Bir garip depresyon hikayesi..

Canım bir ara bu ders cd leri vardı çok çok güzel konu anlatımı oluyor onlardan izlesen bence işe yarar.. Matematiği dersanede öğrenmek doğru bi strateji gibi gelmiyor ... Konuları internette videolardan o benim dediğim cd lerden fln öğren ve test çöz bence.
Hmm evet mantıklı olabilir, o tarz cd'ler aklıma gelmemişti. Ama tüm Kpss konularını cd'lerden yürütmek yeterli olur mu bilmiyorum. Yetiştirmesi falan malum.. Bakalıım, teşekkür ederim fikriniz için.
 
Çok tatlı bir üslupla yazmışsınız . Umarım en kısa zamanda çözülür sıkıntılarınız. Kendinize bir hobi edinebilirseniz belki eşinize o kadar yüklenmezsiniz. Eşiniz için de çok zor bir durum o kadarcık paraya un çuvalına dönmek onu da yıpratıyordur.. Pa-ra pa-ra pa-ra varlığı bir dert(ki biz o derdi yaşamayanlardanız :KK70:) yokluğu yara...
Hahaha çok alemsiniz teşekkür ederim :spor: Hobi olarak şuan sadece öğlene kadar uyumaya çalışıyorum :KK45: İnşallah herkesin dertleri çözülür, amin.
 
Öyle mi öyleyse recm edin beni, taşlayın lütfen taşlayın sağ bırakmayın. Çünkü mesele bu ve sizde TDK kurulu onur üyelerisiniz sanırım. Teşekkür ederim, ders verdiniz.
Bakın elestiriye acik olun oldu mu? Dertlerinize nispeten cozum bulabilirsiniz. Yazmadim diyorsunuz yazmissiniz dedim. Bu kadar.
 
Bakın elestiriye acik olun oldu mu? Dertlerinize nispeten cozum bulabilirsiniz. Yazmadim diyorsunuz yazmissiniz dedim. Bu kadar.
Konu açmışım, bir ton derdimi anlatmışım. Ve siz ve diğer arkadaş, konuma değilde yaptığım bir imla hatasına takılınca verdiğim haklı cevap eleştiriye açık olmadığım fikrini mi oluşturuyor sizde ? 2 kere asgari yazmam gereken yerin birinde asgari diğerinde askeri yazmışım. Buyur arkadaşım eleştir, buyur.
 
atanmayi bekleyen bir ogretmen adayi olarak "askeri ucret" yazmanizi size yakistiramadim ve duzeltme geregi duydum.
Öyle mi ? Baksana ne diycem. Belki de 2 kere asgari yazmam gereken yerin birinde asgari ama diğerinde yanlışlıkla askeri yazdığım için atanamıyorumdur. Ve sizde diğer arkadaş gibi Tdk kurulu onur üyelerisiniz değil mi ? Derdi olan ve upuzun bir yazı yazmış olan birinin yazısından bir kelime çekip çıkartıp ciddi ciddi bu konuda tartışan beyinler. Müthiş.
 
Ücretli öğretmenliğin ne demek olduğunu iyi bilirim ,insanı çelişkiler içinde bırakır,ücreti tatmin etmez ama manevi yönünden haz duyarsınız
bu saydığınız belirtiler depresyona işaret ediyor,size tavsiyem devlet hastanesine gidin ve tedavi olun.aslında eşinizin çoğunlukla evde olamaması ve talepkar olmaması iyi bir fırsat.daha rahat çalışma ortamı oluşturabilirsiniz kendinize.gününüzü çalışmanıza göre bir güzel planlarsınız,başınızda da çocuk ve eş olmadığına göre kafanız daha rahat olur.
DV ler,cd ler veya uzaktan eğitimle eksiklerinizi tamamlayabilirsiniz ama tüm bunları yapmak için kendinizde o gücü bulmalısınız,o yüzden bir doktorla görüşün
 
Depresyondayken böyle bir yoruma kızar mısınız bilmiyorum ama sorunları bile öyle tatlı anlatmışsınız ki... Kitap yazsanız seve seve okurum, çok güzel bir diliniz var. Hiç bu tarz bir şey düşündünüz mü? Internette hikaye yazıp meşhur olan ve kitabı çıkan pek çok kişi var. Belki güzel bir ek gelir sağlayabilir.
İş yoğunluğu konusunda yardımcı olamayacağım, ne yazık ki bizi kraliçe karıncalar için çalışan işçi karıncalara çevirmeye çalışıyorlar. Ama en azından etraftaki boşboğazlardan uzak durmaya veya onlara kulak asmamaya çalışırsanız daha mutlu olabilirsiniz. Umursamazlık mutluluk getiriyor, ben öyle yapıyorum, çok memnunum. :eğlence:
 
Eşinin kazandığı para ile iyi kötü
dönebiliyormusunuz.
Önemli olan zor geçinmekten ziyade hiç geçinememek.
Sürekli içeri girmek.
Durum buysa ne olursa olsun iş secme lüksün olmadıgını
bilmelisin.

Zorluklar hayatımız da her zaman var.
Maddi olmaz, saglık olur.
Sağlık olmaz eş ile geçim olur.
Geçim olmaz aileler olur.
Pastadan payınıza düşeni almışsınız sadece :)
Böyle düşün.

Evet 4 yıl boşuna okumadın.
Öğretmen olmak ki zaten öğretmensin
atanamamış olmanda senin hatan değil.
5-6 ay ara vermek sana hiç birşey kaybettirmez.
Amasını falan çok düşünmemek lazım böyle zamanlarda.

Kriz anlarını yönetebildiğin sürece
başarılı olursun bunu hiç unutmamalısın.
 
Ücretli öğretmenliğin ne demek olduğunu iyi bilirim ,insanı çelişkiler içinde bırakır,ücreti tatmin etmez ama manevi yönünden haz duyarsınız
bu saydığınız belirtiler depresyona işaret ediyor,size tavsiyem devlet hastanesine gidin ve tedavi olun.aslında eşinizin çoğunlukla evde olamaması ve talepkar olmaması iyi bir fırsat.daha rahat çalışma ortamı oluşturabilirsiniz kendinize.gününüzü çalışmanıza göre bir güzel planlarsınız,başınızda da çocuk ve eş olmadığına göre kafanız daha rahat olur.
DV ler,cd ler veya uzaktan eğitimle eksiklerinizi tamamlayabilirsiniz ama tüm bunları yapmak için kendinizde o gücü bulmalısınız,o yüzden bir doktorla görüşün
Ücretli öğretmenlik geçmişiniz var sanırım ve çok güzel açıklamışsınız. Ben öğrencilerimle bir bağ kurdum ve bu bağ beni çok mutlu ediyor. Nasıl bırakabilirim, maddi olarak tatmin etmese de.. Dershane ve özel okullardan da ses çıkmayınca seçeneğim kalmıyor. Öğretmenlik dışında bir işe de ait hissetmiyorum kendimi. Eğitim cd'si tavsiyesini bir arkadaş da verdi mantıklı geldi. Aklıma gelmemişti açıkçası. Değerlendiricem, teşekkür ederim..
 
Öyle mi ? Baksana ne diycem. Belki de 2 kere asgari yazmam gereken yerin birinde asgari ama diğerinde yanlışlıkla askeri yazdığım için atanamıyorumdur. Ve sizde diğer arkadaş gibi Tdk kurulu onur üyelerisiniz değil mi ? Derdi olan ve upuzun bir yazı yazmış olan birinin yazısından bir kelime çekip çıkartıp ciddi ciddi bu konuda tartışan beyinler. Müthiş.

Tartismak? Siz kendinizle tartisiyorsunuz, biz gayet sakince size cevap veriyoruz :işsiz:
 
Depresyondayken böyle bir yoruma kızar mısınız bilmiyorum ama sorunları bile öyle tatlı anlatmışsınız ki... Kitap yazsanız seve seve okurum, çok güzel bir diliniz var. Hiç bu tarz bir şey düşündünüz mü? Internette hikaye yazıp meşhur olan ve kitabı çıkan pek çok kişi var. Belki güzel bir ek gelir sağlayabilir.
İş yoğunluğu konusunda yardımcı olamayacağım, ne yazık ki bizi kraliçe karıncalar için çalışan işçi karıncalara çevirmeye çalışıyorlar. Ama en azından etraftaki boşboğazlardan uzak durmaya veya onlara kulak asmamaya çalışırsanız daha mutlu olabilirsiniz. Umursamazlık mutluluk getiriyor, ben öyle yapıyorum, çok memnunum. :eğlence:
Sizinde yaşam enerjiniz bana çok tatlı geldi :KK48: Bende umursamamak isterdim ama daha çok hissizleşiyorum. Yani sanki bazı şeylere umursamaz gibi tepki vermemeye başlıyorum ama aslında yaptığım umursamamak değil hissizleşmek.. Sitede başka kitap yazmayı öneren arkadaşlar da olmuştu bi düşünüyorum sonra kendime "Kim okusun seni, sen kendini okur muydun?" diyorum ve vazgeçiyorum :KK45:
 
Eşinin kazandığı para ile iyi kötü
dönebiliyormusunuz.
Önemli olan zor geçinmekten ziyade hiç geçinememek.
Sürekli içeri girmek.
Durum buysa ne olursa olsun iş secme lüksün olmadıgını
bilmelisin.

Zorluklar hayatımız da her zaman var.
Maddi olmaz, saglık olur.
Sağlık olmaz eş ile geçim olur.
Geçim olmaz aileler olur.
Pastadan payınıza düşeni almışsınız sadece :)
Böyle düşün.

Evet 4 yıl boşuna okumadın.
Öğretmen olmak ki zaten öğretmensin
atanamamış olmanda senin hatan değil.
5-6 ay ara vermek sana hiç birşey kaybettirmez.
Amasını falan çok düşünmemek lazım böyle zamanlarda.

Kriz anlarını yönetebildiğin sürece
başarılı olursun bunu hiç unutmamalısın.
Yaaaaaaniiiii sorunu cevaplamam gerekirse az çok dönebiliyorla, sürekli içeri giriyor arasında bir yerdeyiz sanırım. Yaz dönemimi geçirmelik, sezonluk birkaç yere başvurdum zaten dönüt bekliyorum bakalım. İleriki zamanlar içinde ileriki zamanlar olduğunda bakıcam.. Teşekkür ederim.
 
Sizinde yaşam enerjiniz bana çok tatlı geldi :KK48: Bende umursamamak isterdim ama daha çok hissizleşiyorum. Yani sanki bazı şeylere umursamaz gibi tepki vermemeye başlıyorum ama aslında yaptığım umursamamak değil hissizleşmek.. Sitede başka kitap yazmayı öneren arkadaşlar da olmuştu bi düşünüyorum sonra kendime "Kim okusun seni, sen kendini okur muydun?" diyorum ve vazgeçiyorum :KK45:
Teşekkür ederim :)
Hissizleşmek gibi değil de; "Amaan, o kim ki, kendi hayatında başarılı olamayıp sıkıcı bir şekilde yaşayan ve bunun boşluğunu doldurmak için başkalarının hayatına burnunu sokan zavallı biri. Hayatımda hiçbir yeri yok, bu durumda düşüncelerinin de zihnimde yeri olmamalı" diye kendimle kısa(!) bir iç konuşma yapıp şu:63: emojideki hareketi yapıyor ve kötü düşünceleri aklımdan atıyorum. Veya biri gerçekten o an sinirimi bozduysa alaycı bir karşılık vererek rahatlıyorum. Örneğin; "İşimi küçümsediğinize göre siz de atom parçalamakla meşgulsunuz herhalde, ee nasıl gidiyor?" gibi.
 
Eşin yoğun çalışma temposunun nasıl can sıktığını iyi biliyorum. Ben de şu an işsizim iş arıyorum ve adam böyle full çalışırken kendimi köşe minderi gibi hissetmeye başladım. Ama eşinizin maaşı da çok azmış neden iş aramıyor ? Gerçi adam 6 gün çalışıyorsa görüşmelere ne zaman gidecek o da var ? Ve bir de düğün borçları krediler demişssiniz. Keşke ne düğün yapsaydınız ne de borcu için sıkılsaydınız. İkinizin geliri de çok azmış çünkü.

Peki siz atanana dek meslek aşkını bir kenara atıp başka işlerde çalışamaz mısınız ? Çocuklar evet şahane ama karın doyurmuyor ki idealistlik ? En azından şu tabloda....
 
Yaaaaaaniiiii sorunu cevaplamam gerekirse az çok dönebiliyorla, sürekli içeri giriyor arasında bir yerdeyiz sanırım. Yaz dönemimi geçirmelik, sezonluk birkaç yere başvurdum zaten dönüt bekliyorum bakalım. İleriki zamanlar içinde ileriki zamanlar olduğunda bakıcam.. Teşekkür ederim.

Aynen.
Uzun vade için beklentilerini çok düşünme.
Kısa zamanlı hedeflerle
daha iyi hissedeceğine inanıyorum.

Öyle yada böyle bir şekilde suan geçiniyorsunuz
önemli olan eşinle geri dönülmez sorunlarınız olmasın.
Huzursuzluk kalıcılaşmasın.
Hep iyi tarafından bakmak elbette zor ama
imkansız değil.
Toparlanman ümidiyle sevgiler :*
 
c
Merhaba arkadaşlar. Başlığımdan sorunumu az çok anlamışsınızdır. :110:Tabi "depresyon" benim kendi kendime koyduğum bir teşhis. Müsadenizle belirtilerimi, düşüncelerimi ve kendimi size anlatıp sizinde fikir ve önerilerinizi almak istiyorum. Uzun olacak muhtemelen ama okuyun yani, ilk emir deki gibi sesleniyorum size "Oku". (Tansiyonu ve kalbi olanlar ve kalbi olmayan klavye delikanlısı sosyopatlar okumasın!)

Öncelikle; bendeniz öğretmenim; şu atanamamışlardan ve sanırım asla da atanamayacak olanlardan. 4 yıl üniversite okudum, neredeyse 1000 sayfaya varan Tarih kitapları ezberledim, tezlerin, ansiklopedilerin, fotokopilerin arasında sıyırmanın eşiğinden dönerek okuması gerçekten zor olan bir bölümden mezun oldum ve da da da dammmm Tarih öğretmen oldum. Yada öyle olacağımı sandım... Ama öyle olmuyormuş. Atamıyormuş devlet bizi, atadığı da Cem Yılmaz'dan komik rakamlar. Askeri ücretten düşük bir maaşa ve yarım gün sigortaya sırf kendi mesleğimi yapmak için ve öğrencilerimden kopamadığım için razı oluyor ve ücretli öğretmenlik (bkz. ücretli kölelik) yapıyorum. Ücretli öğretmenlik zor. Aşağılanır, aşağılanırsın. Önce devlet seni aşağılar "Sen sus, sen ücretlisin hiçbir hakkın yok, para da yok, çaliiiişş çalişşş!" devletin üvey evladısındır. Sonra seni kadrolu burnu büyükler aşağılar; sanki zamanında kendi de bu yollardan geçmemiş gibi, sanki kendide ücretli öğretmenlik yapmamış yada Kpss'nin zorluğunu hiç tatmamış, hiç tökezlememiş gibi sanki sende eğitim fakültesi mezunu değilmişsin gibi seni en çok anlaması gereken oyken birde o aşağılar. Aşağıladıkça kendini üstün görür. Ardından veliler aşağılar; "Ayol bu ücretli, ne bilir bu öğretmenliği daha atanamamış bile, ay gitsin bu kadrolu gelsin!".. Ve sen onlara asla alan bilgisindeki yetersizliğinden dolayı değil; sözel zekanla matematik çözemediğin için ve devletin sırf seni atamamak için saçma sapan çocukların bile güleceği sorularla seni sınadığı için atanamadığını anlatamazsın. Kadrolu öğretmenden kat be kat fazla çalışıp, kat kat fazla derse girip ama 3 kat az maaş almanın ne demek olduğunu anlatamazsın. Ardından çevrendekiler ve toplum seni aşağılar; "Yavrum, sen hala atanamadın mı?" diyen teyzeler, "Öğretmenmiş ama ÜCRETLİ yani tam olarak öğretmen değil" diye arkanızdan yorum yapan amcalar... Neticede bayram ve eş dost ziyaretleri kabusunuz haline gelir. Aklınızda "E kızım yapma o zaman ücretli mücretli" gibi düşünceler oluştuysa eğer atlamamanız gereken bir nokta var. Her olumsuzluğa değen birşey var ona da"Öğretmenim diye size koşan sevgi pıtırcıkları öğrenciler" deniyor. Onlarla o bağı bir kez kurduğunuzda onlar için her zorluğa katlanır buluyorsunuz kendinizi. Kopamıyorsunuz, keşke kopulsa ama yok şimdiden özledim bile onları.. Çileye devam..

Gelelim eşime;3 yıllık flört döneminin ardından 6 aylık evliyim, eşimi çok ama çok seviyorum ama iş temposunu hiç ama hiç sevmiyorum. Öyle ağır bir tempoda çalışıyor ki...Erken gidiyor, geç geliyor. Geldiğinde de hep yorgun ve uykusuz geliyor. Bir plazanın idari departmanında
(gelin görün ki idari departmanında ama istasyonda pompacılık mı yaptırmıyorlar, restaurantta kasiyerlik mi yaptırtmıyorlar, muhasebe mi yaptırmıyorlar, başka şirketlerde satış mı yaptırtmıyorlar ama yani "idari departmanda" kusura bakmayında bir tarafıma doğru...) ve işe yeni başladığı için (neredeyse 1 sene falan olacak ) asgari ücretten sadece biraz fazla alıyor. Neymiş artacakmış zamanla ücreti, öyle diyormuş müdürü. İyi de adamda pestil mi bırakıyorsunuz ? Maaşı artsa ne olacak adamdan hayır mı gelecek yakında. İşten geliyor direkt koltuğa yığılıyor, yarım saat dil döküyorum kalkıp üstünü değiştirsin diye son gayretiyle kalkıp değiştiriyor yeniden yığılıyor. Bu seferde yarım saat elini yüzünü yıkasın diye dil döküyorum, kalkıp elini yüzünü yıkayıp yeniden yığılıyor. Son gayretiyle yemeğini yiyor, gene yığılıyor. Un çuvalına döndü adam dik durduğunu göremez oldum. Sağından çeksem soluna yığılıyor, solundan çeksem sağına yığılıyor. Bendeniz de; yaz tatili başladığından beri son derece işsiz ve son derece ev hanımı falan olduğumdan tüm gün evde sıkıntıdan patlıyor oluyorum. Akşama kadar eşimi bekliyorum ama iş temposu mutlu bir evliliğe müsade etmiyor. Ne adam akıllı vakit geçirebiliyoruz, ne bir film izleyebiliyoruz, ne de adamakıllı muhabbet edebiliyoruz.. Düğün iznini 3 gün verdiler, adam 4. gün işteydi. Balayı bile yapamadık çünkü izin vermiyorlar. Tek tatil günüde pazar. Onda da yorgunluktan akşama kadar uyuduğu için birlikte anca kısa bir gün geçirebiliyoruz. 3 kuruş paraya şanslı yaratılmışları daha da zengin etmek için tüm ömrünü iş temposunda geçiren, tüketen ve bitiren herkese de burdan selam olsun.. Aynı deneyin fareleriyiz.

Ha bir de değinmeden edemeyeceğim; ailevi problemlerim had safhada. Annem babamı terketti, babam kafayı sıyırdı, onunla uğraşıyoruz. Bu kısım çok değinmek istediğim bir kısım değil lakin bende yarattığı sıkıntıyı tahayyül edebilmeniz açısından bahsetmek istedim.

Ha bide bide, kaynanamdan nefret ediyorum. Kaynanama boşanma davası açmak istiyorum. O resmen bir huzursavar. Düğün sürecimizde hiçbirşeye yardım etmediği gibi hayatımda 1 defa yaşayacağım ne varsa hepsini mahfetti. Her lafı, her adımı, her kararı bencilce. Düğünde yardım etmedim bari yeni evlilere yardım edeyim kafası yok üstelik neredeyse bizi sömürecek. Gram evlat sevgisi yok. Annelik hormonları salgılanmamış tek varlık. İsviçreli bilim adamlarının incelemesi gereken tıbbi vaka. Buna ek olarak "Sevmek zorunda değilsin, saygı duymak zorundasın" klişesini ve bunu çıkaranlarında canı cehenneme. Kim çıkarmışsa bu sloganı Allah onu bildiği gibi yapsın, evine ateşler salsın. Sokaktaki yanımdan geçen herhangi tanımadığım biri bile daha çok sevgi ve saygıya layıkken sırf eşimi doğurduğu için zarardan başka yararı olmayan bir kadına saygı maskemi takınmak zorunda kalıyorum bu lafı çıkaran kişilik yüzünden. :kızgın:

Gelelim sonuca; Sonuç makul, sonuç ortada.. Atanamamışgillerden, ücretli köle yaz tatili dolayısıyla işsiz ve 5 kuruşsuz. Dönemlikte işe alan bir yer henüz bulamadı. Eşinin maaşı da yeterli değil.. Kredi ödemesi, düğün borçları, faturalar, ihtarnameler arasında sıkıştım kaldım. Eşimin suratını günde 3 saat görebilirsem şükretmekden bıktım usandım. Hayatımda hiç böyle dibi görmemiştim. Artık dayanamıyorum hiç suçu olmamasına rağmen ona da dünyayı dar etmeye başladım. Kendimi sürekli onu suçlar buluyorum. Onu üzüyorum, sonra pişman oluyorum, özür diliyorum ama tekrar üzüyorum. Kendimi değersiz ve hiçbir işe yaramaz hissediyorum. 4 duvar arasında hapiste gibiyim. Kalkıp iş yapmak, yemek yapmak istemiyorum. Ev işleri aldı başını gitti. Artık bir çöp evde yaşıyorum ve tifo virüsü kaparak ölmek istiyorum. Ağlamaktan gözlerim şişti, yemek yiyemiyorum mideme kramplar girdi. Sadece uyumak istiyorum, sonsuza dek uyumak.. Ama oda olmuyor. 2-3 saatlik uykuyla sabah 8'de ayaktayım. Demin internette hangi psikolojik rahatsızlığa sahipsiniz testi çözdüm "Depresyonda olabilirsiniz" çıktı. Sonra depresyonda mıyım testi çözdüm "Depresyondasınız" çıktı. Sonra ne kadar depresyondayım testi çözdüm "Ağır şiddette depresyondasınız" çıktı.
Öyle mi sizcede. Depresyonda mıyım yoksa Allah benim belamı mı vermiş ? Şayet depresyondaysam nasıl çıkılır bu depresyondan? Daha önce depresyondan çıkmayı başarmış madurgillerin önerilerini bekliyorum ve size de depresyon bulaştırmadan buradan çekip gidiyorum.

Kalın sağlıcakla :KK200:
canim ya bazen ust uste stres uzuntu vucuttaki mutluluk huzur hormanlarini azaltir. depresyon geciriyorsun buyuk ihtimal ama bir pskiyatriste git.verdikleri ilaclar rahatlatiyor cunku zor bir donemdesin.biliyorum o sabahtan aksama esi bekleyip az bir sure gormenin verdigi sikintiyi. bide sana tavsiye ediyorum boyle kucuk etamin kitleri satiliyor .piyasada var nettede inanalimaz kafa dagitiyorsun
 
Teşekkür ederim :)
Hissizleşmek gibi değil de; "Amaan, o kim ki, kendi hayatında başarılı olamayıp sıkıcı bir şekilde yaşayan ve bunun boşluğunu doldurmak için başkalarının hayatına burnunu sokan zavallı biri. Hayatımda hiçbir yeri yok, bu durumda düşüncelerinin de zihnimde yeri olmamalı" diye kendimle kısa(!) bir iç konuşma yapıp şu:63: emojideki hareketi yapıyor ve kötü düşünceleri aklımdan atıyorum. Veya biri gerçekten o an sinirimi bozduysa alaycı bir karşılık vererek rahatlıyorum. Örneğin; "İşimi küçümsediğinize göre siz de atom parçalamakla meşgulsunuz herhalde, ee nasıl gidiyor?" gibi.
Ha evet ou ben yapabiliyorum. Yani cevap güzel veririm. Yeterince alaycı ve yeterince iğneleyici olabildiğimi düşünüyorum. Tabi bu benim sinirlendirilme katsayıma göre değişir. Dünyada o kadar gereksiz insan varki bunu yapmayı öğreniyorsun bir yerden sonra. Keşke böyle olmasa ama öyle.
 
X