- 8 Kasım 2018
- 5.727
- 13.800
-
- Konu Sahibi Nazlisaglam93
- #81
Normal aile adamından kastınız ne bilmiyorum ama gayet normal, okumuş etmiş adamlar. Senelerdir evliler yuvalarını kurdular, çoğunun çocuğu var.Peki o çocuklarda normal aile adamıydı di mi
Önce şu ayrımı yapalım. Savunduğum değil gördüğüm Türkiye'yi yazıyorum. Ve umduğum değil sandığım Türkiye’den haber veriyorum. Gözünü kulağını ağzını kapatıp hayallerindeki Türkiye’yi anlatanları ezelden beri anlamadım. Vakıa bambaşkayken teoride doğru kabul ettiklerimiz üzerinden ülkenin gidişatına rol biçmek.. ı ıh, ben yapamam. Yozgat’ın Sorgun ilçesinde yaşamıyorum. Fifti fifti olan o fiftilerden bir görüşün bir kısmıyla tanışıyorum ve bilişiyorum. Sizin görüşünüze göre yüz kişiden ellisi artık bu gelişimiş kabul ettiğiniz dünya görüşüne sahip olabilir.
(parantez açmak zorundayım zira yorumları üzerinden kişileri bir görüş bir kimlik ve bir dine mensup kılmaya çalışılmak zamanı geçmeyen bir moda. Evrim teorisi araştırmalarına devam eden bu konuda biyolog ve sosyologlardan oluşun bir grubun uzun soluklu bir çalışmasının bir kimyager olarak belki de son ayağıyım. Bir dini mensubiyetim olmadığını daha önce forumda belirttiğim dönemde klasik maymun dalgalarının döndüğü konularım var. Fakat ben bu ülkeyi olduğu haliyle kabul ediyorum. Bu kabul, hataların ve kimi görüşlerin değişmeyeceği ve değişmemesi gerektiğine dair bir kabul değil. Vakıanın kabulü. Hata yapmaktan beteri hata yaptığını kabul etmemektir. Ülke olarak kabullerimiz üç maymun kabulü şeklinde olduğu için ne denli büyük bir sorunla beraber olduğumuzun farkında değiliz. Öyle olduğu için ‘e benim arkadaşlarım evlenmeden önce seviştiler ve çağ atladılar ve zannımca çoğu kişi bu tabu zincirini kırdı.’ demekle sosyolojik bir tespit yapmış olmuyoruz.)
Aynı Türkiye’ye bakıyoruz. Belki de aynı şehirde yaşıyor, benzer şeyleri izliyoruz. Benim gördüğüm bu mevzunun esnemesinin Türkiye’de çok zor olacağı. Ülke kritiğini bir tarafa bırakmak gerekirse.
Buradaki birçok kişinin aksine benim kendisinden korktuğum bir otorite yok. Ahlak kurallarımı belirleyen ve bana ceza veya ödül verecek olan. Bu kabulün nasıl ve neden bir ilerleme ve gelişme basamağı olarak görüldüğünü sanırım hiçbir zaman anlayamayacağım. Ben evliyim evlenmeden önce bir ilişki yaşamadım. Eşimin yaşayıp yaşamadığını sorgulamadım. Ama ben evli değilken bir erkekle sevişme tercihiyle baş başa kalsaydım bunu kabul etmezdim. Ve bunu asla bir hapis olarak görmüyorum. Her beden sahibinin emri altında ve diğerlerinden bağımsız bir cumhuriyettir. Bu ülkenin kurallarını ben koyarım ve hiçbir diğer hükümdar bu cumhuriyetin kurallarını geri kalmak veya ileri gitmekle bağdaştıramaz. Sizin için adı hapis olsun. Benim için tercih. Ve maalesef o fifti den geri kalan yüzde kırkla tanışırsanız hapis nitelemesinin Türkiye’nin değişen yüzü kısmında hiçbir olumlama yapmadığını göreceksiniz.
Meslektaşmışız, ne hoş tesadüf; parantez açmana cidden gerek yoktu çünkü gayet anladım anlatmak istediğini ve "Bazı satırlarına katılmakla birlikte, geneline katılmıyorum" dedim. Çünkü "Tarih"i görüyorum... Belirttiğin çalışma grubunun içinde "Tarihçi" kısmını atlamışsın. Ben de bu gelişimin, tarihi ayaklarından birini yaşamakta olduğumuzu ve dönüştüğümüzün, bu dönüşümün de yukarıda yazdığım gibi yaşanacağının üzerine basmak istedim.
Gelişmekte olan her ülke, feminizm üzerine bilinçlenme ayağından geçiyor (Tarih tekerrürden ibarettir demeleri ne manidar değil mi :) ); kadınların ruhu olmadığını kabul eden ve duygularına "Histeri" adlı hastalığı yakıştırıp orgazm ile tedavi yollarından geçen Avrupa'nın, vakti zamanında bekaret sorunları yaşamadığını zannediyor musunuz? En basitinden "Cesur Yürek" filmindeki vajinaya tavuk yüreği iliştirme diyaloğunu anımsamanızı tavsiye ediyorum.
Diğer tarihi süreçler, ülkeler derken; Feminizm nasıl doğdu, hangi şartlarda dünyayı sardı, ülkemizdeki ayağı nasıl adımlanıyor, bunu atlamayalım.
Bizim daha diğer tarafımızda kalan İran'da yaşanan yakın tarihteki devrimleri de göz önünde bulunduralım.
Çok laf kalabalığına gerek duymuyorum, değişim sizde başlar, yenilgiyi kabul edenlerin sayısı çoğaldıkça da ülkenin kaderi olur, bu bir laboratuvar deneyi değil; teori ile pratik arasında 0,05 hata payı arayıp "Olmadı" diyemezsiniz. Bu bir dönüşüm süreci.Yavaşız belki, ama oluyor, olmakta.
Sosyoloji üzerine, kültürlerimize daha sıkı bağlı olmamız, sadece "Yavaşlatan" bir etken olarak sizi şaşırtmamalı.
Size göre bekaret mevzuna takılmayı bırakmak zorunlu bir dönüşüm mü yoksa gerekli bir gelişim mi ?
Yazınızdan net bir düşünce çıkaramadım
kk nın bıçak sırtı konularından biri. Bir de bu tür yorum sahipleri var. Lütfen kızmayın
Burası Türkiye, muhataplarımız Türk erkekleri. Örf adet anane dediğimiz türden şeylere hepimiz muhatapsız. Ve Amerika vatandaşı gibi böyle şaşırır, kınar yorumlar sadece komik oluyor. Bazı adetlerimizi kimi örfümüzü tırnağım kadar sevmem forum da da çok mesajım var keşke daha kolay ve serbest bir kültürde doğsaydım diye. Ama bunlar bizim kodlarımız gömlek gibi çıkarıp atamayız, soyunamayız. Siz kafanızdan silseniz de muhataplarınız silmez, eşiniz, ananız, babanız, arkadaşınız, komşunuz silmez.
Ben Türkiye’de değil de başka bir ülkede mesela Avrupa’da doğmuş büyümüş olaydım o genişlik bende olabilirdi, evlenmeden önce yatabilirdim başka bir erkekle. Ama Allah’ınızın aşkına ‘Ay herhalde sevişip karar vericeeez‘tarzı tepkiler harbiden kütüğü Yozgat, Kütahya, Malatya, Ankara vs olan birine hiç yakışmıyor.
Bakire olmadan evlenilir pek tabi. Ama Türk erkekleri bunu yüzde doksan oranında kabul etmez. Doğrusu yanlışı yok bu işin. Kabul edersin veya etmezsin ama hee önüne gelenle yatan bir erkek gün gelip evlenmek istediğinde bakire bir kadınla evlenmek arzusundadır.
Yo hayır dinle hiçbir alakası yok. Gençliğinde gününü gün edip bakireden başkasıyla evlenmem diyen erkekler iki rekat namaz nasıl kılınır bilmezler. Kitap müslümanıyız hayatlarımızdaki dini motifler inşallah ve maşallah tan ibaret genel olarak.
Gerçekte Türkiye insanının değişebileceğine dair bir inancınız varsa ne mutlu size. Adına yobazlık mı, adet mi, edep mi, ahlak anlayışı mı ne derseniz deyin. İşlemiş, en derine nüfuz etmiş. En klas(!) dizilerimizde bile, 2019 da, hala aynı konu işlenirken bu coğrafya insanının hem de bekaret mevzundaki düşüncelerinin değişeceğine inanmanız en kibar tarifiyle fazla iyimserlik. Ben sizin kadar iyimser değilim ve açıkçası bunun için bir çaba sarfetmeyi de düşünmüyorum.
Şu an için ihtiyacım olan şey erkeklerin bekaret konusuna takıla masını sağlamaktaysa sırada beklemek alışkanlığı kazanması
Maalesef bunu hiçbir kalıba sokamazsiniz. Küçük şehirlerde yaşayanlar takiktir diyenler var. Pardon???? Benim eski erkek arkadaşım mühendis. Çok iyi bir kurumda çalışıyor. Büyükşehirde doğmuş büyümüş yasiyor.. Yurtdışına seyahatler yapmış bir birey.ve bu takıntısı var.
Evet aynı fikirdeyim. Benim çevremde bakire evlenen yok neredeyse. Takan erkekle zaten hiçbirinin işi olmazdı.Genellemeyeniz bence. Kütüğümde anadolu şehri var gayet başka sevgililerimle de seviştikten sonra eşimle tanışıp onunla da evlendim.
Arkadaşlarımın hepsi bakire değildi gayet evlendiler yine sevişerek.
Yani böyle insanlar tahmin ettiğinizden daha çok. Kısıtlı çevrenize bakarak yorum yapmayın bencd.
Benim kuzen iki sene beraber yaşadı sonra evlendi tüm aile de saygı duydular.
Ben nasıl kendi kısıflı çevremle kısıtlamıyorsam siz fe kısıtlamayın bence genellenemez.
Evet işte. Bunlar çok kişisel konular. Burada başlık açıp sorulacak şeyler değil ki. Herkesin değer yargısı farklı. Çok açık görüşlü olan insanlar da evliliği bekleyebilir.Alıntı yapmadan bana yazmışsınız bu nedenle cevap yazma gereği duyuyorum. Büyük şehirden kastım küçük şehirdeki gibi insanlar birbirinin yedi ceddini tanımadığı için dedikodu ortamı daha az olduğu için daha rahat oluyor insanlar. Büyük şehirde bir çift elele bara gider, dönüşte evleri varsa evlerine gider mahalle dedikosuna maruz kalmazlar. Yolda biri görecek demezler, esnaf babasının arkadaşı değildir. Bu nedenle değişim buralarda.
Yoksa nerede yaşadığı hangi eğitimi aldığı değiştirmeye bilir birey değişmek istemediktrm sonra.