Bir Cennet Kuşu Arya Hikayesi

30 yaşımdayım ilk defa bir yazıyı okurken hıçkıra hıçkıra ağlamak neymiş onu yaşadım gece saat 02.24.. Sen ne kadar güçlü bir annesin❤️ hayatım boyunca ne zaman aklıma gelsen senin için dua edicem.. Neredesin bilmiyorum ama sana sarılıp daha fazla destek olmak çok çok isterdim. Allah dayanma gücü versin. Bizi kendinden mahrum etme hep yaz ne zaman yazmak istersen dinleriz seni. Çok yalnız kaldım dinlemediler demişsin istediğin zaman özelden de yaz bana. Ne zaman istersen ben seni dinleyeyim. Allahım yardımcın olsun. Hayırlı sağlıklı uzun ömürlü evladın olsun inşallah. Herkesin hepimizin içinde de senin. Eminim Arya çok mutlu olup hep hissetmiştir ve ne güzel ne kadar güçlü bı annem var diye hep mutlu olmustur. Boğazım dugum düğüm oldu,nefes alışım zorlaştı bazı cümleleri okurken sen nasıl mükemmel ve güçlü bir annesin ❤️
 
1. BÖLÜM
EN ZOR ZAMANLAR...

Ne desem nasıl başlasam bunca acıyı anlatmaya…

Hayatımda hep sorumluluk sahibi biri oldum. Hem çalıştım hem iyi bir üniversitede okudum. İşçi bir ailenin kızıyım. Türkiye’de sayılı mesleklerden birine sahibim. Mutlu bir evlilik yaptım. Eşimle 17 yaşından beri birlikteydik. Önce çalıştık kuruş kuruş biriktirdik. Tırnaklarımızla kazıdık. 25 yaşındayken o da 26 yaşındayken evlendik. Ailelerimizin maddi hiçbir desteği olmadan her şeyi gönlümüzce yaptık. Bir evimiz olsun bir de kızımız dedik. Kredi çektik . Ailelerden borç aldım. Altın ve dolar olarak. O ay hamile kaldım. Hamileliğim biraz sancılı geçti. 12. Haftada düşük tehlikesi ve kanama yaşadım. Yattım ve 32+6’ya kadar geldim. O sabah her sabah gibiydi. Tuvalete gittim kalktığımda su damladı. İçime alev düştü. Suyum geliyordu. Ama sızıntı sızıntı. Hemen hastaneye gittik. 1 gece yattım sabah sezaryen ile 17.04.2020 tarihinde kızım dünyaya geldi . 1900 gr. 1 hafta ileri 34 ile uyumlu. Kadın doğum doktorum anneye verin bebeği demiş. Ama özel hastane yoğun bakıma alalım biraz emmesi gelişsin demiş. Bilseydim bırakmazdım. Spinal sezaryen ile doğum yaptım ağlayarak doğdu kızım. İlk ve son sesini duyuşumdu.

Sezaryen akşamı kızımı görmek için aşağı indim kadın doğum doktorum göstersinler bebeği sana dediler. Göstermediler kapıdan döndüm. Şimdi ki aklım olsa kırardım o kapıları… Resimlerinden sevdim kızımı hep. Ağlarken bakarken ki resimleri…

21.04.2020 günü… Ramazan ayı. Eşim iftardan sonra hastaneye süt götürdü. Gitti gelmedi. Bekledim bekledim… İçim ruhum daralıyordu. Eşim geldi. Perişan haldeydi.Entübe etmişler dedi. Ya normal erken doğdu az destek olsun dedim. Bilemedim. Olay 18:30’da olmuş bize kimse bilgi vermemiş. Eşim 23:00’da süt götürmeye gittiğinde öğrenmiş. Neler gizlenmiş bizden sonra anlıyorum.

Bize önce beyin kanaması dediler temiz çıktı. MR çekildi sonucu bizden saklandı. Bir şeyler olmuştu. Hastanenin beyin cerrahı bize bilgi vermiyordu. Ben yoğun bakıma bilgilendirme yaptım size cevap vermek zorunda değilim diyordu. Bize bilgi vermiyorlardı. Bugün uyanacak yarın uyanacak bizi oyaladılar. MR sonucunu kavga dövüş alıp özel bir muayenehane açtırdık. Oradaki çocuk nöroloğu bize kızımızın oksijensiz kaldığını yüksek ihtimal öleceğini, beyninde hasar görmemiş yer kalmadığını söyledi. MR sonucu ile kapısına dayandık. “Siz eğitimli anneler her şeyi biliyorsunuz ya.. Uyanacak çocuk” dedi. İnanmadım. Kızımı hemen ertesi gün başka bir hastaneye sevk ettik.Sevk ederken doktor aşırı tedirgindi. “Acele ediyorsunuz bebeğin bir şeyi yok. Gel istersen göstereyim ama sevk etmeyin” vs vs dedi. Sağlıkla verdiğim kızım komadaydı bu gerçeği kimse değiştiremezdi.

Kızımı o gün ambulansa binerken tam 12 gün sonra gördüm. Sevk edildiği gün evlilik yıldönümümüzdü. Seni her şekilde kabul ediyorum gel bana dedim… 1 haftalık sezaryenliyken ambulans peşinde koştum ben. Ne dikiş bildim ne acı. Yüreğim öyle acıyordu ki başka fiziksel acıları hissetmedim bile.

Sevk ettiğimiz hastanede ilk kontrolleri yapalım anne babayı bilgilendirmeye alalım dediler. Bekledik. 10 dk kadar sonra hemşire çıkıp sadece babayı alalım pandemi var dedi. Ben kapıdan dinleyeyim sizle temasım olmaz dedim. Dinlemediler. Eşim çıktığında bana sarıldı. Haftalar sonra anlattı bana orada denileni… Anneyi hazırla… Baba olarak size çok yük düşüyor… vs.vs. haftalar sonra anlatma sebebi de sevk edilen hastanenin yb baş hekimi bizi arayıp organ nakli düşünür müsünüz demesi… Çünkü kızımın ışık refleksi yokmuş, emme yutma, görme, kendi nefes alması bile beyin aktiviteleri yokmuş. Beyin ölümü tetkiki yapılması önerilmiş. Organların dayandığı yere kadar gider. Ama çok sürmez demişler.

Önce kızımı reddettim. Ölecekse ona bağlanmaktan korktum. Sonra aylarca özür diledim ondan. Ama hayat ya işte. Saksıda bir bitki gibi hiç gülmeden ağlamadan hiç kımıldamadan midesine inen bir hortum ile beslenerek, boğazında bir delikle nefes alarak yoğun bakımda tam 1 yıl yaşadı benim kızım… Tam 6 kez kalbi durdu. 7. Sinde kaybettim onu…

Evlat acısı çok zor. Ama evladını 1 yıl boyunca yoğun bakımda bırakıp eve gelmek ve dünyaya sığamamak çok zor. Çaresizlik en zoru… Acılarına çare olamamak derdini çözememek… Bir yeri ağrıyorsa bilememek çok zor.

Profilimdeki resim kızım ve ben…

Burayı onunla yaşadığımız 1 yıllık beni büyüten serüveni Dünyaya gelen Arya Kuşu anlatmak için açtım. Bu daha başlangıç bizim hikayemiz bu postta devam edecek… (DİĞER BÖLÜMLER SAYFALARDADIR.)
😔😔😔
 
2. Bölüm

Sevk ettiğimiz hastanede görüş günleri vardı haftada 1 gün. Kızım entübe olduğu için hiç giyinemiyordu tabi. Gidip görüp gizlice elini ayağını sevip dönüyordum. Bayram günü ekstra görüş koymuşlardı. Koşa koşa gittim. Yanında hiç ağlamamaya yemin etmiştim. Yanına gidince ona her şeyi anlatıyordum. “Ananen yanımızda bana destek oluyor… Beşiğin hala baş ucumda… Eşyaların içinde… Burada yatma kızım…” her şeyi…

O bayram sabah yine koşarak gittim yanına. Ayağına çorap giydirmişlerdi. İlk kıyafetiydi. Hemşiresine eğildim dedim ki giderken çoraplarını bana verir misiniz hiç kokusunu alamadım. Hemşire bir sorayım geleyim dedi. Geldi çoraplarını bana verdi. O güne kadar aldığım en güzel kokuydu. Aldım eve geldim anneme gösterdim. Az kokla dedim. Sonra annem bir kere daha koklayayım dedi. Olmaz dedim kokusu gider… O çorapları bile kokusu gider diye doya doya koklayamadım… Anneliğin en zorunu yaşıyordum. Eve gelip süt sağıyor kızıma götürüyordum. Sütüm hiç gitmemişti. Tam tersine çok fazla idi. Anneliği hissettiğim ama canımı yakan başka bir şey hatırlamıyordum. Sütümü sağarken hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Ben sütümü sağıp biriktiriyordum ama derindondurucu en az 50 süt ile dolmuştu. Kızım içemiyordu. Midesine inen hortumla beslense de bazen o da geri tepiyordu. Mide bile doğru düzgün çalışmıyordu. Ama o kadar strese üzüntüye hala bir yanım anne olduğumu biliyor ve süt üretmeye devam ediyordu.

72 kg ile doğuma gitmiştim. Kızım 1 aylık olduğunda 56 kg idim. Hamile kaldığımda 63 kg…

Ailem benim iyi olmadığımı farketti. Nitekim bir gün kızımı görmeye gittiğimde şiştiğini durumunun iyi olmadığını ilettiklerinde eve gelip kendimi 12. Kattan aşağı bırakmak istedim… Bunun üzerine psikiyatri tedavisi almaya başladım. Sütüm kızıma yaramadığı ve daha katı ve pediatrik mamaya ihtiyaç duydukları için kestiler. Tabi kestikten 2.5 boyunca yetecek süt götürdüm kızıma. Mama ile karıştırıp verdiler. Görüşler haftada 2 güne çıkartıldı.

Daha sonra yaşanılanlar ne kızımın suçu ne benim suçumdu bunu farkettim. O bu dünyada hala bedeni sıcakken annesini bilmeliydi. Topladım kendimi. Onun öleceğini biliyordum. Ama bu dünyada anne sevgisini tatmadan gidemezdi. Vücudunun şiştiği böbreklerinin çalışmadığı dönemi atlattı kızım bu onun ilk zaferiydi. Son olmayacaktı.

O gün başındaki hemşireye “ağlamıyor gülmüyor diye sevmeyi ihmal etmeyin olur mu ben onu burada haftada 2 kez görüyorum. Benim sevgim yetmez. Saçını muhakkak okşayın bu dünyadan sevgi nedir bilmeden gitmesin. Sevgiyi hissetsin”dedim.

Böylece 2 aylık serüvenimiz tamamlandı.

2 ayın sonunda trakeostomi ameliyatına girdi. Kendi nefes almadığı için boğazından bir delik delinerek solunum cihazına bağlandı. Önceden entübe idi ve bu onun için konforlu değildi. İlk kıyafetimizi de trakeostomi açıldıktan sonraki 2. Görüşte giydik.

Bundan sonrası sonunu bile bile bir anne kız hikayesi olarak devam edecekti.
Allah sabırlar versin 😔😔😔
 
okuduklarım yüreğimi paramparça etti.. anne olduktan sonra daha çok ağlar oldum, bebeklere, çocuklara, annelere daha dayanamaz oldum.. 1 yıllık bir anne olarak acını taaa yüreğimde bedenimde hissettim.. ben bu kadar güçlü olabilir miydim, emin değilim... çok şey yazmak istiyorum ama söyleyecek söz de bulamıyorum.. Arya'ya bir kardeş gelmesini dilerim 🙏
 
30 yaşımdayım ilk defa bir yazıyı okurken hıçkıra hıçkıra ağlamak neymiş onu yaşadım gece saat 02.24.. Sen ne kadar güçlü bir annesin❤️ hayatım boyunca ne zaman aklıma gelsen senin için dua edicem.. Neredesin bilmiyorum ama sana sarılıp daha fazla destek olmak çok çok isterdim. Allah dayanma gücü versin. Bizi kendinden mahrum etme hep yaz ne zaman yazmak istersen dinleriz seni. Çok yalnız kaldım dinlemediler demişsin istediğin zaman özelden de yaz bana. Ne zaman istersen ben seni dinleyeyim. Allahım yardımcın olsun. Hayırlı sağlıklı uzun ömürlü evladın olsun inşallah. Herkesin hepimizin içinde de senin. Eminim Arya çok mutlu olup hep hissetmiştir ve ne güzel ne kadar güçlü bı annem var diye hep mutlu olmustur. Boğazım dugum düğüm oldu,nefes alışım zorlaştı bazı cümleleri okurken sen nasıl mükemmel ve güçlü bir annesin ❤️
Amacım güçlü anne olmak değildi aslında. Arya'nın iyi hissetmesiydi. Terk edilmiş hissetmesinden çok korkuyordum. Umarım hiç öyle hissetmemiştir.
 
okuduklarım yüreğimi paramparça etti.. anne olduktan sonra daha çok ağlar oldum, bebeklere, çocuklara, annelere daha dayanamaz oldum.. 1 yıllık bir anne olarak acını taaa yüreğimde bedenimde hissettim.. ben bu kadar güçlü olabilir miydim, emin değilim... çok şey yazmak istiyorum ama söyleyecek söz de bulamıyorum.. Arya'ya bir kardeş gelmesini dilerim 🙏
İnan olabilirdin. Anne olmak bu kadardı. Çünkü hiç fazlasını yapmadım. Yapamadım. İmkanlar dahilinde bu kadardı. Hem kızım o kadar acı çekerken evde ah vah etmeyi kendime lüks gördüm...
 
9. Bölüm

Arya’nın zor günleri…


Arya yeni hastanesine alışmıştı. Onun upuzun kirpikleri, köfte ağzı ve pamuk teni yine kendini sevdirmişti. Bu hastaneye belki sürgün edilmiştik. Ama bize çok iyi davranıyorlardı. Elbette önce bir mesafemiz vardı. Beni tanımıyorlardı. Sonra her şey değişti.

Benim Arya’ya düşkünlüğüm yine ilgilerini çekmişti. Görüş günleri onunla uzun uzun sohbetim, tırnaklarını kesmem bakımını üstlenmem, ellerini ayaklarını sevmem onların da ilgisini çekmişti. Yanıma geliyorlar uzunca konuşuyorduk. Onlar da Arya’nın çok yaşamayacağını düşünüyorlardı. Ama Arya bu pes etmemeyi annesinden öğrenmişti.

Yeni hastanemize alışma sürecimiz tamamlanınca benim Arya’yı daha sık görmeme ve gittiğimde kısıtlı süre değil uzun zaman yanında kalmama izin verdiler. Onların da işini kolaylaştırıyordum. Hem de Arya’nın öz bakımını yapıyor anne gibi hissediyordum kendimi…

Tabi bu süreç oturana kadar bazı zorluklar yine Arya’yı bulmuştu. Anne olarak sadece izleyebilmiştim.

Sevk tarihinden sonra Arya yine ateşlenmeye başladı. Kültür sonuçlarında yine o katil bakteri “serratia” üremişti. Belli ki Arya’nın tedavisi bitmeden bizi göndermişlerdi. Bir kere başarmıştı Arya yine başaracaktı. Yine beslenmesi kesildi. 7. Ayına girmişti sadece 3.300gr idi. Hala yenidoğan kıyafetlerini giyiyordu. Tabi kıyafet giyebildiği zamanlarda. Ona uygun önden çıt çıtlı badiler almıştım.

Arya’nın vücudunda bir çok cihaz vardı. Ayağında satürasyon probu vardı. Bu cihaz oksijenlenmesini ölçüyordu. Kalbinde 3 adet elektrot vardı. Elinde muhakkak damar yolu açıktı. Yutma refleksi olmadığı için tükürüğünü çekecek aspirasyon cihazı da hemen yanındaydı. Tüm değerleri monitörden izleniyordu. Ayrıca oksijene bağlıydı. Boğazında trakeostomiye ventilatör bağlıydı onun nefesi de o makineydi. Ağzında ng dediğimiz midesine inen bir hortum vardı. Bu hortum mama makinesine bağlanıyordu. Böylece karnı doyuyordu. Başında ambu vardı. İlaçları çeşit çeşitti. Her ayrıntısını ezberledim o makinelerin o benim kızımdı onu yaşatan da o makinelerdi…

Bu yüklerinin üstüne bir de şu kötü bakteri eklenince Arya hızla kilo verdi. 2.200gr ‘a kadar düştü. Ama yine zaferle çıkmıştı bu savaştan. Ama yaraları çok ağırdı.

Arya kendini toparlamaya başladıktan sonra daha sık vakit geçirmeye başladık. Bu durumda sesimi bildiğini düşünerek bir ses bombası aldım. Flash belleğe sesimizi kaydettim. Arya’ya hikayeler vs… Ara ara o sesi açmalarını için hemşirelere bıraktım. Beni duyuyorsa daha çok duymalıydı.

Hemşirelerde bu mucize bekleyişime ayak uydurdu. Bir gün gittiğimde Arya’nın odasında “Tavşan Momo” çizgi filmi açıktı. Arya hiç gözlerini açmıyor hiç tepki vermiyordu. Oyuncak bebeğimdi. Ama herkese çizgi film açarken onu atlamamışlardı. O gün onların Arya’ya verdikleri değeri ömrüm boyunca ödeyemezdim. Kaç defa teşekkür ettim bilmiyorum. Ama o günden sonra Tavşan Momo çizgi filmini unutmuyorum…

10. Bölüm

Kalp Durmaları…


Arya enfeksiyonları atlatmıştı. Ama bu seferde beyin fonksiyonlarının minicik kısımları da yok olmaya başlamıştı. Mesela vücut ısısını tutamıyor özel makinelerle ısıtılıyordu. Nabızları ani düşüşler yaşıyor. Kalbini çalıştırmakta zorlanıyor. Ama gücünü toplayıp yeniden yükseltiyordu. Böyle zorlu yükler içinde 8 ayı tamamladık.

Yılbaşından sonraydı hangi ay hangi gün hatırlamıyorum saat 11 gibi telefonla bilgi aldım. Saat 12 gibi tekrar telefonum çaldı. Arayan Fulya Hocamdı. “Annesi” dedi. Ama sesinden bana söylerken zorlandığını hissettim. “Annesi, Arya’nın kalbi durdu kalp masajı yaptık. Ama çabuk yanıt verdi.” Dedi. Nasıl çıktım evden nasıl gittim bilmiyorum. Gittiğimde rengi çekilmişti. Göğüs kafesi içine göçmüş ve morarmıştı. O gün Allah’ım al kızımı dedim. Çaresizliği çok hissetmiştim. O gün bambaşka idi. Hep Arya kalmak istiyor diye avutmuştum kendimi. Kalmak için bu acıları çekiyor diye. O gün Arya gitmek istemişti. İzin vermemiştik.

O çaresizlik ile eve gelmiştim. Canım yanıyordu. Arabadan inip eve girdiğimizde arabada laptopu unuttuğumuzu farkettim. Dışarıda kar vardı. Ama içim yanıyordu. Eşime ben alırım dedim. Aşağı indim laptopu aldım. Bir ağaç altında baygın vaziyette bir kuş buldum. Karların içindeydi. Önce öldü sandım. Dürtükledim. Kanatları oynadı. Hemen elime alıp koynuma soktum. Eve girdiğimde eşime gösterdim. İnternetten aradığımızda kuşun Nar Bülbülü (kızılgerdan) kuşu olduğunu gördüm. Rivayet odur ki Allah insanları günahları nedeniyle cehenneme atmak için toplamışken, Kızılgerdan kuşu ilk insan Hz. Âdem’e ve tüm insanlığa kendini feda edeceğini söylemiş ve Allah da onun bu samimiyeti güvenerek insanları ateşe atmamıştır.Hz. Âdem’in yerine kendisinin ateşe atılmasını istemesi üzerine Allah, Nar Bülbülü kuşunun kendisini ateşe atmasını istemiş ve Kızılgerdan kendisini tam cehenneme bırakmıştır ki, bu esnada Allah’ın emri ile melekler kuşu cehennemde yanmaktan son anda kurtarmıştır.

O gün evimde ısındı uçtu Narbülbülü. Kızım bana işaret göndermişti. Bana cennet kapılarını açacaktı. Böyle böyle Arya’nın tam 6 kez kalbi durdu… Ama o hep kalmayı tercih etti.

11. Bölüm

Arya Artık 1 Yaşında…


Bu çalkantılı zamanlarda Arya dayandı. 17 Nisan 2021 tarihi geldi. Arya’nın doğum günüydü. O gün için Arya’ya çok güzel bir elbise aldım. 1 yaş doğum günü tacı, tütülü çoraplar… Ama elbisesi Arya için özel olmalıydı bu ara kafamı dağıtmak için rokoko yapıyordum. Hemen Arya’nın elbisesine ismini yazdım. Arya kendini özel hissetmeliydi.

O gün ailemle birlikte girdik Yoğun bakıma. Arya’nın odası balonlarla süslenmişti. “iyi ki doğdun Arya… Yeni yaşın kutlu olsun Arya… İyi ki doğdun iyi ki varsın Arya….” Diye şarkı açmışlardı. Ne kadar teşekkür ettiğimi bilmiyorum o gün. Hepsinin ayaklarına kapanıp helallik istemek istedim. Nasıl öderdim haklarını… Mümkün değildi. Ben ağladım o gün çok ağladım… Hepsi benimle ağladı…

Annemler önceki hastanede görmüştü. Babam ilk kez Arya’nın elini o gün tuttu. Bu hem bir kavuşma hem bir veda idi.

Çıkarken baş hemşire bana “Sen Arya’dan vazgeçmezsen o senden vazgeçmeyecek” dedi… Haklıydı…
 
12. Bölüm

Arya’nın vedası…


Baş hemşirenin o söyleminden sonraki gidişimde Arya’nın yanında ailesinin görmeye bile gelmediği altın saçlı bir oğlan vefat etti. Arya’dan çok iyi durumdaydı, ani olarak gelişti. O gün sevginin önemini daha iyi anladım.

Baş hemşirenin söyledikleri ve yandaki bebeğin gidişi ile “Arya’ya dönüp gitmek istiyorsan git kızım.. Bu kadar acıyı annen için çekiyorsan git. Ama kalmak istiyorsan çabala ve evine alayım seni. Evin bir odasını yoğun bakım yapayım.” Dedim.

Sonraki görüşte kuzenim Arya’ya tütülü bir takım almıştı. Onu giydirdim. Çok güzel olmuştu. Ona hayran hayran baktım. Kirlenmiş müslinleri vardı. Arya yoğun bakımda yatarken kendi nevresimlerini kendi eşyalarını kullanıyor, hastabakıcımız Asuman abla onları kirli temiz ayırıyor ben yıkıyor ütülüyordum.

Penye battaniyelerini bir torbaya koymuşlardı. Aldım çıktım. Son dönemlerde dediğim gibi “Arya ertesi gün yine buradayım. Burada olursan görüşelim” dedim.

Eve geldim. Battaniyelerden biri kusmuk olmuştu yıkadım çıkmadı. Ertesi gün suya bastım. Akşam 23:00 civarında eşime battaniyelerin lekesi çıkmamış yarın onu yıkayım kurutmaya atayım sonra da Arya’ya gidelim dedim. Pijamalarımı giymiştim ki eşimin telefonu çaldı. Arayan nöbetçi doktordu. Bu saatte nöbetçi doktor arıyorsa olanı biliyordum. Aylarca bunu düşündüm. Yine de konduramadım. Kalbi durdu müdahale ediyoruz dediler.

Nasıl gittik bilmiyorum. Eşim bana sakin ol ama kaybettik dedi. Hayır dedim müdahale ediyorlarmış.

O yoğun bakımın kapısında son kez bekliyordum. Doktor gelecek diye bekledim bekledim. Sadece 7 dk idi bana ömür geldi… Doktor müdahale ediyor bak dedim eşime. Şimdi çıkacak nabız aldık diyecek dedim.

Doktor yoğun bakımdan gelmedi. Asansörle indi. Durumu biliyorsunuz başınız sağolsun dedi… Görebilir miyim dedim. Son kez küvezinde yatıyordu.Tüm cihazları çıkmıştı. Hiç yükü kalmamıştı. Onu kucakladım. Doktor sarsmayalım annesi dedi. Son kez birinin annesiydim. Öptüm öptüm… Morga göndermeyin dedim. Üşür. Zaten vücudu hep soğuktu. Merak etme annesi dediler biz onu öyle bir saracağız ki üşümeyecek…



Son Bölüm

Arya Ninesinin kollarında…


O gece bana ağır sakinleştiriciler vermişler. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Yoğun bakımdan eşyalarını vermişler. Ona doğum gününde bebek yaptırmıştım. Elimden hiç bırakmamışım. Dönüp dönüp ama ben battaniyelerini suya koymuştum diyormuşum. O gün aklımı yitirmediğim için şanslıydım.

Sabaha kendimi toparlamıştım. Arya gitmek istemişti. Ona kızmaya hakkım yoktu. Onu güvendiğim bir yere bırakmam gerekiyordu. 1.5 yıl önce ananem vefat etmişti. Son dönem demas nedeniyle beni hamile sanıyordu. Belki de çağırıyordu kızımı. Ananemin yanı kızım için en uygunuydu.

Mezarlık müdürlüğü, cenaze işleri hep eşimle koşturduk. Ara ara içimdeki boşlukla ağlıyor sonra tutuyordum kendimi. Zaten sakinleştirici vermişlerdi.

Arya’yı hastaneden almaya gittik. Mezarlıklar Müdürlüğüne ulaştık. İçeri girdim. Kızımı ben yıkayacağım dedim. Çünkü onunla yapabilecek her şeyi yapmıştık. Ama onu hiç yıkamamıştım. Cihazsızdı. Ruhu gidince benim kızım değil gibiydi. Ama öptüm hem yıkadım hem öptüm. Kızımı ilk ve son kez gasilhanede yıkadım.

Cenaze arabasına konuldu. Arya öldüğünde 1 yaşında idi ama 3.900grdı. Öldüğünde üstünde yeni doğan kıyafetleri vardı. Uygun tabut bulamadılar. Karton tabut ayarlandı. Cenaze arabasında arkada gidemezdi benim kızım. Tabutunu yüklendim. Kardeşimle bindik o arabaya. Kucağımda Arya…Yolda her yeri anlattım ona… Evine bu yoldan gidiliyor… Bu yol ananene çıkıyor… Burası babaannenler… Mezarlığa girince aldılar kucağımdan… Eşim koydu mezara… Önce onu koyacağımız beşiği kaldırmıştık, sonra arabada onun yerine cihazlarını taşımıştık. Şimdi yatağı yerine mezara koyuyorduk. Sessizce ağladım. Bağırmadım. Yakıştıramadım rol çalmayı…

O günden sonra onun acıları bitmişti. Bu artık benim acımdı. Şimdi yaram kabul bağladı.. Sızısı izi hiç geçmedi geçmeyecek. Bu Arya’nın hikayesinin sonuydu. Bu dünyadan bir Arya kuş geçti… Annesi tarafından çok sevildi…


Benim bir kızım var ben kaç yaşında olursam olayım o hep 1 yaşında… Hiç kirlenmemiş ayakkabıları olan, hiç ağlamamış hiç gülmemiş olan bir bebek... Sessizce geldi… Sessizce gitti. Arya büyümedi ama Annesi ondan sonra çok büyüdü.

Ben Arya’yı çok özlüyorum…

Bu postun ekine birkaç resmimizi ekliyorum…
Resim ilk kucağa alışım... Doğum günü, Son görüşüm, En sevdiğim resmi...
 

Eklentiler

  • Doğum Günü.jpeg
    Doğum Günü.jpeg
    114,8 KB · Görüntüleme: 1.011
  • En Sevdiğim Resmi (1).jpeg
    En Sevdiğim Resmi (1).jpeg
    60,7 KB · Görüntüleme: 1.001
  • İlk Kucağa Alışım.JPG
    İlk Kucağa Alışım.JPG
    127,9 KB · Görüntüleme: 996
  • Son görüşüm.JPG
    Son görüşüm.JPG
    96,7 KB · Görüntüleme: 1.000
Bu gün çok zorladım ama bu hikayeyi bitirdim. Anlatmadığım nice olaylar oldu. Ama bu Arya'nın hikayesiydi. Bir gün bu posta giremezsem ve birileri okursa evladınıza yetememekten korkmayın... :Kirlenen kıyafetlerden, batan ayakkabılardan, dağılan evlerden, kırılan oyuncaklardan, ağlayan bebeğinizden korkmayın... Sizin dert dediğiniz bu durumlar benim hayalimdi. Keşke evimi dağıtsa idi kırsaydı tüm oyuncaklarını...

Sizi üzdüysem özür dilerim...
Ama döktüm işte en yalın dille Arya'nın 1 yıl 10 günlük hikayesini...
 
12. Bölüm

Arya’nın vedası…


Baş hemşirenin o söyleminden sonraki gidişimde Arya’nın yanında ailesinin görmeye bile gelmediği altın saçlı bir oğlan vefat etti. Arya’dan çok iyi durumdaydı, ani olarak gelişti. O gün sevginin önemini daha iyi anladım.

Baş hemşirenin söyledikleri ve yandaki bebeğin gidişi ile “Arya’ya dönüp gitmek istiyorsan git kızım.. Bu kadar acıyı annen için çekiyorsan git. Ama kalmak istiyorsan çabala ve evine alayım seni. Evin bir odasını yoğun bakım yapayım.” Dedim.

Sonraki görüşte kuzenim Arya’ya tütülü bir takım almıştı. Onu giydirdim. Çok güzel olmuştu. Ona hayran hayran baktım. Kirlenmiş müslinleri vardı. Arya yoğun bakımda yatarken kendi nevresimlerini kendi eşyalarını kullanıyor, hastabakıcımız Asuman abla onları kirli temiz ayırıyor ben yıkıyor ütülüyordum.

Penye battaniyelerini bir torbaya koymuşlardı. Aldım çıktım. Son dönemlerde dediğim gibi “Arya ertesi gün yine buradayım. Burada olursan görüşelim” dedim.

Eve geldim. Battaniyelerden biri kusmuk olmuştu yıkadım çıkmadı. Ertesi gün suya bastım. Akşam 23:00 civarında eşime battaniyelerin lekesi çıkmamış yarın onu yıkayım kurutmaya atayım sonra da Arya’ya gidelim dedim. Pijamalarımı giymiştim ki eşimin telefonu çaldı. Arayan nöbetçi doktordu. Bu saatte nöbetçi doktor arıyorsa olanı biliyordum. Aylarca bunu düşündüm. Yine de konduramadım. Kalbi durdu müdahale ediyoruz dediler.

Nasıl gittik bilmiyorum. Eşim bana sakin ol ama kaybettik dedi. Hayır dedim müdahale ediyorlarmış.

O yoğun bakımın kapısında son kez bekliyordum. Doktor gelecek diye bekledim bekledim. Sadece 7 dk idi bana ömür geldi… Doktor müdahale ediyor bak dedim eşime. Şimdi çıkacak nabız aldık diyecek dedim.

Doktor yoğun bakımdan gelmedi. Asansörle indi. Durumu biliyorsunuz başınız sağolsun dedi… Görebilir miyim dedim. Son kez küvezinde yatıyordu.Tüm cihazları çıkmıştı. Hiç yükü kalmamıştı. Onu kucakladım. Doktor sarsmayalım annesi dedi. Son kez birinin annesiydim. Öptüm öptüm… Morga göndermeyin dedim. Üşür. Zaten vücudu hep soğuktu. Merak etme annesi dediler biz onu öyle bir saracağız ki üşümeyecek…



Son Bölüm

Arya Ninesinin kollarında…


O gece bana ağır sakinleştiriciler vermişler. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Yoğun bakımdan eşyalarını vermişler. Ona doğum gününde bebek yaptırmıştım. Elimden hiç bırakmamışım. Dönüp dönüp ama ben battaniyelerini suya koymuştum diyormuşum. O gün aklımı yitirmediğim için şanslıydım.

Sabaha kendimi toparlamıştım. Arya gitmek istemişti. Ona kızmaya hakkım yoktu. Onu güvendiğim bir yere bırakmam gerekiyordu. 1.5 yıl önce ananem vefat etmişti. Son dönem demas nedeniyle beni hamile sanıyordu. Belki de çağırıyordu kızımı. Ananemin yanı kızım için en uygunuydu.

Mezarlık müdürlüğü, cenaze işleri hep eşimle koşturduk. Ara ara içimdeki boşlukla ağlıyor sonra tutuyordum kendimi. Zaten sakinleştirici vermişlerdi.

Arya’yı hastaneden almaya gittik. Mezarlıklar Müdürlüğüne ulaştık. İçeri girdim. Kızımı ben yıkayacağım dedim. Çünkü onunla yapabilecek her şeyi yapmıştık. Ama onu hiç yıkamamıştım. Cihazsızdı. Ruhu gidince benim kızım değil gibiydi. Ama öptüm hem yıkadım hem öptüm. Kızımı ilk ve son kez gasilhanede yıkadım.

Cenaze arabasına konuldu. Arya öldüğünde 1 yaşında idi ama 3.900grdı. Öldüğünde üstünde yeni doğan kıyafetleri vardı. Uygun tabut bulamadılar. Karton tabut ayarlandı. Cenaze arabasında arkada gidemezdi benim kızım. Tabutunu yüklendim. Kardeşimle bindik o arabaya. Kucağımda Arya…Yolda her yeri anlattım ona… Evine bu yoldan gidiliyor… Bu yol ananene çıkıyor… Burası babaannenler… Mezarlığa girince aldılar kucağımdan… Eşim koydu mezara… Önce onu koyacağımız beşiği kaldırmıştık, sonra arabada onun yerine cihazlarını taşımıştık. Şimdi yatağı yerine mezara koyuyorduk. Sessizce ağladım. Bağırmadım. Yakıştıramadım rol çalmayı…

O günden sonra onun acıları bitmişti. Bu artık benim acımdı. Şimdi yaram kabul bağladı.. Sızısı izi hiç geçmedi geçmeyecek. Bu Arya’nın hikayesinin sonuydu. Bu dünyadan bir Arya kuş geçti… Annesi tarafından çok sevildi…


Benim bir kızım var ben kaç yaşında olursam olayım o hep 1 yaşında… Hiç kirlenmemiş ayakkabıları olan, hiç ağlamamış hiç gülmemiş olan bir bebek... Sessizce geldi… Sessizce gitti. Arya büyümedi ama Annesi ondan sonra çok büyüdü.

Ben Arya’yı çok özlüyorum…

Bu postun ekine birkaç resmimizi ekliyorum…
Resim ilk kucağa alışım... Doğum günü, Son görüşüm, En sevdiğim resmi...
Arya çok şanslı senin gibi bı annesi olduğu için. Tüm sevgini ilgini hissetmiş mutlu bı şekilde ayrilmistir yanından güzel anne 🙏❤️
 
Arya bebek çok şanslı sizin gibi annesi olduğu için sizi cennette bekliyor. Rabbim sizin içinize ferahlık versin. Daha ne denir bilmiyorum boğazım düğüm düğüm okudum😔
 
Bu gün çok zorladım ama bu hikayeyi bitirdim. Anlatmadığım nice olaylar oldu. Ama bu Arya'nın hikayesiydi. Bir gün bu posta giremezsem ve birileri okursa evladınıza yetememekten korkmayın... :Kirlenen kıyafetlerden, batan ayakkabılardan, dağılan evlerden, kırılan oyuncaklardan, ağlayan bebeğinizden korkmayın... Sizin dert dediğiniz bu durumlar benim hayalimdi. Keşke evimi dağıtsa idi kırsaydı tüm oyuncaklarını...

Sizi üzdüysem özür dilerim...
Ama döktüm işte en yalın dille Arya'nın 1 yıl 10 günlük hikayesini...
Allahim sizi yeniden, bu hayallerinizi yasarken bulacaginiz önce hayirli bir evlat sonrada beraber anılar biriktireceginiz günlere kavusturmak nasip eylesin🙏 Aryada cennetin en guzel köşesinde sizi hep izleyecek..🖤
 
Bu gün çok zorladım ama bu hikayeyi bitirdim. Anlatmadığım nice olaylar oldu. Ama bu Arya'nın hikayesiydi. Bir gün bu posta giremezsem ve birileri okursa evladınıza yetememekten korkmayın... :Kirlenen kıyafetlerden, batan ayakkabılardan, dağılan evlerden, kırılan oyuncaklardan, ağlayan bebeğinizden korkmayın... Sizin dert dediğiniz bu durumlar benim hayalimdi. Keşke evimi dağıtsa idi kırsaydı tüm oyuncaklarını...

Sizi üzdüysem özür dilerim...
Ama döktüm işte en yalın dille Arya'nın 1 yıl 10 günlük hikayesini...
2 aylık kızımın yüzüne bakarak hıçkıra hıçkıra ağladım...Acınız içimi dağladı arya kuş cok şanslı mükemmel bir annesi var sevgi ile bu dünyadan gitmis cennet kuşu olmuş... Rabbim sabırlar versin cennetinde sizi kavuştursun inşallah
 
2 aylık kızımın yüzüne bakarak hıçkıra hıçkıra ağladım...Acınız içimi dağladı arya kuş cok şanslı mükemmel bir annesi var sevgi ile bu dünyadan gitmis cennet kuşu olmuş... Rabbim sabırlar versin cennetinde sizi kavuştursun inşallah
Ağlamayın. Kocaman sarılın kızınıza. Benim yerime. Evladına sarılamayan tüm annelerin yerine. :KK200:
 
Yazdım yazdım sildim..
Gerçekten hangi kelime teselli verir ki?
Güzel yüreğine sarılmak ve acını hafifletebilmek isterdim.
Şimdi o bir cennet kuşu ve onu çok seven annesini bekliyor.

Rabbim sana ve eşine inşirah ferahlığı versin inşaALLAH
 
Yazdım yazdım sildim..
Gerçekten hangi kelime teselli verir ki?
Güzel yüreğine sarılmak ve acını hafifletebilmek isterdim.
Şimdi o bir cennet kuşu ve onu çok seven annesini bekliyor.

Rabbim sana ve eşine inşirah ferahlığı versin inşaALLAH
Amin. yaşadıklarıma dönüp baktığımda nasıl atlattım diyorum. Tesellisi yok ama birileri hikayemi bilsin istedim.
 
X