Biz ve Diğerleri

emucum bir topic buldum sana ileteyim diye burayı açtım hemen,
http://www.kadinlarkulubu.com/yabanci-dil-egitimi/380856-ingilizce-forum.html
çok güzel ingilizce öğrenme-pratik-materyal forumu, başka bir isimle olanı da vardı eskiden bunun sanki, ama konsepti aynıydı.

bu arada senin linke de bakıcam, nereye açabilirsin hmm, hayvanlar bölümüne mi, yoksa duyurulur falan mı vardı, belki de forum yöneticilerine sorman en iyisi, gerçi onlar konuya göre bir yere taşıyor gerektiğinde ama baştan sorsan daha iyi olur belki de.
 
emucum bir topic buldum sana ileteyim diye burayı açtım hemen,
http://www.kadinlarkulubu.com/yabanci-dil-egitimi/380856-ingilizce-forum.html
çok güzel ingilizce öğrenme-pratik-materyal forumu, başka bir isimle olanı da vardı eskiden bunun sanki, ama konsepti aynıydı.

bu arada senin linke de bakıcam, nereye açabilirsin hmm, hayvanlar bölümüne mi, yoksa duyurulur falan mı vardı, belki de forum yöneticilerine sorman en iyisi, gerçi onlar konuya göre bir yere taşıyor gerektiğinde ama baştan sorsan daha iyi olur belki de.

Ben seni bu yüzden seviyorum işte canım savaşçım :KK69:
Teşekkür ediyor ve hemen bakıyorum
Son haftam sonrasında rahat rahat çalışıırm
Site linkim olmuyorda kazişe sordum bu kadar sorun arasında bakması zor inş küfür yemem yani:KK52:
 
Geberiyorum yatıp uyusam iyi olacak
Telime ücretsiz navi yükleyim dedim o da hatalı oldu
İnş sabaha düzeltirim de rahat rahat kullanırım
İyi geceler herkese
sizi öpeyimde hastalığım size geçsin bari :KK69:
kaçtım byyyyyyyyy
 
navi dediğin navigasyon mu, araba kullanıyon mu sen :KK53: bak benzin parasından kıs, ütüye ver giysileri:KK53:

ingilizceforum du sanki bi ara takılmıştım bi siteye, çok eğlenceli oluyor bak, o kadar çok örnek yapılıyor ki cümle kalıplarıyla falan. oradan çalışıp buradan da tartışırız konuları :KK52:
 
yahu sen de direk en üst düzey yöneticiye mi sordun emucum yaa, hani yöneticileri tıklayınca bi sürü isim çıkar ya keşke onlardan birine soraydın, aklında olsun ben kazen'e değil de bir şey sormam gerektiğinde o anda online olan bi yöneticiye soruyorum genelde onlar sorun büyükse kazen'e ulaştırıyor sanırım zaten. hele bu ara yemezsin inşallah küfür, ama güzel bi amaçla sormuşun yav:KK5:
 
yahu sen de direk en üst düzey yöneticiye mi sordun emucum yaa, hani yöneticileri tıklayınca bi sürü isim çıkar ya keşke onlardan birine soraydın, aklında olsun ben kazen'e değil de bir şey sormam gerektiğinde o anda online olan bi yöneticiye soruyorum genelde onlar sorun büyükse kazen'e ulaştırıyor sanırım zaten. hele bu ara yemezsin inşallah küfür, ama güzel bi amaçla sormuşun yav:KK5:

Ben bilmem işte sordum bi başlığa kim yazarsa artık :)
Pek sorun yaşamadığım için bilmiyorum hemde acemiyim daha :)

navi dediğin navigasyon mu, araba kullanıyon mu sen :KK53: bak benzin parasından kıs, ütüye ver giysileri:KK53:

ingilizceforum du sanki bi ara takılmıştım bi siteye, çok eğlenceli oluyor bak, o kadar çok örnek yapılıyor ki cümle kalıplarıyla falan. oradan çalışıp buradan da tartışırız konuları :KK52:

Navigasyon canımda arabam yok henüz ama ben motor istiyorum
Merak bendeki bu telefonumda gprs var da iyileştirmek istiyorum
Ayrıca bi navigasyon cihazıda alacağım ama arabamın olmasını beklemeden ilk önce onu alayım değil mi :KK70:
Herkes teker alır ben navi cihazı :KK70:
Şu illet sınav haftaya bitiyor sonrasında kesinkes bakarım
 
Son düzenleme:
hee emucum sen navi cihazı, torpido parlatıcı, alarmı falan hazır et bakarsın ucuzluktan bi de araba indirirsin:)))

dağcılık yapan birinden motor isteğini duymak nedense şaşırtmadı beni :18: kazasız belasız kullanmak şartıyla alırsın gönlüne göre bi tane umarım:KK16:

kpss değil ama bilgisyar sınavı di mi bu, allahım ne kadar kopmuşum merkezi sınavlardan :KK53:


bir de benim balığım hamsi çıktı küçücük daha ama kendimiz büyütebilecek miyiz anlamadım, neyse bi taneye de şükür hamsim olduu :KK9:
 
hee emucum sen navi cihazı, torpido parlatıcı, alarmı falan hazır et bakarsın ucuzluktan bi de araba indirirsin:)))


dağcılık yapan birinden motor isteğini duymak nedense şaşırtmadı beni :18: kazasız belasız kullanmak şartıyla alırsın gönlüne göre bi tane umarım:KK16:

kpss değil ama bilgisyar sınavı di mi bu, allahım ne kadar kopmuşum merkezi sınavlardan :KK53:


bir de benim balığım hamsi çıktı küçücük daha ama kendimiz büyütebilecek miyiz anlamadım, neyse bi taneye de şükür hamsim olduu :KK9:


Arkadaşlarıma söyledim bana da ayarlayacaklar bitanede bana :)
Bit pazarında vardır ucuzluk ya da şu indirim sitelerinde belli mi olur gg de falan :KK70:
Motor alırdım çoktanda apartmanda koyacak yer yok o yüzden sorun yani amin inş kullanırım ama bu kadar hız severken inş diyelim yinede :)
Savaşçım bilgisayar kursu kpss sınavı içindi haftaya ÖNLİSANSLARIN sınavı var ya ben sanayide işçiyim Cem Karacanın dediği gibi :) ona gireceğim :)
Link vermen lazım msnden gönderirsen balığına tıklarım sen başkasının balığına başkalarıda senin balığına tıklayhacak face e falan link ver bu arada benim yazım uçmuş nedenki ?
 
'Bir öğrencimin bana öğrettikleri'

Kaliforniya´da Long Beach şehrindeki Eyalet Üniversitesi´nde öğretim üyesi olarak ders verirken, aynı sömestrde benim iki dersimi alan bir kız öğrencim dikkatimi çekmeye başlamıştı. Bu genç bayanın şu özelliklerinin farkına varmıştım: Her şeyden önce çok güzel bir kızdı; gözüm gayri ihtiyari ona gidiyordu. İkinci olarak çok iyi bir öğrenciydi; bütün sınav ve ödevlerde en yüksek notu o alıyordu. Ayrıca, çok hanımefendi, çok nezih bir kişiliği vardı. Bölümün bir pikniğinde kız öğrencimin nişanlısıyla tanıştım ve itiraf edeyim, ilk aklımdan geçen, "Armudun iyisini" düşüncesi oldu. Yukarıda özelliklerini saydığım o güzel kızın bana tanıştırdığı erkek, yirmi yedi-yirmi sekiz yaşlarında, saçı biraz dökülmüş, şişman denecek kadar toplu, çirkin, kısa boylu biriydi. Bu kişiye parası için yüz vermiş olabileceğini düşündüm. Daha sonra öğrendim ki, bu genç adamın parasal gücü yok; başka bir üniversitenin psikolojik danışmanlık bölümünde doktora öğrencisi olarak okula devam ediyor ve ileride akademisyen olarak kariyer yapıp profesör olmak istiyor.

Acaba benim güzel öğrencim bu adamda ne bulmuştu? Bir hafta sonra ders çıkışı koridorda öğrencimin yanına yaklaştım ve Sally adıyla anacağım öğrencimle aramızda şöyle bir konuşma geçti: "Sally, nişanlınla nasıl tanıştığınızı merak ediyorum? "Bir kilise faaliyetinde aynı komitede çalıştık; o zaman tanıdım kendisini " "Nesi seni etkiledi; hangi özelliklerini sevdin?Sally, bir Amerikalı olarak bu soruyu hiç beklemiyordu. Amerikan kültüründe, bu tür sorular kişinin mahremiyetine tecavüz olarak kabul edildiğinden pek sorulmaz. Amerikan kültürüne göre ben o anda Sally´nin mahremiyetine ´burnumu sokuyordum.´ Şaşkınlığı geçince çok içten, gözlerinin içi gülerek, "O şahane bir insan; o benim kahramanım! Ben ondan çok şeyler öğrendim" dedi.O anda ilk hissettiğim şey kıskançlık duygusu oldu. Güzel bir kadının erkeğine, "Sen benim kahramanımsın" duygusu içinde bakmasının erkeğe verilmiş en büyük hediye olduğunu hissettim ve anladım. Bu hediyeyi, hayatım boyunca hiç almadığımı biliyordum ve o kişiyi kıskandım. "Nasıl yani?" dedim."Frank bir yetimhanede büyümüş. Yetim olmanın ne demek olduğunu bildiği için, üniversite öğrencisi olunca, yetimhaneden iki çocuğa ağabeylik yapma kararı almış. Haftada on saatini onlara ayırıyor; onlarla buluşup oynuyor, kitap okuyor, onları müzeye götürüyor. Onların iyi gelişmesi için elinden geleni yapıyor. Biri ameliyat oldu, hastanede yatıyor ve Frank şimdi akşamları hastanede kalıyor, geceleri ona bakıyor."

Yüzüme tokat yemiş gibi oldum. Utandım. Kendime kızdım. Ben güya en yüksek eğitim düzeyine gelmiş biriydim ve karşımdakini hala dış görünüşe göre yargılıyor ve onu "ayı" olarak görüyordum. İçimdeki pislikten utandım. Bir süre sonra Sally´nin içinde yetiştiği aile ortamını merak etmeye başladım. Şöyle bir mantık yürüttüm: o adama baktığım zaman ben neden, ´Armudun iyisini ayılar yer´ diye düşündüm? Çünkü ben, içinde yetiştiğim ortamda sık sık bu benzetmeyi duyarak büyümüştüm. İçinde yetiştiğim ortam beni nasıl etkilemişse, Sally´nin içinde yetiştiği ortam da onu öyle etkilemiş olmalıydı. Birkaç hafta sonra Sally´e, ailesinin nerede oturduğunu sordum. Los Angeles´in üç yüz elli km kuzeyindeki bir kasabada oturuyorlarmış. Onun ailesiyle tanışmak istediğimi, bunu mümkün olup olamayacağını sordum. "Kendilerine bir sorayım, eminim sizinle tanışmak isteyeceklerdir," dedi ve iki gün sonra, "Ailemle konuştum; sizinle tanışmaktan mutlu olacaklarını söylediler," dedi. Dört-beş hafta sonra San Francisco´ya gidecektim, Sally´nin ailesinin yaşadığı kasaba yolumun üstündeydi, onlara uğrayabilir, onlarla tanıştıktan sonra yoluma devam edebilirdim.

Bu planımı Sally´e söylediğimde Sally, "O gün ben de aileme gidecektim; isterseniz beraber gidebiliriz," dedi. Ailesine haber verdi. Onlar da sabah kahvaltısına gelmemizi söylemişler. Long Beach´ten sabahın altısında yola çıktık ve dokuz buçuk civarında Sally´nin ağabeyi Brian´ın evine vardık. Sally´nin babası George orada buluşmamızı uygun görmüş. Çok güleryüzlü bir aileydi. Brian´ın, en ufağı dört yaş civarında dört çocuğu vardı.

Ziyaret ettiğim bu güleryüzlü sıcak ailede, iki olay gerçekten dikkatimi çekti. Bunlardan ilki, Sally´nin babası George´un torunlarıyla konuşurken onların göz hizalarına inmesiydi. Bunu o kadar doğal yapıyordu ki, artık farkına varılmadan yapılan bir davranış olduğu belliydi. Sally´ye, babasının torunlarıyla hep böyle mi konuştuğunu sordum. "Evet" yanıtını alınca, kendisi çocukken de babasının, onunla göz hizasına inerek mi konuştuğunu sordum. "Evet, biz böyle biliyoruz. Ağabeyim Brian da çocuklarıyla böyle konuşur; ben de kendi çocuklarımla böyle konuşacağım. Biz böyle biliyoruz", dedi. Tüylerim diken diken oldu. Ben üniversite öğretim üyesiydim ve insan psikolojisi benim uzmanlık alanımdı ama üç çocuğumdan hiçbiriyle göz hizasına inerek konuştuğumu hatırlamıyordum. Kendime kızdım; sonra kendime kızmaktan da vazgeçtim, beni yetiştirenlere kızdım. Sonra onlara kızmaktan da vazgeçtim ve bütün nesilleri yetiştiren kültür ortamlarına kızdım. Daha sonra kimseye kızmayacağımı anlayarak, oradaki öğrenme fırsatından yararlanmaya karar verdim. Torunlarının önünde diz çökerek konuşan dede George´a "Beyefendi, çocukların göz hizasına inerek konuşuyorsunuz!" dedim. Bana biraz şaşkınlıkla gülümseyerek, "Tabii, onlar küçük insanlar!" yanıtını verdi. Öyle bir bakışı vardı ki, bu bakış sanki ´Bu kadar doğal bir şey ki, herhalde bunu herkes yapıyordur; sen yapmıyor musun?´ diyordu. O bakışa karşı bütün yaptığım, mahcup bir gülümseme oldu.

Bu güleryüzlü sıcak ailede dikkatimi çeken ikinci olay, Sally´nin ağabeyi Brian´ın davranışı oldu. Brian, Pasifik ülkeleriyle ticaret yapan, oldukça varlıklı biriydi. Evlerinin büyüklüğünden, yüzme havuzundan, çiftliklerinden, arabalarının türünden ailenin zenginliği belli oluyordu. Kahvaltıdan sonra saat on bir dolaylarında telefon çaldı ve Brian bir süre telefonla konuştu. Ofisten arıyorlarmış, Koreli bir işadamı Los Anegeles´ta imiş, kendisiyle görüşmek için helikopterle saat 14´te gelmek istiyormuş. Başka bir randevusu olduğunu söyleyerek bu teklifi reddetmiş olan Brian, bize durumu şöyle açıkladı: ´Dört çocuğum var ve her hafta biriyle dört saat başbaşa geçiririm. Bugün dört yaşındaki kızım Mary´le randevum var. Çocuklar çok çabuk büyüyorlar, eğer dikkat etmezsen, bir bakıyorsun, büyümüşler ve onlarla beraber zaman geçirme olanağı kaybolmuş.

Brian´ın yaşam vizyonunu sormadım, ama davranışından nelere öncelik verdiği belli oluyordu. Brian için çocukları şüphesiz en az işi kadar önemliydi. Brian´ın yaşamında bununla ilgili bir pişmanlık duygusu, bir ´keşke´ olmayacak. Sally´e sordum: "Baban seninle randevulaşır mıydı?""Evet", dedi, "yalnız benimle değil, her çocuğuyla sırasıyla başbaşa zaman geçirirdi. Ve ilave etti, "Biz böyle gördük, böyle biliyoruz. Benim çocuğumun da babası böyle yapacak!". Gülümseyerek, "Nereden biliyorsun?" diye sordum. "Biz Frank´le konuştuk" diye cevap verdi. Yine içim cız etti. Daha doğmadan çocuğun gelişme ortamıyla ilgili bir bilinç oluşmuştu. Kendi çocuklarıma içim yandı. Evlenmeden önceki bilincimi, kafamın karmaşıklığını, evlendiğim kıza ettiğim eziyetleri ve ondan da acısı, kendi yavrularıma çektirdiğim acıları düşündüm. Biraz daha düşününce kendimin de acı çektiğini anladım ve bu sefer kendi çocukluğuma içim yandı. Daha sonra babamın, anamın çocukluğuna içim yandı. Ve son durak olarak ülkemin tüm çocuklarına içim yandı. Yine kimseye kızamayacağımı anlayınca, ´bundan sonra ne yapabilirimle ilgili düşünmeye karar verdim. İşte değerli okurum; yazdığım kitaplar, verdiğim seminerler, hazırladığım televizyon programları, ´Ne yapabilirim?´ sorusuna verdiğim yanıtların öğeleridir. Sally´nin içinde yetiştiği ortamı görmüş ve anlamış biri olarak onun davranışlarına şimdi daha iyi anlam verebiliyorum. Sally, içinde yetiştiği ailede, varoluşun beş boyutunu da doya doya yaşayabilmişti. Çocuğun hizasına inerek onunla göz göze konuştuğunuz zaman çocuk, ´Sen varsın, sen doğalsın, sen değerlisin, sen güçlüsün ve sen sevilmeye layıksın´, mesajı alır ve çocuğun CAN´ı beslenir. Çocuğuyla randevusuna sadık kalan baba, ´Seninle zaman geçirmek istiyorum, seni özledim´, mesajını güçlü olarak verir. Çocuk bu mesajı zihinsel olarak değil, sezgisel olarak alır ve aldığı bu sezgisel mesajlar sayesinde çocuğun hamuru, ´Ben sevilmeye layık biriyim!´ diye yoğrulur. Bir ana babanın çocuklarına verebileceği en büyük miras, varoluşun beş boyutunda beslenmiş ve buna inanmış güçlü bir CAN´dır.

Doğan Cüceloğlu

Kaynak:Gelişimsel Çocuk Nörolojisi ?

Nedenlerin Cevapları ....
 
off, beğendi butonu yok, yorgun emu'nun paylaştığı bu yazıyı çoook beğendiii :KK42:

göz hizası olayını derslerde gördükten sonra minik öğrencilere ve sonrasında arkadaşların çocuklarında uygulamaya özen gösterdim en son yeğenim nasipleniyor bundan küçük cadı:KK55:

amaa... randevulaşmak! aslında ne kadar da uygulanabilir bir durummuş değil mi? çocukluğum aklıma geldi, babam işten eve geç geleceği akşamlar, türlü arıza çıkarır, bacak kadar boyumla evdekileri atlatıp yatmama bahaneleri bulur, babamın gelişini camda beklerdim! sadece onu görmüş olmak, gelince bi yanak verebilmek için... ama yıllar sonra ne oldu... neler oldu...

hayat gerçekten hızlı akıp geçiyor ve insanlar yetişirken atlanan bu noktalar kalplerde, beyinlerde ne yaralar açıyor... tamiri imkansız olmasa da çoook ama çok zor yaralar...
 
Son düzenleme:
off, beğendi butonu yok, yorgun emu'nun paylaştığı bu yazıyı çoook beğendiii :KK42:

göz hizası olayını derslerde gördükten sonra minik öğrencilere ve sonrasında arkadaşların çocuklarında uygulamaya özen gösterdim en son yeğenim nasipleniyor bundan küçük cadı:KK55:

amaa... randevulaşmak! aslında ne kadar da uygulanabilir bir durummuş değil mi? çocukluğum aklıma geldi, babam işten eve geç geleceği akşamlar, türlü arıza çıkarır, bacak kadar boyumla evdekileri atlatıp yatmama bahaneleri bulur, babamın gelişini camda beklerdim! sadece onu görmüş olmak, gelince bi yanak verebilmek için... ama yıllar sonra ne oldu... neler oldu...

hayat gerçekten hızlı akıp geçiyor ve insanlar yetişirken atlanan bu noktalar kalplerde, beyinlerde ne yaralar açıyor... tamiri imkansız olmasa da çoook ama çok zor yaralar...

Benim hiç öyle hatıralarım yok hatta bizde de babam başka bi yere işe gitsede rahat etsek olayı var:KK53:

Sen ne zaman okudun ne zaman göz hizasına indin.
Benim göz hizamada iner misin :103:
 
off, beğendi butonu yok, yorgun emu'nun paylaştığı bu yazıyı çoook beğendiii :KK42:

göz hizası olayını derslerde gördükten sonra minik öğrencilere ve sonrasında arkadaşların çocuklarında uygulamaya özen gösterdim en son yeğenim nasipleniyor bundan küçük cadı:KK55:

amaa... randevulaşmak! aslında ne kadar da uygulanabilir bir durummuş değil mi? çocukluğum aklıma geldi, babam işten eve geç geleceği akşamlar, türlü arıza çıkarır, bacak kadar boyumla evdekileri atlatıp yatmama bahaneleri bulur, babamın gelişini camda beklerdim! sadece onu görmüş olmak, gelince bi yanak verebilmek için... ama yıllar sonra ne oldu... neler oldu...

hayat gerçekten hızlı akıp geçiyor ve insanlar yetişirken atlanan bu noktalar kalplerde, beyinlerde ne yaralar açıyor... tamiri imkansız olmasa da çoook ama çok zor yaralar...


şu an ağlamaklıyım... yıllar ne kadar da değiştiriyor duyguları değil mi? ben şu an babam var ya da yok hiçbir farkını göremiyorum duygu olarak. :KK43:((
 
Benim hiç öyle hatıralarım yok hatta bizde de babam başka bi yere işe gitsede rahat etsek olayı var:KK53:

Sen ne zaman okudun ne zaman göz hizasına indin.
Benim göz hizamada iner misin :103:

İşte benim de maalesef küçük çocukluğumda yaşadıklarımdı onlar emucum... sonrasında iş gezisine gitse istekleri, arzuları maalesef bizde de yoğundu. hayatımın en mutlu yılları zaten o en küçük yaşlarım...

Ben bu yazıyı ilk defa okudum canım, göz hizasına inmenin önemini üniversitedeyken yani 10 sene önce falan artık ya hocalardan ya arkadaşların yaptığı bir sunumdan tam hatırlamıyorum duymuştum. Ama bu idealist bir yaklaşımdan çok itiraf ediyorum ki çocuğa istediğini yaptırma yöntemlerinden biri olarak kullanılmakta tarafımdan :KK17: yani onlara yukarıdan bakıp emreder gibi bir şey söylemekle aynı hizaya inip gözler birbirne bakarken dediğin bir şeyi daha kolay yaptırabiliyorsun, tabii gözüne bakabildiğin çocuklarda :KK9:
 
oliviaaaacımmm had igel artık buraya da, bak buraya yazıyorum yorumumu, avatar'ın tek kelimeyle "harika"! başka ne denebilir ki:KK16:
 
savaş bayram bitti el öpme parasından hala haber yok :KK5:
boşu boşuna mı öptüm yoksa:KK53:

olivia kendi topiğini arıyor şimdi o malum kişi ne yazdı diye :nazar:
 
beni sinirlendirdiği gibi oliviayı da sinirlendirmesin muhteşem şahıs?
 
Olivia sinirlenmez çünki kendisininde görmezden geldiği bir konu bu
Kayıp oldu sayfalar arasında heralde :44:
 
X