eger bebek cinsel organina dokundugu sirada anne bebegin eline vurur veya elini tutup zorla cinsel bölgeden uzaklastirirsa, yine olumsuz kanaatler edinmesine sebep olacaktir. Çok kere çocuklarin cinsel organlariyla oynadigini gören anne ve babalarin sert tepki gösterdigini, "Çek elini oradan, ne kadar ayip!" dedigini görmüssünüzdür. Bu, çocugun hak etmedigi bir ayiplamadir. Anne baba, bu davranisi yasaklama yerine, sebepleri üzerinde durmalidir. Çocuk neden elini cinsel organina götürür? Temizlik ihmalinden dolayi çocugun cinsel organi mantar kapmis olabilir. Bu da kasintiya sebep olacagindan, çocuk farkinda olmadan elini cinsel organina götürür. Yine çocuklar oyuna daldigi zaman tuvalet ihtiyaçlarini unuturlar. Çünkü oyun çocugun en ciddi isidir. O ciddi isi birakip tuvalete gitmezler, ellerini cinsel organlarina bastirarak tuvalet ihtiyaçlarini ertelemeye çalisirlar.
Anneler, cinsiyet egitiminde en büyük yanlisligi çocuga tuvalet aliskanligi kazandirmaya çalisirken yaparlar. Çocugun altini temizlemekten ve bez degistirmekten kurtulmak için baski uygularlar. Bu baskiya uymayan çocugu ayiplayarak, tehdit ederek, korkutarak veya ceza vererek amaçlarina ulasmaya çalisirlar. Basvurduklari bu araçlar fitrata ve çocuk onuruna aykiri oldugu için isleri daha da zorlasir. Normal olarak bir çocuk, fiziksel ve sinirsel gelisimine paralel olarak, tuvalet kontrolünü gündüzleri 2-3 yaslarinda, geceleri 4-5 yaslarinda kazanabilir. Bundan önce yapilacak zorlamalar çocugu güç durumda birakir. "Yine mi altina kaçirdin, pis çocuk! Bir daha çisini haber vermez, altina kaçirirsan pipini yakarim!" gibi suçlayici, küçük düsürücü sözler çocugun cinsel ve bosaltim organlarindan nefret etmesine, asagilik duygusuna kapilmasina, vücudundan utanmasina sebep olacaktir. Bu da, ilerleyen yaslarda degisik cinsel sapmalara zemin hazirlayabilir.
Cinsiyet Egitimi Sirasinda Yapilan Yanlislar
Sevginin açamayacagi kapi yoktur. Sevgi, egitimin sihirli anahtaridir. Allah, en vahsi hayvanlarda bile, bebek ana rahmine düstügü andan itibaren hormonlar eliyle anneye sevgi ve sefkat depolar. Bebegini sevmeyen bir anne düsünemiyorum. Ancak bazi anneler egitim eksikligi, ailevî problemler ve geçim sikintisi yüzünden bebeklerine sevgilerini ifade edemezler. Bir çocuk sevildiginden ve kendisine deger verildiginden emin degil ise, emin oluncaya kadar koydugunuz kurallari çignemeye ve sizinle çatismaya devam edecektir.
Çocugun cinsiyet egitiminde anne babalarin birbirlerine karsi davranislari da çok önemlidir. Evlenme yasina geldigi halde bir türlü evlenmeye razi edilemeyen genç bir kizimizla yaptigimiz görüsmede, kocasi tarafindan devamli horlanan, küfür ve dayaga muhatap olan bir anne modelinin genç kizda evlilige karsi olumsuz duygular kazandirdigini ortaya çikarmistik.
Çocugunuzu Yataginiza Almayin
Anne-babalarin çocugu yataklarina almalari ve bunu aliskanlik haline getirmeleri kesinlikle yanlis bir davranistir. Anne baba ile ayni yatagi paylasmaya alisan bebeklerde bagimlilik duygusu devam etmekte ve kisilik gelisimleri gecikmektedir. Olayin bir de cinsel mahremiyet boyutu var. Çocuk her zaman uykuda olmayabilir. Gözü kapalidir, ama uyumuyordur. Uyumayan çocuk anne-babanin mahrem konusmalarina ve iliskilerine kulak misafiri olabilir. Yahut âniden uyanabilir. Her iki halde de cinsel mahremiyet zedelenmekte, çocugun cinsel iliski hakkinda yanlis kanaatler edinmesine ve çocugun ruh sagliginin bozulmasina sebep olunmaktadir.
Anne babalara bebegi yataklarina almamalarini ve dört yasindan sonra da odasini ayirmalarini tavsiye ediyoruz. Ayni odayi paylasan çocuklariniz varsa, ön ergenlige ulasan (13-14 yasina gelen) çocugun odasini da ayirmalisiniz. Kisilik gelisiminde mahremiyetin önemi büyüktür. Sizin odaniz nasil mahrem ise, gencin odasi da mahremdir. Kapiyi vurmadan odasina girmemeli; çantasini, çekmecelerini, ceplerini, cüzdanini, hatira defterini karistirmamalisiniz.
Çocugun Sorularina Cevap Vermek Zor Degildir
Cinsiyet egitiminin güçlüklerinden biri de anne-babalarin çocuklarin sorularina nasil cevap vereceklerini bilememeleri. Bunun da sebebi, olaya yetiskin gözüyle bakmalari. Çocuk uzun açiklamalardan ve detaylardan hoslanmaz. Siz, bir soruyu bilimsel olarak detaylariyla anlatmaya basladiginiz an, çocuk sikilip baska seyle mesgul olmaya baslayacak, belki sorusunu bile unutacaktir. Cevaplariniz çocugun seviyesine göre, kisa ve anlasilir olmalidir.
Çocugunuz cinsellige ait bir soru sordugunda telasa kapilmanin, kizarip bozarmanin veya konuyu degistirip onu atlatmaya çalismanin bir yarari yoktur. Böyle yaptiginiz takdirde çocuk cinsellige ait konularda size soru sormayacak, bu ihtiyacini baska kanallardan gidermeye çalisacaktir.
Çocuklar bazen oyun oynarken odanin kapisini kapatir, yaptiklarinin görülmesini ve konustuklarinin duyulmasini istemezler. Kapiyi kapattiklari zaman, ihtimal, anne-baba oyunu oynamakta, veya gördükleri-duyduklari seyleri anlatmaktadirlar. Böyle bir durumla karsilasirsaniz, telasa kapilip odalarina girmeyin. Bu davranisinizla onlara güvenmediginizi göstermis olursunuz. Eger çocugunuza saglikli ve dogru bir egitim veriyorsaniz korkmaniza gerek yoktur.
Çocugun cinsellige ait sorularina cevap vermenin zor olmadigini söylemistik. Burada esas olan, çocugun sorularina cevap verirken takinacaginiz tavirdir. Eger cevap verirken yumusak bir ses tonu kullanir, rahat hareket ederseniz, çocuk da kendisini rahat hissedecektir. Bunu bir örnekle açikliga kavusturalim. Diyelim ki, çocugum bana "Baba ben nereden geldim?" seklinde bir soru sordu. Cevabim asagi yukari söyle olurdu: "Bir çocugun olabilmesi için anneye ve babaya ihtiyaç var. Annesiz babasiz çocuk olmaz. Anne ve baba çocuk sahibi olmak istedikleri zaman birlikte dua ederler. ‘Allah’im bize bir bebek ver!’ derler. Allah da onlarin duasini kabul ederse, annenin karnina minicik bir bebek koyar. Bebek burada büyümeye baslar ve annesinin sütünü emecek kadar büyüdügü zaman kimildayarak anneye haber verir. Baba anneyi hastaneye götürür. Orada doktorun ve ebenin yardimiyla anne bebegini dogurur." Eger hastanenin, doktorun ve ebenin görevini merak ederse kisaca açiklarim. Yine, "Bebek nereden çikar?" seklinde bir soru sorarsa, Allah’in anneleri buna göre yarattigini, dogum sirasinda Allah’in annelerin karnina bir genislik verdigini, bebegin bu sekilde dogdugunu söylemekte bir mahzur yoktur. Anlattigimiz seyler basit ve dogru bilgiler olmalidir.
Çocuklar erkege ve kadina ait cinsiyet farkliliklarini da merak ederler. Bir kiz çocugu, erkek kardesinde olan seyin kendisinde niye olmadigini sorabilir. Bunun bir eksiklik oldugunu veya Allah tarafindan cezalandirildigini düsünebilir. Böyle bir soru ile karsilasirsak, anne ve baba rollerine gönderme yaparak açiklamayi kolaylastirabiliriz. Eger daha önce yukaridaki soruyu cevaplamis isek isimiz daha da basitlesir. "Kardesinde olan sey sende yok; çünkü Allah kiz çocuklarini büyüyünce anne olabilmesi için erkek çocuklardan farkli sekilde yaratir" cevabi yeterlidir. Bebegine süt emziren bir kadini, meselâ kendi annesini gördügünde soracagi muhtemel sorulara da, yine annelik rolünü açiklayarak cevap verebiliriz: "Annelerin gögüsleri babalarinkinden farklidir. Allah bebeklerin beslenmesi için anneleri öyle yaratmistir. Çünkü bebekler daha küçük olduklari için yemek yiyemezler, annelerinin sütünü emerek büyürler" seklindeki bir cevap çocuk için pekâlâ ikna edici olacaktir.
Saglikli Bir Gençligin Temeli Çocuklukta Atilir
Çevrenin, medyanin, arkadas gruplarinin cinsel kimlik üzerindeki etkisi inkâr edilemez. Çocuklugunda anne-baba ile saglikli bir iletisim kuramayan gençler, kolayca çevrenin ve arkadas grubunun etkisinde kalirlar. Gençlik ve moda dergileri, televizyon, sinema ve internet, elbirligiyle çocugunuzu sizden koparirlar. Bizi arayarak, "Çocugum kötü arkadaslarin kurbani oldu, geceleri eve geç geliyor, bizi dinlemiyor, herseye kiziyor, bizi geri kafali ve baskici buluyor" diye yakinan anne-babalarin sayisi az degildir. Iyi bir egitim almis, sevilen ve kendisine deger verilen aile çocuklari kolay kolay kötü arkadas seçmezler. Çünkü aileden aldiklari egitim onlara güçlü bir güven duygusu kazandirmistir. Arkadasi tarafindan ailesinden aldigi terbiyeye uymayan bir teklifle karsilastigi zaman ‘hayir’ demesini bilecek, israri halinde onunla iliskilerini kesecektir.
Hata yapmayan insan yoktur. Öyleyse, hata yapmayan çocuk da olmayacaktir. Çocuklariniz hata yapacak, ona ögrettiklerinizi deneme-yanilma yoluyla pekistirecek veya yeni birsey ögrenecektir. Meselâ, anne babanin odasina kapiyi vurmadan ve "Gir!" sesi duymadan girilmeyecegini ögreteceksiniz; ancak ola ki çocugunuz dalginlik eseri odaniza kapiyi vurmadan girebilir. Diyelim ki siz de o sirada çamasir degistiriyorsunuz. Çocuga bagirip çagirmadan mahrem yerlerinizi örtün ve sakin bir sesle Rabbimizin kapali odalara kapiyi çalarak vurmamizi istedigini, buna uygun davrandigimizda Allah’in bizi daha da çok sevecegini hatirlatin.
Bilhassa ergenlik çagindaki çocuklarinizla çatismak istemiyorsaniz, onlara güvendiginizi, deger verdiginizi ve bütün huylarina ragmen onlari sevdiginizi söz ve davranislarinizla göstermelisiniz. "Biz senin yasinda iken..." diye baslayan nasihatler kadar genci sikan birsey yoktur. Gençlerle konustugum ve anne babalari hakkinda en çok neden sikayetçi olduklarini sordugum zaman, aldigim cevaplarin basinda, "Annem babam bana güvenmiyor" gelmektedir. Diger sikayetlerini de söyle siraliyorlar: "Bana hep çocuk gözüyle bakiyorlar, büyüdügümü kabul etmiyorlar, arkadaslarimi begenmiyorlar, görüslerime deger vermiyorlar, herseyime karisiyorlar, kendilerinin de yanilacaklarini ve yanlis yapacaklarini kabul etmiyorlar, beni sevmiyorlar."
Çocuklarinizi duygusal olarak kendinizden uzaklastirmak istemiyorsaniz onlara karsi hosgörülü, yumusak, sabirli ve sevecen olmalisiniz. Onlara zaman ayirmali, onlari dinlemeli, her sikintilarinda arkalarinda oldugunuzu hissettirmelisiniz. Sevabiyla günahiyla, dogrusuyla yanlisiyla onlar sizin çocuklariniz.
Cinsel Egitim: Ne zaman ve nasil?
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Anne babalarin çocuk egitiminde en çok zorlandigi konularin basinda cinsiyet egitimi geliyor. Bunun iki sebebi var. Birincisi, konuya yetiskin gözüyle yaklasma. Ikincisi, cinsiyet egitimini üreme bilgisinden ibaret zannetme. Bu iki hatali yaklasim, anne babalarin isini zorlastiriyor.
Aslinda, cinsiyet egitimi zannedildigi kadar zor bir mesele degildir. Birinci hatali yaklasimi bir hadis-i serifle çözecegiz. Peygamberimiz(a.s.m.) "Çocugu olan onunla çocuklassin" buyuruyor. Burada ‘çocuklasmak’tan kastedilen olaylara çocuk gözüyle yaklasmak, yani psikolojideki ifadesiyle empati yapmaktir. Esasinda insanlari anlamanin yolu da empatiden geçer. Bir insan bizimle konusurken veya tartisirken onu anlamanin en kolay yolu kendimizi o insanin yerine koymaktir.
Çocugun yedi yasina kadar yaratilisa, üremeye, cinsiyet farkliliklarina ve doguma ait sorulari cinsel tecessüsten uzak, tamamen ögrenmeye yönelik, masum sorulardir. Çocuk nazarinda "Ben dünyaya nasil geldim?" sorusu ile "Bu uçak havada nasil duruyor, neden yere düsmüyor?" sorusu arasinda fark yoktur.
Yukarida ifade ettigimiz gibi, cinsiyet egitimi üreme bilgisinden ibaret degildir. Üreme bilgisi, cinsiyet egitiminin sadece bir alt basligidir. Oysa toplumumuzda cinsiyet egitimi cinsel iliski ve üreme bilgisinden ibaret zannedildigi için, gençlere ancak evlilik hayatina adim attigi güne gelindiginde cinsiyet bilgisinin verilmesi gerektigi düsünülür. Ki, o vakit geldiginde bu bilginin verilis biçiminin çirkinligi, kabaligi, uygunsuzlugu da cabasi! Oysa, vaktiyle sordugu sorulara ölçülü ve makûl bir cevap verilmemis çocuklar ve gençler, meraklarini baska kanallardan cevap arayarak gidermeye çalisirlar. Sonuç, sorusuna ilgili yasta aklinin alabilecegi, ruh sagligini da bozmayacak sekilde cevap verilse rahatlayacak olan çocugun, arkadas çevresinin veyahut uygunsuz yayinlarin eline düsüp yalan-yanlis bir sürü sey duymasi ve bunun çocuklari gerek bedenen, gerek mânen deformasyona ugratmasidir.
Ögrencilerin ekseriyetini dindar aile çocuklarinin olusturdugu bir kolejde görev yaptigim yillarda tuvalet duvarlarinda ve kapilarinda öyle çirkin yazilara ve küfürlere rastliyordum ki, sasirmamak elde degildi. Bunun bir tek açiklamasi vardi: Bu çocuklara aileleri tarafindan yeterli ve saglikli bir cinsiyet egitimi verilmiyordu! Bir meseleyi görmezden gelerek veya yok sayarak sorumluluktan kurtulamazsiniz. Eger bu mesele ruh sagligiyla yakindan ilgiliyse ve bazi çevrelerce istismar edilip gençler kolayca tuzaga düsürülüyorsa—ki öyledir—anne baba ve egitimci olarak sorumlulugumuz daha da agirlasiyor demektir.
Cinsiyet Egitimi Dogumdan Itibaren Baslar
Konferanslarimda, katildigim radyo ve televizyon programlarinda ana-babalarin siklikla sordugu soru su: Çocuklarimiza ne zaman cinsiyet egitimi vermeye baslamaliyiz? Cevabim: Dogumdan itibaren. Bu cevap soru sahiplerini sasirtiyor elbette. Evet, tekrar ediyorum, cinsiyet egitimi dogumdan itibaren baslar.
Bir annenin yeni dogan bebegin altini temizlerken hosnutsuzluk göstermesi, yüzünü eksitmesi daha ilk günden itibaren çocuga cinsel bölgenin tiksindirici birsey oldugunu telkin etmektedir. Bebek, vücudunu tanimak için ayaklarina, basina, kulaklarina dokundugu gibi; cinsel organina da dokunur. Bunun tuhaf hiçbir yani yoktur. Eger bebek cinsel organina dokundugu sirada anne bebegin eline vurur veya elini tutup zorla cinsel bölgeden uzaklastirirsa, yine olumsuz kanaatler edinmesine sebep olacaktir. Çok kere çocuklarin cinsel organlariyla oynadigini gören anne ve babalarin sert tepki gösterdigini, "Çek elini oradan, ne kadar ayip!" dedigini görmüssünüzdür. Bu, çocugun hak etmedigi bir ayiplamadir. Anne baba, bu davranisi yasaklama yerine, sebepleri üzerinde durmalidir. Çocuk neden elini cinsel organina götürür? Temizlik ihmalinden dolayi çocugun cinsel organi mantar kapmis olabilir. Bu da kasintiya sebep olacagindan, çocuk farkinda olmadan elini cinsel organina götürür. Yine çocuklar oyuna daldigi zaman tuvalet ihtiyaçlarini unuturlar. Çünkü oyun çocugun en ciddi isidir. O ciddi isi birakip tuvalete gitmezler, ellerini cinsel organlarina bastirarak tuvalet ihtiyaçlarini ertelemeye çalisirlar.
Anneler, cinsiyet egitiminde en büyük yanlisligi çocuga tuvalet aliskanligi kazandirmaya çalisirken yaparlar. Çocugun altini temizlemekten ve bez degistirmekten kurtulmak için baski uygularlar. Bu baskiya uymayan çocugu ayiplayarak, tehdit ederek, korkutarak veya ceza vererek amaçlarina ulasmaya çalisirlar. Basvurduklari bu araçlar fitrata ve çocuk onuruna aykiri oldugu için isleri daha da zorlasir. Normal olarak bir çocuk, fiziksel ve sinirsel gelisimine paralel olarak, tuvalet kontrolünü gündüzleri 2-3 yaslarinda, geceleri 4-5 yaslarinda kazanabilir. Bundan önce yapilacak zorlamalar çocugu güç durumda birakir. "Yine mi altina kaçirdin, pis çocuk! Bir daha çisini haber vermez, altina kaçirirsan pipini yakarim!" gibi suçlayici, küçük düsürücü sözler çocugun cinsel ve bosaltim organlarindan nefret etmesine, asagilik duygusuna kapilmasina, vücudundan utanmasina sebep olacaktir. Bu da, ilerleyen yaslarda degisik cinsel sapmalara zemin hazirlayabilir.
Cinsiyet Egitimi Sirasinda Yapilan Yanlislar
Sevginin açamayacagi kapi yoktur. Sevgi, egitimin sihirli anahtaridir. Allah, en vahsi hayvanlarda bile, bebek ana rahmine düstügü andan itibaren hormonlar eliyle anneye sevgi ve sefkat depolar. Bebegini sevmeyen bir anne düsünemiyorum. Ancak bazi anneler egitim eksikligi, ailevî problemler ve geçim sikintisi yüzünden bebeklerine sevgilerini ifade edemezler. Bir çocuk sevildiginden ve kendisine deger verildiginden emin degil ise, emin oluncaya kadar koydugunuz kurallari çignemeye ve sizinle çatismaya devam edecektir.
Çocugun cinsiyet egitiminde anne babalarin birbirlerine karsi davranislari da çok önemlidir. Evlenme yasina geldigi halde bir türlü evlenmeye razi edilemeyen genç bir kizimizla yaptigimiz görüsmede, kocasi tarafindan devamli horlanan, küfür ve dayaga muhatap olan bir anne modelinin genç kizda evlilige karsi olumsuz duygular kazandirdigini ortaya çikarmistik.
Çocugunuzu Yataginiza Almayin
Anne-babalarin çocugu yataklarina almalari ve bunu aliskanlik haline getirmeleri kesinlikle yanlis bir davranistir. Anne baba ile ayni yatagi paylasmaya alisan bebeklerde bagimlilik duygusu devam etmekte ve kisilik gelisimleri gecikmektedir. Olayin bir de cinsel mahremiyet boyutu var. Çocuk her zaman uykuda olmayabilir. Gözü kapalidir, ama uyumuyordur. Uyumayan çocuk anne-babanin mahrem konusmalarina ve iliskilerine kulak misafiri olabilir. Yahut âniden uyanabilir. Her iki halde de cinsel mahremiyet zedelenmekte, çocugun cinsel iliski hakkinda yanlis kanaatler edinmesine ve çocugun ruh sagliginin bozulmasina sebep olunmaktadir.
Anne babalara bebegi yataklarina almamalarini ve dört yasindan sonra da odasini ayirmalarini tavsiye ediyoruz. Ayni odayi paylasan çocuklariniz varsa, ön ergenlige ulasan (13-14 yasina gelen) çocugun odasini da ayirmalisiniz. Kisilik gelisiminde mahremiyetin önemi büyüktür. Sizin odaniz nasil mahrem ise, gencin odasi da mahremdir. Kapiyi vurmadan odasina girmemeli; çantasini, çekmecelerini, ceplerini, cüzdanini, hatira defterini karistirmamalisiniz.
Çocugun Sorularina Cevap Vermek Zor Degildir
Cinsiyet egitiminin güçlüklerinden biri de anne-babalarin çocuklarin sorularina nasil cevap vereceklerini bilememeleri. Bunun da sebebi, olaya yetiskin gözüyle bakmalari. Çocuk uzun açiklamalardan ve detaylardan hoslanmaz. Siz, bir soruyu bilimsel olarak detaylariyla anlatmaya basladiginiz an, çocuk sikilip baska seyle mesgul olmaya baslayacak, belki sorusunu bile unutacaktir. Cevaplariniz çocugun seviyesine göre, kisa ve anlasilir olmalidir.
Çocugunuz cinsellige ait bir soru sordugunda telasa kapilmanin, kizarip bozarmanin veya konuyu degistirip onu atlatmaya çalismanin bir yarari yoktur. Böyle yaptiginiz takdirde çocuk cinsellige ait konularda size soru sormayacak, bu ihtiyacini baska kanallardan gidermeye çalisacaktir.
Çocuklar bazen oyun oynarken odanin kapisini kapatir, yaptiklarinin görülmesini ve konustuklarinin duyulmasini istemezler. Kapiyi kapattiklari zaman, ihtimal, anne-baba oyunu oynamakta, veya gördükleri-duyduklari seyleri anlatmaktadirlar. Böyle bir durumla karsilasirsaniz, telasa kapilip odalarina girmeyin. Bu davranisinizla onlara güvenmediginizi göstermis olursunuz. Eger çocugunuza saglikli ve dogru bir egitim veriyorsaniz korkmaniza gerek yoktur.
Çocugun cinsellige ait sorularina cevap vermenin zor olmadigini söylemistik. Burada esas olan, çocugun sorularina cevap verirken takinacaginiz tavirdir. Eger cevap verirken yumusak bir ses tonu kullanir, rahat hareket ederseniz, çocuk da kendisini rahat hissedecektir. Bunu bir örnekle açikliga kavusturalim. Diyelim ki, çocugum bana "Baba ben nereden geldim?" seklinde bir soru sordu. Cevabim asagi yukari söyle olurdu: "Bir çocugun olabilmesi için anneye ve babaya ihtiyaç var. Annesiz babasiz çocuk olmaz. Anne ve baba çocuk sahibi olmak istedikleri zaman birlikte dua ederler. ‘Allah’im bize bir bebek ver!’ derler. Allah da onlarin duasini kabul ederse, annenin karnina minicik bir bebek koyar. Bebek burada büyümeye baslar ve annesinin sütünü emecek kadar büyüdügü zaman kimildayarak anneye haber verir. Baba anneyi hastaneye götürür. Orada doktorun ve ebenin yardimiyla anne bebegini dogurur." Eger hastanenin, doktorun ve ebenin görevini merak ederse kisaca açiklarim. Yine, "Bebek nereden çikar?" seklinde bir soru sorarsa, Allah’in anneleri buna göre yarattigini, dogum sirasinda Allah’in annelerin karnina bir genislik verdigini, bebegin bu sekilde dogdugunu söylemekte bir mahzur yoktur. Anlattigimiz seyler basit ve dogru bilgiler olmalidir.
Çocuklar erkege ve kadina ait cinsiyet farkliliklarini da merak ederler. Bir kiz çocugu, erkek kardesinde olan seyin kendisinde niye olmadigini sorabilir. Bunun bir eksiklik oldugunu veya Allah tarafindan cezalandirildigini düsünebilir. Böyle bir soru ile karsilasirsak, anne ve baba rollerine gönderme yaparak açiklamayi kolaylastirabiliriz. Eger daha önce yukaridaki soruyu cevaplamis isek isimiz daha da basitlesir. "Kardesinde olan sey sende yok; çünkü Allah kiz çocuklarini büyüyünce anne olabilmesi için erkek çocuklardan farkli sekilde yaratir" cevabi yeterlidir. Bebegine süt emziren bir kadini, meselâ kendi annesini gördügünde soracagi muhtemel sorulara da, yine annelik rolünü açiklayarak cevap verebiliriz: "Annelerin gögüsleri babalarinkinden farklidir. Allah bebeklerin beslenmesi için anneleri öyle yaratmistir. Çünkü bebekler daha küçük olduklari için yemek yiyemezler, annelerinin sütünü emerek büyürler" seklindeki bir cevap çocuk için pekâlâ ikna edici olacaktir.
Saglikli Bir Gençligin Temeli Çocuklukta Atilir
Çevrenin, medyanin, arkadas gruplarinin cinsel kimlik üzerindeki etkisi inkâr edilemez. Çocuklugunda anne-baba ile saglikli bir iletisim kuramayan gençler, kolayca çevrenin ve arkadas grubunun etkisinde kalirlar. Gençlik ve moda dergileri, televizyon, sinema ve internet, elbirligiyle çocugunuzu sizden koparirlar. Bizi arayarak, "Çocugum kötü arkadaslarin kurbani oldu, geceleri eve geç geliyor, bizi dinlemiyor, herseye kiziyor, bizi geri kafali ve baskici buluyor" diye yakinan anne-babalarin sayisi az degildir. Iyi bir egitim almis, sevilen ve kendisine deger verilen aile çocuklari kolay kolay kötü arkadas seçmezler. Çünkü aileden aldiklari egitim onlara güçlü bir güven duygusu kazandirmistir. Arkadasi tarafindan ailesinden aldigi terbiyeye uymayan bir teklifle karsilastigi zaman ‘hayir’ demesini bilecek, israri halinde onunla iliskilerini kesecektir.
Hata yapmayan insan yoktur. Öyleyse, hata yapmayan çocuk da olmayacaktir. Çocuklariniz hata yapacak, ona ögrettiklerinizi deneme-yanilma yoluyla pekistirecek veya yeni birsey ögrenecektir. Meselâ, anne babanin odasina kapiyi vurmadan ve "Gir!" sesi duymadan girilmeyecegini ögreteceksiniz; ancak ola ki çocugunuz dalginlik eseri odaniza kapiyi vurmadan girebilir. Diyelim ki siz de o sirada çamasir degistiriyorsunuz. Çocuga bagirip çagirmadan mahrem yerlerinizi örtün ve sakin bir sesle Rabbimizin kapali odalara kapiyi çalarak vurmamizi istedigini, buna uygun davrandigimizda Allah’in bizi daha da çok sevecegini hatirlatin.
Bilhassa ergenlik çagindaki çocuklarinizla çatismak istemiyorsaniz, onlara güvendiginizi, deger verdiginizi ve bütün huylarina ragmen onlari sevdiginizi söz ve davranislarinizla göstermelisiniz. "Biz senin yasinda iken..." diye baslayan nasihatler kadar genci sikan birsey yoktur. Gençlerle konustugum ve anne babalari hakkinda en çok neden sikayetçi olduklarini sordugum zaman, aldigim cevaplarin basinda, "Annem babam bana güvenmiyor" gelmektedir. Diger sikayetlerini de söyle siraliyorlar: "Bana hep çocuk gözüyle bakiyorlar, büyüdügümü kabul etmiyorlar, arkadaslarimi begenmiyorlar, görüslerime deger vermiyorlar, herseyime karisiyorlar, kendilerinin de yanilacaklarini ve yanlis yapacaklarini kabul etmiyorlar, beni sevmiyorlar."
Çocuklarinizi duygusal olarak kendinizden uzaklastirmak istemiyorsaniz onlara karsi hosgörülü, yumusak, sabirli ve sevecen olmalisiniz. Onlara zaman ayirmali, onlari dinlemeli, her sikintilarinda arkalarinda oldugunuzu hissettirmelisiniz. Sevabiyla günahiyla, dogrusuyla yanlisiyla onlar sizin çocuklariniz.