Böyle düz bir konu değil bu Yengeç.
Madem "Anneanneye çocuk baktırtma ve sömürü" dendi, biraz özelimi açıvereyim:
Kafanızdaki yaşlı, yılgın kendisi için yaşayamamış anneanne/anne modelini öncelikle bir silin.
Her sene tatiline gezisine çıkan, bakımını minimumda düzenli yaptıran, arabasını alıp istediği yere basıp giden,her gün ayrı bir gezmedeki bir kadın düşün. Ki bu gayet onun hakkı, sorun yok, ben de bunu destekliyor ve gerektiğinde ona alan yaratıyorum. Sadece kafanızda canlanan romatizmalı yürüyemeyen bastonlu bir kadın değil, onu vurgulayayım.
Eşimle maddi-manevi kendimizi bir çocuğa hazırlayıp, üzerine düşündüğümüzde hem hazırdık, hem hazır değildik.
Çünkü o sıra fotoğrafçılık ve resim kurslarını ilkten düşünmeye başladığım aynı dönemdeydim. Mesleğimi yapmasam, ama hazır işimdeyken, kalan boşluğu bir başka eğitimle tamamlasam da sonraki senelerde mi bir çocuğum olsa düşünceleri... Hazır olup, neyi daha çok istiyorum tartımı.
Annemlerin aynı zamanlarda sürekli çocuk diye baskılaması da burada devreye giriyor.
"Baban kalp hastası, ölüp gidecek bi torun dahi görmeden" duygu sömürüleri ki babam görsün diye çocuk yapıvermedim bunun da altını çiziyorum, bakacağımdan emin halde sadece önceliğe kursları mı almalıyım kısmındaydım. Ve annemin günlerce, beni çocuk için ikna çabaları; verilen sözler burada başladı.
"Bak biz elden ayaktan düşmeden yapın çocuğu, ben elimden gelen yardımı yaparım kızım; biz varken niye bakıcı arayacaksın? Erteleme daha; yaşın, şartların her şeyin müsait. Kursa gitmek istediğinde, çocuğu bırakacağın adres belli" vs vs... Ve biz; 2 sokak arayla oturuyoruz annemle. İster benim evime geçer istediğini yapar (Sabahtan yemeğini her şeyini hazırlarım), ister oğlanı annemlere bırakırım. Bunlar söylenmez artı ihtiyaçları yok, bir miktar söylediğimde "Hakaret sayarım!" dedi. Bizim ailede parayla çocuk bakılmaz. Ama ben de inceliksiz biri değilim, istemediklerini bile bile evlerine alış verişi yapar gelirim ve lafı edilmez, gezi biletlerini yeri gelir ben ayarlarım ödemiş geçmiş olurum, hatta bana kızar.
Ben kendimden emin olduğum kadar, resim kursu konusunda annemin de desteğine güvenerek yola çıktım anlayacağın.
Hatta değil "Toruna bakmaktan sıkıntı gelmesi yorulması" beni ikinci çocuk için aylar önce ikna etmeye çalışıyordu ve benden çok ağır bir tepki aldı. Bilmem anlatabildim mi?
Ben onun derdini biliyorum.
Onun derdi beni tamamen yıldırıp, kendi sipariş vererek okuttuğu mesleğime kuyruğumu kıstırıp geri dönmem. Haftada 3 gün 2şer saat değil onun derdi, onun derdi sonuna kadar istediği yoldan gitmiyor olmam.
Kendisi gayet manipülatif bir insandır, ben onun yanında saf kalırım.
Sanırım artık anne değil, el gözüyle bakmam gerekecek.
Ama bakamadığımı da bilir.
Kendi basar gider, kardeşim-babam ben bakarım. Ki zerre yük değil başımla beraber, severek bakarım. Ama planım varken değil işte.