• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

bu da benim hikayem

buz devrini ben de çok severim :) 4. sünü izlemek henüz nasip olmadı ilk fırsatta izleyecm :) yemek konusunda bir sıkıntım yok , yiyorum gerektiği kadar.. şu sıra TUS için dershaneye başladım pek vaktim olmuyor ama kendime vakit ayırmalıyım böyle de gitmiyor

izle izle spoiler olmasa bi şe yazardım şimdi :D

tus da ne bela bi şey ya allah yardımcınız olsun valla benim en yakın arkadaşlarımdan biri de 3 yıldır uğraşıyor, adana'yı istediği için olmuyor bi türlü pff zor hakikaten. neyse çalışın çalışın yarın bi gün bize lazım olacaksınız :P Allah muhtaç etmesin eksikliğini de göstermesin der annem aynen öyle hakikaten :)
 
Babana çok çok anlam yüklemişsin.
Babanın sana olan güvenini yıktığını düşündüğün için
eski sevgilinin bıraktığı güvensizliği kabullenemiyorsun.
Ama bir erkekten sevgi alma duygusunu eski sevgilinde yaşadığın için de
duyguların -farkında olarak veya olmadan- aracılığı ile kutsuyorsun eski sevgilini.

Senin yaşında erkek kardeşim var benim siyahgelinlik. Sevgili tercihi yapabilecek olsam
onun gibi birisini isterdim.
Öyle seviyorum onu. Aşktan da öte bir duygu bu.
İnsanı en sevdikleri en çok acıtırmış. Aklıma geldikçe kahrediyorum,
zamanında bilmeden,istemeden,anlamadan ağır bir yük bıraktım onda.
Erken evlenmeye mecburdum. Annem ve babam ayrıydı, biz baba yanında kalıyorduk.
Zaten annesinden ilkokul yaşından evvel ayrılan kardeşime, ikinci annelik yapan olarak,
erken evlenerek terketmiş oldum.
Seçim yapmadım ben. İki şıkkım yoktu benim.
Kardeşimle konuşurken hala söyler, annemden çok senin gitmen ağır geldi abla bana der.
Kalbim acıyor bu sözünü her duyduğumda siyahgelinlik.
Ciğerim derim kardeşime. Sarıldığımda hiç salasım gelmez.
Şükür olsunki hissettiklerimiz karşılıklı. Olumsuz bakışına dayanamazdım yoksa.

Aile içi kopukluklar böylesi ağır duygular taşıtabiliyor insana.
Ablanın sende bıraktığı sorumluluk
babanın üzerine giydirdiği kuralları olan zihniyet
senelerse hipnotize olmuş gibi 'olmak' zorunda hissettiğin duruş
yazında yansıttığın duygu düşünce kasılmasının temelini oluşturmuş.

Çok değil, sen yaşlardayken fikrim zihnim mantığım melankoli ile harmanlaşmıştı.
İnan bana, ki yaşadığından inanırsın, çoşku duygusu hüzün ile yer değiştirmişti.
Üç birim olan stres 23 birim olarak geri dönüyordu.
Üzülmüyorum ama. Tebessüm ediyorum dersem de garipseme.

Şanslıydım galiba.
Şanslıydım çünkü, çok çok iyi anlaşabildiğim
nadiren alınan pozitif elektriği alabileceğim şeker gibi Elif gibi bir terapist çıktı karşıma.
Çıkmasını istemiştim çünkü.
Aradım, geldi.
Öyle hoşgeldi ki Elif,
içine sokası gelir insanın Elif'i.

Nihil, dedi bana bir gün,
tam karşısında oturuyordum, pencereden kocaamaan yemyeşil ağaçlar görünüyor,
diğer pencereden hafif bir güneş sızması,
dedi; çok kıymetli bir içgörün var nihil
herkeste olmaz bu. Bu duygunun kıymetini bil lütfen.
O an hissettirdiği duyguyu hazmedememiştim.
Zaman lazım siyahgelinlik. Adım atmaya başlamak lazım. Zaman o vakit gösteriyor kendini.
Böyle..
 
Bu ceza degil imtihan...

Hem arkadasin dedigi gibi herseyi kendine cekiyosun. Dertsiz basina dert ariyosun lafi sana tam oturur herhalde :s

Biraz hayata guzel tarafindan bakmayi dene. Kendini daha iyi hissedebilecegin seyler yap. Seni tanimadigim icin bilmiorum nelerden hoslanirsin. Arkadaslarin varsa cik gez dolas ama vaktinde yurtta kaliosan yurduna don. Kimsenin evine gitme. Omuzlarini kaldir artik ve yeni kararlar al. Yarin ilk isin erkenden kalkip guzel bi yuruyus olabilir. Telefonuna dinlemekten hoslandigin sarkilari yukle (duygusal olmasin ama!!!!) tak kulakliklarini yuru bi kac saat. Deniz varsa otur dusun. Tamam simdiye kadar hatalarin oldu ama artik simdiden sonrasina bakman lazim.

Ne yapsam mutlu olurum diye dusun.

Tek başıma evde kalıyorum, sabahtan akşama kadar kendimi dinliyorum maalesef, arkadaşlarım hep ailelerinin yanına gittiler, ben de burada dershaneye gidiyorum. Ama çok şükür denizi var bu şehrin, kmlerce sahili var şşanslıyım o konuda, sahilde yürümeyi de çok severim, yürüyüşlere başlcm bi an önce ;)
 
Babana çok çok anlam yüklemişsin.
Babanın sana olan güvenini yıktığını düşündüğün için
eski sevgilinin bıraktığı güvensizliği kabullenemiyorsun.
Ama bir erkekten sevgi alma duygusunu eski sevgilinde yaşadığın için de
duyguların -farkında olarak veya olmadan- aracılığı ile kutsuyorsun eski sevgilini.

Senin yaşında erkek kardeşim var benim siyahgelinlik. Sevgili tercihi yapabilecek olsam
onun gibi birisini isterdim.
Öyle seviyorum onu. Aşktan da öte bir duygu bu.
İnsanı en sevdikleri en çok acıtırmış. Aklıma geldikçe kahrediyorum,
zamanında bilmeden,istemeden,anlamadan ağır bir yük bıraktım onda.
Erken evlenmeye mecburdum. Annem ve babam ayrıydı, biz baba yanında kalıyorduk.
Zaten annesinden ilkokul yaşından evvel ayrılan kardeşime, ikinci annelik yapan olarak,
erken evlenerek terketmiş oldum.
Seçim yapmadım ben. İki şıkkım yoktu benim.
Kardeşimle konuşurken hala söyler, annemden çok senin gitmen ağır geldi abla bana der.
Kalbim acıyor bu sözünü her duyduğumda siyahgelinlik.
Ciğerim derim kardeşime. Sarıldığımda hiç salasım gelmez.
Şükür olsunki hissettiklerimiz karşılıklı. Olumsuz bakışına dayanamazdım yoksa.

Aile içi kopukluklar böylesi ağır duygular taşıtabiliyor insana.
Ablanın sende bıraktığı sorumluluk
babanın üzerine giydirdiği kuralları olan zihniyet
senelerse hipnotize olmuş gibi 'olmak' zorunda hissettiğin duruş
yazında yansıttığın duygu düşünce kasılmasının temelini oluşturmuş.

Çok değil, sen yaşlardayken fikrim zihnim mantığım melankoli ile harmanlaşmıştı.
İnan bana, ki yaşadığından inanırsın, çoşku duygusu hüzün ile yer değiştirmişti.
Üç birim olan stres 23 birim olarak geri dönüyordu.
Üzülmüyorum ama. Tebessüm ediyorum dersem de garipseme.

Şanslıydım galiba.
Şanslıydım çünkü, çok çok iyi anlaşabildiğim
nadiren alınan pozitif elektriği alabileceğim şeker gibi Elif gibi bir terapist çıktı karşıma.
Çıkmasını istemiştim çünkü.
Aradım, geldi.
Öyle hoşgeldi ki Elif,
içine sokası gelir insanın Elif'i.

Nihil, dedi bana bir gün,
tam karşısında oturuyordum, pencereden kocaamaan yemyeşil ağaçlar görünüyor,
diğer pencereden hafif bir güneş sızması,
dedi; çok kıymetli bir içgörün var nihil
herkeste olmaz bu. Bu duygunun kıymetini bil lütfen.
O an hissettirdiği duyguyu hazmedememiştim.
Zaman lazım siyahgelinlik. Adım atmaya başlamak lazım. Zaman o vakit gösteriyor kendini.
Böyle..

Ne güzel bir kaleminiz, ne güzel bir anlatımınız var, umarım ben de doğru Elif'i bulur ona gidebilirim bir an önce :) .. İnsanın hiç tanımadığı görmediği insanlardan destek alması ne kadar güzel, ne kadar rahatlatıcı birşeymiş, derdimi paylaştığınız, yol gösterdiğiniz ve herşeyden önce vakit ayırıp dinlediğiniz için çok teşekkür ederm hepinize ayrı ayrı, Allah hepinizden razı olsun
 
Ne güzel bir kaleminiz, ne güzel bir anlatımınız var, umarım ben de doğru Elif'i bulur ona gidebilirim bir an önce :) .. İnsanın hiç tanımadığı görmediği insanlardan destek alması ne kadar güzel, ne kadar rahatlatıcı birşeymiş, derdimi paylaştığınız, yol gösterdiğiniz ve herşeyden önce vakit ayırıp dinlediğiniz için çok teşekkür ederm hepinize ayrı ayrı, Allah hepinizden razı olsun
Aslında bizlerin verdiği destek değil.
Bildiklerini sesli söylüyoruz sadece.
Güzel olduğunu bilir insan, ama ne güzelsin sen dendiğinden farklı bir enerji alır.
Tasdiklenmek duygusu iyi hissettiriyor insanı galiba.

Başka bir siyahgelinlik gelse sana,
işte anlattım. söyle hadi... dese,
farklı sözler söylemezdin. Farklı cümleler kurardın ama farklı şeyler söylemezdin.
Bildiğini uygulayamıyor insan işte.
Eksiğiz bu noktada.

Sana iyi gelen, aslında anlatmış olman.
Anlatınca fikrindeki yükü bırakıyorsun sanki. Hafifliyorsun.
Hafiflemenin oh bee.. sini yaşıyorsun.
Bir de anlattıklarını onarmak için, silkelenmek istediklerin için harekete geçtiğini düşünsene.

Tanıdığın ile paylaşamadığında
tanımadığın ile paylaşabilmek,
anlaşıldığını hisseden geri dönüşler alabiliyor olmak,
tebessüm ettiriyor insanı değil mi..

Seni dinlemek de öyle..
 
Ben de hiç istemediğim bir bölümü okudum aile zoruyla ne yazık ki... HUKUK...

İlk yılımda neredeyse hiç gitmedim okula, hiç bakmadım kitapların yüzüne ve sınıfta kaldım.. Sanki aileme ceza vermek istemiştim.. Belki dedim okumayacağımı anlarlarsa tekrar sınava girebilirim.. Ama onlardan çok ben üzüldüm sınıfta kalışıma..

Ne de olsa hep gözdeydim ben okulda dershanede.. Hep ilk sıralardaydım.. Nasıl olur da sınıfta kalırdım.. Kendime yediremedim.. 2. senemde yine 1. sınıfı okudum ve finallere bile kalmadan vizelerle bitirdim bu defa...

Derken son sınıfa geldim ve okul bitti.. Bittiğinde baskılar başladı gene, sınavlara gir hakim-savcı ol..

Ama bu defa resti çektim.. Okuluma siz karar verdiniz, ama mesleğimi ben seçeceğim dedim.. Hiç sınava girmedim! Ailemin yanına dönmedim, okuduğum şehirde kaldım...

Ben her alanda hukukçuyum.. Avukat oldum.. Şans eseri süper bir büroda staj yaptım ve mesleği sevmeye başladım.. Okul biteli 3 sene oluyor.. Ve şu anda yine şans eseri kendi ofisim var 4 aydır.. Özet geçtim, belki bir gün ben de anlatırım hikayemin ayrıntılarını ve şanslarımı..

Ne zaman ne yaşayacağımız, hayatın bize ne sürprizler hazırladığı hiç belli değil.. Mühim olan umudumuzu yitirmeden her yeni başlayan güne gülümseyerek beklentiyle uyanabilmek..

Herşeyin hayırlısı olur umarım sizin için...
 
sıyah gelınlık luffen rumuzunu ve profıl resmını degıstır,sankı evlenmeyı gelınlık gıymeyı haketmedıgını dusunuyomussun gıbı geldı bana
gelınlıgın sana karanlık ve matemı cagrıstırıyo gıbı:20:bole olmamalı evet sen bır hata yapmıssın oda bır ınsana (guvenmek)olmus
bunun dısında senın cok ıyı bır ınsan oldugunu ve temız bır kalp tasıdıgını dusunuyorum,oyle kızlar varkı her onune gelenle beraber olupta
en ufak pısmanlık yasamayanlar var,sen bencıl degılsın,hatta kendınden cok ailenı dusunuyosun,bunu anlamak hıcte zor degıl:31:
umarım suan ıcınde bulundugun bunalımdan bıran evvel kurtulursun.
not:sıyah gelınlıgı zıhnınden sıl at,senın gıbı akıllı genc bır kıza bu ruh halını hıc yakıstıramadım!
 
İkinci sayfadan sonrasını okuyamayacagim gercekten cok üzüldüm maalesef toplum yargıları bizleri buralara getiriyor

Kimse doğru olanı anne karnında öğrenmiyor ben din görevlisiyim muhafazakar bir yapım var ama önce insan özgürlüğü derim
Ben bir anneyim gözlerinin icine bakarak şükr ettigim bir kızım var ama ondan hata yapmadan , deneyip yanılmadan dogruyu bulmasını nasıl isterim ... İnsan beşerdir yanlışa düşer hata yapar ama bunlar kisinin hayatında yaşayacağı olaylara birer ayna olur

Her anne baba evladının Rabb'in verdigi yüreğin bir insan icin çarpmasını ister mı bilmiyorum ben istiyorum genc kız oldugunda asık Olsun istiyorum sevsin sevilsin ama kendi kıymetini bedeninin kıymetini bilsin istiyorum

Belki sana bir yol çizdi ailen ve sen bu çizginin dısına çıktığın icin kivraniyorsun lütfen uzme kendini ... Onlar senin üzülmeni engellemek icin kendilerince hayatın zorluklarından korumak icin bir kalkan olmaya çalıştılar ama kimse yüreğimizin sahibi degil Rabbim o yüreğe gün geldiginde başka bir insan sevgisi doldurabiliyor

Bütün bu olanlar icin vicdan hesaplaşmasına girme yasaman gerekiyordu ve yaşadın belki bir gün yine karsına cok sevebilecegin bir insan çıkacak Önemli olan su an icinde oldugun durumaKendiniAlıştırmak

Güçlü ol ileri de sana ihtiyacı olacak insanları duşun belki anneleri evladlarına evladları babalarına kavuşturmaya vesile olacaksin
Yasadın ve bitti yine o evin bir tanesinin yine babanın doktor kizisisin
 
teşekkür ederim ön yargısız yorumlarınız için.. Buraya yazarken açıkçası çok düşündüm, yargılanmaktan çok korktum..Ben her saat , her dk kendimi yargılıyorum zaten, biliyorum yaptığım aptallıkları.. Acaba aklına geliyor muyum o'nun, acaba gerçekten vicdanı bir gün sızlayacak mı .. Bilmiyorum umarım hakkımda hayırlısı olur , onu da allah ıslah etsin bir şey söyleyemiyorum ..Tekrar teşekkür ederim.

Ben sana neden önyargılı olayım canım.Sen sadece sevmişsin daha ne yapacaksın en önemli şeyini vermişsin ama adam gibi adam olmayan birine umarım rabbim karşına en hayırlısını çıkarır,böyle kötü bir şey daha yaşamazsın dünden beri konun aklımdan çıkmadı duacıyım sana hakkında en hayırlısı olsun.
 
cnmm inan bana genel olarak insanların %99 u sevmediği mutsuz olduğu iş peşinde sırf ekmek parasına cnm senin canın çok fena halde sıkılmış anladığım kadarıyla kendini toparlamak için kısa bir tatil iyi gelecektir... annenede söyle baban aramasın seni (tabi direkt böyle söyleme tatlı dille anlayış beklediğini lütfen yardım etmesini istediğini söyleyin
 
Merhaba arkadaşlar,

Umutsuzum ve çok mutsuzum sürekli içimde bir melankoli var..Başkası bu cümleleri kursa emin ol söyleyecek,teselli edecek yığınla sözüm olur. Ama gel gör ki insanın merhemi bir tek kendi yarasına ilaç olmuyor. Ne derdin var böyle diyorsun belki?? Boşa yaşıyormuşum gibi geliyor çoğu zaman...Dişimi tırnağıma takıp iki sene uğraştım bu fakülteye girebilmek için.TIP FAKÜLTESİ...Adı bile büyülü gibi gelirdi..Sanki kazandığımda tüm sıkıntılar geçecek,çok mutlu olacağım gibi...

Aslında tek derdim kendimi ispatlamaktı biliyor musun?Okulda hocalar tanışma sırasında hep sorarlar ''Bu fakülteye isteyerek mi geldin??''Gözlerim ışıl ışıl her seferinde bıkmadan usanmadan EVET derim.''Buraya gelebilmek için bir sene daha bekledim'' Evet bu cümle doğru bir cümle,,peki neden bekledim ?Sadece kendimi ispatlamak için...8 yaşında ablası kocaya kaçmış,abisi okumak istemesinde işin başına geçsin diye beklenmiş bir tekne kazıntısıyım ben..Ablam 17 yaşında aşık olduğunu sandığı adama kaçtı..1 sene sonra pişman olarak geri döndü..Sonra tekrar kocasına ,tekrar baba evine...Kaç kez tekrarlandı bilmiyorum bu senaryo..Ablam kaçtığından beri babam bana potansiyel kaçak gözü ile baktı.Aynanın karşısında fazladan üç dakika geçirsem azarı işittim.Okumayacak dedi sürekli bu da okumayacak...Zordu onuun için ablamın ihanetini kaldırmak...Bizim evde kızlar okumalı,koca eline bakmamalıdır, zaten babanın kızına vereceği tek şey de diplomadır...Erkek çocuksa herşeydir..Kurulu düzen onundur,okuyup zaman harcamasına gerek yoktur.İşinin başına geçmeli babasının bıraktığı yerden devralmalıdır.Zaten babası elinde avcunda hiçbişey yokken sırf onun için uğraşmış iş kurmuştur..Oğlan liseyi bitirecek, askere gidecek,işinin başına geçecek,münasip bir kızla da evlenecek..Babamın hepimiz için oynamamızı istediği bir senaryosu vardı aslında..İlk hayal kırıklığını ablamla yaşadı, ablamın senaryosu çok değişti..Savruldu durdu,hak etmediği şeyler yaşadı..

Ablam..Birbirimizi çok geç anlamaya başladığım güzel gözlü,masum yüzlü ablam..20sinde kucağında iki çocukla baba evine dönen ablam..Defalarca dönen ama bir kez bile gerçek anlamda boşanmaya cesaret edememiş ablam...Ablam evden kaçtığı gün bizim evde çok şey değişti aslında.Babam o gün onu defterden sildi.Evin kızı gibi değil sanki uzak bir akrabanın kızı gibi bayramdan bayrama, aydan aya gelir bir misafir oldu hepimiz için..Her seferinde eziklenip kapıya geldiğinde kimse onu içeri almamazlık yapmadı tabiki..Ama içeri aldığımızda kimse onu canı gönülden kucaklamadı..Rahat edemedi ablam hiç baba evinde..Hep dışlanmış hissetti kendini..Belki böyle davranılmamış olsaydı ona,o hayırsızı çok önceleri bırakır,mutlu olmanın yollarını arardı.Belki tekrar aşık olurdu,belki azim edip üniversiteye giderdi.Suçu neydi,affedilemez miydi de herkes bir anda sildi onu bilmiyorum..

Oysa 17 yaşındaymış henüz,yolun çok başında..Seviyorum sanmış,seviliyorum sanmış,onsuz yaşayamam nefes alamam sanmış...Babam okusun istemiş tek derdi kızını okutmak..İlk çocuğu ,ilk göz ağrısı..İlk önce okulunu oku,mesleğini eline al, sana koca mı yok her zaman bulursun demiş..Doğru da söylemiş aslında ama ablam anlamamış o zamanlar...Can damarı kesilicekmiş gbi gelmiş ona bu sözler..Bir gün kimse yokken çıkıp gitmiş işte...O 17 yaşında bense 8..

Babam o gün yıkıldı aslında...Ona göre onun kızları aptaldı..Koca peşinde koşan gerizekalılardı...Küçüğü akıllı bişeye benziyordu ama ne fark ederdi ki..Eninde sonunda ablasına çekecekti..Küçük kız hep bu sözlerle büyüdü.Ne zaman normal kızların yaptıklarını yapsa hep azarlandı.Babası küçük kızını sevmekten hiç vazgeçmedi ama.. ablasını sildikçe hayatını küçük kızına adadı.Küçük kız babasını mutlu etmeye çok öncelerden yemin etti.Okuyacaktı...Hemşire de olsa mutlu olurdu babası,öğretmen olsa da...Babanın tek derdi ''ben öldüğümde koca eline bakmasın kızım''..Küçük kıza yetmezdi ama bu meslekler...Küçük kız DOKTOR olmalıydı.En prestijli mesleğin sahib,ünvan sahibi..

O küçük kız bugün 23 yaşında bir fakültede 5. sınıf öğrencisi..Nasipse okulunu bitirip doktor olacak..Önünde uzun seneler var ama umutlu..Babası da çok mutlu belli etmiyor ama herkese kızından bahsediyor...Pazarlamacısından, kahvedeki esnafa kadar herkes kızın tıp okuduğunu biliyor..Ama babaya yetmiyor artık kızın doktor olması..O da çıtayı yükseltti.uzman olmalı onun kızı,pratisyen kalmamalı...Okul bitirene kadar maddi tüm imkanlar serilmeli,kızı derslerinden başka hiçbirşeye kafa takmamalı,evde kıtlık bile olsa kıza yansıtılmamalı...Borçlar ödenmemiş bile olsa her ayın 15inde ilk kızın parası yatmalı..Her akşam kız aranmalı, ama uzun uzun konuşmak gereksiz..kız meşgul çünkü..dersleri var,çalışmalı,gezmemeli hep çalışmalı..Kızın notları da yüksek olmalı.Uzman olmalı...Babada kendince haklı,kızını en güzel yerlerde görmek istiyor..Ya kız....Kendine ait olmayan bir hayatı yaşıyor aslında..Sırf 8 yaşında duymaya başladığı sözler için...Babasının kendi için çizdiği aptal,koca peşinda koşan kız profiine uymamak için..ABLASINA BENZEMEMEK İÇİN...Mutluyum diyor herkese,,''çok istediğim bir bölümde okuyorum hocam,buraya gelebilmek için çok çalıştım,öss tercihlerimin hepsi tıptı...''

Kız her staj,her hocasına yalan söylüyor aslında...Bir yalan çok tekrarlanırsa gerçek olur sanıyor..Gözlerini kocaman açıp,parlatabilirse insanlar inanır sanıyor...Tek derdi babasının yarasını sarmak..Derdi hayat kurtarmak falan değil...Ama hangi hoca gerçekten anlar ki kızı..Yada kim sıkılmadan dinler bu bayık hikayeyi..Kızda kimsenin onu anlayamayacağını biliyor..Şükret kızım diyor kendine...İçi her daraldığında,yaptığı şeylerden sıkıldığında hep aynı şeylerisöylüyor..''Senin yerinde olmak isteyen keç genç var,yaşadığın hayatın kıymetini bil'' Çalışmadığında hep vicdan azabı duyuyor kız..Ama o koca tıp kitaplarında hiç umut verecek şeyler yok onun için...Umut senin içinde diye yüreklendirse de hep kendini, başkasına ait bir hayatı yaşayan bir robot olduğunun o da farkında..Sevmediği bir işi yaparak ölecek belki de,erken yaşlanacak..Doktor olmasa ne olurdu bu kız??İnan kendi de bilmiyor...Kendini bildi bileli bu mücadeleye girmiş çünkü..

Kim bilir belki babam uğruna seçtiğim bu mesleği bir gün gerçekten severim..Denemek zorundayım...Bu hayat benim hayatım...Dönüşümün olmadığının farkındayım..Önüme konana senaryoyu kayıtsız şartsız oynamak zorundaym bu saatten sonra..Yapabileceğim tek şey,,rolümü sevmek ve kendimi bu role kaptırmak,,becerebilir miyim sizce??

"bir başkasının hayatıdır dönüp arkamıza baksak..

çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak

su yasak rüzgar yasak açık kapılar yasak"


bence hiç kafana takma.derslerine odaklan o adamı unut ve herşeyi kafandan sil.
tabiki evleneceksin. bakire olmadan evlenen ne ilk nede son bayansın..artık devir değişti...

dışarı çık gezz, bak hava güzel, insanlar cool, herşey cıvıl cıvıl, kuşlar, yeşillikler ohhh :21:
nerde okuyorsun bilmiyorum ama deniz varsa denize git arkadaşlarınla, dışarlarda takıl, hava al bol bol, kafan dağılsın biraz.
herşey gelip geçici..bir defa geliyorsun hayata, canına, bedenine eziyet etme. :21:
 
Son düzenleme:
Keşke tüm hikayem bu kadarla kalsaydı.. Keşke hep o babasının sözünden çıkmayan akıllı , uslu bastırılmış kız olarak kalsaydım. 21 yaşına kadar hiç erkek arkadaşım olmadı benim . Teklif edenler tabiki oldu ama babamı hayalkırıklığına uğratmamak adına kabul etmedim hiçbirini, zatn hiçbirine de gönlüm kaymadı. Sonra iki yıl önce bir forum sitesinde bir mimarla tanıştım 5 ay ortak alanlarımızdan, edebiyattan , sanattan sohbetler ettik, dertleştik. Sabahlara kadar konuştuğumuzu , mesajlaştığımızı bilirim. Bana biri anlatsa saçma sapan bir olay ,olur mu öyle şey derim ama çok hoşlandım ondan.. Sonra beni görmek istedi aylarca olmaz dedim ama içim ısınmıştı ona..sonra yaşadığım şehre geldi,görüştük, ben 1.76 boyundayım bana hiç kısa boylu olduğundan bahsetmemişti kendisi benden yaklaşık 5-6 cm kısaydı ama sanki yıllardır birbirimizi tanıyor gibi kucaklaştık , sabahtan akşama kadar sohbet ettik yemek yedik ve akşam uçağıyla istanbula döndü. Boyu kısaydı ama takmadım. Birbirimizi gördükten sonra daha da bağlandım ona ama onun benim gibi güçlü duyguları olduğunu sanmıyorum , görüştükten sonra benden çok hoşlandığını bu arkadaşlığı bir adım ileri götürmekten sevgili olmaktan bahseder oldu. Aramızdaki mesafeler, benden kısa olması hepsi aklımı kurcaladı ama hayır diyemedim.

Sonra 500 km uzaklıkla bir ilişkiye başladım. Yürümeyeceği aklımın ucundan bile geçmedi, ilk defa seviyordum, değer görüyordum, sanki kaçırdığım hayatımı yaşayamadığım gençliğimi onunla yaşayacakmışım gibi geldi. Ortalama 3 haftada bir görüşüyorduk. İlk defa bir erkeğin evinde kaldım, ilk defa onun elini tuttum ,ilk defa onunla uyudum. Güzeldi herşey.. Vıcık vıcık olmayan, seviyeli bir ilişkim vardı. Ama ilişki deneyimim olmaması ve her ilişkiyi romantik komedi filmlerindeki gibi sanmam yüzünden sorunlar çıkıyordu aramızda. Ben kavga etmek istedikçe o sustu alttan aldı, olgun tavırlar sergiledi. Giderek daha çok bağlandım. Başta benden cinsel anlamda hiçbir beklentisi olmadı, öpüşmek sarılarak uyumK dışında .İlişkimiz başladıktan 4 ay sonra benimle birlikte olmak istedi, sürtünme yolu ile birlikte olma bana her zaman saçma, aldatmaca gelmişti. Etrafımdki sembolik bakirelerden olmak istemiyordum, onu çok seviyordum, ama olmaz bunu aileme yapamam dedim. 'Bana güvenmiyor musun, seni asla bırakmayacağım' gibi klişe sözler birbiri ardına sıraladı. En sonunda 'beni sevmiyorsun, sevsen böyle yapmazdın , bana güvendiğini bana ispatla' ile kavgayı doruk noktasına taşıdı. Çok seviyordum , onu ne kadar sevdiğime inansın istedim ve birlikte oldum arkadaşlar.. Ne sürtünme ne ters ilişki hiçbirini yaşamadım kendime saygımdan.. Yaptığım şeyin arkasında olduğumu , bunu benim istediğimi söyledim kendime defalarca.. Ama ikna edemedim kendimi ..Aylarca ailemin yanına gidemedim , hele babamın yüzüne hiç bakamadım.. Yüzlerine bakarsam herşeyi anlayacaklar gibi geldi.. zaten ruh sağlığı çok yerinde olan biri değildim iyice depresyonun eşiğine geldim. Bu durum ilişkimize de yansıdı ..En ufak konularda trip atan , en küçük ilgisizliğini 'istediğini aldın zaten benden' e bağlayan sürekli eleştirdiğim kız modellerine döndüm. Bir sabretti , iki sabretti sevgilim.. Ama ben hazmedemediğim herşeyin acısını ondan çıkarmaya başladım. 5 ay sonrada yaptığım triplere dayanamadığını, dünyaya bir kere geldiğini , kimsenin sorumluluğunu alamayacağını söyleyerek beni terk etti. Çok ağladım, çok yalvardım beni bırakma diye ama ne kadar uğraştıysam geri dönmedi :( İntiharı çok düşündüm ama yapamadım. Bir de geçen ay abime MS teşhisi konuldu artık hiç yapamam. Ailemin bana eskisinden daha çok ihtiyacı var . Ama çektiğim vicdan azabı dinmiyor bi türlü.. Babamın dediği oldu arkadaşlar, ben bir sene içinde hayatımın içine ettim, bana verilen onca emeği heba ettim.

Böyle işte.. Yaşadığım tek ilişkide bekaretimi kaybettim. Artık yüzümün akıyla evlenebileceğimi düşünmüyorum. Kimseye anlatamıyorum yaşadıklaarımı.. Yine de burada paylaşmak istedim.

Tutunacak hiçbir şeyim yok .. Kendi elimle kendi hayatımı mahvettim. Buradan kız evlat sahibi ablalarıma söylemek istediğim bir şey var. Çocuklarınızı baskıyla, korkuyla bir hayat yaşamayın. Eğer içinde kalan yaşanmamış duygular varsa her türlü açığa çıkıyor işte..Benim gibi.. Babam herkesin yere göğe koyamadığı 2 sene sonra doktor olacak kızının yediği haltları bilse yüreğine iner. :(

Eski erkek arkadaşıma bunları anlattığımda bana öyle bir şey söyledi ki resmen ne kadar aptal olduğumu yüzüme vurdu. ' Bu kadar düşünüyorsan yapmasaydın' dedi bana :( Koca meraklısı bir kız değilim yanlış anlamayın ama ben bu şekilde evlenemem, bana evlendikten sonradan edilecek hakaretleri kaldıramam. evlendiğim kişiye 'Hayatımda tek bir kişi oldu ve ben onunla birlikte oldum' diye söylesem de bana inanmayacak. Ama gerçek bu ..

Siz bir doktor adayısınız. 5. sınıf tıp öğrencisisiniz ve bakire değilsiniz diye hayatınızın karardığını mı düşünüyorsunuz? SAhip olduğun şeyler, artık sahip olamamakatan dolayı üzüntü duyduğun zardan çok daha değerli. Sen değerlisin herhangi bir organın değil, beynin ve kalbin dışında.
 
Son düzenleme:
arkadaşlar psikolojimi daha çok toparlayabilmem için bana önerebileceğiniz kitap, film gibi şeyler var mı?

Bizler burada ne kadar çok konuşsak moral teselli versek de sen istemedğin sürece sana yardımcı olamayız. Çünkü yakında değiliz. Sana çok güzel bir kitap ve aynı kitapın filmini önereceğim. Ama söz vermen gerekiyor okuyacağına dair. İnanıyorum bu kitabı okuduktan sonra hayata bakışın değişecek. (belkide okudun bilemiyorum)

Kitabın adı: Herşey Su İle Başladı
Filmin adı: Black

Üstelik hiç bir erkek için bu kadar kendini heba etmene gerçekten değmez. Emin ol bu senin için daha iyiymiş ki bitmiş. Yoksa belki daha kötü sonuçlar bile doğabilirdi. Ailenin şu anda yaşadıklarından haberi yok, ama belki onula devam etseydin ailenin haberi olacağı daha kötü şeyler de yaşayacaktın. Belki onun için okulu bile bırakacaktın. Bir tanıdığımın yakın akrabası genç bir kız sevdiği çocuk için intihar etti yıllar önce. Ölmedi, aylarca hastanede tedavi gördü. Babası da ikna oldu evlenmelerine izin verdi. Şimdi o adamla evlendiği için yine intihar etmeyi düşünüyor. Çünkü hiç mutlu değil. Demek istediğim bugün aşktan kör olan gözümüz ileride açıldığında pişmanlıklara sebep oluyor. Sen tıp öğrencisisin. Bilim insanısın. Olaylara duygusal değil gerçekçi bakman gerekir. İnsanlara sağlık belki hayat kazandıracaksın. Bence senin o antideprasan gibi ilaçlara da ihtiyacın yok inan. Sadece sana gereken bu ruh halinden çıkmak. Bunu istemediğin sürece asla düzelemezsin. O ilaçlar sadece seni sakinleştirmeye yardımcı olur. Bilim adamları senin gibi umutsuzluğa kapılmdığı insanlık için çalıştığı için bilim bu kadar gelişti. Biraz toparla kendini, bu kadar güçsüz olma.

Ağabeyine de acil şifalar dilerim.
 
Eminim psikyatri dersi ve stajı aldın. Bizden çok daha iyi bilirsin ki bazen herkesin yardıma, profesyonel olarak kendi içine bakmasına yardım edecek birine ihtiyacı olabiliyor, oluyor. İnsanın taşıdığı yükler bazen taşıdığını zannettiğini çok üstündedir. Böyle durumlarda kendi içimize bakıp fazlalıkları ayıklamanın zamanı gelmiş demektir. Ablandna bahsetmişsin hep ama aslında esas babanla bağın patalojik. Bundan kurtulup babandan bağımsızlığını alman gerek manevi anlamda. Ablan kaçmış, ama senin de kaçma zamanın gelmiş psikolojik gelişim evresi açısından. Bunu başarmadığın sürece her yaşadığın ilişkide babanın gölgesi seni mutsuz edecek. Lütfen yardım al. Deli değilsin elbette ama gencecik pırıl pırıl bir insansın. Yarım yamalak bir yerlerden hayata tutunmaya çalışmak yerine ona dört elle sarılacak kişisel gelişim düzeyine varabilmek için, lütfen yardım al.
 
aslında ciddi tek sorunun abin ....allah acil şifalar versin.......tıp fakültesi zevkle okunacak bir bölüm değil bir tane dahi idealist tıp öğrencisi görmedim....ankara tıpı okurken tipim kaymıştı ordan biliyorum.....bir kere doktor olmak zorunda değilsin kafaya takma ....ilaç şirketlerine girebilirsin farklı bir hayat seçebilirsin .....türkiye şartlarında yine de şanslı olduğumuzu düşünüyorum
erkek arkadaşına gelince çok benzeşiyoruz....okulu bitirip kura çektim ve izmit e yerleşmiştim ....orda tanıştım onunla ona karşı hissettiklerimi kelimelere dökemiyorum aldığım nefes gibi diyebiliyorum.....subaydı çok iyi bir aileden geliyordu bana çok ilgi gösteriyordu.......evlendik......ben bir erkeğin bu kadar şerefsiz olabileceğini konduramazdım......ve elbette ki şu an boşanıyorum.....tedavim tam iki senemi aldı benim için gerçekten çok büyük bir travmaydı.....sen çok iyi kurtarmışsın ..... okulunu bitirip ayaklarının üzerinde durduğunda sana yeteri kadar değer vermeyen adama .iktiri çekeceksin hiç üzerinde düşünmeyeceksin bile
öncelikle iyi bir psikolog bul....terapiye başla zamanla iyileştiğini göreceksin....maalesef ilaçlar işe yaramıyor.....bir de güvendiğin bir dostunla konuş işe yarıyor gerçekten
tekrardan allah abiine acil şifalar versin
 
Kaybettiğin şey sadece bekaret... Üzerine birilerinin anlam üzerine anlam
kattığı bir şey... Ama bak hala vicdani muhakeme yapıyorsun, bazı şeylerden
sorumlu tuttuğun halde ailene önem veriyorsun, düşünebiliyorsun. Seni anlamlı
kılan değerlerin bunlar.

Vicdanı olmayan birinin, sana yaptığı psikolojik baskıya boyun eğip birlikte
olmayı kabul etmiş olman, rıza gösterdiğini hissettirebilir ama ondan böyle
bir zorlama gelmese sen ilişkini o boyuta çekmezdin eminim. O nedenle
karşındakini aklamaktan vazgeçmelisin. Sana yaptığı baskı ile onunla oluşundan
sonra doğan her durumu da çekmek zorundaydı... Davranışların kapris, tafra vs
durumlarından herhangi biri değil. Sevdiğini söylediğin insanı kendi pembe süzgecinden
geçirmeden, objektif olarak değerlendirmeni öneririm. Yaşadığınız şey onda herhangi
bir psikolojik soruna, baskıya neden olmazken sende olacaktı ve o da bunu bilmeliydi.
Seni biraz tanıyorsa mutlaka bilmeliydi...

Biliyorum staj yapıyorsun ama mesleğini onun içine girmeden anlayamayacaksın.
O yüzden kendine mezun oluncaya kadar zaman ver en azından... Umarım TUS'u
da kazanıp uzmanlığını alınca görüşlerin değişir. Staj yaparken tanıştığım bir kaç
doktor da senin gibi hissettiğini ama okul hayatı bitip, iş yaşamına geçtiklerinde
mesleklerine aşık olduklarını anlatmışlardı... Tıp, okuması çok zor, yorucu bir
bölüm. Okurken bunalan, psikolojik destek alan, bırakmak isteyen çok arkadaşım
oldu. Ama inanıyorum ki bir gün çok başarılı bir doktor olup bugünlerine gülerek
bakacaksın.

Hayatında aksiyon eksiktir eminim. Diğer üniversite bölümlerinde okuyan öğrenciler
gibi haylazlık yapma, yeterince sosyalleşme, aktivitelerde bulunma şansınız olmuyor.
Okul çok fazla zamanı çalıyor sizden. O nedenle aksiyonu bol kitaplar okuyarak
deşarj olabilir, hayal dünyanda aktifleşebilirsin. Keza filmleri de öyle seçmende
fayda var diye düşünüyorum.
 
şu an ne yazacağımı bilemiyorum canım sana ve ablana üzüldüm hakikaten hemd eçok bu kadar genç yaşta bu kaldırılamaz yükü kaldırmaya çalışmışsın .sen ailen için ablan için abin için hayata sıkı sıkı tutunman gerek asla kedini ihmal etme sonuçta sende aynı duygular içindesin bir elin varlığına ihtiyacın var ki ailende öyle o nedenle ailenin tutacağı el sığınacak limanı sen ol hayat herşeye rtağmen güzel yaşamaya değer yeterki ailenin senin sağlığın yerinde olsun gerisi önemli deil gerçekten bir gün yaşadığın sıkıntıların mükafatını mutlaka göreceksin yeterki inan.
 
Bir kadının en değerli şeyi bekareti değildir.Yani bekareti alındığında kadın değersizleşmez.Eğer bekareti haricinde pek bir özelliği yoksa kadın tabiki bekaretiyle övünecek.Ki siz kendinizi bu tip insanlarla kıyaslayacak değilsiniz.Kendinizi yetiştirmişsiniz.Hayatta imkanlarınız arttıkça da dünyaya bakış açınız genişleyecek ve olaylara yüzeysel bakmaktan kurtulacaksınız.İnsanları daha çok anlamaya başladıkça hem kendinizi hem de başkalarını suçlamanın yanlış olduğunu göreceksiniz.Çünkü herşey insanları anlamakla başlar.Anlarsan affedersin kendini de.Zaten kendini suçlu hissedeceğin bir durum yok.Sen bir bireysin ve kararlarının arkasında durmalısın.Böyle düşünmeye devam ettiğini farzedelim ve ileride bir kız çocuğun olsun.Böyle bir şey yaşadığında onu suçlayıp dışlayacak mısın, yoksa bir birey olduğunu, kendi kararları olabileceğini ve ona saygı duyduğunu mu öğretirsin.Sonuçta sizin gibi akıllı insanlar başkaları tarafından kullanılmaz, kendi kararları vardır ve bu kararların arkasında duracak kadar sağlam basarlar yere.Bunun için de kendinize güçlü kadınları rol model alın.Onların hayatını araştırdığınızda, sıradan insanların yadırgayacağı ne kadar çok şey yaşadıklarını göreceksiniz.Ama dedeğim gibi sıradan insanların söyledikleri onların kim olduğunu değiştirmez ve çoğumuz onların karşısında saygıyla karışık bir eziklik duygusu yaşarız.Sonuçta kim olmak istediğinize karar verin güçlü bir insan ve kadın mı, yoksa statü sahibi fakat güçsüz, basit çoğunluğun ağzına bakan bir kadın mı?
 
Kullandığım antidepresandan olsa gerek çok uyuyorum ve ancak uyanabildim. Yorumlarınızı okudum tek tek düşünüyorum hala üzerlerine.. Hepinize çok teşekkür ederim
 
Hikayenizi,hatta yapılan yorumları bıle hıc usenmeden okudum diyebılırım,

baştan sona kadar yasadıklarınıza o kadar üzüldüm ki anlatamam,bian kendımı sızın yerınıze koydum,

babanız gerçekten dahi bir insan,ve sızınde öyle oldugunuzu düşünüyorum.

Doktor olmanız o kadar güzel ki kıymetını bılın,babanız ıstıyor dıye hayatınıza bu şekilde yön vermıs olabılırsınız ama sızın yerınızde olmak ısteyen o kadar cok kısı var kı bunlardan bırıde benım.hep ya doktor ya öğretmen olmak ıstemısımdır ama hıcbırı olmadı,farklı oldu malesef...
Hıc uzulmeyın gercekten cok güzel,cok kutsal bır mesleklerden bırı.
Ben ınanıyorum okulunuz bıtınce,öreve baslıyınca zamanla alısıcak sızde cok sevıcek babanıza dualar edıceksınız.

Erkek arkadasınız konusundada yanlıs yapmıssınız demıcem,dogruda demıcem.çünkü kesin hükmü veren yüce mevlamdır.evet bir boşluğa düşüp geri dönülmez bir yola atmıssınız kendınızı ama bılemezsınız hıcbıseyı,sizi bugün bu halınızde bırakan adam belkı yarın bigün evlendıgınızde bir de kucagınızda begenızle sızı bırakmıyacıg ne malumdur.işte o zaman hem kendınıze hemde bebegınıze yanmıs olacak,acınız 2 ye katlanıcaktı.artık geçmiş bitmiş,siz emın olun daha ıyı kalıtelı ınsanları hakedıyorsunuz,ruhunuz,anlattıklarınız,yasadıklarınız geregi...


Bu sebepten ötürü bence içinzde yasadıgınız ıc hesaplasmadan kurtulun,allah herseyı gören,bilen,duyandır.emın olun sızı duyuyordur,ve bılemezsınız belkıde o sizi coktan affetmıstır.tövbe edın ve arının rahatlayın..çünkü sizin kalbınızın kötü olmadıgına ınanıyorum.bu yüzden sızde kendını affedın artık,ve sıze ıhtıyacı olanların yanında olma sırası sızde artık.....haydı bakalım,öğrenci(doktor)hanım önce manevi sonra maddi görevler bitmez..kendınıze gelın ve kaldıgınız yerden devam edın...sizede bu yakısır....

Ve ınsallah allah gonlunuze göre verırde sızı gercekten seven bırıyle karsılasır mutlu olur,kocaaaman bır aıle olursunuz.....
O zaman benım bu sözlerimi hatırla olurmu :)

senın ıcın dua edeceğim.....hayırlı günler,hayırlı ramazanlar....
 
Back