Bir Cennet Kuşu Arya Hikayesi

AryaEvaninAnnesi

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
24 Şubat 2022
2.530
5.879
33
1. BÖLÜM
EN ZOR ZAMANLAR...

Ne desem nasıl başlasam bunca acıyı anlatmaya…

Hayatımda hep sorumluluk sahibi biri oldum. Hem çalıştım hem iyi bir üniversitede okudum. İşçi bir ailenin kızıyım. Türkiye’de sayılı mesleklerden birine sahibim. Mutlu bir evlilik yaptım. Eşimle 17 yaşından beri birlikteydik. Önce çalıştık kuruş kuruş biriktirdik. Tırnaklarımızla kazıdık. 25 yaşındayken o da 26 yaşındayken evlendik. Ailelerimizin maddi hiçbir desteği olmadan her şeyi gönlümüzce yaptık. Bir evimiz olsun bir de kızımız dedik. Kredi çektik . Ailelerden borç aldım. Altın ve dolar olarak. O ay hamile kaldım. Hamileliğim biraz sancılı geçti. 12. Haftada düşük tehlikesi ve kanama yaşadım. Yattım ve 32+6’ya kadar geldim. O sabah her sabah gibiydi. Tuvalete gittim kalktığımda su damladı. İçime alev düştü. Suyum geliyordu. Ama sızıntı sızıntı. Hemen hastaneye gittik. 1 gece yattım sabah sezaryen ile 17.04.2020 tarihinde kızım dünyaya geldi . 1900 gr. 1 hafta ileri 34 ile uyumlu. Kadın doğum doktorum anneye verin bebeği demiş. Ama özel hastane yoğun bakıma alalım biraz emmesi gelişsin demiş. Bilseydim bırakmazdım. Spinal sezaryen ile doğum yaptım ağlayarak doğdu kızım. İlk ve son sesini duyuşumdu.

Sezaryen akşamı kızımı görmek için aşağı indim kadın doğum doktorum göstersinler bebeği sana dediler. Göstermediler kapıdan döndüm. Şimdi ki aklım olsa kırardım o kapıları… Resimlerinden sevdim kızımı hep. Ağlarken bakarken ki resimleri…

21.04.2020 günü… Ramazan ayı. Eşim iftardan sonra hastaneye süt götürdü. Gitti gelmedi. Bekledim bekledim… İçim ruhum daralıyordu. Eşim geldi. Perişan haldeydi.Entübe etmişler dedi. Ya normal erken doğdu az destek olsun dedim. Bilemedim. Olay 18:30’da olmuş bize kimse bilgi vermemiş. Eşim 23:00’da süt götürmeye gittiğinde öğrenmiş. Neler gizlenmiş bizden sonra anlıyorum.

Bize önce beyin kanaması dediler temiz çıktı. MR çekildi sonucu bizden saklandı. Bir şeyler olmuştu. Hastanenin beyin cerrahı bize bilgi vermiyordu. Ben yoğun bakıma bilgilendirme yaptım size cevap vermek zorunda değilim diyordu. Bize bilgi vermiyorlardı. Bugün uyanacak yarın uyanacak bizi oyaladılar. MR sonucunu kavga dövüş alıp özel bir muayenehane açtırdık. Oradaki çocuk nöroloğu bize kızımızın oksijensiz kaldığını yüksek ihtimal öleceğini, beyninde hasar görmemiş yer kalmadığını söyledi. MR sonucu ile kapısına dayandık. “Siz eğitimli anneler her şeyi biliyorsunuz ya.. Uyanacak çocuk” dedi. İnanmadım. Kızımı hemen ertesi gün başka bir hastaneye sevk ettik.Sevk ederken doktor aşırı tedirgindi. “Acele ediyorsunuz bebeğin bir şeyi yok. Gel istersen göstereyim ama sevk etmeyin” vs vs dedi. Sağlıkla verdiğim kızım komadaydı bu gerçeği kimse değiştiremezdi.

Kızımı o gün ambulansa binerken tam 12 gün sonra gördüm. Sevk edildiği gün evlilik yıldönümümüzdü. Seni her şekilde kabul ediyorum gel bana dedim… 1 haftalık sezaryenliyken ambulans peşinde koştum ben. Ne dikiş bildim ne acı. Yüreğim öyle acıyordu ki başka fiziksel acıları hissetmedim bile.

Sevk ettiğimiz hastanede ilk kontrolleri yapalım anne babayı bilgilendirmeye alalım dediler. Bekledik. 10 dk kadar sonra hemşire çıkıp sadece babayı alalım pandemi var dedi. Ben kapıdan dinleyeyim sizle temasım olmaz dedim. Dinlemediler. Eşim çıktığında bana sarıldı. Haftalar sonra anlattı bana orada denileni… Anneyi hazırla… Baba olarak size çok yük düşüyor… vs.vs. haftalar sonra anlatma sebebi de sevk edilen hastanenin yb baş hekimi bizi arayıp organ nakli düşünür müsünüz demesi… Çünkü kızımın ışık refleksi yokmuş, emme yutma, görme, kendi nefes alması bile beyin aktiviteleri yokmuş. Beyin ölümü tetkiki yapılması önerilmiş. Organların dayandığı yere kadar gider. Ama çok sürmez demişler.

Önce kızımı reddettim. Ölecekse ona bağlanmaktan korktum. Sonra aylarca özür diledim ondan. Ama hayat ya işte. Saksıda bir bitki gibi hiç gülmeden ağlamadan hiç kımıldamadan midesine inen bir hortum ile beslenerek, boğazında bir delikle nefes alarak yoğun bakımda tam 1 yıl yaşadı benim kızım… Tam 6 kez kalbi durdu. 7. Sinde kaybettim onu…

Evlat acısı çok zor. Ama evladını 1 yıl boyunca yoğun bakımda bırakıp eve gelmek ve dünyaya sığamamak çok zor. Çaresizlik en zoru… Acılarına çare olamamak derdini çözememek… Bir yeri ağrıyorsa bilememek çok zor.

Profilimdeki resim kızım ve ben…

Burayı onunla yaşadığımız 1 yıllık beni büyüten serüveni Dünyaya gelen Arya Kuşu anlatmak için açtım. Bu daha başlangıç bizim hikayemiz bu postta devam edecek… (DİĞER BÖLÜMLER SAYFALARDADIR. Toplam 12 bölüm ve Son bölüm)
 
Son düzenleme:
2. Bölüm

Sevk ettiğimiz hastanede görüş günleri vardı haftada 1 gün. Kızım entübe olduğu için hiç giyinemiyordu tabi. Gidip görüp gizlice elini ayağını sevip dönüyordum. Bayram günü ekstra görüş koymuşlardı. Koşa koşa gittim. Yanında hiç ağlamamaya yemin etmiştim. Yanına gidince ona her şeyi anlatıyordum. “Ananen yanımızda bana destek oluyor… Beşiğin hala baş ucumda… Eşyaların içinde… Burada yatma kızım…” her şeyi…

O bayram sabah yine koşarak gittim yanına. Ayağına çorap giydirmişlerdi. İlk kıyafetiydi. Hemşiresine eğildim dedim ki giderken çoraplarını bana verir misiniz hiç kokusunu alamadım. Hemşire bir sorayım geleyim dedi. Geldi çoraplarını bana verdi. O güne kadar aldığım en güzel kokuydu. Aldım eve geldim anneme gösterdim. Az kokla dedim. Sonra annem bir kere daha koklayayım dedi. Olmaz dedim kokusu gider… O çorapları bile kokusu gider diye doya doya koklayamadım… Anneliğin en zorunu yaşıyordum. Eve gelip süt sağıyor kızıma götürüyordum. Sütüm hiç gitmemişti. Tam tersine çok fazla idi. Anneliği hissettiğim ama canımı yakan başka bir şey hatırlamıyordum. Sütümü sağarken hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Ben sütümü sağıp biriktiriyordum ama derindondurucu en az 50 süt ile dolmuştu. Kızım içemiyordu. Midesine inen hortumla beslense de bazen o da geri tepiyordu. Mide bile doğru düzgün çalışmıyordu. Ama o kadar strese üzüntüye hala bir yanım anne olduğumu biliyor ve süt üretmeye devam ediyordu.

72 kg ile doğuma gitmiştim. Kızım 1 aylık olduğunda 56 kg idim. Hamile kaldığımda 63 kg…

Ailem benim iyi olmadığımı farketti. Nitekim bir gün kızımı görmeye gittiğimde şiştiğini durumunun iyi olmadığını ilettiklerinde eve gelip kendimi 12. Kattan aşağı bırakmak istedim… Bunun üzerine psikiyatri tedavisi almaya başladım. Sütüm kızıma yaramadığı ve daha katı ve pediatrik mamaya ihtiyaç duydukları için kestiler. Tabi kestikten 2.5 boyunca yetecek süt götürdüm kızıma. Mama ile karıştırıp verdiler. Görüşler haftada 2 güne çıkartıldı.

Daha sonra yaşanılanlar ne kızımın suçu ne benim suçumdu bunu farkettim. O bu dünyada hala bedeni sıcakken annesini bilmeliydi. Topladım kendimi. Onun öleceğini biliyordum. Ama bu dünyada anne sevgisini tatmadan gidemezdi. Vücudunun şiştiği böbreklerinin çalışmadığı dönemi atlattı kızım bu onun ilk zaferiydi. Son olmayacaktı.

O gün başındaki hemşireye “ağlamıyor gülmüyor diye sevmeyi ihmal etmeyin olur mu ben onu burada haftada 2 kez görüyorum. Benim sevgim yetmez. Saçını muhakkak okşayın bu dünyadan sevgi nedir bilmeden gitmesin. Sevgiyi hissetsin”dedim.

Böylece 2 aylık serüvenimiz tamamlandı.

2 ayın sonunda trakeostomi ameliyatına girdi. Kendi nefes almadığı için boğazından bir delik delinerek solunum cihazına bağlandı. Önceden entübe idi ve bu onun için konforlu değildi. İlk kıyafetimizi de trakeostomi açıldıktan sonraki 2. Görüşte giydik.

Bundan sonrası sonunu bile bile bir anne kız hikayesi olarak devam edecekti.
 
3. Bölüm
Kendimi biraz toparlayınca kızımın neden bu hale geldiğini araştırmaya başladım. Elimde evraklar doktor doktor gezdim. Yoğun bakıma yatış sebebini akciğerleri olarak göstermişlerdi. Ancak kızımın solunum desteği almadığına ilişkin resimler vardı. Hatta olaydan 1 gün önce 20.04.2020 tarihinde kızımı yıkamışlar. O bu durumu hiç sevmemiş ağzını yüzünü buruşturmuş. Resmi attıktan sonra hemşire evine hazırlıyoruz yazmıştı. Evi kısmet olmadı kızıma…

Ayrıca yazdıkları akciğer sıkıntısı için kullanılan bir ilaç varmış. Bu ilaç epikrizinde yok bile.

Bize genetik test yaptırmamızı söylediler. Eşimle akraba değiliz. Aynı şehirli bile değiliz. Ama yine de olabilirdi. Bu görüşle hareket ederek en kapsamlı olanı yaptırmaya karar verdik. Kızımın DNA’sını alıp Almanya’ya WGS testine gönderdik… Güvenemedik Türkiye’de de tekrar ettirdik. Test de bir şey çıksa bile kızınıza çaresi yok denildi inanmadım. Yurtdışından kök hücre ilaçları bile getirdim. Amacım onun tamamen iyi olması değildi. Ama bir kere göz göze gelmek için dünyaları vermeye hazırdım.

Genetik Sonuç… Herhangi bir genetik hastalık saptanmamıştır.

Çok istedim genetik olmasını. Bunun bir kuldan değil de Allah’tan geldiğine inanmak istedim. Olmadı.

Sonra bir çok araştırma yaptık. Bu olayın ayrıntısı çok anlatmıyorum. Belli bir savcılık dosyamız mevcut. Son durum şu ki... Kızımız boğulmuş. Ciğerine mama kaçırmışlar. 18:00’da mesai bittiği için nöbetçi doktor gelmeden yb doktoru çıkmış. Kızım entübe edilememiş ve kalbi durmuş… Hatalar silsilesi böylece bizi bulmuştu….

Kul kurar kader gülermiş…
 
Ne denilse boş biliyorum, diyebileceğim tek şey; Allah' ım, sana da eşine de sonsuz sabırlar versin.
1 yıllık çok uzun bir hikaye... Bir yerlere anlatmaya ihtiyacım vardı. Her şeyi anlatacağım. Bugünlük 3 bölüm çıktı klavyemden. Ağladım ağlamaklar yetmedi bana.
 
1 yıllık çok uzun bir hikaye... Bir yerlere anlatmaya ihtiyacım vardı. Her şeyi anlatacağım. Bugünlük 3 bölüm çıktı klavyemden. Ağladım ağlamaklar yetmedi bana.
Okurken bende ağladım, Allah yeni melek/melekler versin hayatına. Arya Eva kalbinde, yeni meleğin/meleklerin yanında büyüsün inşallah.
 
İstiyor mudur ? Yoksa üzülür mü ? bilmiyorum. Ama kaybedeli 1 yıl olacak ben de yeniden anne olmak istiyorum.
 
İstiyor mudur ? Yoksa üzülür mü ? bilmiyorum. Ama kaybedeli 1 yıl olacak ben de yeniden anne olmak istiyorum.
Tabiki de istiyodur, üzülür olur mu hiç. İnsan annesini bu denli üzüldüğünü görmek ister mi *
Siz annenizi bu kadar üzüntülü görmek ister misiniz ? Yavrunuz size hiç gülmemiş, sizinle göz göze gelmemiş olabilir. Ama bir karnı paylaştınız siz onunla değil mi ? En basından beri sizi tanıyor, sesinizi biliyor.
Kaybınız çok acı evet, ama sizinde dediğiniz gibi bu sizin de, evladınızın da suçu değil.
Onun bir kardeşe, sizin de yeniden 2. kez anne olmaya ihtiiyacınız var. Yarım kalan bir hikayeyi tamamlamaya ihtiyacınız var.
Bir evlat sahibi daha olmanız Arya'ya haksızlık yaptığınız anlamına gelmeyecek ki, biri kalbinizde ömrünüzün sonuna kadar sizinle yaşayacak diğeri ise yanınızda. Üstelik göklerden sizi hep izleyecek, sizinle mutlu olacak.
Ve sizi hep bekleyecek, cennette karşılayacak annesini en güzel kıyafetleri ile.
 
Üstelik minicik kalbi ve bedeni ile 1 sene boyunca kim bilir ne kadar üzüldü, annesini ve babasını üzdüğü için kim blir ne acılara katlandı size iyiyim anne diyebilmek için. Şuan olduğu yer onun en mutlu olduğu, koşup oynadığı bir çiçek bahçesi.
Kıyamet günü babasına teslim edilinceye kadar cennetin bir dağında Hazsret-i İbrahim (as) ve hanımı sizin yavrunuzu sahiplendi zaten.
Yüreğiniz ferahlasın artık 1 sene olmuş bu kadar yüklenmeyin kendinize. Bugün, en kısa zaman da kendinize bir iyilik yapın ve tekrardan anne olmaya karar verin.
 
Ahh okurken acıyı kalbimde hissettim gözyaşlarıma engel olamadım Allahım sabır versin bu acıyı azaltacak sana ilaç olacak evlatlar nasip etsin inşallah o kadar iyi anlıyorum ki oglum dogdugu zaman 6 gün hastanede kaldı ben korona oldugum için onun hiçbir şeyi yoktu sadece hastalık bulaşmasın diye önlemdi ama yüzünü hiç görememiştim 5 gün boyunca hiç göremedik 5.gün araya birilerini sokuo fotograftan görmüştüm bu kadarcık bir olayda bile ben zor durdum sen nasıl dayandın o gece uyandıgımda ne yanımda ne karnımda bebegim olmadıgını gördügümde kahroluyordum gerçekten büyük sabır sizinki rabbim bu sabırın mükafatını nasip etsin
 
İnsanoğlu herşeye alışıyormuş. Onun evi yoğun bakım diye kabul ettim. Toparlarsam hikayenin devamını da anlatacağım. Kızım ile o odayı kendimize ev yaptık.
 
Hiç rüyama gelmiyor. Ama diyorum ki kızım sen istersen hamile kalayım sen istemiyorsan kalmayayım. Bakalım hayat bize daha ne getirecek. Dualarınızı eksik etmeyin
 
Allah size sabır versin hiç bir acı bu kadar dayanılmaz değildir.. eminim cennette sizin en büyük mutluluğunuz kızınız olacaktır..Rabbım hayırlı sağlık evlatlar versin size
 
İçim burkula burkula okudum... Bende bir anneyim size kocaman sarılmak istiyorum... Rabbım cennetinde kavuştursun sizi inşallah... Özel hastaneler sorumsuzluğu bir bebeğin daha canına maal olmuştu annesi hala hukuk mücadelesi veriyor.. Sizde lütfen peşini bırakmayın böyle bir sorumsuzluk Olamaz gerçekten o hastaneyi başlarına yıkasım geldi
 
4. Bölüm

ARYA Anne kucağında…


Arya’yı ilk kucağıma aldığımda sanırım 2 aylık idi. Gününü hiç aklımda tutmadım. Çünkü zamanın geçmesi hem ondan ayırılışın gelmesi hem de onun acı çektiği sürenin göstergesiydi. Kucağımda sıcacık bir tendi. Başka bir şey değil. Ama bir beklentim de yoktu. Sonuçta ben onu öyle kabul etmiştim. Bir tepki vermemesi beni duymadığı anlamına gelmemekteydi. Araf kuşuydu. Elimde onu ilk kucağıma aldığımda çekilen bir resmim var. Yüzümde şaşkınlık. 2.5 kg bir bebek ve 5 tane kendinden çok büyük cihazlar. Kucağıma aldığımda trakesini çıkarttılar geri takmaları tam 5 sn sürdü. Pamuk gibi kızım mosmor oldu. O gün anladım ki her anne gibi kızımı öğrenmeliydim. Mesela anneler çocuklarının ne yediğini ne yemediğini, hangi oyuncağı sevdiğini bilirdi. O zaman ben de Satürasyon, prob, kan gazı, asidoz, sepsis, adrenalin, katater, enzim, aspirasyon, solunum sayısı, bakteriler… hepsini öğrenmeliydim. Tıp makalelerine girdim. O zaman keşke sayısal çıkışlı olup tıp okusaydım dedim. Çünkü makaleleri anlamam çok zordu. Tıbbi terimler sözlüğü ile bir çok olayı çözmem gerekti. Arya’nın e-nabız sistem kaydını ve kullanılan ilaçları dozları vs takiple başladım. Kan gazı okumayı öğrendim. Derken artık hastanedeki hemşirelerle de iletişimim kuvvetlendi. Onlar da görüş günlerinde bana daha uzun vakit verdiler. Orta bankoda birkaç gez göz göze geliyorduk. Benim Arya ile konuşmama bakıyorlardı. Arya’ya değil bana üzülüyorlardı. İçten içe onlara kızıyordum. İçeride Arya’nın yanında olabildiğince neşeliydim. Ağlamak yoktu. Aksine içimdeki tüm hayat enerjisini doldurup gidiyordum yanına. Kötü giden bir şey olduğunda Arya’ya kızıyor, sanki evde yaramazlık yapmış bir bebek gibi davranıyordum.

Hemşireler ile aramızda bağ olunca bakım saati gelip Arya’nın altını almama ve ona masajlar yapmama, saçlarını taramama izin verdiler. Ben kıyafetler götürüyordum. Onlarla birlikte giydirip bir tabloya bakar gibi seviyorduk.

Aklıma bir şey takılıyordu. Benim gittiğim süreler kısıtlıydı. Ama Arya ara ara gözünü açabildiyse ve ben görmediysem. Bir yolu olmalıydı. Ertesi gün Evlilik resmimizi aldım. Hemşirelerinden izin alarak Aryanın küvezine tam göz hizasına yapıştırdım. Bir sonraki görüşte benim bebeklik resmimi götürdüm. Bir sonraki görüşte bizim ailece çekildiğimiz resmi bastırdım. Gözünü açarsa karşısında ailesini görebilecekti.

Yine içim rahat etmiyordu. Arya orada terk edilmiş hissedebilirdi. Evde çeşit çeşit muslin örtüsü nevresimi vardı yıkadım ütüledim tek tek buzdolabı poşetiyle paketledim. Orası onun eviydi. Ama özel hissetmeliydi. Yine kendi yastığını da götürdüm.

Midesinin çalışmadığı bir dönem hızla kilo kaybedince aklıma evdeki reflü yatağı geldi. Daha önce düşünmemiş olmama çok kızdım. Yatağı da gidince Arya’yı daha özel hissettirdiğimi düşündüm.

Orası Arya’nın evi haline gelirken asıl evinde ise düş kırıklıkları vardı. Arya’nın yanında ne kadar mutlu isem evde o kadar kötüydüm. Elimizle kurduğumuz beşiği eşim topladı. Annemin evine gitti. O gün beni kurşuna dizseler daha az canım yanardı.

Ama üzgün olamazdım. 1 hafta ömür biçmişlerdi ona ama bu olaylar olduğunda o 4 ayını tamamlamış giyemez dedikleri kıyafetlerini giymişti. Hatta annesi yenilerini bile almıştı. Renk renk çoraplar giymişti. Tutanacak dalımdı. Oradaydı.

O yaşarken onun acısına karşı bir şey deme lüksüm yoktu. Hem daha neler yaşayacaktı. O annesinin elini bırakana kadar annesi onun elini hiç bırakmayacaktı...
 
Çok üzüldüm çok,minik Arya ile cennette kavuşursunuz inşallah Allah sabrınızı versin,yerini doldursun inşallah.Ben düşük riskinde bile hop oturdu hop kalktı yüreğim,sizin yureciginiz iyi dayandı.Allah mükâfatınizi versin, dualarım seninle..
Bu arada aslında bir canlının doğacağı ve öleceği güne kul müdahale edemezmiş,doktor hemşire sadece birer bahane.Boyle düşünmeye çalışın,çok zor biliyorum..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…