sonuna kadar katılıyorum, hem de anlayarak, gözümün önüne getirerek. 3 kat aşağı iniyorum, postayı alıp eve çıkıyorum. aman yarabbim, sanırsın 1 haftadır yokum. o nasıl zıplama, o nasıl etrafımda dönme, o nasıl sevinç :) bir kap mama, bir kap su ile, koşulsuz sevgi nasıl alınabilir, işte böyle. gece uyandı derdi yok, altına yaptı derdi yok, evde yalnız bırakamam derdi yok, ağlaması yok, kendi yiyor kendi içiyor kendi uyuyor yahu bir köpekten aldığım hazzı, hatta uzaktan bile olsa bir köpek gördüğüm zaman aldığım hazzı hiç bir çocuk/bebek vermedi, veremez.
geçenlerde eşim "çocuk istememekle doğru şeyi mi yapıyoruz?" diye sordu, ben de hemen, çocuğu olan arkadaşlarımızla görüşme ayarladım. sonuç? bana sarılıp "aşkııııım, aşkım o neydi, ne yaşadık biz bu 2 saatte, aman yarabbi evlerden ırak" demesiyle son buldu. başarı ile geri püskürtüldü üstelik hile yapmamak için, en son gördüğümüzde çok akıllı, uslu, sakin olan çocukla görüştük
arkadaşım ve ben, 2mizde 6 senedir evliyiz. geçen gün 6 senede neler yaptık diye konuştuk. kaba taslak, ayrıntısız sonuçlar;
6 senede ben bine yakın çeviri yaptım.
arkadaşım hamile kaldı.
eşim boksa başladı.
onun eşi işe gitti geldi.
biz tatil haricinde, başka şehirleri görmeye gittik, bir kaç saatliğine bile olsa.
arkadaşım doğurdu.
bizle, işimizle ilgisi olmayan seminerlere katıldık, maksat gelişim hatta eğlence.
arkadaşım evde çocuğuna bakıyor.
eşim, osmanlıca öğrenmeye karar verdi.
arkadaşımın eşi ya işte, ya evde uyuyor. arkadaşım tek başına çocuğunu büyütüyor.
tatillere gittik geldik.
arkadaşım çocuğu büyüttü, üni.ye başlamaya karar verdi. dershaneye yazıldı. sevindik.
biz, şehrimizdeki barınakları bulduk, yardımcı olmaya başladık.
arkadaşım boşanmaya karar verdi.
ben tenise başladım.
arkadaşım, tekrar hamile kaldı. dershane, üniversite hayal oldu bir kez daha.
şımarıklık yaptık, ev taşıdık 1-2 kere.
arkadaşım doğurdu.
taşındığımız yerlerde, maddi imkanları kısıtlı insanlar bulduk. para, yiyecek yardımı kabul etmediler, çocuklarına derslerinde yardımcı olduk.
arkadaşım mutsuz, eşini sevmediğini söyledi.
ben eşimi kapılarda, şarkılar söyleyerek karşılarım. arkadaşım bugün bana "mutluluğunu içinde yaşa" dedi.
ben üzüldüm, o içini döktü.
"kızının yanında bari bunları yapma" dedim. o ise mutsuzluğunu bana yükledi.
bugün bir kez daha çocuk sahibi olmadığıma sevindim. ayak bağım yok, mecbur olduğum için değil, sevdiğim için evliliğim devam ediyor. doğurmak 2. derece bir mesele, en önemlisi, doğurup pişman olmamak.
çocuklarla hayvanları kıyaslamadım. yanlış hatırlamıyorsam bir köpek bana daha fazla haz veriyor dedim. yani kendi haz alma zevkimi kıyasladım. bunu anlayamıyorsanız, elimden bir şey gelmez.
çocuk yapanların geleceğini garantiye alma olayını, bir başkası "yaşlanınca naparız, kim bakar" vs gibisinden bir şeyler yazmıştı. BEN değil, bir başkası böyle yazmıştı, ben de bunun bencillik olduğunu belirtmiştim. dönüp dikkatlice bakarsanız, bu konuyu başkasının İLK gündeme getirdiğini, benim de o kişinin söylediklerine yönelik yazdığımı anlarsınız.
çocuklu aileler şunu yapabilir bunu yapamaz demedim. çocuğu olan bir arkadaşımla geçen gün oturuyorduk. kendisi açtı konuyu, "çocuk doğurmadın da ne yaptın 6 senede" şeklinde, amacı kendince beni küçümsemekti, kendi kendini rencide etti ve gitti. zaten "6 senede biz ne yapmışız arkadaşım ne yapmış" diyerek yazdıklarımı DİKKATLİCE okursanız, yazma sebebimi son 2 satırla yazmışım, çocuk doğurmak 2. mesele, önemli olan çocuk doğurduktan sonra pişman olmamak" diyerek. yoksa, maddi imkanlarımız el vermeyebilirdi eşimle, yine çocuk yapmazdık, evimizde otururduk paşa paşa. anlamak istediğiniz yerlerden anlamışsınız, daha doğrusu çarpıtmışsınız.
çocuklu ailelere acımadım hiç, her koyun kendi bacağından asılır ve herkes kendi kararını kendi verir değl mi? ben sadece arkadaşıma acıdım. istemediği halde evli kalışına, çocuk doğurmak zorunda kaldığı için meslek sahibi olamayışına. bahsettiğim arkadaşım buradan biri olmadığına göre, acıdığım insanlar arasında buraya yorum yazanlar yok.
Çarpıtmadım...Öyle söylemedim böyle söyledim ile olmuyor bu iş...Takındığınız tavır ortada...
Gayet te bir çocukla kedi köpeği kıyaslamışsınız...Altına etmiyor, evde yalnız kalabiliyor v.s..Hayvanlar doğası gereği, tek başına hayatta kalabilme yetisiyle yaratılmışlardır...Bebekler ise öyle değildir...
Eşiniz çocuk yapsak mı diye düşünmüş..Hemen onu çocuklu bir aileye(yani kabus evine) götürmüşsünüz..Ay tanrım o da ne, iyi ki kurtarmışsınız onu bu fikirden...O da neymiş öyle? Nasıl sancılı bir 2 saat geçirmişsiniz?
Yaşlılık olayına gelince, o arkadaş size başka bir şey demek istemiş aslında..Siz de paşa paşa o olayı çarpıtmışsınız bencilliğe getirmişsiniz...
Daha sonra arkadaşınızla oturup düşünmüşsünüz, 6 yılda neler yaptık diye...Son cümleniz benim için bir şey ifade etmiyor...
Şunu bilin ki, 12 yaşında dünya tatlısı bir kız yeğenim var, ablam ve eniştem sizin yaptıklarınızın çok daha fazlasını, planlarına prensesimizi de dahil ederek yaptılar...
Sizin arkadaşınızın evliliği sağlam değilmiş, çocuk falan bahane..
Ben de buraya, biri 40, diğeri 46 yaşında olan evli ve çocuksuz bir akrabamızın, nekadar ot, moron, tek düze, sevimsiz, ışıksız bir hayatları olduğunu örnekleyebilirim ama yapmayacağım...Çünkü bu çocuksuz olmalarıyla değil, kendi sıkıcı kişilikleriyle ve ilişkileriyle alakalı bir durum..
İşin özü şu aslında, burada kimse size uzaylı muamelesi yapmıyor çocuk istemediğiniz için..Ama siz, çocuklu ailelere, ya da çocuk isteyenlere, en mühimi de çocuklara bu muameleyi her bulduğunuz fırsatta yapıyorsunuz...Burada çocuk istemediğini söyleyen bir çok insan var, neden sadece sizinle polemiğe giriliyor, bunu hiç düşündünüz mü?
Çocuklara tahammülünüz olmayabilir, bunu dile getirmenin de bir usulu vardır...Benim de çocuklara "ıyyy" şeklinde yaklaşanlara tahammülüm yok ve her gördüğüm yerde tepkimi adabıyla verme hakkına sahibim..