- 8 Mart 2020
- 6.980
- 15.847
-
- Konu Sahibi selamtatlim
- #21
Anladım canım , çok geçmiş olsun ama bence kendini üzmeden arkana bakmadan devam et .yok hayır. evlilik süresi 2 yıl. dava açalı 2 ay oldu. ilk duruşma bile olmadı henüz.
düzelse devam edecek gücüm olur elbet ama bu riski alamam. teşekkür ederimBu adamın değişeceğine pek umudum yok konu sahibi. Ki değişse bile tekrar devam etme gücü var mı sizde? Evet düzelse devam ederim diyorsanız, ayrı eve çıkmayı şart koşun. İlişkinize de annesi karışmasın. Ama bence hazır boşanma sürecinde iken hiç tekrar aksiyona gerek yok. Çocuğunuz da yok sanırım hem
2 ay çok çok çok kısa bir süre ve emin ol çoğu kişi aynı süreci yaşıyor, kendini sıkma ağlamak istiyorsan ağla gülmek istiyorsan gül, düşün arada, kitap oku film izle ailenle özellikle annenle dertleş. Yas sürecini yaşa emin ol hepsi geçecek zamanlayok hayır. evlilik süresi 2 yıl. dava açalı 2 ay oldu. ilk duruşma bile olmadı henüz.
Hiç kendini hırpalama . Yaşadığın süreç gerçekten zor, boşanma sevsen de sevmesen de insanı yıpratıyor.Merhaba arkadaşlar bir kaç gündür boşanmayla ilgili olan sanırım tüm başlıkları okumuşumdur. Bugün artık gün içinde saçma sapan bir şeyden hüngür hüngür ağlayınca iyi olmadığımı anladım ve yabancı birileriyle konuşmak istediğime karar verdim. Eminim okurken bazılarınız bana kızacak, bazılarınız "salak bu kadın ne üzülüyor hala acaba" falan diyecek. Biraz uzunca bir yazı olabilir bunu da ekleyelim.
Biz eşimle 6 aylık kadar sevgiliyken nişanlandık ve 8 ay da nişanlı kalıp evlendik. Evleneli tam tamına 2 yıl olmuştu ki ben çekişmeli olarak boşanma davası açtım. evden de ayrıldım şimdi yalnız yaşıyorum aynı şehirde. Gelelim bu işin süreç kısmına..
Eşimle sevgiliyken bana karşı çok ilgili ve düşünceliydi. Beni pamuklara sardı beni çok özel hissettirdi. Annemle ablamla iyi anlaştı bir sorun yoktu. ya da ben görmek istemedim. Ara ara gereksiz öfkelendiği zamanları hatırlıyorum ama hep düğün stresine falan diye yormuştum. bir de bekarken annesiyle yaşıyordu, annesi onu çok bunaltıyordu ona yoruyordum. Evlenince aynı evin içinde oluruz sorunlarımızı çözeriz diye düşündüm. Evlenmeden önce eşime hayatımla ilgili her şeyi anlattım. bana göre yapılması gereken şey buydu. beni ve ailemi iyi tanımalıydı. bu bahsettiklerim de aman aman şeyler değil, annemle babamın yıllar önce ayrılmış olması. kötü bir evlilik yaşayan annemin psikolojik bir rahatsızlığı olduğu. babamla pek anlaşamamam vs gibi şeylerdi. annemin kendini kötü hissettiği, hastalığının nüksettiği zamanlarda onunla ilgilenmem gerektiği, memleketten bir ev aldığım ve o evde annemle birlikte yaşadığım ve evin kredisinin devam ettiği vb gibi konulardan bahsediyorum. eşim bunların hiç birini sorun etmedi. "ben de annemle yaşıyorum, ben de anneme bakmak destek olmak zorundayım zaten, çok benzer durumların içindeyiz falan dedi o zaman." evlenince eşimin memleketinde yaşayacaktık. annesinin evi bize 10 dk lık yürüme mesafesindeydi. benim annem ise bize 100 km uzaklıkta bir yerde oturuyordu yani istediğim zaman gidip gelebilirdim. buraya kadar her şey güzel görünüyor.
ta ki.. evliliğimizin henüz 1.ayına kadar. ikimizin annesi de bizle yaşamaya alışkındı ve ikisi de yalnızlığa alışmakta zorluk çekiyordu. ama kv yeni evli! olmamıza rağmen haftanın 2 gecesi bizde kalıyordu (neymiş yalnızlığa alışana kadarmış) ama ben 1 saatlik mesafedeki annemi ziyarete bile gönderilmiyordum. ya da annemin bize gelmesi istenmiyordu. annem biraz rahatsızlandı. eşim annemle ilgilenmeme izin vermedi. tek istediğim gidip annemle 1-2 gece ilgilenmek ilaçlarını zamanında vermekti. eşim bana engel oldu. neymiş kardeşlerim ilgilensinmiş biz yeni evliymişiz. kardeşlerimin biri 750 km mesafede ve 6 aylık bebek sahibiydı. diğeri ise 1100 km mesafedeydi aile babasıydı ve henüz 1 ay önce düğünümüze gelebilmek için patronu ile papaz olmuştu. kaldı ki gelmelerini gerektirecek bir durum da yoktu. ben ilk hatayı o gün eşimi dinleyerek yaptım ama eve döndüm. annem kötüleşti. 2-3 gün sonra eşim bu kez yer ayarladı annemi hastaneye yatırmak zorunda kaldık ve annem 20 gün hastanede yattı. (ben ilgilenmiş olsaydım ağırlaşmadan atlatacaktık) 20 gün boyunca her gün eşim benimle annemi ziyarete geldi, ihtiyaçlarını karşıladı. hastanede yer bulmada yardımcı oldu. ama olayın başında işin buraya gelmesine eşim sebep olduğu için ben affedemedim, bu iyilikleri de gözüme batı. bu ilk olaydı. daha sonra annemi evde istememeye devam etti. (annemin oturduğu evin kredisi devam ettiği için annemden kira almam gerektiğini düşünüyordu, evlenirken her şeyi kendimiz yaptık bu yüzden ilk yıl aylık yüklü bir ödememiz vardı bu ödeme eşimi çok strese sokuyordu, birlikte ödüyor olsak da evlenmeden önce başlayan kredim çok gözüne battı. bu da aylık 800 tl gibi bir rakam çok değil. o rakamı anneme gönderiyorum gibi düşündü. aslında evin kredisini veriyordum çünkü bana aitti. kardeşlerim de annemin faturalarını karşılıyordu) ayda 1 gün gelsin kalsın, ben de dr kontrolüne götüreyim dedikçe evde kavga çıktı. kv bizde kalmaya devam ediyordu 2 gece! haliyle kavgalar senin annem benim annem derken büyüdü. ikimiz de inatçı ve baskın karakteriz. kavgalar çok büyüdü. eşim benim ona cevap vermemi kaldıramadıkça hakaret etmeye başladı. geçmişte yaşanan aile olaylarını yüzüme vurdu beni yaraladı. zaten senin annen şöyle, baban şöyle, siz rezil bir ailesiniz. sen benden önce varoştun. geldiğin yer belli şimdi yaşadığın hayat belli tarzında laflar. aslında hiç alakası yok. bi kere ben ve ailem gayet normaliz, sadece parçalanmış bir aileydik. parçalanan ailelerde yaşanan sorunlar bizde de yaşanmıştı. bu konuda bana destek olması ve bana kendisi bir aile olması gerekirken tam tersini yaptı ve beni hep ezmeye çalıştı. varoşluk? asla. eşimle tanışmadan 4 yıl önce atanmış, tanıştığımızda düzenli maaşı olan bir öğretmendim. elim yüzüm de gayet düzgündür. giyinmesini oturmasını kalkmasını bilirim. beni zaten kendi beğendi başta. beni tanıdığında asla böyle bir düşüncesi yoktu, aksini söylerdi. ki zaten kendime ait evde oturuyordum henüz 25 yaşımda. nasıl varoş olabilirim ?
annemi neden kabul etmediğini sorduğumda korktuğunu söyledi. psikolojik rahatsızlığı old için. aslında sadece uyumayıp evde geziyor, kimseye bir zararı yok. ne dedimse anlatamadım. o zaman senin annen de gelmesin durum eşit olsun dedim. olmaz dedi. çünkü onun annesine ait bir evde oturuyorduk. oturduğumuz ev annesine ait olduğu için benim annemden üstün görüyordu kendi annesini. böyle böyle yüzlerce kez tartıştık. her seferinde aileme, bana, kişiliğime hakaretler etti. bana çok ağır laflar kullandı. bir keresinde boğazımı sıktı ve polise şikayet ettim. bir daha asla yanaşmadı. öfkesini kontrol edemiyordu. ve bunun farkında değildi. bence yaptığını hatırlamıyordu bile. ayrıntı anlattım buraya kadar ama devamını ayrıntı anlatmayacağım. bir kaç kaldıramadığım sözünü yazacağım sadece.
"onun evinde para vermeden kira vermeden oturuyormuşum"
"bana 50bin tl verecekmiş çocuk doğurmam için. sonra çocuğu ona verip hayatlarından çıkacakmışım, anası bakarmış"
"zengin kadın bulup evlenecekmiş"
bir de eşimi polise şikayet ettiğimi duyunca kv telefon açıp "evimden çık seni istemiyorum" diye beni evinden kovdu. eşim annesine hiç bir gerçek tepkide bulunmadı. evden çıkalım dedim yalvardım çıkmadı. (şimdi o evi bile hatırlayınca kusasım geliyor inanın öyle bir etki yaratmış üzerimde. yuvam olamadı hiç. evimm deyip bağrıma basamadım. evlilik süresi içinde kv bana söylediği onlarca saygısızca lafın hiç birine eşim yanımda tepki vermedi, beni korumadı. ben yokken annesiyle konuşuyormuş güya. (mesela, "oğlum ikinci düğününü güzel yaparsın" "oğlum senin neyini beğendi de aldı bilmiyorum" "ben ona çalışmayan kız al demiştim, çalışmasaydın ona böyle cevap veremezdin" "kızım sen kadınsın susmasını bil." "erkek o konuşur" ve yazmaya gerek olmayan klasik gıcık kv davranışları vardı yemeklerine burun kıvırma, laf arasında beni iğneleme vs vs vs)
şimdi bu yazı hiiiiiiiç sandığınız gibi bitmeyecek, aslında yazarken bile üzülüyorum. kırılıyorum. davayı açalı neredeyse 3 ay olacak. çekişmeli açtım. eşim beni sevdiğini, ayrılmak istemediğini söyledi, terapiste gidelim düzelecek. hatalarımı farkettim. iletişim sorunumuz var vs dedi. 2 hafta sonra ilk duruşma var. bu arada dava açarken whatsapp görüşmeleri, ses kayıtları, ona yolladığım paralar (maaşımı harcayamadım, hep ona yolladım destek olmak için. evim faturalarını benim ödediğime dair faturalar vs vs var) yani eş kişisi biraz para kaybedecek gibi duruyor. belki de para kaybetmemek için barışmak istiyor gibi yapıyordur. bunca hakareti eden, benim hiç bir aile ferdimi kabul etmeyen, hepsinin arkasından söven, beni bile bile yaralarımdan vuran adam beni seviyor olamaz. beni sevdiğine inanmıyorum. zaten çok rahat yalan söyleyen de birisi. (evlendikten sonra kimse gelemedi bu arada evime. istemedi beyefendi. pandemi de vardı tabi. ama kimseyle iletişimi yok görüşmez. herkesle arazı bozuk. ) (beni soyutlamaya çalıştı ailemden, evlendik artık sen bu ailenin ferdisin unut onları gibi saçmalıyordu. annem geldiğinde odadayken 1-2 kez evden kovmuşluğu var. hatta bi seferinde yılbaşıydı ve sokağa çıkma yasağı vardı. yılbaşında annen de gelsin diye kendi çağırdı sonra 1 ocak sabahı nereye götürürsen götür, istersen sokağa çıktın diye ceza ye umrumda değil diye kovdu ben de annemi aldım çıktım) allahım anlattıkça ne çok olay geliyor aklıma. hepsi 2 yıl içinde oldu.
bunların dışında hiç ailevi şeyleri saymazsak aşırı iyi anlaşan, birlikte çok eğlenen, iki iyi arkadaş olan bir çifttik. sosyal ortamda da el üstünde tutuyor bir yandan, çok kıymetliyim gibi bir hava yaratıyor. dışarda prenses evde köleyim sanki. bi yere mi gideceğim hemen her işimi halleder, ayağıma araç bulur gönderir, okula gelir alır, beni hep iyi anlatır vs. o yüzden onun çevresinden kimse tahmin bile edemez bu halde olduğumuzu. ama ilk aydan başlayan bu tartışmalar, inatlaşma ile büyüyen kavgalar, kaybedilen saygı derken bu noktaya geldik. tabi bunu söylemeye gerek olmadan tonla şey anlatmam gerekti. adam resmen sonradan narsist olduğunu gösterdi. elde edene kadar tepede tuttu beni sonra her fırsatta yerin dibine gömdü.
son bir kaç gündür ara ara ağlama atakları geçiriyorum. hiç iyi değilim. (psikoloğa gidiyorum bu arada dava açtığımdan beri) neden üzülüyorum bu kadar? sürekli sorguluyorum, neden böyle yaptı ? diye. kafayı yiyeceğim. mükemmel giden bir ilişki göz göre göre nasıl cehenneme döner. nasıl bu kadar nokta atış damarıma basmış olabilir, neden basmış olabilir? bir insan sevdiğine bunu nasıl yapar? keşke diyorum bir sabah uyansam ve boşanmış olsak. ama bu çekişme süreci çok çok zor. dayanması çok güç. uzadıkça kafamda çok fazla gel gitli düşünce oluyor. ya da sürekli geçmişi hatırlayıp sinirden kuduruyorum. sonra sorunuz zamanlar aklıma geliyor ağlıyorum. sanki iki farklı adamla evliydim gibi. biri çok çok iyi biri de çok çok kötü.
dönüp şu yazdıklarımı bile okuyunca yapılması gereken tek şey apaçık belli. kaç kurtar kendini. peki öyleyse neden bu kadar üzülüyorum ? neden bazen aklıma güzel anılar geliyor? güzel olanlar kötülerin belki yüzde 5idir.
bu süre içinde eşim diyorki, ben sana fiziksel bir şey yapmadığım için sana zarar verdiğimi düşünemedim. bu yüzden hiç dilimi tutmadım. sözlerle kırılacağını gerçekten zarar göreceğini düşünemedim. tek tek anlattım ona her şeyi her kırıldığım yeri. şimdiye kadar farketmediğini çünkü beni kaybetmediğini söylüyor. ben evden gidince o haftalarca yalnız kalınca her günümüzü tek tek düşünmüş hatırlamış. ne oldu, kim ne dedi diye. her hatamın farkına vardım. senin ne kadar hassas olduğunu yeni gördüm. her şeyi düzelteceğim diyor. bana bir şans daha ver ve gör ne kadar değişeceğim diyor. annesiyle de görüşmeyecekmiş (sanki benim ne işime yarayacaksa, ben ona böyle bir şey hiç demedim) önemli olan söz değil davranış diye düşünmüş bla bla ( annemi evden kovmak sanki sadece sözle olan bir şey miydi?) o da psikoloğa gidiyormuş. değişecekmiş miş miş miş...
Çocuk yokken boşanın gitsin yepyeni bir hayata başlamak çok daha kolay olur.hayır yok. cesaret edemedim ki böyle bir adama çocuk yapmaya. iyi ki de etmemişim.
mantıklı düşününce ben de böyleyim evet diyorum kesin boşanıyorum asla dönmem. ilerde çocuğum olursa ve düzelmezse evladıma da haksızlık etmiş olurum. şu an yalnız yaşamaya alışamadığım için mi bilmiyorum kafamda çok git gel oluyor. kendime de kızıyorum. şu hikayeyi başkasından duysam asla bakma arkana derim.Çocuk yokken boşanın gitsin yepyeni bir hayata başlamak çok daha kolay olur.
Barışsanız bir de çocuk olsa bu adamın kişiliği bu düzelmez ki çocuk da rezil olur.
Sakın kardeşim, bu yalanlara kanma. Bak ne kadar aklı başında, çalışan, düzgün bir insansın. Kimse kimse için değilmez, bunu aklına yaz. 2-3 ay yüzüne gülecek. Sonra ilk fırsatta hele bir de çocuk olursa o evden çıkman mümkün olmayacak. Otursun annesiyle, annesi ona çalışmayan, dolayısıyla karşı çıkamayacak (bu da nedense) bi kız alsın. 3 deli geçinip gitsinler bırak. Sen kesinlikle daha iyi bir eş ve hayat hakediyorsun. Bu hayatı değil. Anneni ve seni evden kovan adam bu. Evden kovmak da mı zarar vermezmiş, öyle mi düşünmüş yani? Çok sinirlendim bak :) yürüsün gitsin lütfen :)Merhaba arkadaşlar bir kaç gündür boşanmayla ilgili olan sanırım tüm başlıkları okumuşumdur. Bugün artık gün içinde saçma sapan bir şeyden hüngür hüngür ağlayınca iyi olmadığımı anladım ve yabancı birileriyle konuşmak istediğime karar verdim. Eminim okurken bazılarınız bana kızacak, bazılarınız "salak bu kadın ne üzülüyor hala acaba" falan diyecek. Biraz uzunca bir yazı olabilir bunu da ekleyelim.
Biz eşimle 6 aylık kadar sevgiliyken nişanlandık ve 8 ay da nişanlı kalıp evlendik. Evleneli tam tamına 2 yıl olmuştu ki ben çekişmeli olarak boşanma davası açtım. evden de ayrıldım şimdi yalnız yaşıyorum aynı şehirde. Gelelim bu işin süreç kısmına..
Eşimle sevgiliyken bana karşı çok ilgili ve düşünceliydi. Beni pamuklara sardı beni çok özel hissettirdi. Annemle ablamla iyi anlaştı bir sorun yoktu. ya da ben görmek istemedim. Ara ara gereksiz öfkelendiği zamanları hatırlıyorum ama hep düğün stresine falan diye yormuştum. bir de bekarken annesiyle yaşıyordu, annesi onu çok bunaltıyordu ona yoruyordum. Evlenince aynı evin içinde oluruz sorunlarımızı çözeriz diye düşündüm. Evlenmeden önce eşime hayatımla ilgili her şeyi anlattım. bana göre yapılması gereken şey buydu. beni ve ailemi iyi tanımalıydı. bu bahsettiklerim de aman aman şeyler değil, annemle babamın yıllar önce ayrılmış olması. kötü bir evlilik yaşayan annemin psikolojik bir rahatsızlığı olduğu. babamla pek anlaşamamam vs gibi şeylerdi. annemin kendini kötü hissettiği, hastalığının nüksettiği zamanlarda onunla ilgilenmem gerektiği, memleketten bir ev aldığım ve o evde annemle birlikte yaşadığım ve evin kredisinin devam ettiği vb gibi konulardan bahsediyorum. eşim bunların hiç birini sorun etmedi. "ben de annemle yaşıyorum, ben de anneme bakmak destek olmak zorundayım zaten, çok benzer durumların içindeyiz falan dedi o zaman." evlenince eşimin memleketinde yaşayacaktık. annesinin evi bize 10 dk lık yürüme mesafesindeydi. benim annem ise bize 100 km uzaklıkta bir yerde oturuyordu yani istediğim zaman gidip gelebilirdim. buraya kadar her şey güzel görünüyor.
ta ki.. evliliğimizin henüz 1.ayına kadar. ikimizin annesi de bizle yaşamaya alışkındı ve ikisi de yalnızlığa alışmakta zorluk çekiyordu. ama kv yeni evli! olmamıza rağmen haftanın 2 gecesi bizde kalıyordu (neymiş yalnızlığa alışana kadarmış) ama ben 1 saatlik mesafedeki annemi ziyarete bile gönderilmiyordum. ya da annemin bize gelmesi istenmiyordu. annem biraz rahatsızlandı. eşim annemle ilgilenmeme izin vermedi. tek istediğim gidip annemle 1-2 gece ilgilenmek ilaçlarını zamanında vermekti. eşim bana engel oldu. neymiş kardeşlerim ilgilensinmiş biz yeni evliymişiz. kardeşlerimin biri 750 km mesafede ve 6 aylık bebek sahibiydı. diğeri ise 1100 km mesafedeydi aile babasıydı ve henüz 1 ay önce düğünümüze gelebilmek için patronu ile papaz olmuştu. kaldı ki gelmelerini gerektirecek bir durum da yoktu. ben ilk hatayı o gün eşimi dinleyerek yaptım ama eve döndüm. annem kötüleşti. 2-3 gün sonra eşim bu kez yer ayarladı annemi hastaneye yatırmak zorunda kaldık ve annem 20 gün hastanede yattı. (ben ilgilenmiş olsaydım ağırlaşmadan atlatacaktık) 20 gün boyunca her gün eşim benimle annemi ziyarete geldi, ihtiyaçlarını karşıladı. hastanede yer bulmada yardımcı oldu. ama olayın başında işin buraya gelmesine eşim sebep olduğu için ben affedemedim, bu iyilikleri de gözüme batı. bu ilk olaydı. daha sonra annemi evde istememeye devam etti. (annemin oturduğu evin kredisi devam ettiği için annemden kira almam gerektiğini düşünüyordu, evlenirken her şeyi kendimiz yaptık bu yüzden ilk yıl aylık yüklü bir ödememiz vardı bu ödeme eşimi çok strese sokuyordu, birlikte ödüyor olsak da evlenmeden önce başlayan kredim çok gözüne battı. bu da aylık 800 tl gibi bir rakam çok değil. o rakamı anneme gönderiyorum gibi düşündü. aslında evin kredisini veriyordum çünkü bana aitti. kardeşlerim de annemin faturalarını karşılıyordu) ayda 1 gün gelsin kalsın, ben de dr kontrolüne götüreyim dedikçe evde kavga çıktı. kv bizde kalmaya devam ediyordu 2 gece! haliyle kavgalar senin annem benim annem derken büyüdü. ikimiz de inatçı ve baskın karakteriz. kavgalar çok büyüdü. eşim benim ona cevap vermemi kaldıramadıkça hakaret etmeye başladı. geçmişte yaşanan aile olaylarını yüzüme vurdu beni yaraladı. zaten senin annen şöyle, baban şöyle, siz rezil bir ailesiniz. sen benden önce varoştun. geldiğin yer belli şimdi yaşadığın hayat belli tarzında laflar. aslında hiç alakası yok. bi kere ben ve ailem gayet normaliz, sadece parçalanmış bir aileydik. parçalanan ailelerde yaşanan sorunlar bizde de yaşanmıştı. bu konuda bana destek olması ve bana kendisi bir aile olması gerekirken tam tersini yaptı ve beni hep ezmeye çalıştı. varoşluk? asla. eşimle tanışmadan 4 yıl önce atanmış, tanıştığımızda düzenli maaşı olan bir öğretmendim. elim yüzüm de gayet düzgündür. giyinmesini oturmasını kalkmasını bilirim. beni zaten kendi beğendi başta. beni tanıdığında asla böyle bir düşüncesi yoktu, aksini söylerdi. ki zaten kendime ait evde oturuyordum henüz 25 yaşımda. nasıl varoş olabilirim ?
annemi neden kabul etmediğini sorduğumda korktuğunu söyledi. psikolojik rahatsızlığı old için. aslında sadece uyumayıp evde geziyor, kimseye bir zararı yok. ne dedimse anlatamadım. o zaman senin annen de gelmesin durum eşit olsun dedim. olmaz dedi. çünkü onun annesine ait bir evde oturuyorduk. oturduğumuz ev annesine ait olduğu için benim annemden üstün görüyordu kendi annesini. böyle böyle yüzlerce kez tartıştık. her seferinde aileme, bana, kişiliğime hakaretler etti. bana çok ağır laflar kullandı. bir keresinde boğazımı sıktı ve polise şikayet ettim. bir daha asla yanaşmadı. öfkesini kontrol edemiyordu. ve bunun farkında değildi. bence yaptığını hatırlamıyordu bile. ayrıntı anlattım buraya kadar ama devamını ayrıntı anlatmayacağım. bir kaç kaldıramadığım sözünü yazacağım sadece.
"onun evinde para vermeden kira vermeden oturuyormuşum"
"bana 50bin tl verecekmiş çocuk doğurmam için. sonra çocuğu ona verip hayatlarından çıkacakmışım, anası bakarmış"
"zengin kadın bulup evlenecekmiş"
bir de eşimi polise şikayet ettiğimi duyunca kv telefon açıp "evimden çık seni istemiyorum" diye beni evinden kovdu. eşim annesine hiç bir gerçek tepkide bulunmadı. evden çıkalım dedim yalvardım çıkmadı. (şimdi o evi bile hatırlayınca kusasım geliyor inanın öyle bir etki yaratmış üzerimde. yuvam olamadı hiç. evimm deyip bağrıma basamadım. evlilik süresi içinde kv bana söylediği onlarca saygısızca lafın hiç birine eşim yanımda tepki vermedi, beni korumadı. ben yokken annesiyle konuşuyormuş güya. (mesela, "oğlum ikinci düğününü güzel yaparsın" "oğlum senin neyini beğendi de aldı bilmiyorum" "ben ona çalışmayan kız al demiştim, çalışmasaydın ona böyle cevap veremezdin" "kızım sen kadınsın susmasını bil." "erkek o konuşur" ve yazmaya gerek olmayan klasik gıcık kv davranışları vardı yemeklerine burun kıvırma, laf arasında beni iğneleme vs vs vs)
şimdi bu yazı hiiiiiiiç sandığınız gibi bitmeyecek, aslında yazarken bile üzülüyorum. kırılıyorum. davayı açalı neredeyse 3 ay olacak. çekişmeli açtım. eşim beni sevdiğini, ayrılmak istemediğini söyledi, terapiste gidelim düzelecek. hatalarımı farkettim. iletişim sorunumuz var vs dedi. 2 hafta sonra ilk duruşma var. bu arada dava açarken whatsapp görüşmeleri, ses kayıtları, ona yolladığım paralar (maaşımı harcayamadım, hep ona yolladım destek olmak için. evim faturalarını benim ödediğime dair faturalar vs vs var) yani eş kişisi biraz para kaybedecek gibi duruyor. belki de para kaybetmemek için barışmak istiyor gibi yapıyordur. bunca hakareti eden, benim hiç bir aile ferdimi kabul etmeyen, hepsinin arkasından söven, beni bile bile yaralarımdan vuran adam beni seviyor olamaz. beni sevdiğine inanmıyorum. zaten çok rahat yalan söyleyen de birisi. (evlendikten sonra kimse gelemedi bu arada evime. istemedi beyefendi. pandemi de vardı tabi. ama kimseyle iletişimi yok görüşmez. herkesle arazı bozuk. ) (beni soyutlamaya çalıştı ailemden, evlendik artık sen bu ailenin ferdisin unut onları gibi saçmalıyordu. annem geldiğinde odadayken 1-2 kez evden kovmuşluğu var. hatta bi seferinde yılbaşıydı ve sokağa çıkma yasağı vardı. yılbaşında annen de gelsin diye kendi çağırdı sonra 1 ocak sabahı nereye götürürsen götür, istersen sokağa çıktın diye ceza ye umrumda değil diye kovdu ben de annemi aldım çıktım) allahım anlattıkça ne çok olay geliyor aklıma. hepsi 2 yıl içinde oldu.
bunların dışında hiç ailevi şeyleri saymazsak aşırı iyi anlaşan, birlikte çok eğlenen, iki iyi arkadaş olan bir çifttik. sosyal ortamda da el üstünde tutuyor bir yandan, çok kıymetliyim gibi bir hava yaratıyor. dışarda prenses evde köleyim sanki. bi yere mi gideceğim hemen her işimi halleder, ayağıma araç bulur gönderir, okula gelir alır, beni hep iyi anlatır vs. o yüzden onun çevresinden kimse tahmin bile edemez bu halde olduğumuzu. ama ilk aydan başlayan bu tartışmalar, inatlaşma ile büyüyen kavgalar, kaybedilen saygı derken bu noktaya geldik. tabi bunu söylemeye gerek olmadan tonla şey anlatmam gerekti. adam resmen sonradan narsist olduğunu gösterdi. elde edene kadar tepede tuttu beni sonra her fırsatta yerin dibine gömdü.
son bir kaç gündür ara ara ağlama atakları geçiriyorum. hiç iyi değilim. (psikoloğa gidiyorum bu arada dava açtığımdan beri) neden üzülüyorum bu kadar? sürekli sorguluyorum, neden böyle yaptı ? diye. kafayı yiyeceğim. mükemmel giden bir ilişki göz göre göre nasıl cehenneme döner. nasıl bu kadar nokta atış damarıma basmış olabilir, neden basmış olabilir? bir insan sevdiğine bunu nasıl yapar? keşke diyorum bir sabah uyansam ve boşanmış olsak. ama bu çekişme süreci çok çok zor. dayanması çok güç. uzadıkça kafamda çok fazla gel gitli düşünce oluyor. ya da sürekli geçmişi hatırlayıp sinirden kuduruyorum. sonra sorunuz zamanlar aklıma geliyor ağlıyorum. sanki iki farklı adamla evliydim gibi. biri çok çok iyi biri de çok çok kötü.
dönüp şu yazdıklarımı bile okuyunca yapılması gereken tek şey apaçık belli. kaç kurtar kendini. peki öyleyse neden bu kadar üzülüyorum ? neden bazen aklıma güzel anılar geliyor? güzel olanlar kötülerin belki yüzde 5idir.
bu süre içinde eşim diyorki, ben sana fiziksel bir şey yapmadığım için sana zarar verdiğimi düşünemedim. bu yüzden hiç dilimi tutmadım. sözlerle kırılacağını gerçekten zarar göreceğini düşünemedim. tek tek anlattım ona her şeyi her kırıldığım yeri. şimdiye kadar farketmediğini çünkü beni kaybetmediğini söylüyor. ben evden gidince o haftalarca yalnız kalınca her günümüzü tek tek düşünmüş hatırlamış. ne oldu, kim ne dedi diye. her hatamın farkına vardım. senin ne kadar hassas olduğunu yeni gördüm. her şeyi düzelteceğim diyor. bana bir şans daha ver ve gör ne kadar değişeceğim diyor. annesiyle de görüşmeyecekmiş (sanki benim ne işime yarayacaksa, ben ona böyle bir şey hiç demedim) önemli olan söz değil davranış diye düşünmüş bla bla ( annemi evden kovmak sanki sadece sözle olan bir şey miydi?) o da psikoloğa gidiyormuş. değişecekmiş miş miş miş...
ne ev ne araba hiç bir şey yok. maddi manevi tazminat istedim. hakaretler vs kanıtlı old için tazminat alırız biraz. bir kaç da bilezik var. maksimum 100-150 bin toplam
İnsan ailesinden vurulmaz. Eşiniz en zayıf karninizdan vurmuş sizi.Merhaba arkadaşlar bir kaç gündür boşanmayla ilgili olan sanırım tüm başlıkları okumuşumdur. Bugün artık gün içinde saçma sapan bir şeyden hüngür hüngür ağlayınca iyi olmadığımı anladım ve yabancı birileriyle konuşmak istediğime karar verdim. Eminim okurken bazılarınız bana kızacak, bazılarınız "salak bu kadın ne üzülüyor hala acaba" falan diyecek. Biraz uzunca bir yazı olabilir bunu da ekleyelim.
Biz eşimle 6 aylık kadar sevgiliyken nişanlandık ve 8 ay da nişanlı kalıp evlendik. Evleneli tam tamına 2 yıl olmuştu ki ben çekişmeli olarak boşanma davası açtım. evden de ayrıldım şimdi yalnız yaşıyorum aynı şehirde. Gelelim bu işin süreç kısmına..
Eşimle sevgiliyken bana karşı çok ilgili ve düşünceliydi. Beni pamuklara sardı beni çok özel hissettirdi. Annemle ablamla iyi anlaştı bir sorun yoktu. ya da ben görmek istemedim. Ara ara gereksiz öfkelendiği zamanları hatırlıyorum ama hep düğün stresine falan diye yormuştum. bir de bekarken annesiyle yaşıyordu, annesi onu çok bunaltıyordu ona yoruyordum. Evlenince aynı evin içinde oluruz sorunlarımızı çözeriz diye düşündüm. Evlenmeden önce eşime hayatımla ilgili her şeyi anlattım. bana göre yapılması gereken şey buydu. beni ve ailemi iyi tanımalıydı. bu bahsettiklerim de aman aman şeyler değil, annemle babamın yıllar önce ayrılmış olması. kötü bir evlilik yaşayan annemin psikolojik bir rahatsızlığı olduğu. babamla pek anlaşamamam vs gibi şeylerdi. annemin kendini kötü hissettiği, hastalığının nüksettiği zamanlarda onunla ilgilenmem gerektiği, memleketten bir ev aldığım ve o evde annemle birlikte yaşadığım ve evin kredisinin devam ettiği vb gibi konulardan bahsediyorum. eşim bunların hiç birini sorun etmedi. "ben de annemle yaşıyorum, ben de anneme bakmak destek olmak zorundayım zaten, çok benzer durumların içindeyiz falan dedi o zaman." evlenince eşimin memleketinde yaşayacaktık. annesinin evi bize 10 dk lık yürüme mesafesindeydi. benim annem ise bize 100 km uzaklıkta bir yerde oturuyordu yani istediğim zaman gidip gelebilirdim. buraya kadar her şey güzel görünüyor.
ta ki.. evliliğimizin henüz 1.ayına kadar. ikimizin annesi de bizle yaşamaya alışkındı ve ikisi de yalnızlığa alışmakta zorluk çekiyordu. ama kv yeni evli! olmamıza rağmen haftanın 2 gecesi bizde kalıyordu (neymiş yalnızlığa alışana kadarmış) ama ben 1 saatlik mesafedeki annemi ziyarete bile gönderilmiyordum. ya da annemin bize gelmesi istenmiyordu. annem biraz rahatsızlandı. eşim annemle ilgilenmeme izin vermedi. tek istediğim gidip annemle 1-2 gece ilgilenmek ilaçlarını zamanında vermekti. eşim bana engel oldu. neymiş kardeşlerim ilgilensinmiş biz yeni evliymişiz. kardeşlerimin biri 750 km mesafede ve 6 aylık bebek sahibiydı. diğeri ise 1100 km mesafedeydi aile babasıydı ve henüz 1 ay önce düğünümüze gelebilmek için patronu ile papaz olmuştu. kaldı ki gelmelerini gerektirecek bir durum da yoktu. ben ilk hatayı o gün eşimi dinleyerek yaptım ama eve döndüm. annem kötüleşti. 2-3 gün sonra eşim bu kez yer ayarladı annemi hastaneye yatırmak zorunda kaldık ve annem 20 gün hastanede yattı. (ben ilgilenmiş olsaydım ağırlaşmadan atlatacaktık) 20 gün boyunca her gün eşim benimle annemi ziyarete geldi, ihtiyaçlarını karşıladı. hastanede yer bulmada yardımcı oldu. ama olayın başında işin buraya gelmesine eşim sebep olduğu için ben affedemedim, bu iyilikleri de gözüme batı. bu ilk olaydı. daha sonra annemi evde istememeye devam etti. (annemin oturduğu evin kredisi devam ettiği için annemden kira almam gerektiğini düşünüyordu, evlenirken her şeyi kendimiz yaptık bu yüzden ilk yıl aylık yüklü bir ödememiz vardı bu ödeme eşimi çok strese sokuyordu, birlikte ödüyor olsak da evlenmeden önce başlayan kredim çok gözüne battı. bu da aylık 800 tl gibi bir rakam çok değil. o rakamı anneme gönderiyorum gibi düşündü. aslında evin kredisini veriyordum çünkü bana aitti. kardeşlerim de annemin faturalarını karşılıyordu) ayda 1 gün gelsin kalsın, ben de dr kontrolüne götüreyim dedikçe evde kavga çıktı. kv bizde kalmaya devam ediyordu 2 gece! haliyle kavgalar senin annem benim annem derken büyüdü. ikimiz de inatçı ve baskın karakteriz. kavgalar çok büyüdü. eşim benim ona cevap vermemi kaldıramadıkça hakaret etmeye başladı. geçmişte yaşanan aile olaylarını yüzüme vurdu beni yaraladı. zaten senin annen şöyle, baban şöyle, siz rezil bir ailesiniz. sen benden önce varoştun. geldiğin yer belli şimdi yaşadığın hayat belli tarzında laflar. aslında hiç alakası yok. bi kere ben ve ailem gayet normaliz, sadece parçalanmış bir aileydik. parçalanan ailelerde yaşanan sorunlar bizde de yaşanmıştı. bu konuda bana destek olması ve bana kendisi bir aile olması gerekirken tam tersini yaptı ve beni hep ezmeye çalıştı. varoşluk? asla. eşimle tanışmadan 4 yıl önce atanmış, tanıştığımızda düzenli maaşı olan bir öğretmendim. elim yüzüm de gayet düzgündür. giyinmesini oturmasını kalkmasını bilirim. beni zaten kendi beğendi başta. beni tanıdığında asla böyle bir düşüncesi yoktu, aksini söylerdi. ki zaten kendime ait evde oturuyordum henüz 25 yaşımda. nasıl varoş olabilirim ?
annemi neden kabul etmediğini sorduğumda korktuğunu söyledi. psikolojik rahatsızlığı old için. aslında sadece uyumayıp evde geziyor, kimseye bir zararı yok. ne dedimse anlatamadım. o zaman senin annen de gelmesin durum eşit olsun dedim. olmaz dedi. çünkü onun annesine ait bir evde oturuyorduk. oturduğumuz ev annesine ait olduğu için benim annemden üstün görüyordu kendi annesini. böyle böyle yüzlerce kez tartıştık. her seferinde aileme, bana, kişiliğime hakaretler etti. bana çok ağır laflar kullandı. bir keresinde boğazımı sıktı ve polise şikayet ettim. bir daha asla yanaşmadı. öfkesini kontrol edemiyordu. ve bunun farkında değildi. bence yaptığını hatırlamıyordu bile. ayrıntı anlattım buraya kadar ama devamını ayrıntı anlatmayacağım. bir kaç kaldıramadığım sözünü yazacağım sadece.
"onun evinde para vermeden kira vermeden oturuyormuşum"
"bana 50bin tl verecekmiş çocuk doğurmam için. sonra çocuğu ona verip hayatlarından çıkacakmışım, anası bakarmış"
"zengin kadın bulup evlenecekmiş"
bir de eşimi polise şikayet ettiğimi duyunca kv telefon açıp "evimden çık seni istemiyorum" diye beni evinden kovdu. eşim annesine hiç bir gerçek tepkide bulunmadı. evden çıkalım dedim yalvardım çıkmadı. (şimdi o evi bile hatırlayınca kusasım geliyor inanın öyle bir etki yaratmış üzerimde. yuvam olamadı hiç. evimm deyip bağrıma basamadım. evlilik süresi içinde kv bana söylediği onlarca saygısızca lafın hiç birine eşim yanımda tepki vermedi, beni korumadı. ben yokken annesiyle konuşuyormuş güya. (mesela, "oğlum ikinci düğününü güzel yaparsın" "oğlum senin neyini beğendi de aldı bilmiyorum" "ben ona çalışmayan kız al demiştim, çalışmasaydın ona böyle cevap veremezdin" "kızım sen kadınsın susmasını bil." "erkek o konuşur" ve yazmaya gerek olmayan klasik gıcık kv davranışları vardı yemeklerine burun kıvırma, laf arasında beni iğneleme vs vs vs)
şimdi bu yazı hiiiiiiiç sandığınız gibi bitmeyecek, aslında yazarken bile üzülüyorum. kırılıyorum. davayı açalı neredeyse 3 ay olacak. çekişmeli açtım. eşim beni sevdiğini, ayrılmak istemediğini söyledi, terapiste gidelim düzelecek. hatalarımı farkettim. iletişim sorunumuz var vs dedi. 2 hafta sonra ilk duruşma var. bu arada dava açarken whatsapp görüşmeleri, ses kayıtları, ona yolladığım paralar (maaşımı harcayamadım, hep ona yolladım destek olmak için. evim faturalarını benim ödediğime dair faturalar vs vs var) yani eş kişisi biraz para kaybedecek gibi duruyor. belki de para kaybetmemek için barışmak istiyor gibi yapıyordur. bunca hakareti eden, benim hiç bir aile ferdimi kabul etmeyen, hepsinin arkasından söven, beni bile bile yaralarımdan vuran adam beni seviyor olamaz. beni sevdiğine inanmıyorum. zaten çok rahat yalan söyleyen de birisi. (evlendikten sonra kimse gelemedi bu arada evime. istemedi beyefendi. pandemi de vardı tabi. ama kimseyle iletişimi yok görüşmez. herkesle arazı bozuk. ) (beni soyutlamaya çalıştı ailemden, evlendik artık sen bu ailenin ferdisin unut onları gibi saçmalıyordu. annem geldiğinde odadayken 1-2 kez evden kovmuşluğu var. hatta bi seferinde yılbaşıydı ve sokağa çıkma yasağı vardı. yılbaşında annen de gelsin diye kendi çağırdı sonra 1 ocak sabahı nereye götürürsen götür, istersen sokağa çıktın diye ceza ye umrumda değil diye kovdu ben de annemi aldım çıktım) allahım anlattıkça ne çok olay geliyor aklıma. hepsi 2 yıl içinde oldu.
bunların dışında hiç ailevi şeyleri saymazsak aşırı iyi anlaşan, birlikte çok eğlenen, iki iyi arkadaş olan bir çifttik. sosyal ortamda da el üstünde tutuyor bir yandan, çok kıymetliyim gibi bir hava yaratıyor. dışarda prenses evde köleyim sanki. bi yere mi gideceğim hemen her işimi halleder, ayağıma araç bulur gönderir, okula gelir alır, beni hep iyi anlatır vs. o yüzden onun çevresinden kimse tahmin bile edemez bu halde olduğumuzu. ama ilk aydan başlayan bu tartışmalar, inatlaşma ile büyüyen kavgalar, kaybedilen saygı derken bu noktaya geldik. tabi bunu söylemeye gerek olmadan tonla şey anlatmam gerekti. adam resmen sonradan narsist olduğunu gösterdi. elde edene kadar tepede tuttu beni sonra her fırsatta yerin dibine gömdü.
son bir kaç gündür ara ara ağlama atakları geçiriyorum. hiç iyi değilim. (psikoloğa gidiyorum bu arada dava açtığımdan beri) neden üzülüyorum bu kadar? sürekli sorguluyorum, neden böyle yaptı ? diye. kafayı yiyeceğim. mükemmel giden bir ilişki göz göre göre nasıl cehenneme döner. nasıl bu kadar nokta atış damarıma basmış olabilir, neden basmış olabilir? bir insan sevdiğine bunu nasıl yapar? keşke diyorum bir sabah uyansam ve boşanmış olsak. ama bu çekişme süreci çok çok zor. dayanması çok güç. uzadıkça kafamda çok fazla gel gitli düşünce oluyor. ya da sürekli geçmişi hatırlayıp sinirden kuduruyorum. sonra sorunuz zamanlar aklıma geliyor ağlıyorum. sanki iki farklı adamla evliydim gibi. biri çok çok iyi biri de çok çok kötü.
dönüp şu yazdıklarımı bile okuyunca yapılması gereken tek şey apaçık belli. kaç kurtar kendini. peki öyleyse neden bu kadar üzülüyorum ? neden bazen aklıma güzel anılar geliyor? güzel olanlar kötülerin belki yüzde 5idir.
bu süre içinde eşim diyorki, ben sana fiziksel bir şey yapmadığım için sana zarar verdiğimi düşünemedim. bu yüzden hiç dilimi tutmadım. sözlerle kırılacağını gerçekten zarar göreceğini düşünemedim. tek tek anlattım ona her şeyi her kırıldığım yeri. şimdiye kadar farketmediğini çünkü beni kaybetmediğini söylüyor. ben evden gidince o haftalarca yalnız kalınca her günümüzü tek tek düşünmüş hatırlamış. ne oldu, kim ne dedi diye. her hatamın farkına vardım. senin ne kadar hassas olduğunu yeni gördüm. her şeyi düzelteceğim diyor. bana bir şans daha ver ve gör ne kadar değişeceğim diyor. annesiyle de görüşmeyecekmiş (sanki benim ne işime yarayacaksa, ben ona böyle bir şey hiç demedim) önemli olan söz değil davranış diye düşünmüş bla bla ( annemi evden kovmak sanki sadece sözle olan bir şey miydi?) o da psikoloğa gidiyormuş. değişecekmiş miş miş miş...
Aç çekişmeli gittiği yere kadar. Donuna kadar al sonra gitsin zengin kadını bulsun bakalımMerhaba arkadaşlar bir kaç gündür boşanmayla ilgili olan sanırım tüm başlıkları okumuşumdur. Bugün artık gün içinde saçma sapan bir şeyden hüngür hüngür ağlayınca iyi olmadığımı anladım ve yabancı birileriyle konuşmak istediğime karar verdim. Eminim okurken bazılarınız bana kızacak, bazılarınız "salak bu kadın ne üzülüyor hala acaba" falan diyecek. Biraz uzunca bir yazı olabilir bunu da ekleyelim.
Biz eşimle 6 aylık kadar sevgiliyken nişanlandık ve 8 ay da nişanlı kalıp evlendik. Evleneli tam tamına 2 yıl olmuştu ki ben çekişmeli olarak boşanma davası açtım. evden de ayrıldım şimdi yalnız yaşıyorum aynı şehirde. Gelelim bu işin süreç kısmına..
Eşimle sevgiliyken bana karşı çok ilgili ve düşünceliydi. Beni pamuklara sardı beni çok özel hissettirdi. Annemle ablamla iyi anlaştı bir sorun yoktu. ya da ben görmek istemedim. Ara ara gereksiz öfkelendiği zamanları hatırlıyorum ama hep düğün stresine falan diye yormuştum. bir de bekarken annesiyle yaşıyordu, annesi onu çok bunaltıyordu ona yoruyordum. Evlenince aynı evin içinde oluruz sorunlarımızı çözeriz diye düşündüm. Evlenmeden önce eşime hayatımla ilgili her şeyi anlattım. bana göre yapılması gereken şey buydu. beni ve ailemi iyi tanımalıydı. bu bahsettiklerim de aman aman şeyler değil, annemle babamın yıllar önce ayrılmış olması. kötü bir evlilik yaşayan annemin psikolojik bir rahatsızlığı olduğu. babamla pek anlaşamamam vs gibi şeylerdi. annemin kendini kötü hissettiği, hastalığının nüksettiği zamanlarda onunla ilgilenmem gerektiği, memleketten bir ev aldığım ve o evde annemle birlikte yaşadığım ve evin kredisinin devam ettiği vb gibi konulardan bahsediyorum. eşim bunların hiç birini sorun etmedi. "ben de annemle yaşıyorum, ben de anneme bakmak destek olmak zorundayım zaten, çok benzer durumların içindeyiz falan dedi o zaman." evlenince eşimin memleketinde yaşayacaktık. annesinin evi bize 10 dk lık yürüme mesafesindeydi. benim annem ise bize 100 km uzaklıkta bir yerde oturuyordu yani istediğim zaman gidip gelebilirdim. buraya kadar her şey güzel görünüyor.
ta ki.. evliliğimizin henüz 1.ayına kadar. ikimizin annesi de bizle yaşamaya alışkındı ve ikisi de yalnızlığa alışmakta zorluk çekiyordu. ama kv yeni evli! olmamıza rağmen haftanın 2 gecesi bizde kalıyordu (neymiş yalnızlığa alışana kadarmış) ama ben 1 saatlik mesafedeki annemi ziyarete bile gönderilmiyordum. ya da annemin bize gelmesi istenmiyordu. annem biraz rahatsızlandı. eşim annemle ilgilenmeme izin vermedi. tek istediğim gidip annemle 1-2 gece ilgilenmek ilaçlarını zamanında vermekti. eşim bana engel oldu. neymiş kardeşlerim ilgilensinmiş biz yeni evliymişiz. kardeşlerimin biri 750 km mesafede ve 6 aylık bebek sahibiydı. diğeri ise 1100 km mesafedeydi aile babasıydı ve henüz 1 ay önce düğünümüze gelebilmek için patronu ile papaz olmuştu. kaldı ki gelmelerini gerektirecek bir durum da yoktu. ben ilk hatayı o gün eşimi dinleyerek yaptım ama eve döndüm. annem kötüleşti. 2-3 gün sonra eşim bu kez yer ayarladı annemi hastaneye yatırmak zorunda kaldık ve annem 20 gün hastanede yattı. (ben ilgilenmiş olsaydım ağırlaşmadan atlatacaktık) 20 gün boyunca her gün eşim benimle annemi ziyarete geldi, ihtiyaçlarını karşıladı. hastanede yer bulmada yardımcı oldu. ama olayın başında işin buraya gelmesine eşim sebep olduğu için ben affedemedim, bu iyilikleri de gözüme batı. bu ilk olaydı. daha sonra annemi evde istememeye devam etti. (annemin oturduğu evin kredisi devam ettiği için annemden kira almam gerektiğini düşünüyordu, evlenirken her şeyi kendimiz yaptık bu yüzden ilk yıl aylık yüklü bir ödememiz vardı bu ödeme eşimi çok strese sokuyordu, birlikte ödüyor olsak da evlenmeden önce başlayan kredim çok gözüne battı. bu da aylık 800 tl gibi bir rakam çok değil. o rakamı anneme gönderiyorum gibi düşündü. aslında evin kredisini veriyordum çünkü bana aitti. kardeşlerim de annemin faturalarını karşılıyordu) ayda 1 gün gelsin kalsın, ben de dr kontrolüne götüreyim dedikçe evde kavga çıktı. kv bizde kalmaya devam ediyordu 2 gece! haliyle kavgalar senin annem benim annem derken büyüdü. ikimiz de inatçı ve baskın karakteriz. kavgalar çok büyüdü. eşim benim ona cevap vermemi kaldıramadıkça hakaret etmeye başladı. geçmişte yaşanan aile olaylarını yüzüme vurdu beni yaraladı. zaten senin annen şöyle, baban şöyle, siz rezil bir ailesiniz. sen benden önce varoştun. geldiğin yer belli şimdi yaşadığın hayat belli tarzında laflar. aslında hiç alakası yok. bi kere ben ve ailem gayet normaliz, sadece parçalanmış bir aileydik. parçalanan ailelerde yaşanan sorunlar bizde de yaşanmıştı. bu konuda bana destek olması ve bana kendisi bir aile olması gerekirken tam tersini yaptı ve beni hep ezmeye çalıştı. varoşluk? asla. eşimle tanışmadan 4 yıl önce atanmış, tanıştığımızda düzenli maaşı olan bir öğretmendim. elim yüzüm de gayet düzgündür. giyinmesini oturmasını kalkmasını bilirim. beni zaten kendi beğendi başta. beni tanıdığında asla böyle bir düşüncesi yoktu, aksini söylerdi. ki zaten kendime ait evde oturuyordum henüz 25 yaşımda. nasıl varoş olabilirim ?
annemi neden kabul etmediğini sorduğumda korktuğunu söyledi. psikolojik rahatsızlığı old için. aslında sadece uyumayıp evde geziyor, kimseye bir zararı yok. ne dedimse anlatamadım. o zaman senin annen de gelmesin durum eşit olsun dedim. olmaz dedi. çünkü onun annesine ait bir evde oturuyorduk. oturduğumuz ev annesine ait olduğu için benim annemden üstün görüyordu kendi annesini. böyle böyle yüzlerce kez tartıştık. her seferinde aileme, bana, kişiliğime hakaretler etti. bana çok ağır laflar kullandı. bir keresinde boğazımı sıktı ve polise şikayet ettim. bir daha asla yanaşmadı. öfkesini kontrol edemiyordu. ve bunun farkında değildi. bence yaptığını hatırlamıyordu bile. ayrıntı anlattım buraya kadar ama devamını ayrıntı anlatmayacağım. bir kaç kaldıramadığım sözünü yazacağım sadece.
"onun evinde para vermeden kira vermeden oturuyormuşum"
"bana 50bin tl verecekmiş çocuk doğurmam için. sonra çocuğu ona verip hayatlarından çıkacakmışım, anası bakarmış"
"zengin kadın bulup evlenecekmiş"
bir de eşimi polise şikayet ettiğimi duyunca kv telefon açıp "evimden çık seni istemiyorum" diye beni evinden kovdu. eşim annesine hiç bir gerçek tepkide bulunmadı. evden çıkalım dedim yalvardım çıkmadı. (şimdi o evi bile hatırlayınca kusasım geliyor inanın öyle bir etki yaratmış üzerimde. yuvam olamadı hiç. evimm deyip bağrıma basamadım. evlilik süresi içinde kv bana söylediği onlarca saygısızca lafın hiç birine eşim yanımda tepki vermedi, beni korumadı. ben yokken annesiyle konuşuyormuş güya. (mesela, "oğlum ikinci düğününü güzel yaparsın" "oğlum senin neyini beğendi de aldı bilmiyorum" "ben ona çalışmayan kız al demiştim, çalışmasaydın ona böyle cevap veremezdin" "kızım sen kadınsın susmasını bil." "erkek o konuşur" ve yazmaya gerek olmayan klasik gıcık kv davranışları vardı yemeklerine burun kıvırma, laf arasında beni iğneleme vs vs vs)
şimdi bu yazı hiiiiiiiç sandığınız gibi bitmeyecek, aslında yazarken bile üzülüyorum. kırılıyorum. davayı açalı neredeyse 3 ay olacak. çekişmeli açtım. eşim beni sevdiğini, ayrılmak istemediğini söyledi, terapiste gidelim düzelecek. hatalarımı farkettim. iletişim sorunumuz var vs dedi. 2 hafta sonra ilk duruşma var. bu arada dava açarken whatsapp görüşmeleri, ses kayıtları, ona yolladığım paralar (maaşımı harcayamadım, hep ona yolladım destek olmak için. evim faturalarını benim ödediğime dair faturalar vs vs var) yani eş kişisi biraz para kaybedecek gibi duruyor. belki de para kaybetmemek için barışmak istiyor gibi yapıyordur. bunca hakareti eden, benim hiç bir aile ferdimi kabul etmeyen, hepsinin arkasından söven, beni bile bile yaralarımdan vuran adam beni seviyor olamaz. beni sevdiğine inanmıyorum. zaten çok rahat yalan söyleyen de birisi. (evlendikten sonra kimse gelemedi bu arada evime. istemedi beyefendi. pandemi de vardı tabi. ama kimseyle iletişimi yok görüşmez. herkesle arazı bozuk. ) (beni soyutlamaya çalıştı ailemden, evlendik artık sen bu ailenin ferdisin unut onları gibi saçmalıyordu. annem geldiğinde odadayken 1-2 kez evden kovmuşluğu var. hatta bi seferinde yılbaşıydı ve sokağa çıkma yasağı vardı. yılbaşında annen de gelsin diye kendi çağırdı sonra 1 ocak sabahı nereye götürürsen götür, istersen sokağa çıktın diye ceza ye umrumda değil diye kovdu ben de annemi aldım çıktım) allahım anlattıkça ne çok olay geliyor aklıma. hepsi 2 yıl içinde oldu.
bunların dışında hiç ailevi şeyleri saymazsak aşırı iyi anlaşan, birlikte çok eğlenen, iki iyi arkadaş olan bir çifttik. sosyal ortamda da el üstünde tutuyor bir yandan, çok kıymetliyim gibi bir hava yaratıyor. dışarda prenses evde köleyim sanki. bi yere mi gideceğim hemen her işimi halleder, ayağıma araç bulur gönderir, okula gelir alır, beni hep iyi anlatır vs. o yüzden onun çevresinden kimse tahmin bile edemez bu halde olduğumuzu. ama ilk aydan başlayan bu tartışmalar, inatlaşma ile büyüyen kavgalar, kaybedilen saygı derken bu noktaya geldik. tabi bunu söylemeye gerek olmadan tonla şey anlatmam gerekti. adam resmen sonradan narsist olduğunu gösterdi. elde edene kadar tepede tuttu beni sonra her fırsatta yerin dibine gömdü.
son bir kaç gündür ara ara ağlama atakları geçiriyorum. hiç iyi değilim. (psikoloğa gidiyorum bu arada dava açtığımdan beri) neden üzülüyorum bu kadar? sürekli sorguluyorum, neden böyle yaptı ? diye. kafayı yiyeceğim. mükemmel giden bir ilişki göz göre göre nasıl cehenneme döner. nasıl bu kadar nokta atış damarıma basmış olabilir, neden basmış olabilir? bir insan sevdiğine bunu nasıl yapar? keşke diyorum bir sabah uyansam ve boşanmış olsak. ama bu çekişme süreci çok çok zor. dayanması çok güç. uzadıkça kafamda çok fazla gel gitli düşünce oluyor. ya da sürekli geçmişi hatırlayıp sinirden kuduruyorum. sonra sorunuz zamanlar aklıma geliyor ağlıyorum. sanki iki farklı adamla evliydim gibi. biri çok çok iyi biri de çok çok kötü.
dönüp şu yazdıklarımı bile okuyunca yapılması gereken tek şey apaçık belli. kaç kurtar kendini. peki öyleyse neden bu kadar üzülüyorum ? neden bazen aklıma güzel anılar geliyor? güzel olanlar kötülerin belki yüzde 5idir.
bu süre içinde eşim diyorki, ben sana fiziksel bir şey yapmadığım için sana zarar verdiğimi düşünemedim. bu yüzden hiç dilimi tutmadım. sözlerle kırılacağını gerçekten zarar göreceğini düşünemedim. tek tek anlattım ona her şeyi her kırıldığım yeri. şimdiye kadar farketmediğini çünkü beni kaybetmediğini söylüyor. ben evden gidince o haftalarca yalnız kalınca her günümüzü tek tek düşünmüş hatırlamış. ne oldu, kim ne dedi diye. her hatamın farkına vardım. senin ne kadar hassas olduğunu yeni gördüm. her şeyi düzelteceğim diyor. bana bir şans daha ver ve gör ne kadar değişeceğim diyor. annesiyle de görüşmeyecekmiş (sanki benim ne işime yarayacaksa, ben ona böyle bir şey hiç demedim) önemli olan söz değil davranış diye düşünmüş bla bla ( annemi evden kovmak sanki sadece sözle olan bir şey miydi?) o da psikoloğa gidiyormuş. değişecekmiş miş miş miş...