+ ölsün istemem ama. Sürünsün benden uzakta.@vivelamour Öncelikle paylaşımınız için teşekkür ederim ve estağfurullah ne baş şişirmesi.
Benim annem de neden isyan ettiğimi, şu an hastalıkla kanserle mücadele eden insanlar olduğunu söylüyor ben kendimi çok hırpaladığımda. Peki mutsuz ve şiddet içerisinde bir çocukluk geçirdiğim için ben artık kanserden muaf tutulmuş biri miyim? Tüm hastalıkların en sağlam dostu üzüntü, sinir ve stres değil mi? Ne söylerse söylesin en ufak bir mantık kırıntısı bulamıyorum.
Keşke benimki de yalnızca beni sevmeseydi, yanımda olmasaydı, sadece güzel söz söylemeseydi. Yaptıkları keşke bununla sınırlı kalsaydı. Hep daha fazla şey yaptı, hep daha çok hasar bırakmak için uğraştı.
Kim önce ölür, kim kime muhtaç kalır bilemiyorum bunlar yaşla olmuyor her zaman çünkü. Ama şimdi şu an geberdiği haberini alsam içimde ufacık bir üzüntü olmaz, sadece onu biliyorum.
Kesinlikle yaşadıklarından ve yorumlarında haklısınHaftalar önce bir konu açmıştım (Becerebilirsem buraya eklerim, hatırlayan olursa diye) . Okuduğum mesajlarınız bana iyi geldi. Şimdi bu konuyu açıyorum çünkü çok bunaldım ve sanırım paylaşım yaptıktan sonra aşağıda "Evet, haklısın." yazılarını görmeye ihtiyaç duyuyorum.
Yaptığım paylaşım buydu. Sorunum şu ki şimdilerde sürekli annem ile kavga ediyorum. Çünkü zaman geçtikçe sanıyorum daha tahammülsüz oldum ve çocukken sinip sustuğum ne varsa bugün bağırmak ihtiyacındaymışım gibi hissediyorum. Ona açık açık onu sevmediğimi ve bundan sonra onu görmezsem çok mutlu olacağımı söylüyorum. Karşılığında saatlerce ne kadar saygısız, nankör, hayırsız olduğumu dinliyorum. Hayatında benim gibi annesine düşman başka bir kız çocuğu daha görmemiş. Onun değerini, o öldükten sonra anlayacakmışım ama çok geç olacakmış. Peki hangi değeri?
Ben şiddet görürken neden hep sustuğunu ve izlediğini soruyorum mesela. Başta bu şiddet olayını tamamen inkar ediyor. Sanırım onun için de babam kişisi için de şiddet bir insanı ağaca asıp kırbaçlamak galiba. Daha hafifleri şiddet tanımına girmiyor. Sonra beş on büyük olayı hatırlatıyorum. Herkesin çocuğunu dövdüğünden falan bahsediyor, bilmem hangi çocukların anne baba tarafından nasıl dövüldüğünü anlatıyor. Bu şiddeti normal karşılamam gerektiği yaklaşımı karşısında daha çok çıldırıyorum. Şiddet normal değil. Sağlıklı insan davranışı değil. Bunun bilincinde olmak için çok muhteşem bir zekaya sahip olmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Daha da zorladığımda saçma sapan onlarca şey daha duyuyorum. "Ben sana hiç el kaldırdım mı, sinirlenince babanla beni bir kefeye koyuyorsun sadece onu suçla." diyor bir. Bir huzurumuz bozulmasın istedim diyor, bir benim söz hakkım yoktu diyor, bir bilmem ne diyor. Anne olunca beni de görecekmiş. Pardon ama neyi görecekmiş? Farz edelim ki ben anne oldum yıllar sonra ve ondan bile daha beter bir anne oldum, bu onun da kötü anne olduğu gerçeğini değiştirecek mi?
Babam dünyanın görüp görebileceği en pislik yaratık. O da çok hoş zamanlar geçirmedi, bunu inkar etmiyorum. Ama bir kere bile bana kendini siper etmedi hiçbir şey için. Bir zamanlar bir kedi beslemiştik. Kedinin hamile olduğunu aylar sonra fark ettim. Sonra birden değişti, doğum sancısı çekiyor olduğunu fark ettik. Yavrularına nasıl sahip çıktığını, koca koca insanların karşısında nasıl panter kesildiğini anımsıyorum.
Sonra benim neden istediğim okula gidemediğimi sorguluyorum. Okuduğum okullar en iyi okullarmış. Böyle hep nereye gittiysem kazanmamışım da şansa gitmişim, nankörlük yapmamalıymışım gibi anlatıyor.
Geçen kardeşim "Tüm kadınlar çalışıyor. Sen neden çalışmıyorsun?" diye sordu ve "Bu yaşta (46) çalışmamı mı istiyorsunuz, sizde namus yok mu?" yanıtını aldı. Evlendiğinden beri çok iğrenç bir evliliği olmasına rağmen çalışmak fikri aklından hiç geçmedi. Bundan on yıl öncesinde de ben tarafından çalış ve boşan, kurtulalım fikri her çıktığında sanki küfretmişim gibi davranırdı yani şu an ki yaşına özel değil. Her zaman bize bir maaşı olsa baba kişisini anında kapının önüne koyacağını falan söyler. İyi dd kimin durup dururken bir maaşı oluyor ki? Burada benim iki üç katım yaşında olan çalışan kadınlar var ve belki bu yazdıklarımı okuyanı vardır. Allah aşkına emeklilik yaşı belli, zaten bu yaşlar hepimizin çalışması gereken normal yaşlar, şu an çalışan kadınlar çalışıyor diye çocukları namussuzluk mu yapmış oluyor?
Bir de çok mutsuzsam neden her dışarı çıktığımda, geçen yıllarda okula staja gittiğimde saatlerce kendimi süslediğimi soruyor. Evet, kendimle uğraşmayı seviyorum. Gittiğim her yerde de hep çok dikkat çektim, hep tonla iltifat aldım. Çünkü kendimden başka sevdiğim değer verdiğim kimsem yok. Üzgün ve mutsuz olduğumu ifade etmek için okula geceliğimle mi gitmeliydim mesela?
Bunlar gibi yüzlerce şey sayabilirim. "Sınava odaklanman gerekiyor, niye böyle tartışmalara giriyorsun? Her şey belli zaten. " diyor iç sesim. Ama elimde değil. Gerçekten elimde değil yani o kadar çok sustum ki nefretimi biraz daha içimde taşıyamıyorum.
Aklım " Sadece sen haklısın. Ne desen haklısın." diyor. Ama bazen çok zorladığımda ağlayıp sızlanmaya başlıyor. Acaba çok mu katı davranıyorum diye de içimde bir yer bir miktar sızlıyor ama bu inanılmaz kısa sürüyor.
Çevrede de "Kızın çalışmaya başlayınca sana da yardım eder, rahatlarsınız." diyenler var. Onlar beni daha da çok cinnetlik moda getiriyor. Bana kim yardım etti? Benim için kim fedakarlık yaptı? Üstelik çok iyi anne babaların bile çocukları yaşlılıkları için yatırım olarak gördükleri bir gençlik projesi değil, olmamalı. Kaldı ki bunlar...
Babamı soracak olursanız, onunla geçmişte çok şiddetli kavgalarımız oldu. Artık onun suratına bakmak bile içimden gelmiyor.
Yüksek ihtimal bu satırlara kadar dayanıp inen olmadı. Ama olsun, en azından içimi dökmüş oldum.
Haftalar önce bir konu açmıştım (Becerebilirsem buraya eklerim, hatırlayan olursa diye) . Okuduğum mesajlarınız bana iyi geldi. Şimdi bu konuyu açıyorum çünkü çok bunaldım ve sanırım paylaşım yaptıktan sonra aşağıda "Evet, haklısın." yazılarını görmeye ihtiyaç duyuyorum.
Yaptığım paylaşım buydu. Sorunum şu ki şimdilerde sürekli annem ile kavga ediyorum. Çünkü zaman geçtikçe sanıyorum daha tahammülsüz oldum ve çocukken sinip sustuğum ne varsa bugün bağırmak ihtiyacındaymışım gibi hissediyorum. Ona açık açık onu sevmediğimi ve bundan sonra onu görmezsem çok mutlu olacağımı söylüyorum. Karşılığında saatlerce ne kadar saygısız, nankör, hayırsız olduğumu dinliyorum. Hayatında benim gibi annesine düşman başka bir kız çocuğu daha görmemiş. Onun değerini, o öldükten sonra anlayacakmışım ama çok geç olacakmış. Peki hangi değeri?
Ben şiddet görürken neden hep sustuğunu ve izlediğini soruyorum mesela. Başta bu şiddet olayını tamamen inkar ediyor. Sanırım onun için de babam kişisi için de şiddet bir insanı ağaca asıp kırbaçlamak galiba. Daha hafifleri şiddet tanımına girmiyor. Sonra beş on büyük olayı hatırlatıyorum. Herkesin çocuğunu dövdüğünden falan bahsediyor, bilmem hangi çocukların anne baba tarafından nasıl dövüldüğünü anlatıyor. Bu şiddeti normal karşılamam gerektiği yaklaşımı karşısında daha çok çıldırıyorum. Şiddet normal değil. Sağlıklı insan davranışı değil. Bunun bilincinde olmak için çok muhteşem bir zekaya sahip olmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Daha da zorladığımda saçma sapan onlarca şey daha duyuyorum. "Ben sana hiç el kaldırdım mı, sinirlenince babanla beni bir kefeye koyuyorsun sadece onu suçla." diyor bir. Bir huzurumuz bozulmasın istedim diyor, bir benim söz hakkım yoktu diyor, bir bilmem ne diyor. Anne olunca beni de görecekmiş. Pardon ama neyi görecekmiş? Farz edelim ki ben anne oldum yıllar sonra ve ondan bile daha beter bir anne oldum, bu onun da kötü anne olduğu gerçeğini değiştirecek mi?
Babam dünyanın görüp görebileceği en pislik yaratık. O da çok hoş zamanlar geçirmedi, bunu inkar etmiyorum. Ama bir kere bile bana kendini siper etmedi hiçbir şey için. Bir zamanlar bir kedi beslemiştik. Kedinin hamile olduğunu aylar sonra fark ettim. Sonra birden değişti, doğum sancısı çekiyor olduğunu fark ettik. Yavrularına nasıl sahip çıktığını, koca koca insanların karşısında nasıl panter kesildiğini anımsıyorum.
Sonra benim neden istediğim okula gidemediğimi sorguluyorum. Okuduğum okullar en iyi okullarmış. Böyle hep nereye gittiysem kazanmamışım da şansa gitmişim, nankörlük yapmamalıymışım gibi anlatıyor.
Geçen kardeşim "Tüm kadınlar çalışıyor. Sen neden çalışmıyorsun?" diye sordu ve "Bu yaşta (46) çalışmamı mı istiyorsunuz, sizde namus yok mu?" yanıtını aldı. Evlendiğinden beri çok iğrenç bir evliliği olmasına rağmen çalışmak fikri aklından hiç geçmedi. Bundan on yıl öncesinde de ben tarafından çalış ve boşan, kurtulalım fikri her çıktığında sanki küfretmişim gibi davranırdı yani şu an ki yaşına özel değil. Her zaman bize bir maaşı olsa baba kişisini anında kapının önüne koyacağını falan söyler. İyi dd kimin durup dururken bir maaşı oluyor ki? Burada benim iki üç katım yaşında olan çalışan kadınlar var ve belki bu yazdıklarımı okuyanı vardır. Allah aşkına gereken normal yaşlar, şu an çalışan kadınlar çalışıyor diye çocukları namussuzluk mu yapmış oluyor?
Bir de çok mutsuzsam neden her dışarı çıktığımda, geçen yıllarda okula staja gittiğimde saatlerce kendimi süslediğimi soruyor. Evet, kendimle uğraşmayı seviyorum. Gittiğim her yerde de hep çok dikkat çektim, hep tonla iltifat aldım. Çünkü kendimden başka sevdiğim değer verdiğim kimsem yok. Üzgün ve mutsuz olduğumu ifade etmek için okula geceliğimle mi gitmeliydim mesela?
Bunlar gibi yüzlerce şey sayabilirim. "Sınava odaklanman gerekiyor, niye böyle tartışmalara giriyorsun? Her şey belli zaten. " diyor iç sesim. Ama elimde değil. Gerçekten elimde değil yani o kadar çok sustum ki nefretimi biraz daha içimde taşıyamıyorum.
Aklım " Sadece sen haklısın. Ne desen haklısın." diyor. Ama bazen çok zorladığımda ağlayıp sızlanmaya başlıyor. Acaba çok mu katı davranıyorum diye de içimde bir yer bir miktar sızlıyor ama bu inanılmaz kısa sürüyor.
Çevrede de "Kızın çalışmaya başlayınca sana da yardım eder, rahatlarsınız." diyenler var. Onlar beni daha da çok cinnetlik moda getiriyor. Bana kim yardım etti? Benim için kim fedakarlık yaptı? Üstelik çok iyi anne babaların bile çocukları yaşlılıkları için yatırım olarak gördükleri bir gençlik projesi değil, olmamalı. Kaldı ki bunlar...
Babamı soracak olursanız, onunla geçmişte çok şiddetli kavgalarımız oldu. Artık onun suratına bakmak bile içimden gelmiyor.
Yüksek ihtimal bu satırlara kadar dayanıp inen olmadı. Ama olsun, en azından içimi dökmüş oldum.
Haklısınız tabiki de. Herkes anne baba olamıyor sanki silah zoruyla doğurmuşlar gibi. Kan bağının benim için önemi yoktur. Var ama belli bir yere kadar eğer bana, psikolojime, bedenime vs. zarar veriyorsa ve durmasını bilmiyorsa kan bağının hiç önemi yok. Hatta yetimhanede büyüyenlerin bazen olumlu yönlerini vurguluyorum bu noktada. Anne baba akraba senin geleceğini hayatını yok edebiliyor. Bende akrabalar ve üvey baba yüzünden özgüvensiz korkak yetiştim. Ama bende şu vardı hiçbir zamanda kabullenmedim evet dayak yedim annemden tamam haklı sebepleri de vardı geçmişinde yaşadıklarından dolayı psikolojisi normal değildi ama bunada son verdirdim. Beni akrabalara karşı ezdirmeye devam ederse onunla yaşamayacağımı da belirttim istediği kadar nankör desin. Ben bu kadar kötü bir ailede yetiştikten sonra tek başıma ayrı bir hayat kurayım daha iyi. Gerçekten o kadar iyi geliyor ki tarif edemem. Antalya'da okumaya başladığımda anlamıştım bunu. Ne anne ne baba ne de bir başkası hiç aklına bile gelmiyor. O yüzden sizin yapabileceğiniz tek şey bana göre nefret edip daha da kavgaların artması yerine ayrı bir eve çıkmanız tabi önce işinizin olması gerekiyor. Ben öz babamı tanımıyorum bile insanlar bunu duyunca üzülüyor bense ''yaa valla iyiyim tanımadığım bir adam için üzülemiyorum ki belki görseydim üzülürdüm ama yok aksine benim için çok büyük bir avantaj bu '' diyorum şaşırıyorlar. Çocuklar kötü ve şiddetin olduğu ailede büyümektense yalnız büyümeliler bence.Haftalar önce bir konu açmıştım (Becerebilirsem buraya eklerim, hatırlayan olursa diye) . Okuduğum mesajlarınız bana iyi geldi. Şimdi bu konuyu açıyorum çünkü çok bunaldım ve sanırım paylaşım yaptıktan sonra aşağıda "Evet, haklısın." yazılarını görmeye ihtiyaç duyuyorum.
Yaptığım paylaşım buydu. Sorunum şu ki şimdilerde sürekli annem ile kavga ediyorum. Çünkü zaman geçtikçe sanıyorum daha tahammülsüz oldum ve çocukken sinip sustuğum ne varsa bugün bağırmak ihtiyacındaymışım gibi hissediyorum. Ona açık açık onu sevmediğimi ve bundan sonra onu görmezsem çok mutlu olacağımı söylüyorum. Karşılığında saatlerce ne kadar saygısız, nankör, hayırsız olduğumu dinliyorum. Hayatında benim gibi annesine düşman başka bir kız çocuğu daha görmemiş. Onun değerini, o öldükten sonra anlayacakmışım ama çok geç olacakmış. Peki hangi değeri?
Ben şiddet görürken neden hep sustuğunu ve izlediğini soruyorum mesela. Başta bu şiddet olayını tamamen inkar ediyor. Sanırım onun için de babam kişisi için de şiddet bir insanı ağaca asıp kırbaçlamak galiba. Daha hafifleri şiddet tanımına girmiyor. Sonra beş on büyük olayı hatırlatıyorum. Herkesin çocuğunu dövdüğünden falan bahsediyor, bilmem hangi çocukların anne baba tarafından nasıl dövüldüğünü anlatıyor. Bu şiddeti normal karşılamam gerektiği yaklaşımı karşısında daha çok çıldırıyorum. Şiddet normal değil. Sağlıklı insan davranışı değil. Bunun bilincinde olmak için çok muhteşem bir zekaya sahip olmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Daha da zorladığımda saçma sapan onlarca şey daha duyuyorum. "Ben sana hiç el kaldırdım mı, sinirlenince babanla beni bir kefeye koyuyorsun sadece onu suçla." diyor bir. Bir huzurumuz bozulmasın istedim diyor, bir benim söz hakkım yoktu diyor, bir bilmem ne diyor. Anne olunca beni de görecekmiş. Pardon ama neyi görecekmiş? Farz edelim ki ben anne oldum yıllar sonra ve ondan bile daha beter bir anne oldum, bu onun da kötü anne olduğu gerçeğini değiştirecek mi?
Babam dünyanın görüp görebileceği en pislik yaratık. O da çok hoş zamanlar geçirmedi, bunu inkar etmiyorum. Ama bir kere bile bana kendini siper etmedi hiçbir şey için. Bir zamanlar bir kedi beslemiştik. Kedinin hamile olduğunu aylar sonra fark ettim. Sonra birden değişti, doğum sancısı çekiyor olduğunu fark ettik. Yavrularına nasıl sahip çıktığını, koca koca insanların karşısında nasıl panter kesildiğini anımsıyorum.
Sonra benim neden istediğim okula gidemediğimi sorguluyorum. Okuduğum okullar en iyi okullarmış. Böyle hep nereye gittiysem kazanmamışım da şansa gitmişim, nankörlük yapmamalıymışım gibi anlatıyor.
Geçen kardeşim "Tüm kadınlar çalışıyor. Sen neden çalışmıyorsun?" diye sordu ve "Bu yaşta (46) çalışmamı mı istiyorsunuz, sizde namus yok mu?" yanıtını aldı. Evlendiğinden beri çok iğrenç bir evliliği olmasına rağmen çalışmak fikri aklından hiç geçmedi. Bundan on yıl öncesinde de ben tarafından çalış ve boşan, kurtulalım fikri her çıktığında sanki küfretmişim gibi davranırdı yani şu an ki yaşına özel değil. Her zaman bize bir maaşı olsa baba kişisini anında kapının önüne koyacağını falan söyler. İyi dd kimin durup dururken bir maaşı oluyor ki? Burada benim iki üç katım yaşında olan çalışan kadınlar var ve belki bu yazdıklarımı okuyanı vardır. Allah aşkına emeklilik yaşı belli, zaten bu yaşlar hepimizin çalışması gereken normal yaşlar, şu an çalışan kadınlar çalışıyor diye çocukları namussuzluk mu yapmış oluyor?
Bir de çok mutsuzsam neden her dışarı çıktığımda, geçen yıllarda okula staja gittiğimde saatlerce kendimi süslediğimi soruyor. Evet, kendimle uğraşmayı seviyorum. Gittiğim her yerde de hep çok dikkat çektim, hep tonla iltifat aldım. Çünkü kendimden başka sevdiğim değer verdiğim kimsem yok. Üzgün ve mutsuz olduğumu ifade etmek için okula geceliğimle mi gitmeliydim mesela?
Bunlar gibi yüzlerce şey sayabilirim. "Sınava odaklanman gerekiyor, niye böyle tartışmalara giriyorsun? Her şey belli zaten. " diyor iç sesim. Ama elimde değil. Gerçekten elimde değil yani o kadar çok sustum ki nefretimi biraz daha içimde taşıyamıyorum.
Aklım " Sadece sen haklısın. Ne desen haklısın." diyor. Ama bazen çok zorladığımda ağlayıp sızlanmaya başlıyor. Acaba çok mu katı davranıyorum diye de içimde bir yer bir miktar sızlıyor ama bu inanılmaz kısa sürüyor.
Çevrede de "Kızın çalışmaya başlayınca sana da yardım eder, rahatlarsınız." diyenler var. Onlar beni daha da çok cinnetlik moda getiriyor. Bana kim yardım etti? Benim için kim fedakarlık yaptı? Üstelik çok iyi anne babaların bile çocukları yaşlılıkları için yatırım olarak gördükleri bir gençlik projesi değil, olmamalı. Kaldı ki bunlar...
Babamı soracak olursanız, onunla geçmişte çok şiddetli kavgalarımız oldu. Artık onun suratına bakmak bile içimden gelmiyor.
Yüksek ihtimal bu satırlara kadar dayanıp inen olmadı. Ama olsun, en azından içimi dökmüş oldum.
Öncelikle paylaşımınız için teşekkür ediyorum.Kesinlikle yaşadıklarından ve yorumlarında haklısın
Baban konusunda özellikle. Annen İcin yüzde yüz aynısını söyleyemiyorum .
Yani benim 6 yasında bir kızım var eşim ona el kaldırsa evliliğim biter ama suan yık 2022. Zihniyetler değişti. Yaşını az cok tahmin edebiliyorum biraz daha sivrisin henüz. Baba İcin demiyorum ama anne gercekten Baska bir.dünya. cok cok kötülük yapmadıysa anne yokluğu insanı canlı canlı öldürüyor. Bak hayatındayken böyl ehissetmiyorsun . Ama bir gün gidince büyümek zorunda kalıyorsun sanki koca.dünyada yalnızsın. Kimsesizim. En kötüyüm dediğin durumda bile annen yapıyorsa onunla kavga bile edebiliyorsan insan bana şanslısın.
Gayet hepsini okudum. Söylediğin her şeyde haklısın. Annen aciz bir insan. Sadece şu bdvde gezindiğinde bile annen gibi onlarcasına rast geliyorsun. Herkes senin gibi dik duruşlu ve hakkını savunmaya hazır olmuyor.Haftalar önce bir konu açmıştım (Becerebilirsem buraya eklerim, hatırlayan olursa diye) . Okuduğum mesajlarınız bana iyi geldi. Şimdi bu konuyu açıyorum çünkü çok bunaldım ve sanırım paylaşım yaptıktan sonra aşağıda "Evet, haklısın." yazılarını görmeye ihtiyaç duyuyorum.
Yaptığım paylaşım buydu. Sorunum şu ki şimdilerde sürekli annem ile kavga ediyorum. Çünkü zaman geçtikçe sanıyorum daha tahammülsüz oldum ve çocukken sinip sustuğum ne varsa bugün bağırmak ihtiyacındaymışım gibi hissediyorum. Ona açık açık onu sevmediğimi ve bundan sonra onu görmezsem çok mutlu olacağımı söylüyorum. Karşılığında saatlerce ne kadar saygısız, nankör, hayırsız olduğumu dinliyorum. Hayatında benim gibi annesine düşman başka bir kız çocuğu daha görmemiş. Onun değerini, o öldükten sonra anlayacakmışım ama çok geç olacakmış. Peki hangi değeri?
Ben şiddet görürken neden hep sustuğunu ve izlediğini soruyorum mesela. Başta bu şiddet olayını tamamen inkar ediyor. Sanırım onun için de babam kişisi için de şiddet bir insanı ağaca asıp kırbaçlamak galiba. Daha hafifleri şiddet tanımına girmiyor. Sonra beş on büyük olayı hatırlatıyorum. Herkesin çocuğunu dövdüğünden falan bahsediyor, bilmem hangi çocukların anne baba tarafından nasıl dövüldüğünü anlatıyor. Bu şiddeti normal karşılamam gerektiği yaklaşımı karşısında daha çok çıldırıyorum. Şiddet normal değil. Sağlıklı insan davranışı değil. Bunun bilincinde olmak için çok muhteşem bir zekaya sahip olmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Daha da zorladığımda saçma sapan onlarca şey daha duyuyorum. "Ben sana hiç el kaldırdım mı, sinirlenince babanla beni bir kefeye koyuyorsun sadece onu suçla." diyor bir. Bir huzurumuz bozulmasın istedim diyor, bir benim söz hakkım yoktu diyor, bir bilmem ne diyor. Anne olunca beni de görecekmiş. Pardon ama neyi görecekmiş? Farz edelim ki ben anne oldum yıllar sonra ve ondan bile daha beter bir anne oldum, bu onun da kötü anne olduğu gerçeğini değiştirecek mi?
Babam dünyanın görüp görebileceği en pislik yaratık. O da çok hoş zamanlar geçirmedi, bunu inkar etmiyorum. Ama bir kere bile bana kendini siper etmedi hiçbir şey için. Bir zamanlar bir kedi beslemiştik. Kedinin hamile olduğunu aylar sonra fark ettim. Sonra birden değişti, doğum sancısı çekiyor olduğunu fark ettik. Yavrularına nasıl sahip çıktığını, koca koca insanların karşısında nasıl panter kesildiğini anımsıyorum.
Sonra benim neden istediğim okula gidemediğimi sorguluyorum. Okuduğum okullar en iyi okullarmış. Böyle hep nereye gittiysem kazanmamışım da şansa gitmişim, nankörlük yapmamalıymışım gibi anlatıyor.
Geçen kardeşim "Tüm kadınlar çalışıyor. Sen neden çalışmıyorsun?" diye sordu ve "Bu yaşta (46) çalışmamı mı istiyorsunuz, sizde namus yok mu?" yanıtını aldı. Evlendiğinden beri çok iğrenç bir evliliği olmasına rağmen çalışmak fikri aklından hiç geçmedi. Bundan on yıl öncesinde de ben tarafından çalış ve boşan, kurtulalım fikri her çıktığında sanki küfretmişim gibi davranırdı yani şu an ki yaşına özel değil. Her zaman bize bir maaşı olsa baba kişisini anında kapının önüne koyacağını falan söyler. İyi dd kimin durup dururken bir maaşı oluyor ki? Burada benim iki üç katım yaşında olan çalışan kadınlar var ve belki bu yazdıklarımı okuyanı vardır. Allah aşkına emeklilik yaşı belli, zaten bu yaşlar hepimizin çalışması gereken normal yaşlar, şu an çalışan kadınlar çalışıyor diye çocukları namussuzluk mu yapmış oluyor?
Bir de çok mutsuzsam neden her dışarı çıktığımda, geçen yıllarda okula staja gittiğimde saatlerce kendimi süslediğimi soruyor. Evet, kendimle uğraşmayı seviyorum. Gittiğim her yerde de hep çok dikkat çektim, hep tonla iltifat aldım. Çünkü kendimden başka sevdiğim değer verdiğim kimsem yok. Üzgün ve mutsuz olduğumu ifade etmek için okula geceliğimle mi gitmeliydim mesela?
Bunlar gibi yüzlerce şey sayabilirim. "Sınava odaklanman gerekiyor, niye böyle tartışmalara giriyorsun? Her şey belli zaten. " diyor iç sesim. Ama elimde değil. Gerçekten elimde değil yani o kadar çok sustum ki nefretimi biraz daha içimde taşıyamıyorum.
Aklım " Sadece sen haklısın. Ne desen haklısın." diyor. Ama bazen çok zorladığımda ağlayıp sızlanmaya başlıyor. Acaba çok mu katı davranıyorum diye de içimde bir yer bir miktar sızlıyor ama bu inanılmaz kısa sürüyor.
Çevrede de "Kızın çalışmaya başlayınca sana da yardım eder, rahatlarsınız." diyenler var. Onlar beni daha da çok cinnetlik moda getiriyor. Bana kim yardım etti? Benim için kim fedakarlık yaptı? Üstelik çok iyi anne babaların bile çocukları yaşlılıkları için yatırım olarak gördükleri bir gençlik projesi değil, olmamalı. Kaldı ki bunlar...
Babamı soracak olursanız, onunla geçmişte çok şiddetli kavgalarımız oldu. Artık onun suratına bakmak bile içimden gelmiyor.
Yüksek ihtimal bu satırlara kadar dayanıp inen olmadı. Ama olsun, en azından içimi dökmüş oldum.
Sizi hatırlıyorum. Ailenizin olduğu şehirde boşluk olmasına rağmen uzaklaşmak için farklı bir şehri yazmıştınız, değil mi?Gayet hepsini okudum. Söylediğin her şeyde haklısın. Annen aciz bir insan. Sadece şu bdvde gezindiğinde bile annen gibi onlarcasına rast geliyorsun. Herkes senin gibi dik duruşlu ve hakkını savunmaya hazır olmuyor.
Böyle insanları silkeleyerek, gerçekleri yüzlerine vurarak sana benzemelerini, ayakta durmalarını sağlayamıyorsun maalesef. Özer dilemelerini, seni haklı bulmalarını, hatalarını kabullenmelerini bile sağlayamıyorsun. Ben annemle çok cebelleştim, en son yaşadıklarımı bilinç altıma itip, ellerimle kendi istediğim gibi kurduğum yuvaya odaklandım. Hala ara ara hortluyorlar ama çabuk kendime geliyorum. Acısı geçmiyor ama güçlü olmamı istediğim hayatı yaşamamı da engellemiyorlar.
Şimdi otur ders çalış, en son hatırladığım sağlık kpss 2 yılda bir yapılıyordu, bu şansı dikkatini dağıtarak heba etme. Kurtuluşun bu sınava bağlı.
Ayy, o kısım zaten midemi bulandırıyor. Afedersiniz zevk ala ala çocuk yaparken iyi, bakmaya gelince psikolojik sapkınlıkları merhaba çakıyor oradan. Bakmayı, yetiştirmeyi bilmiyorsanız yapmayı da bilmeseniz keşke. Ama yok, o kısmı çok iyi bilirler. Hasta zihinleri onu bilmelerine asla engel teşkil etmez.Haklısınız tabiki de. Herkes anne baba olamıyor sanki silah zoruyla doğurmuşlar gibi. Kan bağının benim için önemi yoktur. Var ama belli bir yere kadar eğer bana, psikolojime, bedenime vs. zarar veriyorsa ve durmasını bilmiyorsa kan bağının hiç önemi yok. Hatta yetimhanede büyüyenlerin bazen olumlu yönlerini vurguluyorum bu noktada. Anne baba akraba senin geleceğini hayatını yok edebiliyor. Bende akrabalar ve üvey baba yüzünden özgüvensiz korkak yetiştim. Ama bende şu vardı hiçbir zamanda kabullenmedim evet dayak yedim annemden tamam haklı sebepleri de vardı geçmişinde yaşadıklarından dolayı psikolojisi normal değildi ama bunada son verdirdim. Beni akrabalara karşı ezdirmeye devam ederse onunla yaşamayacağımı da belirttim istediği kadar nankör desin. Ben bu kadar kötü bir ailede yetiştikten sonra tek başıma ayrı bir hayat kurayım daha iyi. Gerçekten o kadar iyi geliyor ki tarif edemem. Antalya'da okumaya başladığımda anlamıştım bunu. Ne anne ne baba ne de bir başkası hiç aklına bile gelmiyor. O yüzden sizin yapabileceğiniz tek şey bana göre nefret edip daha da kavgaların artması yerine ayrı bir eve çıkmanız tabi önce işinizin olması gerekiyor. Ben öz babamı tanımıyorum bile insanlar bunu duyunca üzülüyor bense ''yaa valla iyiyim tanımadığım bir adam için üzülemiyorum ki belki görseydim üzülürdüm ama yok aksine benim için çok büyük bir avantaj bu '' diyorum şaşırıyorlar. Çocuklar kötü ve şiddetin olduğu ailede büyümektense yalnız büyümeliler bence.
Tabiki burada yorum yapmak bile basit kalıyor gerçek yaşantının yanında. İnsan her şeyi ayrıntılı anlatamıyordu çünkü kendisine bile utanarak söylüyor bu dramatik anları. Benim tek tesellim neşeli ve güler yüzlü yapım her daim böyleyim içim kan ağlasada bu neşem eksik olmuyor çok şükür benim burada öldüresiye dövseler evet bir travmam olur ama gittiğim yerde de kahkaham eksik olmaz. Hoş buna delilikte denebiliyorAyy, o kısım zaten midemi bulandırıyor. Afedersiniz zevk ala ala çocuk yaparken iyi, bakmaya gelince psikolojik sapkınlıkları merhaba çakıyor oradan. Bakmayı, yetiştirmeyi bilmiyorsanız yapmayı da bilmeseniz keşke. Ama yok, o kısmı çok iyi bilirler. Hasta zihinleri onu bilmelerine asla engel teşkil etmez.
Üvey baba, nasıl desem üvey yani. Elin adamı... Seni isteyerek dünyaya getiren öz kişilerin pislik çıkması daha ağır bir şey sanki. Keşke sizin gibi ben de hiç tanımasaydım.
İnanın istediğim bölümü okumaya farklı bir şehre gitmeyi çok isterdim. Hatta yirmi kişilik yurt odasında kalmaya bile razı olabilirdim. Ama eklediğim önceki konuda belirttiğim gibi, o noktada bile baba kişisinin psikopatlığı kendini belli etti. Mutlu ve huzurlu olmam onun sonu olur, geberir sanki, öyle hissediyorum.
Paylaşımınız için çok teşekkür ederim. Kurtulmanıza sevindim. Darısı benim başıma inşallah.
Siddeti asla normalleştirmiyorum sadece o dönem için insanlar normallestiriyordu . Cok kötü seyler yasadım diyorsunuz e anneniz onlara da ses vıkartmadıysa zaten sevginizi hak etmiyor olabilir hercekten .Öncelikle paylaşımınız için teşekkür ediyorum.
Yaşım 23, yani o kadar da çağlar öncesinin çocuğu değilim aslında.Kaldı ki çağlar öncesinde de şiddeti yalnızca yobaz ve vahşi kesim normal karşılar diye düşünüyorum. Ya üstelik sadece fiziki ve psikolojik şiddet değil, bu evde sayamayacağım kadar iğrençlik yaşadım.
Babam sürünsün, ne kadar acı varsa yaşasın, can vermesi bile kolay olmasın istiyorum. Annem için çok benzeri duygulara sahip değilim. Benden uzakta mutlu olmasını isterim. Ama gerçekten yanındayken hiç mutlu değilim. Onu affedemiyorum. Doğrusu affetmek de istemiyorum.
İç sesin ne diyorsa odur yüzleş onunla ve hatalar bazen karşılıklı da olabilir önemli olan herkesin kendini sorgulamasıdir kusursuz olamayız elbet ama daha az kusuru olan taraf bizsek çok da kendimizi suçlamamaliyiz oluruna bırakmalıyız. Sizi çok iyi anlıyorum her ailede muhakkak problemler olur yaşanır çözüm bulmak lazım bende zor zamanlardan geçiyorum sana ne yapacağıni söyleyebilirim fakat kendime ne yapacağımı söyleyemez oldum ne tuhaf.Haftalar önce bir konu açmıştım (Becerebilirsem buraya eklerim, hatırlayan olursa diye) . Okuduğum mesajlarınız bana iyi geldi. Şimdi bu konuyu açıyorum çünkü çok bunaldım ve sanırım paylaşım yaptıktan sonra aşağıda "Evet, haklısın." yazılarını görmeye ihtiyaç duyuyorum.
Yaptığım paylaşım buydu. Sorunum şu ki şimdilerde sürekli annem ile kavga ediyorum. Çünkü zaman geçtikçe sanıyorum daha tahammülsüz oldum ve çocukken sinip sustuğum ne varsa bugün bağırmak ihtiyacındaymışım gibi hissediyorum. Ona açık açık onu sevmediğimi ve bundan sonra onu görmezsem çok mutlu olacağımı söylüyorum. Karşılığında saatlerce ne kadar saygısız, nankör, hayırsız olduğumu dinliyorum. Hayatında benim gibi annesine düşman başka bir kız çocuğu daha görmemiş. Onun değerini, o öldükten sonra anlayacakmışım ama çok geç olacakmış. Peki hangi değeri?
Ben şiddet görürken neden hep sustuğunu ve izlediğini soruyorum mesela. Başta bu şiddet olayını tamamen inkar ediyor. Sanırım onun için de babam kişisi için de şiddet bir insanı ağaca asıp kırbaçlamak galiba. Daha hafifleri şiddet tanımına girmiyor. Sonra beş on büyük olayı hatırlatıyorum. Herkesin çocuğunu dövdüğünden falan bahsediyor, bilmem hangi çocukların anne baba tarafından nasıl dövüldüğünü anlatıyor. Bu şiddeti normal karşılamam gerektiği yaklaşımı karşısında daha çok çıldırıyorum. Şiddet normal değil. Sağlıklı insan davranışı değil. Bunun bilincinde olmak için çok muhteşem bir zekaya sahip olmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Daha da zorladığımda saçma sapan onlarca şey daha duyuyorum. "Ben sana hiç el kaldırdım mı, sinirlenince babanla beni bir kefeye koyuyorsun sadece onu suçla." diyor bir. Bir huzurumuz bozulmasın istedim diyor, bir benim söz hakkım yoktu diyor, bir bilmem ne diyor. Anne olunca beni de görecekmiş. Pardon ama neyi görecekmiş? Farz edelim ki ben anne oldum yıllar sonra ve ondan bile daha beter bir anne oldum, bu onun da kötü anne olduğu gerçeğini değiştirecek mi?
Babam dünyanın görüp görebileceği en pislik yaratık. O da çok hoş zamanlar geçirmedi, bunu inkar etmiyorum. Ama bir kere bile bana kendini siper etmedi hiçbir şey için. Bir zamanlar bir kedi beslemiştik. Kedinin hamile olduğunu aylar sonra fark ettim. Sonra birden değişti, doğum sancısı çekiyor olduğunu fark ettik. Yavrularına nasıl sahip çıktığını, koca koca insanların karşısında nasıl panter kesildiğini anımsıyorum.
Sonra benim neden istediğim okula gidemediğimi sorguluyorum. Okuduğum okullar en iyi okullarmış. Böyle hep nereye gittiysem kazanmamışım da şansa gitmişim, nankörlük yapmamalıymışım gibi anlatıyor.
Geçen kardeşim "Tüm kadınlar çalışıyor. Sen neden çalışmıyorsun?" diye sordu ve "Bu yaşta (46) çalışmamı mı istiyorsunuz, sizde namus yok mu?" yanıtını aldı. Evlendiğinden beri çok iğrenç bir evliliği olmasına rağmen çalışmak fikri aklından hiç geçmedi. Bundan on yıl öncesinde de ben tarafından çalış ve boşan, kurtulalım fikri her çıktığında sanki küfretmişim gibi davranırdı yani şu an ki yaşına özel değil. Her zaman bize bir maaşı olsa baba kişisini anında kapının önüne koyacağını falan söyler. İyi dd kimin durup dururken bir maaşı oluyor ki? Burada benim iki üç katım yaşında olan çalışan kadınlar var ve belki bu yazdıklarımı okuyanı vardır. Allah aşkına emeklilik yaşı belli, zaten bu yaşlar hepimizin çalışması gereken normal yaşlar, şu an çalışan kadınlar çalışıyor diye çocukları namussuzluk mu yapmış oluyor?
Bir de çok mutsuzsam neden her dışarı çıktığımda, geçen yıllarda okula staja gittiğimde saatlerce kendimi süslediğimi soruyor. Evet, kendimle uğraşmayı seviyorum. Gittiğim her yerde de hep çok dikkat çektim, hep tonla iltifat aldım. Çünkü kendimden başka sevdiğim değer verdiğim kimsem yok. Üzgün ve mutsuz olduğumu ifade etmek için okula geceliğimle mi gitmeliydim mesela?
Bunlar gibi yüzlerce şey sayabilirim. "Sınava odaklanman gerekiyor, niye böyle tartışmalara giriyorsun? Her şey belli zaten. " diyor iç sesim. Ama elimde değil. Gerçekten elimde değil yani o kadar çok sustum ki nefretimi biraz daha içimde taşıyamıyorum.
Aklım " Sadece sen haklısın. Ne desen haklısın." diyor. Ama bazen çok zorladığımda ağlayıp sızlanmaya başlıyor. Acaba çok mu katı davranıyorum diye de içimde bir yer bir miktar sızlıyor ama bu inanılmaz kısa sürüyor.
Çevrede de "Kızın çalışmaya başlayınca sana da yardım eder, rahatlarsınız." diyenler var. Onlar beni daha da çok cinnetlik moda getiriyor. Bana kim yardım etti? Benim için kim fedakarlık yaptı? Üstelik çok iyi anne babaların bile çocukları yaşlılıkları için yatırım olarak gördükleri bir gençlik projesi değil, olmamalı. Kaldı ki bunlar...
Babamı soracak olursanız, onunla geçmişte çok şiddetli kavgalarımız oldu. Artık onun suratına bakmak bile içimden gelmiyor.
Yüksek ihtimal bu satırlara kadar dayanıp inen olmadı. Ama olsun, en azından içimi dökmüş oldum.
Evet o benimSizi hatırlıyorum. Ailenizin olduğu şehirde boşluk olmasına rağmen uzaklaşmak için farklı bir şehri yazmıştınız, değil mi?
Kpss hakkında bilgisi olan birini bulmuşken bir şey sorabilir miyim? Sınav sonuçları açıklandıktan hemen sonra bir alım yapılmıyor değil mi? Yani puanlar açıklandıktan sonra alıma kadar belirli bir zaman geçiyor mu?
Haklısınız. Paylaşımınız için çok teşekkür ederim.İç sesin ne diyorsa odur yüzleş onunla ve hatalar bazen karşılıklı da olabilir önemli olan herkesin kendini sorgulamasıdir kusursuz olamayız elbet ama daha az kusuru olan taraf bizsek çok da kendimizi suçlamamaliyiz oluruna bırakmalıyız. Sizi çok iyi anlıyorum her ailede muhakkak problemler olur yaşanır çözüm bulmak lazım bende zor zamanlardan geçiyorum sana ne yapacağıni söyleyebilirim fakat kendime ne yapacağımı söyleyemez oldum ne tuhaf.
Çok teşekkür ederim tekrardan. Sağ olun.Evet o benimBen memuriyete geçeli çok oldu, sistem çok değişti ama Ne zaman alım yapacakları hiç belli değil sağlık sektöründe, sürekli takipte kalmak lazım. Facede atamaları takip eden gruplar var. Onları ekle, bakanlığın sayfasını da sürekli takipte kal.
İyi dilekleriniz ve paylaşımınız için çok teşekkür ederim.Kesinlikle haklısınız. Birisini sadece bizi dünyaya getirdi diye sevmek zorunda değiliz. Tam tersi başka birini hiçbir kan bağımız yokken onun için her şeyi yapacak kadar çok sevebiliriz. Çünkü sevgi zamanla oluşan bir bağ. Bunun genelde tek değiştiği durum bazı annelerinin çocukları çok kötü bir birey olsa bile hep sevmeleri oluyor.
Annenizin bu kafasını asla değiştireceğini düşünmüyorum. Bir keresinde bir şey okumuştum; çocuğuna tokat atan bir kadına bak haksızlık ettin bari özür dile çocuğundan demişler. O da kendi doğurduğumdan özür mü dileyeceğim demiş. İşte bu kafalar hep aynı. Anneniz kendisi size vurmadığı için onu suçlamanızı anlayamıyor bile. Nasıl kabul edip özür dilesin. Umarım bir an önce güzel kapılar açılır size güzel yollara gidersiniz.
Kendinizi böyle anlatabilmenize ve çıkıp geçmişinizin hesabını sorabilme cüretinize bayıldım.
Öncelikle bu güzel paylaşımınız için çok teşekkür ediyorum.
Sanırım önce ki konumu da okudunuz.
Aslında sorun şu ki büyük annelerim ve büyük babalarım evet çok cahiller, evet ataerkilliğin en büyük örnekleri ama şiddet yanlısı değiller. Bu söylediğinizi terapist de söylemişti. Onların da çocukluğuna insek kim bilir neden böyleler, her şey bir süreç dedi. Ama gerçekten onlar da şiddet yok. Mesela dedem, anneme sadece bir defa elinde ki değneği fırlatmış. Onun dışında fiske vurmamış. Kaldı ki ben mesela şiddet dolu bir ortamda büyüdüm. Ama gidip kardeşime vurmaya çalışmıyorum mesela. Onlar arınamamışlar da sanki daha da iğrenç bir kimliğe bürünmüşler. Ya da şöyle önce ki konuda bahsetmiştim. Dedem hacıdır ama babam kumar, kadın ticareti olayları, içki (alkolik boyutu tabi) , elinden ağzından her türlü pislik gelir. Zaten psikolojik bir hastalığı olduğuna da neredeyse eminim. Hiçbir şekilde normal değil.
Onları asla affetmem. Ama dediğinizi yine terapist söylemişti. "Bir gün ayrılacaksınız belki o evden ama bugüne bakalım. Onlarla yaşamak zorundasınız. Ve bunu en hasarsız nasıl yapabilirsiniz, buna bakmalıyız." demişti. Sanırım en çok savunma mekanizmaları sinirlerimi bozuyor.
Tekrardan teşekkür ederim. Geçmiş olsun size de.
Strobe, çocuk dünyası çok vahşi. Bende ortaokulda serviste bir çocuğun zorbalığına uğradım. “Oy tombulum tombulum. Yoldan geldim yorgunum” diye şarkı söylerdi bana. Halbuki ben kilolu bie değildim. Sonra soyadımla alay ederdi. O kadar üzülüyordum ki eve gelince ağlıyordum. En sonunda babama söyledim. Babam bir sabah o çocuğun yanına gitti. “Bir daha kızımla dalga geçmeyeceksin” dedi. Seneler sonra Facebook çıkınca ben bu şahsa mesaj attım. “Sen bana bunları yapıyordun” diye yazdım. “Ya çocuktuk olur öyle” dedi. “Ben de çocuktum ama yapmadım” dedi.Evet alıntıladığınızı da okudum, daha iyi anlayabilmek için.
Elbette bu işin uzmanı değilim ancak, bir insanın davranışlarını, düşünce yapısını vb belirleyen çok fazla değişken var ve bunu sadece "Annesi böyleydi, bu yüzden şöyle oldu" diye açıklayamayız. Sadece aile ile değil, pek çok farklı insanla etkileşim içindeyiz, farklı dönemlerde yaşadık, çeşit çeşit insanlarla olduk vb. Mesela çok basit bir örnek vereyim, vakti zamanında ergenliğimde yeme bozukluğumu tetikleyen kişi, o zamanki flörtümün "Arkadaşlarım seni görmüşler, o ayı gibi kızla ne işin var dediler" diyerek gülmesiydi ve 14 yaşında, kırılgan bir kız çocuğuydum, ilk flörtümdü. Bakın, aradan geçen onca seneye karşın, o cümle ve ses tonu aklımdadır. Napayım? Dönüp ah vah mı edeyim, bir yerde karşısına çıkıp bağırayım mı? O da çocuktu diyorum, geçiyorum, bunu size anlatana kadar aklıma hiç gelmiyordu dahi.
Vardır hepsinin bir sebebi, totalde "Cahiller/cahillik etmişler, bu kadar olabilmişler" deyip kabullendiğinizde, rahatlıyorsunuz.
Şimdi yüz yüze gelip durdukça ve siz onca şeyi, onların her cümlesi, davranışıyla hatırlayıp dolarken, ailenizin hiçbir şey yokmuş gibi takılmaya devam etmeleri (Çünkü onlar için hiçbir şey yok gerçekten de, bugünde yaşıyorlar. Siz ise geçmişe dönüyorsunuz sürekli ve bugünü değil, geçmişin öfkesini/incinmişliğini yaşıyorsunuz) kanınıza dokunuyordur, anlıyorum. Ancak şimdilik köprüyü geçene kadar işinize bakacaksınız. Sonra oturtursunuz maddi düzeninizi, sağlam çevre edinirsiniz derken evi ayırırsınız, o zaman bir tık daha iyi hissedersiniz.