- 13 Ocak 2020
- 44.945
- 170.968
- 33
-
- Konu Sahibi AryaEvaninAnnesi
- #61
Rabbim sizi ayırmasın ebedi hayatta.Bu gün çok zorladım ama bu hikayeyi bitirdim. Anlatmadığım nice olaylar oldu. Ama bu Arya'nın hikayesiydi. Bir gün bu posta giremezsem ve birileri okursa evladınıza yetememekten korkmayın... :Kirlenen kıyafetlerden, batan ayakkabılardan, dağılan evlerden, kırılan oyuncaklardan, ağlayan bebeğinizden korkmayın... Sizin dert dediğiniz bu durumlar benim hayalimdi. Keşke evimi dağıtsa idi kırsaydı tüm oyuncaklarını...
Sizi üzdüysem özür dilerim...
Ama döktüm işte en yalın dille Arya'nın 1 yıl 10 günlük hikayesini...
Anne olmak nedir bilemedim. Aslında içim hep eksik annelik hissiyle dolu. Umarım kızım beni tanımıştır. En büyük isteğim bu dünyadan anne sevgisini hissetmeden gitmemiştir.Ah yavrum.. Ne güzel bakmışsınız, “anne olmak nedir?” sorusunun cevabını göstermişsiniz herkese.. Bir zamanlar karnınızdaydı, sonra kucağınızda; ve şimdi yüreğinizde. Hikayeniz beni ağlattı..Allah’tan sabır ve mutluluk diliyorum size. En derin duygularımla.
Çok çok üzgünüm öncelikle bir insan olarak ve anne olarak , yüreğinizden dilinize akan bu acıyı derinden hissediyorum12. Bölüm
Arya’nın vedası…
Baş hemşirenin o söyleminden sonraki gidişimde Arya’nın yanında ailesinin görmeye bile gelmediği altın saçlı bir oğlan vefat etti. Arya’dan çok iyi durumdaydı, ani olarak gelişti. O gün sevginin önemini daha iyi anladım.
Baş hemşirenin söyledikleri ve yandaki bebeğin gidişi ile “Arya’ya dönüp gitmek istiyorsan git kızım.. Bu kadar acıyı annen için çekiyorsan git. Ama kalmak istiyorsan çabala ve evine alayım seni. Evin bir odasını yoğun bakım yapayım.” Dedim.
Sonraki görüşte kuzenim Arya’ya tütülü bir takım almıştı. Onu giydirdim. Çok güzel olmuştu. Ona hayran hayran baktım. Kirlenmiş müslinleri vardı. Arya yoğun bakımda yatarken kendi nevresimlerini kendi eşyalarını kullanıyor, hastabakıcımız Asuman abla onları kirli temiz ayırıyor ben yıkıyor ütülüyordum.
Penye battaniyelerini bir torbaya koymuşlardı. Aldım çıktım. Son dönemlerde dediğim gibi “Arya ertesi gün yine buradayım. Burada olursan görüşelim” dedim.
Eve geldim. Battaniyelerden biri kusmuk olmuştu yıkadım çıkmadı. Ertesi gün suya bastım. Akşam 23:00 civarında eşime battaniyelerin lekesi çıkmamış yarın onu yıkayım kurutmaya atayım sonra da Arya’ya gidelim dedim. Pijamalarımı giymiştim ki eşimin telefonu çaldı. Arayan nöbetçi doktordu. Bu saatte nöbetçi doktor arıyorsa olanı biliyordum. Aylarca bunu düşündüm. Yine de konduramadım. Kalbi durdu müdahale ediyoruz dediler.
Nasıl gittik bilmiyorum. Eşim bana sakin ol ama kaybettik dedi. Hayır dedim müdahale ediyorlarmış.
O yoğun bakımın kapısında son kez bekliyordum. Doktor gelecek diye bekledim bekledim. Sadece 7 dk idi bana ömür geldi… Doktor müdahale ediyor bak dedim eşime. Şimdi çıkacak nabız aldık diyecek dedim.
Doktor yoğun bakımdan gelmedi. Asansörle indi. Durumu biliyorsunuz başınız sağolsun dedi… Görebilir miyim dedim. Son kez küvezinde yatıyordu.Tüm cihazları çıkmıştı. Hiç yükü kalmamıştı. Onu kucakladım. Doktor sarsmayalım annesi dedi. Son kez birinin annesiydim. Öptüm öptüm… Morga göndermeyin dedim. Üşür. Zaten vücudu hep soğuktu. Merak etme annesi dediler biz onu öyle bir saracağız ki üşümeyecek…
Son Bölüm
Arya Ninesinin kollarında…
O gece bana ağır sakinleştiriciler vermişler. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Yoğun bakımdan eşyalarını vermişler. Ona doğum gününde bebek yaptırmıştım. Elimden hiç bırakmamışım. Dönüp dönüp ama ben battaniyelerini suya koymuştum diyormuşum. O gün aklımı yitirmediğim için şanslıydım.
Sabaha kendimi toparlamıştım. Arya gitmek istemişti. Ona kızmaya hakkım yoktu. Onu güvendiğim bir yere bırakmam gerekiyordu. 1.5 yıl önce ananem vefat etmişti. Son dönem demas nedeniyle beni hamile sanıyordu. Belki de çağırıyordu kızımı. Ananemin yanı kızım için en uygunuydu.
Mezarlık müdürlüğü, cenaze işleri hep eşimle koşturduk. Ara ara içimdeki boşlukla ağlıyor sonra tutuyordum kendimi. Zaten sakinleştirici vermişlerdi.
Arya’yı hastaneden almaya gittik. Mezarlıklar Müdürlüğüne ulaştık. İçeri girdim. Kızımı ben yıkayacağım dedim. Çünkü onunla yapabilecek her şeyi yapmıştık. Ama onu hiç yıkamamıştım. Cihazsızdı. Ruhu gidince benim kızım değil gibiydi. Ama öptüm hem yıkadım hem öptüm. Kızımı ilk ve son kez gasilhanede yıkadım.
Cenaze arabasına konuldu. Arya öldüğünde 1 yaşında idi ama 3.900grdı. Öldüğünde üstünde yeni doğan kıyafetleri vardı. Uygun tabut bulamadılar. Karton tabut ayarlandı. Cenaze arabasında arkada gidemezdi benim kızım. Tabutunu yüklendim. Kardeşimle bindik o arabaya. Kucağımda Arya…Yolda her yeri anlattım ona… Evine bu yoldan gidiliyor… Bu yol ananene çıkıyor… Burası babaannenler… Mezarlığa girince aldılar kucağımdan… Eşim koydu mezara… Önce onu koyacağımız beşiği kaldırmıştık, sonra arabada onun yerine cihazlarını taşımıştık. Şimdi yatağı yerine mezara koyuyorduk. Sessizce ağladım. Bağırmadım. Yakıştıramadım rol çalmayı…
O günden sonra onun acıları bitmişti. Bu artık benim acımdı. Şimdi yaram kabul bağladı.. Sızısı izi hiç geçmedi geçmeyecek. Bu Arya’nın hikayesinin sonuydu. Bu dünyadan bir Arya kuş geçti… Annesi tarafından çok sevildi…
Benim bir kızım var ben kaç yaşında olursam olayım o hep 1 yaşında… Hiç kirlenmemiş ayakkabıları olan, hiç ağlamamış hiç gülmemiş olan bir bebek... Sessizce geldi… Sessizce gitti. Arya büyümedi ama Annesi ondan sonra çok büyüdü.
Ben Arya’yı çok özlüyorum…
Bu postun ekine birkaç resmimizi ekliyorum…
Resim ilk kucağa alışım... Doğum günü, Son görüşüm, En sevdiğim resmi...
Hayır hiç utanmayın. Sizin yerinizde ben olsam ben de dert edinirdim. Başkasının yaşadıkları bizim şükür sebebimiz değil. Ama bazı şeylerin zamanı vardır. Umarım en güzel en uygun anda annelik duygusu bizi bulur.Ben hikayenizi şimdi okudum ve yorgunluğumdan çok utandım siz çok çok güçlü bir annesiniz Allah meleğinizi yanına almış ama inşallah meleğinize sağlıkla büyüteceğiniz bi kardeş nasip eder size bütün kalbimle sabır şans ve mutluluk diliyorum
Umarım benden razıdır.Çok çok üzgünüm öncelikle bir insan olarak ve anne olarak , yüreğinizden dilinize akan bu acıyı derinden hissediyorumsabrınız , gücünüz ve inancınız ile binlerce insana güç vereceğinize eminim,bunu nerede ne şekilde dile getirip anlatırsanız bir çok anneye güç vereceksinizdir . Siz çok güzel bir annesiniz , Arya bir melek ama bu melek hangi meleğin annesi olacağını seçmiş ve kalbine o sevgiyi vermiş karşılıklı almış ve mutlak olan o yerde sizi bekliyor zamanı gelince birbirinize sarilacaksiniz hiç kopmamak suretiyle .
Allah'ım size herşeyin en güzelini nasip etsin inşallah ,hiçbir evlat diğerini unutturmaz ama içinizdeki acıya biraz olsun su serpmek nasip olsun inşallah
Şükür sebebi olarak düşünmedim bugün kendimi iyi ifade edemiyorum sanırım umarım sizi kırmamışımdır. kusur ettiysem affedin sevgilerHayır hiç utanmayın. Sizin yerinizde ben olsam ben de dert edinirdim. Başkasının yaşadıkları bizim şükür sebebimiz değil. Ama bazı şeylerin zamanı vardır. Umarım en güzel en uygun anda annelik duygusu bizi bulur.
Hayır. Est. Kırılmadım. Sizi anladığımı anlatmak istiyorum. Kırıcı birşey yok. Sadece şunu diyebilirim. Belki de kader bizim için en doğru zamanı kolluyordur. Kimsenin dediğini takmayın. Biliyorum insanların darısı başına demesi sizi "eksik" hissettirecek. Ama değilsiniz. Kader bir yerlerde sizi tamamlayacaktır.Şükür sebebi olarak düşünmedim bugün kendimi iyi ifade edemiyorum sanırım umarım sizi kırmamışımdır. kusur ettiysem affedin sevgiler
Annesi Arya sizin onu terk ettiğinizi hic düşünmemiş.bilakis sizin için direnmiş. Yakın bir arkadaşım yenidoğan yoğun bakim servisinde bebek bakımından sorumlu çalıştı yıllarca. Ben ona soruyordum nasılsın vs diye. O anlatıyordu.bazen bazı bebekler 1 yaşına kadar direniyor. Işte o bebeklere biz çok şaşırıyoruz.durumu çok ağır olanlardan bahsediyorum.çok güclü çok iyi kalpli anneleri olduğu için çok güzel bir bağ kurduğu için oluyor biz biliyoruz diyordu.ama takdir i ilahi geldiginde illa ki ayrılık oluyor.belki de Allah o güzel anneyi bu ayriliga alıştırıyor derdi.beni etkileyen siz kızım istersen kal istersen git deyişiniz. Kızınızın çektiği acıya dayanmayışınız.ben sizin o kalbinize dayanamam. Allah o güzel kalbi hiç bozmasın. Allahın yarattığı bir güzelliksiniz resmenAmacım güçlü anne olmak değildi aslında. Arya'nın iyi hissetmesiydi. Terk edilmiş hissetmesinden çok korkuyordum. Umarım hiç öyle hissetmemiştir.
Ne kadar güzel yazmışsınız. Gözlerim doldu okurken...Annesi Arya sizin onu terk ettiğinizi hic düşünmemiş.bilakis sizin için direnmiş. Yakın bir arkadaşım yenidoğan yoğun bakim servisinde bebek bakımından sorumlu çalıştı yıllarca. Ben ona soruyordum nasılsın vs diye. O anlatıyordu.bazen bazı bebekler 1 yaşına kadar direniyor. Işte o bebeklere biz çok şaşırıyoruz.durumu çok ağır olanlardan bahsediyorum.çok güclü çok iyi kalpli anneleri olduğu için çok güzel bir bağ kurduğu için oluyor biz biliyoruz diyordu.ama takdir i ilahi geldiginde illa ki ayrılık oluyor.belki de Allah o güzel anneyi bu ayriliga alıştırıyor derdi.beni etkileyen siz kızım istersen kal istersen git deyişiniz. Kızınızın çektiği acıya dayanmayışınız.ben sizin o kalbinize dayanamam. Allah o güzel kalbi hiç bozmasın. Allahın yarattığı bir güzelliksiniz resmenbence kendinizi toparlayın. Içinizde bir yerlerde yeni bir bebek gelmek için sabırsızlanıyor olabilir. Evet cok çektiniz ama artık bitti. Minik meleginiz ahirette kucaginizda olacak. Ahirette kimsenin bebegi olmazken sizin olacak ❤ ama bu dünyada sizin çocuğunuz olmayı hak eden hücreler tam içinizde.
Ve sizin çocuğunuza seslenmek istiyorum.belki yıllar geçer ve siz ona bu sayfaları gösterirsiniz.
"Güzel yavrum annen o kadar güzel kalpli bir kadın ki sen de onun gibi ol. ❤" Güzel kalpli insanlar bu dünyada çogalsın.Rabbim size hayırli evlatlar nasip etsin. Içime doguyor ki sizin aslan gibi bir oğlunuz olacak
Allah güzel sağlıklı evlatlar nasip etsin sizeNe kadar güzel yazmışsınız. Gözlerim doldu okurken...Herkes oğlum olacağını söylüyor aslında. Ama bi kızım da olsun ki ablasının eskimeyen kıyafetlerini giysin. Tabi önce sağlıklı olsun.
Kızıma istersen git istersen kal dedim. Hiç diren kal diyemedim. Keşke anneler evlatlarının acısını alabilse o zaman ona kal diyebilirdim. Ama o acı çekerken bu durum hiç benim acım gibi gelmedi. Diren dayan diyemedim hiç. Ne hallerde gördüm anlatamam size. Onu kaybedene kadar bu böyle gitti.
Sizin güzel sözleriniz kendimi özel hissettirdi. Aslında sıradan bir anneydim ben.
Sizi o kadar iyi anlıyorum ki ... 32 haftalık doğan kızımı 22 Şubat'ta kaybettim bende.27 haftalıkken suyum geldi hastaneye gittik bebeğin suyu iyi dediler 34 haftaya gelmesini bekleyelim hastaneye yatircaz sizi dediler. Nerdeyse bir aydan fazla hastanede yattım hergun kan alıp enfeksiyon değerlerime bakiliyodu enfeksiyon kapma riskimden dolayı kollarımda kan alınacak yer kalmamisti artık bir an önce doğsun istiyodum bende ama doğum kararı verirler diyede ödüm kopuyodu. 24 ocakta dogumhaneye indirdiler sürekli kontrol ediyolardi bir gün geçtikten Sonra kızımın hareketlerini hiç hissetmedim daha sonra ateşim çıkmaya başladı. nabzım çok yükseldi 140 Lara çıktı. Doktor hemen doğum yapman lazım dedi 3 cm acilmam vardı 1 saat içinde birden tam acilmam oldu.9. Bölüm
Arya’nın zor günleri…
Arya yeni hastanesine alışmıştı. Onun upuzun kirpikleri, köfte ağzı ve pamuk teni yine kendini sevdirmişti. Bu hastaneye belki sürgün edilmiştik. Ama bize çok iyi davranıyorlardı. Elbette önce bir mesafemiz vardı. Beni tanımıyorlardı. Sonra her şey değişti.
Benim Arya’ya düşkünlüğüm yine ilgilerini çekmişti. Görüş günleri onunla uzun uzun sohbetim, tırnaklarını kesmem bakımını üstlenmem, ellerini ayaklarını sevmem onların da ilgisini çekmişti. Yanıma geliyorlar uzunca konuşuyorduk. Onlar da Arya’nın çok yaşamayacağını düşünüyorlardı. Ama Arya bu pes etmemeyi annesinden öğrenmişti.
Yeni hastanemize alışma sürecimiz tamamlanınca benim Arya’yı daha sık görmeme ve gittiğimde kısıtlı süre değil uzun zaman yanında kalmama izin verdiler. Onların da işini kolaylaştırıyordum. Hem de Arya’nın öz bakımını yapıyor anne gibi hissediyordum kendimi…
Tabi bu süreç oturana kadar bazı zorluklar yine Arya’yı bulmuştu. Anne olarak sadece izleyebilmiştim.
Sevk tarihinden sonra Arya yine ateşlenmeye başladı. Kültür sonuçlarında yine o katil bakteri “serratia” üremişti. Belli ki Arya’nın tedavisi bitmeden bizi göndermişlerdi. Bir kere başarmıştı Arya yine başaracaktı. Yine beslenmesi kesildi. 7. Ayına girmişti sadece 3.300gr idi. Hala yenidoğan kıyafetlerini giyiyordu. Tabi kıyafet giyebildiği zamanlarda. Ona uygun önden çıt çıtlı badiler almıştım.
Arya’nın vücudunda bir çok cihaz vardı. Ayağında satürasyon probu vardı. Bu cihaz oksijenlenmesini ölçüyordu. Kalbinde 3 adet elektrot vardı. Elinde muhakkak damar yolu açıktı. Yutma refleksi olmadığı için tükürüğünü çekecek aspirasyon cihazı da hemen yanındaydı. Tüm değerleri monitörden izleniyordu. Ayrıca oksijene bağlıydı. Boğazında trakeostomiye ventilatör bağlıydı onun nefesi de o makineydi. Ağzında ng dediğimiz midesine inen bir hortum vardı. Bu hortum mama makinesine bağlanıyordu. Böylece karnı doyuyordu. Başında ambu vardı. İlaçları çeşit çeşitti. Her ayrıntısını ezberledim o makinelerin o benim kızımdı onu yaşatan da o makinelerdi…
Bu yüklerinin üstüne bir de şu kötü bakteri eklenince Arya hızla kilo verdi. 2.200gr ‘a kadar düştü. Ama yine zaferle çıkmıştı bu savaştan. Ama yaraları çok ağırdı.
Arya kendini toparlamaya başladıktan sonra daha sık vakit geçirmeye başladık. Bu durumda sesimi bildiğini düşünerek bir ses bombası aldım. Flash belleğe sesimizi kaydettim. Arya’ya hikayeler vs… Ara ara o sesi açmalarını için hemşirelere bıraktım. Beni duyuyorsa daha çok duymalıydı.
Hemşirelerde bu mucize bekleyişime ayak uydurdu. Bir gün gittiğimde Arya’nın odasında “Tavşan Momo” çizgi filmi açıktı. Arya hiç gözlerini açmıyor hiç tepki vermiyordu. Oyuncak bebeğimdi. Ama herkese çizgi film açarken onu atlamamışlardı. O gün onların Arya’ya verdikleri değeri ömrüm boyunca ödeyemezdim. Kaç defa teşekkür ettim bilmiyorum. Ama o günden sonra Tavşan Momo çizgi filmini unutmuyorum…
10. Bölüm
Kalp Durmaları…
Arya enfeksiyonları atlatmıştı. Ama bu seferde beyin fonksiyonlarının minicik kısımları da yok olmaya başlamıştı. Mesela vücut ısısını tutamıyor özel makinelerle ısıtılıyordu. Nabızları ani düşüşler yaşıyor. Kalbini çalıştırmakta zorlanıyor. Ama gücünü toplayıp yeniden yükseltiyordu. Böyle zorlu yükler içinde 8 ayı tamamladık.
Yılbaşından sonraydı hangi ay hangi gün hatırlamıyorum saat 11 gibi telefonla bilgi aldım. Saat 12 gibi tekrar telefonum çaldı. Arayan Fulya Hocamdı. “Annesi” dedi. Ama sesinden bana söylerken zorlandığını hissettim. “Annesi, Arya’nın kalbi durdu kalp masajı yaptık. Ama çabuk yanıt verdi.” Dedi. Nasıl çıktım evden nasıl gittim bilmiyorum. Gittiğimde rengi çekilmişti. Göğüs kafesi içine göçmüş ve morarmıştı. O gün Allah’ım al kızımı dedim. Çaresizliği çok hissetmiştim. O gün bambaşka idi. Hep Arya kalmak istiyor diye avutmuştum kendimi. Kalmak için bu acıları çekiyor diye. O gün Arya gitmek istemişti. İzin vermemiştik.
O çaresizlik ile eve gelmiştim. Canım yanıyordu. Arabadan inip eve girdiğimizde arabada laptopu unuttuğumuzu farkettim. Dışarıda kar vardı. Ama içim yanıyordu. Eşime ben alırım dedim. Aşağı indim laptopu aldım. Bir ağaç altında baygın vaziyette bir kuş buldum. Karların içindeydi. Önce öldü sandım. Dürtükledim. Kanatları oynadı. Hemen elime alıp koynuma soktum. Eve girdiğimde eşime gösterdim. İnternetten aradığımızda kuşun Nar Bülbülü (kızılgerdan) kuşu olduğunu gördüm. Rivayet odur ki Allah insanları günahları nedeniyle cehenneme atmak için toplamışken, Kızılgerdan kuşu ilk insan Hz. Âdem’e ve tüm insanlığa kendini feda edeceğini söylemiş ve Allah da onun bu samimiyeti güvenerek insanları ateşe atmamıştır.Hz. Âdem’in yerine kendisinin ateşe atılmasını istemesi üzerine Allah, Nar Bülbülü kuşunun kendisini ateşe atmasını istemiş ve Kızılgerdan kendisini tam cehenneme bırakmıştır ki, bu esnada Allah’ın emri ile melekler kuşu cehennemde yanmaktan son anda kurtarmıştır.
O gün evimde ısındı uçtu Narbülbülü. Kızım bana işaret göndermişti. Bana cennet kapılarını açacaktı. Böyle böyle Arya’nın tam 6 kez kalbi durdu… Ama o hep kalmayı tercih etti.
11. Bölüm
Arya Artık 1 Yaşında…
Bu çalkantılı zamanlarda Arya dayandı. 17 Nisan 2021 tarihi geldi. Arya’nın doğum günüydü. O gün için Arya’ya çok güzel bir elbise aldım. 1 yaş doğum günü tacı, tütülü çoraplar… Ama elbisesi Arya için özel olmalıydı bu ara kafamı dağıtmak için rokoko yapıyordum. Hemen Arya’nın elbisesine ismini yazdım. Arya kendini özel hissetmeliydi.
O gün ailemle birlikte girdik Yoğun bakıma. Arya’nın odası balonlarla süslenmişti. “iyi ki doğdun Arya… Yeni yaşın kutlu olsun Arya… İyi ki doğdun iyi ki varsın Arya….” Diye şarkı açmışlardı. Ne kadar teşekkür ettiğimi bilmiyorum o gün. Hepsinin ayaklarına kapanıp helallik istemek istedim. Nasıl öderdim haklarını… Mümkün değildi. Ben ağladım o gün çok ağladım… Hepsi benimle ağladı…
Annemler önceki hastanede görmüştü. Babam ilk kez Arya’nın elini o gün tuttu. Bu hem bir kavuşma hem bir veda idi.
Çıkarken baş hemşire bana “Sen Arya’dan vazgeçmezsen o senden vazgeçmeyecek” dedi… Haklıydı…
En büyük amacım onun beni sevmesiydi. Annem beni sevmedi demesin diye çabaladım. Ama hep yetersiz geldi. Her anne gibi aslında. Her anne çocuğuna bakarken kendini yetersiz hisseder ya öyle bir yetersizlik. Umarım beni tanımıştır umarım annesini seviyordur.Sizi kocaman kucaklamak istiyorum...Nasıl bir kalbe sahipsiniz siz ...Arya nasıl gurur duymuştur, nasıl sevmiştir sizi.Yukarilardan bir yerlerden yine gururla ve sevgiyle bakıyordur size. Kardeşi olduğunda o da çok sevinecektir elbette...Siz çok iyi bir annesiniz ,hayatta çok iyi yaptığıniz başka şeyler de vardır elbette ama anneliği muhteşem yaptığınız için sağlıklı sıhhatli çocuklar diliyorum size..
Hayır sakın öyle düşünmeyin. Ben görmeyi reddetmedim. Ama size şunu diyeyim 28 gün çok kısa bir süre olayları kabullenmek için. Arya tamamen bitkisel hayatta idi. Hiç gözgöze gelmedik mesela. Bakmıyor görmüyor eli ayağı hiçbir yeri oynamıyor. Kendi nefes almıyordu daha ne diyeyim ki. Bana doktoru yurtdışında olsaydı ölü sayılırdı fişi çekilirdi size bile sorulmazdı. Çünkü Arya aslında ölü demişti. Evdeki eşyadan tek farkı sıcaklığıydı. Ben onu hep Araf kuşu diye sevdim. Ben çok bekledim ölsün diye. Sonra çok özür diledim kızımdan. Ama acı çekmesini istemedim. Sonra baktım o yaşamak istiyor. O acılarını kabullenmiş ben de onu öyle kabullendim. Öyle hallerini gördüm ki eklediğim resimler en iyi halleri. Buraya koysam bakmaya dayanamazsın. Ben bir şey yokmuş gibi dayandım. Süreç uzayınca bunu Arya direniyor olarak yorumladım. Siz kendinizi hiç üzmeyin aynı yollardan geçtik. Ben özel hast. Olduğum için sık görüyordum. O da bağ kurmamı sağladı.Sizi o kadar iyi anlıyorum ki ... 32 haftalık doğan kızımı 22 Şubat'ta kaybettim bende.27 haftalıkken suyum geldi hastaneye gittik bebeğin suyu iyi dediler 34 haftaya gelmesini bekleyelim hastaneye yatircaz sizi dediler. Nerdeyse bir aydan fazla hastanede yattım hergun kan alıp enfeksiyon değerlerime bakiliyodu enfeksiyon kapma riskimden dolayı kollarımda kan alınacak yer kalmamisti artık bir an önce doğsun istiyodum bende ama doğum kararı verirler diyede ödüm kopuyodu. 24 ocakta dogumhaneye indirdiler sürekli kontrol ediyolardi bir gün geçtikten Sonra kızımın hareketlerini hiç hissetmedim daha sonra ateşim çıkmaya başladı. nabzım çok yükseldi 140 Lara çıktı. Doktor hemen doğum yapman lazım dedi 3 cm acilmam vardı 1 saat içinde birden tam acilmam oldu.
25 ocakta normal doğumla kızım geldi dünyaya çok güzeldi agliyodu doğduğunda tamam dedim sağlıklı down sendromu teşhisi koymuşlardı hamileyken onu soruyodum varmı diyodum belli olmaz hemen dediler.Atesim nabzım düşmedigi için beni yoğun bakıma aldılar ama ben çok iyidim ertesi gün servise aldılar orda hastaneden aradilar. Bir gün boyunca hep kızımın nasıl olduğunu ne kadar tatlı olduğunu düşündüm babasida anlatıyordu oda görmüştü ağladığını .. o gün hastaneden arayıp çocuğunuzu entube ettik sabah durumu kötüleşti kan değerleride düşüyor dedi.. 1 hafta kadın doğum servisinde yattım diğer odalardaki annelerin bebeklerinin sesi geliyodu en zorlandigim an oydu koridora cikiyodum kapılardan bebek kokusu geliyodu agliyodum hemen odama gidiyodum bı gün o kadar bebeğime sarılmak istedim ki yastığa sarılarak uyudum hastanede. Sonra hastaneden çıkınca evde biraz daha rahatladım en azından bebek sesi gelmiyordu. Kan değerleri iyileşmeye başlamıştı kilosu gayet iyiydi. İlk önce beyin kanaması başladı dediler. Sonra karacigerleri büyüyor dediler herşeye hazirlikli olun dediler. Görmeye gittiğimde karacigerinden dolayı sapsari olmuştu kızım doktor isterseniz görün dedi ama öyle bir söyleyişi vardı ki bebeğim çok kötü görünüyor gibi hissettim girmek istemedim birşey olursa en iyi haliyle hatırlamak istedim daha sonra gittiğimde kayınvalidesi dedesi yanımdaydı onlarda görmek istedi devlet hastanesi olduğu için görmeye çok izin vermiyolardi onlara verdiler kızımın durumu ağır die gördüler ağlayarak çıktılar sonra anneside görmek istiyormu die bağırdı içerden doktor hemen önlüğü giyip girdim iceri görmemeye kararlıydım ama dayanamadım .. girdim sapsariydi kızım ama hiç kötü gozukmuyodu aynı bana benziyordu doktor istersen dokunabilirsin dedi gerçekten mi dedim elini tuttum başını okşadım sonra dedim rahatlayabilirsin artık kızım dedim içimden. Ben sizin gibi konuşamıyordum öyle içimden konuşuyordum hep ama ona bile dilim gitmiyordu. Ondan bir hafta sonra gece 11.30 da aradılar ben açamadım eşime verdim müdahale ediyoruz gelin demişler.. Gittik dedim her zaman böyle korkuturlar zaten bişey yoktur diyorum içimden ama bı yandanda bitti bu kadar diyorum 28 gün yaşayabildi diyorum e nabizi açıp rontgenlerine bakıyorum yeni bir röntgeni vardı dedim röntgen çektiklerini göre iyi .. sonra içerden ölüm saati die birisi bağırdı onu duydum ama dedim belki yanlış duydum sonra geldiler zaten söylediler. Morgdan çıkardıktan sonra kucağımda gitti gasilhaneye ozaman kucağıma alıp sarıldım gasilhanede yikadiklari zaman bebeğimi seviyorlardi teyzesi diyerek oradaki yıkama görevlileri çok hoşuma gitmişti benimde.. ben yikayamadim kızımı dokunmadım daha.Sizin yazdıklarınızı okuyunca acaba ben azmi sevdim dedim içimden. Meleklerimiz inşallah şefaatçi olur bize orda severiz bizde cennet kuşlarimizi
Teşekkürler düşünceli mesajınız için..Hayır sakın öyle düşünmeyin. Ben görmeyi reddetmedim. Ama size şunu diyeyim 28 gün çok kısa bir süre olayları kabullenmek için. Arya tamamen bitkisel hayatta idi. Hiç gözgöze gelmedik mesela. Bakmıyor görmüyor eli ayağı hiçbir yeri oynamıyor. Kendi nefes almıyordu daha ne diyeyim ki. Bana doktoru yurtdışında olsaydı ölü sayılırdı fişi çekilirdi size bile sorulmazdı. Çünkü Arya aslında ölü demişti. Evdeki eşyadan tek farkı sıcaklığıydı. Ben onu hep Araf kuşu diye sevdim. Ben çok bekledim ölsün diye. Sonra çok özür diledim kızımdan. Ama acı çekmesini istemedim. Sonra baktım o yaşamak istiyor. O acılarını kabullenmiş ben de onu öyle kabullendim. Öyle hallerini gördüm ki eklediğim resimler en iyi halleri. Buraya koysam bakmaya dayanamazsın. Ben bir şey yokmuş gibi dayandım. Süreç uzayınca bunu Arya direniyor olarak yorumladım. Siz kendinizi hiç üzmeyin aynı yollardan geçtik. Ben özel hast. Olduğum için sık görüyordum. O da bağ kurmamı sağladı.
Kabullenmesi çok zor şeyler. Çünkü ucunda çaresizlik var. Hem size down sendromlu demişler ve siz kabul etmişsiniz bu da çok büyük başarı. Kendinizi küçümsemeyin. Ben görmek istedim siz istemediniz diye benden kötü anne değilsiniz. Eminim süreç benimki gibi uzun olsaydı siz de o duvarları yıkardınız.
Ne diyeceğimi bilemedim.. 10 yıldan fazladır kk dayım ama ilk kez bir konuyu okuyup darmadağın oldum... Anne değilim, olmayı hiç istemedim... Ama burada sizi ve Arya'yı tanıyınca annelik nasıl muhteşem bir şey diye düşündüm... Acınız çok derin, imtihanınız çok çetin olmuş ama bence dünyadaki en iyi annelerdensiniz, Allah size ve eşinize sabır ihsan eylesin12. Bölüm
Arya’nın vedası…
Baş hemşirenin o söyleminden sonraki gidişimde Arya’nın yanında ailesinin görmeye bile gelmediği altın saçlı bir oğlan vefat etti. Arya’dan çok iyi durumdaydı, ani olarak gelişti. O gün sevginin önemini daha iyi anladım.
Baş hemşirenin söyledikleri ve yandaki bebeğin gidişi ile “Arya’ya dönüp gitmek istiyorsan git kızım.. Bu kadar acıyı annen için çekiyorsan git. Ama kalmak istiyorsan çabala ve evine alayım seni. Evin bir odasını yoğun bakım yapayım.” Dedim.
Sonraki görüşte kuzenim Arya’ya tütülü bir takım almıştı. Onu giydirdim. Çok güzel olmuştu. Ona hayran hayran baktım. Kirlenmiş müslinleri vardı. Arya yoğun bakımda yatarken kendi nevresimlerini kendi eşyalarını kullanıyor, hastabakıcımız Asuman abla onları kirli temiz ayırıyor ben yıkıyor ütülüyordum.
Penye battaniyelerini bir torbaya koymuşlardı. Aldım çıktım. Son dönemlerde dediğim gibi “Arya ertesi gün yine buradayım. Burada olursan görüşelim” dedim.
Eve geldim. Battaniyelerden biri kusmuk olmuştu yıkadım çıkmadı. Ertesi gün suya bastım. Akşam 23:00 civarında eşime battaniyelerin lekesi çıkmamış yarın onu yıkayım kurutmaya atayım sonra da Arya’ya gidelim dedim. Pijamalarımı giymiştim ki eşimin telefonu çaldı. Arayan nöbetçi doktordu. Bu saatte nöbetçi doktor arıyorsa olanı biliyordum. Aylarca bunu düşündüm. Yine de konduramadım. Kalbi durdu müdahale ediyoruz dediler.
Nasıl gittik bilmiyorum. Eşim bana sakin ol ama kaybettik dedi. Hayır dedim müdahale ediyorlarmış.
O yoğun bakımın kapısında son kez bekliyordum. Doktor gelecek diye bekledim bekledim. Sadece 7 dk idi bana ömür geldi… Doktor müdahale ediyor bak dedim eşime. Şimdi çıkacak nabız aldık diyecek dedim.
Doktor yoğun bakımdan gelmedi. Asansörle indi. Durumu biliyorsunuz başınız sağolsun dedi… Görebilir miyim dedim. Son kez küvezinde yatıyordu.Tüm cihazları çıkmıştı. Hiç yükü kalmamıştı. Onu kucakladım. Doktor sarsmayalım annesi dedi. Son kez birinin annesiydim. Öptüm öptüm… Morga göndermeyin dedim. Üşür. Zaten vücudu hep soğuktu. Merak etme annesi dediler biz onu öyle bir saracağız ki üşümeyecek…
Son Bölüm
Arya Ninesinin kollarında…
O gece bana ağır sakinleştiriciler vermişler. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Yoğun bakımdan eşyalarını vermişler. Ona doğum gününde bebek yaptırmıştım. Elimden hiç bırakmamışım. Dönüp dönüp ama ben battaniyelerini suya koymuştum diyormuşum. O gün aklımı yitirmediğim için şanslıydım.
Sabaha kendimi toparlamıştım. Arya gitmek istemişti. Ona kızmaya hakkım yoktu. Onu güvendiğim bir yere bırakmam gerekiyordu. 1.5 yıl önce ananem vefat etmişti. Son dönem demas nedeniyle beni hamile sanıyordu. Belki de çağırıyordu kızımı. Ananemin yanı kızım için en uygunuydu.
Mezarlık müdürlüğü, cenaze işleri hep eşimle koşturduk. Ara ara içimdeki boşlukla ağlıyor sonra tutuyordum kendimi. Zaten sakinleştirici vermişlerdi.
Arya’yı hastaneden almaya gittik. Mezarlıklar Müdürlüğüne ulaştık. İçeri girdim. Kızımı ben yıkayacağım dedim. Çünkü onunla yapabilecek her şeyi yapmıştık. Ama onu hiç yıkamamıştım. Cihazsızdı. Ruhu gidince benim kızım değil gibiydi. Ama öptüm hem yıkadım hem öptüm. Kızımı ilk ve son kez gasilhanede yıkadım.
Cenaze arabasına konuldu. Arya öldüğünde 1 yaşında idi ama 3.900grdı. Öldüğünde üstünde yeni doğan kıyafetleri vardı. Uygun tabut bulamadılar. Karton tabut ayarlandı. Cenaze arabasında arkada gidemezdi benim kızım. Tabutunu yüklendim. Kardeşimle bindik o arabaya. Kucağımda Arya…Yolda her yeri anlattım ona… Evine bu yoldan gidiliyor… Bu yol ananene çıkıyor… Burası babaannenler… Mezarlığa girince aldılar kucağımdan… Eşim koydu mezara… Önce onu koyacağımız beşiği kaldırmıştık, sonra arabada onun yerine cihazlarını taşımıştık. Şimdi yatağı yerine mezara koyuyorduk. Sessizce ağladım. Bağırmadım. Yakıştıramadım rol çalmayı…
O günden sonra onun acıları bitmişti. Bu artık benim acımdı. Şimdi yaram kabul bağladı.. Sızısı izi hiç geçmedi geçmeyecek. Bu Arya’nın hikayesinin sonuydu. Bu dünyadan bir Arya kuş geçti… Annesi tarafından çok sevildi…
Benim bir kızım var ben kaç yaşında olursam olayım o hep 1 yaşında… Hiç kirlenmemiş ayakkabıları olan, hiç ağlamamış hiç gülmemiş olan bir bebek... Sessizce geldi… Sessizce gitti. Arya büyümedi ama Annesi ondan sonra çok büyüdü.
Ben Arya’yı çok özlüyorum…
Bu postun ekine birkaç resmimizi ekliyorum…
Resim ilk kucağa alışım... Doğum günü, Son görüşüm, En sevdiğim resmi...
Tanıdığına eminim... Hiç bebeğim olmadı ama bir sürü bebek kedim oldu. Bir tanesini on günlük buldum, gözleri yaralıydı, veterinere götürdüm ciğerleri gelişmemiş yaşamaz dedi, gözleri de görmüyordu kuzumun. Şırıngalarla besledim 20 gün, bir kez eşime dedim ki işim var biraz, sen besler misin, yemedi mamayı, ne zaman ben gidip onu avucuma yatırdım mamadan önce parmaklarıma sarıldı hiç gitmez gözümden... Yattığı yerde uzaktan seslenirdim minicik başını kaldırır arardı beni başka hiç bir sese tepki vermezdi... Demem o ki bebekler biliyor, Arya'da biliyordu, Allahın sevgiye özel kıldığı bir iletişim var, sizi çok çok çok sevdi Arya biliyorumEn büyük amacım onun beni sevmesiydi. Annem beni sevmedi demesin diye çabaladım. Ama hep yetersiz geldi. Her anne gibi aslında. Her anne çocuğuna bakarken kendini yetersiz hisseder ya öyle bir yetersizlik. Umarım beni tanımıştır umarım annesini seviyordur.Güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim.