- 22 Ağustos 2015
- 1.341
- 3.149
Canım merhaba konunu okudum, ben de atanmadan önce bir yıl ücretli öğretmenlik yaptım çok iyi anlıyorum seni, öncelikle kafanda birşeyleri netleştirmen gerek eğer ben kesin atanacağım diyorsan matematik ağırlıklı çalışacaksın, ben de senin tabirinle tam bir matematik özürlüydüm, bir hoca bana "Antremanlarla Matematik " isimli bir kitap önerdi yazarı Halil İbrahim Küçükkaya, inanılmaz birşey. En basitten başlıyor ve her konuda sayfalarca alıştırma yapıyorsun. 30günlük bir kitap, ara vermeden hergünü bitirmen gerekiyor, o kadar çok alıştırma çözüyorsun ki bir süre sonra otomatiğe bağlıyorsun. Faydası olacağına eminim.Hmm evet mantıklı olabilir, o tarz cd'ler aklıma gelmemişti. Ama tüm Kpss konularını cd'lerden yürütmek yeterli olur mu bilmiyorum. Yetiştirmesi falan malum.. Bakalıım, teşekkür ederim fikriniz için.
Eşi bekleyip azcık bir süre görmenin verdiği üzüntüyü biliyor olmanıza sevindim. Yani üzüldüm. Tabi keşke bu hissi yaşayıp hiç öğrenmeseydiniz buna üzüldüm ama beni anlamanıza sevindim. Çok can sıkıcı... Etamin denedim birkaç hafta önce gözlerim şaşı olana dek uğraşmama rağmen sonucu pek parlak olmadı, halbuki çok büyük hayallerle başlamıştımc
canim ya bazen ust uste stres uzuntu vucuttaki mutluluk huzur hormanlarini azaltir. depresyon geciriyorsun buyuk ihtimal ama bir pskiyatriste git.verdikleri ilaclar rahatlatiyor cunku zor bir donemdesin.biliyorum o sabahtan aksama esi bekleyip az bir sure gormenin verdigi sikintiyi. bide sana tavsiye ediyorum boyle kucuk etamin kitleri satiliyor .piyasada var nettede inanalimaz kafa dagitiyorsun
İşte aradığım yorum, aradığım üye sizdiniz. Nasıl mutlu ettiniz anlatamam. Ücretli öğretmenliğin sıkıntılarında beni anlamanıza çok sevindim çünkü yaşamayan cidden bilemez. Mesela çoğu üye neden ücretlide direttiğimi özel sektöre yönelmediğimi anlayamıyor. Ama bende sizin gibi ekmeğimi öğretmenlikten kazanmak istiyorum. Az da olsa öyle. Öbür türlüsünü sindiremem ki. Ben öğrencilerimle olmalıyım, aksi milyarlar kazansamda mutlu etmeyecek çünkü beni. O yüzden her sıkıntıya rağmen başka seçeneğim yok. Kitap tavsiyenize müteşekkirim. Kesinlikle hemen edineceğim. Dershaneye gittiniz mi peki bir de bunu sormak istiyorum.. Kpss maratonuyla, yaşadıklarınızla, kaynaklarınızla, tecrübelerinizle ilgili deneyimlerinizi paylaşırsanız sevinirim. Belki yoluma ışık tutar. Teşekkürler..Canım merhaba konunu okudum, ben de atanmadan önce bir yıl ücretli öğretmenlik yaptım çok iyi anlıyorum seni, öncelikle kafanda birşeyleri netleştirmen gerek eğer ben kesin atanacağım diyorsan matematik ağırlıklı çalışacaksın, ben de senin tabirinle tam bir matematik özürlüydüm, bir hoca bana "Antremanlarla Matematik " isimli bir kitap önerdi yazarı Halil İbrahim Küçükkaya, inanılmaz birşey. En basitten başlıyor ve her konuda sayfalarca alıştırma yapıyorsun. 30günlük bir kitap, ara vermeden hergünü bitirmen gerekiyor, o kadar çok alıştırma çözüyorsun ki bir süre sonra otomatiğe bağlıyorsun. Faydası olacağına eminim.
Atanmasam da olur diyorsan başka bir alana yönelmeye çalış. Halkeğitimlerde falan öğrenciler için kurslar açılıyor oralara da başvurabilirsin belki ya da farklı sertifika programlarına başvurabilirsin.
Neler düşündüğünü neler hissettiğini çok iyi anlıyorum. Ben bir sürü iş başvurusu yapmıştım, hepsine bir engel çıktı, önü kapandı delirecektim, en son dedim ki benim ekmeğim öğretmenlikten gelecek, bundan sonra başka birşeye kanalize olmak yok. Kafayı sıyırana kadar ders çalıştım. Rabbime şükürler olsun. Kul sıkışmayınca hızır yetişmezmiş.
Hadi kalk ortalığı topla temizle için açılsınsonra da neler yapabilirsin bir düşün
Eşim 1 yıldır orada çalışıyor, deneyim edinmeye çalışıyor. Asgari ücretle başladı kendini biraz geliştirdiği için maaşı da biraz arttı, müdürü daha da artacağını söylüyormuş, tabi kısmet.. İş hayatında yeni. Başka bir yere başvursa hem dediğiniz gibi haftanın 6 günü çalışan ve çok önemli anlarda dahi izin alamayan bir adam nasıl olurda görüşmeye gider, hem de kendini yeteri kadar geliştirmediği ve birkaç yıllık olmadığı sürece hiçbir yer maaş olarak daha fazlasını vermez.. En mantıklısı burda kalması, bir sürede olsa.. Düğün meseleme gelince; düğün ve gelinlik benim hayalimdi. O yüzden bundan feragat edemezdim. Ama bizim borçlarımız sadece düğünle alakalı olanlar değil, evlilik süreciyle alakalı herşeyi nerdeyse biz üstlendik diyebilirim. Borçsuz harçsız çok şanslı bir çocuk değilsen malesef bu işler olmuyor. Başka sektöre yönelme meselesine gelince.. Ne kadar zor olsada cidden yaşadığımı yaşamadan tahmin edemezsiniz, öğrencilerimi bırakıp başka bir sektöre geçiş yapamam. Ben ücretlide çalışırken iyi standart olmasada düşük standartta kendi yağımızda kavrulabiliyoruz. Şuanki maddi sıkıntı benim yazın işsiz kalmamdan kaynaklanıyor. Ve beni sezonluk işe alacak bir yer henüz bulamadım.Eşin yoğun çalışma temposunun nasıl can sıktığını iyi biliyorum. Ben de şu an işsizim iş arıyorum ve adam böyle full çalışırken kendimi köşe minderi gibi hissetmeye başladım. Ama eşinizin maaşı da çok azmış neden iş aramıyor ? Gerçi adam 6 gün çalışıyorsa görüşmelere ne zaman gidecek o da var ? Ve bir de düğün borçları krediler demişssiniz. Keşke ne düğün yapsaydınız ne de borcu için sıkılsaydınız. İkinizin geliri de çok azmış çünkü.
Peki siz atanana dek meslek aşkını bir kenara atıp başka işlerde çalışamaz mısınız ? Çocuklar evet şahane ama karın doyurmuyor ki idealistlik ? En azından şu tabloda....
Vay anasını diyeceğim ben sadece.. Soluksuz okudum. Bir tek patlamış mısırım yoktu yanıda oda ramazan malum.. Ne güzel yazmışsınız ya. Okudum ibret aldım, eşime de düşüncelerinizi paylaşıcam. Ama merak ediyorum, yoksa ben mi kaçırdım; iş olarak son durumunuz nedir ? 90 almanıza rağmen atanma yolunu seçmeyip özel sektöremi dönüş yaptınız ?sadece ve sadece 1.5 sene onceki halimi anlatmissin. coookk uzun olabilir.
bir de ben bunun uzerine tedavisiz hamile kalamayacagimi ogrendim gor bakalim bendeki cumbusu.
iktisat mezunuyum ozelde kopek gibi calistim. o plaza denen modern hapishanelerde dur durak bilmeden pat diye istifa edip 2 sene kpss ye hazirlandim 5 senelik is tecrubem var mailler siparisler budget listler toplantilar takim elbiseli listleri check eden mailleri forwardlayan amcalardan sonra yeni mezun olmus cocuklarla dersane siralarinda kitap karistiriyordum. araya zaman girmis catir catir millet soru cozuyor. verin elime hesap makinesini gozum kapali kullanirim ama hesap makinesi kullanmaktan kalemi, undo tusunu kullanmaktan silgiyi unutmustum. dunku bebe bana orumcek agi teorisini anlatiyordu. ablacim diyordu bir de utanmadan sipa. bir de eve geliyordum yemek temizlik camasir sonra ders evliligimin ilk senesinde kocamla en seksi muhabbetimiz vatandasin hak ve gorevleriydi. neyse ilk sinav fiyasko 72.
poposuyla guldu millet bana diyordum ozele donmeliyim. annem dahil herkes de zaten yanlis karardi diyip durdu birtek esim beni destekledi.
hoppp ikinci sene bu sefer sadece b grubundan girdim zira bir bebenin daha bana ablacim bak bu arzin lagalugasi talep egrisi ile kesisinceye kadarki izdusumu fasafisosu falan diye anlatmasina katlanacak gucum yoktu. neyse sinav oldu 90 a yakin puan ama atanamiyorum cunku evliyim ankara disi olmaz kocam ozelde. ya bak bukadar uzun yaziyorum depresyondan cik biraz diye.
kasim 2014 evdeyim ya biz bi ara bi cocuk yapalim kan tahlili yaptirayim bakalim evden cikmaya da bahanem olur dedim. erken menopoz. tup bebek.
aralik 2014 tedaviye baslangic. cirpiniyorum ama dipteyim 58 kiloyum saclar uzun belime kadar. hoppp saclar dokulmeye kilolar gelmeye ben de buzdolabi onunde cadir kurmaya basladim.
ilk tedavi olumsuz ikinci bos gebelik ve tam bos gebeligi ogrendigim gun hic tahmin etmedigim bir sekilde atandigimi ogrendim. kurtaj 1 hafta sonra isbasi. 3. tedavi. parmagini emerek uyuyor sipa simdi hamdolsun. Allahim bagislasin nazarlardan korusun.
bu esnada kocam tup bebek parasi icin daha cok calisiyor. gece yarilarina kadar bilgisayar basinda, evden calisiyordu aksamlari da. sohbet edebilen ask olsun.
ben kndimi kesfettim bu esnada kitaplar okudum gelisim kitaplari degil neden boyle oluyordu merakim. Yuce Yaradani anlamaya calistim. bana cok iyi geldi. Karanligin icindeki aydinligi kesfettiRdi bana yaradan. namazlarimi arada kilardim 5 vakiti kovalar oldum okudum okudum okudum ne bulduysam okudum. yanlisi bertaraf etmek dogruya ulasmak icin.
sosyal medya hesaplarimi kapattim.
ben kendime donerek atlattim bu sureci Yaradandan umudumu kesmeden. dua ederek. sikildikca insirah suresini okudum.
ben sana bunu yap diyemem bu tamamen sana bagli. ama ilk is evinden baslayabilirsin. ikinci olarak da matematikten ucde de esini daha iyi bir ise yonlendirerek. ozelde edindigim tecrubeye dayanarak soyluyorum ki her isi yapan adam hicbiris yapmayan adamdir firmalarin gozunde. diger firmalar da kaale almaz. uzmanlasmali bir iste idareyse idare ik ise ik hem satisci hem muhasebeci olmaz... is baksin kendine en kisa surede calismak icin yasamasin yasamak icin calissin kendi degerini bilsin. (edit; bak ben finansciyim belki 2 yildir cv mi guncellmedim ama ayda en az birkere halen aranirim is arayisiniz var mi diye cunku uzmnlasmistim.)
sen de toparlan sen cabalarsan Yaradan da nasip eder ama uzun ama kisa mutlaka Rabbim emekleri bos cikarmaz.
Allah yardimcin olsun. Yolun isik olsun.
sen atlamadin ben yazmmisim atandim devlet memuruyum ama kaderim midir bilmem halen calisirken mesailerim oluyor. esim mesai gulu diyor bana. suanda dogum iznindeyim. darisi sanaVay anasını diyeceğim ben sadece.. Soluksuz okudum. Bir tek patlamış mısırım yoktu yanıda oda ramazan malum.. Ne güzel yazmışsınız ya. Okudum ibret aldım, eşime de düşüncelerinizi paylaşıcam. Ama merak ediyorum, yoksa ben mi kaçırdım; iş olarak son durumunuz nedir ? 90 almanıza rağmen atanma yolunu seçmeyip özel sektöremi dönüş yaptınız ?
Rica ederim canım, ne kadar sancılı bir süreç olduğunu, belirsizliklerin insanın enerjisini nasıl sömürdüğünü çok iyi bilirim.İşte aradığım yorum, aradığım üye sizdiniz. Nasıl mutlu ettiniz anlatamam. Ücretli öğretmenliğin sıkıntılarında beni anlamanıza çok sevindim çünkü yaşamayan cidden bilemez. Mesela çoğu üye neden ücretlide direttiğimi özel sektöre yönelmediğimi anlayamıyor. Ama bende sizin gibi ekmeğimi öğretmenlikten kazanmak istiyorum. Az da olsa öyle. Öbür türlüsünü sindiremem ki. Ben öğrencilerimle olmalıyım, aksi milyarlar kazansamda mutlu etmeyecek çünkü beni. O yüzden her sıkıntıya rağmen başka seçeneğim yok. Kitap tavsiyenize müteşekkirim. Kesinlikle hemen edineceğim. Dershaneye gittiniz mi peki bir de bunu sormak istiyorum.. Kpss maratonuyla, yaşadıklarınızla, kaynaklarınızla, tecrübelerinizle ilgili deneyimlerinizi paylaşırsanız sevinirim. Belki yoluma ışık tutar. Teşekkürler..
Merhaba arkadaşlar. Başlığımdan sorunumu az çok anlamışsınızdır.Tabi "depresyon" benim kendi kendime koyduğum bir teşhis. Müsadenizle belirtilerimi, düşüncelerimi ve kendimi size anlatıp sizinde fikir ve önerilerinizi almak istiyorum. Uzun olacak muhtemelen ama okuyun yani, ilk emir deki gibi sesleniyorum size "Oku". (Tansiyonu ve kalbi olanlar ve kalbi olmayan klavye delikanlısı sosyopatlar okumasın!)
Öncelikle; bendeniz öğretmenim; şu atanamamışlardan ve sanırım asla da atanamayacak olanlardan. 4 yıl üniversite okudum, neredeyse 1000 sayfaya varan Tarih kitapları ezberledim, tezlerin, ansiklopedilerin, fotokopilerin arasında sıyırmanın eşiğinden dönerek okuması gerçekten zor olan bir bölümden mezun oldum ve da da da dammmm Tarih öğretmen oldum. Yada öyle olacağımı sandım... Ama öyle olmuyormuş. Atamıyormuş devlet bizi, atadığı da Cem Yılmaz'dan komik rakamlar. Askeri ücretten düşük bir maaşa ve yarım gün sigortaya sırf kendi mesleğimi yapmak için ve öğrencilerimden kopamadığım için razı oluyor ve ücretli öğretmenlik (bkz. ücretli kölelik) yapıyorum. Ücretli öğretmenlik zor. Aşağılanır, aşağılanırsın. Önce devlet seni aşağılar "Sen sus, sen ücretlisin hiçbir hakkın yok, para da yok, çaliiiişş çalişşş!" devletin üvey evladısındır. Sonra seni kadrolu burnu büyükler aşağılar; sanki zamanında kendi de bu yollardan geçmemiş gibi, sanki kendide ücretli öğretmenlik yapmamış yada Kpss'nin zorluğunu hiç tatmamış, hiç tökezlememiş gibi sanki sende eğitim fakültesi mezunu değilmişsin gibi seni en çok anlaması gereken oyken birde o aşağılar. Aşağıladıkça kendini üstün görür. Ardından veliler aşağılar; "Ayol bu ücretli, ne bilir bu öğretmenliği daha atanamamış bile, ay gitsin bu kadrolu gelsin!".. Ve sen onlara asla alan bilgisindeki yetersizliğinden dolayı değil; sözel zekanla matematik çözemediğin için ve devletin sırf seni atamamak için saçma sapan çocukların bile güleceği sorularla seni sınadığı için atanamadığını anlatamazsın. Kadrolu öğretmenden kat be kat fazla çalışıp, kat kat fazla derse girip ama 3 kat az maaş almanın ne demek olduğunu anlatamazsın. Ardından çevrendekiler ve toplum seni aşağılar; "Yavrum, sen hala atanamadın mı?" diyen teyzeler, "Öğretmenmiş ama ÜCRETLİ yani tam olarak öğretmen değil" diye arkanızdan yorum yapan amcalar... Neticede bayram ve eş dost ziyaretleri kabusunuz haline gelir. Aklınızda "E kızım yapma o zaman ücretli mücretli" gibi düşünceler oluştuysa eğer atlamamanız gereken bir nokta var. Her olumsuzluğa değen birşey var ona da"Öğretmenim diye size koşan sevgi pıtırcıkları öğrenciler" deniyor. Onlarla o bağı bir kez kurduğunuzda onlar için her zorluğa katlanır buluyorsunuz kendinizi. Kopamıyorsunuz, keşke kopulsa ama yok şimdiden özledim bile onları.. Çileye devam..
Gelelim eşime;3 yıllık flört döneminin ardından 6 aylık evliyim, eşimi çok ama çok seviyorum ama iş temposunu hiç ama hiç sevmiyorum. Öyle ağır bir tempoda çalışıyor ki...Erken gidiyor, geç geliyor. Geldiğinde de hep yorgun ve uykusuz geliyor. Bir plazanın idari departmanında (gelin görün ki idari departmanında ama istasyonda pompacılık mı yaptırmıyorlar, restaurantta kasiyerlik mi yaptırtmıyorlar, muhasebe mi yaptırmıyorlar, başka şirketlerde satış mı yaptırtmıyorlar ama yani "idari departmanda" kusura bakmayında bir tarafıma doğru...) ve işe yeni başladığı için (neredeyse 1 sene falan olacak ) asgari ücretten sadece biraz fazla alıyor. Neymiş artacakmış zamanla ücreti, öyle diyormuş müdürü. İyi de adamda pestil mi bırakıyorsunuz ? Maaşı artsa ne olacak adamdan hayır mı gelecek yakında. İşten geliyor direkt koltuğa yığılıyor, yarım saat dil döküyorum kalkıp üstünü değiştirsin diye son gayretiyle kalkıp değiştiriyor yeniden yığılıyor. Bu seferde yarım saat elini yüzünü yıkasın diye dil döküyorum, kalkıp elini yüzünü yıkayıp yeniden yığılıyor. Son gayretiyle yemeğini yiyor, gene yığılıyor. Un çuvalına döndü adam dik durduğunu göremez oldum. Sağından çeksem soluna yığılıyor, solundan çeksem sağına yığılıyor. Bendeniz de; yaz tatili başladığından beri son derece işsiz ve son derece ev hanımı falan olduğumdan tüm gün evde sıkıntıdan patlıyor oluyorum. Akşama kadar eşimi bekliyorum ama iş temposu mutlu bir evliliğe müsade etmiyor. Ne adam akıllı vakit geçirebiliyoruz, ne bir film izleyebiliyoruz, ne de adamakıllı muhabbet edebiliyoruz.. Düğün iznini 3 gün verdiler, adam 4. gün işteydi. Balayı bile yapamadık çünkü izin vermiyorlar. Tek tatil günüde pazar. Onda da yorgunluktan akşama kadar uyuduğu için birlikte anca kısa bir gün geçirebiliyoruz. 3 kuruş paraya şanslı yaratılmışları daha da zengin etmek için tüm ömrünü iş temposunda geçiren, tüketen ve bitiren herkese de burdan selam olsun.. Aynı deneyin fareleriyiz.
Ha bir de değinmeden edemeyeceğim; ailevi problemlerim had safhada. Annem babamı terketti, babam kafayı sıyırdı, onunla uğraşıyoruz. Bu kısım çok değinmek istediğim bir kısım değil lakin bende yarattığı sıkıntıyı tahayyül edebilmeniz açısından bahsetmek istedim.
Ha bide bide, kaynanamdan nefret ediyorum. Kaynanama boşanma davası açmak istiyorum. O resmen bir huzursavar. Düğün sürecimizde hiçbirşeye yardım etmediği gibi hayatımda 1 defa yaşayacağım ne varsa hepsini mahfetti. Her lafı, her adımı, her kararı bencilce. Düğünde yardım etmedim bari yeni evlilere yardım edeyim kafası yok üstelik neredeyse bizi sömürecek. Gram evlat sevgisi yok. Annelik hormonları salgılanmamış tek varlık. İsviçreli bilim adamlarının incelemesi gereken tıbbi vaka. Buna ek olarak "Sevmek zorunda değilsin, saygı duymak zorundasın" klişesini ve bunu çıkaranlarında canı cehenneme. Kim çıkarmışsa bu sloganı Allah onu bildiği gibi yapsın, evine ateşler salsın. Sokaktaki yanımdan geçen herhangi tanımadığım biri bile daha çok sevgi ve saygıya layıkken sırf eşimi doğurduğu için zarardan başka yararı olmayan bir kadına saygı maskemi takınmak zorunda kalıyorum bu lafı çıkaran kişilik yüzünden.
Gelelim sonuca; Sonuç makul, sonuç ortada.. Atanamamışgillerden, ücretli köle yaz tatili dolayısıyla işsiz ve 5 kuruşsuz. Dönemlikte işe alan bir yer henüz bulamadı. Eşinin maaşı da yeterli değil.. Kredi ödemesi, düğün borçları, faturalar, ihtarnameler arasında sıkıştım kaldım. Eşimin suratını günde 3 saat görebilirsem şükretmekden bıktım usandım. Hayatımda hiç böyle dibi görmemiştim. Artık dayanamıyorum hiç suçu olmamasına rağmen ona da dünyayı dar etmeye başladım. Kendimi sürekli onu suçlar buluyorum. Onu üzüyorum, sonra pişman oluyorum, özür diliyorum ama tekrar üzüyorum. Kendimi değersiz ve hiçbir işe yaramaz hissediyorum. 4 duvar arasında hapiste gibiyim. Kalkıp iş yapmak, yemek yapmak istemiyorum. Ev işleri aldı başını gitti. Artık bir çöp evde yaşıyorum ve tifo virüsü kaparak ölmek istiyorum. Ağlamaktan gözlerim şişti, yemek yiyemiyorum mideme kramplar girdi. Sadece uyumak istiyorum, sonsuza dek uyumak.. Ama oda olmuyor. 2-3 saatlik uykuyla sabah 8'de ayaktayım. Demin internette hangi psikolojik rahatsızlığa sahipsiniz testi çözdüm "Depresyonda olabilirsiniz" çıktı. Sonra depresyonda mıyım testi çözdüm "Depresyondasınız" çıktı. Sonra ne kadar depresyondayım testi çözdüm "Ağır şiddette depresyondasınız" çıktı.
Öyle mi sizcede. Depresyonda mıyım yoksa Allah benim belamı mı vermiş ? Şayet depresyondaysam nasıl çıkılır bu depresyondan? Daha önce depresyondan çıkmayı başarmış madurgillerin önerilerini bekliyorum ve size de depresyon bulaştırmadan buradan çekip gidiyorum.
Kalın sağlıcakla
EDİT: Konumda 2 kez asgari kelimesi geçiyor. Ve evet bunların birinde "asgari" diğerinde yanlışlıkla "askeri" yazmışım. İnsanların derdini önemsemek ve yardımcı olmaya çalışmak yerine konuyu mana bulmak için okuyorsan ve bir el sürçmeliğine takılıp TDK onur üyeliği yapacak parlak beyne sahipsen parlaklığınla kal ve konuma rica ediyorum yazma. Sonra cevap verince "Eleştiriye açık değölsünn aamaa" oluyor. Değilim kardeşim. Beyinden gelmeyen mantık dışı eleştiriye açık değilim. Net.
Merhaba arkadaşlar. Başlığımdan sorunumu az çok anlamışsınızdır.Tabi "depresyon" benim kendi kendime koyduğum bir teşhis. Müsadenizle belirtilerimi, düşüncelerimi ve kendimi size anlatıp sizinde fikir ve önerilerinizi almak istiyorum. Uzun olacak muhtemelen ama okuyun yani, ilk emir deki gibi sesleniyorum size "Oku". (Tansiyonu ve kalbi olanlar ve kalbi olmayan klavye delikanlısı sosyopatlar okumasın!)
Öncelikle; bendeniz öğretmenim; şu atanamamışlardan ve sanırım asla da atanamayacak olanlardan. 4 yıl üniversite okudum, neredeyse 1000 sayfaya varan Tarih kitapları ezberledim, tezlerin, ansiklopedilerin, fotokopilerin arasında sıyırmanın eşiğinden dönerek okuması gerçekten zor olan bir bölümden mezun oldum ve da da da dammmm Tarih öğretmen oldum. Yada öyle olacağımı sandım... Ama öyle olmuyormuş. Atamıyormuş devlet bizi, atadığı da Cem Yılmaz'dan komik rakamlar. Askeri ücretten düşük bir maaşa ve yarım gün sigortaya sırf kendi mesleğimi yapmak için ve öğrencilerimden kopamadığım için razı oluyor ve ücretli öğretmenlik (bkz. ücretli kölelik) yapıyorum. Ücretli öğretmenlik zor. Aşağılanır, aşağılanırsın. Önce devlet seni aşağılar "Sen sus, sen ücretlisin hiçbir hakkın yok, para da yok, çaliiiişş çalişşş!" devletin üvey evladısındır. Sonra seni kadrolu burnu büyükler aşağılar; sanki zamanında kendi de bu yollardan geçmemiş gibi, sanki kendide ücretli öğretmenlik yapmamış yada Kpss'nin zorluğunu hiç tatmamış, hiç tökezlememiş gibi sanki sende eğitim fakültesi mezunu değilmişsin gibi seni en çok anlaması gereken oyken birde o aşağılar. Aşağıladıkça kendini üstün görür. Ardından veliler aşağılar; "Ayol bu ücretli, ne bilir bu öğretmenliği daha atanamamış bile, ay gitsin bu kadrolu gelsin!".. Ve sen onlara asla alan bilgisindeki yetersizliğinden dolayı değil; sözel zekanla matematik çözemediğin için ve devletin sırf seni atamamak için saçma sapan çocukların bile güleceği sorularla seni sınadığı için atanamadığını anlatamazsın. Kadrolu öğretmenden kat be kat fazla çalışıp, kat kat fazla derse girip ama 3 kat az maaş almanın ne demek olduğunu anlatamazsın. Ardından çevrendekiler ve toplum seni aşağılar; "Yavrum, sen hala atanamadın mı?" diyen teyzeler, "Öğretmenmiş ama ÜCRETLİ yani tam olarak öğretmen değil" diye arkanızdan yorum yapan amcalar... Neticede bayram ve eş dost ziyaretleri kabusunuz haline gelir. Aklınızda "E kızım yapma o zaman ücretli mücretli" gibi düşünceler oluştuysa eğer atlamamanız gereken bir nokta var. Her olumsuzluğa değen birşey var ona da"Öğretmenim diye size koşan sevgi pıtırcıkları öğrenciler" deniyor. Onlarla o bağı bir kez kurduğunuzda onlar için her zorluğa katlanır buluyorsunuz kendinizi. Kopamıyorsunuz, keşke kopulsa ama yok şimdiden özledim bile onları.. Çileye devam..
Gelelim eşime;3 yıllık flört döneminin ardından 6 aylık evliyim, eşimi çok ama çok seviyorum ama iş temposunu hiç ama hiç sevmiyorum. Öyle ağır bir tempoda çalışıyor ki...Erken gidiyor, geç geliyor. Geldiğinde de hep yorgun ve uykusuz geliyor. Bir plazanın idari departmanında (gelin görün ki idari departmanında ama istasyonda pompacılık mı yaptırmıyorlar, restaurantta kasiyerlik mi yaptırtmıyorlar, muhasebe mi yaptırmıyorlar, başka şirketlerde satış mı yaptırtmıyorlar ama yani "idari departmanda" kusura bakmayında bir tarafıma doğru...) ve işe yeni başladığı için (neredeyse 1 sene falan olacak ) asgari ücretten sadece biraz fazla alıyor. Neymiş artacakmış zamanla ücreti, öyle diyormuş müdürü. İyi de adamda pestil mi bırakıyorsunuz ? Maaşı artsa ne olacak adamdan hayır mı gelecek yakında. İşten geliyor direkt koltuğa yığılıyor, yarım saat dil döküyorum kalkıp üstünü değiştirsin diye son gayretiyle kalkıp değiştiriyor yeniden yığılıyor. Bu seferde yarım saat elini yüzünü yıkasın diye dil döküyorum, kalkıp elini yüzünü yıkayıp yeniden yığılıyor. Son gayretiyle yemeğini yiyor, gene yığılıyor. Un çuvalına döndü adam dik durduğunu göremez oldum. Sağından çeksem soluna yığılıyor, solundan çeksem sağına yığılıyor. Bendeniz de; yaz tatili başladığından beri son derece işsiz ve son derece ev hanımı falan olduğumdan tüm gün evde sıkıntıdan patlıyor oluyorum. Akşama kadar eşimi bekliyorum ama iş temposu mutlu bir evliliğe müsade etmiyor. Ne adam akıllı vakit geçirebiliyoruz, ne bir film izleyebiliyoruz, ne de adamakıllı muhabbet edebiliyoruz.. Düğün iznini 3 gün verdiler, adam 4. gün işteydi. Balayı bile yapamadık çünkü izin vermiyorlar. Tek tatil günüde pazar. Onda da yorgunluktan akşama kadar uyuduğu için birlikte anca kısa bir gün geçirebiliyoruz. 3 kuruş paraya şanslı yaratılmışları daha da zengin etmek için tüm ömrünü iş temposunda geçiren, tüketen ve bitiren herkese de burdan selam olsun.. Aynı deneyin fareleriyiz.
Ha bir de değinmeden edemeyeceğim; ailevi problemlerim had safhada. Annem babamı terketti, babam kafayı sıyırdı, onunla uğraşıyoruz. Bu kısım çok değinmek istediğim bir kısım değil lakin bende yarattığı sıkıntıyı tahayyül edebilmeniz açısından bahsetmek istedim.
Ha bide bide, kaynanamdan nefret ediyorum. Kaynanama boşanma davası açmak istiyorum. O resmen bir huzursavar. Düğün sürecimizde hiçbirşeye yardım etmediği gibi hayatımda 1 defa yaşayacağım ne varsa hepsini mahfetti. Her lafı, her adımı, her kararı bencilce. Düğünde yardım etmedim bari yeni evlilere yardım edeyim kafası yok üstelik neredeyse bizi sömürecek. Gram evlat sevgisi yok. Annelik hormonları salgılanmamış tek varlık. İsviçreli bilim adamlarının incelemesi gereken tıbbi vaka. Buna ek olarak "Sevmek zorunda değilsin, saygı duymak zorundasın" klişesini ve bunu çıkaranlarında canı cehenneme. Kim çıkarmışsa bu sloganı Allah onu bildiği gibi yapsın, evine ateşler salsın. Sokaktaki yanımdan geçen herhangi tanımadığım biri bile daha çok sevgi ve saygıya layıkken sırf eşimi doğurduğu için zarardan başka yararı olmayan bir kadına saygı maskemi takınmak zorunda kalıyorum bu lafı çıkaran kişilik yüzünden.
Gelelim sonuca; Sonuç makul, sonuç ortada.. Atanamamışgillerden, ücretli köle yaz tatili dolayısıyla işsiz ve 5 kuruşsuz. Dönemlikte işe alan bir yer henüz bulamadı. Eşinin maaşı da yeterli değil.. Kredi ödemesi, düğün borçları, faturalar, ihtarnameler arasında sıkıştım kaldım. Eşimin suratını günde 3 saat görebilirsem şükretmekden bıktım usandım. Hayatımda hiç böyle dibi görmemiştim. Artık dayanamıyorum hiç suçu olmamasına rağmen ona da dünyayı dar etmeye başladım. Kendimi sürekli onu suçlar buluyorum. Onu üzüyorum, sonra pişman oluyorum, özür diliyorum ama tekrar üzüyorum. Kendimi değersiz ve hiçbir işe yaramaz hissediyorum. 4 duvar arasında hapiste gibiyim. Kalkıp iş yapmak, yemek yapmak istemiyorum. Ev işleri aldı başını gitti. Artık bir çöp evde yaşıyorum ve tifo virüsü kaparak ölmek istiyorum. Ağlamaktan gözlerim şişti, yemek yiyemiyorum mideme kramplar girdi. Sadece uyumak istiyorum, sonsuza dek uyumak.. Ama oda olmuyor. 2-3 saatlik uykuyla sabah 8'de ayaktayım. Demin internette hangi psikolojik rahatsızlığa sahipsiniz testi çözdüm "Depresyonda olabilirsiniz" çıktı. Sonra depresyonda mıyım testi çözdüm "Depresyondasınız" çıktı. Sonra ne kadar depresyondayım testi çözdüm "Ağır şiddette depresyondasınız" çıktı.
Öyle mi sizcede. Depresyonda mıyım yoksa Allah benim belamı mı vermiş ? Şayet depresyondaysam nasıl çıkılır bu depresyondan? Daha önce depresyondan çıkmayı başarmış madurgillerin önerilerini bekliyorum ve size de depresyon bulaştırmadan buradan çekip gidiyorum.
Kalın sağlıcakla
EDİT: Konumda 2 kez asgari kelimesi geçiyor. Ve evet bunların birinde "asgari" diğerinde yanlışlıkla "askeri" yazmışım. İnsanların derdini önemsemek ve yardımcı olmaya çalışmak yerine konuyu mana bulmak için okuyorsan ve bir el sürçmeliğine takılıp TDK onur üyeliği yapacak parlak beyne sahipsen parlaklığınla kal ve konuma rica ediyorum yazma. Sonra cevap verince "Eleştiriye açık değölsünn aamaa" oluyor. Değilim kardeşim. Beyinden gelmeyen mantık dışı eleştiriye açık değilim. Net.
Yani şimdi şöyle oluyor. Yaz okullarına başvuru yaptım ancak olmadı. Yazın sezonluk birkaç yere başvuru yaptım cevap bekliyorum. Bahsettiğiniz tanıtım işlerinde üniversitedeyken çok çalıştım. Sucuk, Coca cola, Şölen çikolataları.. Ancak eşim tanıtım dışında iş kısıtlaması getirmiyor sadece tanıtımı istemiyor. Kendince haklı olabilir. İş seçmiyorum kesinlikle, ben öğretmenim ne münasebet diye asla düşünmem. Sezonluk kasiyer, tezgahtar ne bulduysam başvurdum sadece dönüt bekliyorum. İnşallah bir yerde olumlu sonuç çıkarsa bende psikolojik olarak rahatlıycağımı düşünüyorum çünkü ev hayatı hiç bana göre değil...öncelikle sakin ol ve o klavyeyi elinden bırak...
sonra; anladığım kadarıyla öğrencilerini çok seviyorsun, çocuklar için yaz okullarını araştır, oralarda branşınla ilgili olmasa da bir iş bulup bulamayacağına bak.
baktın olmuyor mu? paraya çevirebileceğin bir el becerin var mı ona bak, mesela instagramda duz fanilalara ya da bez çantalara kumaş boyamayla eğlenceli figürler yapıp satan, kurdelalardan çocuk tokaları yapan, kedi yatağı yapan ve bunlarla ciddi paralar kazanan insanlar var. en minimum sermayeyle paraya dönüştürebileceğin bir el becerin varsa bunu yap.
Olmadı mı? organizasyon ajanslarına kaydol, avm'lerde güneş kremi, parfüm, araba, marketlerde sucuk tanıtanlar var ya, onlar işte.
"ben öğretmenim ne münasebet" demeden seni evden, bu ruh halinden çıkartabilecek ve üç beş demeden azıcık para kazandırabilecek bir şey bulmak gerçekten o kadar zor değil. sadece "depresyondan durduğum yerde ölmeyi bekliyorum" kafasından çıkıp tek bir adım atmana bakıyor her şey...
Vay çok sevindim, hayat size yürü ya kulum demiş anlaşılan :) Ne güzel, bol bol şükredin. Minik bebeğinize sağlık ve başarı dolu bir hayat diliyorum, bahtı açık olsun. Atanmanın darısı da bizim başımıza..sen atlamadin ben yazmmisim atandim devlet memuruyum ama kaderim midir bilmem halen calisirken mesailerim oluyor. esim mesai gulu diyor bana. suanda dogum iznindeyim. darisi sana
Yani şimdi şöyle oluyor. Yaz okullarına başvuru yaptım ancak olmadı. Yazın sezonluk birkaç yere başvuru yaptım cevap bekliyorum. Bahsettiğiniz tanıtım işlerinde üniversitedeyken çok çalıştım. Sucuk, Coca cola, Şölen çikolataları.. Ancak eşim tanıtım dışında iş kısıtlaması getirmiyor sadece tanıtımı istemiyor. Kendince haklı olabilir. İş seçmiyorum kesinlikle, ben öğretmenim ne münasebet diye asla düşünmem. Sezonluk kasiyer, tezgahtar ne bulduysam başvurdum sadece dönüt bekliyorum. İnşallah bir yerde olumlu sonuç çıkarsa bende psikolojik olarak rahatlıycağımı düşünüyorum çünkü ev hayatı hiç bana göre değil...
İşte aradığım yorum, aradığım üye sizdiniz. Nasıl mutlu ettiniz anlatamam. Ücretli öğretmenliğin sıkıntılarında beni anlamanıza çok sevindim çünkü yaşamayan cidden bilemez. Mesela çoğu üye neden ücretlide direttiğimi özel sektöre yönelmediğimi anlayamıyor. Ama bende sizin gibi ekmeğimi öğretmenlikten kazanmak istiyorum. Az da olsa öyle. Öbür türlüsünü sindiremem ki. Ben öğrencilerimle olmalıyım, aksi milyarlar kazansamda mutlu etmeyecek çünkü beni. O yüzden her sıkıntıya rağmen başka seçeneğim yok. Kitap tavsiyenize müteşekkirim. Kesinlikle hemen edineceğim. Dershaneye gittiniz mi peki bir de bunu sormak istiyorum.. Kpss maratonuyla, yaşadıklarınızla, kaynaklarınızla, tecrübelerinizle ilgili deneyimlerinizi paylaşırsanız sevinirim. Belki yoluma ışık tutar. Teşekkürler..
Vay ya çok teşekkür ederim. Vallahi üşenmediniz bana yardımcı olmak için bu kadar kelime sarfettiniz Allah sizden razı olsun. Tüm tavsiyelerinizi bir bir kulağıma küpe yapacağım merak etmeyin. İnşallah bende bir gün sizin gibi başka atanamayanlara böyle umut ışı olurum :) Çok teşekkür ederim, çok iyisiniz..Rica ederim canım, ne kadar sancılı bir süreç olduğunu, belirsizliklerin insanın enerjisini nasıl sömürdüğünü çok iyi bilirim.
Üniversite son sınıfta gitmiştim dersaneye ama çok pişman oldum inan, dersanenin tek faydası ordaki hocanın bize verdiği kitap tavsiyesiydi işte. Ama şöyle bir durum var biz son sınıfta bile haftaiçi hergün okuldaydık haftasonu da dersane olunca inanılmaz yoruldum, hiç verimli olmadı aksine ket vurdu bana...
En düzenli çalışmayı ücretli öğretmenlikle birlikte yürüttüm, sabah kalkma akşam eve gelme saati belli olunca çalışma saatlerimi de düzenleyebildim. Konu eksiğin yoksa bolca soru bankası ve hergün bir deneme çözmeni öneririm, bu arada soru bankasında Yargı yayınlarından uzak dur, zor soracam diye saçmalamanın dibine vurmuş bir yayınevi. Ben en son testi çözdükten sonra ben bu kadar gerizekalı olamam diye sinir krizi geçirip yargı yayınevine ait tüm kitapları çöpe atmıştım :) Yedi iklim, beyaz kalem çok iyiydi, kpss tarzına en yakın soruları hazırladıklarını düşünüyorum.
Her denemeden sonra yanlış çıkan soruları hangi konudan olduğunu not al, ilk defa öğrendiğin ya da yeni kavradığın bir konu varsa mutlaka yaz bir kenara.
Benim çizgili bir defterim vardı, hemen not alıyordum oraya, her gece yatmadan önce notlarımı okuyup uyuyordum. Uykuda beyin çalışmaya devam ediyor biliyorsun. Hatta alan sınavına giderken defterim de yanımdaydı.
Bir de çalışma masamın yanında pencere vardı, postitlere not alıp cama yapıştırıyordum, sınav haftası cam komple postitlerle kapanmıştı, sınavdan sonra kpss kitaplarını üstüste koyup foto çekilmiştim boyumca olmuştu :))
Şimdi böyle düşününce hepsi geride kaldı tatlı birer anı olarak... Lütfen tüm dış seslere kulağını tıka, he hı de geç. Kendinle sıkı bir yarışa gir, sen tarihçisin pes etmek yok
Çok teşekkür ederim ne güzel cümleler.. Yazmam gerektiğini bolca duydum burada, sağolun. Sanırım bir blog sayfası iyi olabilir dediğiniz gibi.. Hem hobi işte.. Kitap okumayı bende çok severim ama şu sıralar canım istemiyordu. Kalkıp yeni bir tane edinsem iyi olacak gibi.. Güzel dualarınız içinde teşekkür ederim, aminBence önce bir blog sayfası edinin. Kaleminiz çok kuvvetli ve yazmak sizi çok rahatlatacak besbelli. Hatta rumuzlu filan yazabilir tüm bu hallerinizi paylaşabilirsiniz. Bence sizin gibi birinin bu halden çıkma yolu yazarak deşarj olmak.
İkincisi zihninizdeki tüm olumsuzluklara rağmen her gün onların tersi tezler üretin zihninzde. Bugün çok güzel bir gün olacak gibi. Beyninizden emir alır böylece bedeniniz bir süre sonra
Üçüncüsü belki de bu en önde olmalı. Dua edin bolca... Rabbim eşinize çok daha rahat ve bereketli bir yer nasip etsin. Size de güzel kapılar açsın inşallah...
Kitaplar benim ilacımdır. Bu süreci bolca okuyarak geçirirseniz gelecek zamana yatırım yapmış olursunuz inş.